FAYDALANILAN ESERLER
1. Albayrak H., Of ve Çaykara, C.I, İstanbul 1986.
2. Arapad B., A kunok eredete”, Halasi Téka 18, Adatok Kiskunhalas történetéhez,
Szerkesztette: Szakál Aurél, Kiskunhalas 1996./ Emine Yılmaz, “Kumanların
Kökeni” (Çeviri), Bir, Türk Dünyası İncelemeleri 9-10, Prof. Dr. Kemal Eraslan
Armağanı, İstanbul 1998.
3. Ayönü Y., (Katalanların Anadolu ve Trakya’daki Faaliyetleri (1302-1311),
İzmir 2009.
4. Babkine A., Les Comans. Contrubution à l’histoire du Moyen Age Russe,
Etudes Slaves et Est-Européennes / Slavic and East-European Studies, Vol. 17
(1972).
5. Bayraktar H., Kırım Savaşı Sonrası Adana Eyaletine Yapılan Nogay Göç ve
İskanları(1859-1861), Bilig Dergisi, Bahar, 2008.
6. Bernştam A.N., Drevneyşiye tyurkskiye elementı v etnogeneze Sredney Azii
//SE, No:6-7, 1947.
7. Bilgin M., Doğu Karadeniz-Tarih,Kültür, İnsan, İstanbul 2007.
8. Bilgin M., Doğu Karadeniz’de bir derebeyi ailesi, Trabzon 2006.
9. Brosset M., Histoire de la Georgie I, s. 33; Chronique Georgienne, Paris 1831.
10. Eröz M., Atatürk Milliyetçilik Doğu Anadolu, Türk Dünyası Araştırmaları
Vakfı Yayını: 24, İstanbul 1987
11. Gökbel A., Kıpçak Türkleri, İstanbul 2000.
12. Karslıoğlu Y., Doğu Karadeniz Tarihi: otokton halkları ve etnik yapısı, İstanbul
2009.
13.Kıldıroğlu M., IX.asrın İkinci Yarısından XV. Asra Kadar Kırgız-Kıpçak
Etnosiyasi İlişkileri, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Bişkek 2007.
14. Kırzıoğlu F., Yukarı Kür ve Çoruk Boylarında Kıpçaklar,TTKY, Ankara 1992.
15. Kırzıoğlu F., Dağistan-Aras-Dicle-Altay ve Türkistan Türk Boylarından
Kürtler, TKAE, Ankara, 1984.
16. Kırzıoğlu F., Ahıska-Ardahan-Artvin ve Oltu’da Hristiyan Atabekler
Hükûmeti, www.bizimahıska.org
17. Klyaştornıy S.G., Drevnetyurkskie plemennıe soyuzı i gosudarstva Velikoy
Stepi, Sank-Peterburg 1994.
18. Kommena, A., Alexiad-Anadolu’da ve Balkan Yarımada’sında İmparator
Alexias Kommenos Dönemi’nin Tarihi-Malazgirt’in Sonrası, (çev. Bilge Umar),
İstanbul 1996.
19. Korkmaz K., Bartın ve Yöresi Ağızları, TDK Yayınları, Ankara 1994.
20. Kumekov B.E., Gasudarstvo Kimekov. Alma-Ata 1972.
21. Kumekov B.E., Arabskiye i persidskiye istoçniki po istorii kıpçakov. VIII-
XIV.vv. nauçno-analitiçeskiy obzor. Alma-Ata 1987.
22. Kumekov B. E., Kazahi i vengrı: obşçie istoriçeskie korni//Nauçnıy mir
Kazahstana. Astana-Şımkent, 2008, No:1.
23. Kumekov B.E., XII-XIII. Asrın Başında Deşt-i Kıpçak’taki Boy Birliklerinin
Etnonimi Hakkında, (Çeviri: Mehmet Kıldıroğlu, Çıngız Samudinuulu), KTMÜ
Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:1, Bişkek 2000.
24. Le livre des routes et de provinces, par Ibn Khordadbeh, publié, traduit et
annoté par C. Barbier de Meynard, JA, 6 série t.V. 1865.
25. Önder A. H., Türkiye’nin Etnik Yapısı, halkımızın kökenleri ve gerçekler,
İstanbul 2008.
26. Pliny, Nattural History II. Loeb Classical Library (January 1, 1942).
27. Taşağıl A., Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları (M.Ö. III-M.S. X. Asır),
Ankara, 2004.
28. Tellioğlu İ., Osmanlı Hakimiyetine Kadar Doğu Karadeniz’de Türkler,
Trabzon 2004.
29. Tiezengauzen, Sbornik matarealov, atnosyaşcihsiya k istorii Zolotoy Ordı, T. I,
Spb.,1884.
30. Tiesengauzen, Sbornik matarealov, atnosyaşcihsiya k istorii Zolotoy Ordı, T.
II, Spb., 1887.
31. Vasary, I., Kumanlar ve Tatarlar-Osmanlı Öncesi Balkanlar’da Doğulu
Askerler (1185-1365), (çev. Ali Cevat Karakoyunlu), İstanbul 2008.
32. Wittek P., Menteşe Beyliği, (çev. O. Ş. Gökyay), TTK Yayınları, Ankara 1999.
33. Yakupoğlu, Kuzeybatı Anadolu’nun Sosyo-Ekonomik Tarihi, Ankara 2009.
34. Yakubovskiy A., İbn-i Bibi’nin XIII. Asır Başında Anadolu Türklerinin Sudak,
Polovets (Kıpçak) ve Ruslara Karşı Yaptıkları Seferin Hikâyesi (Kıpçak
Sahrasında Cereyan Eden Ticari Hayattan Bazı Safhalar), Çev: İsmail Kaynak,
DTCF Dergisi, XII, Ankara 1954.
35. Yörükan, Y.Z., Müslüman Coğrafyacıların Gözüyle Ortaçağ’da Türkler,
İstanbul, 2004.
36.Yücel Y., Anadolu Beylikleri Hakkında Araştırmalar-I, TTK Yayınları, Ankara
1991.
37. www.ziza.net/web/arge/tk/article60.htm
* Âdem Işık / Antik Kaynaklarda Karadeniz Bölgesi
• Ahmet Vefik Paşa / Lehçe-i Osmanî
• Ali Araslan / Tarih Boyunca Balkanlardan Kafkaslara Türk Dünyası Semineri,
Birinci Dünya Savaşında Batum’un Statüsü
• Ali Gündüz / Hemşinliler
• Ali Tayyar Önder / Türkiyenin Etnik Yapısı
• Artvin İl Yıllığı / 1973
• Bilal N. Şimşir /
• Büyük Sovyet Ansiklopedisi, “Hemşinliler” maddesi
• Claude Cahen / Pre Otoman
• Dimitri Kitsikis / Türk Yunan İmparatorluğu
• Evliya Çelebi Seyahatnamesi
• F. U. Uspensky / Trabzon İmparatorluğu tarihinden Görüşler
• Fahir Armaoğlu / Siyasi Tarih
• Faruk Sümer / Oğuzlar
• G. Hovsepyan / Konular ve Araştırmalar
• Georges Dumezil /
• Hale Soysu / Kavimler Kapısı
• Halit Özdemir / Artvin Tarihi
• Hilmi Uran / Hatıralarım
• İ. Kayabalı – C. Arslanoğlu
• İbrahim kafesoğlu / Türk Milli Kültürü
• İkdam Gazetesi / Anavatana İlhak, 17 Ağustos 1334
• Kemal Karadenizli / Trabzon Tarihi
• Laszlo Rasony / Tarihte Türklük
• M. Adil Özer / Artvin ve Çevresi Savaşları
• M. Adil özer / Çoruh İli İle Bir Arada Bugünkü Şavşat
• M. Fahrettin kırzıoğlu / I. Selim Çağında Hopa ve Arhavi Köyleri
• M. Fahrettin Kırzıoğlu / Kıpçaklar
• M. Fahrettin Kirzioğlu / Osmanlıların Kafkas Ellerini Fethi
• Mehmet Bilgin / Doğukaradeniz
• Micharl T. Mecker / Karadeniz Türkleri Irksal ve Kültürel Geçmişlerine Bir bakış
• N. Berdzenişvili – S. Canaşia / Gürcistan Tarihi
• Nihat Erim / Devletlerarası Hukuk ve Siyasi Tarih
• Nimet Kurat Akdes / Peçenek Tarihi
• Osman Turan / Trabzon Tarihi
• Tatarlar Tarihçisi Hetum
• Tayip Gökbilgin / XVI. Yüzyıl Başlarında Trabzon Livası ve Doğukaradeniz
Bölgesi
• Tuncer Baykara / Anadolunun tarihi Coğrafyasına Girişi
• Veysel Atacan / Hemşin Bölgesi Osmanlı Mezar Taşları
• Yurt Ansiklopedisi, Artvin Maddesi
• Yurt Ansiklopedisi, Rize Maddesi
• Zeki Velidi Togan / Sakalar
HURŞİT SARAL
Saruhanlı Kıpçaklar
Bilindiği kadarıyla, Saruhanlı Beyliği’ni kuran göçebe Türk boyları 13.
yüzyılın başlarında, sınırları sonradan belirlenecek olan Manisa, Menemen,
Demirci, Gördes, Gördük, Nif, Tarhaniyat, Akhisar gibi yerleşim yerlerini
kapsayan bölgeyi (eski Lidya) istila ederek ele geçirmişlerdir. Bu bölge kuzeyden
Karasi, doğudan Germiyan, güneyden Aydınoğlu beylikleriyle aylanmıştır
(Uzunçarşılı, 1984: 1937; Sevim & Yücel, 1989; Emecen, 1989, 2001). Bölgeye
ilk giren Türk konat (band: DLT) beylerinden birinin adı Alp-ağı’dır. Alp,
savaşçılığı imlerken, ağı, zenginliği verir. Oğlunun adını Saruhan koymuştur; han
oğlu olduğu için değil, atalarından birinin adını yadetmek için. Aslında bu adı hak
etmiştir de. Nitekim circa 1305 tarihinde Almugavar tarafından zaptedilen
Magnesie’yi (Schlumberg, 1924) 1313 yılında Bizans’tan geri alıp, Saruhanlı
Beyliği’ni kurmuştur. Saruhan’ın Çuğa ve Ali Paşa adında iki kardeşi vardır
(Sevim & Yücel).
Buraya nasıl gelinmiştir? Saruhanlıların geçmişleri neydi?
1- Yukarıda ilgili bölümde Anadolu’ya gelişlerine dair bilgilerin yer aldığı
Kimeklerle ilgili tarihi kayıtlar ansızın kesilir. Ancak, demek değildir ki,
federasyonun bütün üyeleri de yok olup gitmişlerdir.
Hayır. Özellikle bir kısım Kıpçak, geçmişte olduğu gibi gelecekte de hayatlarını
sessizce doğu ve batı Anadolu’da Türklerle beraber devam ettireceklerdir.
2- Şimdi 11. yüzyılın sonlarına (1097) dönüp, Marvazi’yi okuyalım (Şeşen,
1975, s. 97).
Türklerin bir kısmına Kun derler. Bunlar Nestori mezhebindendir. Kitan
Ham'nın meralarını ele geçireceğinden korktuklarından illerinden göç etmeye
başladılar. Onları, daha kalabalık olan Kaylar izlediler ve Kunları yeni
otlaklarından sürdüler. Ancak, her ikisinin önünde Şaru boyları vardı. Bunlar
göçün baskısıyla Oğuzlara çullandılar. Oğuzlar da Peçeneklere...
Hemen söyleyeyim ki, bu olgu Kaşgari’nin not ettiği büyük göçten önceki Türk
boylarının batıdan doğuya doğru sıralanışlarına uygundur: Kitan, Kay Basmil,
Oğuz, Peçenek (DLT, I). Dikkat edilmişse iki ayrı sırada bulunan Şaru ile Basmil
boyları eşleşmiştir. Ayrıca bu eşleşmeyi Marvazi de doğrulamıştır. Diyor ki:
Sancu’dan Kitan’a (Kansu) doğru yola çıkan bir yolcu on beş günlük bir
mesafeden sonra, başbuğlarının adı Basmil olan Şaru öbeklerine rastlar
(Kljasthornyj & Sultanov, 2003).
Ruslar, Saru/Şaru boylarına polotovsky derler. Latince pallidi, Almanca valani,
Ermenice hartaş'dır. On üçüncü yüzyıl Kıpçak- Oğuz Türkçesinde ise şaru'dur
(kayısı gibi). (Golden, 2000). Sözün kısası Basmiller açık renklidir.
3- Barthold (1977, s. 296), 1030 yıllarında Kıpçakların alt-boyları olan Küçet
ve Çuğraklarla (Köprülü, 1944) birlikte Harzem’de görüldüklerini söyler. Altmış
yıl sonra Kıpçaklar (ki Rubrouck onları Kumanlarla bir tutar: 1985), Kitan göç
dalgalarının savurduğu Basmil boylarıyla beraber artık Ponto-Hazar’dadır (1055).
Ruslar bunlara “Yaban Kumanlar” derler. Yaban Kumanlar asleniki oğuş
tarafından yönetilir: Ölberli ve Toksuoba. Ölberliler Moğol asıllıdır (Golden, op
cit) Toksuoba ise Dokuzoba ya da Tuxhsoba olmalıdır. Ölberli oğuşunun başında
ünlü Bönek/Bönjek/Böcek/Benek vardır. Dokuzobalıların başında ise Şaruhan
oğullarından üç kişi var: biri Böcek, biri Taz, öbürü Sevinç. Taz’ın sonradan
Türkmenleşmiş bir boy adı olduğunu biliyoruz (Sümer, 1980: Ekteki listeler).
Şaruhan küçük oğlu Etrek (et renkli, pembe-beyaz anlamına gelir), oğlu Könçek,
kızı Gürcistan Kralının karısı Bahram Duxth’dur vs.
4- 1118 tarihinde Selçuklu-Oğuz saldırılarından yılan Gürcü Kralı David IV.
Agmaşenebeli, damadı Etrek’e, kendine bağlı Kıpçak konatlarım yanına alarak
Gürcistan’a gelmesini teklif etti. Amacı orduya dayalı güçlü bir devlet kurmaktı.
Gelenler hem soylu, hem savaşçı, hem de kendi dünürleriydi. Gürcüler
güneydoğudaki Oğuz tehdidini ileri sürerek Kafkas derbentlerinin koruyucuları
olan As’ları ikna edip Kıpçakların Kafkasya’dan geçişlerini sağladılar. Gelenler
kırk bin savaşçıydı. Aileleri ile birlikte iki yüz, iki yüz elli bin kişi olmalıydılar. Bir
kısmı Hıristiyandı.
Şaruhan’ın oğlu Etrek’in Kafkasya’da ikamet tarihi, Rus-Kıpçak-Kuman
düşmanlığının başlangıç günlerine dek sürer (1150). Bu tarihten sonra Etrek
yurduna döner. Akıbeti belli değildir. Oğullarından Könçek hapse atılmış, kardeşi
Eltut öldürülmüştür (Golden, 2003). Onunla olan, kalabalık bir Kıpçak
topluluğunun bir bölümü Ani, Erzurum, Çıldır’da yerleşmişler, bir kısım öbekler
de Kür ve Çoruh ırmakları dolayları ile Dağ Eli denilen yaylalarda savaşçı-göçebe
hayatlarını sürdürmüşlerdir (Kırzıoğlu, 1992; Bilgin, 2000).
5- Yeni Kıpçak denilen göçe gelince (Golden, ibid): Gürcistan’da 13. yüzyılın
ortalarına kadar süren hanedan kavgaları siyasal istikrarı ancak soyluların Kuzey
Kafkasya’dan Yeni Kıpçak ve As savaşçılarını yardıma çağırmalarıyla son buldu.
Bu Kıpçaklar arasında iki kişi önemlidir: Biri Kraliçe Tamar’ı tutan yaşlı ordu
komutanı Kubasar, öteki soyluların tarafında olan Kutlu Arslan’dır. Her ikisi de
bundan böyle, Kıpçakların gittikçe siyasete katıldıklarını ve yerleşik düzene geçme
niyetinde olduklarım gösterir. Ancak, Gürcüler Moğol istilası sırasında
Kıpçaklar’dan Moğollara karşı direnmelerini isteyince, bir kısmı bu görevi
karşılıksız yapmayacaklarını, ancak kendilerine bir yurt verildiği takdirde
savaşacaklarını bildirmişlerdi. Bu durum Gürcülerle Kıpçakların arasını açmış,
Çanları yanlarına alan Kıpçaklar Gence halkının daveti üzerine bu yöreye gelip
yerleşmişlerdir (Galtsyan, 2005 s. 41). Bir kısım Kıpçak ise Moğol tehlikesini
karşılamak üzere (Spuler, 1957, s. 485) soydaşları Harzemşahlara yardıma
koşmuştur (1220). Bu tarih, Deşt-i Kıpçak’dan yardım için gönderilen Alp Kara
emrindeki Kıpçak Uran alt-boyunun Harzem’e geliş tarihiyle çakışır (Kafesoğlu,
1956 s. 94).
6- Cengiz Han’ın Çin seferinden önce Ortadoğu’daki savaş ateşini yakmaya
niyetli olduğu anlaşılıyor. Mazereti, İran’a doğru kaçan Harzemşah Celaleddin’i
yakalamaktır. Han, bu seferin başına Cebe Noyan ile Oğlu Sübetay Noyan’ı atar.
Emirlerinde 25.000 süvari vardır. Ordu hızlı bir yürüyüşle Hazar’ın güneyinden
dolanır (1221). Bu tarihte Gürcülerin Kralı III. Giorgi’dir. Yanına Kıpçak
Türklerini almış, büyük bir gururla Azerbaycan, Ermeniye, Erran, Şirvan ve
Mugan illeri üzerinde hüküm sürmektedir (Ata Malik Juvaini, 1977; Grousset,
1982, p. 307). Giorgi, buna güvenerek bütün komşu askerlerini kubratmıştır.
Alanlar (Aslar), Ermeniler, Sarırlar (Çerkezler gibi Kafkas halkları), Lazlar,
Çanlar, Sıvanlar, Aphazalar, Süryaniler ve Rumlar birleşerek büyük bir ordu
kurdular. Bu arada, Kıpçakların başbuğu Kotan, dünürü olan Rus Mstislava’ya
ulak göndererek Moğol saldırganına karşı askeri destek istedi. Oysa savaş
başlamıştı bile. Bir aralık, tepeden savaş meydanına bakan Sübetay, sallanan tuğlar
arasındaki Kıpçak tuğunu gördü. Hemen onlara haberci göndererek bir zamanlar
babası Cengiz Han’ın onlara yaptığı iyiliği hatırlattı ve çarpışmadan çekilmelerini
istedi. Kıpçaklar nankör değildi, o anda 20.000 Kıpçak atlısı muharebe meydanını
terk etti. Zaten Rus kuvvetleri de geç kalmışlardı. Savaş Moğolların utkusuyla bitti
(1225).
7a- İbn Bibi, Sultan İzzeddin ile asi kardeşi Rükneddin Kılıç Arslan arasındaki
Afyon Karahisar yakınlarında bulunan Düz Ağaç mevkiinde yapılan savaşta (circa
1254) Sultanın, apar topar Arap, Kürt, Yiva, Gence ve Kıpçak halklarından asker
devşirdiğini yazar (1996, s. 140-141). Öte yandan, Bizans İmparatoru Vatatsez’in
aşağı yukarı aynı tarihte, sayıları 10.000’den fazla Kuman’ı (Kıpçak’ı) Trakya’dan
kaldırıp Menderes Vadisi’ne yerleştirdiğini biliyoruz (Wittek, 1944, s. 13). Her iki
belge de, o dönemde Anadolu’da hatırı sayılır bir Kıpçak nüfusunun yaşadığını
berkitir. Ayrıca şunu da ekleyeyim: Gürcistan savaşında Moğolların yirmi bin
Kıpçak atlısının (aileleri ile birlikte yüz bin kişi eder) çarpışmalardan çekilmesini
istemesi üzerine oradan uzaklaşan, Gürcüler bakımından vefasız sayılan Kıpçak
konatları nereye gidebilir? Sanırım, önce Sultan İzzeddin’in kişisel emrine girerler
(circa 1254). Sonra da Bizans İmparatoru Vatatsez’in aynı tarihte Trakya’dan alıp
getirdiği boydaşlan on bin Kuman’ın (Kıpçak) yerleştiği Menderes Vadisi’ne
göçerler (Afyon ile Denizli iki komşu ildir). Bence Şaruhan Beyliği’nin ilk halkı
Türkmen boylarını hiç unutmadan, işte bu Kıpçaklardır. Zaten, bu iddia harita
üzerinde de gösterilebilir.
Şimdi, Afyon Karahisar’ın kuzeyindeki şu yer adlarına bakalım: Kumartaş
(Kuman), Eski Eymir (İmi > Emir < Eymür), Eylet, Tatar-mutat (Tatar soyu).
Ayrıca Bayındır (Şaruhan ve Aydın dolayı). Bu boylar içinde Kuman/Kıpçak,
Eylet, Eymür, Tatar ve Bayundur boylarının hepsi Kimek federasyonundandır.
Nitekim Hududa’l-Alam (1982) ya da Gardizi (1982) bu boyları teker teker
saymıştır.
7b- Mamafih, Kıpçakların Menderes Vadisi’ne geçmelerini sağlayan olaylar
onlardan bağımsızca gelişmiş olabilir. Bu konuyu irdelemek için önce Menderes
Vadisi’nin 13. yüzyılın ortalarındaki (1240-1256) iktisadi ve siyasi durumuna
bakmalıyız. Bilindiği gibi, 1206 yılında Latin başatlığından bezen Bizans,
Konstantinopolis’ten vazgeçmemek kaydıyla, İznik’te Laskaris devletini kurdu.
Sultan Keyhüsrev onu hemen tamdı. Böylece, bir süre için hem Selçuklular
Bizans’ı unutup, ülkenin doğusunu çatırdatan iç sorunlarina döndüler, hem de
Bizans Türkleri unutup, Ege’de Latinlerin çevirdikleri dolapları durdurmaya
çalıştılar. Bu yumuşamadan yararlanmasını bilen bir kişi vardı. Küçük Asya’nın
ünlü Rum askeri soylularından olan Comnenus sülalesinden Alexis, bu gevşemeyi
fırsat bilerek Trabzon Comnenus Devleti’ni kurdu (1204). Selçuklular, bu oluşuma
ses etmediler. Böylece, Konya ile İznik barışmış oldu. Bu süreç, her iki toplumda
radikal değişmelere yol açtı. Özellikle, Rum soyluları arasında Türkleşme
eğilimleri artıyordu (Vryonis, 1986). Bunlardan biri, kendisi de önemli bir
Commeneai olan Emir Comnenus Maurozomes’dir (Bayram, 2003 s. 132- 140).
Mehmet Bey diye de anılır. Hem Gıyaseddin Keyhüsrev’in kaynatasıdır, hem
Alexis’in akrabasıdır. Ayrıca, Denizli ve Honas uçbeyidir. Ve bundan dolayı,
Menderes Vadisi denize kadar ona dirlik olarak verilmiştir. Koca bir pronoia olan
bu topraklarda sırtını bir yandan Selçuklu sultanına, öte yandan Trabzon krallığına
dayamış olan Maurozomes’in bu topraklarda “reaya” bulmak gibi herhangi bir
sorunu olamazdı. Zira köylü-savaşçı yaratmak üzere bölgeye getirilip yerleştirilen
on bin Kuman gibi, iki kardeş savaşından sonra Düzağaç’da serbest kalan
Kıpçakları da zorla ya da iyilikle Menderes Vadisi’ne getirmiş olmalıdır.
8- Aşağıdaki çizelge 2’de Ponto-Hazar (sütun-I) ve Kafkas-Çoruh (sütun II)
Kıpçakçasından derlenen boy ve bey adlarına ait örnekler, dipnot 6’da belirtilen
15. yüzyıl ve sonrası Saruhanlı Beyliği ile ilgili Osmanlı belgelerinde bulunan bey
ve boy adlarıyla eşleştirilince ortaya çıkan sonuç (sütun-III) sevindiricidir. Burada,
handiyse tıpatıp bir benzeyiş söz konusudur. Aşağıdaki çizelgeden şu sonucu
çıkarabilir miyiz? “Ponto-Hazar ve Kafkas-Çoruh bölgelerinden derlenen Kıpçakça
örnekler, Ege-Saruhanlı ilindeki örneklerle eşleştiğinden bir zamanlar bu
topraklarda, sayısına bakmaksızın, güçlü bir Kıpçak topluluğunun yaşamış olduğu
anlaşılıyor”. Bu iddianın doğruluğu onun çürütülmesine kadar geçerlidir.
9- 15. yüzyıl Şaruhan belgeleri o dönemde yaşayan halkın içinde, hem Harzem,
hem de Cungarya kökenlilerin bulunduğunu ima ediyor. Metinlerde dört kez
Harzem köyü ve ekinliği geçmektedir. Sanırım, bunlar Moğol istilası önünde
oradan kaçan göçmenlerdir (Germiyanlar gibi). Belgelerde zikredilen Cungarya adı
ise üç tanedir: Cungarya Cemaati, Congara ve Congarili. Yukarıda verdiğim
iğerilmiş (adduced) belgelere göre ben, özellikle Cungarya’dan gelenlerin
Kıpçaklarla birlikte buralara göç ettiklerini sanıyorum. Yukarıda da söylediğim
gibi bunlar arasında Basmiller olabilir. Bu konuyu şöyle kapatmak istiyorum:
10- İbn Bibi, Selçukname'sini (1996, cilt I. s. 430) 1233-1234 tarihinde yazdı.
Bu kitabın 430. sayfasında Sultan Alaaddin Keykubat’ın Moğolların yenilgisine
uğramış Kırhan, Bereket, Yılan Boğa, Can Birdi, Şaruhan, Küçlühan gibi Harzemli
emirleri hizmetine aldığı yazılıdır. Sultan her birine birer ıkta vermiş, onları
onurlandırmıştı. Aralarında tek istisna Saruhan’dır. O unutulmuşa benzer, adı bir
daha anılmaz. Çünkü Kıpçakların atası Şaruhan çoktan ölmüş, îbn Bibi sayesinde
sanal olarak yeniden yaratılmıştır.
Anlattığımız tarih sadece Saruhanlı uruğuna aittir. Ancak, şunu da göz ardı
edemeyiz: 12. yüzyıldan itibaren Anadolu yoğun bir Oğuz/Türkmen istilasına
uğramıştır. Sümer’in verdiği bilgiler çerçevesinde (1967) Şaruhan ili de bu
göçlerden nasibini almıştır. Bölge, ne çapta olduğunu bilmediğimiz Kayı, Bayat,
Avşar, Salgur, Karkın, Kınık, Bayundur, Eymür ve hele Ala Yundlu alt-boylarının
ya da kesillerinin köy ve ekinlik yerleşmelerine açılmıştır. Oğuz boylarının Lidya
bölgesine yığılmaları buralarda yurt tutmuş olan Kıpçak nüfusunun erimesine
önayak olmuştur.
Sütun I
Sütun II
Sütun III
Şaruhanlu Kıpçak
Saruhanlı
Ponto-HazarKafkas-Çoruh
Kıpçak
Çan Çan Çan(sa)
Sir(çan)
-
Sir(AIİ)
Tokuzoba Tokuzoğul Dokuzlar
Çuğrat
Çoğra Çuğa
Beğlik
Beylik
Belik
Böcek
-
Böcek
Sevinç
Sevinç
Sevinç
Kubasar
Kubasar
-
Terteroba
Terteroba
-
Burçoğlu Burçoğlu -
Sabır Sabir -
Kasar Kasar Kasar
-
Kapaklı
Kapaklı
Ulga -
Ulganlı
Temürçü
Demirci
Demirci
-
Otar Otamış(Ödemiş)
Bahram
-
Bahram
-
Tarkanlar
Tarkaniyat
Balaban
Balaban
Balaban
Yağmurlar Yağmurlu
Kuman
Kuman
Kumarlar
Salar Salar -
Terek -
Terek(Kumuk)
Sığır -
Sığur
Yund57
-
Yund
Gürgen
Gürgen
-
-
Çaparlı
Çaparlar
Durut Durut Durut
-
Yortan
Yortan
Bilindiği gibi Türle diller içinde at’a Yund diyen tek toplum Anadolu Türkleri
ve Kıpçaklar’dır. Bu eski kelime hâlâ Yund Dağı ve Yundiyan Mezrası olarak
Manisa’da yaşamaktadır. (Bakınız: Clauson, 1972; Eren, 1999; Toparlı, 1983).
Ayrıca, Anadolu’ya gelen Oğuz Alayundlu tirelerinin dördünün Saruhan’da,
ikisinin Canik’de yerleştiklerini biliyoruz (Sümer, 1980). Her iki bölge bir
zamanlar Kıpçaklar’ın mekân tuttukları yerlerdir.
11- Tarihler, 13. yüzyılın sonuna doğru Selçuklu-Bizans pax’ına rağmen,
Burdur-Honas-Menderes bölgesinde bazı kıpırdamaların başladığına işaret ediyor:
Oğuz boyları, Kıpçak muhacirleri, Türk uçbeyleri (Karaman, Aydın, Menteşe),
Rum toprak ağaları ve çeteleri, ara sıra yöreye uğrayan Bizans birlikleri ve Moğol
kolluk güçleri, ayrıca da, Müslüman ve Hıristiyan din adamları, hepsi birden
aralarındaki it dalaşını sürdürerek varolmak için didişiyorlardı. Rum çeteleri
arasından biri vardı ki, hem Türklerin hem de Rumların katında saygı ve sevgi
görüyordu. O eski bir Bizans subayı idi, istifa etmiş eşkıyalığa sıvanmıştı. Adına
Alexius Philanthroponus, yani iyiliksever Alexius derlerdi. Zenginlerden haracını
alır, Türk ve Rum ayırmaksızın gasp ettiği ulcayı fakir köylülere üleştirirdi.
Sanırım, Saruhan’ın babası Alp-ağı böyle bir ortamda yetişti. Tıpkı Ertuğrul’un
oğlu Osman Bey gibi.
Kaynakça
Kitap: Sekiz Türk Boyu Üzerine Bazı Gözlemler
Yazar: Sencer Divitçioğlu
ATABEKLER
Kaynak:Yunus ZEYREK
Kıpçaklar ve Atabek Hükûmeti:
Kıpçaklar, 1068'de Rus knezlerinin müttefik kuvvetlerini yenerek güney Rusya
sahasına yerleştiler. 1080'lerde Balkaş gölünden Tuna nehrine kadar uzanan
topraklara Kıpçak Eli/Komania deniliyordu.
Kıpçakların bir kısmı Kırım'da yerleşirken diğer bir kısmı da daha güneye,
Kafkaslara doğru indiler. Kıpçak Eli'nde daha sonraları Altunordu devleti
kurulmuştur.
Gürcü Kralı II. David, Selçuklulara ve İranlılara karşı savaşacak ordusu
olmadığından, Kıpçak Türklerini ülkesine davet etti (1118-1120). Azak Denizi
doğusu ve Kafkaslar kuzeyinden gelen 45.000 Kıpçak ailesi, Çoruh-Kür ırmakları
boylarına yerleştiler ve güçlü bir ordu kurdular.[11] Gürcistan, bu ordu sayesinde
canlandı hatta Tiflis’i Selçuklulardan geri alarak topraklarını Erzurum yakınlarına
kadar genişletti.
Zamanla Gürcistan'da Kıpçak/Kuman unsuru arttı. Bu topraklara yerleşen ve
Gürcülerle din birliği bulunan Kıpçak Türkleri, devletin ordu, siyaset ve
maliyesinde çok etkili konuma geldiler. Zamanla güçlenen Kıpçak Atabekleri,
1267 yılında Tiflis’e baş kaldırarak bağımsızlık mücadelesi verdiler. Onların bu
faaliyeti İlhanlı Hükümdarı Abaka Han tarafından da desteklendi. Bugün Posof’ta
kalıntıları bulunan Cak/Caksu kalesi onların hatırasıdır.
Atabek Ailesinin siyasî faaliyetlerinden Gürcü kaynakları bahsetmektedir:
Gürcistan’a gelen Moğollara karşı savaşmak üzere 1266 tarihinde Tiflis’e giden
Kıpçak Beyi Caklı Sargis, Gürcü Kralı David tarafından tutuklandı. İlhanlı Kağanı
Abaka Han, David’den Sargis Beyi serbest bırakıp kendi yanına göndermesini
istedi. Sargis Bey, Abaka Hana, artık Gürcü yönetiminde yaşayamayacaklarını ve
bağımsız olmak istediklerini bildirdi. Böylece Abaka Hanın desteğini alan Atabek
ailesi, Gürcistan’dan ayrı bir hükûmet oldu.[12]
Ahıska Atabekleri hükûmet olduktan sonra Osmanlı Devleti ile iyi
münasebetler kurmuşlardır. 1500/1516 yıllarında Artvin, Ardahan, Ahıska Beyi
olan Kıpçak Atabeki Mirza Çabuk, 1508'de Trabzon Sancak Beyi Şehzade Yavuz
Selim'e kendi askeriyle öncülük etmiş; Batı Gürcistan'ın Osmanlı'ya itaatini
sağlamıştır. 1514'te Çaldıran Seferi’nde de Osmanlı ordusuna sefer sırasında,
sürülerle etlik koyun, yüzlerce yük yağ, bal ve un vererek yardımcı olmuştur. Onun
bu siyaseti, Gürcü kaynakları tarafından eleştirilmektedir.
Atabek Hükûmeti, 310 yıl yaşamış, Anadolu'nun en uzun ömürlü Türk
Beyliğidir.
Osmanlı fethinden sonra 1595 yılında yapılan sayım sonucu hazırlanan Ahıska
Tahrir Defteri’ndeki vergi mükellefi köylü isimlerinden bölge halkının Türklüğü
açıkça anlaşılmaktadır: Arslan, Ayvaz, Bayındır, Bekâr, Çabuk, Devletyar, Elaldı,
Elalmaz, Emirhan, Gökçe, Kanturalı, Korkut, Murat, Nuraziz, Pirali, Şahmurat,
Temür, Ülkmez, Yaralı, Yusuf...[13]
MÖ. VIII. ve VI. yüzyıllarda Kafkasların kuzeyinden güneye geçip Yukarı Kür
ve Çoruh boylarına yerleşerek 300 yılında Hristiyan olan Kıpçaklara İlk Kıpçaklar;
bu bölgeye XII. yüzyılda gelenlere de Son Kıpçaklar denilmektedir.[14]
Bu bilgiler, Ahıska ve çevresinin, ne kadar eski bir Türklük tarihine sahip
olduğunu göstermesi bakımından fevkalâde önemlidir.
XVI. yüzyılın başlarında Ahıska Atabekleri Hükûmetinin sınırları Azgur’dan
Kars, Artvin, Tortum, İspir ve Erzurum’a kadar uzanıyordu. Bugünkü halk
kültüründen de anlaşılıyor ki, Ahıska Türkleri ile Posof, Ardahan, Artvin, Ardanuç,
Şavşat, Yusufeli, Tortum, Narman ve Oltu halkı aynı köktendir.[15]
Bu bölgede Ortodoks-Hristiyan Kıpçak Atabeklerinden kalan dinî yapılara
Gürcüler sahip çıkmakta, bölgeyi de eski toprakları olarak tanıtmaktadırlar.
ATABEKLER
Kipçakli Atabek sülâlesi, 1267 yilinda, -bugün Posof'ta bulunan- Caksu'da
Kipçak Atabek Hükûmeti'ni kurarak bu bölgenin hakimi oldu Atabek Hükûmeti,
310 yil yasamis, Anadolu'nun en uzun ömürlü Türk beyligidir. 1268 yilinda Tiflis-
Gürcü Kralligina karsi bagimsizlik kazanarak Ahiska, Posof, Ardahan, Oltu, Artvin
ve Ardanuç çevrelerine yüzyillarca hakim olan Cakli Kipçak Atabekleri ailesinden
bilinen Atabek, Beylerbeyi/Vali ve önemli devlet adamlari tarih sirasina göre
söyledir:
Cakli Sargis (1268-1285):
Ilhanli Abaka Han zamaninda Tiflis'e karsi ilk bagimsizlik hareketini baslatmis
ve Mesketya Atabek Hükümetini kurmustur.
I. Baka (1285-1308):
Sargis'in oglu. Gürcü Krali taç giyme törenine katilmayi reddetmistir. Babasi
gibi Ilhanli'ya tâbiydi.
II. Sargis (1268-1285):
I. Baka'nin oglu. Zamaninda ülkesinin bagimsizligi elinden alinarak Tiflise
tâbi kilindi.
I. Gorgora (1334-1361):
II. Sargis'in oglu. Parlak V. Giorgi tarafindan 1334'te Atabek unvani verilerek
Tiflis'e tâbi kilindi.
II.Baka (1361-1391):
I. Gorgora'nin oglu Karakoyunlulara tâbi oldu
Ivane (1391-1444):
II. Baka'nin oglu. Karakoyunlulara tâbi oldu.
Akbugra (1444-1451):
Ivane'nin oglu.Karakoyunlulara tâbiydi
II. Gorgora (1451-1466):
II. Baka'nin oglu. Gürcü Krali VIII. Giogri'yi maglup ederek hapse atmis, ülkesini
bagimsizliga kavusturmustur.
Bahadir (1466-1475):
II. Gorgora'nin oglu. Mesketya kilisesini Gürcistan katolikoslugundan ayirdi ve
kilise mülklerine el koydu.
Manuçahr (1475-1487):
II. Gorgora'nin oglu. Uzun Hasanin saldirilarina maruz kaldi.
III. Gorgora (1487-1498):
Akbugra'nin oglu. Zamaninda, Akkoyunlu hücümlariyla ülkede birlik kalmamisti.
I. Keyhüsrev (1498-1500):
III. Gorgora'nin oglu. Iki yil ülkeyi idare etti. 53 yasinda öldu.
Mirza Çabuk (1500-1516):
Keyhüsrev'in oglu. Atabek yurdu'nda birligi sagladi. Yavuz Selim'le isbirligi
yaparak Bati Gürcistan'i Osmanli'ya Ezdirdi.
IV. Gorgora (1516-1545):
Keyhüsrev'in oglu. Safevilere bagli olan bu Atabekin, Osmanli kuvvetleriyle
Çoruh boyunda savasip Sah Ismail'e kactigini, sonra imeret Kralina tutsak duserek
hapishanede öldügü belirtilmektedir.
II. Keyhüsrev (1545-1573):
IV. Gorgora´nin oglu. Atabek olmadan Önce on yil Istanbul'da kalmistir.
V. Gorgora (1573-1578):
II.Keyhüsrev'in oglu. Osmanli Fethiyle 1578'de kendisine Oltu Sancakbeyligi
verildi.
II. Manuçahr/Mustafa Pasa (1578-1582):
II. Keyhüsrev'in oglu. Çildir Eyaletinin ilk Beylerbeyisi Mustafa Pasa. Sonra bir
iftira yüzünden kaçip Safevilere sigindi. Manuçahr/Mustafa PAsanin azliyle
Bagratli Ailesinden Giogri/Yusuf Sinin Pasa, 1582'de Ahiska Beylerbeyligine
tayin edildi.
III. Manuçahr(1614-1625):
II. Manuçahr'in oglu. Çildir-Ahiska Beylerbeyisi ve ilaveten Kars Muhafizi.
III. Baka/Sefer Pasa (1625-1652):
II. Manuçahr'in oglu. Evliya Çelebî'nin ziyaretinde, Çildir Beylerbeyisi bulunan
Sefer pasa'nin türbesi Ardanuç'tadir. Onun zamaninda Atabek Yurdu'nda Türklük
fikri ve Islam dini Kuvvetlendi. Evliya Çelebi, Ahiska'yi ziyaretinde onunla
görüstü. Ömer Pasa:
II.Keyhüsrev´in oglu. 1652'de Ahiska VAlisi olmus ve azledilmistir.
I. Yusuf Pasa (1635-1647):
Sefer Pasa'nin oglu olup Çildir Beylerbeyisidir.
Rüstem Pasa (1647-1663):
Ömer Pasa'nin oglu Çildir Beylerbeyisidir. Gürcü kaynaklarinda verilen son
Atabektir. Onun Beylerbeyliginde Atabek ülkesinin halki topluca müslüman
olmustur. Gürcü kaynagi, "bundan sonra Müslüman olan Ahiska pasalari,
Ahiska'da 1829 Rus istilasina kadar oturdular" demektedir.
|