Құрметті turksoy халықаралық Түркі Мәдениет ұйымының Бас хатшысы Дуйсен Қорабайұлы Қасеинов мырза!



бет11/109
Дата10.05.2023
өлшемі0,89 Mb.
#91606
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   109
Байланысты:
sciPaper105546

Литература:
1 Баласағұн Жүсіп. Қутты білік. / Көне түркі тілінен аударған, алғы сөзі мен түсініктерін жазған А. Егеубаев. Алматы: Жазушы, 1986, 616 б.

  1. Мукасов С.М. Реализм Жусупа Баласагына // Вестник Кыргызского государственного национального университета. Серия общественных наук. Выпуск 3. Бишкек, 1997, 240 с.

  2. Майоров Г.П. К вопросу об эволюции аристотелизма в средние века.

  3. Масон М.Е., Горячева В. Бурана: История изучения городища. Фрунзе, 1985, 54 с.

5 Фомкин М.С. Благодатное знание // Звезда Востока, 1984, №7, С.182.


KUTADGU BILIG’DEKI DEYIMLERIN SEMANTIK İNCELEMESI


Gauhar RAKYM, Yabancı Diller ve Mesleki Kariyer Üniversitesi, Kazakistan. Almatı.


Summary
This article describes the poem "Kutadgu bіlіg" of the prominent Turkish poet, thinker and scholar Yusuf Balasagun (1017—1075. And discusses the use of expressions in "Kutadgu bіlіg." By the aid of scientifically-descriptive, historicalcomparative, contextual, systematic and structural-semantic methods was defined linguistic character of the dastan and identified semantic features of phraseologisms.
Резюме
В статье рассматривается употребление устойчивых выражений в «Кутадгу Билиг» Юсуфа Баласагуни. Историко-сравнительными, контекстными, семантическими методами был определен языковой характер дастана и выявлены семантические особенности фразеологизмов.

Dünyanın her dilinde atasözleri ve deyimler vardır. Bunlar dilin anlatım ve kullanım imkanlarını geliştirirler. Zira atasözleri ve deyimler, her milletin atalarının gözlem ve tecrübeleri sonucu oluşur ve bir takım genel kural ve kalıplaşmış sözcükler haline dönüşürler. Deyimler anonim halk edebiyatı içinde önemli yer tutarlar.


Dilbilimciler, deyimleri “bir dilin en milli tarafı” olarak değerlendirmektedirler. Kelimeleri ise, “kavramalrı karşılamakta kullanılan somut gösterge” olarak tanımlamaktadırlar. Semantik çalışmalarında bir kelimenin anlam çerçevesi belirlenirken esas alınan ölçütler deyimlerin semantik çözümlemelerinde yetersiz kalmaktadır. Çünkü deyimler kelimeden büyük, cümleden küçük anlatım birimleridir.
Deyimler doğrudan doğruya milli kültürden beslenen ifade kalıplarıdır. Dolayısı ile milletin ifade geleneği üzerindeki çalışmalara deyimlerin incelenmesiyle başlamak gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için kalıplaşmış sözlerin en eski biçimleriyle yeni biçimlerin karşılaştırılması gerekmektedir.
Yeni bir medeniyet dairesi içinde yazılmış olup edebi bir değer taşıyan eserlerden “Kutadgu Bilig’i” inceleyerek başlamak daha mantıklı geldi. Böylece , tespit edilen deyimlerden eski ve yeni şekilleri arasında gidip gelmek suretiyle bu sözlerin kalıplaşmasında ve mecazı anlam kazanmasında etkili olan bir adım atılmış olacaktır.
Türk yazınının ilk üç çağını üç ayrı dine bağlı olarak buluruz: Kök-Türklerde (552-745) Şamanlık; Uygurlarda (747-840) Buddhacılık; Karahanlılarda (932-1212) da İslamlık. Bunlardan ikincisi Buddha dininden başka Maniciliğe, Hıristyanlığa da bağlı bulunduğu ve özel yazıya da sahip olduğu halde , pek yaratıcı olamamaış, daha çok çevricilikle geçinmiş ve “Oğuz Kağan” destanının parçacıklarından başka büyük bir kitap ya da yazar adı bırakmamıştır. Bu yüzden Türk yazınının ilk üç büyük yazı anıtını Kök-Türklere Karahanlılarda buluyoruz: Orhon Yazıtları, Kutadgu Bilig ve Divanı Lugati’t-Türk; birincisinin yazarı Kök-Türklerden prens Yolığ Tiğin, öbürlerin yazarları Karahanlılardan Balasagun’lu Yusuf’la Kaşgar’lı Mahmut. Tarihleri sırasıyle 732, 1069, 1072.
Talat TEKİN , deyimleri, “gerçek anlamları dışında anlam kazanan, söze anlatım kolaylığı katan söz öbekleri” diye tanımlar [1, s.67]. Genelde deyimlerin en az iki kelimeden meydana geldiklerin kabul edilmesine rağmen Doğan AKSAN ve Ali DOĞANAY bir kelimeyi de deyim olarak kabul ederler. [2, s.85], [3, s.11] Halk deyimleri birkaç kelimeyle kurulmuş ve kendi anlamlarından sıyrılarak yepyeni bir anlama bürünmüşlerdir. “Dilinde tüy bitmek”, “ el ağzı ile kuş tutmak” gibi deyimleri asıl anlamlarına alamayız. Ne bir dilde tüy biter, ne ağzı ile kuş tutulur. Ancak gerçeğe uymayan bu anlamları dışında mecazlı anlam dediğimiz daha başka, daha derin anlamları vardır. “Baltayı taşa vurmak” gerçekten balta taşa vurulur. Kutdgu Bilig hemen her beyti birer vecize olup güzellik, doğruluk, iyilik üstüne afiş olarak, tabela olarak asılabilecek, asıldığı mekanın görününmünü ve okuyan beyinleri süsleyebilecek cümleleden ibarettir. Onda atalarımızın bizlere bin yıl öncesinden “ Ey oğul, ayağını denk al, adam gibi davran!” tarzında uyarlarını bulmamak mümkün değildir.
Deyimlerde uluslararası ortaklık niteliği gösteren örnekler çoktur. Örneğin, alışveriş, komşuluk, büyük göçler ve özellikle kültür üstünlüğünden esinlenme gibi nedenlerle doğan kaynaşma ve benzeşmenin doğal bir sonucu olsa gerektir.
Günümüzde özbekçe, kazakça , uygurca ve tatar dillerinde kullanılan atasözler, deyimler, öğütler “Kutadgu bilig’de” rastlanıyor. Mesela , ak ve kara kelimelerinin mecaz anlamları, yani iyilik ve kötülüğü anlatan beyitler günümüzde “uyku – ölüm, uyku – gafilliktir, “ne ekersen onu biçersin” gibi edebi dilimizde deyim olarak kullanılan sözler destanda çoktur.
İnsanı uyutan bu gaflettir
Uyuyan insan işini-gücünü bırakır. [4, b.5267]

Bu dünya bir tarladır


Burada bugün ne ekilirse, yarın o biçilir . [4, b.4733]

Fenalık tohumu ekilirse, fenalık çıkar


Ve bu fenalık yarın insanın boynuna bir yük olur.[4, b.4735]
Ayı, tilki, kuzu , arslan vs. hayvan davranışlarına benzetilen insan karakterleri de rastlanıyor. Kültikin yazıtlarındaki : “Tanrı güç verdiği için babam hakanın ordusu Kurt gibi düşmanı koyun gibi imiş” gibi benzetmeler.Kutadgu Bilig destanında da bulunuyor:
Halk kurtuldu ve zahmet denilner şey ortadan kalktı,
Kuzu ile kurt birlikte yaşamağa başladı [4, b.1040]

Böylece hukümdar memleketini düzenledi ve tanzim etti,


Halkı zenginleşti, o devirde kurt ile kuzu aynı yerden su içti. [4, b.449]

Onun yüreği harpte arslan yüreği gibi


Ve dövüşürken de bileği kaplan pençesi gibi olmalıdır.[4, b.2310]
“Kutadgu Bilig” hem destan hem de öğüt, nesihata dolu bulunmaz eserdir.Dinamiğe, cesarete zengin deyimler taşın üzerindeki nişan gibi bilincimize yazılacak:
bilgisiz baş köşede yer bulursa,
baş köşe – eşik ve eşik – baş köşe sayılır [4, b.262]

“dil arslandır, bak, eşikte yatar,


ey, ev sahibi, dikkat et, senin başını yer [4, b.164]

“ avamın karnı doyarsa, bak,


öküz gibi yatar; boş süzler ile avunur ve vucudunu besler[4, b.988]

“bugün bu peşimanlığımın ne faydası var;


ölüm yakaladı, sözümü ve sesimi kesti[4, b.1132]

Bunun gibi örnekleri Kutadgu Bilig’in her sayfasından bulabiliriz. Bu beyitler sadece şiirin bir türü değil, güzel düşünüebilmenin, konuşabilmenin, hitabetin bulunmaz örneğidir.


Bir dilin zenginliği sadece kelimeleryle değil, deyimleriyle de ölçülür. Bu bakımdan da Türk dilleri zengin bir dildir. Örnek olarak gözle ilgili, göze girmek, gözden düşmek, göze batmak, göz göz olmak, göze görünmek gibi bir çok deyimle karşılaşırız.
Kutadgu Bilig’dekideyimler günümüzdeki şekilleriyle karşılaştıtırdığında anlam yönünden büyük bir değişikliğe uğramadıkları görülür.Günümüzde nedenselliğini kaybetmiş, nasıl oluştuğu bilinmeyen deyimlerin ve söz varlığımızda mecaz anlama sahip kelimelerin bu anlamları nasıl kazandığının bulunabilmesi için geçmiş dönemlerde yazılmış eserlerin semantik yönden incelenmesi gerekmektedir.
Kutadgu Bilig bu açıdan bakıldığında semantik yönden dikkatle incelenmesi gereken temel eserlerinin başında gelmektedir.


Достарыңызбен бөлісу:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   109




©emirsaba.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет