«Қазақстан ғылымының дамуы мен келешегі жастар көзімен»



Pdf көрінісі
бет40/40
Дата22.12.2016
өлшемі5,89 Mb.
#32
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   40

KAYNAKLAR 
1. Emine Yeniterzi, Mevlânâ Celâleddin Rûmî, Ankara, 1997. 
2. Kâmil Yaylalı, Mevlânâ’da İnanç Sistemi, Konya, ts. 
3. 
http://www.rumimevlevi.com
 
4. Mevlânâ, Mesnevî, çev. Veled İzbudak, İstanbul, 1991. 
5
. http://www.google.com.tr 
6. Mevlânâ, Fîhi Mâ Fîh, çev. Ahmed Avni Konuk, İstanbul, 1994. 
7. Mevlânâ, Rubâîler, çev. Abdülbâki Gölpınarlı, İstanbul, 1964.  
 
                                                           
Öğrencilerin Konuşma Becerelerini Geliştirme 
 
S.Şuinşina 
Süleyman Demirel Üniversitesi 
Türkoloji Bölümü 
Baktıbek Altınay 
Süleyman Demirel Üniversitesi 
Ekonomi Fakültesi 2. Sınıf Öğrencisi 
 
 
         Dünyada  üç  bine  yakın  dilin  bulunmasına  karşın  ikinci  dil  olarak  öğrenilen  dillerin  sayısı 
oldukça  azdır.  Bir  dilin  başka  milletler  tarafından  öğrenilmesini  önemli  kılan  ölçütlerin  başında  o  dili 
konuşan  ülkenin  politik,  kültürel,  ticari  ve  ekonomik  durumu  gelmektedir.  Dünyada  en  çok  öğrenilen 
diller  arasına  Türkçe  girmektedir.  Türkçe  en  eski  dillerin  birisidir.  Günümüzde  Türk  boyları 
birbirimizden  coğrafi  olarak  uzak  yaşasak  da  ortak  noktalarımız  çoktur.  Türk  dünyasındaki  birliği 
sağlayacak  ortak  unsurların  gerçekleşebilmesi  için  çağdaş  iletişim  ve  eğitim  araçlarından  yararlanmak 
gerekir.  Bu  nedenle  Türkçeyi  (Türkiye  Türkçesini)  ikinci  dil  olarak  öğretirken  konuşma  becerisini 
geliştirmeye daha çok  önem vermeliyiz. “İnsanların birbiriyle iletişimini sağlayan en önemli beceri alanı 
konuşmadır.  İnsanlar,  hayatlarının  önemli  bir  kısmını  konuşarak  geçirirler.Yaşadığımız  zaman  dilimi 
iletişim  çağı  olarak  nitelendirilmekte  ve  teknoloji  ürünleri  bu  iletişimi  daha  da  yoğunlaştırmakta  ve 
geliştirmektedir. Karşılıklı konuşmanın, telefonla konuşmanın  yanı sıra bilgisayar aracılığı ile  yazışma, 
mesajlaşmanın yanında görüntülü olarak konuşma da gerçekleşebilmektedir.Yanı iletişim, yalnızca sesli 
değil, teknolojik araçlarla görüntülü de olmaktadır. Konuşma “Duygu, düşünce ve dilekleri görsel, işitsel 
öğeler  aracılığı  ile  karşımızdakine  iletmek,  açıklamak,  dışa  vurmaktır.”[1,27]  Türkçenin  yabancı  dil  ya 
da ikinci dil olarak öğretilmesi hem Türkiye’de hem de çeşitli ülkelerde giderek yaygınlaşmakta ve önem 
kazanmaktadır.Türkiye’de bu alanla ilgili çalışmalar bir çok üniversite, merkez ve dil kursları tarafından 
yapılmaktadır. Türkçe son zamanlarda rağbet gören bir yabancı dil haline gelmektedir. Bugün Türkçeyi 
öğreten  87  ülke  mevcuttur.  Özel  kurslarda  Türkçe  öğretimi  verilen  ülke  sayısı  47’dir.  Aralarında 
Kazakistanın da bulunduğu türkçe öğretimin yapıldığı üniversite sayısı 28. Bütün bunlardan gün geçtikçe 
Türkçenin  önemi  arttığını  anlamaktayız.  Kısaca  türkçe  konuşan  insan  sayısı  çoğalmaktadır.  Mesela 
Türkiyenin  ekonomi  gelişimi  yükselmesinden  dolayı  Almanyada  Türkçeyi  öğrenmeye  istekli  olanların 
sayısı 2012 yılında yüzde %40-50 dereceye kadar yükselmiş. Kazakistanda da aynı durum konusu. Fakat 
dil öğrenmek isteyenlerin sadece yarısı amaçlarına ulaşabilmektedir. Bunun sebebi de motivasyon, sabır, 
zaman  kısıtlılığı  veya  doğru  yöntem  kullanılmamasından  kaynaklanmaktadır.  İnsanların  coğunluğunun 
yabancı dil öğrenimi sırasında yaptıkları büyük hata vardır. O çok kelime öğrenirsem çabuk konuşurum 
ya  da  grameri  iyi  öğrenirsem  konuşma  becerim  iyi  gelişir  gibi  yanlışlıklara  yol  vermesidir.  Böylece 
konuşma beceresini en son plana bırakırlar. Bu  yöntemlere başvuranlar çoğunluk dil öğrenimini yarıda 
bırakabilirler  veya  dil  öğrenmeyi  tememen  terk  ettikleri  de  oluyor.  Çünkü  kelimeyi  cümle  içerisinde 
kullanmak  ya  da    sadece  ezberlemek  çok  sıkıcıdır,  hiç  de  ilginç    değildir.  Dil  öğrenim  sırasında  dili 
belirili bir seviyeye ulaşmada terk etmek, amacına ulaşamama tabi ki çok kötüdür. Oysaki her ögrencinin 

dil  öğrenimdeki  amacı  konuşulan  dili  anlama  ve  muhtaplarına  düşüncelerini  iyi  bir  şekilde 
aktarabilmesidir.  Sözlükteki  bütün  kelimeleri  ezbere  bilmeleri,  grameri  çok  iyi  öğrenmeleri  konuşma 
becerisini geliştiremez. Konuşma beceresini geliştirmek için sadece konuşmamız, çok pratik yapmamız 
yeterli.  Konuşma  kendi  başına  nedir?  Konuşma  hakkında  bir  çok  yöntemci  farklı  tanımlar  yapmışlar. 
Konuşma gereksinimi dil öğretiminde sürekli var olmuştur. Konuşma becerileriyle ilgilenen dilbilimciler, 
araştırmacılar öncelikle “konuşma” teriminin anlamı üzerinde durarak konuşma becerilerini açıklamaya 
çalıştılar. Konuşma becerisi amaç dildeki seslerin çıkarılması mı, yoksa bir yabancıyla karşılaşıldığında 
söylenenlerin algılanıp, sorulara cevap verilmesi midir? Kuşkusuz ki amaç dilde iletişimin kurulmasıdır.” 
[2,57]  “  Konuşma    düşünce,  duygu  ve  bilgilerin  seslerden  oluşan  dil  aracılığıyla  karşı  tarafa 
aktarılmasıdır”. [3,40]. Veya “zihinsel bir çabayla, zihinsel birikimle oluşturulan iletinin dil aracılığıyla 
karşıdakine  sunulmasıdır”.[4,27]  “Konuşma,  insanın  doğuştan  sahip  olduğu,  zaman  içinde  öğrenip 
yaşamak  suretiyle  edindiği  düşünce  ve  görüşleri  ile  kendi  istek  ve  duygularını  belli  bir  maksatla 
karşısındakine veya karşısındaki kişilere iletebilmesidir.”[5,36] Türkçe Sözlük’te  ise  konuşma[6,1213
birçok  şekilde  tanımlanmıştır  :  Bir  dilin  kelimeleriyle  düşüncesini  sözlü  olarak  anlatmak.  Belli  bir 
konudan söz etmek. Bir  konuda karşılıklı söz etmek, sohbet  etmek. Söylev vermek, konuşma  yapmak. 
Düşüncesini herhangi bir araç kullanarak anlatmak. 
         Dil öğrenmede ve öğretiminde kazanılması ya da edinilmesi gereken dört temel 
beceri  dinleme,  okuma,  yazma  ve  konuşma  olduğunu  hepimiz  çok  iyi  biliyoruz.  Bu  becerilerden 
günlük  yaşam  içinde  en  çok  kullanılanı,  hatta  kullanılmak  zorunda  olunan  beceri  konuşma  becerisidir. 
Yabancı  dil  öğretiminde  genel  amaçlardan  biri  öğrencilerin  öğrendikleri  dili  anlaşılır  biçimde 
konuşabilmelerini  sağlamaktır.  Bu  nedenle,  öğrencilere  konuşma  becerisinin  kazandırılması  için, 
mümkün olduğunca uygun ortamlar hazırlanmalı ve daha çok zaman ayrılmalı.  
      Tartışılan  bir  diğer  konu  da  yabancılara  Türkçe  öğretiminde  dil  bilgisi  mi  öğretilmeli  yoksa 
konuşma becerisi mi kazandırılmalı? sorusudur. Kazak alimi Fauziya Orazbaeva “Tildik katınas” isimli 
kitabında: önce dil mi ögretimeli yoksa konuşma mı öğretimeli sorusuna son zamanlarda ikinci yabancı 
dil  öğretiminde  önce  konuşma  öğretilmeli  .  Çünkü  yabancı  dil  öğretimi  öğrenilecek  dilin  gramer 
kurallarını  öğretme  değil,  onun  konuşma  kurallarını  ve  hareketlerini  doğru  kullanabilmedir  yani  
konuşma  derecesine  ulaşabilmektir.  Onun  için  önce  cümleyi,  konuşmayı  öğrendikten  sonra  dil 
öğrenimine  başlamalıyız.  Yani  bütün  öğretim  sistemi  dille  anlaşmayı  gerektiren  konuşma  becerileriyle 
ilgili  olmalı  diyor.[7,169]  Bu  tanımlarda  da  görüldüğü  gibi  konuşma  çok  geniş  bir  kavramdır.  Ses, 
telaffuz,  anlatma,  anlama,  anlaşma,  iletişim  gibi  iç  içe  girmiş  kavramların  hepsi  konuşmak  tanımının 
kapsamı  içerisindedir.  Konuşma,  bir  dili  tam  olarak  biliyor  olmanın  önemli  göstergelerinden  ve  aynı 
zamanda  oğrenciler  için  üniversitede  başarıya  ulaşmadaki  en  temel  şartlardan  biridir.”  Günlük 
hayatımızda  söylenenleri  anlamak,  dille  ilgili  etkinliklerin  başında  gelir.  Ancak,  birbirimizle 
anlaşmamızda  bize  söylenenleri  anlamamız  iletişimin  sadece  bir  cephesini  oluşturur.  İletişimin 
sağlanabilmesi  icin  bizim  de  karşımızdakilere  duygu,  duşunce  ve  isteklerimizi  sözle  ya  da  yazıyla 
anlatmamız  gerekir.  Karşımızdakilerle  anlaşabilmemiz  icin  bize  söylenenleri  tam  ve  doğru  olarak 
anlamamız  ne  kadar  önemli  ise,  onların  bizim  söylediklerimizi  tam  ve  doğru  anlayabilmeleri  için, 
düşünce,  duygu  ve  dileğimizi  aynı  bicimde  tam,  doğru  ve  amacımıza  uygun  olarak  anlatmamız  da  o 
kadar  onemlidir”.  [8,3]
 
Cağımızdaki  toplumsal  yaşayış,  demokratik  sistem,  başkalarını  anlama  kadar, 
kendimizi  anlatmamızı  da  zorunlu  kılmaktadır.  Bunun  icindir  ki  türk  dili  derslerinde  öğrencilere  her 
şeyden  önce  doğru  ve  düzgün  konuşma  beceri  ve  alışkanlığı  kazandırmak  gerekmektedir.  Konuşma 
çağlar  boyunca  insanın  insanla  ilişkilerini  düzenlemede,  kişilerin  birbirini  etkilemede  önemli  bir  yere 
sahip  olmuştur  [9,20]  ve  bu  önem  günümüzde  kitle  iletişim  araçlarının  da  yaygınlaşması  ile  daha  da 
artmaktadır.  
     “Konuşma  becerisi,  öğrencilerin  Türkçenin  estetik  zevkine  vararak  ve  zengin  söz  varlığından 
faydalanarak  kendilerini  doğru  ve  rahat  ifade  edebilmeleri;  sosyal  hayatta  karşılaşacakları  sorunları 
konuşarak  çözebilmeleri,  yorumlayıp  değerlendirebilmeleri,  çevreleriyle  iletişim  kurup  iş  birliği 
yapmaları  ve  ortak  karar  vermeleri  açısından  önemlidir.  Bireylerin,  eğitimleri  sırasında  her  türlü 
öğrenmeyi gerçekleştirebilmeleri, büyük ölçüde sözlü iletişim becerilerini etkili kullanmalarına bağlıdır. 
Sınıf  içinde  öğrencilere  sunulan  örnekler  ve  yapılan  uygulamalar,  seviyeye  uygun  olursa  öğrenciler 
istekli  duruma  geleceklerdir.  Konuşma  öğretilebilecek  bir  beceri  değil,  aksine  uygulama  ve  eğitimle 

gelişen bir beceridir”.[10,144] Konuşma eğitimine yönelik çalışmalar, en temel öğretim ilkelerinden biri 
olan “kolaydan zora” ilkesi göz önünde bulundurularak planlanmalıdır. 
       İnsanların  büyük  bölümü  bir  kişi  veya  bir  topluluk  karşısında  konuşmaktan  çekinir.  Bu 
çekingenlik zaman zaman korkuya dönüşür. Öğrencilere verilecek konuşma eğitimi, onların rahat, kolay, 
akıcı konuşabilmelerini sağlayacak nitelikte olmalıdır. Bunun için öncelikle öğrencilerin bilgi eksiklikleri 
giderilmeli  ve  ardından  onlara  günlük  hayattaki  gerçek  iletişim  durumları  göz  önünde  bulundurularak 
uygulamalar  yaptırılmalıdır Konuşma becerilerini geliştirmek için neler  yapabiliriz? Hangi  yöntemlere, 
hangi tekniklere  başvurabiliriz? 
    1.  Konuşma  eğitiminde  yaptırılabilecek  en  onemli  etkinlik  tabii  ki  “anlatma  calışmaları”dır. 
Anlatmaya her insanda hazır olan anı, gezi ve gözlemlerden başlamak cok yararlı olur. Cünkü  insanın 
her  günü birtakım anılarla doludur.  Bu  anılardan birini, en özgün olanını anlattırmak başarılı  bir  sözlü 
anlatım etkinliği olabilir [11,1971]  
    2. Öğrencilerin konuşma becerilerini  geliştirmenin  bir  yolu  da onlara seviyelerine uygun sorular 
sormaktır.  Öğrencilere  gerek  okuma  metni  ile  gerekse,  dil  bilgisi  veya  diğer  konularla  ilgili  sorular 
sorulmalı ve hataları anında düzeltilmelidir. 
   3.  Gazete  veya  değişik  dergilerden  okunan  bir  yazının  sınıfta  anlatılması  da  konuşma  eğitimi 
etkinlikleri  olarak  yapılabilir.  Böylece  öğrenciler  hem  okumaya  yönlendirilir  hem  de  okuduklarını 
anlatma fırsatı verilerek bu konuda cesaretlendirilir. 
   4.  Tahmin  etme  calışmaları  da  konuşma  eğitiminde  kullanılabilecek  başka  bir  etkinlik  türüdür. 
Örneğin şoyle bir calışma yapılabilir; metinde ya da görsel bir materyalde anlatılan olay veya durumun 
sonuçlarının öğrenciler tarafından tahmin edilmesi istenebilir. 
   5.  Konuşmanın  zihinsel  süreçlerinin  geliştirilmesine  yönelik  olarak  öğrencilere  sıralama, 
sınıflama,  ilişki  kurma,  yorumlama,  sorgulama  calışmaları  da  yaptırılabilir.  Bilginin  beyinde 
depolanması  eğer  düzensiz  olursa  insanlar  konuşurken  bu  bilgileri  anında  geri  getirip  konuşmalarında 
kullanamazlar.  Bu  da  anlatımda  başarısızlığa  sebebiyet  verir.  Sınıflandırma  bu  açından  cok  önemlidir. 
Belleğin calışma sistemini göz önünde bulundurarak değişik calışmalar yapılabilir. 
   6.  Resim,  grafik  veya  karikaturler  uzerine  konuşma  etkinlikleri  de  konuşma  eğitiminde 
kullanılabilir. Sınıf seviyesine uygun bu tür görsel materyaller sınıfa getirilerek öğrencilerin onlar üzerine 
konuşmaları istenebilir. Resmin anlatılmasında hem öğrencilerin gözlem güçleri, hem dikkatleri hem de 
anlatımları  geliştirilmeye  calışılır.  Ders  kitaplarındaki  resimlerin  konu  ile  alakalı  olması  bu  açıdan 
önemlidir.  Öğrenciler  metni  okumadan  önce  resme  bakıp  konu  hakkında  fikir  edinebilmelidir.  Böyle 
olduğu  zaman  öğretmen  resimden  hareketle  metnin  konusunu  öğrencinin  tahmin  etmesini  ve  ifade 
etmesini  isteyebilir.  Resimler  hakkında  konuşturma  öğrencilerin  gözlem  gücünü  geliştirir,  kelime 
hazinesini  zenginleştirir,  her  oğrencinin  farklı  bir  bakış  acısı  olacağından  diğer  oğrencilerin  bakış 
açılarının genişlemesini sağlar. 
       7.  Bir  kişinin  fiziksel  ve  ruhsal  yönlerini  sözlü  olarak  anlatma  da  konuşma  eğitiminde 
kullanılabilir. Öğretmen ilk once örnek anlatım calışması yapıp daha sonra öğrencilerin birisini (arkadaş, 
sanatçı, aile fertleri, öğretmenler, tarihi kişiler, sporcu vb) anlatmasını isteyebilir. Bu calışmada resimler 
de kullanılabilir. 
     Araştırmalar; insanların okuduklarının %10’unu, işittiklerinin %20’sini, gördüklerinin %30’unu, 
hem  görüp  hem  isittiklerinin  %50’sini,  söylediklerinin  %70’ini  yapıp  söylediklerinin  %90’ını 
hatırlamaktadırlar.[12,21] Bu aştırmalardan anlaşılacağı üzere görsel işitsel olarak gerçekleştirilen sözlü 
ifade  daha kalıcıdır.                              Demek ki konuşma becerilerini geliştirmede yaparak, yaşayarak 
başarıya  ulaşabiliriz.  Hem  aynı  dil  bilim  öğretimindeki  gibi  basitten  karmaşığa  yani  soyuttan  somuta, 
mümkün  olduğunca  yaparak,  yaşayarak  öğrenmeye  çalışmalıyız.  Öğrenme  işlemine  katılan  duyu 
organlarımızın  sayısı  ne  kadar  fazla  ise  o  kadar  iyi  öğrenir  ve  o  kadar  geç  unuturuz.  Öğrendiğimiz 
seylerin çoğunu gözlerimizin yardımıyla öğreniriz. Böylece konuşmayla ilgili karşılaştığımız zorlukların 
üstesinden gelebiliriz. 
 
KAYNAKLAR 
1.Taşer.  Konuşma eğitimi. Ankara: Papirus. 2000 s.27 
3. Demirel, Özcan, İlköğretim Okullarında Türkçe Öğretimi, MEB Yay, İstanbul,1999 

4.Adalı, Adalı, Anlamak ve anlatmak. İstanbul: Pan Yayıncılık2003:27. 
5. Çongur, H. R. Söz Sanatı (VII). TÖMER Dil Dergisi, 1995b S. 36.2. 
6. Türkçe Sözlük. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. 2005:1213 
7. Fauziya Orazbaeva. Tildik Katınas. Okulık. Almatı “Sözdük-Slovar”, 2005-169 
8. Murat Özbay. Gazi Universitesi, Gazi Eğitim Fakultesi. Turkce Eğitimi Bolumu Başkanı. Ankara 
/ Türkiye.3sf 
9. Sever, Sedat, Türkçe Öğretimi ve Tam Öğrenme, Anı Yay, Ankara, 1997  
10.Yalçın, Alemdar, Türkçe Öğretim Yöntemleri: Yeni Yaklaşımlar, Akçağ Yay., Ankara,2002:144 
11. Budurlu, İbrahim Zeki ve İrfan Kantarcı, Ortaöğretimde Türkçe Öğretimi, Karınca Matbaacılık, 
İzmir, 1971 
12. Yalın, H.İ. Öğretim Teknolojileri ve Materyal Gelistirme. Nobel Yayın2006, 21 
 
Түйін 
         Бұл  мақалада    сөйлеу  дағдысына  байланысты  мәселелер  қарастырылды.  Түрік  тілінің 
маңыздылығы  ескеріле  отырып  сөйлеу  дағдысын  дамыту  үшін  қандай  әдістерді  қолданудың 
дұрыстығы жайында сөз етілді. 
 
ҚАЗАҚ ЖӘНЕ ТҮРІК ТІЛДЕРІНДЕГІ ТУЫСТЫҚ АТАУЛАРҒА БАЙЛАНЫСТЫ       
ФРАЗЕОЛОГИЗМДЕРДІҢ ЛЕКСИКАЛЫҚ ЖӘНЕ ЛИНГВОМӘДЕНИ ЕРЕКШЕЛІКТЕРІ 
 
Ермекова Рауза 
Сулейман Демирель Университеті 
Шетел тілі: екі шетел тілі  
Ғылыми жетекшісі: Ассоц. проф. Құрманәлі Алтыншаш 
 
Тіл мен мәдениет өзара тығыз байланыстағы бірін-бірі толықтырар біртұтас жүйе. Сондықтан 
тілді  ұлттың  тарихымен,  мәдениетімен,  рухани  қазынасымен,  яғни  дүниетанымымен  тығыз 
қарым-қатынаста, бірлікте алып қарастырылған жағдайда ғана ұлттық тілдің табиғатын шынайы 
танып білуге жол ашылады. 
 Халықтардың    ұлттық  мәдени  өмірінің  көрінісі  олардың  сөздік  құрамының  елеулі  бөлігін 
қамтып тұрған фразеологиялық қорынан ерекше көрінеді. Өйткені фразеологизмдер  –  халықтар 
өмірінің  айнасы.  Фразеологизмдер  ұлттық  мәдени  маңызы  аса  жоғары  деректерден  құралады. 
Әрбір тілде сол тілді қолданушы  халықтың мәдени өмірі жайлы хабар беретін фразеологизмдер 
көптеп кездеседі, олардан сол халықтардың дағдылы қалыптасқан дүниетанымы,  ұлттық ерекше 
ойлау  жүйесі,  түңғиық терең даналығы аңғарылады. Осындай ұлттық ерекшеліктері өн бойында 
тұнып  тұрған  фразеологизмдерді  ажыратып,  оларға  талдау  жүргізіп,  түсіндіру  үшін  сол 
халықтардың ұлттық мәдени негіздеріне сүйену қажет [1, 98 б.].  
Тілдерді  бір-бірімен  салыстырып  зерттеу  арқылы  олардың  бір-бірімен  ұқсастық  немесе  бір-
бірінен  айырмашылық  дәрежесінің  заңдылығын  анықтауға,  тілдің  ұлттық  қасиеттерін  тереңірек 
түсінуге, фразеологияның жалпы заңдылығын ашуға болады [2, 5 б.]. 
Осы  орайда  қазіргі  таңда  тіл  білімі  ғылымының  жан-жақты  қарқынды  дамуы  байқалуда. 
Оның  ішінде  тілдің  фразеологиялық  бірліктерін  салыстырмалы,  салғастырмалы  және 
типологиялық  тұрғыдан  зерттеу  өрістеп  келеді.  Тілдің  лексикалық  құрамының  бөлінбес  бір 
сыңары саналатын фразеологизмдер  ұлт тілінің ғана емес, ұлт мәдениетінің де көрсеткіші болып 
табылады.  Мақал-мәтелдер  де  фразеологизмдердің  құрамына  кіреді.  Мақал-мәтелдер  халық 
санасында  ұзақ  жылдар  бойы  әбден  қалыптасып,  орныққан,  дайын  тілдік  бірліктер  болып 
табылады,  атап  айтқанда  оның  компоненттердің  орны  тұрақты  болып  келеді.  Мақал-мәтелдер 
фразеологизмдердің  қатарына жатқызылғанда, олардың сөйлеу кезінде тыңнан жасалынбай, даяр 
қалпында жұмсалатыны, құрамының тұрақтылығы ескеріледі [3 , 179 б.]. 
Туыстық  атауларға  байланысты  еңбектер  кездеседі,  алайда  қазақ  және  түрік  тілдеріндегі 
туыстық  атауларға  байланысты  фразеологизмдер  арнайы  зерттелмеген.  Әр  түрлі  тілдердегі 
туыстық атауларды байланысты       фразеологизмдерді зерттеу маңызды роль атқарады. Мұндай 

зерттеулер  әр  тілдің  өзіндік  туыстық  жүйесін,  фразеологиялық  қорын,  лингвомәдени 
ерекшеліктерін,  туыстық  атауға  байланысты  фразеологизмдердің  өзіндік  ерекшеліктерін 
анықтауға, лингвомәдениеттанудың өзекті  мәселелерінің басын ашуға мүмкіндік туғызады.  
 «Туыстық  атаулар  –  әр  дәуірдің  ескерткіші,  ұрпақтан  ұрпаққа  жалғасатын  құнды  шежіре, 
ұлттық ерекшелігімізді әйгілей түсетін тарих айнасы» [4, 105 б.].  
Туыстық атаулар  ұлттық болмысымыздың, ұлттық мәдениетіміздің, өзіндік ерекшелігіміздің 
қазынасы болып саналады. Сондықтан туыстық атаулардың мағынасындағы мәдени компоненттің 
алар орны да ерекше.  
Зерттеу  жұмысымызда  қазақ  және  түрік  тілдеріндегі  туыстық  атауларға  байланысты 
фразеологизмдерді  салыстыру  арқылы  олардың  лексикалық  және  лингвомәдени  ерекшеліктерін 
айқындауды көздедік.  
Фразеологизмдер  өз  табиғатында  қоршаған  айналаны,  дүниені  қабылдауда  адамның  ұлттық 
мәдени ойлау ерекшелігін аңғартады. Рухани әлемнің үзік-үзік бөліктері сол ұлттың мәдениетінде 
сақталып қалады [5, 147-б.]. 
Көшпелі  халық  қыз  баланы  ерекше  қадірлеп,  қастерлеп,  әлпештеген.  Оны  әдемілік  пен 
әдептіліктің, сұлулық пен іңкәрліктің символы деп бағалған. Ғасырлар бойы табиғатпен  астасып 
өмір  кешкен  ата-бабаларымыз  сұлулық  пен  әсемдікті  тіршіліктің  күн  көріс  тіршілігі  негізіне 
балап,  сипаттаған.  Соның  ішінде  тылсымға  толы  сырлы  табиғатқа,  жердің  табиғи  серігі  ай  мен 
әлемге,  жылуы  мен  нұрын  шашатын  күнге  балаған.  Қазақ  және  түрік  халықтары  ана,  әпке, 
қарындастың  келбет  сұлулығы  мен  жан  сұлулығына,  әсемдігіне  ерекше  мән  берген.  Күнделікті 
қолданыста «сұлулық» концептісін құрайтын сөздер, «Ай десе аузы бар, күн десе көзі бар» секілді 
тұрақты тіркестер мен теңеулері молынан қалыптасқандығы байқалды. Оған мысал ретінде, қазақ 
тіліндегі «Айдан таза, күндей нұрлы» тіркесінің түрік тілінде «Aydan arı, sudan duru» тіркесімен 
сәйкес  келіп,  өте  көрікті,  асқан  сұлу  мағынасын  береді.  Мысал  берілген  қос  орамды  тіркестің 
орам құрамындағы компоненттері бір бірімен жұп құрап мағынасы және құрылымы жағынан да 
сәйкес келетіндігі айқындалды [6, 18 б.]. 
Сонымен  қатар,  қазақ халқы  қыз  баланың  болашақта  ару  бойжеткен,  адал  жар,  биязы  келін 
болуын насихаттап, қызға «қызды қырық үйден тыю, қала берсе есіктегі күңнен тыю» керек деп 
есептеп, жат жұртқа баратын қыз баланы үлкен жауапкершілікпен тәрбиелеген. Ол туралы қазақ 
халқының  дәстүрінде  «Қызым  саған  айтам,  келінім  сен  тыңда»  секілді  тұрақты  тіркесі  пайда 
болып,  бұл  тіркестің  туыстас  түрік  тілінде  ешбір  өзгеріссіз  пайдаланылатындығы  анықталды. 
Түрік  тілінде  «Kızım  sana  söylüyorum,  gelinim  sen  dinle»  нұсқасында  пайдаланып,  екі  тілдегі 
тұрақты тіркестің беретін ортақ  мағынасы тәрбие берушілікке қатысты мәнімен сипатталады [6, 
87 б.]. 
   
 «Анасын көріп қызын ал, //аяғын көріп асын іш». 
    
 «Anasına bak kızını al, // kenarına bak bezini al». 
   
  «Түтінсіз мұржа болмас, //уайымсыз мырза болмас». 
   
  «Dumansız baca olmaz, // kaharsız koca olmaz». 
   «Қызым саған айтам, // келінім сен тыңда» (қазақша) 
  «Kızım  sana  söylüyorum,  //  gelinim  sen  dinle»  (түрікше)  туыстас  екі  тілде  де  қос  орамды 
тіркестің орам құрамы үш компоненттен құралып, бір бірімен үлкен жұп құрап, мағыналық және 
құрылымдық жағынан сәйкес келіп тұр. 
Қазақта  7  атаға  дейін  қыз  алысуға  тыйым  салынған.  Ағайын-туыстар 
жеті  атаға
 дейін 
туыстықты үзбейді және қыз алыспайды.  
Ата-тек  атауларына  зер  салып  көрсек
  х
алқымыз  жеті  атаны  мына  төмендегідей  таратып 
айтқан: 
Немере - ұлы мен қызынан туылған перзенті, ұл мен қызы, екінші ұрпақ. 
Шөбере - немереден туылған перзент, ұл мен қызы, үшінші ұрпақ. 
Шөпшек - шөбереден туылған балалар, төртінші ұрпақ.  
Немене - шөпшектен туылған балалар, бесінші ұрпақ.  
Туажат- неменеден туылған бала, бір атадан тараған алтыншы ұрпақ. 
Жүрежат - туажаттан туылған бала, бір атадан тараған жетінші ұрпақ. 

Жүрағат - жүрежаттан туылған үрім-бұтақ, әулет [7, 344-346 б.]. 
Туыстық  қатынасты  қастерлеп,  оған  зор  мән  берген  халқымыз  шеше  жағынан  тарайтын 
туыстарын  да  жиен,  жиеншар,  дегеншар,  көгеншар,  жүрежат  деп  бес-алты  атасына  дейін 
ұмытпайды.  Туыстық  атаулар  номинативтік  атау
  (әке,  шеше,
  т.б.;.  қаратпа  атау
  (көке,  ana,
 
т.б.) деп ажыраты- лады. Ұл жағынан тараған үрім-бұтақ атауы біраз ұрпаққа дейін барады екен: 
бала-немере-шөбере-шөпшек-немене-туажат-жүрежат-жүрағат. 
Әр  азаматтың  өзінің туыстық  негізін  өз  жұртым,  қайын  жұртым,  нағашы  жұртым  деп  үшке 
ажыратып атауы да қазақ халқына тән туыстық байланыс пен қарым-қатынасының жөн-жосығын 
танытатын ерекшелік. 
Аталарымыз  туыстық  қан  араласса,  ұрпақ  азады  деп,  бұл  тәртіпті  берік  сақтаған.  Кімде-кім 
мұны бұзса, қатаң жазаланатын болған. 
Қазақы ортадағы бұл қағиданың 
генетикалық
 жағынан  алғанда  дұрыстығы  анықталып  отыр. 
Жеті атаға толғаннан кейін ру ақсақалдары жиылып, жеті атаға толыстық, жеке ел болыстық деп 
боз  бие  шалып,  баталасып,  бәтуаласып  қыз  алысып,  қыз  беруге  рұқсат  етеді.  Алайда, 
туыстығымыз  жақын,  тамырымыз  бір  түрік  халқының  дәл  біздікіндей  жеті  атаға  қатысты 
қағидалары жоқ. 
Қазақ  тіліндегі  «Ананың  көңілі  балада,  баланың  көңілі  далада»  тұрақты  тіркесінің  түрік 
тіліндегі  баламасы  «Ananın  gönlü  yavruda,  yavrunun  gönlü  avluda»  түрінде  сипатталып,  өмір 
шындығы  ананың  мейірімділігі  мен  сүйіспеншілігін  көп  кездерде  балалық  санамен  түсіне 
бермейтін жас баланың ісі шала болатынын  білдіреді. Берілген қос орамды тіркес тек мағыналық 
сәйкестігімен ғана емес, сонымен қатар құрылымдық тұрғыдан да сәйкес келіп тұр [8, 92 б.]. 
       «Құда да тыныш, // құдағи да тыныш»  
         «Alan da razı, // satan da razı» - «алған да разы, сатқан да разы».       
          Келтірілген  мысалдар  түркі  елдерінің  дүниетанымы  мен  тілдік  құрылымының  сәйкес 
екендігін дәлелдейді. Екі мысалдың құрылымы екі компоненттен құралып, да жалғаулық шылауы 
дәнекер  болып  тұрғандығын  аңғарамыз.  Сондай  -  ақ,  қазақ  тіліндегі  тыныш  //  тыныш,  түрік 
тілінде razı // razı компоненттерінің қайталанып келуі екі тілдің сөз саптау жүйесінің бір екендігін 
білдіреді [8, 43 б.]. 
Түрік және қазақ мақал-мәтелдерінің ұқсастықтары көбінесе тура мағынасында бақыланады, 
осы  бақылаулар,  әсіресе,  отбасылық,  туысқандык  қарым-қатынастарда  жиі  көрінеді.  Қазақ  және 
түрік мақал-мәтелдерінен мысал келтіретін болсақ: 
        
 
«Балалы үй базар, баласыз үй қу мазар».  
          
«Çocuklu ev pazar, çocuksuz ev boş mazar».  
        
«Ананың көңілі балада, баланың көңілі далада»  
          
«Ananın gönlü yavruda, yavrunun gönlü avluda».  
        
«Anasız çocuk evinde cefa, babasız çocuk pazarda zorluk çeker». 
           «Анасыз бала үйінде қорлық көрер, әкесіз бала базарда зорлық көрер». 
      
«Atalar sözünü tutmayanı yabana atarlar». 
       
 «Аталар сөзін ұстамағандарды желге ұшырар». 
      
«Baba olmayan, babasının kıymetini bilmez». 
       
«Әке болмаған әке қадірін білмес». 
     
 «Babanın borcu evlada düşer». 
       
«Әкенің борышы әулетінін (баласының) мойнына түсер». 
    
 «Oğlan dayıya, kız halaya çeker». 
     
 «Ер нағашысына, қыз әпкесіне тартар». 
 Жалпы  ұқсастықтар,  туыстық  этностар  және  менталитеттік  ұқсастықтар  әлемдік  құндылық 
көріністерінде ерекше көрінеді. Халық қызығушылығы қоғам, ру қызығушылықтары әрқашан да 
жеке  адам  қызығушылығынан  биік  тұрған.  Осының  бәрі  осы  халықтардың  ұксас  істерінде 
анықталған. 
 «Сыйласқанға  жат  жақсы,  жылысқанға  ағайын  артық»  деген  парема  қарапайым  халық 
арасында  жиі  қолданылада.  Қазақта  екі  туыстық  байланыс  бар:  бірі  «бірге  күліп,  бірге 

жыласатын» тіршіліктегі қуаныш пен қайғыны бірге көтерісетін әке жағынан туыстық, екіншісі 
материалдық қарым-қатынаспен байланысқан 
құдалар
 мен тамырлар деп бөледі.   
Адамның тіршілік циклына қатысты ғұрыптар мен салттардың атқарылуында бірлік пен  
ынтамақтастықтың  орны  ерекше.  «Туысы  бірдің  уысы  бір»,  «Бөлінгенді  бөрі  жейді»  деп, 
арадағы ұсақ-түйек дау-шар, өкпе-назды елемеуді  ескертеді. 
Қандастық
 жақындықты  сезінуде  ел 
бірлігін,  қоғам  тұтастығын  сақтауда  туыстық  ұғымының  орны  айрықша  болған.   Жоғарыда 
баяндалғандай, жалпы адамзаттың құндылықтары: еңбексүйгіштік, конақжайлық, үлкенге құрмет  
тағы басқа ұғымдар қазақ және түрік мақал-мәтелдерінде айқын көрініс тапқан.  
 
Қорыта  айтқанда,  кез  -келген  тілдегі  фразеологизмдерге  салыстырмалы  лингвомәдени 
талдау жасау тарихпен, дәстүрмен, қауымдастықтардың өмір салтының ерекшелігімен танысуды 
тереңдетеді,  сонымен  қатар  мәдениетаралық  қарым-қатынас  барысында  әр  ұлттың  ерекшелігін, 
менталитетін  айқындай  түседі.  Шағын  зерттеу  жұмысымызда  қазақ  және  түрік  тілдеріндегі 
туыстық  атауларға  байланысты  фразеологизмдерге  салыстырмалы  түрде  талдау  жасап,  туыстас 
ұлттар  танымдарындағы  ортақ  ұғымдарға  ұйытқы  болған  фразеологизмдердің  өзіндік 
ерекшеліктерін айқындауға талпыныс жасадық. Қазақ және түрік халықтарының фразеологизмдер 
қазынасы күнімізге дейін жалғасып келе жатқан ортақ тілдік және мәдени құндылығымыздың бір 
бөлігі ретінде ортақ мәдени және тіл қазынамызды анықтауда маңызды рөл атқарады. 
 
 
ПАЙДАЛАНЫЛҒАН  ӘДЕБИЕТТЕР: 
1.
 
Құрманәлі  А.  Қазақ  және  түрік  тілдеріндегі  ортақ  мақал-мәтелдерге  шолу  // 
Академик    Ә.Т.Қайдардың  85  жылдығына  арналған    «Этнос    және  тіл»    атты  халықаралық 
ғылыми-теориялық конференцияның материалдары. – Алматы, 2009. 
2.
 
Сабитова М. & Латыпова Р. Немісше-қазақша мақал-мәтелдер. –Алматы, 1991. 
3.
 
Аханов К. Тіл білімінің негіздері. Алматы, 1993. 
4.
 
Жолдасбек Л. Қазақ сөйленістеріндегі туыстық атаулар: дисс. ф.ғ.к. – Алматы, 1998.  
5.
 
Сәтенова С. Қазақ тіліндегі қос тағанды фразеологизмдердің тілдік және поэтикалық 
табиғаты, 1997.- 33б 
6.
 
Амантаева С. «Әйел» концептісінің мақал-мәтелдер мен нақыл сөздерде бейнеленуі// 
Лингвистика мен лингводидактиканың өзекті мәселелері. –Қарағанды: «ҚарМУ», 2005. 
7.
 
Қайдар  Ә.  Қазақтар  ана  тілі  әлемінде.  Этнолингвистикалық  сөздік.  1-том.–Алматы, 
2009. 
8.
 
Диуанова  Р.К.  Қазақ  тіліндегі  туыстық  атаулардың  мағыналық    құрылымы  мен 
лексикографиялану ерекшеліктері. – Алматы, 2010. – 134 с. 
9.
 
Şükrü E.  Türk Dilinin Atalar Sözü. Halk Edebiyatı Araştırmaları II. –Ankara,  1997. 
10.
 
Кейкін Ж. Қазақтың 7777 мақал-мәтелі. –Алматы, Өлке: 2002. 
11.
 
Тұрманжанов Ө.  Қазақтың мақал-мәтелдері. –Алматы, 2004.  
12.
 
Малайсарин Ж. Қазақ мақал-мәтелдері. –Алматы,  2008. 
13.
 
Aksoy Ö.A. Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü. –İstanbul, 1993. 
14.
 
Par A. H. Açıklamalı Atasözleri. –İstanbul, 1991 
 
 
 
 
 
 
 
 
                                                                                                                                                         


Достарыңызбен бөлісу:
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   40




©emirsaba.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет