Ғылыми журнал 1996 жылдың қарашасынан бастап екі айда бір рет шығады


А.Я с а у и   у н и в е р с и т е т і н і њ   х а б а р ш ы с ы,  №2-3, 2010



Pdf көрінісі
бет61/71
Дата03.03.2017
өлшемі5,22 Mb.
#7048
1   ...   57   58   59   60   61   62   63   64   ...   71

А.Я с а у и   у н и в е р с и т е т і н і њ   х а б а р ш ы с ы,  №2-3, 2010 

 

 

441 


Yermukhamedova A. Urartu devleti ordusunun silahlanması 

 

 



1. 

 

Hurri  ve  Hitit  askeri  teçhizatlarına  yakınlık  gösteren  ve  M.Ö.  IX.  asırda 



kullanılan bir tiptir, 

2. 


 

Asur  ordusunun  silahlanma  tarzına  benzeyen  ve  M.Ö.  VIII.  -  VI.  asırlara 

has bir tiptir. 

Urartu savaşçısının askeri teçhizatı, genel olarak, zırh (ya da tunik), omuzluk, 

kemer, kılıç, hançer, mızrak, yay ile oklar ve okdanlıktan ibaretti. Urartulular Asur 

ordusundan bir çok malzeme aldığına göre, onların silahlanmasında topuz, kazma 

ve  nehirleri  geçerken  kullanılan  tulumun  da  yer  aldığını  düşünmek  mümkündür. 

Fakat bunu ispatlayan arkeolojik deliller henüz bulunmadığından dolayı bu sadece 

bir tahmindir. 

Asur kabartmaları ve arkeolojik kazılar sonucunda gün ışığına çıkarılan Urartu 

kaynaklarından hareket edecek olursak Urartu miğferlerini sorguçlu, huni ve koni 

olmak üzere üç ana gruba ayırabiliriz. Onların ilki, Balavat Kapısı’nın üzerinde yer 

alan  ve  Sugunia  şehrini  ele  geçirme  sahnelerinde  rastlanan  ve  söz  konusu  üç 

grubun  içindeki  en  eskisidir  [6.60].  Tolgaların  bu  tipi  şimdiye  kadar  yapılan 

arkeolojik  kazılarda  bulunamadığından  dolayı  Çilingiroğlu,  Asurlu  sanatkarların 

onu Urartu askerlerini diğerlerinden ayıran belirgin bir özellik olarak çizdiğini ileri 

sürmüştür.  Çünkü  Asur  savaşçıları  bahsi  geçen  sahnelerde  koni  miğferleri 

giymektedir  [7.116].  Sorguçlu  başlıkların  örneklerine  Acemhöyük,  Boğazköy, 

Khurvin  (İran),  Zincirli  ve  Kargamış’da  rastlanmıştır  [6.61].  Ama  M.Ö.  VIII. 

yüzyılda  bu  tip  miğfer  Urartu’dan  Asur’a  geçmiştir  [2.48].  Fakat  aynı  zamanda 

Urartulular  kendi  rakiplerinden  koni  şeklindeki  tolgaları  almıştır.  Koni  tipindeki 

miğfer aslında ilk olarak Asurlular tarafından yapılmıştır. Bu biçim, bir kılıcın veya 

onun  gibi  silahların  darbelerinden  daha  iyi  bir  şekilde  koruma  niteliğine  sahipti 

[8.734].  Karmir-Blur’da  yapılan  on  iki  yıllık  arkeolojik  kazılar  esnasında  (1953 

yılına kadar) söz konusu tipte altı adet Urartu miğferi ortaya çıkarılmıştır. Onların 

hepsi  basit  biçimde  ve  alt  kenarında,  şakağın  yanında,  kayış  takacak  iki  tane 

halkaya sahiptir. 

Genel  olarak  Urartu’da  tolgalar  tunç  ve  demirden  yapılmıştır.  Miğferlerin 

arasında  en  yaygın  olan  koni  tipindeki  miğfer,  iki  parçayı  birbirine  perçinlenme 

metoduyla  imal  edilmiştir.  Karmir-Blur’da  bulunan  bazı  miğferlerin  üzerinde 

Urartu  krallarının  adak  yazıtları  vardır.  Örneğin,  Menua’nın  oğlu  Argişti’nin 

başlığının kenarındaki üçüncü ve dördüncü çizgiler arasında adı geçen kralın adak 

yazısı mevcuttur:  

“Tanrı Haldi'ye, efendisine Menua’nın oğlu Argişti bu miğferi adadı.” [9.25] 

Çavuştepe,  Ayanıs  ve  Karmir-Blur’da  yapılan  kazılar  sonucu  üzerlerinde  I. 

Argişti  ve  II.  Sarduri’nin  adak  yazıları  bulunan  dört  adet  tolga  gün  ışığına 

çıkarılmıştır. Onların alın bölgesi on bir tane kutsal ağaç ve onların etrafında duran 

tanrı tasvirleriyle süslenmiştir. Beş ağacın yanında sakalsız, uzun elbiseli, boynuzlu 

başlık  giyen,  sol  elinde  küçük  bir  kova,  sağ  elinde  mukaddes  bir  meyve  tutan 

tanrılar, diğer ağacın yanında ise, sakal ve kanatları olan tanrılar tasvir edilmiştir.  

 

А.Я с а у и   у н и в е р с и т е т і н і њ   х а б а р ш ы с ы,  №2-3, 2010 

 


 

442 


Yermukhamedova A. Urartu devleti ordusunun silahlanması 

 

 



Alın  kısmı  aslan  başlı  sekiz  tane  yılan  figürü  ile  kuşatılmıştır.  Şakak  ve  ense 

bölgeleri ise, on süvari ve sekiz savaş arabasının resimleriyle süslenmiştir [10.167].  

Karmir-Blur’da  bu  tarzda  bezenmiş  üç  adet  tolga  daha  ortaya  çıkarılmıştır. 

Onlardan  biri  1947  yılında  bulunmuştur.  Onun  üzerinde  Argişti’nin  oğlu  kral 

Sarduri’nin  adak  yazıtı  vardır.  1950  yılında  bulunan  diğer  miğferin  üzerinde  ise,  

Argişti’nin  kendine  ait  yazıtı  vardı.  1952  yılı  kazılarında  bulunan  tolga  ise, 

oksitlenme  yüzünden  tamamen  harap  olmuştur.  Bu  sebepten  dolayı  üzerindeki 

yazıtın hangi krala ait olduğu maalesef tespit edilememiştir [9.26].  

Urartu  miğferlerini  sınıflandırmak  gerekirse  onları  iki  ayrı  grupta 

toplayabiliriz: 

1. 

 

Tunçtan yapılmış süslü adak miğferler, 



2. 

 

Demirden yapılmış savaş miğferleri. 



Bugüne  dek  bulunan  bütün  adak  tolgalar  Urartu  Devleti’nin  baş  tanrısı  olan 

Tanrı Haldi’ye adanmıştır.  

Urartu  askerinin  en  önemli  korunma  giysilerinden  biri  zırhtı.  Arkeolojik 

kazılar sonucu ortaya çıkarılan Urartu zırhlarının iki çeşidi vardır: 

1. 

 

Pullu (tabana dikilmiş madeni levhalardan oluşan) zırh, 



2. 

 

Levhalı (birbirine bağlanmış madeni levhalardan yapılmış) zırh. 



1951  yılında  Karmir-Blur’da  küme  şeklinde  standart  levhalardan  oluşan  bir 

tunç zırhın kalıntıları bilim adamlarının eline geçmiştir. Levhalar, 3 cm. uzunlukta, 

1.5 cm. genişlikte idi. Onların alt kenarları yuvarlaklaştırılmış, üst kenarlarında ise, 

onların  tabana  dikilmesi  için  arka  arkaya  üç  tane  delik  yapılmıştır.  Büyük 

olasılıkla, taban için levhaların ağırlığına dayanacak lif kullanılmıştır [9.30]. 

1952 yılında Karmir-Blur’da bir adet zırh daha ortaya çıkarılmıştır. Onun iyi 

korunmuş  parçalarından  biri,  çeşitli  boyutlardaki  pulları  yerleştirme  metodunu 

gözler  önüne  sermektedir.  Büküm  yerindeki  levhalar  düz  yüzeyde  kullanılan 

levhalardan daha küçüktür. Onların hepsinin sağ tarafı basma yoluyla yapılmış yedi 

noktalı rozet ile süslenmiştir. Bu zırhı oluşturan levhaları dokuz gruba ayırabiliriz. 

En  çok  sayılan  birinci  gruptaki  levhalar  (uzunluğu  5.2;  genişliği  1.7  /  1.9  ve 

kalınlığı 0.1 cm.’dır), ana levhalar olarak kabul edilmelidir. Onların üst parçasında 

birazcık  sağ  tarafa  kaymış  iki  tane  küçük  delik  bulunmaktadır.  Levhanın  bunun 

gibi  yuvarlaklaştırılmış  bölgesinde  orta  düzey  ekseninde  ise  büyük  bir  delik  yer 

almaktadır.  Bu  iki  delik  arasında,  sol  kenarda  iki  küçük  delik  daha  vardır. 

Levhaların üzerindeki deliklerin sayısı ve onların karışık yerleşimi, bu zırhın pullu 

değil, levhalı olduğuna işaret etmektedir [9.32]. 

Söz konusu zırhın bir parçasında dört tunç düğme bulunmuş, fakat onların ilk 

konumu  tespit  edilmemiştir.  Onlardan  üçü  oksit  yüzünden  harap  olmuştur.  Ama 

dördüncüsünün  her  iki  yüzündeki  merkezi  rozetin  etrafında  iki  satırlık  şöyle  bir 

yazıtı yer almıştır: 

“Tanrı Haldi’ye, efendisine Argişti bu zırhı adadı.” 

Öbür tarafta ise: 

А.Я с а у и   у н и в е р с и т е т і н і њ   х а б а р ш ы с ы,  №2-3, 2010 

 


 

443 


Yermukhamedova A. Urartu devleti ordusunun silahlanması 

 

 



“Argişti kralının.” [9.35] 

Urartu zırhının, Asur zırhına çok benzemesi göz önünde bulundurulursa onun 

da, miğfer gibi, Asurlulardan alınma ihtimali çok yüksektir. Balavat Kapısı’nda yer 

alan  Suguniya’yı  ele  geçirme  sahnesi  böyle  bir  tahmini  daha  da 

kuvvetlendirmektedir. Kabartmadaki Urartulu askerler elbise, muhasara işini yapan 

bazı Asurlular ise, uzun bir zırh giymektedir. 

Urartu  savaşçıları  omuzlarını  korumak  için  tunçtan  yapılmış  üçgen  şeklinde 

iki  tane  simetrik  levhadan  oluşan  bir  omuzluk  kullanmıştır.  Arkeolojik  kazılar 

sonucunda ortaya çıkarılan bütün apoletler IX. asra aittir [11.99]. 

Urartulu savaşçı giysisinin ayrılmaz bir parçası kemer idi. O, askeri kıyafetin 

bir  ek  unsuru  olmakla  birlikte,  günlük  hayatta  da  kullanılmıştır.  Çilingiroğlu’nun 

fikrince, kullanma amacı açısından Urartu kemerlerinin iki tipi mevcuttu. Onlardan 

ilki  genelde  1.0  -  1.4  m.  uzunluğunda  olup,  tunik  ya  da  manto  kuşatmak  için 

kullanılmıştır. Diğeri ise, sol omuzdan sağ kalçaya doğru çapraz biçimde uzanan, 

omuzdan kullanılan bir kemerdi. Bu tip kemerler daha da uzundu [7.119]. 

Bütün  Urartu  kemerleri  tunçtan  yapılmıştır.  Onların  üst  ve  alt  kenarlarında 

kemeri  köseleye  dikmek  için  delikler  bulunmuştur.  Arkeolojik  kazılar  sonucunda 

gün ışığına çıkarılan bütün kemerler avlanan insan, süvari, savaş arabası, hayvan, 

bitki ve geometrik figür motifleri ile süslenmiştir.  

Urartu askeri için kalkan çok büyük bir önem taşımıştır. Altıntepe, Kayalıdere, 

Karmir-Blur,  Arin-Berd,  Ayanıs,  Yukarı  Anzaf  ve  Toprakkale’de  yapılmış 

kazılarda  çok  sayıda  Urartu  kalkanı  bulunmuştur.  Onların  tasvirlerine  Asur 

kabartmalarında  da  rastlanmakta  ve  bu  da  onların  incelenmesine  çok  yardım 

etmektedir.  Urartu  kalkanlarını,  yapılış  maksatlarına  göre  iki  gruba  ayırmak 

mümkündür: 

1. 


 

Askeri, yani savaşta kullanılan kalkanlar, 

2. 

 

Dekoratif, yani tapınağa adak olarak verilen kalkanlar. 



Urartu  ordusunda  kullanılan  kalkanların,  çeşit  açısından  Asur  ordusundaki 

kadar zengin olmamasına rağmen, onlarda da birçok kalkan türü mevcuttu. Urartu 

ve Asur resimleri sayesinde Urartu kalkanlarının; yuvarlak, dikdörtgen, koni, daha 

düz,  geniş  bir  şapka  gibi  şekillerde  olduğunu  biliyoruz.  Bazı  kalkanlar  küçük, 

bazıları  ise,  çok  büyük  ve  bir  askerin  bütün  vücudunu  kaplayacak  nitelikteydi. 

Urartulular  bazen  kendi  kalkanlarını  umbo  ya  da  aletin  dış  yüzünün  ortasında 

bulunan  bir  hayvan  başıyla  süslemiştir.  Bunun  gibi  kalkanlar  M.Ö.  IX.  yüzyılda 

Yakın  Doğu’da  çok  yaygın  olarak  kullanılmıştır.  Örneğin,  bu  tipe  Zincirli, 

Kargamış,  Sakçagözü  ve  Musasir’de  rastlanmıştır.  Kalkanın  ilk  kez  Asur’da  icat 

edildiği ve oradan başka devletlere geçtiği sanılmaktadır [6.63]. 

Kalkan  yapımında  malzeme  olarak  tunç  ve  gön  (tabaklanmış  deri) 

kullanılmıştır. Onun içi kalın bir çuval ya da hasır ile kaplanmış ve sapının sayısı 

bir ile üç adet, çapı ise 0.6 ve 1 m. arasında değişmiştir. Karmir-Blur’da üzerinde I. 

Argişti,  II.  Sarduri  ve  I.  Rusa’nın  adak  yazıları  bulunan  tunçtan  yapılmış  on  beş 

adet kalkan ortaya çıkarılmıştır. Onların orta kısmı çıkıktı. Argişti’nin oğlu Rusa ve  

А.Я с а у и   у н и в е р с и т е т і н і њ   х а б а р ш ы с ы,  №2-3, 2010 

 


 

444 


Yermukhamedova A. Urartu devleti ordusunun silahlanması 

 

 



Eremena’nın oğlu Rusa’ya ait diğer kalkanlar ise, Toprakkale'de bulunmuştur 

[12.70].  

II.  Sargon’un  ünlü  sekizinci  seferini  anlatan  “Louvre  Tableti”nde,  Haldi 

tapınağından 5 talent 12 mina ağırlığında beş adet altın kalkanın Asurluların eline 

geçtiğinden bahsedilmiştir [10.168]. Fakat şimdiye kadar ne altın, ne gümüş, ne de 

demirden  yapılmış  herhangi  bir  kalkan  bulunmamıştır.  Kalkan  yapımında  tunç 

dışında söğüt dalları da kullanılmıştır [3.214]. 

Adak  olarak  verilen  kalkanların  büyük  çoğunluğu  altından  değil,  tunçtan 

yapılmıştır.  Fakat  onların  hepsinin  üzerinde  altın  kaplama  vardır.  Dekoratif 

kalkanlar  büyük  ölçüde  hayvan  motifleriyle  ve  çivi  yazılı levhalarla  süslenmiştir. 

Örneğin, I Argişti’ye ait Karmir-Blur’daki kalkanın üzerinde şöyle bir yazıt vardır: 

“Tanrı  Haldi’ye,    efendisine  bu  kalkanı  İrbuni  şehri  adına  Menua’nın  oğlu 

Argişti  adadı.  Menua’nın  oğlu,  kuvvetli  kral,  büyük  kral,  Biaini  Ülkesi'nin  kralı, 

Tuşpa şehrinin efendisi” [9.27]. 

Adı  geçen  aletin  üzerinde  hayvan  tasvirleri  yer  almıştır.  Kalkanın  dış 

çizgisinde  yirmi  sekiz  aslan,  ortasındaki  çizgide  yirmi  boğa,  merkezine  bitişik 

çizgide ise, yine sekiz aslan, merkez kısmında ise, otuz sekiz taç yapraklı bir rozet 

tasvir edilmiştir. 

Buna  benzer  bir  başka  kalkan  yine  Karmir-Blur’da  1953  yılında  ortaya 

çıkarılmıştır.  Üzerindeki  yazıta  göre  bu  parça  kral  II.  Sarduri  tarafından 

yaptırılmıştır: 

“Tanrı Haldi’ye, efendisine, Argişti’nin oğlu Sarduri bu kalkanı adadı. Tanrı 

Haldi’nin  azametiyle  Sarduri,  kuvvetli  kral,  büyük  kral  Biainili  Memleketi'nin 

kralı, Tuşpa şehrinin efendisi”[9.30].   

Bu  kalkanın  üzerinde  de  aslan  ve  boğa  tasvirleri  bulunmaktadır.  Figürlerin 

sayısının  Argişti’ninkine  nazaran  daha  az  olmasına  karşın  onlar  daha  güzel,  daha 

zarif ve ayrıntılı bir şekilde tasvir edilmiştir.  

Urartu askerinin teçhizatında kılıcın daima çok özel bir yeri olmuştur. Fakat ne 

yazık  ki,  kaynakların  az  olmasından  dolayı  yeterince  bilgiye  sahip  değiliz.  Ele 

geçen  kılıçların  hepsi  kale,  tapınak  ve  mezarlardan  çıkarılmıştır.  Urartu  kılıçları 

demirden  dövme  tekniği  ile  yapılmış,  tutamaçları  ise  ahşap  ya  da  kemik  ile 

kaplanmıştır [3.224]. 1952’de Karmir-Blur’da I. Argişti kalkanının yanında 0.73 m. 

uzunluğunda  tunç  tutamaçlı  demirden  yapılmış  bir  kılıç  bulunmuştur.  Onun 

yanında üç adet çıkık dik çizgiyle süslenmiş kının da tunç ucu vardı.  

Buna  benzer  kılıç,  ama  daha  harap  bir  durumda,  1948  yılında  da  Karmir-

Blur’da  ortaya  çıkarılmıştır.  Onun  da  uzunluğu  yaklaşık  olarak  0.73  m.’dir. 

Tutamacın ucu kırıktı. Kılıcın yanında kılıç kayışının maden parçaları, yani 2.5 cm. 

çapında bir halka ve kemeri süsleyen on iki tane küçük çivi toplanmıştır [9.41-42]. 

Böylece  bu  iki  örnek  sayesinde  çok  ayrıntılı  olmasa  bile  Urartu  kılıcı  hakkında 

genel bir fikir oluşturmak mümkündür. 

Arkeolojik  kazılar  sonucunda  Urartu  hançerleri  de  gün  ışığına  çıkarılmıştır. 

Onlar da, kılıçlar gibi dövme tekniğiyle fakat tunçtan yapılmıştır [3.226].  



А.Я с а у и   у н и в е р с и т е т і н і њ   х а б а р ш ы с ы,  №2-3, 2010 

 

 

445 


Yermukhamedova A. Urartu devleti ordusunun silahlanması 

 

 



Maalesef,  bugüne  dek  yapılan  arkeolojik  kazılar  sırasında  Urartu  mızrağının 

hiç  bir  örneğine  rastlanmamıştır.  Fakat  bu  konuda  bize  Asur  ve  Urartu 

kabartmaları, malzemelerin üzerindeki tasvirler ve yazıtlar çok yardımcı oluyorlar. 

Örneğin, II. Sargon’un “Louvre Tableti”nde Musasir’deki Haldi tapınağından Asur 

kralı tarafından 1. 514 adet ağır ve hafif mızrağın alındığı yazılmıştır [10.164,182]. 

Balavat  Kapısı  kabartmasında  betimlenen  Urartulu  bir  savaşçı,  elinde  ucu 

yaprak şeklinde olan kısa bir mızrak tutmuştur. Fakat kanaatimizce Urartu ordusu 

teçhizatında  kısa  mızrakların  yanı  sıra  uzunluk  ve  ağırlık  açısından  farklı 

özelliklere  sahip  mızraklar  da  yer  almıştır.  Onların  uzunluğu  ve  ağırlığı,  ordunun 

hangi  sınıfı  tarafından  kullanıldığına  bağlı  idi.  Örneğin,  koruma  fonksiyonu 

üstlenen ağır silahlı piyade temsilcisinin mızrağı, hafif silahlı piyade temsilcisinin 

mızrağından çok daha büyük ve ağırdı.  

Urartulular  mızrak  uçlarını  yaprak,  üçgen  ya  da  eşgen  şeklinde  demir  ya  da 

tunçtan yapmış ve onları ahşap sapa takmıştır [1.27]. 

Urartu yerleşim yerlerinde yapılan arkeolojik kazılar sonucunda çok miktarda 

ok çıkartılmıştır. Genel olarak bir ok şu parçalardan oluşur: uç, sap, ok yeleği ve 

oku  kirişe  yerleştirmeyi  sağlayan  yarık.  Ok  ucu,  demir  ve  tunçtan  yapılmıştır. 

Erken  dönemlerde  onlar  yaprak  veya  üçgen  şeklinde  ve  oldukça  geniş  türde 

olmuştur.  Bu  biçimdeki  uçlar  zırhsız  düşmanı  vurmak  için  kullanılmıştır.  Daha 

sonra ise, askerin zırhını delebilecek üçgen uçlar icat edilmiştir [8.612-613]. 

1955  tarihinde  Karmir-Blur’da  kırk  adet  ok  sapı  bulunmuştur.  Bilim 

adamlarının  araştırmalarına  göre  onların  yapımında  asıl  malzeme  olarak  saz  ve 

dişbudak ağacının üç - dört senelik dalları kullanılmıştır. Okların çapı 6 - 10 mm. 

idi [13.65]. 

Demir ok uçları ortalama uzunluğu 9 – 10 cm., ağırlığı ise 20 – 26 gr. idi. Ok 

ucu  malzemesi  olarak  tunç  da  kullanılmıştır.  Ondan  yapılmış  uçların  ortalama 

uzunluğu 8 - 10 veya 3.5 – 6 cm. arasında değişmekte idi [3.228-230].  

Ok  sapının  bir  ucuna  ok  ucu,  diğer  ucuna  ise  ok  yeleği  ve  kemik  ya  da 

boynuzdan  yapılmış  bir  yarık  takılmıştır.  Urartu  teçhizatının  diğer  parçalarında 

olduğu  gibi,  onların  üzerinde  de  adak  yazıtları  yer  almıştır.  Örneğin,  Karmir-

Blur’da yapılan kazılar sırasında arkeologların eline üzerinde kral Argişti’nin ismi 

yazılı bir ok ucu geçmiştir: 

“Tanrı Haldi’ye Argişti adadı ”. 

II. 


 

Sarduri’nin  okdanlığın  içinde  bulunan  otuz  yedi  adet  oktan  üçünün 

üzerinde de kısa yazılar mevcuttu:  

“Tanrı Haldi’ye, efendisine Sarduri adadı” [9.40]. 

Böylece, tapınaklara okların da hediye olarak verildiğini öğreniyoruz.. 

Maalesef,  Urartu  yayı  hakkındaki  bilgimiz  çok  sınırlıdır.  Bu  konuda  sahip 

olduğumuz  tek  bilgi,  heykel  [9.38]  ve  tunç  kemerler  [14]  üzerindeki  tasvirlerdir. 

Fakat  onun  Urartu  askeri  teçhizatının  çok  önemli  bir  unsuru  olduğunu,  kazılar 

sırasında  çıkarılan  çok  sayıdaki  ok  ve  okdanlıklar  göstermektedir.  Büyük   bir 

 

А.Я с а у и   у н и в е р с и т е т і н і њ   х а б а р ш ы с ы,  №2-3, 2010 



 

 

446 


Yermukhamedova A. Urartu devleti ordusunun silahlanması 

 

 



ihtimalle Urartu’da, onunla çağdaş diğer devletlerde olduğu gibi, biri sade ve diğeri 

birleşik olmak üzere yayın iki türü mevcuttu.   Yayların birinci türü, uçları kirişle 

eğilmiş  esnek  ağaç  dalından  yapılmıştır.  Yayların  ikinci  türü  ise,  dış  tarafından 

kirişle, iç tarafından ise, boynuz levhalarla sağlamlaştırılmış elastik ağaç dalından 

yapılmıştır. Yayın tutulacak tarafı, yani onun orta kısmı ve uçları bazen kaplamalı 

olmuştur. Yayın bütün birleşik kısımları sağlam bir şekilde yapıştırılmıştır. Birleşik 

yay  türü,  yapısından  dolayı  uzun  süre  kullanılabilir  özelliği,  sağlamlığı  ve  okları 

daha uzağa gönderebilmesi bakımından sade yay türünden daha üstündü [8.383]. 

Van’da  bulunan  bir  yazılı  tablete  göre,  Urartulular  yalnız  iyi  bir  ok  yapıcısı 

olmakla  kalmamış,  aynı  zamanda  atış  yeteneklerini  daima  geliştirmek  için  hep 

yaydan ok atma yarışmaları da düzenlemişlerdir:  

“Rusa  oğlu  Argişti  oku  buradan,  Gilurani  ormanı  karşısından  Batu’nun  oğlu 

Batu’nun bahçesine kadar 950 dirsek (mesafesine kadar) attı” [15.N. 277]. 

950  dirsek  yaklaşık  olarak  450  metreye  denktir.  Bu,  Urartu  yaylarının  üstün 

kalitesine  işaret  eden  çok  iyi  bir  göstergedir.  Yay,  muhtemelen  sol  omuzda 

taşınmıştır.  Ayrıca  yay  kaplarının  kalıntılarına  rastlanmamasına  ve  Asurluların, 

yayı omuzlarına asılı şekilde tasvir eden Asur resimlerine göre yay kapları her iki 

devlette de mevcut değildi.           

Urartu  yayına  yönelik  çok  az  bilgiye  sahip  olmamıza  rağmen,  şansımıza 

Urartu okdanlığına dair bilgilerimiz daha iyi durumda denilebilir. Adana müzesinde 

bulunan tunç kemerde Urartu okdanlığının resmini görmek mümkündür [14.res. 29, 

48, 50, 51, 54, 55, 56].  

Toprakkale,  Altıntepe,  Ayanıs,  Kayalıdere,  Çavuştepe,  Yukarı  Anzaf  ve 

Karmir-Blur’da  yapılan  arkeolojik  kazılar,  Urartu  silahlarının  söz  konusu  detayla 

ilgili bazı örneklerini elde etmemizi sağlamıştır. Karmir-Blur’da Asur tipindeki on 

sekiz  okdanlık  bulunmuştur.  Onlardan  bir  kısmı  demir  uçlu  oklarla 

doldurulduğundan  dolayı  kötü  muhafaza  edilmiştir.  Söz  konusu  okdanlıklar,  tunç 

levhadan yapılmış tam kapanmamış boruyu andırıyordu. Borunun uzunluğu 60 - 70 

cm.,  çapı  ise  yaklaşık  10  -  15  cm.’dir.  Sadak  ağırlığı  ortalama  650  -  740  gr. 

arasında  değişmektedir.  Okdanlığın  üst  ve  alt  kısımlarına,  omuzda  taşımak  için 

kullanılacak  kemerleri  geçirmek  için  halkalar  yapıştırılmıştır.  Okdanlığın,  savaşçı 

omuzuna  değecek  kısmına  deriden  bir  yastıkça  konulmuştur.  Bu  aynı  zamanda 

borunun  tam  olarak  kapanmaması  ile  levhanın  kenar  diplerinde  delik  bırakılma 

nedenlerini açıklığa kavuşturmaktadır [10.167].    

Okdanlıklar  tunçtan  yapılmış  ve  kullanılacağı  yere  göre,  adak  ve  savaş 

sadakları  olmak  üzere  ikiye  ayrılmıştır  [7.121].  Okdanlıklar,  aralarına  resimler 

yerleştirilmiş  desenli  yatay  çizgilerle  süslenmiştir.  En  sıradan  motif,  zikzak 

şeklindeki  çizgilerle  doldurulmuş  çizgilerdi.  Bunun  gibi  iki  okdanlık  Karmir-

Blur’da  bulunmuştur.  Onlardan  birinin  üzerinde  I.  Argişti’nin  ithaf  yazısı 

bulunuyordu.  

Urartu  okdanlıklarının  en  güzel  örnekleri  sayılan  ve  üzerlerinde  Argişti’nin 

oğlu  Sarduri’nin  adak  yazıları  bulunan okdanlıklar  Karmir-Blur’da bulunmuştur  



А.Я с а у и   у н и в е р с и т е т і н і њ   х а б а р ш ы с ы,  №2-3, 2010 

 

 

447 


Yermukhamedova A. Urartu devleti ordusunun silahlanması 

 

 



[15.N.175-176]. Onlar, süvariler ve savaş arabalarının resimlerinin yer aldığı sekiz 

çizgiyle  süslenmiştir.  Her  çizgi  kısmında  üçer  süvari  ve  ikişer  savaş  arabası  yer 

almaktadır. Böylece bir okdanlıktaki resim sayısı kırka kadar çıkmaktadır.  

Savaş okdanlıkları çoğu zaman resimsizdir. Bunun benzeri örnekleri, Ayanıs 

kazıları sırasında elde edilmiştir [7.121]. 

Savaşçı tasvirleri içeren Asur resimlerinde Urartu okdanlıklarına benzer birçok 

okdanlık yer almaktadır. Bu resimler aynı zamanda onları taşıma yöntemlerini de 

belirlememizi  sağlamaktadır.  Savaş  ve  askeri  seferler  sırasında  okdanlıklar 

savaşçıların sol omzunda ok yeleklerinin bulunduğu taraftan takılmıştır [16.I. Tab. 

62;  Tab.  159].  Askeri  törenlerde  ise,  başka  bir  şekilde  asılmıştır.  II.  Sargon 

sarayında  kral  ve  arkasında  onun  silahlarını  taşımakta  olan  maiyetini  tasvir  eden 

resimler mevcuttur. Söz konusu resimlerde yay sol omuza, okdanlık ise, sağ omuza 

ve ayrıca sırt kısmından değil, yandan asılmıştır [16.I, Tab. 13, II, Tab. 105, 117]. 

Okdanlıklarda  oklar  uçları  aşağıya  doğru  biçimde  ve  otuz  beş  -  kırkar  adet 

yerleştirilmiştir. 

Daha önce de belirtildiği üzere, Urartu ordusu VIII.-VI. yüzyıllarda silahlanma 

konusunda  Asurlularla  birçok  noktada  ortak  özelliklere  sahipti.  Bazı  Asurlu 

askerlerin  askeri  teçhizatında  yukarıda  bahsi  geçen  unsurların  yanı  sıra  sapan, 

topuz (demir sopa) veya balta yer alıyordu. İnşaat ordularındaki askerler ise,  ayrıca 

yanlarında  yol  yapımı  ve  kale  kuşatmaları  için  gereken  tunç  kazma  taşımışlardır. 

Nehirleri  geçerken,  bazı  durumlarda  savaşçıların  askeri  teçhizatında  yer  alan 

tulumlar kullanılmıştır.  

Urartu  askerinin  teçhizatında  yer  alan  söz  konusu  unsurlara  dair  arkeolojik 

delillerin bulunmamasına rağmen onların mevcudiyetini yok saymak kanaatimizce 

mantıksızca olurdu. 



Достарыңызбен бөлісу:
1   ...   57   58   59   60   61   62   63   64   ...   71




©emirsaba.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет