Конференция материалдары


Türkiye’de Cumhuriyet dönemindeki çalışmalar ve terim yapma yolları



Pdf көрінісі
бет9/127
Дата18.10.2023
өлшемі3,73 Mb.
#118807
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   127
Байланысты:
zhinak akhmet baitursynov konferentsiia1

Türkiye’de Cumhuriyet dönemindeki çalışmalar ve terim yapma yolları. 
Burada üzerinde duracağımız konu, Türkiye’de özellikle Cumhuriyet döneminde 
temeli atılan terim çalışmaları ile Ahmet Baytursınulı’nın terim çalışmalarını 
değerlendirmek olacaktır. Cumhuriyet dönemi terim çalışmalarını kendi içinde de 
dönemlere ayırarak kısaca anlatmak gerekecektir. 
1923-1932 arasında mecliste resmi yazışmaların Türkçe ile yapılması, terimlerin 
Türkçeleştirilmesi kararları alınır. Bununla ilgili olarak ‘Türkçe Kurulu’ ve ‘Terim 
Kurulu’ oluşturulur. Mevcut terimlerin yukarıda da bahsedilen yollarla ve halk 
ağzından yararlanarak Türkçeleştirilmesi çalışmaları başlatılır. 



Türkçeleştirme konusunda Tunalı Hilmi 26 Ağustos 1923’te TBMM’ne ‘Türkçe 
Kanunu adlı teklifini sunar. Böylece konu resmi ortama taşınmış olur. Resmî 
yazışmalarda Türkçe kullanılması, terimlerin Türkçeleştirilmesi ile ilgili kanun 
teklifinin ilk maddesine göre Milli Eğitim Bakanlığı’nda alfabe, yazım (imla), dilbilgisi 
ve sözlük alanındaki çalışmaları yürütecek bir Türkçe komisyon kurulacak, her bilim 
dalı için bir terim kurulu/komisyonu oluşturulacak ve bu kurul, kullanılan yabancı 
terimleri halk dilinden de derlemeler yaparak Türkçeleştirmeye çalışacaktır. Ders 
kitapları da bu kurallara göre hazırlanacak, gazete ve dergiler türetilen terimleri 
yayımlamakla yükümlü olacaklardır (Levend, 1972: 391;TDK, 2007: 20-39). 
1931’den itibaren sadece Türkçe kural ve terimlerle yazılan kitapların 
kullanılabileceği kararı alınır [15, 354-370; 16, 11]. 1924’te Arapça’yla eğitim öğretim 
yapan medreselerin kapatılması, 1929’da Arapça ve Farsçanın ortaöğretim 
müfredatından kaldırılmasıyla bu dillerin işlevi azaltılır. 1928’de harf devrimi yapılır. 
Bu, daha sonra yapılacak dil devriminin yolunu açar. ‘Alfabe Encümeni’ kurulur ve 
sonraki süreçte ‘Dil Encümeni’ adıyla 1931’e kadar çalışmalarına devam eder. Sözlük 
şeklindeki ‘Türk Söz Kitabı yayımlanır [17]. Bu dönemde Atatürk’ün ‘Ülkesini ve 
yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin 
boyunduruğundan kurtarmalıdır.’ sözü dildeki bağımsızlığın da bir işareti olmuştur 
[18, 190]. 1932’de Dil Encümeni, ‘Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ne dönüştürülür. 
1932-1983 arasında dille ilgili çalışmaların odak noktası 12 Temmuz 1932’de 
kurulan ‘Türk Dil Kurumu’ olur. Terminoloji çalışmaları da o dönemde düzenli olarak 
yapılmaya başlar. Kurum, ‘Türkçenin özleşmesini, bütün bilim, teknik, sanat 
kavramlarını karşılayacak yolda gelişmesini ‘devrimci bir anlayışla ve bilim 
yöntemlerine uygun olarak’ sağlamak için bilim terimleri ile ilgili çalışmalar yapar. Bu 
çalışmalar terim çalışmalarının temelini oluşturmuş, düzenleyici ve yönlendirici bir 
işlev de yerine getirmiştir [19, 20-27, 39]. “Ulus inşası” projesi diye nitelendirilen 
Türkiye’de Türk dil devrimiyle terimlerin Türkçeleştirilmesiyle birlikte terim listeleri 
ve sözlükleri planlanmış, okul terimleri Türkçeleştirilmiş, bunların eğitim 
kurumlarında uygulanması aşamaları da gerçekleştirilmiştir [20, 7-25, 64-65, 72]. Bu 
dönem, 1950’lere kadar baştan planlanan çalışmaların hızla gerçekleştirildiği bir süreç 
olmuştur. Atatürk’ün de emriyle Türk Dil Kurumu’nda 1932, 1934, 1936 yıllarında 
yapılan dil kurultaylarında konu görüşülmüş, kurumda “Lugat ve Istılah Kolu” 
kurulmuştur. (17, 50). 
Çalışmalar ‘terim kolu’nun oluşturulması ve uzmanlık alanlarının (16 adet) 
belirlenmesiyle devam eder. Burada 
Terim Kolu
’nun görevi ‘Terim bölümünün işi, 
bugünkü bilim dilimizde kullanılmakta olan yabancı dillerden alınmış terimler yerine 
bütün bu bilim kavramları için öz Türkçe terimler bulup yahut yaratıp koymaktır.’ 
sözleriyle dile getirilmiştir [19, 173-184]. 
Sonrasında terimlerin çokluğu sebebiyle ‘Lugat ve Istılah Kolu’, ‘terim kolu’ ile 
‘sözlük kolu’ olmak üzere iki ayrı kol olarak çalışmalarına devam etmiştir. Burada 
alınan kararlardan biri de terim sözlüklerinin yapılmasıdır [21, 50]. 
‘3. Türk Dili Kurultayı’ndan sonra bilim ve fen terimleri Türkçeleştirilmeye 
başlanır. İlk ve orta öğretimin ihtiyacı olan terimleri Türkçeleştirme çalışmalarına 
ağırlık verilir. Atatürk bu çalışmalara bizzat kendisi katılmış, özellikle askerlik ve 
geometri terimlerine çok fazla katkı sağlamıştır [22]. Bu dönemde yukarıda da 


10 
bahsettiğimiz terim hazırlama ilkeleri bizzat Atatürk tarafından uygulanmıştır [23]. 
Buradaki ilkeleri kısaca şöyle sayabiliriz: 
*
İlk ve ortaöğretim programlarına ilişkin terimlerde amaç, Türk çocuğunun, 
derslerini kolaylıkla anlayıp öğrenmesi olduğu için, kökü Türkçeden gelenlerin yanı 
sıra uluslararası alanda ortak kullanılan terimleri (elektrik, dinamo, kare, vs.) olduğu 
gibi almak [13, 379]. 
*
Bu hususlar dışında kalan terimleri mümkün olduğunca öğrencilerin bilip 
konuştuğu Türkçe sözcüklerle ve Türkçe üretmek. 
*
Yabancı terimleri ses özellikleri bakımından Türkçenin söyleyişine uydurarak 
Türkçeleştirmek. hacim>hacım, logarithme>logarıtma, vs. 
*
Bu tür terimler dışında kalanları, öğrencilerin kolayca anlamalarını sağlayacak 
şekilde genel dilin sözcükleriyle ve diğer yöntemlerle türetmek: nokta (Osm)>benek, 
şua (Osm)>ışın, vb. 
1939 yılında bu alanda ‘Türkçe Terimler Cep Kılavuzu’ adlı kitap hazırlanmış, ilk 
ve orta öğretim kurumlarında kullanılmıştır. Eser, 1963’te genişletilerek tekrar 
yayınlanmıştır. 1937-1959 arasında 42 terim sözlüğünün yayımlandığı bilinmektedir 
[24, 41-57]. Bu sayı, 1970’lerde 50’ye, 1960-82 arasındaki yayınlarla 102’ye, 
2009’daki belirlemelere göre de 110’a çıkmıştır [27, 17; 26, 269-278; 27]. 
1960 sonrasında terim çalışmaları okul terimleri dışına çıkmış ve yükseköğretime 
yönelmiştir. Yabancı kökenli terimlerin bu süreçte çoğunlukla dilden düştüğü 
görülmektedir. 1960 yılı, sipariş yöntemiyle uzmanlara eser hazırlatma ve bunları TDK 
onayından sonra yayınlama kararı alınca çalışmalar biraz daha hızlanmıştır. Bu yıldan 
itibaren terimlerin Türkçeleştirilmesi yanında terimlerden sözlüklere geçiş de 
diyebileceğimiz tanımlarının da verilmeye başlandığı, konu ve içeriğe uygun yayınlar 
yapıldığı görülmektedir [20, 80]. 
Yapılan kurultay ve toplantılardaki görüşme ve tartışmalar yanında Terim 
Kolu’nun kendi raporlarının da yer aldığı tutanaklar, bu konuda elli, altmış yıllık 
süreçteki çalışmaları aşama aşama göstermek açısından önemli belgelerdir [15, 409- 
535]. 
1983’te Türk Dil Kurumu yeniden yapılandırılır, devletle bağları bulunan 
anayasal bir kuruluş haline gelir. Terim Kolu, ‘Terim Bilim ve Uygulama Kolu’ adını 
alır. O zamandan bugüne kurum, terimlerin Türkçeleştirilmesi ve yeni terimlerin 
üretilmesi konusundaki çalışmalarını Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, 
üniversiteler, Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Bilimler Akademisi Türkiye Radyo 
Televizyon Kurumu gibi birçok kurum ve uzmanlarla iş birliği yaparak 
sürdürmektedir. Son yıllar TDK bu çalışmalarını sanal ortamda da yürütme kararı 
almıştır [28, 472, 481]. 
Terim çalışmalarına yön verip yol göstermesi gayesiyle Prof. Dr. Hamza 
Zülfikar’ın hazırladığı ‘Terim Sorunları ve Terim Yapma Yolları’ adlı kitap 1991’de 
yayımlanır. Burada ‘Terim türetirken göz önünde bulundurulması gereken ilkeler’ 
başlığı altında terim yapmanın ilkeleri verilir: 
1.
Her kavramın Türkçe karşılığı bulunmalıdır. 
2.
Bütün terimleri Türkçeleştirmek asıl amaç olmalıdır. Uluslararası kabul edilen 
batı kökenli terimler artmaktadır. Bunların yerine de Türkçe terimler yapılmalıdır. 


11 
3.
Terimlere karşılık bulurken canlı kök ve canlı eklerden yararlanmak, dilin 
bütün imkânlarını kullanmak gerekir. 
4.
Kelime ve terim türetirken en büyük görev eklerdedir. Eklerin türetmede 
aldıkları görevler sınıflandırılmış, dilbilgisi ve terimbilim kitaplarında dizimi 
verilmiştir. Bunlardan yararlanılmalıdır. Ses uyumsuzlukları ve söyleyiş güçlüğü 
doğuran eklerden kaçınmalıdır. Bazen birleşik eklerle de türetim yapılabilir. 
Türk+çülük. 
5.
Günümüz Türk yazı dillerinden yararlanılmalıdır. Doğrudan veya Türkiye 
Türkçesinin özelliklerine uydurularak terim alınabilir. Bu dillerdeki yapı ve kuruluş 
örnekleri bize terim yapma konusunda fikir verebilir. 
6.
Terim yapmada dilin kendi kuralları içinde, işleyiş, yapı ve ifade gücü temel 
alınmalı, terimin yapısı ve kuruluşu sağlam olmalı, terim ses ve anlam bakımından 
yeterli ve ahenkli olmalıdır. 
7.
Terimler mümkünse tek kelimelik yani kısa olmalıdır. Mesela ‘network’ sözü 
yerine türetilen ‘ağ’ gibi. Buradan hareketle ‘bilgi ağı, yol ağı, ulaşım ağı’ gibi terimler 
yapılmıştır. 
8.
Terim üretmek, yabancı dildeki bir terimi birebir çevirmek anlamına gelmez. 
Esas olan kısa ve anlamı yeterli şekilde ana dilden terimi karşılamaktır. Terim 
yapmanın alan bilgisi, mesleki tecrübe, dil beğenisi ve estetiği ile ilgili olduğu göz 
önünde bulundurularak bu terimlerin Türk düşünce sistemine uyumlu, ses ve ahenk 
bakımından beğenilecek tarzda ve dil zevkine uygun olması gerekir. 
9.
Karşılık bulunamayan terimler kök olarak alınmalı, ekler muhakkak Türkçe 
olmalıdır. Davalı, davacı, kitaplık, virüslü, iyonlaşma, kristalleşme gibi. 
10.
Benzetme ve örnekseme yöntemiyle terim yaparken terimin yapısı doğru, 
anlamı yeterli, kapsamı belirli olmalı, yapıca örnek alınan kelimeye benzemelidir. 
Mesela ‘güney’den hareketle ‘kuzey’, ‘binit’e benzetilerek ‘taşıt’, ‘kurultay’a 
benzetilerek, Yargıtay, Sayıştay, Danıştay, vb. Bu yöntem asıl akraba diller arasında 
kelime ve terim alışverişinde çok yararlı olabilir. 
11.
Terimlerin anlamca benzerlerinin olup olmadığına bakılıp, karışıklık 
çıkarabilecek yapılar tercih edilmemelidir. 
12.
Terim türetilirken dildeki söyleyişlerden farklı bir söyleyişe, farklı bir 
adlandırmaya yönelme eğilimi bilinmektedir. Birçok kalıcı terimin bu yolla yapıldığı 
görülür. 


Достарыңызбен бөлісу:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   127




©emirsaba.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет