Атты студенттердің IV жоо аралық дәстүрлі ғылыми конференциясының ЕҢбектері


Çizgi filmlerin Türkçe dil öğretiminde temel yararları



Pdf көрінісі
бет82/135
Дата21.02.2017
өлшемі15,88 Mb.
#4636
1   ...   78   79   80   81   82   83   84   85   ...   135

Çizgi filmlerin Türkçe dil öğretiminde temel yararları: 

 



Öğrencileri motive eder, ilgilerini artırır 

 



Öğrenciler öğrendiği dil ülkesinin kültürel değerlerini öğrenir 

 



Öğrencilerin konuşma ve dinleme becerileriningelişmelerine katkı sağlar. 

Televizyon hem eğitici, hem öğretici hem de eğlendirici özellikleriyle bir çok kitleye hitap 

ederken  çocuğun  yaşamındaki  varlığı  görmezden  gelinemez.  Birden  fazla  duyuya  hitap  etme 

özelliği,  her  sosyoekonomik  düzeydeki  aileye  ulaşması  ve  çocukların  televizyon  karşısında 

geçirdikleri  zaman  dikkate  alındığında  televizyon  programlarının  çocuğunyaşamındaki  önemi 

daha  da  artmaktadır.  Bu  çalışmada  son  dönemlerde  bir  çokçocuğun  yaşamında  var  olan  Pepee 

Çizgi Filmini örnek olarak aldım. Araştırmanın daha rahat anlaşılabilmesi içinPepee çizgi filmine 

ait bazı temel bilgilere yer vermek gerekmektedir. Pepee çizgi filmi 6 Haziran 2008 yılında TRT 

Çocuk  kanalında  yayın  hayatına  başlamıştır.  Halen  aynı  kanalda  hafta  içI  günde  4,  hafta  sonu 

günde 5 kere yayınlanmaktadır. (Pepee, 13 Eylül Senaryosu; oyuncu Ayşe Şule Bilgiç’e, müzikleri 

anadolu rock şarkıcısı Ali TufanKıraç’a aittir. Pepee çizgi filminin baş karakterinin adı Pepe’dir. 

Pepe ilk başlarda kekeleyerek konuştuğu için bu ad verilmiştir [4]. Çizgi filmin diğer kahramanları 

arasında Pepe’nin annesi, babası, dedesi, ninesi, kız kardeşi Bebe, zürafa arkadaşı Zulu, Zulu’nun 

6 kardeşi, Maymuş, Köpüş, Kaliş, kuzeni Şila ve Şuşu (dış ses: Ayşe Şule Bilgiç) vardır.(Bilgiç, 

18.06.2011)  Her  bölüm  yaklaşık  7-10  dk.  sürmektedir.  Öğretmenler  açık  uçlu  sorularında  ise 

Pepee’yi  Türklerin  kültüründen  olduğunu,  şarkılıoyunlarla  öğrettiğini,  çocukların  anlayabildiği 

seviyede olduğu, öğretici ve bilgi verici,halk oyunlarını öğrettiği, eğlendirip güldürdüğü, içinde 

şiddet  olmadığı,  karakterlergerçeğe  ve  yaş  grubuna  yakın  çizildiği  için,  sebep  sonuç  ilişkileri 

kurulduğu,büyüklere  saygı  küçüklere  sevgi  davranışını  kazandırdığı,  çok  güzel  ve 

içtenseslendirildiği  ve  argo  sözcükler  kullanılmadığı  için  olumlu  bulduklarınıbelirtmişlerdir. 

Kültürel unsurların öğretiminde Pepee çizgi filminin önemi çoktur.  Türk kültürüne ait unsurlar 

Pepe  çizgi  filminde  sık  sık  karşımıza  çıkmaktadır.  Örneğin,  çizgi  filmlerdeki  her  bölümün 

başlangıcındaki jenerik kısımda Türk Bayrağı bulunmaktadır.  Pepee 1. Bölümde halay çekmekte, 

8. Bölümde Zeybek oynamakta ve 18. Bölümde ise Trakya karşılaması oynamakta, 31. Bölümde 

türküler  söylemektedir.  22.bölümde  Şuşu  Hanımey  türküsünü  söylerken  Şila  ile  Pepe  halay 

çekmektedir. 34. Bölümde ise kırmızı renkli nesneleri ararken bir Türk bayrağı bulmakta ve bu 

sırada 10. Yıl Marşı çalmaktadır. Türk kültür unsurları dışında bu çizgi filmde farklı kültürlere ait 

unsurlar da bulunmaktadır. Batı ve Uzak Doğu medeniyetine ait kıyafet, dans, spor ve müziklerin 

yer  aldığını  görürüz.  Mesele,  16.  Bölümde  Zulu’nun  doğum  günü  partisi  batı  medeniyetinden 

öğelerle  kutlanmaktadır.  Doğum  günü  pastası  ikram  edilmekte,  kutlamanın    yapıldığı  mekanın 

etrafını Noel’i andırır şekilde süslü çam ağaçları kuşatmakatdır. Ayrıca “Happy Birthday to you” 

şarkısının melodisi kullanılmaktadır. 8.bölümde Zulu Michael Jackson’un geriye doğru ayaklarını 

sürüyerek yaptığı meşhur dansı ile bir İspanyol dansını yapmaktadır. Uzak Doğu medeniyeti ile 

ilgili de 8. Bölümde bir Hint dansına yer verilmektedir. Ayrıca 4.bölümde Pepee karate yapmakta, 

karate kıyafetleri giymekte ya da arkadaşlarına karate oyunu oynamayı teklif etmektedir. 

Pepee çizgi filminde sorumluluk, adalet, özgüven, paylaşma v.b. gibi değerler de söz konusu 

olmuştur. Altı bölümde değerleri geliştirici sözel iletilere yer verilmiştir. Bunlardan 7. Bölümde 

Pepe ve Şila dışladıkları Zulu’dan özür dilemektedirler. 8. Bölümde ise Şuşu Pepe’ye “Seni üzmek 

istemem  ama  yalan  da  söyleyemem”  demektedir.  Diğer  dört  bölümde  ise  Şuşu’nun  Pepe’ye 

nasihatleri yer almaktadır. Bunlardan 39. Bölümde Şuşu “Ne demiş atalarımız: Birlikten kuvvet 



625 

 

doğar ” diyerek Pepe ile Zulu’yu birlikte hareket etmeye davet etmekte, 40.bölümde ise “yalan 



söylemenin ne kadar kötü bir şey olduğunu biliyorsun” diyerek Pepe’yi uyarmaktadır. Şuşu’nun 

bazı  nasihatleri  ise  Pepe’yi  ve  izleyicileri  uygun  olmayan  niyet  ve  davranışlara  da 

yöneltebilmektedir. Örneğin, Şuşu, “Pepe keşke onların balonuna binmesine izin verseydin. Sen 

de şimdi onların balonlarına binebilirdin. Sen bencillik edip balonu arkadaşlarına paylaşmadın. 

Oysa  paylaşmak  çok  güzel  bir  şeydir”  demektedir.  Burada  bencilliğin  kötü  bir  şey  olduğunu 

açıklamaktadır.  Değerlerin  görsel  olarak  sunumu  ise  beş  bölümde  yer  almaktadır.  Bunlardan 

21.bölümde Şila ve Pepe ilk gördüklerinde kovalayarak eziyet ettikleri bir yavru uğurböceğinin 

annesine kavuşmasına yardım etmektedirler. 28. Bölümde ise Zulu arkadaşları Pepe ve  Şila için 

ferdakarlık  yapıp  kahvaltı  hazırlamakta.  29.  Bölümde  ise  Pepe  oyuncaklarını  çevresindekilerle 

paylaşmaktadır. Pepe çizgi filminde sözel olarak herhangi bir batıl inanca yer verilmemiştir. Fakat 

görsel olarak batıl inanç olarak değerlendirilen nazar boncuğu her bölümde Pepe’nin elbisesinin 

sol  göğsünde  bulunmaktadır.  Televizyonun  ve  çizgi  filmlerin  çocukların  hayatındaki  önemi 

nedeniyle çocukların izledikleri programların çocuk gözüyle değerlendirilip, tercih nedenlerinin 

bilinmesi ve çocuğun yaşantısındaki etkilerinin incelenmesi, aynı zamanda anne babaların ve bir 

eğitimci  olarak  öğretmenlerin,  çocuklara  izlettikleri  programlardaki  tercih  nedenlerinin  ve 

aradıkları  özelliklerin  bilinmesi  önem  taşımaktadır.  Küçük  yaşlardan  itibaren  müziksel  aktivite 

içinde  bulunarak  müzikle  beslenen  ve  desteklenen  çocukların  ruhsal  ve  bedensel  yönden  daha 

sağlıklı  bir  gelişim  sergiledikleri  gözlenmektedir.  Müzik  etkinlikleri,  bedensel  ve  zihinsel 

olmasının  yanı  sıra,  konuşmaya  ve  dinlemeyi  öğrenmeye,  dikkati  bir  noktada  yoğunlaştırmaya 

katkıda bulunur. Müzikle çocuğun duyuları gelişir. Çocuk müzikle algılama, tekrarlama, dikkat, 

dinleme gibi duyusal ve bilişsel becerilerini geliştirir. Bu nedenle çocukların dikkatini çeken ve 

kültürel özellikler taşıyan şarkılar bir çizgi filmin sahip olması gereken olumlu bir özellik olarak 

değerlendirilebilir.  Araştırmalarda    elde  edilen  bulgulara  göre  ise,  Çocukların  %28.7’si  Pepee 

Çizgi Filmi’nin şarkılarını, %20.5’i ise halk oyunlarını sevdiğini söylemiştir. 



            Sonuç. Çizgi filmleri dinleyen veya izleyen öğrenciler bir yandan konuşma becerilerini 

geliştirirken diğer yandan kültür unsurları ve değerlerle tanışmış bulunmaktadırlar. Bir taraftan 



çizgi film aracılığıyla dil öğrenilirken öbür taraftan da milli değerlerin öğrenilmesi, 

eğiticilik olma eğilimindedir. Kültürel değerlerin çizgi filmler yoluyla yabancı öğrencilere 

öğretilmesi çabuk ve kolay kazandırılan bir yöntem olduğu kanısındayım.    

Çizgi filmler, rengin ve sesin devreye girmesi ile akılda kalıcılığı arttırmakta, aynı zamanda 

görerek  ve  işiterek  etkin  bir  öğrenme  sağlamaktadır.  Çizgi  filmlerin  bu  özellikleri,  eğitim  ve 

öğretim filmlerinin yapısına ve amacına uymaktadır. Eğitim ve öğretimin gerçekleştiği okul ders 

yardımcıları içinde kullanılabildiği gibi okul dışında kitle iletişim araçlarınca değişik programlarda 

da kullanılmasında yarar vardır. 

Kaynaklar 

1.

 



Beill, Brigitte (2003). İyi Çocuk, Zor Çocuk “Doğru Davranışlar Çocuklara  

2.

 



Nasıl Kazandırılır?” (Çev. Cuma Yorulmaz). Ankara: ArkadaşYayınevi. 

3.

 



Çelikkaya, Hasan (1996). Fonksiyonel Eğitim Sosyolojisi. İstanbul: Alfa  Yayınları. 

4.

 



Barın, Erol. “Türkçenin Yabancılara Öğretiminde Motivasyon”, 1.Uluslararası Türk Dili Ve 

Edebiyatı Sempozyumu  Bildirileri, Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta, 2008. 

5.

 

www.google.com



 

6.

 



Pepee, wikipedia, 13 Eylül 2012 

7.

 



http://www.trt.net.tr/trtcocuk/program.aspx?id=2517 kasım 2013 tarihindeerişilmiştir. 

8.

 



 http://www.trt.net.tr/trtcocuk/program.aspx?id=8717 kasım 2013 tarihinde erişilmiştir. 

9.

 



http://www.dusyeri.com.tr/index.php?p=studyo 17 kasım 2013 tarihinde erişildi. 

 

378.016.33 



MEHMET AKİF ERSOY’UN ŞİİRLERİNDEKİ HAYATA BAKIŞI 

Nurşat Ebu 

Süleyman Demirel Üniversitesi 

Sayın dinleyiciler, 



626 

 

Konuşmama  başlamadan  önce  hepinizi  saygıyla  selamlıyorum.  Ben  sizlere  Türkiye  İstiklal 



marşının  yazarı,  kendini  milletine  adamış  Mehmet  Akif  Ersoy’un  hayatını  ve  şiirlerindeki 

görüşlerini dilimin döndüğünce aktarmaya çalışacağım.  

1873 yılında İstanbul’da doğan Mehmet Akif Ersoy’un asıl mesleği veteriner hekimliktir. İlk sivil 

veteriner  okulunu  birincilikle  bitirmiştir.  Birinci  dünya  savaşından  sonra  yaşanan  olumsuz 

gelişmeler  memleketin  içine  düştüğü  buhran  ve  sıkıntı  her  vatansever  gibi  Mehmet  Akif’i  de 

etkilemiştir.  Tarihimizin  bu  acı  günlerinde  Sebilürreşad  dergisinde  “Türklerin  asırlardan  beri 

istiklalini korumuş bir millet olarak yaşadığını ve esarete asla tahammül edemeyeceğini” adeta 

haykırmış, mandacılığa şiddetle karşı çıktığı gibi manda yanlılarını da sert bir dille eleştirmiştir. 

İzmir’in  işgalinden  sonra  Balıkesir’e  geçmiş  ve  Milli  Mücadele  saflarına  katılmıştır.  İstiklal 

Savaşının  merkezinin  Ankara  olarak  belirlenmesinden  sonra  Ankara’ya  gelmiş  ve  üst  düzey 

yöneticiler arasında yer almıştır.  Devletin çeşitli kademelerinde çalışmış ve üniversite de hocalık 

yapmıştır. 27 Aralık 1936 yılında vatan sevgisi, güçlü millet olma ve bu yolda mücadeleyle geçen 

63 yıllık ömrü son bulmuştur.[1] 

Mehmet  Akif’i  millet  ve  İslam  şairi  yapan  fikirlerine  gelince  Mehmet  Akif’in  iki  ülküsü 

bulunmaktadır:  İslam  ve millet.  Her milletin ulus  ya da uluslar arası  alanda ün  yapmış önemli 

şahsiyetleri bulunmaktadır. Türk milleti önünde Mehmet Akif Ersoy’un önemli bir yeri olduğu 

hiçbir kimse tarafından yadsınamaz, reddedilemez bir gerçektir. Mehmet Akif Ersoy adı “Türk 

milleti  için  vatan,  millet,  bayrak,  özgürlük  ve  bağımsızlık  kavramlarının  karşılığıdır.”  dense 

sanırım  yanlış  olmaz.  O,  sadece  bir  şair  değil,  kurtuluş  savaşını  on  kıtaya  sığdırarak  Milli 

Mücadeleyi en mükemmel bir şekilde dile getiren şahsiyettir. Bu nedenle milletin dili, sesi olan 

bu  şahsiyetin  hayatının  bilinmesi  ve  her  fırsatta  dile  getirilmesi  yetmez  toplumun  her  kesimi 

tarafından örnek alınması da gerekmektedir. [2] 

Günümüzde  buna  oldukça  fazla  ihtiyaç  olduğunu  düşünüyorum.  Sevr  heveslilerinin  arttığı  bu 

günlerde onu, hepimize örnek olacak bir şahsiyet olarak görüyorum.  

Şüphesiz, Mehmet Akif Ersoy hakkında bir çok kitap, yüzlerce makale yayımlanmıştır. [3] Ancak 

Mehmet Akif Ersoy’un yaptıklarına bakıldığında ne makalelere ne de kitaplara sığdırılamayacağı 

görülmektedir. Günümüzde kimi edebiyat, sanat ve siyaset adamlarının aldıkları paye, gördükleri 

ilgi göz önüne alınırsa, Akif Ersoy’un yeterince anlaşılmış, özümsenmiş olmadığı, yeterince önem 

verilmediği de ortaya çıkmaktadır.  

Mehmet  Akif,  şiirlerinde  hayatın  gerçek  ve  hatta  acımasız  yönünü  gözler  önüne  serer. 

İstanbul’daki  fakirliği,  insanların  geçim  dertlerini,  üzüntüsünü,  çaresizliğini  anlatır.  Şiirlerine 

konu olan insanlar ve olaylar gerçektir. Görüp şahit olduğu olayları, kişileri bütün gerçeklikleriyle 

anlatır,  tasvir  eder.  M.  Akif’in  tabiattaki  gerçekliği  olduğu  gibi  yansıtmak  gerektiğine 

inanmaktadır. Akif, şiir ve gerçeklik ilişkisi hakkındaki düşüncelerini şu şekilde ifade etmiştir:  

“Ben şiirde hayâle dalmam. Ben basit şeylerden bahsederim. Mesela bu taş, ona taş derim, hacer-

i semâvi demem. Bu tahta, ona tahta derim, taht demem. Eşyanın hakikatlerini hayâl kuvvetleri ile 

değiştirip başka bir şekle koymam. Her şeyi olduğu gibi görür, göründüğü gibi tasvir ederim. En 

fukara  muhitlere  gider,  onları  bir  ressam  gibi  aynen  tesbit  etmeye  çalışırım.  Benim  şiirimi 

beğenenler  varsa  bundandır.  Bence  en  güzel  yazdığım  eserlerden  birisi  Mahalle  Kahvesi’dir. 

Çünkü  o  şiirde  bir  mahalle  kahvesinde  olan  şeyleri  olduğu  gibi  görürsünüz.  Hatta  bilinen  bir 

kahveyi tasvir ettim. Kahve sahibine o şiiri okudukları zaman ‘Bu herif mutlaka böyle kahvelerde 

yetişti’ demiş. Benim şiirlerimin özelliği budur. Her şeyi olduğu gibi görmek ve göstermek.”[4] 

Kurtuluş savaşını İstiklal Marşıyla adeta abideleştirmiş bir vatansever olan Mehmet Akif Ersoy’un 

fikirleri ve  yaşama bakış  tarzı  aynı  zamanda örnek vatandaşın  da tanımıdır. Milletine armağan 

ettiği için İstiklal Marşını Safahat adlı kitabına almamıştır.  İstiklal Marşını nasıl yazdığını ise “Bu 

marş ancak ümitle, imanla yazılabilir. O zamanı bir düşünün. İmanım olmasa böyle bir marşı nasıl 

yazabilirdim?  Zaten  ben  de  başka  türlü  düşünüp  başka  türlü  yazanlardan  değilim.  Bu  elimden 

gelmez. İçimde ne varsa olduğu gibi yazılarımdadır. Şu var ki İstiklal Marşının şiir olarak hiçbir 

değeri  yoktur.  Ancak  tarihi  bir  değeri  vardır.”  biçiminde  dile  getirmiştir.  Bu  nedenle  İstiklal 

Marşının yazarı olan bu şahsiyetin düşünceleri, hayata bakışı ve o dönemde yaptıkları davranışlar 

örnek alınmalıdır.  


627 

 

İncelendiğinde açıkça görüleceği gibi Millet şairinin eserleri milletin dert ve bunalımları ile dolu 



olduğu  gibi  çözümlerine  yönelik  iletileri  de  içinde  barındırmaktadır.  Şiirlerinde  kendi  dert  ve 

sıkıntılarına yer vermemiş; ancak, Türk insanının derdini kendi derdi kabul etmiştir. 

Onun Türk milletinde gözlemiş olduğu en önemli konulardan biri her alanda geri kalınmışlıktır. 

Her şey tembellik ve cehaletin içinde harap olmaktadır. Milletin ahlak anlayışı, birlik ve beraberlik 

duyguları  körelmiş  ya  da  köreltilmiştir.  Din  adına  hurafeler  üretilmiş,  bu  hurafelere  itibar 

edilmiştir.  Devleti  yönetenler  kendi  çıkarlarını  düşünmekten  milletin  sıkıntılarını  düşünemez 

olmuşlardır. Yitirilen topraklar, teslim olmuş ordular ve bunlara seyirci  kalan millet  karşısında 

Mehmet Akif Ersoy, üzülmüş, kederlenmiş, eziklik duymuş ancak ümidini ve mücadele azmini 

asla yitirmemiştir.  

Bırakın matemi yahu! Bırakın feryadı 

Ağlamak fayda etseydi babam kalkardı [5] 

diyerek milletin azim ve ümit duygularını harekete geçirmeye çalışmıştır. 

İslam dinini gerilik ve cahilliğin sorumlusu olarak görmediği  gibi Müslümanlığın özünden çok 

şekilciliği  ile  uğraşan,  Kuranı  yanlış  anlayan,  yanlış  yorumlayan  ve  yanlış  uygulayan  din 

istismarcıları olduğunu belirtmiştir. Ve şu dizeleri yazmıştır: 

Sarıklı milletidir milletin başına bela... 

Fakat umumunu birden batırmak iş değil a! [6] 

İslam  dininde  cehaletin,  yobazlığın,  tembelliğin,  batıl  inançların  yeri  yoktur.  Mehmet  Akif, 

İslam’ın ölüler dini olmadığını aksine hayat dini olduğunu da söylemektedir. 

İnmemiştir hele Kuran, bunu hakkıyle bilin, 

Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için [7] 

Toplumun kurtuluşu için ahlak inkılabının gerekliliğine inanan Mehmet Akif’e göre İslam dini 

ahlakın temelini  teşkil  etmektedir. Diğer  yandan  Mehmet Akif Ersoy, Türk milletinin  bir ferdi 

olmaktan her zaman gurur duymuş, şan ve şerefle dolu Türk tarihine hayran olmuştur. Bunu da 

eserlerinde  yansıtmıştır.  Amacı,  yurdunu,  milletini  seven  ve  yeri  geldiğinde  uğrunda  ölebilen 

karakterde insanlar yetişmesini sağlamaktır. Bunu şu dizelerle dile getirmektedir. 

Sahipsiz olan memleketin batması haktır 

Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır 

Akif’e göre bilim ve sanatta ilerlemenin, çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmanın yolu bilinçli ve 

sistemli  çalışmaktan  geçmektedir.  Çünkü  milletin  varlığındaki  devamlılık  ancak  çalışmayla 

sağlanabilmektedir.  Akif  batının  teknolojik  üstünlüğünü  kabul  eder  ancak  batı  medeniyetinin 

üstünlüğünü  kabul  etmez.  Türk  toplumuna  ters  geldiğini  savunur.    Bu  nedenle  medeniyeti 

değiştirmek  yerine batıdan milli bünyemize uygun olanlarının alınmasının doğru olacağını dile 

getirir. Batı karşısında her alanda güçlü bir Türkiye’yi hayal etmiş ve gelişmiş Türkiye’nin diğer 

gelişmekte olan ülkelere örnek olması, öncülük etmesi gerektiğini vurgulamış ve ömrü boyunca 

bu yolda çalışmıştır. 

Sözlerimi  Mehmet  Akif’in  dediği  gibi  “Allah  bir  daha  İstiklal  marşı  yazdırmasın.”  dileğiyle 

noktalamak istiyor  , hepinizi saygıyla selamlıyorum. 



Faydalanılan edebiyat: 

[1] host.nigde.edu.tr/kiseri/makaleler/maersoy.doc 

[2]

http://www.isikkapisi.com/ilk/millet-sairi-mehmet-akif-ersoyun-siirlere-yansiyan-



fikirleri.html

 

 



[3] www.mehmetakifersoy.com 

[4] Fazıl Gökçek, Mehmet Akif’in Şiir Dünyası, Dergah Yayınları, İstanbul, 2005, s. 54 

[5], [6], [7] M.A.Ersoy, “Safahat”  

 

 

 

 

 


628 

 

3/4- СЕКЦИЯ 



“ TOPICAL PROBLEMS OF LINGUISTICS AND TRANSLATION STUDIES” 

 

УДК 81`23 



                                       НЕВЕРБАЛЬНАЯ КОММУНИКАЦИЯ 

Абиева  М.Б 

Университет Сулеймана Демиреля 

 

Аннотация 

 

“Исследования невербальной коммуникации как навыка межличностного общения –

огромный прогресс в изучении социального поведения человека”(Х.С.Фридман) 

Научная  статья  посвящена  теме  “Невербальная  коммуникация”.  Следует 

выделить  два  основных  вида  коммуникации.  В  человеческом  обществе  коммуникация 

может  осуществляться как вербальными, так и невербальными средствами.Невербальная 

коммуникация  – это общение, обмен информацией без помощи слов..  В межличностном 

общении  невербальная  коммуникация  передает  65%  всей  информации.  При  выражении 

отношения  телодвижения  передают  55%  информации,  голос  –  38%,  а  слова  –  всего  7%. 

Невербальная  коммуникация –  это  поведение  человека,  которое  сигнализирует  об 

эмоциональных  состояниях  и  характере  взаимодействия  общающихся  личностей. 

Невербальные  средства  коммуникации  выражаются  в  одежде,  прическе,  мимике,  позе, 

окружающих  человека  предметах.  Распознание  и  понятие  подобного  поведения 

способствует  достижению  наивысшей  степени  взаимопонимания.  Подобная  информация 

позволяет  понять  настроение,  переживания,  ожидания,  чувства,  намерения,  а  также 

морально-личностные качества общающихся людей. 

Предметом данной научной статьи стали виды невербальной коммуникации. Это 

жесты,  мимика,  различные  сигнальные  и  знаковые  системы.  Зная  виды  невербальной 

коммуникации,  можно  лучше  понять  способы  их  выражения,  поскольку  коммуникация 

данного  типа  осуществляется  всеми  органами  чувств,  из  которых  собственно  и 

формируется коммуникативный канал. 

Актуальность  научной  статьи  .Под  коммуникацией  в  широком  смысле 

понимаются  и  система,  в  которой  осуществляется  взаимодействие,  и  процесс 

взаимодействия,  и  способы  общения,  позволяющие  создавать,  передавать  и  принимать 

разнообразную  информацию.  Между  людьми  коммуникация  осуществляется  в  форме 

общения.  

Цель  исследовательской  работы:   является  изучение  на  основе  различных  источников 

работы невербальной коммуникации и их сравнительная характеристика. Исходя из цели 

исследования, были поставлены следующие задачи: 

- раскрыть понятие и сущность невербальной коммуникации; 

- дать характеристику средств невербальной коммуникации; 

- рассмотреть понятие и сущность невербальной коммуникации; 

- сделать обзор видов невербальной коммуникации; 

- выявить особенности невербальной коммуникации; 

- проанализировать особенности невербальной коммуникации. 

Понятие и сущность невербальной коммуникации. Невербальная коммуникация 

– это система символов, знаков, используемых для передачи сообщения и предназначенная 

для  более  полного  его  понимания,  которая  в  некоторой  степени  независима  от 

психологических  и  социально-психологических  качеств  личности,  которая  имеет 

достаточно  четкий  круг  значений  и  может  быть  описана  как  специфическая  знаковая 

система.  Невербальная  коммуникация  выступает  одним  из  средств  репрезентации 

личностью своего «Я», межличностного воздействия и регуляции отношений, создает образ 


629 

 

партнера по общению, выступает в роли уточнения, опережения вербального сообщения. 



Является  дополнительным  источником  информации  к  собственно  вербальной 

коммуникации.  Невербальная  коммуникация  не  предполагает  использования  звуковой 

речи,  естественного  языка  в  качестве  средства  общения.  Невербальная  коммуникация  – 

общение при помощи мимики, жестов и пантомимики (позы), через прямые сенсорные или 

телесные  контакты.  Это  тактильные,  зрительные,  слуховые,  обонятельные  и  другие 

ощущения и образы, получаемые от другого лица. Таким образом, любая коммуникация, 

которая  осуществляется  без  слов,  считается  невербальной.  Чувства  так  же,  как  и 

информация,  могут  быть  переданы  при  помощи  одного  или  нескольких  невербальных 

способов.  Большинство  невербальных  форм  и  средств  общения  у  человека  являются 

врожденными  и  позволяют  ему  взаимодействовать,  добиваясь  взаимопонимания  на 

эмоциональном  и  поведенческом  уровнях,  не  только  с  себе  подобными,  но  и  с  другими 

живыми существами. 



Классификация 

видов 

невербальной 

коммуникацииНевербальная 

коммуникация,  более  известна  как  язык  поз  и  жестов,  включает  в  себя  все  формы 

самовыражения  человека,  которые  не  опираются  на  слова.  Совокупность  средств 

невербального  общения  призвана  выполнять  следующие  функции:  дополнение  речи, 

замещение 

речи, 


репрезентация 

эмоциональных 

состояний 

партнёров 

по 

коммуникативному процессу. 



1. пространственная подсистема (межличностное пространство); 

2. взгляд; 

3. оптико-кинетическая подсистема, которая включает в себя: 

-   внешний вид собеседника; 

-   мимика (выражение лица); 

-   пантомимика (позы и жесты). 

4. паралингвистическая или около речевая подсистема, включающая: 

-   вокальные качества голоса; 

-   его диапазон; 

-   тональность; 

-   тембр. 

5. экстралингвистическая или внеречевая подсистема, к которой относятся: 

-   темп речи; 

-   паузы; 

-   смех и т.д. 

  




Достарыңызбен бөлісу:
1   ...   78   79   80   81   82   83   84   85   ...   135




©emirsaba.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет