АХМЕТ ЯСАУИ УНИВЕРСИТЕТІНІҢ ХАБАРШЫСЫ, №2, 2014 tıp öğrencilerinde ekonomik durumun öğrencilerin depresif belirti riskini artırdığını
bulunmuştur [12]. Aynı çalışmada cinsiyetle depresif belirti arasında anlamlı bir
ilişki tespit edilmezken, sağlık yüksekokulu öğrencilerinde ailenin gelir düzeyi ile
depresif belirtiler arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde bir ilişki
belirlenmemiştir [12]. Çam ve Erkorkmaz‘ın çalışmasında ise ailesinden uzak
yaşayanlarda daha fazla olduğu bulunmuştur [13]. Bir başka çalışmada ise,
öğrencilerin yaşadıkları yer ve ailenin ekonomik durumunun problem tarama
envanterinden alınan puanları istatistiksel olarak anlamlı düzeyde etkilediği
belirlenmiştir [20]. İnanç ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada ise, öğrencilerin
yurtta, ailesiyle ya da öğrenci evinde kalmalarının anksiyete bozuklukları,
duygudurum bozuklukları ve diğer psikiyatrik bozukluklar açısından anlamlı bir
farklılık oluşturmamıştır [11]. Konuya ilişkin yapılan araştırmalar incelendiğinde
öğrencilerin sınıf düzeyinin, cinsiyetin, yaşadığı yerin ve ekonomik durumunun
psikiyatrik belirtiler üzerine etkisine ilişkin sonuçlar farklılık göstermektedir. Bazı
çalışmalar sınıf düzeyinin, cinsiyetin, yaşadığı yerin ve ekonomik durumun ruh
sağlığı üzerine etkisi olmadığını gösterirken, bazıları bunların psikiyatrik belirti
açısından önemli değişkenler olduğunu söylemektedir.
Sonuç ve Öneriler Öğrencilerin KSE ortalama puanı 55.18±31.71 olarak bulunmuştur. KSE alt
ölçekleri puan ortalamaları; Anksiyete (12.53±7.86), Depresyon (14.64±8.79),
Olumsuz Benlik (11.30±8.09), Somatizasyon (7.54±5.78), Kızgınlık/Öfke
(9.05±4.91)‘dir. Puan ortalamalarına göre ruhsal belirti sıklığının düşük olduğu
söylenebilir. İkinci sınıf öğrencilerinin somatizasyon puanı 3 ve 4. sınıf
öğrencilerinin puanından daha yüksektir ve fark istatistiksel açıdan anlamlı
bulunmuştur.
Öğrencilerin cinsiyetlerine, yaşadıkları yere, ailesiyle yaşadığı yer, aile ve
kendi ekonomik durumunu değerlendirmelerine göre yapılan gruplamalarda ise
KSE toplam ve alt ölçek puan ortalamaları istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde
farklılık göstermemiştir.
Hemşirelik öğrencileri, mezun olduklarında sağlık ekibi içinde görevleri
kapsamında bireyin, ailenin ve toplumun sağlığını koruma, geliştirme ve hastalık
halinde iyileştirme amacına yönelik bakım hizmetlerinin planlanması, örgütlenmesi
ve değerlendirilmesinden sorumlu üyeleri olacaklardır. Bu önemli görev ve
sorumlulukları yerine getirebilmeleri için ruhsal olarak sağlıklı bir yapıya sahip
olmaları önemlidir.
Öğrencilerin ruh sağlıkları üzerine etkisi olan sosyo-demografik değişkenlerin
net olarak belirlenebilmesi için daha geniş örneklemlerde yapılacak çalışmalara
ihtiyaç duyulmaktadır.