ZOR İMTİHANI BAŞARMA MOTİFİ ÜZERİNE
TARİHİ BİR KAYNAK VE BİR HATIRAT
Prof. Dr. Faruk ÇOLAK
Özet: Çeşitli hüner gösterme, evlilik, tanıma ve sabır gibi alt başlıklara ayrılan halk anlatmalarındaki imtihan
motifi, halk anlatmalarından günlük hayata kadar uzanan çok geniş bir yelpazede karşımıza çıkmaktadır.
Hüner gösterme bağlamındaki kahramanların eşlerini yiğitlikleriyle alma motifi, Anadolu coğrafyasında
komşu topluluklar, Bizans, Türk, Moğol, Alman ve Hind destanlarında yer almaktadır. XII. yüzyıl seyyahı
Marco Polo’nun seyahat notları arasında rastlanan motif, XX. yüzyıl Tatar Türkleri özelinde Türk
dünyasında eğlence ve düğün törenlerinde de kendisine kullanım alanı bulmuştur. Bu çerçeveden
bakıldığında halk anlatmalarındaki motiflerin büyük bir kısmının gelenek çerçevesinde anlatmalarda
yaşamaya devam ettiğini ve bu bağlamda halk anlatmaları haricindeki başka bazı kültür unsurlarında da
varlığını sürdürdüğü ortaya çıkmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Zor imtihanı başarmak, kahraman kadın, Marco Polo, Seyahatname, Dede Korkut,
Tatar.
A Histrorical Resource and a Memoir on Accomplishing the Difficult Trials
Abstract: The trial motif in folk tales which is divided into sub-heading such as showing ability, marriage,
recognition and patience is encountered in a very wide spectrum ranging from folk tales to daily life. The
motif of heroes taking their wives in the context of showing ability can be seen in the epics of the
neighboring societies of Anatolia, Byzantine, Turkish, Mongolian, German and Indian. The motif which was
in the notes of XII century traveler Marco Polo has found a place in the areas of entertainment and marriage
ceremonies of Turkish World, especially XX century Tatar Turks. When viewed from this perspective it is
clear that the big amount of the motifs in folk tales is going on living in tales and in some cultural elements
except folk tales.
Keywords: Accomplishing the difficult trials, female hero, Marco Polo Travels, Dede Korkut, Tatars.
Giriş
Halk anlatmalarındaki imtihan motifi hüner, evlilik, tanıma ve sabır gibi alt başlıklara
ayrılmaktadır. Bu konudaki yayınların tamamı Stith Thompson’un “Motif Index of Folk Literature”
başlıklı çalışmasına dayanmaktadır. Halk anlatmalarındaki zor imtihanı başarma motifi üzerine bazı
çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalardan en eskisi Viktor Maksimoviç Jirmunskiy’e aittir. Jirmunskiy’in
“Türk Kahramanlı Destanları I.-II. Bölüm” başlıklı çalışmasının “Kahramanlık Dünürlüğü” alt başlığında
motife ilk defa derli toplu bir şekilde yer verilir. Motifin kökenini eski Hint destanlarından
“Mahabharat”ya kadar dayandıran Jirmunskiy, söz konusu motifin Türk ve Moğol halk anlatmalarındaki
şekilleri ile Türk coğrafyasında yaşayan günlük uygulamaları hakkında da bilgiler aktarır (2011: 273-
314). Karl Reichl, “Türk Boylarının Destanları” başlıklı çalışmasında motifin Kambar destanındaki
rolünü tartışırken Ortaçağ Yüksek Alman Edebiyatı’nda bu motifin önemli bir yer edindiği ortaya koyar
(2014, 162).
Motif üzerine Türkiye’de yapılan çalışmaların en eskilerinden birisi, Tahir Alangu’nun ilki 1953
yılında Türk Dili dergisinde yayınlan “Ortazaman Anadolu Komşu Milletlerinin Eposlarında Kadın
Kahramanlar” başlıklı yazısıdır. Alangu bu yazısında motifin Dede Korkut’taki şeklini inceler, bu motif
temelinde Bizans destanı Digenis Akritas ile Sassunlu David destanında yer alan kadın kahramanların
özelliklerini sıralar ve Dede Korkut’taki kadın kahramanlarla bu destanların kadın kahramanlarını
karşılaştırır (1983: 219-225). Türkiye’de yapılan çalışmaların en eskilerinden bir başkası ise Orhan Şaik
Gökyay’ın “Dedem Korkudun Kitabı” başlıklı çalışmasında yer alır. Gökyay, motifi açıklarken
“Kahramanların eşlerini yiğitlikleriyle almaları” alt başlığını kullanır ve Dede Korkut’taki motifin Ahlat
Meliki Justinus’un kızı ile Sassunlu David destanın kadın kahramanı ile büyük benzerlikler içerdiğini, bu
motifin Binbir Gece masallarından Ömer hikâyesinde olduğu gibi müstakil anlatmalarının olduğunu,
bunların yanında bazı Moğol destanları ile ortaçağ Alman destanlarında ve Hindistan destanlarında
benzeri bulunduğunu belirtir (1973: CCCXXV-CCCXXVII). Bu eski çalışmaların yanında Türkiye’de
geç dönemlerde yapılmış çalışmalar da vardır. Ensar Aslan’ın “Halk Hikâyelerinde İmtihan Motifi
Niğde Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi TDE Bölümü, fcolak@nigde.edu.tr
200
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
Kompleksi” başlıklı bir makalesinde “Sabır imtihanı” motifi üzerinde durulurken (2001: 5-14), Merve
Bozdoğan’ın “Türk Halk Hikâyelerinde İmtihan Motifi Üzerine Bir İnceleme” başlıklı Yüksek Lisans
tezinde “sabır”, “hak aşığı”, “tanıma”, “evlilik”, “hüner” ve “cinsiyet belirleme” (2013: 41-107) motifleri
üzerinde durulur.
Zor imtihanı başarma motifi halk anlatmalarında değişik şekillerde karşımıza çıkar. Bu motif bazı
durumlarda bir bilmecenin çözümü şeklinde anlatmalarda yer alırken, bazı anlatmalarda ise kadın
kahramanın kendisi ile evlenmek isteyen erkekle güreşmesi veya savaşması şeklinde anlatmalarda yerini
almaktadır.
Kadın kahramanın erkeklerle güreşmesi, savaşması veya çeşitli şekillerde mücadele etmesi, bu
mücadeleyi kazanan erkeklerin kadınla evlenmeyi hak etmeleri başta halk hikâyelerimiz ve
destanlarımızın bazıları olmak üzere halk anlatmalarımızda önemli bir yer tutar. Bu anlatmaların
içerisinde Dede Korkut kahramanlarından Bamsı Beyrek ile Banı Çiçek (Gökyay 1973: 36) mücadelesi
önemli bir yer tutar. Hikâyede erkek kahraman kadın kahraman ile güreşmek veya savaşmak zorunda
kalır. Kadın kahramanın kendisini yenen erkek ile evleneceği konusunda verdiği söz üzerine gerçekleşme
zorunluluğu bulunan bu mücadelede erkek kahraman galip gelir ve kadın kahraman ile evlenmeyi hak
eder. Bamsı Beyrek hikâyesindeki şekli olmamakla beraber Kanturalı hikâyesinde de Selcen Hatun ile
evlenecek erkeğe koşulan şartlar arasında zor imtihanı başarma motifi yer alır (Gökyay 1973; 95, 96). Bu
motifin sahip olduğu bir başka anlatma da Şah İsmail hikâyesidir. Bu hikâyede de Şah İsmail ile Arap
Üzengi arasında ölümüne bir sınama mücadelesi yer alır ve Arap Üzenginin bu mücadelede esnasında alt
ettiği erkeklerin kafatasından devasa bir saray yapar. Bu durum mücadele edilen erkek sayısının
çokluğunu anlatması bakımından oldukça dikkat çekici bir sahnedir. Diğer hikâyelerde olduğu gibi bu
anlatmadaki mücadeleden de erkek kahraman Şah İsmail galip çıkar ve Arap Üzengi ile ikinci evliliğini
gerçekleştirir (Çolak 1994: 112, 113, 178, 179). Benzer bir şekilde Yaralı Mahmut hikâyesinin kadın
kahramanı Mahbub, yumruğunun şiddetinden kaçmayan erkek ile evleneceğini ilan eder ve bu ilan
üzerine pek çok erkekle mücadele eder. Nihayetinde Mahmut ile Mahbub arasında gerçekleşen
mücadelede erkek kahraman Mahmut gelip gelir (Sakaoğlu vd. 1997: 255, 256). Kirmanşah hikâyesinde
karşısına çıkan erkeklerin tamamını alt eden ve yendiği erkekleri öldüren Yemen Padişahının kızının
zulmünden insanları kurtarmak isteyen Kirmanşah, bu zalim kız ile savaşmaya, güreşmeye gider.
Kendisini mağlup eden erkek ile evleneceğini ilen eden Yemen Padişahının çok güzel kızının bütün
ısrarlarına rağmen evlenmeyi reddeden Kirmanşah, şayet isterse onu yanına ancak hizmetçi olarak
alabileceğini belirtir. (Alptekin 1999: 151, 152). Köroğlu anlatmalarında sevgiliyi elde etme temasının
önemli bir rol oynadığını söyleyen Reichl, bu motife özel bir yer açar ve motifin değişik biçimleri
hakkında bilgi vererek Köroğlu’nun Türkmen, Özbek ve Karakalpak versiyonları arasında bulunan
“Harman Dalı” kolunda geçen şeklini açıklar (Reichl 2014: 162-173 ). “Türkmen Destanları ve
Destancılık Geleneği” başlıklı bir çalışma yapan Halil İbrahim Şahin, Köroğlu’nun Türkmen sahası
kollarından olan “Harmandali” kolunda erkek çocuğu olmayan babanın erkek gibi yetiştirdiği
Harmandali’nın, kendisi ile evlenmek isteyen erkeklere güreşte ve bağşılıkta kendisini yenme şartı
koyduğunu, Köroğlu’nu bile güreşte ve bağşılıkta bu kadın kahramanı yenemediğini, Harmandali’ni
başka yollardan elde etmeye çalıştığını belirtir (Şahin 2010: 341). “Türk Destan Kahramanı ve Başkurt
Destanlarının Tipolojisi” başlıklı bir çalışma yapan Ülkü Kara Düzgün, kadın kahramanların özelliklerini
sıralarken onların her birinin evleneceği erkeği seçme salahiyetine sahip olduğunu ve çeşitli sınavlarla
erkeği sınamadan geçirdiklerini (2014: 573, 574) ifade eder.
Bu halk anlatmalarının haricinde Türk tarihinde bu türden kahramanlıklar gösteren ve devlet
idaresinde bulunmuş pek çok kahraman kadın tipine de rastlanır. Bu kadın tiplerin en önemlisi İskitlerin
hükümdarıdır Tomris Hatundur. Ayrıca Grek yazarı Klavdiya Eliana’nın verdiği bilgiye göre, miladi II.
yüzyılın sonu ile III. yüzyılın başlarında Sakalar arasında bir erkek bir kız ile evlenmek isterse onunla
yarışır ve kızı yenen onunla evlenme hakkına sahip olurdu (Jirmunskiy 2013: 275).
Yukarıda aktarılan bilgilerden hareketle motifin Türk halk anlatmalarındaki şekli ve dünyadaki
yaygınlığı üzerine yapılan çalışmaların sayısı oldukça fazla olduğu görülmektedir. Ancak motifin tarihsel
derinliğinden haber veren yayınların içerisinde eski Türk kaynakları hemen hemen yok gibidir. Halk
kültürü araştırmalarını gelenek çerçevesinde değerlendirmek genel geçer bir kural olmasına rağmen,
tarihsel metinleri bu geleneğin izlenmesi ve incelenmesinde kullanıldığı çok fazla çalışma yoktur.
Motifle İlgili Bir Tarihi Kaynak
Kadın kahramanın erkelerle mücadele etmesi konulu tarihi kaynak Marco Polo seyahatnamesidir.
Venedikli gezgin tüccar kardeşler Nicolo ve Marco Polo kardeşlerin 1254 yılında başlayan ve 1295 yılına
201
Prof. Dr. Faruk ÇOLAK/Zor İmtihanı Başarma Motifi Üzerine Tarihi Bir Kaynak ve Bir Hatırat
kadar süren bu seyahatleri esnasında tuttukları notlardan oluşan seyahatnamede çok önemli tarihî belge ve
folklorik bilgi yer almaktadır.
Bu folklorik bilgilerden birisi de 1280 yılı olayları arasında geçen hikâye kırıntısıdır. Polo’nun bize
aktardığı bu bilgilerin Polo’nun dinlediği herhangi bir hikâyeden mi, Kaydu’nun güzel kızı Ayyürek
hakkında anlatılan bir efsaneden mi, yoksa Kaydu’nun güzel kızı Ayyürek’in başından geçen gerçek bir
hadisenin şahitliğiyle mi aktarıldığı konusu şüpheli olmakla birlikte oldukça değerli olduğu aşikârdır.
Polo’nun aktardığı bilgi, Kral Caidu (Kaydu)’nun güzel kızı Aigiarne (Ayyürek)’nin hikâyesidir.
Kaydu’nun kızı Ayyürek, öylesine güzel ve kuvvetli bir kızdır ki; babası kızını yenmeyi başaranı erkeği
damadı yapacağını duyurur. Ayyürek’i yenen onu alacak, yenilen ise bu yenilgini bedeli olarak on at
verecektir. Bu duyurunun üzerine binlerce genç erkek kahramanlık gösterisine katılır ve nihayetinde
bütün mücadelelerden Ayyürek galip çıkar. Ayyürek bu mücadelelerin neticesinde on bin at kazanır. En
sonunda Ayyürek’in babası ve halk, Pumar kralının yakışıklı ve güçlü oğlunu damat olarak görmek
isterler. Bu niyetle Kaydu kızına bilerek yenilmesini önerir. Ayyürek ise babasının bu önerisini dünyada
hiçbir şey için hak ve hukuktan sapmayacağını gerekçe göstererek reddeder ve bu prensi de yener (Gürol
1987: 21).
Marco Polo’ya göre hikâye şu şekilde vuku bulur:
“Hükümdar Kaidu’nun Aigiam adında, adı Tatarca’da ay ışığı anlamına gelen bir kızı vardı. Bu
kız öylesine güçlüydü ki hiç bir erkek onunla baş edemezdi. Babası onu evlendirmek istediği zaman
direterek ancak kendisini gücüyle alt edebilecek bir erkeğe karı olabileceğini söyledi. Bunun
üzerine babası yazılı bir söz vererek kiminle isterse onunla evlenebileceğini bildirdi. Pek çok
ülkeden kendine güvenen istekli erkekler geldi. Çekişme kurallara bağlı olarak ve törensel bir
ortamda yapılıyordu. Bu kızı hangi erkek yere vurabilirse o, bu kızı karı olarak alabilecekti. Ancak
kral kızının yendiği erkek, kıza yüz at bağışlayacaktı. Kendisini yenebilecek kimse kalmadığı zaman
kızın kazandığı at sayısı on bini aşmıştı. Bundan sonra bu kız, kral babasının savaşlarına katıldı ve
savaşta da yiğit olduğunu gösterdi.” (Marco Polo: 1985, 212, 213)
Marco Polo seyahatnamesinin Türkçeye bir başka çevirisinde ise hikâye sonu yönüyle farklıdır.
Buna göre Pumar kralının oğlu uzun süre ortalıkta görünmez ve nihayetinde üzüntüsünden ölüp gider.
Ayyürek ise babası Kaydu ile birlikte savaşlara gider, bir savaşta düşman karargâhına tek başına dalar ve
kumandanlarından birini kaptığı gibi kendi saflarına getirir. (Marco Polo Seyahatnamesi II: 197-202)
Motifle İlgili Bir Hatırat
Geleneksel köy düğünlerindeki güreş, silahla atış yapma ve at yarışları benzeri uygulamalar değişik
şekillerle de olsa güncelliğini korumaya devam etmekte. Kadınla erkeğin güç mücadelesinden
kaynaklanan bu ritüel nitelikli uygulamalar Türk dünyasının değişik coğrafyalarında varlığını sürdürmeye
devam etmektedir. Bu bağlamda Tatarlar arasında da motifle bağlantılı bu ritüel nitelikli uygulamalar
varlığını sürdürmektedir. Kadın kahramanın erkelerle mücadele etmesi konulu bu ritüel nitelikli
uygulama ile ilgili bir hatırat 1890 doğumlu Başkurt Türkü Zeki Velidi Togan’a aittir. Togan’ın gençlik
yıllarına ait bu hatırat yukarıda anlatılan tarihi anekdotun hemen hemen aynısıdır. Togan bu mücadeleyi
şu şekilde anlatır:
“Delikanlıların atlı kızlarla koğuşmak âdeti vardı, koşamayan yiğit, kızdan kamçı yediği gibi,
koşamayan kızı öpmek de bizden önceki nesillerde mübah sayılırmış. İbrahim’in akrabası olan
Urqiye isminde bir kız bunlardandı. Onun karısı ‘Ak-gelin’ bu müsabakaya seyirci olarak katışırdı.
Bizim köyümüzde, ailemizde küçüklüğümde, Mühiye ve Külsüm ismindeki ablalarımız süvarilikte
erkeklerden geri kalmazdı. Fakat köyümüzün göçmen Tatarları müslüman kültürüne fazla kapılmış
bir camia teşkil ettiklerinden, onların tesiriyle bizimkilere de azıcık kapalı kadın kültürü girdi.
Bürcenler’de ise yer yer bu âdetler hâlâ yaşıyordu. Çok güzel rahvan atı olan Urqiyearkasından
yetiştiğimde, cezasını çekse de eski destanlarda söylenen ‘Kara yurga’ şarkısını gûya altındaki ata
söylüyormuş gibi ‘Ne üzerindeki bayanı öptür ve ne de onu koçtururum’ diye kendisi söylüyordu.
Bu şiirde ‘mademoiseselle’ mukabilinde ‘beyin-kızı’ manasiyle ‘bikeç’ denilmiştir, fakat
Kaçkınbay’ların ağzında bu kelime umumî Başkurt şivesine uygun olarak ‘bekesti’ şeklinde değil,
‘bikeçni’ şeklinde söylenirdi. Her halde söyledikleri ve ‘quba yır’ dedikleri halk şiirleri Nogay
Şivesi tesirinde söylenmiş şeylerdi. Ben ancak sonradan bunun farkında olabildim. Bu koşuşlar
sırasında ben bazen Urqiye’nin arkasından yetişirdim, bileğinden tutardım, fakat öpmezdim, çünki
bizim neslimizde kızı alenen öpmek olmazdı. İhtiyarlar ise, biz öpüyorduk, sen de öp, diye
gülüşürlerdi, şaka ederlerdi. Bazen de kız Urqiya bana yetişir ve beni kamçılardı. O zaman Ak-
202
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
gelin ‘hıdhır sol Tatardı’ yani ‘Kamçı ile derisini koparın bu Tatarın’ diye bağırırdı. Çünki biz,
Tatarlara göre Başkurt, Bürcenlere göre Tatardık.”(Baykara: 1989, 164, 165)
Sonuç
Sonuç itibariyle halk anlatmalarındaki ilk somut örneklerine Dede Korkut anlatmalarında
rastladığımız erkek kahramanın evleneceği kadınla güreşmesi veya savaşması konulu zor imtihanı
başarma motifiyle ilgili tarihi kaynaklar XIII. yüzyıla kadar götürülebilmektedir. Tarihi ve seyahatname
türünden eserlerin dikkatli bir şekilde incelenmesi neticesi bu tarihlemenin daha eskiye de
götürülebileceği kanaatindeyiz. Ayrıca, geleneğin sürekliliği açısından değerlendirildiğinde motifin Türk
dünyasının farklı coğrafyalarında XX. yüzyılda da çeşitli folklorik ve günlük hayatla ilgili uygulamalarda
yaşamaya devam ettiği sonucu ortaya çıkmaktadır.
KAYNAKÇA
Alangu, Tahir, (1983) “Ortazaman Anadolu Komşu Milletlerinin Eposlarında Kadın Kahramanlar”, Türkiye
Folkloru El Kitabı, İstanbul: Adam Yayıncılık.
Alptekin, Ali Berat, (1997), Halk Hikâyelerinin Motif Yapısı, Ankara: Akçağ Yayınları.
Alptekin, Ali Berat, (1999), Kirmanşah Hikâyesi, Ankara: Akçağ Yayınları.
Aslan, Ensar, (2001), “Halk Hikâyelerinde İmtihan Motifi Kompleksi”, Milli Folklor, No. 51, 5-15 p.
Baykara, Tuncer, (1989), Zeki Velidi Togan, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
Bozdoğan, Merve, (2013), Türk Halk Hikâyelerinde İmtihan Motifi Üzerine Bir İnceleme, Niğde: Niğde
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans tezi.
Çolak, Faruk, (1994), Şah İsmail Hikâyesi Üzerine Mukâyeseli Bir Araştırma, Kayseri: Erciyes Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi.
Düzgün, Ülkü Kara (2014), Türk Destan Kahramanı ve Başkurt Destanlarının Tipolojisi, Konya: Kömen Yayınları.
Gökyay, Orhan Şaik, (1973), Dedem Korkudun Kitabı, Ankara: Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Yayınları.
Gürol, Ümit, (1987), İtalyan Edebiyatında Türkler (Başlangıçtan 1982’ye), Ankara: İmge Yayınları.
Jirmunskiy, V. M., (2011), Türk Kahramanlık Destanları I.-II. Bölüm, (Çev. Mehmet İsmail-Hülya Arslan Erol),
Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Marco Polo Seyahatnamesi, (Çev. Ömer Güngören), Yol Yayınları, İstanbul 1985.
Marco Polo Seyahatnamesi I-II, (Haz. Filiz Dokuman), Tercüman 1001 Temel Eser, BYY, BTY.
Reichl, Karl, (2014), Türk Boylarının Destanları, (Çev. Metin Ekici), Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Sakaoğlu, Saim-Ali Berat Alptekin-Yurdanur Sakaoğlu-Esma Şimşek (1997), Meddah Behçet Mahir’in Bütün
Hikâyeleri I, Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları.
Şahin, Halil İbrahim. (2010). Türkmen Destanları ve Destancılık Geleneği. Konya: Kömen Yayınları.
BAŞINA DÖNMEK/BAŞINA ÇEVRİLMEK DEYİMİNİN KÜLTÜREL EVRENİ
VE YENİ KAYNAKLAR
Prof. Dr. Faruk ÇOLAK
Özet: Deyimler, çıplak anlamlarının dışında deyimin oluşmasına sebep olay ve kültürel kaynakları açısından
da anlamlar içerirler. Bu türden deyimlerin büyük bir kısmının mitoloji ve eski inanç sistemlerinden
kaynaklandığı bilinmektedir. Eski inanç sistemleriyle alakalı deyimlerden birisi de aynı anlama gelen
“Başına dönmek” ve “Başına çevrilmek”tir. Türkler’de “göçürme” olarak bilinen eski bir hastalık iyileştirme
uygulamasının bakiyesi olan deyim, zamanla bu iki kullanımının yanında Anadolu ve Azerbaycan
sahalarında “Başı üzerinde çevirmek”, “Başına dönmek” ile Kırgız ve Kazaklar’da “aynalu”, “aylanu”,
“aynalayın” ve “aylan” ifadeleriyle karşılanmıştır. Cengiz Hanın oğlu Öğedey’e ve Babur Şah’ın oğlu
Muhammed Humayun’a uygulanan bu tedavi yöntemi zamanla deyimleşmiş ve günlük olarak halk hekimliği
uygulamalarında ve edebî eserlerde geniş ölçüde kullanım alanı bulmuştur. Deyim bu yaygın kullanımının
yanında zamanla “Başına çizginmek”, “ivrilmek”, “alasla-”, “kadasını almak” ile “kurban olmak” ve “canını
feda etmek” şeklinde çeşitlenmiştir.
Bu çalışma deyimin kültürel evrenini ortaya koymakta ve yeni kaynaklar ilave etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Deyim, halk hekimliği, başına dönmek, başına çevrilmek, başına çizginmek, göçürme,
aynalayın, ivrilmek, alaslamak, kadasını almak, başına herrenmek, kurban olmak, canını feda etmek.
Cultural Universe of Idiom Başına Dönmek/Başına Çevrilmek and New Resources
Abstract: Idioms have meanings of the events caused its formation and in terms of cultural resources except
their bare meanings. It is known that a alrge amount of this kind of idioms come from mytology and old
beliefs. Two of the idioms related to old beliefs are “başına dönmek” and “başına çevrilmek” which have the
same meaning. The idioms which are remainders of an old disease healing practice called “göçürme” in
Turkish World became “başı üzerinde çevrilmek” and “ başına dönmek” in the areas of Anatolia and
Azerbaijan, and “aynalu”, “aylanu”, “aynalayın” and “aylan” in Kyrgyz and Kazaks. This healing method
which was applied to Cengiz Han’s son Ögedey and Babur Shah’s son Muhammed Humayun became to an
idiom in time and found a place in daily folk medicine and literary works. İdiom diversifed as “başına
çizginmek”, “ivrilmek”, “alasla-“ “kadasını almak”, “ kurban olmak” and “ canını feda etmek” besides its
widespread use.
This work states the culturel universe of the idiom and adds new resources.
Keywords: Idiom, folk medicine, başına dönmek, başına çevrilmek, başına çizginmek, göçürme, aynalayın,
ivrilmek, alaslamak, kadasını almak, başına herrenmek, kurban olmak, canını feda etmek.
Giriş
Deyimler, birbiriyle ilişkili ve anlam bütünlüğü olan kelimelerden kurulu yapılar olmalarının
yanında tarihsel bir olay, inanç veya kültürel olgudan kaynaklanır. Bu durumda deyimler, bazı inanç ve
kültürel olguların açıklamasında öncü rol oynarlar veya tam tersi bazı deyimlerin açıklanmasında inanç ve
kültürel olgular rol oynar. Daha önceki bir çalışmamızda kültürel köken açısından deyimlerin taşıdıkları
değeri tartışmaya açmıştık. Bu bağlamda o dönemde atasözü ve deyimlerin oluşmasında ve
kullanılmasında ait olduğu kültürün inanç kodlarının etkili olduğunu ifade etmeye çalışmıştık. Bu
bağlamda yerel kullanımdaki “Gök keçinin püsküllü oğlağı olmak” (Çolak 2008) deyiminin kültürel ve
mitolojik kökeni ortaya konulmuştu.
Достарыңызбен бөлісу: |