Kül Tigin Yazıtındaki Metaforlar
Tengri küç birtük üçün, kangım kağan süsi böri teğ ermiş, yağısı kony teğ ermiş. (D12)
Tanrı güç vermiş (olduğu) için, babam hakanın askerleri kurt gibi imiş, düşmanları (da) koyun gibi
imiş.
Burada Bilge Kağan babasının askerlerinin yeteneklerini ve savaşçı özelliklerini uzun uzun
anlatmak yerine “kurt” metaforunu kullanmıştır. Babasının düşmanlarını ise “koyun” metaforuyla
anlatmıştır. Düşmanlarının sayıca üstün olmalarına rağmen babasının ordusu karşısındaki durumunu
koyun sürüsünün kurt karşısındaki durumuna benzetmiştir.
Barduk yirde edgüğ ol, erinç: Kanıng subça yüğürti, singüküng tağça yatdı; beğlik urı oğlung kul
boltı, eşilik kız oğlung küng boltı. (D24)
Gittiğiniz yerlerde kazancınız şu oldu, hiç şüphesiz: kanlarınız ırmaklar gibi aktı, kemikleriniz
dağlar gibi yığıldı; bey olacak erkek evladınız köle oldu, hanım olacak kız evladınız cariye oldu.
Burada Bilge Kağan halkına sesleniyor ve diyor ki: Kağanınızın rızası olmadan gittiğiniz yerlerde
ölümden başka bir şey bulmadınız. Bu ölümün şiddetini ve ciddiyetini ise “ırmak” ve “dağ”
metaforlarıyla anlatıyor. Bilge Kağan, halkının hükümdarlarından izinsiz gittiği yerlerde karşılaştığı ölüm
neticesinde akan kanlarının çokluğunu “ırmak”, ölen insanların fazlalığını ise insan kemiğinden oluşan
“dağ”a benzetiyor. Dolayısıyla bu satırlarda kullanılan “kandan ırmaklar” ve “kemikten dağlar”
benzetmeleri, Bilge Kağan’ın anlatımını daha zengin ve daha kalıcı kılmak için kullanmış olduğu
metaforlar olarak karşımıza çıkmaktalar.
İnim Kül Tigin birle, eki Şad birle ölü yitü kazgantım. Ança kazganıp birki bodunuğ ot sub
kılmadım. (D27)
Kardeşim Kül Tigin ile iki Şad ile (birlikte) ölesiye yitesiye çalıştım, çabaladım. Öylece çalışıp
çabalayıp birleşik halkı ateş (ile) su (gibi birbirlerine düşman) etmedim.
Bu satırlarda Bilge Kağan, kötü kağanlar dönemindeki halkın birbirlerine olan düşmanlığının ne
denli şiddetli olduğunu vurgulamak için “ateş” ve “su” benzetmelerini kullanıyor. Burada kullanılan ateş
ve su metaforları halk arasındaki düşmanlığın boyutunu daha edebî bir ifadeyle vurguluyor. Bilge Kağan,
kendinden önceki bazı kağanların döneminde olduğu gibi halkı ateş ile su etmediğini yani halkı birbirine
düşman kılmadığını aksine halkı derleyip toparladığını belirtiyor.
Umay teğ öğüm katun kutınga, inim Kül Tigin er at bultı. (D31)
Umay gibi annem hatunun kutu sayesinde, kardeşim Kül Tigin erkeklik adını elde etti.
Köktürklerde Umay, insanlara kut veren, iyilik yapan yardımcı bir ruh olarak görülür. Bilge Kağan
burada annesini Umay’a benzetiyor. Burada Umay bir benzetme aracı olarak kullanılıyor. Anne Hatun,
kut vermesi ya da yardım etmesi açısından Bilge Kağan tarafından Umay’a benzetilmektedir.
Türgiş Kağan süsi Bolçuda otça, borça, kelti. (D37)
Türgiş Hakanının ordusu Bolçu'da ateş gibi, kasırga gibi, (üzerimize) geldi.
Bu satırlarda Türgiş ordusunun saldırısının şiddeti “ateş” ve “kasırga” metaforlarıyla anlatılıyor.
Ateşin ve kasırganın yoğun, yıkıcı ve yok edici etkisi kullanılarak Türgiş saldırısının şiddeti daha
etkileyici ve somut bir şekilde veriliyor.
İnim Kül Tigin kergek boltı. Özüm sakıntım. Körür közüm körmez teğ, bilir biliğim bilmez teğ
boltı. (K10)
Kardeşim Kül Tigin vefat etti. Kendim yas tuttum. Gören gözlerim görmez gibi, eren aklım ermez
gibi oldu.
516
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
Bu satırlarda kardeşinin vefatından duyduğu üzüntüyü dile getiren Bilge Kağan, onun ölümüyle
birlikte kendisinin kör ve düşünemeyen bir deli gibi olduğunu anlatıyor. Bilge Kağan kardeşinin kendisi
için ne kadar önemli ve kıymetli olduğunu uzun uzun anlatmak yerine Kül Tigin’i kendisinin gören
gözüne ve eren aklına benzetiyor.
Iğar oğlanıngızda, taygunungızda yeğdi iğidür ertiğiz. Uça bardığız. Tengr[idel tiriğdekiçe
[...............] (G-D)
(Halkınızı) değerli evladınızdan, tay (gibi) oğullarınızdan daha iyi besliyor idiniz. Uçup gittiniz.
Gök (ler)de de) hayattaki gibi (olasınız).
Bu satırlarda oğulların gençliği, tazeliği, çevikliği ve kıymeti “tay” metaforuyla anlatılıyor ve
oğlanlar taya benzetiliyor.
Bilge Kağan Yazıtındaki Metaforlar
Bilge Kağan ve Kül Tigin yazıtlarının çok büyük kısmı aynı olduğu için bu iki yazıtta yer alan
metaforlar da büyük oranda aynı metaforlardır. Bilge Kağan yazıtındaki metaforlara bakacak olursak;
Olurtukuma, ölteçiçe sakınığma Türük beğler bodun [ö]girip sebinip tongıtmış közi yüğerü körti.
(D2)
(Tahta) oturduğumda, ölecekmiş gibi düşünceli olan Türk beyleri (ve) halkı kıvanıp sevinip yere
eğilmiş gözleri yukarıya baktı.
Bilge Kağan, bu satırlarda tahta oturduğu dönemdeki Türk beylerinin ve halkının dertler ve tasalar
içinde boğulmuş ve ne yapacaklarını bilmez bir şekilde düşünceye dalmış hâllerini uzun satırlarla
anlatmak yerine “ölüm” metaforunu kullanmış ve onların bu hâlini ölecek bir insanın çaresiz ve düşünceli
hâline benzetmiştir.
Tengri küç birtük üçün, kangım kağan süsi böri teğ ermiş, yağısı kony teğ ermiş. (D11)
Tanrı güç vermiş (olduğu) için, babam hakanın askerleri kurt gibi imiş, düşmanları (da) koyun gibi
imiş.
Barduk yerde edgüğ ol erinç: (K]anıng üğüzçe yüğürti, süngüküğ tağça yatdı; beğlik urı oğlungın
kul kıltığ, eşilik [kız oğlungın küng] kıltığ. (D20)
Gittiğiniz yerlerde kazancınız hiç şüphesiz şu oldu: Kanınız ırmaklar gibi aktı, kemikleriniz dağlar
gibi yığıldı; bey olacak erkek evladınızı köle yaptınız, hanım olacak kız evladınızı cariye yaptınız.
Ança kazganıp birki bodunuğ ot sub kılmadım. (D22)
Öylece çalışıp çabalayıp birleşik halkı ateş (ile) su (gibi birbirlerine düşman) etmedim.
Türgiş kağan süsi otça borça kelti. (D27)
Türgiş hakanının ordusu ateş (ve) bora gibi (üzerimize) geldi.
Yay bolsar, üze t[engri (?)] köbürgesi eterçe, anç[a], tağda sığun etser, a[nça (?)],sakınur men.
(B3-B4-B5-B6)
İlkbahar gelince, yukarıda (gök) davulu (nasıl) gümbürderse, öylece, dağlarda geyikler (nasıl)
böğürürse, (öylece), yas tutuyorum.
Bu satırların yazarı Bilge Kağan’ın oğlu Tengri Kağan’dır. Tengri Kağan babasının ölümünden
duyduğu üzüntüyü dile getirirken “gök davulu gümbürdemesi” ve “dağlardaki geyik böğürmesi”
metaforlarını kullanıyor. Babasını yasını tutarken kendi ağlamasını gök davulu gümbürdemesine ve geyik
böğürmesine benzetiyor.
Tonyukuk Yazıtındaki Metaforlar
Yağımız teğre oçuk teğ erti; biz aş eğ ertimiz. (Birinci Taş, G1)
Düşmanlarımız çepeçevre ocak gibi idi; biz (ortadaki) aş gibi idik.
Bu satırlarda Bilge Tonyukuk, düşmanlarının etrafını sardığını onları yok etmeye hazırlandıklarını
“ocak” ve “aş” metaforlarıyla anlatma yoluna gidiyor. Düşmanlarını kor ateşle dolu ve yakmaya hazır bir
ocağa, kendilerini ise bu ocağın ortasındaki aşa benzetiyor.
Ekinti kün örtçe kızıp kelti. (İkinci Taş, B4-B5)
İkinci gün ateş gibi kızıp (üzerimize) geldiler.
517
Arş. Gör Nurullah ŞAHİN-Yrd. Doç. Dr. M. Fatih ÖZCAN/Orhun Yazıtlarındaki Metaforlar
Bilge Tonyukuk, bu satırlarda düşmanın sinirini ve kızgınlığını “ateş” metaforu ile anlatıyor. Ateş
sözcüğü ile yapılan benzetme sayesinde düşmanın siniri ve kızgınlığı daha da pekiştirilerek veriliyor.
Sonuç
Türk yazı dilinin en önemli ürünlerinden biri olan Orhun Yazıtlarındaki metaforları araştırdığımız
çalışmamızda toplam 16 adet farklı metafor tespit edilmiştir. Bu metaforlar ve geçiş sıklıkları aşağıdaki
Tablo 1’de verilmiştir.
Tablo-1 Orhun Yazıtlarındaki Metaforların Frekans ve Yüzdelik Dağılımları
Metaforlar
Frekans (F)
Yüzde (%)
Ateş
5
19,23
Su
2
7,69
Bora / Kasırga
2
7,69
Kandan Irmak
2
7,69
Kemikten Dağ
2
7,69
Kurt
2
7,69
Koyun
2
7,69
Ocak
1
3,84
Aş
1
3,84
Gök Davulu Gümbürdemesi
Geyik Böğürmesi
Ölecekmiş Gibi Düşünceli İnsan
Tay
Gören Gözün Görmemesi
Eren Aklın Ermemesi
Umay
1
1
1
1
1
1
1
3,84
3,84
3,84
3,84
3,84
3,84
3,84
Toplam
26
100,00
Tablo 1 incelendiğinde yazıtlarda en çok tekrar edilen metaforun “ateş” (f 5) metaforu olduğu
görülmektedir. Onu sırasıyla “Su” (f 2), “Bora / Kasırga” (f 2), “Kandan Irmak” (f 2), “Kemikten Dağ” (f
2), “Kurt” (f 2) ve “Koyun” (f 2) metaforları izlemektedir. “Ocak” (f 1), “Aş” (f 1), “Gök Davulu
Gümbürdemesi” (f 1), “Geyik Böğürmesi” (f 1), “Ölecekmiş Gibi Düşünceli İnsan” (f 1), “Tay” (f 1),
“Gören Gözün Görmemesi” (f 1), “Eren Aklın Ermemesi” (f 1) ve “Umay” (f 1) metaforları ise yazıtlarda
sadece 1 kez geçiş sıklıkları ile en az tekrar edilen metaforlardır.
Tespit edilen 26 adet metaforun yazıtlara göre dağılımı ise aşağıdaki Tablo 2’de verilmiştir.
Tablo-2 Orhun Yazıtlarındaki Metaforların Yazıtlara Göre Frekans ve Yüzdelik Dağılımları
Yazıtlar
Frekans (F)
Yüzde (%)
Kül Tigin Yazıtı
13
50
Bilge Kağan Yazıtı
11
42,30
Tonyukuk Yazıtı Birinci Taş
1
3,84
Tonyukuk Yazıtı İkinci Taş
1
3,84
Toplam
26
100,00
Tablo 2 incelendiğinde tespit edilen 26 adet metaforun %50’si (f 13) Kül Tigin Yazıtında,
%42,30’u (f 11) Bilge Kağan Yazıtında, %3,84’ü (f 1) Tonyukuk Yazıtı Birinci Taşında ve %3,84’ü (f 1)
ise Tonyukuk Yazıtı İkinci Taşında yer aldığı görülür.
Yazıtlarda kullanılan bu metaforlar, daha çok anlamı pekiştirmek, düşünceyi kuvvetlendirmek,
sözün gücünü ve etkinliğini artırmak, söylenilenin kalıcılığını yani hatırlanabilirliğini artırmak gibi
amaçlarla kullanılmışlardır.
KAYNAKÇA
Aksan, D. (1983). Köktürkçenin sözvarlığı üzerine. Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten (1980 - 1981), 21, 17-
21.
Alyılmaz, C. (2004). Türk tengri dini edebi çevresi (Orhun Türkçesi dönemi). Türk dünyası ortak edebiyatı, Türk
dünyası ortak tarihi, Cilt 4. Ankara: AKDTYK Atatürk Kültür Merkezi Yayınevi.
Barutcu Özönder, F. S. (2002), Türk dilinin tarihî dönemleri üzerine birkaç söz. Türkbilig, S. 3, 203-210.
Boydak Özan, M. ve Demir, C. (2011). Farklı Lise Türlerine Göre Öğretmen ve Öğrencilerin Okul Kültürü
Metaforu Algıları. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 21 (2), 106-126.
Gömleksiz, N. M.; Kan, Ü. A. ve Öner, Ü. (2012). İlköğretim Öğrencilerinin Sosyal Bilgiler Dersine İlişkin
Metaforik Algıları. Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 14(2), 419-436.
Koç, N. (2002). İslamlıktan önce Türk dili ve edebiyatı. İstanbul: İnkılâp Kitabevi
518
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
Tekin, T. (1998). Orhon Yazıtları. İstanbul: Simurg Yayınları.
Tenişev, E. R. (1986). Eski Türklerde edebî dil var mıydı? Türk Dili Araştırmaları Yıllığı – Belleten (1982-1983),
157-161.
Tepeli, Y. (1997). VII. yüzyıldan XV. yüzyıla kadar dinî metinler ve Türkçe, 13 Mayıs 1997 tarihinde düzenlenen
“İlim Dili Türkçe” konulu panelde bildiri olarak sunulmuştur. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü, Erzurum.
Yalçınkaya, E. (2013). Tarih Kavramına Yönelik Sınıf Öğretmeni Adaylarının Ürettikleri Metaforların İncelenmesi.
Zeitschrift Für Die Welt Der Türken Journal of World of Turks, 5 (3), 95-112.
GÜNEYBATI TÜRK LEHÇELERİNİN ATASÖZLERİNDE
SAZ, DAVUL, ZURNA, DÜDÜK
Arş. Gör. Orhan BALDANE
Özet: Müzik, duygu ve düşüncelerin ifade edilmesi bakımından en eski zamanlardan itibaren etkili
araçlardan olmuştur. Dünyadaki bütün toplumlar için müzik, vazgeçilmez bir olgudur. Doğal olarak, müzik
aletleri de bu vesileyle insan hayatının daima içindedir. Atasözleri de, tıpkı müzik gibi, toplumların en önemli
kültürel belleklerindendir. Müzik ve atasözleri, ait oldukları toplumlarla ilgili birçok bilgi içerirler. Bundan
dolayı, aralarında güçlü bir ilişki söz konusudur. Türkçe müzik eserlerinin bazılarında herkesçe iyi bilinen
atasözleri mevcuttur. Ünlü Türk müzisyen Barış Manço’nun eserleri bu bakımdan kıymetli örneklerdir.
Bununla birlikte, birçok müzikal unsur da Türk atasözlerinde sıklıkla kullanılmaktadır. Müzik aletleri de bu
unsurların arasında yer almaktadır. Bu çalışmada, Güneybatı Türk lehçelerinin atasözlerinde saz, davul,
zurna, düdük adlı müzik aletlerinin kullanımı örneklerle incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Atasözleri, Güneybatı Türk Lehçeleri, müzik aletleri, saz, davul, zurna, düdük
Saz, Drum, Shrill Pipe, Whistle in Southwestern Turkish Dialects Proverbs
Abstract: Music has been one of the effective tools in terms of the expression of feelings and thoughts since
the most ancient times. Music is an indispensable phenomenon for all societies in the world. Naturally,
musical instruments are always within the human life on this occasion. Proverbs are one of the most
important cultural memories of societies, like music. Music and proverbs contain a lot of information about
the community which they belong. Therefore, there is a strong relationship between them. In some of the
Turkish musical works, well-known proverbs are available. Songs which belong to famous Turkish musician
Barış Manço, are valuable examples in this respect. Besides, many musical elements are often used in
Turkish proverbs. Musical instruments, too, are among these elements. In this study, uses of musical
instruments which named saz, drum, shrill pipe, whistle in Southwestern Turkish Dialects Proverbs were
examined with examples.
Keywords: Proverbs, Southwestern Turkish dialects, musical instruments, saz, drum, shrill pipe, whistle
Giriş
Ait oldukları toplumların tarihlerine, gelenek ve göreneklerine, olaylar karşısında takındıkları
tutumlara ve yaşam tarzlarına dair birçok bilgi içeren atasözleri, uzun yılların süzgecinden geçerek
damıtılmış ve büyük oranda son halleriyle dondurulmuş yapılardır. Atasözleri; deyimler, ikilemeler ve
kalıp sözlerle birlikte, Türkçenin ‘kalıplaşmış öğeleri’ arasında değerlendirilirler (Gökdayı 2008: 90). Bu
öğelerden atasözleri ve deyimler, çoğunlukla mecazlı bir anlatıma sahip oldukları için yabancı dil
öğrenimi ve öğretiminin de en çetrefilli konularındandır.
Toplumsal yaşantı içindeki bireyin uyması gereken bir düstur niteliğinde olan atasözlerinin
milletlerin karakterlerini, hayat karşısındaki tavır ve zihniyetlerini ifade eden sözler olduğunu belirten
Özkul Çobanoğlu, dünyanın oldukça geniş bir kesimine dağılmış olarak yaşayan Türk kavimlerine ait
atasözlerinin taşıdıkları mesajlar ve yönlendirdikleri davranışlardan dolayı Türk milletinin temel zihin
yapısını gösteren ve Türklerin tek bir zihin ülkesinde yaşadıklarına işaret eden kültür öğelerinden
olduğunu da söylemektedir (Çobanoğlu 2004: 1).
1. Müzik ve Atasözü
Müzik, bütün toplumlarda olduğu gibi Türk toplumunda da kendine has bir yer edinmiştir. Hem
arkeolojik bulgular, hem yazılı metinler, hem de yazılı dönem öncesinden de bilgiler barından sözlü
kültür, müziğin Türk insanı için vazgeçilmez unsurlardan olduğuna dair önemli bilgiler sunmaktadır.
Doğal olarak müzik aletleri de Türk toplumunda en ilkel şekillerinden günümüzdeki en ileri formlarına
kadar her zaman sosyal hayatta kendilerine yer bulmuşlardır. Feyzan Göher Vural, konuyla ilgili olarak
Türklerin binlerce yıllık geçmişlerinde her zaman ve her yerde müzikle iç içe olduklarını, çalgılarını
yanlarında taşıdıklarını, bu yüzden de acılarını, özlemlerini, sevinçlerini ve coşkularını bu çalgılar
eşliğinde dile getirdiklerini ifade etmektedir (Göher Vural 2013: 2).
Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ÇTLE Bölümü, orhanbaldane@gazi.edu.tr
520
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
Atasözleri ve müzik arasında organik bir bağ vardır. Müziğin ve müzik aletlerinin sosyal hayatın
merkezinde olmaları, atasözleri gibi toplumun kültürel belleği niteliğindeki yapılarda kendilerine sıkça
yer bulmalarına olanak sağlamıştır. Yani, tarihsel süreçte milyonlarca kilometrekarelik alana yayılmış
olan Türkçe konuşurları, zaman içinde kullanıma soktukları binlerce atasözünde müzik ile ilgili terimlere
de sık sık yer vermişlerdir. Atasözleri de hem akılda kalıcılıklarıyla, hem de büyük oranda hece ölçülü ve
kafiyeli yapılar olmaları sebebiyle müzik eserlerinde kullanılmaya son derece elverişlidirler. Ünlü Türk
müzisyen Barış Manço’nun eserleri, bu bakımdan oldukça dikkat çekicidir
1
. Özkul Çobanoğlu, Barış
Manço ile ilgili bir araştırmasında şöyle demektedir:
“İşte bu bağlamda, Barış Manço eserlerinin sözlerini, yazı ve diğer kayıt teknoloji imkânlarına
sahip “ikinci tip kültür ortamı”nda üretmesine karşılık “birinci tip sözlü kültür ortamı” özellikleri
olan hazır kalıp ifadeler -ki atasözleri ve deyimler bunların büyük bir çoğunluğunu oluşturur-
kullanmıştır.” (Çobanoğlu 2000: 44)
Müzik aletlerinin atasözlerinde kullanımı ile ilgili yapılan çalışmalardan, Göktürk Erdoğan
tarafından hazırlanmış “Türk Atasözleri ve Deyimlerinde Müzik Kültürümüz” (Erdoğan 2015) adlı
makale içerdiği bilgiler bakımından önemlidir. Bu yazıda, müzik aletleri ve genel olarak müzik kültürü ile
ilgili kelimelerin geçtiği atasözleri ve deyimler farklı yönlerden ele alınmıştır. Ancak bu yazı, sadece
Türkiye Türkçesi bağlamında kaleme alınmıştır ve örnekler sadece Türkiye Türkçesinden belirlenmiştir.
Bununla birlikte Sinan Gönen tarafından hazırlanmış Batı Türklerinin Manzum Atasözleri Üzerine Bir
Araştırma (Gönen 2006) adlı doktora tezinde “Manzum Atasözlerinde Musiki Aletleri” şeklinde bir
başlık açılmış ve bu kısımda örnek olarak sadece “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az”
atasözü gösterilmiştir. Ama bu çalışmanın başka kısımlarında, farklı konular işlenirken örnek olarak
verilen atasözlerinin bazılarında da musiki aletleri geçmektedir.
Bu çalışmada ise, Türkçenin Güneybatı lehçe grubunda yer alan Türkiye Türkçesi, Azerbaycan
Türkçesi, Gagavuz Türkçesi ve Türkmen Türkçesinin atasözleri taranıp içlerinde saz, davul, zurna, düdük
geçen atasözleri tespit edilecek ve bu müzik aletlerinin atasözlerindeki kullanımları ile ilgili bazı
değerlendirmelerde bulunulacaktır
2
.
2. İnceleme
İçinde saz, davul, zurna, düdük geçen atasözleri bu bölümde farklı yönlerden ele alınacaktır.
2.1. Tespit edilen atasözlerinin lehçelere göre gruplandırılması
1
Konuyla ilgili yaptığımız araştırmalar esnasında genel ağda yayımlanmış bir haber dikkatimizi çekti. Bahsi geçen
haberde Serhan Alkan İspirli, yaptıkları araştırma sonucunda Barış Manço tarafından yazılmış 69 eserde 38 atasözü
ve
283
deyim
kullanıldığını
tespit
ettiklerini
belirtmektedir.
Haberin
tamamı
için
bk.
http://arsiv.ntv.com.tr/news/201560.asp
2
Günümüzde atasözleri ile ilgili, özellikle sözlük tarzında birçok kaynağa ulaşmak mümkündür. Bu çalışmada
verilecek örnekler, bahsi geçen lehçelerin atasözleriyle ilgili yayımlanmış bazı temel kaynaklardan tespit edilmiştir.
Türkiye Türkçesi atasözleri, Türk Dil Kurumunun ağ sayfasında yer alan ve 2396 atasözü ile 11209 deyimin yer
aldığı veri tabanından tespit edilmiştir (http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_atasozleri&view=atasozleri).
Bu veri tabanı oldukça geniş bir içeriğe sahip olduğu ve daha önce yayımlanmış sözlüklerdeki atasözlerini içerdiği
için kitap halindeki sözlüklere ayrıca bakılmamıştır. Azerbaycan Türkçesi atasözleri, 2004 yılında Bakü’de
neşredilen “Atalar Sözü” (Atalar Sözü (2004). Bakı: Önder Neşriyyat) adlı eserden, Göksel Öztürk tarafından 1993
yılında hazırlanmış yüksek lisans tezinden (Öztürk, Göksel (1993). Azerbaycan Atasözleri ve Deyimleri (Metin-
Tercüme-İndeks), Yüksek Lisans Tezi, Danışman: Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali, İstanbul: Marmara Üniversitesi
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü.) ve Kültür ve Turizm Bakanlığının “ekitap” ağ sayfasında yer alan Türkiye
Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisinin “Azerbaycan Türk Edebiyatı” ciltlerindeki “Azerbaycan Türklerinin Halk
Yaratıcılığı”
başlıklı
bölümde
yer
alan
“Atasözü
ve
Meseller”
kısmından
tespit
edilmiştir
(http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10837,atasozuvemesellerpdf.pdf?0). Gagavuz Türkçesi atasözleri de yine
Kültür ve Turizm Bakanlığının bahsi geçen uygulamasındaki “Gagavuz Türk Edebiyatı” cildinin “Gagavuz Sözlü
Türk Edebiyatı” bölümünde yer alan “Atasözleri ve Deyimler” başlıklı kısımdan tespit edilmiştir
(http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/11648,atasozlerivedeyimleripdf.pdf?0). Türkmen Türkçesi atasözleri ise
2005 yılında Aşgabat’ta neşredilen “Türkmen Halk Nakyllary” (Türkmen Halk Nakyllary (2005). Aşgabat: MIRAS)
adlı eserden tespit edilmiştir. Bunların haricinde ise Özkul Çobanoğlu’nun Türk Dünyasının ortak atasözleriyle ilgili
eseri (Çobanoğlu, Özkul (2004). Türk Dünyası Ortak Atasözleri Sözlüğü, Ankara: AKM Yayınları.) ile Sinan Gönen
tarafından hazırlanmış doktora tezi (Gönen, Sinan (2006). Batı Türklerinin Manzum Atasözleri Üzerine (2 Cilt),
Doktora Tezi, Danışman: Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü) dört lehçe
için de kaynak olarak kullanılmıştır.
521
Arş. Gör. Orhan BALDANE/Güneybatı Türk Lehçelerinin Atasözlerinde Saz, Davul, Zurna, Düdük
İncelememizde ilk olarak konuyla ilgili tespit edilen atasözlerinin bahsi geçen lehçelerden
hangilerinde bulunduklarına dair bilgiler verilecektir
3
.
Yapılan taramalar sonucunda iki atasözüne küçük farklılıklarla dört lehçede de rastlanmıştır:
1. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az (TT; TTADS / TDOAS: 85 / BTMAÜ:
419); Anlayana milçek sazdır, anlamayana zurna da azdır. (AT; AS: 35 / TDOAS: 85 / BTMAÜ: 419 /
AAD: 27); Annayana sivrisinek sazdır, annamayana daul zurna azdır (GT; GTAD: 2 / TDOAS: 85 /
BTMAÜ: 419); Anlana çıbın sesi de sazdır (TRKT; TDOAS: 85)
Достарыңызбен бөлісу: |