НАЦИОНАЛЬНЫЕ СТРАТЕГИИ РАЗВИТИЯ ТЮРКОЯЗЫЧНЫХ СТРАН
V Конгресс социологов тюркоязычных стран 279
Spechler, MC., (2008); The Political Economy of Reform in Central Asia
Uzbekistan , Louw, EM., Everyday Islam in Post-Soviet Central Asia, Rout-
ledge.
Taşdelen, M. (2011); Sovyet Sonrası Türk Cumhuriyetlerinde Siyasi
Değişim, Sosyoloji Konferansları, Sayı: 43.
Togan, İsenbike; (2012) Bugünü Anlamak İçin Orta Asya Tarihine
Bir Bakış, Bağımsızlıklarının Yirminci Yılında Orta Asya Cumhuriyetleri
Türk Dilli Halklar – Türkiye ile İlişkiler içinde, Editörler: Ayşegül Aydın-
gün – Çiğdem Balım, T.C. Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu yayını, Ankara.
Tokluoğlu, Ceylan (2012), Azerbaycan, Bağımsızlıklarının Yirminci Yı-
lında Orta Asya Cumhuriyetleri Türk Dilli Halklar – Türkiye ile İlişkiler cilt
II içinde,Editörler, İsmail Atdıngün-Çiğdem Balım, T.C. Başbakanlık Ata-
türk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu yayını, Ankara.
Yaman, A. (2008); Sovyet Sonrası Dönemde Orta Asya’da Din ve Si-
yaset Üzerine Genel Bir Değerlendirme, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli,
Sayı: 8
Yeşilada, B. A., & Noordijk, P. (2010). Changing values in Turkey: Reli-
giosity And Tolerance İn Comparative Perspective. Turkish Studies, 11, 9-27.
RELİGİOUS VALUES İN THE TURKİC-SPEAKİNG COUNTRİES
Prof. Dr. Hayati Tüfekçioğlu
İstanbul Üniversitesi
Prof. Dr. Veysel Bozkurt
İstanbul Üniversitesi
Prof. Dr. Birol Yeşilada
Portland State University USA
The aim of this paper is to examine the religious values among the
Turkish, Azerbaijani, Kyrgyz, Uzbek, Kazakh people. Russia, as a control
group, were included in the analysis. The paper is based on the most recent
World Values Survey (2011) data.
Most of the sample in the Turkic-language countries declares that they
«believe in God» and «God is important in their life». Few people state that
they have strong religious practices. The interpretations of Islam among the
Central Asian Countries varies significantly from that in Turkey. The basic
meaning of religion for most of the Central Asians is «to do good to other
people», but for Turkish people, it commonly means «to follow religious
norms and ceremonies».
ТҮРКІТІЛДЕС ЕЛДЕР ДАМУЫНЫҢ ҰЛТТЫҚ СТРАТЕГИЯЛАРЫ
280 Түркітілдес елдер әлеуметтанушыларының V Конгресі
Like Orthodox Russians, majority of Muslim Central Asians believe
that the meaning of religion is «to make sense of life in this World», not «to
make sense of life after death». However majority of Turkish people think
that is the opposite. In sum, the data show that the Central Asian Turkic-
Speaking Muslims in Post-Soviet republics have tolerance, flexibility and
secular insight more than the people who live other Muslim countries.
РЕЛИГИОЗНЫЕ ЦЕННОСТИ В ТЮРКОЯЗЫЧНЫХ СТРАНАХ
Проф. Доктор Хаяти Тюфекчиоглу,
Стамбульский Университет
Проф. Доктор Вейсель Бозкурт,
Стамбульский Университет
Проф. Доктор Бирол Йешилада,
Портландский Государственный Университет США
Цель данной статьи – изучение религиозных ценностей в Турции,
Азербайджане, Киргизии, Узбекистане и Казахстане. Россия, в качестве
контрольной группы, включена в анализ. Данная статья основана на
последнем информационном комплекте (2011–12) �Исследование
Мировых Ценностей�.
Наряду с тем, большая часть людей в Тюркоязычных странах
указывают, что верят в Господа и Он играет важную роль в их жизни;
немногие из них утверждают, что соблюдают религиозные правила.
Толкование Ислама в странах Средней Азии намного отличается от
толкования в Турции. Для них смыслом религии является �Делать
добро людям�. Но, для многих Турков, живущих в Турции, религия –
это �соблюдать правила и обряд�.
Как и православные россияне, большинство Мусульман, живущих
в Средней Азии, верят, что религия придает смысл не в �потустороннем
мире�, а в �этом настоящем мире�. В то время, как Турецкий народ,
живущий в Турции, верят в обратное. Таким образом, мы видим то, что
Тюркоязычные Мусульмане, живущие в пост-советских республиках,
более снисходительны, гибки и живут светской жизнью, по сравнению
с живущими в других мусульманских странах.
НАЦИОНАЛЬНЫЕ СТРАТЕГИИ РАЗВИТИЯ ТЮРКОЯЗЫЧНЫХ СТРАН
V Конгресс социологов тюркоязычных стран 281
SOSYAL SERMAYE ÖLÇÜTLERİ VE TÜRKİYE
Doç. Dr. Eyüp Zengin
İstanbul Üniversitesi Avrasya Enstitüsü
Dr.
Mehmet Ayaz
Giriş
Ülkelerin sınıflandırılması sanıldığı kadar kolay bir kavram değildir.
Kriterler, şartlar, ülke yapısı, bulunduğu coğrafya daha da eklenebilecek
birçok değişken ülke sınıflandırmasına etki etmektedir. IMF ve Dünya
Bankasının ülkelerin ekonomik rakamlarını değerlendirerek yapmış
oldukları gelişmiş, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülke sınıflandırmaları
dünya ülkeler tarafından genel kabul görmüş değerlendirmelerdir.
Türkiye’de son yıllar da yapmış olduğu yatırım, uyguladığı politikalar
ve sahip olduğu değerler açısından değerlendirildiğinde Brezilya,
Rusya, Hindistan, Çin, Meksika, Endonezya ile birlikte gelişmekte
olan ülkeler olarak değerlendirilmiştir.
Çevremizden algıladığımız her türlü veriyi bilgi olarak
değerlendirmek doğru bir yaklaşım değildir. Verinin bilgiye dönüşmesi
için işlenmiş, veriye sahip olan kişiler tarafından bir şeylerin eklenmiş
olması gerekmektedir. Toplum olarak yaşanılan bir yer de sadece kişi
bazında bilgilenmekte yeterli değildir.
21.yüzyılda entegre, chip teknolojilerinin gelişmesiyle başlayan
bilgi çağı, küresel pazarda söz sahibi olmak isteyen ülkelere sayısız
fırsatlar sunmuştur. Bilgi faktörünün teknolojiyle birleşmesiyle ina-
nılmaz bir sürat kazanan dünya acımasız bir hal almış, ülkeler arar-
sındaki uçurum giderek artmaya başlamıştır. Bilgi teknolojisine sa-
hip olan ülke hızla gelişirken, elinde bu imkânı olmayan ülkeler de
yaptıkları teknoloji harcamaları ile yine gelişmiş ülkelerin gelirlerine
gelir katmasına sebep olmuşlardır.
ТҮРКІТІЛДЕС ЕЛДЕР ДАМУЫНЫҢ ҰЛТТЫҚ СТРАТЕГИЯЛАРЫ
282 Түркітілдес елдер әлеуметтанушыларының V Конгресі
Sosyal sermaye kavramı içinde sermaye kelimesini barındırı-
yor olsa bile nakit olarak bir şey ifade etmemektedir. Ancak burada
var olunan, gelecekte kullanılmak üzere biriktirilen unsur güvendir.
Kişilerin, hükümetlerin veya devletlerin diğer kişilerle, hükümet-
lerle ve devletlerle kurdukları iyi iletişim, doğru politikalar sosyal
sermayenin dolmasını sağlar. İçinde bulunulan bilgi çağını hiçbir
nakit değeri olmadığı halde en az diğer sermaye türleri kadar etkisi
olan sosyal sermaye kavramı giderek yalnızlaşan insanoğlunun sım-
sıkı sarılması gerekli bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Artık
gelişmişliğin göstergeleri olan ekonomik faktörlerin yanı sıra sosyal
sermaye faktörünün de çok önemli bir kavram olduğu kabul edilir
bir gerçektir.
Sosyal sermaye kavramı
Sermaye kelime anlamı olarak, gelir ve kazanç gibi, fayda akışı
sağlayan, maddi varlık birikimini ifade eder. Ancak, bugün, serma-
ye, maddi olan veya olmayan, her bir sermaye biçiminin fayda akışı
sağladığı varlıklar sınıfını ifade eder. Yani, üretime sokulan, değerli,
işlendikten sonra katma değer yaratan, değerinin objektif ölçütlerle
ortaya koyabildiği maddi varlıklar olarak ele alınmasının yanında,
elde edilmesi güç, kullanılan süreçlerde fark yaratan, pazarda reka-
bet üstünlüğü sağlayan ancak objektif ölçütlerle de değer biçilmesi-
nin zor olduğu, maddi olmayan varlıklar da akla gelmektedir. Sosyal
sermayede depolanan, biriktirilen ve ileri de kullanılması düşünülen
insanlar arası ilişkiler, güvenle oluşan birlikteliklerdir. (Zengin, Ayaz,
2010; 2). Sosyal sermaye kavramı �toplumu bir bütün olarak bir ara-
�toplumu bir bütün olarak bir ara-
toplumu bir bütün olarak bir ara-
da tutmak üzere tuğlalar arasındaki çimento ve parçaları birleştiren
yapıştırıcı» şeklinde de açıklanır.(Aydın,2008,5)
Sosyal sermaye kavramı birey düzeyinde tanımlanabildiği gibi,
kent ve hatta ulus düzeyinde de tanımlamak mümkündür. Kavram
genellikle birey düzeyindeki tanımlamalarda, bireyin başarı amacına
ulaşmasını sağlayan işbirliği eğilimleri, sosyal destek ağları ile ilişki-
lendirmiştir. Bunu yanı sıra sosyal sermaye, kent düzeyinde, daha çok
«güven içinde yaşayabilme» olanakları ile bağlantılı olarak, sosyal
kontrol ve suç oranı gibi göstergeler aracılığıyla tanımlanmaktadır.
Ulus düzeyinde ise sosyal sermaye, güven ilişkilerinin kurumsallaş-
ması ve sivil toplum etkinliklerinin gelişmesiyle karakterize edilmek-
tedir.
НАЦИОНАЛЬНЫЕ СТРАТЕГИИ РАЗВИТИЯ ТЮРКОЯЗЫЧНЫХ СТРАН
V Конгресс социологов тюркоязычных стран 283
Türkiye’nin sahip olduğu örf, adet ve dini inançları açısından
sosyal sermayenin birçok izine rastlanılmasına rağmen Türkiye’nin
47 ülke arasında yapılan Dünya Değerler Araştırmalarında 45. Sırada
yer alması kayda değer bir konudur. (Ayaz, Pehlivanoğlu, 2012)
Dünya bankasının ülkeleri sınıflandırmak adına yaptığı çalışma-
lar sonucu elde ettiği verilere göre, ilk olarak Amerika Birleşik Dev-
letleri, Japonya, Almanya, Büyük Britanya Birleşik Krallık, Fransa,
İtalya gibi ülkeleri dünya ekonomisinin lideri konumuna getirerek G6
(Group of Sıx) kurmuş sonra, 1975 yılında Kanada’nın, daha sonra
da Rusya’nın katılmasıyla G8 (Group of Eight) tanımını kullanmıştır.
Bu tanımlamanın kavramı G20 kadar genişlemiş Türkiye’de kendi-
ne 17. sırada yer bulabilmiştir. IMF, G20 diye adlandırılan ülkeleri
de kendi aralarında gruplandırılarak ülkelerin ilk harflerinden oluşan
BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) diye adlandırılan gelişme-
ye aday ülkeleri belirlemiş, BRIC+3 diyerek Meksika, Endonezya ve
Türkiye’yi ilave etmiştir. İlerleyen zamanlarda IMF bu ülkeleri E7
(emerging economies, gelişim, gelişmekte olan ekonomi) adı altın-
da değerlendirmeler de bulunuştur. Bu çalışmada da E7 ülkeleri olan
Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Meksika, Endonezya ve Türkiye
arasında değerlendirilmeler yapılacaktır.
Sosyal sermayenin göstergeleri ve ölçülmesi
Sosyal sermayenin ölçümü üzerine gerçekleştirilen çalışmalara
bakıldığında, bu çalışmaların sosyal sermayeyi ne şekilde ölçülebile-
ceğine ilişkin ortak bir noktada buluşamadığını, buna karşın tümünde,
sosyal sermaye kavramının ölçümünün oldukça güç olmasına vurgu
yaptığı görülmektedir.
Sosyal sermayenin ölçülmesinde karşılaşılan güçlüklerin neden-
leri ise genel olarak şu şekilde ortaya koyulmaktadır (Altay, 2007;
341):
Çok boyutlu her şeyi kapsayan nitelikte olmasıdır.
Sosyal sermayenin bağlamsal yapısı nedeniyle ölçümüne
ilişkin sonuçların değerini yitirmesi, hatta geçersizleşmesidir.
Sosyal sermayenin işlevselliği açısından bilgi veremeyecek
olmasıdır.
Bu kriterler gelişmekte olan ülkelerin ortalamalarıyla Türkiye or-
talamaları karşılaştırılacaktır.
ТҮРКІТІЛДЕС ЕЛДЕР ДАМУЫНЫҢ ҰЛТТЫҚ СТРАТЕГИЯЛАРЫ
284 Түркітілдес елдер әлеуметтанушыларының V Конгресі
GÖSTERGELER
TÜRKİYE
ORT.
BRIC ORT.
GSYİH İçinden Ar-Ge İçin Ayrılan Pay
0,6935
1,1435
Ar-Ge 2011 Yılında Yapılan Harcamalar
6,9 milyar $
37,25 milyar $
Bin Kişi İçindeki Araştırmacı Sayısı
2,34
2,85
Bilimsel Teknik Ve Dergi Makaleleri
8296
17756
Patent Başvuruları
181
32178
Ülkelerin Okur Yazar Ortalamaları
90,81
94,33
Öğrenci Başına Yıllık Eğt. Harcamaları
53,81
77,45
Yüksek Öğretim Okullaşma Oranları
*45,81
32,74
Her Yüz Kişideki İnt. Kullanıcı Sayısı
*38,17
25,75
İleri teknoloji ihracatı (milyon dolar)
2745
60891
E-devlet Kullanım Oranları
0.5281
0,5921
Güven Endeksi
*0,699
0,6823
Cezaevi nüfusu
64,051
278,68
100.000 kişideki suçlu oranı
92
182
Vergi Oranları
43,9
55,94
Boşanma Oranları
*0,5
9.254
İntihar Oranları
*3,7
12,58
Kişi Başına Düşen GSYİH ( dolar)
*9849,8
6434,21
Göç Oranları
*-125000
-699585
Kaynak:
http://data.worldbank.org/indicator/SM.POP.NETM; http://www.divor-
cereform. org/gul.html http://www2.unpan.org/egovkb/datacenter/CountryView.aspx,
OECD Factbook 2011: Economic, Environmental and Social Statistics ISBN 978-92-
64-11150-9 – © OECD 2011, OECD, Education at a Glance, 2009, sayfa 202.
Sosyal sermayenin belirleyici unsurlarının daha iyi anlaşılma-
sında sosyal sermaye miktarının bir toplumda nasıl ölçüldüğü çok
önemli bir konudur. 2003 yılında Bjornskov ve Svendson tarafından
yapılan bir literatür çalışmasında sosyal sermayeyi ölçmeye yöne-
lik 10 kadar denenmiş yönteme rastlanmıştır (Bjornskov vd., 2003;
9-17), Bu ölçümlerde birbirine yakın ve birbirinden farklı kriterler
kullanılmış olsa da bu yazarlarca mikro ve makro olmak üzere ikili
bir ayrıma tabi tutulmuşlardır. Mikro yaklaşım kapsamında; bireyle-
rin gönüllü kuruluşlara üyelikleri ve güven derecesi; Makro yaklaşım
kapsamında ise; hükümetin gücü, bireylerin gönüllü kuruluşlara üye-
НАЦИОНАЛЬНЫЕ СТРАТЕГИИ РАЗВИТИЯ ТЮРКОЯЗЫЧНЫХ СТРАН
V Конгресс социологов тюркоязычных стран 285
lik oranları yer almakta ve Freedom House tarafından her yıl düzenle-
nen �Özgürlük Endeksi� sonuçlarının bu konu ile ilgilenenlerce çoğu
zaman kullanıldığı görülmektedir. Norris ise 2002’de yaptığı çalış-
mada bu iki yaklaşımı bir araya getirerek, bireylerin genelleştirilmiş
güven düzeylerini, herhangi bir kuruluşa üye olup olmadıklarını, bu
kuruluşlarda aktif rol oynayıp oynamadıklarını endekse dâhil etmiştir
(Altay, 2007; 341).
Putnam sosyal sermayenin önemli bir unsuru olarak tanımladığı
sosyal ağları derneklere üyelik oranları ile ölçmektedir. Yardım der-
nekleri, okul aile birlikleri, izcilik grupları ve kardeşlik dernekleri bu
kapsamda yer almaktadır.
Sosyal sermaye ve bilgi toplumunun göstergeleri olarak de-
ğerlendirilmeye alınacak olan kriterler; GSYİH içinden Ar-Ge için
ayrılan pay, Araştırmacı sayısı, patent ve makale sayısı,okur yazar
oranı, internet kullanıcı sayısı, teknoloji ihracat rakamları, e-devlet
oranı,güven endeksi, cezaevi nüfusu, suçlu oranı, boşanma ve intihar
oranları, vergi ve göç oranlarıdır.
Geniş ve kapsamlı göstergelerin yokluğunda toplumlarda var
olan güven durumu en kabul edilir göstergeler konumunda bulun-
maktadır. �Güven� sosyal sermayenin en önemli unsuru olarak ifa-
�Güven� sosyal sermayenin en önemli unsuru olarak ifa-
Güven� sosyal sermayenin en önemli unsuru olarak ifa-
� sosyal sermayenin en önemli unsuru olarak ifa-
sosyal sermayenin en önemli unsuru olarak ifa-
de edilmektedir. Metodolojik olarak güven tanımlamaları ne olursa
olsun, sosyal sermayenin ve güvenin belirleyicilikleri konusunda
uzlaşmaya varılmış gibidir. Makro düzeydeki değişkenlerden ülke-
lerin gelir düzeyleri ve gelirlerin adil dağılması sosyal sermayenin
ve bireyler arası güvenin gelişimine pozitif katkıda bulunacaktır.
Bu konuda yapılan en önemli girişim Dünya Değerler Araştırması
(World Values Survey) gelmektedir. Yapılan bu araştırmada insanlara
yöneltilen şu soru toplumların güven durumunu açığa çıkarmaktadır:
� Sizce genelde insanların çoğuna güvenilebilir mi? Yoksa başkala-
Sizce genelde insanların çoğuna güvenilebilir mi? Yoksa başkala-
rıyla herhangi bir ilişki kurarken veya bir iş yaparken hiçbir zaman
dikkati elden bırakmamak mı gerekir ?» Bu soruya verilen cevaplar
eğer evet, «insanların çoğuna güvenilebilir» şeklinde oluşuyorsa bu
toplum güven açısından yüksek bir yerde, diğer şık «dikkatli olmak
gerekir» seçeneği öne çıkarsa da düşük güvenli bir toplum olduğu
şeklinde anlaşılmaktadır.
Sosyal sermayenin göstergelerine göre Türkiye
Yapılan çalışmanın bulgularının genel olarak değerlendirilmesi
maddeler halinde aşağıda yer almaktadır:
ТҮРКІТІЛДЕС ЕЛДЕР ДАМУЫНЫҢ ҰЛТТЫҚ СТРАТЕГИЯЛАРЫ
286 Түркітілдес елдер әлеуметтанушыларының V Конгресі
Türkiye ekonomisi yapısı, yatırımları ve sahip olduğu değer-
ler açısından sınıflandırıldığında 111 ülke ile birlikte sanayisi hızla
gelişmekte olan ve teknoloji satın alan ülke olarak gelişmekte olan
ülkeler sınıfına girmektedir.
Türkiye okuma yazma oranı açısından değerlendirildiğinde
son yıllarda yapılan yatırımlara rağmen hızla gelişmekte olan ülkeler
içinde iyi bir değere sahip değildir.
Bilgi toplumunda gelişimin temeli olarak gösterilen Ar-Ge
yatırımları açısından değerlendirildiğine Türkiye hem OECD ülke-
lerinden hem de hızla gelişmekte olan BRIC ülkelerinden daha az
yatırım yapan ülke konumundadır.
GSYİH’dan eğitime ayrılan pay açısından incelendiğinde
Türkiye ile hızla gelişmekte olan ülkeler arasında büyük farklar oldu-
ğu değerlendirilmiş, bu farkın yükseköğretim olarak değerlendirildi-
ğinde ise daha da fazla olduğu görülmüştür.
Türkiye nüfusunun%52’lik kısmın genç nüfus olarak değer-
lendirildiği ve genç nüfusun eğitimine verilecek önemin bilgi toplu-
mu olma yolunda anahtar rol alacağı değerlendirilmektedir.
Türkiye’de öğrenciler daha fazla para harcayıp, öğretmen
ve derslik olarak az olmaktan kaynaklanan ilgiden daha az faydalan-
maktadırlar. Bunu yanında öğretim elemanlarının sayısı ve bu öğretim
elemanlarının aldıkları ücretler açısından değerlendirme yapıldığında
yine gelişmekte olan ülkeler içinde iyi bir dereceye sahip olunamadığı
görülmektedir.
İleri teknolojinin ürünleri olan telefon, bilgisayar, ipod,
internet gibi ürünleri satın alıp kullanma ve değiştirme sıklığı
açısından değerlendirildiğinde dünya sıralaması listesinin ilk
sıralarında yer alırken bu teknolojileri üretip dış pazarlara satma
açısından değerlendirildiğinde listenin alt sıralarında yer alındığı
görülmektedir.
İleri teknolojileri üretip pazarlar da var olmayı sağlayacak
teknoparkların sayısının yeterli olmadığı, teknoloji ithalatının
ihracattan daha fazla olduğu değerlendirilmiştir. İleri teknoloji
ürünlerinin pahalı ürünler olması sebebiyle satın alınan her ürün ülke
ekonomisini daraltırken gelişmiş ülkelerin kaslarının dolmasına bu da
zaten açık olan ekonomik farkın giderek açılmasına sebep olmaktadır.
НАЦИОНАЛЬНЫЕ СТРАТЕГИИ РАЗВИТИЯ ТЮРКОЯЗЫЧНЫХ СТРАН
V Конгресс социологов тюркоязычных стран 287
Bilgi toplumunun göstergeleri olarak değerlendirilen patent
başvuruları ve makale/dergi yazıları açısından değerlendirildiğinde
bilgi toplumu olma yolunda sıkı çalışmak gerektiği ve Türkiye’nin
daha yolun başında olduğu değerlendirilmektedir.
Küreselleşen dünya da bilginin hızlı yayılımını sağlayan ile-
ri teknoloji ürünleri olan bilgisayarlar vasıtasıyla kullanılan internet
kullanım oranları açısından değerlendirme yapıldığında OECD ve
BRIC ülkelere göre zaten az olan kullanım oranı, amacına uygun
kullanılmamakta, e-posta maksatlı kullanım araştırma maksatlı kul-
lanıma göre üç kat daha fazla olduğu değerlendirilmektedir. Ancak
internet için ödenen ücretler olarak dünyanın en pahalı internetini
kullanan ülkeler arasında olduğumuz da bir gerçektir.
Bilgi toplumunda eğitilmiş insanın önemi bir kat daha art-
mıştır. Türkiye’de genç nüfusu eğitmek için yükseköğretime daha
fazla önem verilmeli, okullaşma oranı, öğretim elemanı sayısı ve sağ-
lanan imkânlar arttırılarak «beyaz yakalı� işçi sayısının artmasının
sağlanması gerektiği vurgulanmıştır.
Sosyal sermaye ve GSYİH oranları arasındaki bağlantı ince-
lenerek ekonomik refahlığın güven duygusuna etkisi değerlendiril-
melidir. Ekonomik olarak rahat olan kişiler de güven duygusu daha
fazla olduğu bunun da sosyal sermayenin artmasına sebep olduğu de-
ğerlendirilmiştir.
Türk insanının özünde var olan yardımlaşma, dayanışma gibi
insani duyguların yaşanılan siyasi ve ekonomik krizler, yapılan hatalı
yatırımlar, devlet çıkarlarının önüne geçen siyasi ve kişisel çıkarlar
sayesinde giderek törpülendiği, sonuçta güven duygusunun kaybol-
masına yol açtığı değerlendirilmiştir.
Sosyal sermaye oluşumuna destek veren en önemli yapıların
başında sivil toplum kuruluşları gelmektedir. Bugüne kadar kavgacı,
siyasi kimliklere bürünmüş sivil toplum kuruluşları artık hem işçinin
hem işverenin hem de devletin çıkarlarını koruyacak politikalar belir-
lemeli ve dünya da mevcut diğer sivil toplum kuruluşlarıyla kendini
karşılaştırarak politikalarını güncellemelidir.
Güven duygusunun yaygınlaştığı toplumlarda suç oranının
düşük olduğu, bununda güvenlik harcamalarının azalmasına sebep
olduğu vurgulanmıştır. Ülkelerin GSYİM’dan yapılan harcama ka-
lemlerinde en fazla yer tutan güvenlik harcamalarını yerine vatandaşa
|