Атты студенттердің IV жоо аралық дәстүрлі ғылыми конференциясының ЕҢбектері



Pdf көрінісі
бет80/135
Дата21.02.2017
өлшемі15,88 Mb.
#4636
1   ...   76   77   78   79   80   81   82   83   ...   135

Anahtar kelimeler: Tekerleme, şiir, Türkçe, eğitim, öğretim. 

 

Dil, bir toplumun anlaşma vasıtası olduğu gibi aynı zamanda bir kültür taşıyıcısı ve kültür 



aktarıcısıdır [1, 3]. İkinci bir dili öğrenme, başka bir kültürü öğrenmenin ve onu tam anlamıyla 

algılamanın en kolay ve mükemmel yoludur.Dil ve kültür arasındaki mükemmel ilişkiden dolayı 

dil öğretimi aynı zamanda kültür öğretimidir.  

Kültür denildiği zaman akla tüm güzel sanatlarla birlikte edebiyat da gelmektedir. 

Öğrencinin aktif halde olmadığı bir yabancı dil dersi, öğretmenin zamanını doldurmaktan 

başka bir işe yaramayacaktır. Metni sınıfa getirerek sadece analiz etmenin, öğrenciler açısından 

yararlı olmadığı artık görülmektedir. Bu derslerde öğrenci hem sıkılmakta hem de istenilen verim 

elde  edilememektedir.  Yabancı  dil  derslerinde  amaç,  öğrenciyi  sadece  tekrar  eden  ve  tahtada 

yazılanları kopyalayan biri olmaktan kurtararak, yaratıcı bir birey haline getirmek olmalıdır ve bu 

da ancak öğrencinin hayatı tanıması ile gerçekleşebilir.  

Edebiyat  ister  yazılı,  ister  sözlü  olsun,  insanların  hayatı  daha  iyi  anlamalarını 

sağlayacaktır.  Bu  nedene  de  yabancı  dil  derslerinde  edebi  metinlerin  kullanılması,  dilin  doğal 

ortamında  kullanılmasına  benzer  bir  ortam  yaratacaktır.  Edebiyatın  yabancı  dil  dersinde 

kullanılması çok kapsamlı öğrenmeyi sağlayarak, öğrencide hem dil becerilerini geliştirmekte hem 

de amaç dili kültürel boyutuyla tanımasını sağlamaktadır. 

 

Bir  dil  bir  insan  kavramından  yola  çıkarak  dil  öğrenmenin  ne  kadar  önemli  olduğunu 

vurgulayabiliriz. Dil öğrenim ve öğretiminde çeşitli yöntemler mevcuttur. Bunlardan bir tanesi de 

Türk  Halk  Edebiyatında  geniş  bir  sahada  yerini  tutmuş  olan  tekerlemelerdir.  Tekerlemelerin 

öğrenciyi dil öğreniminde daha aktif hale getirdiği düşüncesindeyim.  


613 

 

 



Dil  öğretiminde  kullanılan  tekerlemeler  yabancı  dil  öğretimindeki  gösterip  yaptırma 

yönteminin içerisine girmektedir. Öncelikle yabancı dil öğreticisi tekerlemeyi söyleyip daha sonra 

bunu yabancı dil eğitimi alan öğrencinin tekrarlamasıyla yaptırılır. 

 

Yapmış  olduğumuz  bu  çalışma  ile  tekerlemelerin  dil  öğrenimi  üzerindeki  yerini, 



tekerlemelerin dil üzerindeki etkilerini, tekerlemelerin dil işlevlerini, tekerleme ve eğitim-öğretim 

arasındaki ilişkilerini ele alacağız.  

Tekerlemeler, uyaklarla elde edilen ses ve söz oyunlarıyla ve çeşitli çağrışımlarla birbirine 

bağlanmış,  çoğunlukla,  iç  ahenk  olarak  şiir,  şekil  olarak  düzyazı  görünümlü,  birbirini  tutmaz 

gerçekdışı düşüncelerin sıralanmasıyla meydana getirilmiş sözlü bir halk  edebiyatı ürünüdür[2, 

65]. 


 

Tekerlemenin  belirli  bir  ana  konusu  yoktur.  Birbirine  aykırı  düşünceleri,  gerçekdışı, 

olmayacak  durumları  biraraya  getirip  mantık  dışı  bir  takım  sonuçlara  vararak  şaşırtıcı  bir  etki 

yaratır.  Böyle  olunca  da  dinleyenleri  şaşırtmak,  eğlendirmek,  keyiflendirmek  için  başvurulan 

ahenkli bir söz kurgusu olarak karşımıza çıkar. 

Bu özellikleriyle tekerlemenin, ilgiyi sıcak tutup anlatılacak olan anlatıya veya yapılacak 

olan eyleme dinleyicileri, katılımcıları hazırlamak gibi bir işlevi de vardır. Masal tekerlemelerinin 

bunun yanı sıra bir başka işlevi de masalın gerçekdışı, hayal ürünü olduğunu anımsatmasıdır. 



 

Dört tür tekerleme vardır. Bunlar; 

1. Masal tekerlemeleri 

2. Oyun tekerlemeleri 

3. Tören tekerlemeleri 

4. Bağımsız (yalnızca söz oyunu değeri taşıyan) tekerlemeler 



1. Masal Tekerlemeleri: 

 

Masalın başında, ortasında uygun yerlerde ve sonunda söylenen, yerine göre uzunca ya da 



çok  kısa  (kimi  kez  birkaç  kelimelik)  kalıplaşmış  bir  takım  sözlere  verilen  addır.  Masalların 

çoğunlukla başında ve sonunda, bazen de ortasında yer alan bu tekerlemeler, anlatıma ayrı bir renk 

vermek  ve  dinleyenlerin  ilgisini  çekmek  için,  anlatıcının  en  büyük  yardımcısıdır.  Bunlar  bazen 

uzun (özellikle baştakiler), bazen de çok kısa söz kalıplarıdır. 

 

Masalcı, asıl masala başlamadan önce bir takım  karışık,  şaşırtıcı,  akıldışı olayları sanki 



kendisi  yaşamış gibi anlatır ve bir dengine  getirip asıl masalın konusuna geçiverir.Örnek:  "Bir 

varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, o zaman idi kibitten binek, pireden 

yedek,  çavdardan  kalkan,  çöpten  kargı  olurmuş.  Bu  hal  ile  düştüm  yola,  vara  vara  vardım  bir 

Çamlıbel'e. Çamlıbel'de çamur dizde, yetmiş karga beni görünce hep bir ağızdan, gelen ağamız 

giden ağamız demezler mi? Armudu taşlayalım, dibinde kışlayalım, uzun sözden birisi, ala tavşan 

derisi, müsaade ederseniz masala başlayalım." 



2. Oyun Tekerlemeleri: 

 

Ebe çıkarma, oyuncuların rolünü belirleme gibi durumunda söylenir. 



Nereden gelirsin? 

Nerden gelirsin?  

Zikzak kalesinden.  

Ne gezersin?  

Açlık belasından.  

Nerde yattın?  

Beyin konağında.  

Altına ne serdiler?  

Perde.  

Desene kupkuru yerde.  

Bıyıkların neden yağ oldu?  

Bıldırcın eti yedim.  

Bıldırcın yağlı mıydı?  

Gökte uçarken gördüm.  

Saçların neden ağardı?  


614 

 

Değirmenden geldim.  



Değirmen dönüyor mu?  

Zımbırtısını duydum.  

Ayakların neden ıslandı?  

Çaydan geçtim.  

Çay derin miydi?  

Köprüyü dolaştım,  

İşte geldim sana ulaştım  [3, 3]. 

 

3.Tören Tekerlemeleri: 

Çeşitli törenlerde ve bayramlarda söylenen tekerlemelerdir. 

Al yağlık yeşilyağlıkoynayanın eline sağlık 



4. Bağımsız (yalnızca söz oyunu değeri taşıyan) Tekerlemeler: 

 

Butekerlemelerde, ses yapısı bakımından söylenmesi kolay olmayan, dil sürçmesinin çok 

yapıldığı  kelimeleri  ardı  ardına  yanılmadan  söyleyebilmek  esastır.  Örnek:  “Al  şu  takatukaları 

takatukacıya  götür,  takatukacı  takatukaları  takatukalatmazsa,  takatukacıdan  takatukaları 

takatukalatmadan  alda  gel.  ”“Haklı  Hakkı,  Hakkari'ye  hakkını  istemeye  gitmiş.  Haksız  Hakkı, 

Haklı  Hakkı'nın  hakkını  vermeyince,  Haklı  Hakkı  Hakkari'de  Haksız  Hakkı'nın  hakkından 

gelmiş.” 

 

Öğrencilerin  ve  dil  oğrenen  yetişkinlerin  en  zorlandığı  nokta  sözcük  öğrenimidir. 

Tekerlemeler, şiir gibi akılda kalıcı bir özelliğinin olması, sözcük öğrenimi açısından da faydalı 

olacaktır.  

Yabancı  dil  öğretimindeki  en  büyük  eksiklik  öğrencilerin,  öğrendikleri    yabancı  dilde 

konuşamamaları ya da konuşsalar bile telaffuzda güçlük çekmeleridir. Bunun nedeni hedef dilde 

öğrendikleri sözcükleri, o dili ana dil olarak konuşan insanlardan duymamış olmalarıdır. 

Tekerlemelerle  yabancı  dil  öğretiminde  amaç,  öğrencilerin  tekerlemeleri  defalarca 

okuyarak,   yabancı dile kulak alışkanlığı kazanması, duyduğu sözcükleri  doğru  yazabilmesi ve 

aklında kalan cümle yapılarını örnek alarak yeni cümleler oluşturabilmesidir. Öğrenilen her yeni 

cümle ve gramer yapısı, öğrencilerin daha farklı cümleler kurmalarını sağlayacaktır. 

Mini mini birler, 

Çalışkandır ikiler, 

Mavi gözlü üçler, 

Dayak yiyen dörtler, 

Misafirdir beşler, 

Altılar, altınımı çaldılar, 

Yediler, yemeğimi yediler, 

Sekizler, semizdirler, 

Dokuzlar, doktor oldu, 

Onlar bizi okuttu [4 ]. 

Türkçe’nın  bir  yabancı  dil  olarak  öğretilmesinde  başarı  sağlanabilmesi  için  öncelikle 

öğrencilerin derse daha fazla katılımını sağlamak gerekmektedir. Tekerleme yoluyla öğretimin yan 

amaçlarından birisi de derse katılım oranını artırmaktır.  Derste öğrencilerin kendilerini kanıtlama 

imkanı  verilmeli  ve  mümkün  olduğu  kadar  fazla  öğrenciye  söz  hakkı  verilmelidir.  Bu  yöntem 

öğrenci  merkezli  bir  yöntem  olduğundan,  öğrenciler  sürekli  aktiftir.  Dinleme,  yazma,  okuma, 

konuşma,  sözlük  çalışması,  gösteri  gibi  etkinlikler  öğrencilerin  Türkçe’yi  kendi  kendilerine 

öğrenmelerini sağlamaktadır. 

Tekerlemelerle  Türkçe  öğretiminin  öğrencilere  kazandıracağı  başlıca  iki  unsur 

bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Türkçe, ikincisi de Türk kültürüdür. Yabancı dil öğretiminde 

hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, hedef dili ana dil olarak konuşan bir insanın dil becerilerine 

ulaşması oldukça güçtür.  Dil, dört temel becerinin kazanılmasıyla, öğrenilmektedir. Kültür ise, 

Türk  milletinin  duyguları,  düşünceleri,  değer  yargıları,  sevinçleri,  üzüntüleri  ve  kısaca  Türk 

toplumunun  ruhsal  yapısını  şekillendiren  temel  unsurları  kapsamaktadır.Türkçe  öğrenen 



615 

 

öğrencilerin  Türkiye’ye  giderek  orada  yaşamaları  ve  dili  doğal  ortamında  öğrenmeleri  pek 



mümkün  olmadığı  için,  eğitimcilerin  bu  ortamı  sınıfa  taşımaları  dilin  çok  yönlü  olarak 

öğrenilmesini sağlayacaktır. 



KAYNAKLAR 

1.

 



Özbay M. Kültür Aktarımı Açısından Türkçe Öğretimi. Türk Dili, 2002.  

2.

 



Artun E. Türk Halk Edebiyatına Giriş. Edebiyat Tarihi/Metinler.  

– Çukurova/Adana:Karahan kitabevi, 2012. 

3.

 

Helimoğlu  M,  Pilancı  H  vd. 



Tu

  Türk  Halk  Edebiyatı.  İlkoğretim  Oğretmenliği  Lisans 

Tamamlama Programı. – Eskişehir: Anadolu University, 1998. 

 

 



   378.016.11 

TÜRK KÜLTÜRÜNDE RENK MOTİFİ 

 

Ahmet Güven 

     Süleyman Demirel Üniversitesi 

Iki Yabancı Dil Bölümü 4-sınıf öğrencisi 

       Danışman: Doç.Dr. Altınşaş Kurmanali 

 

Giriş  

Renkler,  sosyolojik  ve  simgesel  temellere  dayanmakla  bilikte,  birçok  kültürel 

kullanımlarada konu olmuştur. Bundan dolayı  renklerin  kültürel  ve doğal  kullanımlarından söz 

edebiliriz.Binlerce  yıllık  Türk  tarihi  boyunca  Türk  kültür  yapısında  renk  kavramı,  sosyoloji, 

kültürel ve sembolik alanlarda çeşitli anlamlar kazanmışıtır.Türk kültüründe bir çok renk arasında 

ak,  kara,  kızıl,  yeşıl,  gök  ve  sarı  gibi  renklerin  Türk  lehçelerinin  birçoğunda  aynı  manada 

kullanıldığı  görülmektedir.  Türk  tarihinin  birçok  döneminde  renkler  yönleri  ifade  etmek  için 

kullanılmıştır. Türklerin evreni konu alan sistemlerinde dört yön ve bir merkez olmak üzere beş 

kavrama yer verilmişve sembolik olarak bu yönleri renklerle simgelemişlerdir.Türk lehçelerinin 

birçoğunda  renklerin  söylenişlerinin  birbirine  yakın  olması  Türk  toplumlarında  renklerin  milli 

anlam  kazandığı  düşüncesine  yer  vermektedir.Bütün  milletlerin  sosyal  ve  kültürel  yapısında 

renklerin bir değeri vardır. Bizim değerlendirmemiz sadece Türk kültür yapısı içinde kullanılan 

renklerdir. 

Bu  araştırmada  toplum  bilimi  tarafından  çok  kullanılmayan  bir  alan  olan  renklerin 

toplumsal bakımdan ortaya koyduğu simgeselliğin, sosyal ve kültürel sonuçlarının ele alınması 

amaçlanmıştır. Bu amaç çerçevesinde makalenin konusunu,Türk kültürel yapısı ve sosyoojik yapı 

içerisinde renklerle ilgili simgesel araçların kültürel yapıdaki yerini algılama şekli oluşturmaktadır. 

Renklerin  simgesel  olarak  kullanımında;  bayraklar,  süslemeler  ve  giysiler  gibi  kavramlar  söz 

konusudur.Yine renklerin kültürel olarak kullanımında; efsaneler, şiirler, destanlar, hikayeler ve 

edebi eserler gibi sanatsal ürünler söz kunusuolmuştur. Renkler, simgelemekte oldukları kavram 

ve anlamlar arayıcılığıyla,Türk kültür ve geleneklerinde önemli bir yere sahiptirler. 

Türkler,  bitkilere,  hayvanlara,  gökyüzüne  bakarak  çeşitli  renk  adları  üretmişlerdir 

[Gözaydın,  2003:  539].  Bu  manada  Türkçe,  renk  adlandırmaları  yönünden  oldukça  zengin, 

çeşitlilik sahibi ve yaratıcı bir dildir. Atalarımız benzetme ve yakıştırma yoluyla yeni renk adları 

türetirken  doğadan  hareket  etmiş,  somut  anlatıma  yönelmiş  ve  kültürümüze  zarar  verici 

davranışlardan da kaçınmışlardır [Aksan, 1995: 453]. 

Altın sarısı, ateş kırmızısı, bakla çiçeği, bal rengi, balköpüğü, boncuk mavisi, buz mavisi, 

camgöbeği, Çingene pembesi, çivit mavisi, çivit rengi, deniz mavisi, deve tüyü, duman rengi, fare 

tüyü, fes rengi, fındıkkabuğu, fildişi, fulya sarısı, gece mavisi, gelincik kırmızısı, geyik kanı, gök 

mavisi, gül kurusu, gümüş rengi, güvercinboynu, güvercingöğsü, hacı yeşili, horoz ibiği, kanarya 

sarısı, kavuniçi, kazayağı, keklikayağı, kestane rengi, kiremit rengi, kömür karası, kumru göğsü, 

kumru tüyü, küf yeşili, kül rengi, leylak rengi, limon sarısı, limonküfü, menekşe rengi, narçiçeği, 

ördekbaşı,  ördekgagası,  pas  rengi,  pişmişayva  (ayva  pişiği),  portakal  rengi,  safra  yeşili,  saman 


616 

 

rengi,  sıçan  tüyü,  soğankabuğu,  sütlü  kahverengi,  tarçın  rengi,  tavşankanı,  turnagözü, 



vapurdumanı,  vişneçürüğü,  yavruağzı,  zeytin  yeşili  gibi  adlandırmalar  bunun  açık  örnekleridir 

[Aksan, 1999: 59, Ayvazoğlu, 2001: 6]. 



1.

 

Renk Adlarıyla Atasözleri: 

Atasözlerinde genellikle ağ-beyaz-ak, kara-siyah, ala, gök, al-kırmızı, mor, kır, yağız, boz, yeşil, 

sarı,  doru,  ela,  kızıl  renkleri  kullanılmıştır.Atasözlerimizde  renkler  hem  gerçek  hem  de  mecaz 

anlamlarıyla kullanılmıştır.  



Ak-Beyaz:  

Ağaran baş ağlayan göz gizlenmez, ağarmış arpanın ömrü olmaz, ak akçe ile ak baldıra güven 

olmaz, ak akçe kara gün içindir, ak gün ağartır kara gün karartır, ak it kara it hepsi bir it,akı karası 

geçitte  belli  olur,  ak  koyunun  kara  kuzusu  da  olur,  ayı  akım  kirpi  yumuşağım  demiş,  havanın 

ayazına kadının beyazına güvenme, hesabı temiz olanın yüzü ak olur,beyaz giyme toz olur pembe 

giyme  söz  olur,  karga  yavrusuna  bakmış  “benim  ak  pak  evladım”  demiş,  sabun  koy  ağ  çıksın 

yoğurt koy yağ çıksın, (sakalın) ak mı kara mı önüne düşünce görürsün. 

Boz:  

Boz atın yanında duran ya huyundan ya suyundan(kapar); Körün istediği iki göz, biri ela biri boz.  



Gök: 

Bostan gök iken pazarlık yapılmaz, gök göz körden sayılır.  



Ela: Körün istediği iki göz, biri ela biri boz. 

Al-Kırmızı-Kızıl

Adamın alacası içinde hayvanın alacası dışında,al alan iki bakar,al elmaya taş atan çok olur, al 

giyen aldanmaz,al gömlek gizlenemez. 

Ala: 

Ala keçiyi gören içi dolu yağ sanır, alaca bulutun sıcağı topal kızın kucağı. 



Kara-Siyah:  

Kötü insan kömüre benzer ya yanar ya kararır,gün karası gider yüzkarası gitmez, isteyenin bir yüzü 

kara vermeyenin iki yüzü, iyi dost kara günde belli olur, kadın kısmı kara yazılıdır, kara yanına 

varma kara bulaşır,kara haber tez duyulur, kara kışta kara serçe ilk baharı bulamaz,boz eşek siyah 

olmaz, kara ile ak sırat köprüsünde ayrılır,kara takke kara başa yakışır, kara topraktan beyaz ekmek 

yetişir,arsıza öğüt neylesin karaya sabun,siyah inekten beyaz süt sağılır,su her şeyi temizler yalnız 

yüz karasını temizleyemez, üzüm üzüme baka baka kararır.  

Kır: 

Atın  kırı  erkeğin  burnu,  kır  atın  yanına  gün  yavaş  yavaş  doğarmış,  kır  atın  yanında  duran  ya 

huyundan ya suyundan etkilenir. 

Sarı: 

 İneğin sarısı toprağın karası, sabır acıdır ama sonu sarı altın,sarı saman vaktinde olur, samanın 

sarısını odunun kurusunu marta alıkoy, sarı altının olacağına sarı samanın olsun. 

 

2. Renk Adlarıyla Deyimler: 

Deyimlerde genel olarak siyah, beyaz, kırmızı gibi renkler kullanılmıştır. 



 Kara:Açlıktan gözü/gözleri kararmak,aralarına kara kedi girmek,aralarından kara kedi geçmek, 

ayaklarına kara sular inmek, bahtı kara, bahtı kara olmak, başına karalar bağlamak, baştan kara 

gitmek, baştan karaya uğratmak, birine kara çalmak/sürmek, gönlü kara, gözleri/gözü kararmak, 

gözü kara, iki eli yağlı kara, karababaya tutulmak, kara baht, kara borsaya düşmek, kara bulut gibi, 

kara cahil, kara cümle, karacılık yapmak, kara çalı, kara çalmak/sürmek, kara düşünmek, kara eşek 

kapıda, kara gün, kara gün dostu, kara kan olmak, kara günlere kalmak, kara haber tez duyulur, 

kara haber, kara kaplı kitap, kara kışta küpe girmek, kara liste, kara maşa, kara mizah, kara para, 

kara  sevda,  kara  kara  düşünmek,  kara  yer,  kara  yüz,  karaca  kuruca  gönlüme  görece,  karalar 

bağlamak/giymek, başına karalar bağlamak,yüreği kararmak, yüz karası, yüzü kara, yüzünü kara 

çıkarmak. 



Ak/Beyaz: 

617 

 

Ak  dediğine  kara  demek,  ak  gözden  kendini  sakla,ak  ile  karayı  seçmek,  ak  mı  kara  mı  önüne 



düşünce görürsün, ak pak, ak sakal kara sakal, ak yüze kara göz, akı ak karası kara, akı kara karayı 

da  ak  göstermek,  akı  karadan  seçmek,  akın  adı  karanın  tadı,  akla  karayı  seçmek,  ak  sadeler 

giyinmek, ak sakaldan yok sakala gelmek, aktan kara kalktı mı?, ak topuk beyaz gerdan, ak süt 

emmiş, alnı açık  yüzü ak (olmak), alnının akıyla, anamın ak sütü gibi helal olsun [Uluslararası 

Sosyal Araştırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Volume 3 / 10 Winter 

2010 426]. 



Al /Kızıl /Kırmızı: 

Al bağlamak,al elmaya taş atan çok olur, al giyen,al kanlara boyanmak, ala bulanmak, alaca bulaca, 

alaca dana, alaca karanlık, alayı karayı yığmak, alı al moru mor, alı al moru mor olmak, alı alına 

karışmış gülü gülüne, al kiraz üstüne kar yağmış, allı pullu, bir donu var kırmızı kâh anası giyer 

kâh kızı, dibi kırmızı mumla mı çağırdım? (dibi kırmızı bal mumuyla/mumla çağırmak), iki eli 

(kızıl) kanda olsa, kan kırmızı/kan kırmızısı, kıpkırmızı olmak, kırmızı dipli mumla davet etmek, 

kırmızı fener, kırmızı gömlek al giymedim ki alınayım, kırmızı halı sermek. 

Mavi: Mavi boncuk dağıtmak. 

Pembe: Dünyayı toz pembe görmek, toz pembe görmek.  

Sarı: Kehribar gibi sarı, Leh yahudisi gibi sapsarı, sarı buğdayları verdik, sarı gelinleri vermedik, 

sarı çıyan, sarı çizmeli  Mehmet Ağa, sarı damarı tutmak, sarı  yağ ile  yağlayıp  kuyruk  yağı  ile 

dağlamak, sarı Yahudi. 

 Yeşil:Yeşil ışık yakmak, yeşilden yemek  

 

3. Renklerin kültürlerde sembolik anlamları  

Renklerin,Türk kültürlerinde ifade ettiği anlamlar şöyledir: 

Beyaz : 

Saflık  çağrışımı  nedeniyle  Batı’da  gelinlikler  genellikle  beyazdır.  Oysa  beyaz,  Asya’daki  bazı 

toplumlarda matem ve yas rengidir. Renklerin ses karşılıkları üzerinde durursak beyaz, en huzur 

verici, nötr, sakin, sessiz tona sahiptir [Uçar, 2004: 48].  

Bazı  ülkelerde  matem  rengi  ise  de,  daha  çok  saflığın,  temizliğin,  mikroptan  arındırılmışlığın 

barışın ve tarafsızlığın simgesidir. Teslim olduğunu bildiren ya da barış görüşmesi isteyen tarafın 

bayrağı da beyaz renkli olur [Halse: 1978: 27-34].  

Doğu kültürlerinde beyaz matem rengidir ve de ölümü sembolize etmektedir. Japonya’da özellikle 

beyaz  karanfiller  ölüm  ile  ilişkilidir.  Batı  kültürlerinde  ise  saflığın  rengi  olarak  gelinliklerde 

kullanılır [Halse: 1978: 27-34]. 

Türk  kültür  ve  tarihinde  de  beyaz  rengin  kullanımına  sıkça  rastlanmaktadır.  Beyaz  rengin, 

Türklerin  en  eski  inançlarından  olan  Şamanist  dönemle  ilgili  bazı  manevi  inanmalardan 

kaynaklanan  ululuk,  adalet  ve  güçlülük  anlamları  kazandığı  görülmektedir.  Şöyle  ki  Türk 

Şamanizminde Ülgen, hayır ilahıdır. Şaman dualarında ona Beyaz (Parlak) Hakan vb. şeklinde 

hitap edilir [İnan, 1987: 412–413]. 

Yine bu inançlardan kaynaklanarak beyaz renk Türklerde “aklık” temizliktir, arılıktır, yüceliktir, 

ululuktur.  Yaşlılık,  tecrübe  ile  dolu  oluş  ve  bir  kocalıktır,  büyüklüktür.  Devlet  büyüklerinin, 

özellikle savaşlarda giydikleri bir giysi, elbise rengidir [Ögel, 1984: 377]. 

Diğer taraftan Hazreti Muhammed’in kullandığı üç sancaktan (beyaz, yeşil ve siyah) birinin rengi 

olması dolayısıyla, özellikle Osmanlı dönemi yazarları, Selçuklular ve Osmanlılardaki ünlü “Ak 

Sancakları” genellikle İslamiyete bağlamışlardır [Genç, 1997: 10-11]. Sonuç olarak beyaz rengin 

Türklerin  en  eski  inanışlarından  kaynaklanan,  devleti  temsil  etmiş  bir  hükümranlık  sembolü 

olduğu söylenilebilir. 

 Beyaz; masumiyet, zafer, barış, neşe, yücelik, teslimiyet ve merhametin, rengidir ve ölümsüzlüğü 

de  sembolize  etmektedir.  Beyaz  renk  genel  olarak  saflık  ve  temizliğin  sembolü  olarak 

algılanmaktadır ve olumlu, kabul edici bir tavrı vardır. 



Siyah: 

Siyah  renk,  törenlerde  resmiyeti  simgeler.  Birçok  ülke  için  matem  rengidir,  korku,  ölüm  ve 

üzüntünün simgesidir [Halse: 1978: 27-34]. Ciddiyet telkin eder ve aynı zamanda yanlarında yer 


618 

 

alan renklerin daha iyi belirmesine yardımcı olur. Küçük yüzeylerde kullanıldığında canlılık verir, 



büyük yüzeyler halinde kullanıldığında ise korku hissi doğurur.  

Siyah, tüm renkler gibi farklı yer ve coğrafyalarda farklı anlam ve sembolik açılımlara erişebilir. 

Hıristiyanlıkta  olduğu  gibi,  Müslümanlıkta  da  siyah,  fanilik,  son  ve  sonluluk  gibi  sembolik 

açılımlarla yüklüdür. Mevlevi dervişleri salona girip dönmeye başlamadan önce, üzerindeki siyah 

pelerinleri çıkarıp atarak, bu tür eğilimlerden kendilerini arındırdıklarını söylemek ister ve gerçeği, 

yeniden doğuşu da simgeleyen beyaz roblarla görünür, semaya başlarlar [Ersoy, 1990: 38].  

Siyah Batı kültürlerinde matem rengini sembolize ederken, aynı zamanda şıklık ve zarafetin rengi 

olarak da bilinmektedir [Ambrose ve Haris, 2003]. Çin’de siyah renk kışın ve kuzeyin sembolüdür. 

Buna karşın Eski Mısır ve Kuzey Afrika ülkelerinde siyah, verimli toprağın ve yağmurla şişmiş 

bulutların rengine benzediği için bereketin simgesel rengidir [Uçar, 2004: 49]. Siyah, Hint, Japon 

ve Çin sembolizmasında zamanın başlangıcındaki kaosun ve şekilsizliğin evrensel maddenin, özün 

rengidir. Günlük yaşamda kullanılan “kara gün”, “kara büyü”, “kara kitap” gibi terimler olumsuz 

ifadeleri vurgulamaktadır [Chevalier ve Gherbrant, 1996: 94]. 

 Siyah  rengin  de  Türk  mitolojisine  dayanan  anlamlar  ifade  ettiği  ve  fakat  tarihte  bu  rengin 

olumludan olumsuza çok değişik anlamlarda kullanıldığı bilinmektedir. Kara’nın Şaman Türkler 

açısından ifade ettiği anlamlar ilgili olarak, [İnan 1987: 404-411] Altaylıların akidelerinde ruhlar 

aru (pak, temiz, arı) veya kara (habis) zümrelerine ayrıldığını belirtmiştir. Yine işaret edildiği gibi 

kara  renk,  Türklerde  binlerce  yıldan  beri  kuzeyin  sembolü  olarak  kullanılmıştır.  Çünkü  çeşitli 

kavimler  ile  kültürler,  kuzeyin  karanlıklar  ülkesi  olduğu  üzerinde  birleşmişlerdir  [Ögel,  1984: 

431].  


Kara  renk  toprak,  güç,  kuvvet,  bazen  de  keder,  yas  ve  alt  tabaka  manasına  gelir.  Türk 

hükümdarların  tahta  çıkma  töreninde  oturacağı  seccade  ve  halının  siyah  renkte  olması  bu 

bakımdan önemlidir. Bu nedenle olsa gerek hükümdarlık ifadesi biçiminde değerlendirilen kara 

renk 11. ve 13. yüzyıllarda sıkça kullanılmıştır [Küçük, 2010: 200]. 




Достарыңызбен бөлісу:
1   ...   76   77   78   79   80   81   82   83   ...   135




©emirsaba.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет