Anahtar Kelimeler: problem, problem çözme, öğrenci, hemşirelik öğrencisi.
GiriĢ
Problem; bir kimsenin istenilen bir amaca varmak için topladığı mevcut
güçlerinin karşısına çıkan engeldir. Temelde bireyin belli bir hedefe ulaşmada
engellemeyle karşılaştığı bir çatışma durumudur. Engelleme hedefe ulaşmayı
güçleştirmektedir. Böyle bir durumda problem çözme ise, engeli aşmanın en iyi
yolunu bulmaktır [1]. D‘Zurilla ve Goldfried [2] problem çözmeyi; problem
durumu ile başa çıkabilmek için etkili alternatif çözümler oluşturmayı ve bu
alternatif çözümler arasından en etkili olanını ön plana çıkarmayı içeren
davranışsal bir süreç olarak tanımlamaktadır. Heppner ve ark. [3] problem
çözmeyi; gerçek yaşamda kişilerarası ve kişinin kendi zihninde oluşan problemler
karşısında bilişsel, davranışsal ve kendi kendini olumlu değerlendirme tepkilerinin
bir hedefe yöneltilmesi olarak tanımlamaktadırlar.
Problem ile başa çıkma, kişinin problemli durumları çözme yeteneğine,
kendini bilişsel olarak değerlendirmesine ve büyük ölçüde probleme
odaklanmasına bağlıdır. Buradan anlaşıldığı gibi kişi öncelikle kendisini çok iyi
tanımak zorundadır. Kendini analiz eden, kendisi hakkında neyin gerekli, neyin
171
АХМЕТ ЯСАУИ УНИВЕРСИТЕТІНІҢ ХАБАРШЫСЫ, №2, 2014
gereksiz olduğunu ayırt eden kişi uygun olmayan koşulların ve problem yaratan
durumlarının üstesinden gelmek için çaba harcayacaktır. Problem çözme, öncelikle
fen bilimleri alanında ve laboratuar ortamındaki problemleri çözme olarak ele
alınırken, 1960‘lı ve 70‘li yıllarda, sosyal bilimler alanında da ele alınmış,
bireylerin psikolojik uyumlarıyla problem çözme becerileri arasındaki ilişkiler
incelenmiştir. Bilişsel yaklaşımın yaygınlaşmasıyla birlikte problem çözme, farklı
bilişsel ve düşünsel süreçlerin toplamı olarak tanımlanmıştır [4].
Bireyin kendi problem çözme becerilerini değerlendirme ve algılama biçimi,
yaşamında karşılaştığı güçlüklere nasıl yaklaştığını ve onlarla nasıl baş ettiğini
etkileyen önemli bir bileşendir [5]. Böylece, bireyin kendisini algılayış biçimi,
kendisi ve çevresiyle aynı zamanda karşılaştığı problemlerle ilgili bilgileri işleme
sürecini etkilemektedir [6].
Heppner ve Krauskopf [6], problem çözmede kullanılan başa çıkma
stratejilerini; a.Bireyin içinde bulunduğu problemi bilişsel başa çıkma
stratejilerinden yararlanarak yeniden düzenlemeye çalışması (problemli durumu
yeniden yapılama), b.Problemi çözmek için kendisine güvenmesi, c.Problemle başa
çıkabildiği düşüncesiyle kaygıdan kurtulması (bilişsel rasyonalizasyon), d.Problemi
çözmek için hedefler belirleyerek yeniden planlama yapması (eyleme geçme)
olarak belirtmişlerdir.
Öner [7] de, bireylerin problem çözme davranışlarını üç kategoriyle
açıklamıştır. Bu kategoriler şunlardır: a- Kaçınma: Kaçınma davranışını gösteren
birey problem ortaya çıktığı zaman sorundan kaçmayı ya da reddetmeyi tercih eder.
Bazen problem olduğunu bile kabul etmediğinden, çözüm için uğraşmasına gerek
yoktur. Çünkü onun için ortada problem ya da anlaşmazlık diye bir durum yoktur.
b-Saldırganlık: Problem ortaya çıktığında taraflardan birinin karşı taraf üstünde güç
kullanarak sorunu çözmeye çalışmasıdır. Bu davranış genellikle taraflar problem
üzerinde konuşmak istemedikleri ya da birbirlerinin gereksinim ve isteklerine
önem vermedikleri durumlarda söz konusudur. Bu kişiler konuşmak yerine karşı
tarafa saldırarak ya da şiddet uygulayarak bir çözüme ulaşmaya çalışırlar.
Saldırganlık genellikle tarafların sorunu birbirlerinin bakış açısından göremedikleri
ve değerlendiremedikleri zaman ortaya çıkar. c- İletişim: Problem ortaya çıktığı
zaman taraflar birbirini suçlamadan, hakaret etmeden, birbirlerine zarar vermeden
sorunun üzerinde odaklaşırlar. Bu kişiler ortada bir problem olduğunu bilirler ve
çözüm için de çeşitli seçeneklerin bulunması gerektiği üzerinde dururlar. Bu tür
yaklaşımı benimseyen kişiler, işbirliğine yatkındırlar ve işbirliğinin sağlanabilmesi
için iletişim kurulmasının temel olduğuna inanırlar. Bu kişiler karşısındakilerle
empati kurabilme yetisine sahip, etkili dinleme becerisi olan kişilerdir. Bu nedenle
de sorunu çeşitli bakış açılarından görebilirler. Taraflar bu yaklaşımı benimsediği
zaman, her iki tarafın da çıkarlarını gözeterek gereksinimlerini karşılayabilecekleri
bir anlaşmaya varırlar.
Kısaca, problem çözme sürecinde başarı, her şeyden önce problemin doğru bir
biçimde tanımlanmasına bağlıdır. Bireyi huzursuz eden durumun ne olduğu kesin
bir biçimde tanımlanamazsa çözümü için doğru yaklaşım da bulunamaz. Bunun
172
Достарыңызбен бөлісу: |