НАЦИОНАЛЬНЫЕ СТРАТЕГИИ РАЗВИТИЯ ТЮРКОЯЗЫЧНЫХ СТРАН
V Конгресс социологов тюркоязычных стран 261
Summary
The short summary
In article the sociological bases of an ethnonational modernization dis-
course of the Tatars who have gained the development under the influence
of the European Modernist style are considered. Influence of a social and
economic environment of the Soviet industrialization and specifics of a ratio
of culture of the ethnic majority (Russians) and ethnic minority (Tatars) still
make inertial impact on a current state of ethnic culture of Tatars, the Tatar
language and national mass media.
Keywords ethnicity, modernization, language competence, social struc-
ture, ethnonational identity, nationalist discourse
Kısa özet Bu makalede, sosyolojik taban Tatar modernizasyon söylem,
alınan kendi gelişimine etkisi altında avrupa Modernizm. Etkisi sosyo-eko-
nomik çevre sovyet sanayileşme ve özgüllük oranları, kültür, etnik çoğunluğu
(Rusça) ve etnik azınlık (Tatarlar) şimdiye kadar vermekteyiz ataletsel etkisi
mevcut durumu, etnik kültür, tatar, tatar dili ve ulusal medyanın.
Anahtar kelimeler etnik köken, modernizasyon, dil yeterlilik, sosyal
yapı, этнонациональная kimlik, milliyetçi söylem
ТҮРКІТІЛДЕС ЕЛДЕР ДАМУЫНЫҢ ҰЛТТЫҚ СТРАТЕГИЯЛАРЫ
262 Түркітілдес елдер әлеуметтанушыларының V Конгресі
ТУРЕЦКАЯ РЕСПУБЛИКА
TÜRK DİLLİ ÜLKELERDE DİNİ DEĞERLER
Prof. Dr. Hayati Tüfekçioğlu
İstanbul Üniversitesi, Rektor mustesari ve sosyoloji bolum baskani
Prof. Dr. Veysel Bozkurt
İstanbul Üniversitesi, Sosyal degişim ve sosyal kurumlar bolumu başkanı
Prof. Dr. Birol Yeşilada
Portland State University USA
Giriş
Aguste Comte’dan Karl Marks’a, Friedrich Nietzsche’den Max
Weber’e, 19. yüzyılın hemen hemen tüm sosyal teorisyenleri, modern
toplumun gelişine paralel bir biçimde, dini değerlerin sosyal hayatta-
ki etkisini yitireceğini ve bunun yerini, rasyonel/seküler bir anlayı-
şın alacağını iddia etmişlerdir (Casanova, 1994; Berger ve Zijderveld,
2009). Nitekim sonraki yıllarda dinin modern/kentli toplumun haya-
tında gerilediği sıkça ifade edilmiştir (Cox, 1966). Ancak aralarında
Berger’ın da bulunduğu bazı sosyologlar, 1970’li yıllardan itibaren
sekülerleşme tezine karşı itirazlarını dile getirmeye başlamışlardır
(Berger, 2008; Casanova, 2007).
«Bilimsel materyalizm»e iman eden seküler bir «Homo-Sovye-
tikus» yaratmayı hedefleyen Sovyet Sosyalist yönetimi, geleneksel
kültürü ve dini değerleri bastırmış ve dini sınırlayan modernleşme
kampanyaları düzenlemiştir. 1928 yılından başlayarak Orta Asya’da
göçebeler yerleşik hayata geçmeye ve kolhozlara katılmaya zorlan-
mıştır. Geniş ölçekli tarımsal üretim planları ile bu politikalar haya-
ta geçirilmeye çalışılmıştır. Yine bu amaçla eğitim ve dil reformu-
НАЦИОНАЛЬНЫЕ СТРАТЕГИИ РАЗВИТИЯ ТЮРКОЯЗЫЧНЫХ СТРАН
V Конгресс социологов тюркоязычных стран 263
nu başlatılmıştır (Gullette 2010; Taşdelen, 2011). Sovyet yönetimi,
Orta Asya halklarının dini ve ulusal kimliklerini ortadan kaldırarak,
Sovyet kimliğini benimsetmek ve yeni bir kültür yaratmak istemiş
(Abazov, 2007) ve bu amaçla dini değerler, güç kullanarak kamusal
alandan çıkartılmıştır (Khalid,
2007).
Sovyet yönetimi, başlangıçta şeriat mahkemelerini destekleye-
cek kadar serbest davransa da, 1920’lerin ikinci yarısından itibaren
bu kurumları lağvetmiştir. İslami okulları ve camileri kapatmış ve din
adamları baskı altına alınmıştır. Diğer birçok bölge olduğu gibi, Ku-
zeybatı Kafkasya’da da Sovyet yönetimi döneminde dini gelenekler
zayıflatılmış ve din nezaret altında alınmıştır (Babich, 2008; Tokluoğ-
lu, 2012). Zaman zaman politikalarında konjonktürel değişmeler olsa
bile, Sosyalist yönetimin dine mesafeli duruşu özünde değişmemiştir.
Bir Kafkas ülkesi olan Azerbaycan’ın, kendine has bir din anlayışı-
na sahip olduğu söylenebilir. Anayasasında resmi dine yer vermeyen
Azerbaycan, bünyesindeki önemli Şii unsuruyla bu çalışmada ele alı-
nan ve hepsi Sunni olan diğer Türk dilli toplumlardan kimi yönleriyle
ayrılmaktadır.
Kazaklar, her ne kadar İslam ile 14. yüzyıldan itibaren tanışma-
ya başlasalar da, İslam’ın bölgede asıl yaygınlaşması Volga Tatarları
kanalıyla ve Ruslar’ın teşvikiyle 19. yüzyılda olmuştur. Kazakları’n
göçebe yaşam biçimleri bu gecikmenin en önemli sebepleri arasın-
da sayılmaktadır. Din konusunda daha az sınırlayıcı ve daha çok
toleranslı olan Kazak kültürü, İslam öncesi ritüellerin bir kısmını
İslam’a eklemleyerek yaşamaya devam etmiştir (Aydıngün ve Tüfek-
etmiştir (Aydıngün ve Tüfek-
çioğlu, 2012; Kort, 2004). Bazı yazarlara göre (Rashid, 1994) kentli
Kazak kadınları, Rus kadınlardan bile daha özgür olmuştur.
Göçebe kökenden gelen ve göçebeliği devam ettiren Kazak, Kır-
gız ve Türkmenler arasında İslamiyet, Sovyet Sosyalist yönetimi
öncesinde de, en gevşek formları ile benimsenmiştir. Dini ritüellere
özellikle doğum, ölüm, evlenme gibi törenlerde başvurulur ve günlük
ibadetini yapmak isteyenler de bu görevlerini daha çok bireysel olarak
yerine getirirlerdi. Buna karşılık Özbekler, Tacikler, hatta Tatarlar ara-
sında İslamiyet hayatın her safhasında etkili olmuştur (Togan, 2012).
Sovyet politikalarının bölgenin kültürel gelişimi üzerinde derin
izler bıraktığı konusundan yaygın bir kanaat vardır (Abazov, 2007).
Bugün Orta Asya faklı geleneklerin ve kültürlerin bir karışımını tem-
ТҮРКІТІЛДЕС ЕЛДЕР ДАМУЫНЫҢ ҰЛТТЫҚ СТРАТЕГИЯЛАРЫ
264 Түркітілдес елдер әлеуметтанушыларының V Конгресі
sil etmekte ve halen de Rus/Sovyet etkisi bölgenin kültür ve siyaseti
üzerindeki varlığını (Öniş, 2001). Örneğin 1991
yılında Sovyet yö-
netimi çöktüğünde çoğunluğu kuzey-doğu bölgelerinde yaşayan, Rus
kültürü/değerleri ile yetişmiş (Russophone) kentli Kazaklar2ın, Rus-
ya ile yakın bağları olmayan bir hayatı endişe ile karşıladığı ifade
edilmiştir (Dave,
2007
).
Öte yandan İslam’a daha yakın olan ve güneyde yaşayan
Kazaklar’ın da dinle ilişkileri daha çok kültürel düzeydedir. Bunların
çok azı İslam’ın kurallarını günlük hayatlarında tatbik etmektedirler.
Yine çok küçük bir bölümü, ibadet için dini bilgiye (bazı surelerin
ezberine) sahiptirler. Özbekçe ve Türkmence tercümelerinde olduğu
gibi Kuran’ın Kazakça’ya tercümesi de ancak 1990’lı yılların başın-
da olmuştur (Cummings, 2005).
Bazı yazarlar (Gullette, 2010; Liczek & Wandel, 2009) böl-
gedeki İslami gelişme ile pre-Sovyet normların canlandığını iddia
ediyorlar. Onlara göre, tarihsel bir kurgu olarak Kırgızistan’da
«derin geçmiş» dirilmektedir. Günümüz Kırgız dilinde «mankurt,
Kırgız değerlerinden sapmayı simgelemektedir. Mankurtlaşmak
sadece atasını tanımamaktan ve Kırgız olmaktan çıkmak değil,
aynı zamanda insanlıktan çıkmayı ifade etmektedir. Manas destanı-
na dayandırılan ulusal birlik, çalışkanlık, yurtseverlik, ulusal onur,
halklar arasında uyum ve işbirliği, eliaçıklık, doğayla uyum, Kır-
gız devletinin korunması, bilgiyle refaha ulaşmak ve hoşgörü gibi
değerlerle Kırgız kimliğinin ana öğeleri oluşturulmaya çalışılmak-
tadır. Ancak halen Kırgızistan’da bir hedef ve değerler sisteminin
oluşturulamaması şikâyet edilen konular arasında belirtilmektedir
(Gürbüz, 2012). Din, bölgede milli kimliği oluşturmanın en önemli
ögelerinden birisi haline gelmiştir.
Günümüzde az sayıda kentli Özbek düzenli ibadet etmekte ya
da camiye gitmektedir. Ancak Özbekler, hayırseverlik, diğer Müs-
lümanlar’la dayanışma içinde olmak, aileye ve büyüklere saygı gibi
İslami değerlerle gurur duymaktadırlar (Spechler, 2008). Dindar
Müslümanlar’ın çoğunluğu sufi geleneği benimsemektedir. Özbek-
ler arasında «El işte, gönül Tanrı’da» anlayışı, çalışmanın bir ibadet
gibi yorumlanmasına yol açmıştır. Sovyet döneminde 1960’lı yıllar-
dan itibaren, hükümet kontrolünde olan «resmi» İslam ile kontrolde
olmayan ve negatif çağrışımları olan «paralel» İslam ayrımları ya-
НАЦИОНАЛЬНЫЕ СТРАТЕГИИ РАЗВИТИЯ ТЮРКОЯЗЫЧНЫХ СТРАН
V Конгресс социологов тюркоязычных стран 265
pılmaya başlanmıştır. Sovyet döneminde, tarikatlar, gizli paralel bir
örgütlenme ve tehdit olarak görülmüştür (Louw, 2007).
Otoriteryen günümüz Özbek yönetimi, devlet kontrolündeki
resmi İslam’ı destekliyor. Ancak dini liderler ve imamlar, din kay-
naklı siyasi muhalefeti engellemek için yakından izlenmektedir. İzin
verilen İslam sınırını aşan (radikal İslam’ı savunan) binlerce ki-
şinin hapishanelerde olduğu ifade edilmektedir. Ancak bazı yazarla-
ra göre (Balım ve Gürbüz, 2012) radikal din ve devlet arasındaki
gerginlik, zaman zaman Özbekistan’ın bütünlüğünü tehlikeye atacak
boyutlara ulaşabilmektedir. Khalid’e (
2007)
göre Orta Asya’da din,
toplumda iktidarı sürdürmek için istismar edilen araçlardan birisi ha-
line gelmiştir.
Türkiye’de devlet, Cumhuriyetle beraber, Fransız tipi bir laiklik
anlayışını benimsemiş olsa bile din, toplumda merkezi bir rol oyna-
maya devam etmiştir. Bazı yazarlara göre (Kanra, 2009) Atatürkçü-
lük, dini kontrol ederek, ulus inşa etmenin bir aracı olarak kullanmaya
çalışmıştır. Şerif Mardin ilk baskısını 1967’de yaptığı ‘Din ve İdeo-
loji’de Türkiye’nin değer boşluğunun gözleri kamaştıracak boyutta
olduğunu söylüyor. Ona göre, «Alt sınıflarda bu değer boşluğu İslami
olarak bildikleri itikatlara sıkı sıkıya sarılmak suretiyle halledilmek
istenmiştir. Aydınlarca ‘batıl itikatların artışı’ olarak değerlendirilen
bu niteliklerin toplumsal ve siyasal davranış boyutlarına dönüşeceği
şüphe kabul etmez» durumdur.
Mardin’in 40 yıldan fazla bir süre önce yaptığı bu öngörülere
paralel bir biçimde, 2000’li yıllarda İslamcı ideoloji içinde yetişen
bir kadro AK Parti ile iktidara gelmiştir. Ancak Türk modernleşmesi,
diğer toplumsal gruplarda olduğu gibi muhafazakâr çevreleri de etki-
lemiştir. Nitekim AK Parti kurucuları, değiştiklerini, dini siyasetten
ayırdıklarını ve demokrasinin kurallarını benimsediklerini deklare
etmişlerdir (Demiralp, 2009). Dünya Değerler Araştırması’nın daha
önceki anket sonuçları da ortaya koymuştur ki, Türkiye, özellikle Av-
rupalılar ile karşılaştırıldığında en dindar ülkedir (Yeşilada&
Noor-
dijk,
2010
). Yine Türk toplumunun Batı ile karşılaştırıldığında ayırt
edici diğer özellikleri arasında, düşük güven düzeyi ve kadercilik de
yer almaktadır (Esmer, 1999).
Rusya bölge ile ortak geçmişi dolayısıyla analize mukayese
grubu olarak dâhil edilmiştir. Rusya’da 1721’de Büyük Petro
ТҮРКІТІЛДЕС ЕЛДЕР ДАМУЫНЫҢ ҰЛТТЫҚ СТРАТЕГИЯЛАРЫ
266 Түркітілдес елдер әлеуметтанушыларының V Конгресі
tarafından, Moskova Patrikhanesi’nin kaldırılmasından itibaren
kilisenin otoritesi sıkı bir biçimde kontrol edilmiştir. Faaliyetleri,
eğitim ve dini seremonilerle sınırlandırılmıştır. Diğer taraftan Rus-
ya’da dinin Rus düşüncesini yönlendirdiğine ve rasyonalizmin ona
uzak olduğuna dair de yaygın bir inanç vardır (
Schrooyen, 2004).
Bunun yanında Sovyetler Birliği’nde uygulanan din karşıtı politika-
lara rağmen din toplum katında yaşamaya devam etmiştir. Serbest-
liğin gelmesiyle, dini değerlere ilginin ve ibadethanelerin sayısının
arttığı sıkça dile getirilmiştir (Yaman, 2008). Sosyalist deneyimin
etkisi Rusya’da Müslüman Orta Asya cumhuriyetlerinden çok derin
olmuştur.
Kısaca ifade etmek gerekirse, Türk dilli ülkelerde dini değerle-
ri incelemeyi amaçlayan bu çalışmanın temel argümanı, Türk dili
konuşan ülkelerin hepsi Müslüman olmakla birlikte, yaşadıkları coğ-
rafyaların, tarihsel deneyimlerin ve bugünkü demografik yapılarının
etkiyle dini konudaki değerleri Türkiye’den önemli ölçüde farklıdır.
Bu iddianın alt başlıkları
«Dünya Değerler Araştırması»nın
data seti-
ni dayanarak test edilecektir.
Data ve Türk Dilli Ülkeler
Türk dili konuşan ülkelerde dini değerleri ortaya koymak için
Dünya Değerler Araştırması’nın (DDA) son dalga veri seti (2011)
kullanılmıştır. Data seti 36 ülkeyi kapsamakla birlikte, bu tebliğde
Türkiye, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan ve kontrol
grubu olarak Rusya verisi kullanmıştır. Son dalgada Türk dili konu-
şan ülkelerden Türkmenistan’ın verisi yer almadığı için, bu ülke ana-
lizlere alınamamıştır.
Toplamda 9607 kişiyi kapsayan veri setinin yüzde
16,7’sini
Tür-
kiye,
10,4’ünü
Azerbaycan,
15,6
’ünü Özbekistan,
15,6’sını
Kırgızis-
tan,
15,6’sını
Kazakistan ve
26’sını da Rusya oluşturmaktadır. Verinin
yüzde 44,8’i
erkek, yüzde 55,2’i kadınlardan
oluşmaktadır. Katılan-
ların yüzde 66.8’i dini aidiyetini Müslüman, yüzde 22.2’si Ortodoks,
yüzde 11’i ise hiçbir- bağlı değil şeklinde ifade etmiştir. Hiçbir dine
mensup olmadığını ifade edenlerin oranı en yüksek yüzde 27 ile Rus-
ya’dadır. İkinci sırayı Kazakistan almaktadır. Bunların dışındaki ül-
kelerde bu oran oldukça düşüktür.
İncelenen ülkeler arasında kentleşme oranı en yüksek olanlar,
Rusya (%73.5) ve Türkiye’dir (%71). Kentli nüfusun en düşük oldu-
НАЦИОНАЛЬНЫЕ СТРАТЕГИИ РАЗВИТИЯ ТЮРКОЯЗЫЧНЫХ СТРАН
V Конгресс социологов тюркоязычных стран 267
ğu ülkeler ise Kırgızistan (%35) ve Özbekistan’dır (%37). Azerbay-
can (%52,2) ve Kazakistan’da (%53,6) kentli nüfus ortalamanın biraz
üzerindedir.
Çocuk sayısı ve evlik oranı en yüksek olanlar, kırsal nüfusun
çoğunlukta olduğu Özbek ve Kırgızlar arasındadır. Diğer ülkelerin
hepsinde çocuk sayısı ortalaması 2’nin oldukça altındadır. Ruslar,
evlik oranı ve çocuk sayısında en düşük (%1,3), fakat boşanma ora-
nı en yüksek olandır. Aile tarzı Türk dilli ülkelerde Rusya’dan be-
lirgin biçimde ayrılmaktadır. Örneğin boşanma ve evli olmaksızın
birlikte yaşayan Müslümanlar’ın oranı Ruslar’la karşılaştırıldığında
çok düşüktür. Sadece Rus kültürünün daha yoğun etkisinde olan ve
bünyesinde önemli bir Rus nüfusu da barındıran
Kazakistan’da bu
oran, Ruslar’a kısmen yaklaşmaktadır. Özellikle hiçbir dine mensup
değilim diyenlerde, evlilik oranı azalmakta, buna karşılık boşanma
oranları artmaktadır. Hala nüfusunun yüzde 5,7’si biçimsel eğitimi
olmadığını söyleyen Türkiyeli Türkler arasında eğitim en düşük dü-
zeydedir. Eğitimde en yüksek oran ise Rusya ve Kazakistan’dadır.
2012 İnsani Gelişme İndeksi’nde Rusya 55, Kazakistan 69,
Azerbaycan 82, Türkiye 90, Özbekistan 114 ve Kırgızistan 125. sıra-
dadır. Yani özellikle Rusya ve Kazakistan dışındakilerin sıralamadaki
yerleri oldukça kötüdür. Altı ülkenin de son 12 yılın ortalama büyüme
oranı yüzde 4’ün üstündedir. En yüksek büyüme oranı yüzde 13 ile
Azerbaycan’ındır.
Dini değerlere ilişkin bulgular
Sosyologlar, insanların çocuklarına, onların gelecekte ihtiyaç
duyacaklarına inandıkları değerleri aşıladıklarını iddia ederler (Boz-
kurt, 2014). Ankete katılanlar içinde dindar çocuk isterim diyenle-
rin oranı en çok yüzde 37,3 ile Türkiye’dir. En düşük oran ise yüzde
5,7 ile Özbekistan’dadır. Onu yüzde 10.2 ile Kazakistan izlemektedir
(
Χ²=683,345, df=5, P< 0, 000).
Müslümanlar için cenazeler dışında bugünlerde camiye (Müs-
lüman olmayanlar için, Cenazeler, evlenmeler, vaftizler dışında bu-
günlerde sinagoga/kiliseye) ne kadar sık gidiyorsunuz ? soruna en
çok Türkler (%30.6) ve ikinci sırada da Kırgızlar (%29.3) haftada
bir veya daha fazla cevabını vermişlerdir. Bu oran, diğer ülkelerin
tümünde yüzde 10’un oldukça altındadır.
ТҮРКІТІЛДЕС ЕЛДЕР ДАМУЫНЫҢ ҰЛТТЫҚ СТРАТЕГИЯЛАРЫ
268 Түркітілдес елдер әлеуметтанушыларының V Конгресі
Tablo.1’de görüldüğü şekilde hemen hemen hiç ibadet etmedi-
ğini söyleyenler en çok Azeriler (%43.3)
arasındadır. Azeriler, Öz-
bekler, Ruslar ve Kazaklar izlemektedir.
Tablo 1
Ulke* Camiye(Sinagog/Kiliseye) ne kadar sık gidiyorsunuz?
% within Ulke
Camiye(Sinagog/Kiliseye) ne kadar sık gidiyorsunuz
?
Total
Haftada
bir
defadanfazla
Haftada bir
Ayda bir
Özelgünler
-
de,
bayram
-
larda
Yılda bir
Yılda
bir
de
-
fadandaha az
Hiç;
hemen
hemen hiç
Ulke
TR
12,1
18,5
4,0
30,1
2,6
5,7
27,0 100,0
AZ
2,9
2,3
4,2
36,4
5,7
5,2
43,3 100,0
OZ-
BEK
1,1
3,7
4,8
32,6
3,1
15,5
39,3 100,0
KRG
9,4
19,9
9,2
22,4
3,0
8,7
27,4 100,0
KA-
ZAK
2,1
6,8
10,8
26,5
9,1
8,3
36,4 100,0
RU
1,5
3,3
8,8
27,4 10,5
11,2
37,3 100,0
Total
4,7
9,0
7,3
28,7
6,1
9,4
34,8 100,0
(
Χ²=1444,372, df=30, P< 0, 000)
Cenazeler, evlenmeler dışında
ne sıklıkta dua edersiniz? so-
rusuna yine Türkler (%62.2) ve Kırgızlar (%51.6) günde bir veya
birden fazla dua ederim cevabını vermişlerdir. Yine en çok Özbekler
(%54.2), sonra Azeriler (% 41.9), sonra da Ruslar (
%39,7) ve Kazak-
lar (%33,8) hemen hemen hiçbir zaman dua etmem
cevabı vermiş-
lerdir. Bu diğer Müslüman ülkelerle karşılaştırıldığında hayli seküler
sayılabilecek bir kitledir. Hiç dua etmem diyenlerin diğer Müslüman
ülkelerdeki oranı,
Malezya’da%, 1,1, Nijerya’da%0,1, Pakistan’da%
0,6’dır.
НАЦИОНАЛЬНЫЕ СТРАТЕГИИ РАЗВИТИЯ ТЮРКОЯЗЫЧНЫХ СТРАН
V Конгресс социологов тюркоязычных стран 269
Tablo 2
Ülkeler *Ne sıklıkta dua edersiniz
% within Ulke
N
e sıklıkta dua edersiniz
Total
Günde birkaç defa
Günde bir
defa
Haftada
birkaç defa
Sadece dini tör
enlerde
Sadece özel dini günlerde
Yılda
bir
defa
Yılda birden
az
Hemen he
-
men hiç
Ulke
TR
47,3 14,9
18,5 3,6
8,9
1,2 1,3
4,3
100,0
AZ
14,3 1,9
2,4
8,5
23,5
3,7 3,9
41,9 100,0
OZBEK
11,8 6,0
2,8
3,9
7,4
1,4 12,6 54,2 100,0
KRG
36,2 15,6
10,6 5,3
11,5
2,1 8,9
9,7
100,0
KAZAK
6,7
9,9
8,1
14,7 16,1
3,3 7,4
33,8 100,0
RU
8,4
7,0
8,6
11,5 13,0
3,9 7,9
39,7 100,0
Total
20,3 9,5
8,9
8,1
12,8
2,6 7,2
30,5 100,0
(
Χ²=3114,287, df=35, P< 0, 000)
�Camiye (sinagoga/kiliseye) gidip gitmediğinize bakmaksızın
siz
Достарыңызбен бөлісу: |