А.Я с а у и у н и в е р с и т е т і н і њ х а б а р ш ы с ы, №2-3, 2010
441
Yermukhamedova A. Urartu devleti ordusunun silahlanması
1.
Hurri ve Hitit askeri teçhizatlarına yakınlık gösteren ve M.Ö. IX. asırda
kullanılan bir tiptir,
2.
Asur ordusunun silahlanma tarzına benzeyen ve M.Ö. VIII. - VI. asırlara
has bir tiptir.
Urartu savaşçısının askeri teçhizatı, genel olarak, zırh (ya da tunik), omuzluk,
kemer, kılıç, hançer, mızrak, yay ile oklar ve okdanlıktan ibaretti. Urartulular Asur
ordusundan bir çok malzeme aldığına göre, onların silahlanmasında topuz, kazma
ve nehirleri geçerken kullanılan tulumun da yer aldığını düşünmek mümkündür.
Fakat bunu ispatlayan arkeolojik deliller henüz bulunmadığından dolayı bu sadece
bir tahmindir.
Asur kabartmaları ve arkeolojik kazılar sonucunda gün ışığına çıkarılan Urartu
kaynaklarından hareket edecek olursak Urartu miğferlerini sorguçlu, huni ve koni
olmak üzere üç ana gruba ayırabiliriz. Onların ilki, Balavat Kapısı’nın üzerinde yer
alan ve Sugunia şehrini ele geçirme sahnelerinde rastlanan ve söz konusu üç
grubun içindeki en eskisidir [6.60]. Tolgaların bu tipi şimdiye kadar yapılan
arkeolojik kazılarda bulunamadığından dolayı Çilingiroğlu, Asurlu sanatkarların
onu Urartu askerlerini diğerlerinden ayıran belirgin bir özellik olarak çizdiğini ileri
sürmüştür. Çünkü Asur savaşçıları bahsi geçen sahnelerde koni miğferleri
giymektedir [7.116]. Sorguçlu başlıkların örneklerine Acemhöyük, Boğazköy,
Khurvin (İran), Zincirli ve Kargamış’da rastlanmıştır [6.61]. Ama M.Ö. VIII.
yüzyılda bu tip miğfer Urartu’dan Asur’a geçmiştir [2.48]. Fakat aynı zamanda
Urartulular kendi rakiplerinden koni şeklindeki tolgaları almıştır. Koni tipindeki
miğfer aslında ilk olarak Asurlular tarafından yapılmıştır. Bu biçim, bir kılıcın veya
onun gibi silahların darbelerinden daha iyi bir şekilde koruma niteliğine sahipti
[8.734]. Karmir-Blur’da yapılan on iki yıllık arkeolojik kazılar esnasında (1953
yılına kadar) söz konusu tipte altı adet Urartu miğferi ortaya çıkarılmıştır. Onların
hepsi basit biçimde ve alt kenarında, şakağın yanında, kayış takacak iki tane
halkaya sahiptir.
Genel olarak Urartu’da tolgalar tunç ve demirden yapılmıştır. Miğferlerin
arasında en yaygın olan koni tipindeki miğfer, iki parçayı birbirine perçinlenme
metoduyla imal edilmiştir. Karmir-Blur’da bulunan bazı miğferlerin üzerinde
Urartu krallarının adak yazıtları vardır. Örneğin, Menua’nın oğlu Argişti’nin
başlığının kenarındaki üçüncü ve dördüncü çizgiler arasında adı geçen kralın adak
yazısı mevcuttur:
“Tanrı Haldi'ye, efendisine Menua’nın oğlu Argişti bu miğferi adadı.” [9.25]
Çavuştepe, Ayanıs ve Karmir-Blur’da yapılan kazılar sonucu üzerlerinde I.
Argişti ve II. Sarduri’nin adak yazıları bulunan dört adet tolga gün ışığına
çıkarılmıştır. Onların alın bölgesi on bir tane kutsal ağaç ve onların etrafında duran
tanrı tasvirleriyle süslenmiştir. Beş ağacın yanında sakalsız, uzun elbiseli, boynuzlu
başlık giyen, sol elinde küçük bir kova, sağ elinde mukaddes bir meyve tutan
tanrılar, diğer ağacın yanında ise, sakal ve kanatları olan tanrılar tasvir edilmiştir.
А.Я с а у и у н и в е р с и т е т і н і њ х а б а р ш ы с ы, №2-3, 2010
442
Yermukhamedova A. Urartu devleti ordusunun silahlanması
Alın kısmı aslan başlı sekiz tane yılan figürü ile kuşatılmıştır. Şakak ve ense
bölgeleri ise, on süvari ve sekiz savaş arabasının resimleriyle süslenmiştir [10.167].
Karmir-Blur’da bu tarzda bezenmiş üç adet tolga daha ortaya çıkarılmıştır.
Onlardan biri 1947 yılında bulunmuştur. Onun üzerinde Argişti’nin oğlu kral
Sarduri’nin adak yazıtı vardır. 1950 yılında bulunan diğer miğferin üzerinde ise,
Argişti’nin kendine ait yazıtı vardı. 1952 yılı kazılarında bulunan tolga ise,
oksitlenme yüzünden tamamen harap olmuştur. Bu sebepten dolayı üzerindeki
yazıtın hangi krala ait olduğu maalesef tespit edilememiştir [9.26].
Urartu miğferlerini sınıflandırmak gerekirse onları iki ayrı grupta
toplayabiliriz:
1.
Tunçtan yapılmış süslü adak miğferler,
2.
Demirden yapılmış savaş miğferleri.
Bugüne dek bulunan bütün adak tolgalar Urartu Devleti’nin baş tanrısı olan
Tanrı Haldi’ye adanmıştır.
Urartu askerinin en önemli korunma giysilerinden biri zırhtı. Arkeolojik
kazılar sonucu ortaya çıkarılan Urartu zırhlarının iki çeşidi vardır:
1.
Pullu (tabana dikilmiş madeni levhalardan oluşan) zırh,
2.
Levhalı (birbirine bağlanmış madeni levhalardan yapılmış) zırh.
1951 yılında Karmir-Blur’da küme şeklinde standart levhalardan oluşan bir
tunç zırhın kalıntıları bilim adamlarının eline geçmiştir. Levhalar, 3 cm. uzunlukta,
1.5 cm. genişlikte idi. Onların alt kenarları yuvarlaklaştırılmış, üst kenarlarında ise,
onların tabana dikilmesi için arka arkaya üç tane delik yapılmıştır. Büyük
olasılıkla, taban için levhaların ağırlığına dayanacak lif kullanılmıştır [9.30].
1952 yılında Karmir-Blur’da bir adet zırh daha ortaya çıkarılmıştır. Onun iyi
korunmuş parçalarından biri, çeşitli boyutlardaki pulları yerleştirme metodunu
gözler önüne sermektedir. Büküm yerindeki levhalar düz yüzeyde kullanılan
levhalardan daha küçüktür. Onların hepsinin sağ tarafı basma yoluyla yapılmış yedi
noktalı rozet ile süslenmiştir. Bu zırhı oluşturan levhaları dokuz gruba ayırabiliriz.
En çok sayılan birinci gruptaki levhalar (uzunluğu 5.2; genişliği 1.7 / 1.9 ve
kalınlığı 0.1 cm.’dır), ana levhalar olarak kabul edilmelidir. Onların üst parçasında
birazcık sağ tarafa kaymış iki tane küçük delik bulunmaktadır. Levhanın bunun
gibi yuvarlaklaştırılmış bölgesinde orta düzey ekseninde ise büyük bir delik yer
almaktadır. Bu iki delik arasında, sol kenarda iki küçük delik daha vardır.
Levhaların üzerindeki deliklerin sayısı ve onların karışık yerleşimi, bu zırhın pullu
değil, levhalı olduğuna işaret etmektedir [9.32].
Söz konusu zırhın bir parçasında dört tunç düğme bulunmuş, fakat onların ilk
konumu tespit edilmemiştir. Onlardan üçü oksit yüzünden harap olmuştur. Ama
dördüncüsünün her iki yüzündeki merkezi rozetin etrafında iki satırlık şöyle bir
yazıtı yer almıştır:
“Tanrı Haldi’ye, efendisine Argişti bu zırhı adadı.”
Öbür tarafta ise:
А.Я с а у и у н и в е р с и т е т і н і њ х а б а р ш ы с ы, №2-3, 2010
443
Yermukhamedova A. Urartu devleti ordusunun silahlanması
“Argişti kralının.” [9.35]
Urartu zırhının, Asur zırhına çok benzemesi göz önünde bulundurulursa onun
da, miğfer gibi, Asurlulardan alınma ihtimali çok yüksektir. Balavat Kapısı’nda yer
alan Suguniya’yı ele geçirme sahnesi böyle bir tahmini daha da
kuvvetlendirmektedir. Kabartmadaki Urartulu askerler elbise, muhasara işini yapan
bazı Asurlular ise, uzun bir zırh giymektedir.
Urartu savaşçıları omuzlarını korumak için tunçtan yapılmış üçgen şeklinde
iki tane simetrik levhadan oluşan bir omuzluk kullanmıştır. Arkeolojik kazılar
sonucunda ortaya çıkarılan bütün apoletler IX. asra aittir [11.99].
Urartulu savaşçı giysisinin ayrılmaz bir parçası kemer idi. O, askeri kıyafetin
bir ek unsuru olmakla birlikte, günlük hayatta da kullanılmıştır. Çilingiroğlu’nun
fikrince, kullanma amacı açısından Urartu kemerlerinin iki tipi mevcuttu. Onlardan
ilki genelde 1.0 - 1.4 m. uzunluğunda olup, tunik ya da manto kuşatmak için
kullanılmıştır. Diğeri ise, sol omuzdan sağ kalçaya doğru çapraz biçimde uzanan,
omuzdan kullanılan bir kemerdi. Bu tip kemerler daha da uzundu [7.119].
Bütün Urartu kemerleri tunçtan yapılmıştır. Onların üst ve alt kenarlarında
kemeri köseleye dikmek için delikler bulunmuştur. Arkeolojik kazılar sonucunda
gün ışığına çıkarılan bütün kemerler avlanan insan, süvari, savaş arabası, hayvan,
bitki ve geometrik figür motifleri ile süslenmiştir.
Urartu askeri için kalkan çok büyük bir önem taşımıştır. Altıntepe, Kayalıdere,
Karmir-Blur, Arin-Berd, Ayanıs, Yukarı Anzaf ve Toprakkale’de yapılmış
kazılarda çok sayıda Urartu kalkanı bulunmuştur. Onların tasvirlerine Asur
kabartmalarında da rastlanmakta ve bu da onların incelenmesine çok yardım
etmektedir. Urartu kalkanlarını, yapılış maksatlarına göre iki gruba ayırmak
mümkündür:
1.
Askeri, yani savaşta kullanılan kalkanlar,
2.
Dekoratif, yani tapınağa adak olarak verilen kalkanlar.
Urartu ordusunda kullanılan kalkanların, çeşit açısından Asur ordusundaki
kadar zengin olmamasına rağmen, onlarda da birçok kalkan türü mevcuttu. Urartu
ve Asur resimleri sayesinde Urartu kalkanlarının; yuvarlak, dikdörtgen, koni, daha
düz, geniş bir şapka gibi şekillerde olduğunu biliyoruz. Bazı kalkanlar küçük,
bazıları ise, çok büyük ve bir askerin bütün vücudunu kaplayacak nitelikteydi.
Urartulular bazen kendi kalkanlarını umbo ya da aletin dış yüzünün ortasında
bulunan bir hayvan başıyla süslemiştir. Bunun gibi kalkanlar M.Ö. IX. yüzyılda
Yakın Doğu’da çok yaygın olarak kullanılmıştır. Örneğin, bu tipe Zincirli,
Kargamış, Sakçagözü ve Musasir’de rastlanmıştır. Kalkanın ilk kez Asur’da icat
edildiği ve oradan başka devletlere geçtiği sanılmaktadır [6.63].
Kalkan yapımında malzeme olarak tunç ve gön (tabaklanmış deri)
kullanılmıştır. Onun içi kalın bir çuval ya da hasır ile kaplanmış ve sapının sayısı
bir ile üç adet, çapı ise 0.6 ve 1 m. arasında değişmiştir. Karmir-Blur’da üzerinde I.
Argişti, II. Sarduri ve I. Rusa’nın adak yazıları bulunan tunçtan yapılmış on beş
adet kalkan ortaya çıkarılmıştır. Onların orta kısmı çıkıktı. Argişti’nin oğlu Rusa ve
А.Я с а у и у н и в е р с и т е т і н і њ х а б а р ш ы с ы, №2-3, 2010
444
Yermukhamedova A. Urartu devleti ordusunun silahlanması
Eremena’nın oğlu Rusa’ya ait diğer kalkanlar ise, Toprakkale'de bulunmuştur
[12.70].
II. Sargon’un ünlü sekizinci seferini anlatan “Louvre Tableti”nde, Haldi
tapınağından 5 talent 12 mina ağırlığında beş adet altın kalkanın Asurluların eline
geçtiğinden bahsedilmiştir [10.168]. Fakat şimdiye kadar ne altın, ne gümüş, ne de
demirden yapılmış herhangi bir kalkan bulunmamıştır. Kalkan yapımında tunç
dışında söğüt dalları da kullanılmıştır [3.214].
Adak olarak verilen kalkanların büyük çoğunluğu altından değil, tunçtan
yapılmıştır. Fakat onların hepsinin üzerinde altın kaplama vardır. Dekoratif
kalkanlar büyük ölçüde hayvan motifleriyle ve çivi yazılı levhalarla süslenmiştir.
Örneğin, I Argişti’ye ait Karmir-Blur’daki kalkanın üzerinde şöyle bir yazıt vardır:
“Tanrı Haldi’ye, efendisine bu kalkanı İrbuni şehri adına Menua’nın oğlu
Argişti adadı. Menua’nın oğlu, kuvvetli kral, büyük kral, Biaini Ülkesi'nin kralı,
Tuşpa şehrinin efendisi” [9.27].
Adı geçen aletin üzerinde hayvan tasvirleri yer almıştır. Kalkanın dış
çizgisinde yirmi sekiz aslan, ortasındaki çizgide yirmi boğa, merkezine bitişik
çizgide ise, yine sekiz aslan, merkez kısmında ise, otuz sekiz taç yapraklı bir rozet
tasvir edilmiştir.
Buna benzer bir başka kalkan yine Karmir-Blur’da 1953 yılında ortaya
çıkarılmıştır. Üzerindeki yazıta göre bu parça kral II. Sarduri tarafından
yaptırılmıştır:
“Tanrı Haldi’ye, efendisine, Argişti’nin oğlu Sarduri bu kalkanı adadı. Tanrı
Haldi’nin azametiyle Sarduri, kuvvetli kral, büyük kral Biainili Memleketi'nin
kralı, Tuşpa şehrinin efendisi”[9.30].
Bu kalkanın üzerinde de aslan ve boğa tasvirleri bulunmaktadır. Figürlerin
sayısının Argişti’ninkine nazaran daha az olmasına karşın onlar daha güzel, daha
zarif ve ayrıntılı bir şekilde tasvir edilmiştir.
Urartu askerinin teçhizatında kılıcın daima çok özel bir yeri olmuştur. Fakat ne
yazık ki, kaynakların az olmasından dolayı yeterince bilgiye sahip değiliz. Ele
geçen kılıçların hepsi kale, tapınak ve mezarlardan çıkarılmıştır. Urartu kılıçları
demirden dövme tekniği ile yapılmış, tutamaçları ise ahşap ya da kemik ile
kaplanmıştır [3.224]. 1952’de Karmir-Blur’da I. Argişti kalkanının yanında 0.73 m.
uzunluğunda tunç tutamaçlı demirden yapılmış bir kılıç bulunmuştur. Onun
yanında üç adet çıkık dik çizgiyle süslenmiş kının da tunç ucu vardı.
Buna benzer kılıç, ama daha harap bir durumda, 1948 yılında da Karmir-
Blur’da ortaya çıkarılmıştır. Onun da uzunluğu yaklaşık olarak 0.73 m.’dir.
Tutamacın ucu kırıktı. Kılıcın yanında kılıç kayışının maden parçaları, yani 2.5 cm.
çapında bir halka ve kemeri süsleyen on iki tane küçük çivi toplanmıştır [9.41-42].
Böylece bu iki örnek sayesinde çok ayrıntılı olmasa bile Urartu kılıcı hakkında
genel bir fikir oluşturmak mümkündür.
Arkeolojik kazılar sonucunda Urartu hançerleri de gün ışığına çıkarılmıştır.
Onlar da, kılıçlar gibi dövme tekniğiyle fakat tunçtan yapılmıştır [3.226].
А.Я с а у и у н и в е р с и т е т і н і њ х а б а р ш ы с ы, №2-3, 2010
445
Yermukhamedova A. Urartu devleti ordusunun silahlanması
Maalesef, bugüne dek yapılan arkeolojik kazılar sırasında Urartu mızrağının
hiç bir örneğine rastlanmamıştır. Fakat bu konuda bize Asur ve Urartu
kabartmaları, malzemelerin üzerindeki tasvirler ve yazıtlar çok yardımcı oluyorlar.
Örneğin, II. Sargon’un “Louvre Tableti”nde Musasir’deki Haldi tapınağından Asur
kralı tarafından 1. 514 adet ağır ve hafif mızrağın alındığı yazılmıştır [10.164,182].
Balavat Kapısı kabartmasında betimlenen Urartulu bir savaşçı, elinde ucu
yaprak şeklinde olan kısa bir mızrak tutmuştur. Fakat kanaatimizce Urartu ordusu
teçhizatında kısa mızrakların yanı sıra uzunluk ve ağırlık açısından farklı
özelliklere sahip mızraklar da yer almıştır. Onların uzunluğu ve ağırlığı, ordunun
hangi sınıfı tarafından kullanıldığına bağlı idi. Örneğin, koruma fonksiyonu
üstlenen ağır silahlı piyade temsilcisinin mızrağı, hafif silahlı piyade temsilcisinin
mızrağından çok daha büyük ve ağırdı.
Urartulular mızrak uçlarını yaprak, üçgen ya da eşgen şeklinde demir ya da
tunçtan yapmış ve onları ahşap sapa takmıştır [1.27].
Urartu yerleşim yerlerinde yapılan arkeolojik kazılar sonucunda çok miktarda
ok çıkartılmıştır. Genel olarak bir ok şu parçalardan oluşur: uç, sap, ok yeleği ve
oku kirişe yerleştirmeyi sağlayan yarık. Ok ucu, demir ve tunçtan yapılmıştır.
Erken dönemlerde onlar yaprak veya üçgen şeklinde ve oldukça geniş türde
olmuştur. Bu biçimdeki uçlar zırhsız düşmanı vurmak için kullanılmıştır. Daha
sonra ise, askerin zırhını delebilecek üçgen uçlar icat edilmiştir [8.612-613].
1955 tarihinde Karmir-Blur’da kırk adet ok sapı bulunmuştur. Bilim
adamlarının araştırmalarına göre onların yapımında asıl malzeme olarak saz ve
dişbudak ağacının üç - dört senelik dalları kullanılmıştır. Okların çapı 6 - 10 mm.
idi [13.65].
Demir ok uçları ortalama uzunluğu 9 – 10 cm., ağırlığı ise 20 – 26 gr. idi. Ok
ucu malzemesi olarak tunç da kullanılmıştır. Ondan yapılmış uçların ortalama
uzunluğu 8 - 10 veya 3.5 – 6 cm. arasında değişmekte idi [3.228-230].
Ok sapının bir ucuna ok ucu, diğer ucuna ise ok yeleği ve kemik ya da
boynuzdan yapılmış bir yarık takılmıştır. Urartu teçhizatının diğer parçalarında
olduğu gibi, onların üzerinde de adak yazıtları yer almıştır. Örneğin, Karmir-
Blur’da yapılan kazılar sırasında arkeologların eline üzerinde kral Argişti’nin ismi
yazılı bir ok ucu geçmiştir:
“Tanrı Haldi’ye Argişti adadı ”.
II.
Sarduri’nin okdanlığın içinde bulunan otuz yedi adet oktan üçünün
üzerinde de kısa yazılar mevcuttu:
“Tanrı Haldi’ye, efendisine Sarduri adadı” [9.40].
Böylece, tapınaklara okların da hediye olarak verildiğini öğreniyoruz..
Maalesef, Urartu yayı hakkındaki bilgimiz çok sınırlıdır. Bu konuda sahip
olduğumuz tek bilgi, heykel [9.38] ve tunç kemerler [14] üzerindeki tasvirlerdir.
Fakat onun Urartu askeri teçhizatının çok önemli bir unsuru olduğunu, kazılar
sırasında çıkarılan çok sayıdaki ok ve okdanlıklar göstermektedir. Büyük bir
А.Я с а у и у н и в е р с и т е т і н і њ х а б а р ш ы с ы, №2-3, 2010
446
Yermukhamedova A. Urartu devleti ordusunun silahlanması
ihtimalle Urartu’da, onunla çağdaş diğer devletlerde olduğu gibi, biri sade ve diğeri
birleşik olmak üzere yayın iki türü mevcuttu. Yayların birinci türü, uçları kirişle
eğilmiş esnek ağaç dalından yapılmıştır. Yayların ikinci türü ise, dış tarafından
kirişle, iç tarafından ise, boynuz levhalarla sağlamlaştırılmış elastik ağaç dalından
yapılmıştır. Yayın tutulacak tarafı, yani onun orta kısmı ve uçları bazen kaplamalı
olmuştur. Yayın bütün birleşik kısımları sağlam bir şekilde yapıştırılmıştır. Birleşik
yay türü, yapısından dolayı uzun süre kullanılabilir özelliği, sağlamlığı ve okları
daha uzağa gönderebilmesi bakımından sade yay türünden daha üstündü [8.383].
Van’da bulunan bir yazılı tablete göre, Urartulular yalnız iyi bir ok yapıcısı
olmakla kalmamış, aynı zamanda atış yeteneklerini daima geliştirmek için hep
yaydan ok atma yarışmaları da düzenlemişlerdir:
“Rusa oğlu Argişti oku buradan, Gilurani ormanı karşısından Batu’nun oğlu
Batu’nun bahçesine kadar 950 dirsek (mesafesine kadar) attı” [15.N. 277].
950 dirsek yaklaşık olarak 450 metreye denktir. Bu, Urartu yaylarının üstün
kalitesine işaret eden çok iyi bir göstergedir. Yay, muhtemelen sol omuzda
taşınmıştır. Ayrıca yay kaplarının kalıntılarına rastlanmamasına ve Asurluların,
yayı omuzlarına asılı şekilde tasvir eden Asur resimlerine göre yay kapları her iki
devlette de mevcut değildi.
Urartu yayına yönelik çok az bilgiye sahip olmamıza rağmen, şansımıza
Urartu okdanlığına dair bilgilerimiz daha iyi durumda denilebilir. Adana müzesinde
bulunan tunç kemerde Urartu okdanlığının resmini görmek mümkündür [14.res. 29,
48, 50, 51, 54, 55, 56].
Toprakkale, Altıntepe, Ayanıs, Kayalıdere, Çavuştepe, Yukarı Anzaf ve
Karmir-Blur’da yapılan arkeolojik kazılar, Urartu silahlarının söz konusu detayla
ilgili bazı örneklerini elde etmemizi sağlamıştır. Karmir-Blur’da Asur tipindeki on
sekiz okdanlık bulunmuştur. Onlardan bir kısmı demir uçlu oklarla
doldurulduğundan dolayı kötü muhafaza edilmiştir. Söz konusu okdanlıklar, tunç
levhadan yapılmış tam kapanmamış boruyu andırıyordu. Borunun uzunluğu 60 - 70
cm., çapı ise yaklaşık 10 - 15 cm.’dir. Sadak ağırlığı ortalama 650 - 740 gr.
arasında değişmektedir. Okdanlığın üst ve alt kısımlarına, omuzda taşımak için
kullanılacak kemerleri geçirmek için halkalar yapıştırılmıştır. Okdanlığın, savaşçı
omuzuna değecek kısmına deriden bir yastıkça konulmuştur. Bu aynı zamanda
borunun tam olarak kapanmaması ile levhanın kenar diplerinde delik bırakılma
nedenlerini açıklığa kavuşturmaktadır [10.167].
Okdanlıklar tunçtan yapılmış ve kullanılacağı yere göre, adak ve savaş
sadakları olmak üzere ikiye ayrılmıştır [7.121]. Okdanlıklar, aralarına resimler
yerleştirilmiş desenli yatay çizgilerle süslenmiştir. En sıradan motif, zikzak
şeklindeki çizgilerle doldurulmuş çizgilerdi. Bunun gibi iki okdanlık Karmir-
Blur’da bulunmuştur. Onlardan birinin üzerinde I. Argişti’nin ithaf yazısı
bulunuyordu.
Urartu okdanlıklarının en güzel örnekleri sayılan ve üzerlerinde Argişti’nin
oğlu Sarduri’nin adak yazıları bulunan okdanlıklar Karmir-Blur’da bulunmuştur
А.Я с а у и у н и в е р с и т е т і н і њ х а б а р ш ы с ы, №2-3, 2010
447
Yermukhamedova A. Urartu devleti ordusunun silahlanması
[15.N.175-176]. Onlar, süvariler ve savaş arabalarının resimlerinin yer aldığı sekiz
çizgiyle süslenmiştir. Her çizgi kısmında üçer süvari ve ikişer savaş arabası yer
almaktadır. Böylece bir okdanlıktaki resim sayısı kırka kadar çıkmaktadır.
Savaş okdanlıkları çoğu zaman resimsizdir. Bunun benzeri örnekleri, Ayanıs
kazıları sırasında elde edilmiştir [7.121].
Savaşçı tasvirleri içeren Asur resimlerinde Urartu okdanlıklarına benzer birçok
okdanlık yer almaktadır. Bu resimler aynı zamanda onları taşıma yöntemlerini de
belirlememizi sağlamaktadır. Savaş ve askeri seferler sırasında okdanlıklar
savaşçıların sol omzunda ok yeleklerinin bulunduğu taraftan takılmıştır [16.I. Tab.
62; Tab. 159]. Askeri törenlerde ise, başka bir şekilde asılmıştır. II. Sargon
sarayında kral ve arkasında onun silahlarını taşımakta olan maiyetini tasvir eden
resimler mevcuttur. Söz konusu resimlerde yay sol omuza, okdanlık ise, sağ omuza
ve ayrıca sırt kısmından değil, yandan asılmıştır [16.I, Tab. 13, II, Tab. 105, 117].
Okdanlıklarda oklar uçları aşağıya doğru biçimde ve otuz beş - kırkar adet
yerleştirilmiştir.
Daha önce de belirtildiği üzere, Urartu ordusu VIII.-VI. yüzyıllarda silahlanma
konusunda Asurlularla birçok noktada ortak özelliklere sahipti. Bazı Asurlu
askerlerin askeri teçhizatında yukarıda bahsi geçen unsurların yanı sıra sapan,
topuz (demir sopa) veya balta yer alıyordu. İnşaat ordularındaki askerler ise, ayrıca
yanlarında yol yapımı ve kale kuşatmaları için gereken tunç kazma taşımışlardır.
Nehirleri geçerken, bazı durumlarda savaşçıların askeri teçhizatında yer alan
tulumlar kullanılmıştır.
Urartu askerinin teçhizatında yer alan söz konusu unsurlara dair arkeolojik
delillerin bulunmamasına rağmen onların mevcudiyetini yok saymak kanaatimizce
mantıksızca olurdu.
Достарыңызбен бөлісу: |