TÜRK HİTAP KÜLTÜRÜNDE DİLBİLİMSEL CİNSİYET
Dr. Sevda GASIMOVA
Özət: Eski Türkler kendine özgü kültür dünyası kurmuşlar ki,bu kültürün kendini ifade etme biçimlerinden
biri“cinsiyet kültürü”dür. Ele aldığımız konuda cinsiyet bir biyolojik kavram gibi değil, sosyalyanlarıyla ve
dilbilimselaçıdan incelenmiştir.
Cinsiyet hem belli bir kültürün ifade formlarından biri, hem de sözcüklerin çoğunlukla “eril, dişil, nötr”
şeklinde ayrılmasıyla ortaya çıkan evrensel bir dil kategorisidir ve dünya dillerinde farklı şekillerde varlık
göstermektedir.
Bu çalışmada Türk dillerindeki hitap kelimeleri içerisinde cinsiyet görünümleri araştırılmaktadır.Malumdur
ki, Tükçede dilbilgisel cinsiyetin olmadığı konusunda bir görüş birliyi bulunmaktadır.Akraba adları ve hitap
kelimelerianlamlarıarasında hem erkek hem de kadın cinsiyet bilgisinin bulunmasının Türkçedeki en belirgin
cinsiyet görünümü olan sözlüksel cinsiyeti bile soru işareti altında bırakır. Çalışma Türkçede dilbilgisel
cinsiyeti hitap kelimeleri üzerinde incelemekle eski Türk toplumunda sosyal cinsiyet - gender eşitliğinin
akraba adları ve seslenme sözcüklerinde ifade olunduğunu savunmakta, aynı sözün fonetik türlerinin farklı
Türk lehçelerinde eril ve dişil cinslere ait hitap sözü olarak kullanıldığı çeşitli örneklerle göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: hitap kültürü, gender, dilbilimsel cinsiyet, akraba adları
Linguistic Gender in Turkic Address Culture
Abstract: Old Turks have established the world of specific culture that one of the self-expression forms of
this culture is “gender culture”. In the issue we discussed gender has been examined as the social aspects and
linguistics terms,not as a biological concept.
Gender is both one of the self-expression forms of specific culture and the universal language category
mostly appearing in the result of separation of the words as in the form of masculine,feminine,neutral and it
exits in different forms in the world languages.
In this study it is being investigated the gender views among address words in Turkic.It is known that there is
a consensus in the absence of linguistic gender in the Turkic languages.Between relative names and address
words the presence of both male and female gender information levaes under question mark the lexical
gender that is the most obvius gender view in the Turkic languages.Studies agrue for social gender equality in
the old Turkic society that is expressed in relative names and address words by examining linguistic gender
on address words and show.
Keywords: address culture, gender, linguistic gender, relative names
Giriş
Bioloji farklar esasında belirlenen cinsten farqlı olarak gender, (sosial cins) erkek ve kadınların
sosyal münasibetler çerçivesinde (mesela, ailede, okulda, iş kollektivinde) şekillenen rol ve görevlerini
kapsıyor. Bu roller vevazifeler belli birtoplumdamevcut olan “erkek” ve “kadın” sosyal kategorilerinin
mahiyetini teşkil edir. Diger mühim sosyal gruplarla beraber (sosyal sınıf, ırk, etnik qrup ves.), gender
insanların toplumdakı yerini belirleyen esas amillərdən biridir.
Kültürün cinsiyetlerle alakalı hususlarda kendini ifade etme biçimi bir toplumda “cinsiyet
kültürü”nü oluşturur. Ortak kültürün, cinsiyetlere yönelik uygun gördüğü tavırlar, tutumlar ve değerler,
bu çerçevede gelişen cinsiyet ve toplumsal cinsiyet gibi nitelemeler, cinsiyet kültürünün içerisinde yer
alır. Cinsiyet kültürün ün oluşması bu konudaki kültürel rol ve beklentilerin öğrenilmesine ve yerine
getirilmesine bağlıdır. Cinsiyet rolleri, belirli bir kültürdeki kadınlarla ve erkeklerle alakalı olan
davranışlara, inançlara ve değerlere, kültürel beklentilere, sosyal olarak tanımlanan özelliklere işaret eder
(Newman, 2002: 353).
Güngör cinsiyete alt kültür grubu olarak bakmakta, kadın ve erkek değerlerinin farklılaşmasında
psikolojik farkların etkisini kabul etmekle birlikte, esas farkları yaratan hususun, toplumsal ve kültürel
faktörler olduğunu belirtmektedir (Güngör, 1998).
Eski Türk toplumlarında ve özellikle göçebelik dönemlerinde kadınerkek gibi ata binip,ok atıp ve
kılıç kullanmış, erkeğin üstlendiği çoğu rolü üstlenmişve cemiyet hayatına aktif olarak katılmıştır
(Doğramacı, 1992: 3).
Azerbaycan İsmayıllı Devlet Humanitar ve Teknoloji Koleji filoloji öğretmeni humayunhatun@gmail.com
580
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
Gökalpa göre eski Türkler feminist idiler. Hukukça erkekle kadın birbirine eşit
sayılmaktaidi.Toplantılarda kadınla erkek tesettüre ait bir kayıtla kayıtlanmazlardı.Emirnameler Hakan ve
hatun emrediyorki… diye başlar dıve yine eski kavimler arasında hiçbir kavim Türkler kadar kadın
cinsine hukuk vermemiş, hürmet göstermemişlerdir (Türkler 2002:95).
Çinlilerde ulu ve çok eski atalar büyük ve saygıdeğer iken Türklerde saygı sunuşu “anam ve
babam” deye başlıyor, ondan sonra da insanlığa ve ulu kişilere geçiyorlardı. (http://turkoloji.cu. edu.tr/
GENEL/ia_aile_cocuk_egitimi/ia_aile_cocuk_egitimi.htm)
Türkdilinin ilk yazılı metinleri olan KökTürk kitabelerinde de bu aile içerisindeki analık ve
kadınlık görevlerinin yanısıra atabinen, silah kuşanan, savaşa giden kadın konumunu hissettirilmektedir.
Kitabelerde kadından saygıyla bahsedilmekte, her türlü sosyal ve siyasi toplantılarda kocasının yanında
yer almaktadır. Öyleki devletin yönetimi Hatun ve Hakanın işbirliği ile sağlanmakta, birer yasa
sayılabilecek “Emirnameler” sadece Hakan tarafından değil Hatun tarafından da imzalanmaktadır
(Taşkiran, 1978: 232)
Cinsiyet hayata dair pek çok şeyde olduğu gibi, dilde de izlerini görebileceğimiz bir
olgudur.Dillerde cinsiyetin farklı yollarla işaretlendiği görülür.Türkçede dilbilgisel cinsiyet olmadığı
konusunda bir görüş birliği bulunmaktadır.Dilde cinsiyet kavramı genel olarak biyolojik ve dilbilgisel
cinsiyet olmak üzere iki bakış açısından değerlendirilmektedir. Dilde yapısal bir özellik gösteren
“dilbilgisel cinsiyet (Genus), çekimli dillerdeki cinsiyetin dilsel tanımıdır” ve dilbilimin başlı başına bir
çalışma konusunu oluşturmaktadır (http:// turkoloji.cu.edu.tr/html/fod_dillerde_cinsiyet.htm)
Dünya dillerinin önemli bir kısmında dilbilgisel cinsiyet yoktur. Türkçe bu dillerden biridir.Dil
aileleri bu bakımdan iki yere ayrılır: Cinsiyet kategorisi bulunmayan dil aileleri: Çin-Tibet dilleri, Ural
dilleri, Altay dilleri, Kartvel dilleri, Kuzey Amerika’daki bazı yerli dilleri. Cinsiyet kategorisi bulunan dil
aileleri: Nijer-Kongo dilleri, Afroasyatik diller, Avustronezya dillerinin bir bölümü, Hint-Avrupa
dillerinin önemli bir bölümü, Dravid dilleri, Amerikan yerli dilleri (Algonkin). Türkçede dilbilgisel
cinsiyet için yaygın bir işaretleme sisteminin bulunduğunu söyleyemeyiz.Bu bakımdan Sırpçadan geçen
+içe ekinin imparatoriçe ve patroniçe sözcüklerini türetmesi; Tanrıça sözcüğündeki +ça eki; tarihî
metinlerdeki begüm, hanum vb. örneklerdeki +um ekleri dikkat çekse de bunların üretici olmadığı ve
birkaç örnekte kaldığı görülmektedir. Türkçedeki en belirgin cinsiyet görünümü sözlüksel
cinsiyettir.(Caner
Kerimoğlu,
Gökçe
Doğanfile:///C:/Users/Casper/
Downloads/5000157552-
5000264418-1-SM.pdf) Türkçede kelime cinslerini bildiren önek (artikel) olmadığı için Türkçe
kelimelerde dişilik-erkeklik ayrı kelime ile yapılır, yani cins ayrımı farklı kelimelerle belirtilir.
Elə aldığımız konuda bir çok akraba adları incelenerek onların Türk dillerinin farklı lehçelerinde ve
farklı zamanlarda hem erillik, hem de dişilik anlamlarında kullanıldığı belirlenmiştir.
Tarihi Türkçe’yi ve çağdaş Türk ağızlarını incelediğimizde akraba adları içerisinde bir çoğunun
farklı fonetik türevleriyle hem kadın, hem de erkek anlamlarında kullanıldığı bulunmaktadır.
Aba, apa hitap sözcükleri Derleme Sözlüğü'nde anne, “abaç" annesigibi, annesineçeken,
annesiahlâkında, "abacık "anne" anlamındadır. DS sözlüğündeki bi rvaryantı da:apa “ağabey", eppe, ede
baba anlamındadır (http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler /12/848/10730.pdf)
Aba "1. ana, anne, 2. nine, anneanne "(TTS I, 1996) ebe"büyükanne, nine" (TTS III, 1383), tarihi
Türkçede aba/apa/ebe/epe şekillerinde akrabalık ifadesi olarak kullanılan kelime, şu anlamlara
gelmektedir: 1. ata, 2. büyükbaba, 3. büyükanne, baba, 5. anne, 6. amca, 7. hala, 8. ağabey, 9. abla, 10.
Kadın (An Etymological Dictionary of Pre-thirteenth Century Turkish, Oxford. ED 5). Kök Türkçede
apa"ata, ecdad" kelimesi yine aynı anlamdaki eçü"ata, ecdad" ile birlikte kullanılmıştır. Eçüm apam
bumın kagan iştemi kagan olurmış "atalanm, dedelerim Bumın Hakan ve İştemi Hakan (hükümdar
olarak) tahta oturmuş".
Karahanlı Türkçesinde kelime aba "adem, insan" ve apa "baba" olarak geçmektedir. Eski Anadolu
Türkçesinde de "anne ve büyükanne" anlamlannda sadece kadına ad olan kelime, Anadolu ağızlarında
fonetik farklarla sadece kadına ad olmayıp "abla, anne, üveyana, büyükanne, nine, kaynana, yenge, teyze,
hala, buluğa ermiş kız kardeş, hanım, hanımefendi, yabancı büyük kadın veya kız" gibi kadın
adlandırınaları yanında aba, abba, abba, abbu, apba, appa, auva, ava, ava"baba, dede, ihtiyar, dede, ağa,
patron,
ağabey"
gibi
erkekler
için
de
kullanılmaktadır
(Karahan,
2006:
7-8)
TURK%20DILI/akarturk_karahan_tarihi_turk_dili_kadinla_ilgili_sozler_katkilar.pdf)
Anadolu ağızlarını incelediğimizde; çaça“genelev işleten, kötü yol gösteren kadın”anlamlarında
erkek cinsiyet göstergesi olmadan kullanılmaktadır. Fakat sözün ses açısından dallanmış diğer türevleri
581
Dr. Sevda GASIMOVA/Türk Hitap Kültüründe Dilbilimsel Cinsiyet
olan çece / çeçe “1. Ağabey 2. Baba 3. Dede” sözlerinde erkek cinsiyete ait bilginin yaşadığı
anlaşılmaktadır. Çece/çeçe biçimlerindeki anlam, ‘yaşça büyük erkek akrabalar’ bilgisini ifade
etmektedir. Ağızlardaki bu söz ç fonemli olarak görüldüğü gibi t fonemli olarak da görülmektedir ve
anlam alanı değişmemiştir: tete1. Teyze 2. Hala 3. Babanne” / teta “hala” / tada “ağabey” / dada “1.
Büyük kardeş, ağabey 2. Bebek bir aylıktan iki yaşına kadar olan çocuk 3. Hala 4. Teyze 5. Yaşlı
kadınlara saygı hitabı olarak kullanılır 6. Delikanlılara hitap olarak kullanılır / tutaş “henüz evlenmemiş
kız” (Özşahin 2013: 53).
Azerbaycan ağızlarında duda büyük erkek kardeş – ağabey anlamında kullanılmaktadır.
Rumca ya da kaynağı Yunanca olarak gösterilen bu sözün başka coğrafyalardaki tarihî ya da
çağdaş Türk lehçelerinde de varlığına dair Murat Özşahin “Çaça sözü üzerine”araştırmasında tarihî
lehçelerin söz varlıklarında çaça ile aynı kökten kaynaklı olduğunu düşündüğü çiçe sözünün
kaydedildiğini belirtmektedir. O,Şeyh Süleyman Efendi’nin Çağatay Türkçesi-Osmanlı Türkçesi
Sözlüğü’nde çiçe“teyze, küçük kız kardeş” olarak verildiğini, Kıpçak Türkçesi Sözlüğü’nde de
çiçe“babanın küçük kız kardeşi, hala” biçiminde gösterildiğini kaydetmiştir. (http://www.turkbilig.com/
pdf/201326-211.pdf)
Anadolu’nun karşı yakası olan Kırım Tatar Türkçesinde de t’li formda aynı anlam dairesi içerisinde
yer alan tata“abla, kız kardeş; teyze” sözüne tesadüf edilmektedir. Sözünlehçe ve Anadolu ağızlarındaki
anlamları arasında hem erkek hem de kadın cinsiyet bilgisinin bulunmasının da dikkate alınması gerekir.
Altay Türkçesinde aka‘büyük erkek kardeş, dedenin kardeşi, yaşlılara hitap şekli’ iken akaçıñ,
akay, akayıñ‘kadınlara saygılı hitap şekli’ olarak kullanılır. Ayrıca aka’nın ‘koşuda diğerlerini geçen at’
anlamı da vardır.
Aġ - KökTürkçede ‘yükselmek, çıkmak’ (T. Tekin, 1988: 98), Eski Uygur Türkçesinde
‘yükselmek, ağmak, kalkmak, yukarıya çıkmak’tır. Aġa veya aķa’nın ‘büyük’ anlamının buradan
doğduğu düşünülebilir. Kelimelerin hepsinde bir ‘büyüklük’ anlamı vardır. Tuncer Gülensoy, ağa’yı
Moğolca ÀķÀ biçiminden getirir. Kelime, Türkçe yoluyla Cezayir, Irak, Suriye, Libya, Suudi Arabistan
Arapçalarına ve Farsçaya da geçmiştir (Gülensoy, 1974: 283-318).Caferoğlu’nun ‘Azerbaycan ve
Anadolu Ağızlarındaki Moğolca Unsurlar’ arasında gördüğü ‘büyük’ anlamında kullanılan yėke sözcüğü
de eke/aķa ile ilgilidir (Caferoğlu, 1988: 1-10)
Yong-Song Li, Özbekçedeki eke‘ağabey, baba, yaşça büyük olan erkeklere kibar seslenme biçimi’
Kazakçada ‘baba’; Karakalpakçada ake‘baba’; Başkurtçada eke ‘baba, ağabey’; Kırgızca ake ve
eke‘baba, amca (yeğeninden yaşça büyük olan), baba tarafından yaşça büyük erkek akraba’ olarak
belirtir. Yine aynı yazar, dişilik bildiren türevlerinde eke’nin kimi lehçelerde ‘baldız’ ve ‘görümce’
anlamında kullanıldığını, Türkmencede ekeci’nin ‘kocanın ablasına seslenme biçimi’ olduğunu, Çulımca
egetsi’nin ve egeçe’nin ‘kocanın veya karının ablası, kayın biraderin (kayın ağabeyinin) karısı’, yegeçe
biçimininse ‘karının ablası’ olduğunu, Hakascada igeç’in ‘baldız’ anlamına geldiğini ifade eder
(Li,Yong-Song 1999: 112)
Kelimenin ķayın ekeç, ġayın ekeci, ķeyin egiça, kain egete, kayinigiçi, ķain egeçe, aynegeçi gibi
birleşik biçimleri de mevcut olup ‘kayınlık, görümcelik’ gibi anlamlarda Türk lehçelerinde
kullanılmaktadır (Sarica 2015: 271)
Rasonyi aġa ’nın aslında ‘yaşlı’ sonra her türlü teşkilat başında bulunan kimsenin sanı olduğunu,
kelimenin anlamının türlü lehçelerde farklılık arz ettiğini Babür ve Humayun’un saraylarında han ve bey
hanımlarının bir kısmında yani kibar kadınlarda ad yanında kullanılan bir ‘koşuntu’, hatta ara sıra ad
olduğunu; aġaça’nınsa büyük ihtimalle +ça küçültme ekiyle aġa sözcüğüyle birleştiğini, başka bir izah
yolu olarak da aġa ve ece sözcüklerinden derilme olduğunu ifade eder(Rasonyi, 1964: 63-87).
Aga kadın"büyük kadın, hanımefendi"(TTS I, 29) Eski Anadolu ve Osmanlı Türkçelerinde kadının
saygınlığına işaret için ağa, ulu gibi sıfatlarla kurulmuş adlandırmalar yapılmıştır. Anadolu ağızlarında da
"ağa" kelimesi saygınlık, büyüklük, yaşlılık ifadesi olarak akrabalık isimlerinin önünde kullanılmaktadır.
Bunlar ağanene "büyükanne"(DS I: 81b), ağadayı"kaynananın erkek kardeşi" (DS I: 81a) ve
ağababa"kayınbirader, büyükbaba" (DS I: 79a) şeklindeki sözlerdir.
Eş"karı ve kocadan herbiri" VIII. Yüzyıldan itibaren “ eş, arkadaş, karı ve koca”anlamlarında
bulunan eş kelimesi, Eski Anadolu Türkçesi ve Türkiye Türkçesinde "erkek eş" anlamı dışında "kadın eş"
anlamıyla da kullanılmaktadır.
582
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
Dayıza, diyeze, tayaza, tayıza"teyze" etimolojisi hakkında çok fazla şey söylenmemiş olan kelime,
Radloff tarafından "teyze" olarak sadece Türkiye Türkçesine mahsus olarak kaydedilmiştir. Kelime daha
eskiye gidildiğinde ise Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde dayıza, tayaza, tayıza, diyeze olarak karşımıza
çıkmaktadır. Anadolu Ağızlarında da aynı söyleyişle yaşamaktadır (DS, C.I 1963: 1386b,s.9).
Eski Türk dillerinde oğul kelimesi cinsiyet gözetmeyen bir kelime olup (
Farsça çoğul eki almış hali
olan “oğulân”)
zamanla erkek çocuklar için kullanılmış, zaman içinde kısa olarak
“olan, ulan, lan, la”
şeklinde kullanılmağa başlamıştır. Bu gün Türkiye ağızlarındaey ünleminin eşanlamlısı olarak
görülmektedir.
L
â
kin bu gün oğlan söze erkek anlamlı olmasına rağmen kadınlara hitaben de
kullanılmaktadır: lan karı, lan herif (adam, koca, eş) ve s.
Sonuç
Cinsiyet kültürü Türk kültürünün varlık şekillerinden biridir.Araştırmacılar zaman zaman Türk
kültüründe cinsiyet ayırımı olmadığı kanaetinde bulunmuşlar.Ele aldığımız konuda Türk dillerinde
cinsiyet kategorisi hitap kelmeleri üzerinde gözden geçirilmiş ve bir daha cins ayırımı eklerle değil farklı
kelimelerle yapıldığı halde akraba adları ve seslenme sözlerinin bir çoğunun farklı ağızlarda hem kadın,
hem de erkek kavramı bildirdiği kanaetine gelinmiştir. Mesela,eski ve çağdaş Türk dilleri ağızlarında aba
ana, anne, nine, anneanne",aba/apa/ebe/epe şekillerinde ata, büyükbaba, büyükanne, baba, anne, amca,
hala, ağabey, abla, kadın anlamlarında; çece/çeçe‘yaşça büyük erkek akrabalar’ bilgisini ifade etmekle
ağızlardaki bu söz t fonemli olarak tete ‘teyze, hala, babanne”, teta “hala”, tada “ağabey”, dada“büyük
kardeş, ağabey, bebek, hala, teyze, yaşlı kadınlara saygı hitabı, tutaş “henüz evlenmemiş kız”
anlamlarında,eke‘baba, ağabey’, amca, yaşça büyük olan erkeklere kibar seslenme, dişilik bildiren
türevlerinde eke’nin ‘baldız’ ve ‘görümce’ egeçe’nin ‘kocanın veya karının ablası, kayın biraderin (kayın
ağabeyinin) karısı’ yegeçe ‘karının ablası’ anlamlarlnda kullanılması görülmektedir.
Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde "teyze" anlamında dayıza, tayaza, tayıza, diyeze olarak
karşımıza çıkan kelimelerin bile erkek anlamlı dayı sözü ile ilişkisi olduğunu varsayabiliriz.
Bu gün Türkiye ağızlarında lan sözünün eski Türk dillerindeki oğul gibi hem erkeğe hem de kadına
hitap olarak kullanılması da fikirlerimizi destekliyor.
KAYNAKÇA
Aysu ATA, “Derleme Sözlüğünde Geçen En Eski Türkçe Kelimeler” http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/
Caferoğlu, A. (1988). Azerbaycan ve Anadolu Ağızlarındaki Moğolca Unsurlar. TDAY-Belleten 1954, 1-10.
Caferoğlu A. (1993). Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, İstanbul: Enderun Kitabevi:45) Türkbilig, 2013/26: 51-62.
Doğramacı, EMEL. Türkiye’de Kadının Dünü ve Bugünü, Ankara, Türkiye İŞ Bankası Yay, 1992
Ersoy, Ersan, Cinsiyet Kültürü İçerisinde Kadın Ve Erkek Kimliği (Malatya örneği) Fırat Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi cilt: 19, sayı: 2, sayfa: 209-230, Elaziğ-2009
Güngör, Erol. (1998), Değerler Psikolojisi Üzerinde Araştırmalar, İstanbul, Ötüken Yayınları.
Güngör H., Argunşah M. (2002). Gagauz Türkleri, Ankara: Kültür Bakanlığı: 393
Gülensoy, T. (1974). Altay Dillerindeki Akrabalık Adları Üzerine Notlar. TDAY-Belleten (TDK), 283-318.
Karahan, Akartürk. (2006)Tarihi Türk Dilinin Söz Varlığına Katkılar: Kadınla İlgili Kelimeler Üzerine Bilkent
Üniversitesi l. Uluslararası Büyük Türk Dili Kurultayı Bildirileri, Ankara.
Kerimoğlu, Caner, Doğan Gökçe Türkçede Cinsiyet Görünümleri Ve Çağrışımsal Zihniyet: file:///C:/Users/Casper/
Downloads/5000157552-5000264418-1-SM.pdf
Li,Yong-Song. (1999).Türk Dillerinde Akrabalık Adları, İstanbul: Simurg Yayınları:112
Newman, Louise K.(2002), “Sex, Gender and Culture: Issues in the Definition, Assesment and Treatment of Gender
Identity Disorder”,Clinical Child Psychology and Psychiatry,2002, V.7,p.358-367
TanıklarıylaTaramaSözlüğü, TDK Yayınlan, C.I, Ankara, 1995, C. ıı-vı, 1996, Ankara.TTS, I, 1
Özşahin,Murat.“Çaça” Sözü Üzerine Türkbilig, 2013/26: 51-62.53 http://www.turkbilig.com/pdf/ 201326-211.pdf
Sarica B, Akçik/ahçik Sözcüğü Üzerine. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi S. 4/1 2015 s. 265-277.
Taşkiran Tezer (1978), Cumhuriyetin 50. yılında Türk Kadın Hakları, Başbakanlık Yay. Ankara 1978: 13;
Özdener, K. Süreyya (1988), “İslam Öncesi Türklerde Kadının İçtimai Yeri”, Sosyoloji Konferansları, s. 225-235.
Tekin, T. (1960). ““Amca” ve “Teyze” Kelimeleri Hakkında”, TDAY Belleten, TDK Ankara: 283-294
Tekin, T. (1988). Orhon Yazıtları. İstanbul: Simurg Yayınları,1988
Türkler cilt 3 ilk çağ Yeni Türkiye Yayınları 2002 Ankara
Türkiye'de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü, C.I 1963, C.II 1965, C.l1I 1968, C. IV 1969, TDK Ankara.
http://web.firat.edu.tr/sosyalbil/dergi/arsiv/cilt19/sayi2/209-230.pdf
http://www.sosyalarastirmalar.com/cilt4/sayi17pdf/1diledebiyat/dogan_enfel.pdf
http://web.firat.edu.tr/sosyalbil/dergi/arsiv/cilt19/sayi2/209-230.pdfs.216
http://turkoloji.cu.edu.tr/GENEL/ia_aile_cocuk_egitimi/ia_aile_cocuk_egitimi.htm
http://turkoloji.cu.edu.tr/html/fod_dillerde_cinsiyet.htm
QƏRBİ AZƏRBAYCAN ŞİVƏLƏRİNİN LEKSİK TƏRKİBİ
(MƏİŞƏTLƏ BAĞLI ARXAİK SÖZLƏR)
Doç. Dr. Sevinc SADIQOVA
Xülasə: Məqalədə Qərbi Azərbaycan şivələrində işlənən dam, aş, bəlgə kimi dialekt sözlər araşdırılır, bunlar
“Kitabi-Dədə Qorqud” dastanlarından, İ.Nəsimidən, Ş.İ.Xətaidən və qədim Türk yazılı abidələrindən
gətirilən uyğun leksik vahidlərlə müqayisə olunur.
Həmçinin, müasir dilçilikdə dialektizmlərin və arxaizmlərin mövcud təsriflənmə üsullarının tədqiqi yolu ilə
bu məsələ ilə bağlı müəllifin fikirləri verilmişdir.
Açar Sözlər: leksem, dialektizm, yazılı abidə, Türk dilləri, məişət terminləri.
Lexical Composition Dialects of Western Azerbaijan (Archaic Words Designating Household)
Abstract: In this article are looked through words like dam (house), aş (dinner), bəlgə (betrothal), which use
Western Azerbaijan dialect.
These words are compared with appropriate lexical words in “Kitabi-Dede Korkut”, İ.Nasimi, Sh.İ.Khatai
and old Turk writing monuments.
Also this article deals with the classification of the dialect and archaic words in the modern linguistic
literature. Some notes have been given about them.
Достарыңызбен бөлісу: |