Çizgi filmlerin Türkçe dil öğretiminde temel yararları:
Öğrencileri motive eder, ilgilerini artırır
Öğrenciler öğrendiği dil ülkesinin kültürel değerlerini öğrenir
Öğrencilerin konuşma ve dinleme becerileriningelişmelerine katkı sağlar.
Televizyon hem eğitici, hem öğretici hem de eğlendirici özellikleriyle bir çok kitleye hitap
ederken çocuğun yaşamındaki varlığı görmezden gelinemez. Birden fazla duyuya hitap etme
özelliği, her sosyoekonomik düzeydeki aileye ulaşması ve çocukların televizyon karşısında
geçirdikleri zaman dikkate alındığında televizyon programlarının çocuğunyaşamındaki önemi
daha da artmaktadır. Bu çalışmada son dönemlerde bir çokçocuğun yaşamında var olan Pepee
Çizgi Filmini örnek olarak aldım. Araştırmanın daha rahat anlaşılabilmesi içinPepee çizgi filmine
ait bazı temel bilgilere yer vermek gerekmektedir. Pepee çizgi filmi 6 Haziran 2008 yılında TRT
Çocuk kanalında yayın hayatına başlamıştır. Halen aynı kanalda hafta içI günde 4, hafta sonu
günde 5 kere yayınlanmaktadır. (Pepee, 13 Eylül Senaryosu; oyuncu Ayşe Şule Bilgiç’e, müzikleri
anadolu rock şarkıcısı Ali TufanKıraç’a aittir. Pepee çizgi filminin baş karakterinin adı Pepe’dir.
Pepe ilk başlarda kekeleyerek konuştuğu için bu ad verilmiştir [4]. Çizgi filmin diğer kahramanları
arasında Pepe’nin annesi, babası, dedesi, ninesi, kız kardeşi Bebe, zürafa arkadaşı Zulu, Zulu’nun
6 kardeşi, Maymuş, Köpüş, Kaliş, kuzeni Şila ve Şuşu (dış ses: Ayşe Şule Bilgiç) vardır.(Bilgiç,
18.06.2011) Her bölüm yaklaşık 7-10 dk. sürmektedir. Öğretmenler açık uçlu sorularında ise
Pepee’yi Türklerin kültüründen olduğunu, şarkılıoyunlarla öğrettiğini, çocukların anlayabildiği
seviyede olduğu, öğretici ve bilgi verici,halk oyunlarını öğrettiği, eğlendirip güldürdüğü, içinde
şiddet olmadığı, karakterlergerçeğe ve yaş grubuna yakın çizildiği için, sebep sonuç ilişkileri
kurulduğu,büyüklere saygı küçüklere sevgi davranışını kazandırdığı, çok güzel ve
içtenseslendirildiği ve argo sözcükler kullanılmadığı için olumlu bulduklarınıbelirtmişlerdir.
Kültürel unsurların öğretiminde Pepee çizgi filminin önemi çoktur. Türk kültürüne ait unsurlar
Pepe çizgi filminde sık sık karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, çizgi filmlerdeki her bölümün
başlangıcındaki jenerik kısımda Türk Bayrağı bulunmaktadır. Pepee 1. Bölümde halay çekmekte,
8. Bölümde Zeybek oynamakta ve 18. Bölümde ise Trakya karşılaması oynamakta, 31. Bölümde
türküler söylemektedir. 22.bölümde Şuşu Hanımey türküsünü söylerken Şila ile Pepe halay
çekmektedir. 34. Bölümde ise kırmızı renkli nesneleri ararken bir Türk bayrağı bulmakta ve bu
sırada 10. Yıl Marşı çalmaktadır. Türk kültür unsurları dışında bu çizgi filmde farklı kültürlere ait
unsurlar da bulunmaktadır. Batı ve Uzak Doğu medeniyetine ait kıyafet, dans, spor ve müziklerin
yer aldığını görürüz. Mesele, 16. Bölümde Zulu’nun doğum günü partisi batı medeniyetinden
öğelerle kutlanmaktadır. Doğum günü pastası ikram edilmekte, kutlamanın yapıldığı mekanın
etrafını Noel’i andırır şekilde süslü çam ağaçları kuşatmakatdır. Ayrıca “Happy Birthday to you”
şarkısının melodisi kullanılmaktadır. 8.bölümde Zulu Michael Jackson’un geriye doğru ayaklarını
sürüyerek yaptığı meşhur dansı ile bir İspanyol dansını yapmaktadır. Uzak Doğu medeniyeti ile
ilgili de 8. Bölümde bir Hint dansına yer verilmektedir. Ayrıca 4.bölümde Pepee karate yapmakta,
karate kıyafetleri giymekte ya da arkadaşlarına karate oyunu oynamayı teklif etmektedir.
Pepee çizgi filminde sorumluluk, adalet, özgüven, paylaşma v.b. gibi değerler de söz konusu
olmuştur. Altı bölümde değerleri geliştirici sözel iletilere yer verilmiştir. Bunlardan 7. Bölümde
Pepe ve Şila dışladıkları Zulu’dan özür dilemektedirler. 8. Bölümde ise Şuşu Pepe’ye “Seni üzmek
istemem ama yalan da söyleyemem” demektedir. Diğer dört bölümde ise Şuşu’nun Pepe’ye
nasihatleri yer almaktadır. Bunlardan 39. Bölümde Şuşu “Ne demiş atalarımız: Birlikten kuvvet
625
doğar ” diyerek Pepe ile Zulu’yu birlikte hareket etmeye davet etmekte, 40.bölümde ise “yalan
söylemenin ne kadar kötü bir şey olduğunu biliyorsun” diyerek Pepe’yi uyarmaktadır. Şuşu’nun
bazı nasihatleri ise Pepe’yi ve izleyicileri uygun olmayan niyet ve davranışlara da
yöneltebilmektedir. Örneğin, Şuşu, “Pepe keşke onların balonuna binmesine izin verseydin. Sen
de şimdi onların balonlarına binebilirdin. Sen bencillik edip balonu arkadaşlarına paylaşmadın.
Oysa paylaşmak çok güzel bir şeydir” demektedir. Burada bencilliğin kötü bir şey olduğunu
açıklamaktadır. Değerlerin görsel olarak sunumu ise beş bölümde yer almaktadır. Bunlardan
21.bölümde Şila ve Pepe ilk gördüklerinde kovalayarak eziyet ettikleri bir yavru uğurböceğinin
annesine kavuşmasına yardım etmektedirler. 28. Bölümde ise Zulu arkadaşları Pepe ve Şila için
ferdakarlık yapıp kahvaltı hazırlamakta. 29. Bölümde ise Pepe oyuncaklarını çevresindekilerle
paylaşmaktadır. Pepe çizgi filminde sözel olarak herhangi bir batıl inanca yer verilmemiştir. Fakat
görsel olarak batıl inanç olarak değerlendirilen nazar boncuğu her bölümde Pepe’nin elbisesinin
sol göğsünde bulunmaktadır. Televizyonun ve çizgi filmlerin çocukların hayatındaki önemi
nedeniyle çocukların izledikleri programların çocuk gözüyle değerlendirilip, tercih nedenlerinin
bilinmesi ve çocuğun yaşantısındaki etkilerinin incelenmesi, aynı zamanda anne babaların ve bir
eğitimci olarak öğretmenlerin, çocuklara izlettikleri programlardaki tercih nedenlerinin ve
aradıkları özelliklerin bilinmesi önem taşımaktadır. Küçük yaşlardan itibaren müziksel aktivite
içinde bulunarak müzikle beslenen ve desteklenen çocukların ruhsal ve bedensel yönden daha
sağlıklı bir gelişim sergiledikleri gözlenmektedir. Müzik etkinlikleri, bedensel ve zihinsel
olmasının yanı sıra, konuşmaya ve dinlemeyi öğrenmeye, dikkati bir noktada yoğunlaştırmaya
katkıda bulunur. Müzikle çocuğun duyuları gelişir. Çocuk müzikle algılama, tekrarlama, dikkat,
dinleme gibi duyusal ve bilişsel becerilerini geliştirir. Bu nedenle çocukların dikkatini çeken ve
kültürel özellikler taşıyan şarkılar bir çizgi filmin sahip olması gereken olumlu bir özellik olarak
değerlendirilebilir. Araştırmalarda elde edilen bulgulara göre ise, Çocukların %28.7’si Pepee
Çizgi Filmi’nin şarkılarını, %20.5’i ise halk oyunlarını sevdiğini söylemiştir.
Sonuç. Çizgi filmleri dinleyen veya izleyen öğrenciler bir yandan konuşma becerilerini
geliştirirken diğer yandan kültür unsurları ve değerlerle tanışmış bulunmaktadırlar. Bir taraftan
çizgi film aracılığıyla dil öğrenilirken öbür taraftan da milli değerlerin öğrenilmesi,
eğiticilik olma eğilimindedir. Kültürel değerlerin çizgi filmler yoluyla yabancı öğrencilere
öğretilmesi çabuk ve kolay kazandırılan bir yöntem olduğu kanısındayım.
Çizgi filmler, rengin ve sesin devreye girmesi ile akılda kalıcılığı arttırmakta, aynı zamanda
görerek ve işiterek etkin bir öğrenme sağlamaktadır. Çizgi filmlerin bu özellikleri, eğitim ve
öğretim filmlerinin yapısına ve amacına uymaktadır. Eğitim ve öğretimin gerçekleştiği okul ders
yardımcıları içinde kullanılabildiği gibi okul dışında kitle iletişim araçlarınca değişik programlarda
da kullanılmasında yarar vardır.
Kaynaklar
1.
Beill, Brigitte (2003). İyi Çocuk, Zor Çocuk “Doğru Davranışlar Çocuklara
2.
Nasıl Kazandırılır?” (Çev. Cuma Yorulmaz). Ankara: ArkadaşYayınevi.
3.
Çelikkaya, Hasan (1996). Fonksiyonel Eğitim Sosyolojisi. İstanbul: Alfa Yayınları.
4.
Barın, Erol. “Türkçenin Yabancılara Öğretiminde Motivasyon”, 1.Uluslararası Türk Dili Ve
Edebiyatı Sempozyumu Bildirileri, Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta, 2008.
5.
www.google.com
6.
Pepee, wikipedia, 13 Eylül 2012
7.
http://www.trt.net.tr/trtcocuk/program.aspx?id=2517 kasım 2013 tarihindeerişilmiştir.
8.
http://www.trt.net.tr/trtcocuk/program.aspx?id=8717 kasım 2013 tarihinde erişilmiştir.
9.
http://www.dusyeri.com.tr/index.php?p=studyo 17 kasım 2013 tarihinde erişildi.
378.016.33
MEHMET AKİF ERSOY’UN ŞİİRLERİNDEKİ HAYATA BAKIŞI
Nurşat Ebu
Süleyman Demirel Üniversitesi
Sayın dinleyiciler,
626
Konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben sizlere Türkiye İstiklal
marşının yazarı, kendini milletine adamış Mehmet Akif Ersoy’un hayatını ve şiirlerindeki
görüşlerini dilimin döndüğünce aktarmaya çalışacağım.
1873 yılında İstanbul’da doğan Mehmet Akif Ersoy’un asıl mesleği veteriner hekimliktir. İlk sivil
veteriner okulunu birincilikle bitirmiştir. Birinci dünya savaşından sonra yaşanan olumsuz
gelişmeler memleketin içine düştüğü buhran ve sıkıntı her vatansever gibi Mehmet Akif’i de
etkilemiştir. Tarihimizin bu acı günlerinde Sebilürreşad dergisinde “Türklerin asırlardan beri
istiklalini korumuş bir millet olarak yaşadığını ve esarete asla tahammül edemeyeceğini” adeta
haykırmış, mandacılığa şiddetle karşı çıktığı gibi manda yanlılarını da sert bir dille eleştirmiştir.
İzmir’in işgalinden sonra Balıkesir’e geçmiş ve Milli Mücadele saflarına katılmıştır. İstiklal
Savaşının merkezinin Ankara olarak belirlenmesinden sonra Ankara’ya gelmiş ve üst düzey
yöneticiler arasında yer almıştır. Devletin çeşitli kademelerinde çalışmış ve üniversite de hocalık
yapmıştır. 27 Aralık 1936 yılında vatan sevgisi, güçlü millet olma ve bu yolda mücadeleyle geçen
63 yıllık ömrü son bulmuştur.[1]
Mehmet Akif’i millet ve İslam şairi yapan fikirlerine gelince Mehmet Akif’in iki ülküsü
bulunmaktadır: İslam ve millet. Her milletin ulus ya da uluslar arası alanda ün yapmış önemli
şahsiyetleri bulunmaktadır. Türk milleti önünde Mehmet Akif Ersoy’un önemli bir yeri olduğu
hiçbir kimse tarafından yadsınamaz, reddedilemez bir gerçektir. Mehmet Akif Ersoy adı “Türk
milleti için vatan, millet, bayrak, özgürlük ve bağımsızlık kavramlarının karşılığıdır.” dense
sanırım yanlış olmaz. O, sadece bir şair değil, kurtuluş savaşını on kıtaya sığdırarak Milli
Mücadeleyi en mükemmel bir şekilde dile getiren şahsiyettir. Bu nedenle milletin dili, sesi olan
bu şahsiyetin hayatının bilinmesi ve her fırsatta dile getirilmesi yetmez toplumun her kesimi
tarafından örnek alınması da gerekmektedir. [2]
Günümüzde buna oldukça fazla ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Sevr heveslilerinin arttığı bu
günlerde onu, hepimize örnek olacak bir şahsiyet olarak görüyorum.
Şüphesiz, Mehmet Akif Ersoy hakkında bir çok kitap, yüzlerce makale yayımlanmıştır. [3] Ancak
Mehmet Akif Ersoy’un yaptıklarına bakıldığında ne makalelere ne de kitaplara sığdırılamayacağı
görülmektedir. Günümüzde kimi edebiyat, sanat ve siyaset adamlarının aldıkları paye, gördükleri
ilgi göz önüne alınırsa, Akif Ersoy’un yeterince anlaşılmış, özümsenmiş olmadığı, yeterince önem
verilmediği de ortaya çıkmaktadır.
Mehmet Akif, şiirlerinde hayatın gerçek ve hatta acımasız yönünü gözler önüne serer.
İstanbul’daki fakirliği, insanların geçim dertlerini, üzüntüsünü, çaresizliğini anlatır. Şiirlerine
konu olan insanlar ve olaylar gerçektir. Görüp şahit olduğu olayları, kişileri bütün gerçeklikleriyle
anlatır, tasvir eder. M. Akif’in tabiattaki gerçekliği olduğu gibi yansıtmak gerektiğine
inanmaktadır. Akif, şiir ve gerçeklik ilişkisi hakkındaki düşüncelerini şu şekilde ifade etmiştir:
“Ben şiirde hayâle dalmam. Ben basit şeylerden bahsederim. Mesela bu taş, ona taş derim, hacer-
i semâvi demem. Bu tahta, ona tahta derim, taht demem. Eşyanın hakikatlerini hayâl kuvvetleri ile
değiştirip başka bir şekle koymam. Her şeyi olduğu gibi görür, göründüğü gibi tasvir ederim. En
fukara muhitlere gider, onları bir ressam gibi aynen tesbit etmeye çalışırım. Benim şiirimi
beğenenler varsa bundandır. Bence en güzel yazdığım eserlerden birisi Mahalle Kahvesi’dir.
Çünkü o şiirde bir mahalle kahvesinde olan şeyleri olduğu gibi görürsünüz. Hatta bilinen bir
kahveyi tasvir ettim. Kahve sahibine o şiiri okudukları zaman ‘Bu herif mutlaka böyle kahvelerde
yetişti’ demiş. Benim şiirlerimin özelliği budur. Her şeyi olduğu gibi görmek ve göstermek.”[4]
Kurtuluş savaşını İstiklal Marşıyla adeta abideleştirmiş bir vatansever olan Mehmet Akif Ersoy’un
fikirleri ve yaşama bakış tarzı aynı zamanda örnek vatandaşın da tanımıdır. Milletine armağan
ettiği için İstiklal Marşını Safahat adlı kitabına almamıştır. İstiklal Marşını nasıl yazdığını ise “Bu
marş ancak ümitle, imanla yazılabilir. O zamanı bir düşünün. İmanım olmasa böyle bir marşı nasıl
yazabilirdim? Zaten ben de başka türlü düşünüp başka türlü yazanlardan değilim. Bu elimden
gelmez. İçimde ne varsa olduğu gibi yazılarımdadır. Şu var ki İstiklal Marşının şiir olarak hiçbir
değeri yoktur. Ancak tarihi bir değeri vardır.” biçiminde dile getirmiştir. Bu nedenle İstiklal
Marşının yazarı olan bu şahsiyetin düşünceleri, hayata bakışı ve o dönemde yaptıkları davranışlar
örnek alınmalıdır.
627
İncelendiğinde açıkça görüleceği gibi Millet şairinin eserleri milletin dert ve bunalımları ile dolu
olduğu gibi çözümlerine yönelik iletileri de içinde barındırmaktadır. Şiirlerinde kendi dert ve
sıkıntılarına yer vermemiş; ancak, Türk insanının derdini kendi derdi kabul etmiştir.
Onun Türk milletinde gözlemiş olduğu en önemli konulardan biri her alanda geri kalınmışlıktır.
Her şey tembellik ve cehaletin içinde harap olmaktadır. Milletin ahlak anlayışı, birlik ve beraberlik
duyguları körelmiş ya da köreltilmiştir. Din adına hurafeler üretilmiş, bu hurafelere itibar
edilmiştir. Devleti yönetenler kendi çıkarlarını düşünmekten milletin sıkıntılarını düşünemez
olmuşlardır. Yitirilen topraklar, teslim olmuş ordular ve bunlara seyirci kalan millet karşısında
Mehmet Akif Ersoy, üzülmüş, kederlenmiş, eziklik duymuş ancak ümidini ve mücadele azmini
asla yitirmemiştir.
Bırakın matemi yahu! Bırakın feryadı
Ağlamak fayda etseydi babam kalkardı [5]
diyerek milletin azim ve ümit duygularını harekete geçirmeye çalışmıştır.
İslam dinini gerilik ve cahilliğin sorumlusu olarak görmediği gibi Müslümanlığın özünden çok
şekilciliği ile uğraşan, Kuranı yanlış anlayan, yanlış yorumlayan ve yanlış uygulayan din
istismarcıları olduğunu belirtmiştir. Ve şu dizeleri yazmıştır:
Sarıklı milletidir milletin başına bela...
Fakat umumunu birden batırmak iş değil a! [6]
İslam dininde cehaletin, yobazlığın, tembelliğin, batıl inançların yeri yoktur. Mehmet Akif,
İslam’ın ölüler dini olmadığını aksine hayat dini olduğunu da söylemektedir.
İnmemiştir hele Kuran, bunu hakkıyle bilin,
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için [7]
Toplumun kurtuluşu için ahlak inkılabının gerekliliğine inanan Mehmet Akif’e göre İslam dini
ahlakın temelini teşkil etmektedir. Diğer yandan Mehmet Akif Ersoy, Türk milletinin bir ferdi
olmaktan her zaman gurur duymuş, şan ve şerefle dolu Türk tarihine hayran olmuştur. Bunu da
eserlerinde yansıtmıştır. Amacı, yurdunu, milletini seven ve yeri geldiğinde uğrunda ölebilen
karakterde insanlar yetişmesini sağlamaktır. Bunu şu dizelerle dile getirmektedir.
Sahipsiz olan memleketin batması haktır
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır
Akif’e göre bilim ve sanatta ilerlemenin, çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmanın yolu bilinçli ve
sistemli çalışmaktan geçmektedir. Çünkü milletin varlığındaki devamlılık ancak çalışmayla
sağlanabilmektedir. Akif batının teknolojik üstünlüğünü kabul eder ancak batı medeniyetinin
üstünlüğünü kabul etmez. Türk toplumuna ters geldiğini savunur. Bu nedenle medeniyeti
değiştirmek yerine batıdan milli bünyemize uygun olanlarının alınmasının doğru olacağını dile
getirir. Batı karşısında her alanda güçlü bir Türkiye’yi hayal etmiş ve gelişmiş Türkiye’nin diğer
gelişmekte olan ülkelere örnek olması, öncülük etmesi gerektiğini vurgulamış ve ömrü boyunca
bu yolda çalışmıştır.
Sözlerimi Mehmet Akif’in dediği gibi “Allah bir daha İstiklal marşı yazdırmasın.” dileğiyle
noktalamak istiyor , hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Faydalanılan edebiyat:
[1] host.nigde.edu.tr/kiseri/makaleler/maersoy.doc
[2]
http://www.isikkapisi.com/ilk/millet-sairi-mehmet-akif-ersoyun-siirlere-yansiyan-
fikirleri.html
[3] www.mehmetakifersoy.com
[4] Fazıl Gökçek, Mehmet Akif’in Şiir Dünyası, Dergah Yayınları, İstanbul, 2005, s. 54
[5], [6], [7] M.A.Ersoy, “Safahat”
628
3/4- СЕКЦИЯ
“ TOPICAL PROBLEMS OF LINGUISTICS AND TRANSLATION STUDIES”
УДК 81`23
НЕВЕРБАЛЬНАЯ КОММУНИКАЦИЯ
Абиева М.Б
Университет Сулеймана Демиреля
Аннотация
“Исследования невербальной коммуникации как навыка межличностного общения –
огромный прогресс в изучении социального поведения человека”(Х.С.Фридман)
Научная статья посвящена теме “Невербальная коммуникация”. Следует
выделить два основных вида коммуникации. В человеческом обществе коммуникация
может осуществляться как вербальными, так и невербальными средствами.Невербальная
коммуникация – это общение, обмен информацией без помощи слов.. В межличностном
общении невербальная коммуникация передает 65% всей информации. При выражении
отношения телодвижения передают 55% информации, голос – 38%, а слова – всего 7%.
Невербальная коммуникация – это поведение человека, которое сигнализирует об
эмоциональных состояниях и характере взаимодействия общающихся личностей.
Невербальные средства коммуникации выражаются в одежде, прическе, мимике, позе,
окружающих человека предметах. Распознание и понятие подобного поведения
способствует достижению наивысшей степени взаимопонимания. Подобная информация
позволяет понять настроение, переживания, ожидания, чувства, намерения, а также
морально-личностные качества общающихся людей.
Предметом данной научной статьи стали виды невербальной коммуникации. Это
жесты, мимика, различные сигнальные и знаковые системы. Зная виды невербальной
коммуникации, можно лучше понять способы их выражения, поскольку коммуникация
данного типа осуществляется всеми органами чувств, из которых собственно и
формируется коммуникативный канал.
Актуальность научной статьи .Под коммуникацией в широком смысле
понимаются и система, в которой осуществляется взаимодействие, и процесс
взаимодействия, и способы общения, позволяющие создавать, передавать и принимать
разнообразную информацию. Между людьми коммуникация осуществляется в форме
общения.
Цель исследовательской работы: является изучение на основе различных источников
работы невербальной коммуникации и их сравнительная характеристика. Исходя из цели
исследования, были поставлены следующие задачи:
- раскрыть понятие и сущность невербальной коммуникации;
- дать характеристику средств невербальной коммуникации;
- рассмотреть понятие и сущность невербальной коммуникации;
- сделать обзор видов невербальной коммуникации;
- выявить особенности невербальной коммуникации;
- проанализировать особенности невербальной коммуникации.
Понятие и сущность невербальной коммуникации. Невербальная коммуникация
– это система символов, знаков, используемых для передачи сообщения и предназначенная
для более полного его понимания, которая в некоторой степени независима от
психологических и социально-психологических качеств личности, которая имеет
достаточно четкий круг значений и может быть описана как специфическая знаковая
система. Невербальная коммуникация выступает одним из средств репрезентации
личностью своего «Я», межличностного воздействия и регуляции отношений, создает образ
629
партнера по общению, выступает в роли уточнения, опережения вербального сообщения.
Является дополнительным источником информации к собственно вербальной
коммуникации. Невербальная коммуникация не предполагает использования звуковой
речи, естественного языка в качестве средства общения. Невербальная коммуникация –
общение при помощи мимики, жестов и пантомимики (позы), через прямые сенсорные или
телесные контакты. Это тактильные, зрительные, слуховые, обонятельные и другие
ощущения и образы, получаемые от другого лица. Таким образом, любая коммуникация,
которая осуществляется без слов, считается невербальной. Чувства так же, как и
информация, могут быть переданы при помощи одного или нескольких невербальных
способов. Большинство невербальных форм и средств общения у человека являются
врожденными и позволяют ему взаимодействовать, добиваясь взаимопонимания на
эмоциональном и поведенческом уровнях, не только с себе подобными, но и с другими
живыми существами.
Классификация
видов
невербальной
коммуникацииНевербальная
коммуникация, более известна как язык поз и жестов, включает в себя все формы
самовыражения человека, которые не опираются на слова. Совокупность средств
невербального общения призвана выполнять следующие функции: дополнение речи,
замещение
речи,
репрезентация
эмоциональных
состояний
партнёров
по
коммуникативному процессу.
1. пространственная подсистема (межличностное пространство);
2. взгляд;
3. оптико-кинетическая подсистема, которая включает в себя:
- внешний вид собеседника;
- мимика (выражение лица);
- пантомимика (позы и жесты).
4. паралингвистическая или около речевая подсистема, включающая:
- вокальные качества голоса;
- его диапазон;
- тональность;
- тембр.
5. экстралингвистическая или внеречевая подсистема, к которой относятся:
- темп речи;
- паузы;
- смех и т.д.
Достарыңызбен бөлісу: |