12
yönünde bir hareket başlatıldığı ve mesafe alındığı görülmektedir. Bu süreyi terim
çalışmalarının kurumsallaştırılması yönündeki ilk bilinçli ve planlı çalışmalar olarak
kabul etmemiz mümkündür.
Bu dönemde her iki tarafta yapılan çalışmalar, terim yapma çalışmalarında
Türkçenin iç kaynaklar yönünden oldukça geniş imkânlara sahip olduğunu, bunun da
bu alanda kullanılan yöntemlere bir hareket kabiliyeti ve zenginlik kazandırdığını
göstermektedir.
Her iki ülkedeki çalışmalarda dilin iç kaynaklarından olan ekler yardımıyla terim
yapma yönteminin sık kullanıldığı, kelime birleştirme ve genel dilden kelime aktarma
yollarının da işlek olduğu görülmektedir. Fazlaca uzmanlık isteyen halk ağızları, tarihi
Türkçe metinler ve günümüz Türk yazı dilleri ile Türk lehçelerinden yararlanma
yöntemlerinin daha az kullanıldığı da dikkatimizi çekmektedir.
Terim yapımında dilin dış kaynakları da sık kullanılmakta, özellikle yabancı
dilden sözcük aktarma yöntemiyle terim yapmada Arapça, Farsça ve Rusçanın hâkim
olduğu görülmektedir. Kazak Türkçesinin ses ve şekil yapısına uydurularak, kal’kalav
denilen aktarma yöntemiyle terim almanın dilin söz varlığını zenginleştirip anlatım
imkanlarını arttırması da dikkat çekicidir.
Bu yöntemler içinde Ahmet Baytursınulı’nın halk ağzından kelime almayı çok
kullanmadığını görüyoruz.
Türkiye’deki terim yapma yollarının Baytursınulı’nın uyguladığı yöntemlerle
genellikle aynı olduğu görülmektedir. Anılan yıllarda terimlerdeki Türkçeleştirme
hareketi her iki Türk vatanında da milli bir çizgi dahilinde birçok bilim alanında
gerçekleştirilmiştir. Bu terimlerin çoğu farklı alanlarda bugün de kullanılmaktadır.
Burada kısaca UNESCO’nun yayımladığı Terminoloji Politikaları İçin
Kılavuz’un konuyla ilgili önemli bir belge olduğunu, 1971 yılında, terminoloji
alanındaki uluslararası işbirliğini desteklemek ve koordine etmek amacıyla kurulan
International Information Centre for Terminology (InfoTerm) aracılığıyla yürütülen
çalışmalarda; uluslararası, bölgesel ve ulusal terimbilim enstitüleri, organizasyonlar
ve ağlar, kamusal veya yarı kamusal veya başka tür kâr amacı taşımayan enstitülerden
oluşan üyelerin terimbilim etkinliklerine katılabildiğini ifade edebiliriz (7, 78-83).
Cumhuriyetin ilk dönemleri ile Kazakistan’da Alaş ve Ahmet Baytursınulı’nın
temellerini atıp uyguladıkları dil politikası ve dil planlaması içinde yer alan terimlerle
ilgili çalışmalar, Türkçenin bilim dili olması amacıyla ve bu yönde atılmış önemli birer
adım olarak değerlendirilmelidir.
Ayrıca bugün Türk cumhuriyetlerinde artmış olan ve gittikçe de artan Türkçe
terimlerin yine bu cumhuriyetler arasında kurulacak bağlar ve her birinin dil kurumu
temsilcilerinden oluşan üyelerin meydana getirdiği bir üst
kurul olarak bir
“Uluslararası Türk Dil Kurumu” tarafından ele alınarak değerlendirilmesi, terimlerin
uyumu gerçekleştirilerek bir birliğin sağlanması, Türkçenin bilim dili olması yolunda
atılmış adımların gerçek hedefe ulaşması konusunda somut çalışmaların yapılması
gerektiğini, bunun da bu çalışmaları ilk olarak planlayan ve gerçekleştiren bilim
adamlarımızın ülküsü olduğunu unutmamak gerekir.
Достарыңызбен бөлісу: