Key Words:
Turkish Education
, Writing,
Traditional Writing
, Language
Yazma kavramı insan konuşmanın günlük hayatta şekillerle dışa vurmuş şeklidir.
İnsanoğlu yaşamının her döneminde duygu düşüncelerini bir şekilde ifade etmeye çalışmışlardır
533
ve bazen de bunu yazmayla sağlamışlardır. Günümüze kadar geçen süre zarfında sadece yazıyla
ilgilenen insanlar değil diğer bilim dallarıyla uğraşan kişiler de duygu, düşünce ve buluşlarını
yazıyla ifade etmişlerdir. Bu sebepten yazma bizim duygu ve düşüncelerimizi sınırlamadan bizi
kurtararak daha özgün olmamızı sağlar. Yazmanın dayandığı temel esas ise insanın dış
dünyadaki izlenimleridir. İnsan dışardaki izlenimlerinin değişik yollarla ortaya konulmasına
dayanır. Yazma deyince sadece belirli kalıplara bağlı kalınmak bir sistemin dışına çıkamamak
yoktur normalde. Aslında insan alışılmışın dışına çıkınca özgünleşir, hayal gücünü ortaya koyar,
akıcı ve hoşlanarak yazar, yazma eyleminden zevk duyar ve gelişimine bir kapı aralar.
İnsan var olduğu andan itibaren duygu ve düşüncelerini birilerine anlatma isteği doğal bir
eğilimdir. Küçük yaşlardan itibaren ağlama, bağırma, el kol hareketleriyle görünme… Bu
istekler, sonradan dil yardımıyla yapılmaya başlar. Bu istekler iki türlü gerçekleşir: Konuşma ve
yazma. İnsanoğlu varlığını belirlemek için bu iki türden birine başvurma ihtiyacını duyar.
Bu türlerden biri olan yazma, aynı zamanda toplumsal bir zorunluluğunda gereğidir. Bu
zorunluluk insanın toplumun bir bireyi olmasıyla da bağlantılıdır. Geçmişten günümüze insan
kendini toplumda sürekli ifade etmeye çalışır ve bunun yollarını arar. Bu da insan tabiatının
belirgin bir özelliğidir.
Yazma sadece kişisel bir ihtiyaç değil aynı zamanda mesleki bir ihtiyaçtır. Farklı iş sahalarında
çalışanlar insanların da yazmaya ihtiyaçları vardır. Mesela bir bilim adamı çalışmasını yazıya
dökerek anlatır. Konuşma gibi yazma da bir anlatım biçimidir. Her dil konuşanı kendisini yazılı
olarak ifade edemeyebilir. Bu yüzden öncelikli olarak konuşmayı az da olsa öğrenerek okula
gelen ögrencilere yazma becerisi öğretilmekte ve yazılı anlatım etkinlikleri yaptırılmaktadır.
Öğrencinin bu süreçte iyi, doğru ve kaliteli yazma becerisi ancak bol miktarda uygulama
yapmasıyla edinebilinir. 2005 yılı Türkçe Öğretim Programı’nda yazma becerisinin
geliştirilmesiyle hedeflenen nokta; öğrencilerin aynı zamanda duygularını, düşüncelerini,
izlenimlerini dilin imkanlarından faydalanarak anlatmaları, yazma becerisini aynı zamanda
kendilerini anlatmakta bir araç olarak kullanmalarıdır.
Yazmanın temelinde bireylerin konuşma ve anlatma isteklerinin ortaya çıkarılma istekleri
vardır. Yazma eylemi insanların sözlü şekilde ifade edemedikleri yerlerde sembollerle bunları
anlatmasıdır. Ama bu yazma eylemi gelişigüzel olmamalıdır. Yazma kurallarına da uyulması
gerekir. Yazmaktaki dikkat edilecek noktalardan biri de duygu düşünce ve arzularımızı yazarken
yazının kurallarına uyulması ve bu becerinin de geliştirilmesidir.
Yazma becerisi bireylerde küçük yaşlarda oluşur ve gelişmeye devam eder. Yazılı anlatım,
bireylerin yaşamında, dil eğitim ve öğretim hayatında çok değerli bir beceridir. Bu sebepten
insan gerek anadil gerekse yabancı dil konusunda yazılı anlatımını geliştirmesi gerekmektedir.
Yazılı anlatımda kişisel bilgilerin en etkili bir şekilde anlatılması olayı vardır. Yazılı anlatımda
dilbilgisi kuralları da anlatımda anlamlı bir bütünlüğün oluşmasına yardımcı olarak bir bütünlük
sağlar.
“Yazmak duyduklarımızı düşündüklerimizi tasarladıklarımızı görüp yaşadıklarımızı yazı ile
anlatmaktır. Konuşma gibi,başkalarıyla iletişim kurmanın, kendimizi anlatmanın bir yoludur.”
[1,21]
Yazma beyinde yapılandırılmış bilgilerin yazıya dökülmesi işlemidir. Bunun için öğrencilerin
dinledikleriyle okuduklarını iyi anlamaları ve beyinde yapılandırmaları gerekir. Yazma
sürecinde beyinde yapılandırılmış bilgilerin gözden geçilirmesiyle başlanmaktadır. Yazının
amacı, yöntemi konusu ve sınırları belirlenerek yazılacak bilgiler seçilmektedir. Seçilen bilgiler
çeşitli zihinsel işlemlerden geçirilerek yazılmaktadır. Bilgilerin doğru olarak yazılması düşünme
ve zihinsel becerilerin gelişimiyle de ilişkilidir. [2,21] Dili etkili kullanmanın en iyi yollarından
biri yazılı anlatımdır. Yazmak duyguları, düşünceleri, tasarıları yazı ile anlatmaktır. Sözlü
anlatım gibi yazılı anlatım da insanın kendisini anlatmasının bir yoludur. Dili kalıcı kılan
534
yazılı anlatımın en önemli özelliği, geniş kitlelere ve gelecek nesillere ulaşabilecek oluşudur.
[3,73]
Yazının kalıcı ve aktarıcı oluşu, toplumsal açıdan yazıya çok önemli üstünlük sağlar. Toplumsal
yaşamsal, kültürel sanatsal tüm varlığını taşıyan dili, sözü kalıcı kılan yazıdır. “Sözün, takılı
kaldığı zaman ve uzman engelini en baştan aşmıştır. Var oluşunun nedenide budur: Sözü kalıcı
ve aktarılır kılmak” [4,6771] Yazılı anlatım, öğrencinin gördüklerini, düşündüklerini,
duyduklarını, yaşadıklarını ve bildiklerini; yazım ve dilbilgisi kurallarına uygun açık ve doğru
bir biçimde yazılı olarak anlatmasıdır. [5,26]
“Yazma; duygu, düşünce, istek ve hayallerin yazılı anlatımdır. Buna göre yazılı anlatım, her tür
olay, düşünce, durum ve duyguları, dili en güzel şekilde kullanarak, belirli bir plan dahilinde
başkalarına ve yarınlara ulaştırmaya böylelikle kalıcılığı sağlamaya imkan veren bir araç olarak
tanımlanabilinir. Bu özelliğinden dolayı yazı; insanoğlunun en önemli buluşlarından biri olarak
kabul edilir.” [6,61] Türkçe öğretiminde önemli bir yere sahip olan yazma becerisi, bilgiden
ziyade beceri gerektiren bir olaydır. Bu becerileri insan daha çok uygulama ile edinir. Duygu,
düşünce ve isteklerin açık ve anlaşılır bir biçimde yazılabilmesi farklı zihinsel becerilerin
varlığıyla ortaya çıkar. Öğrenciler bu beceriler sayesinde düşüncelerini belirli bir sıraya
koymayı, düzenleme yapmayı, yazının amacını belirlemeyi ve kuralları düzgün bir şekilde
uygulamayı öğrenirler. Yazma becerisinin en fazla okuma becerisiyle ilişkili olduğunu
söyleyebiliriz. Öğrencilerin yazma becerilerini geliştirmeleri her zaman okumalarına,
yazmalarına ve sonra bunları incelemelerine bağlıdır.
Dilbilime bağlı olarak edinilen yazma becerisi, dilin ifade edilmesi olarak anlaşılabilir. Son
dönemlerde yazma süreci artan bir biçimde isteklendirme, ifade etme ve aynı zamanda bilişsel
gelişim süreçleriyle beraber ilişkilendirilmektedir. Kapsamlı bir yazma eğitimi, birçok amacın
gerçekleştirilmesine dönük çok güzel bir vasıtadır. Öğrencilerin yazma aracılığıyla kendisini
ifade etme becerisine sahip olmaları onların dil ve bilişsel gelişimlerine ilişkin önemli katkılar
sağlamaktadır. [7,186]
Yazma, bazı süreçlerden meydana gelir. Bunlar bilginin toplanması, ifade edilmesidir. Ayrıca
yazma bir düşünme aracıdır. Yazma yoluyla insanlara kendi düşüncelerinin kontrolünü
sağlamalarında bir yol gösterilmektedir. Bireyler dünyayı ve kendi algıladıklarını yazarak ortaya
koyarlar.
Duygu ve düşüncelerini yazılı ifade edecek kişinin aşağıdaki becerilere sahip olması gerekir:
1.Sözcük düzeyinde:
a.Amaca uygun sözcüğü seçebilmeli,
b.Seçilen sözcüğü yerli yerinde kullanabilmeli.
2.Cümle düzeyinde:
a.Dilin işleyiş düzenine uygun (anlamlı ve kurallı)cümle kurabilmeli.
b.Cümlelere değişik amaçlara uygun biçimlere sokabilmeli.
3.Parağraf düzeyinde:
a.Cümleler bir düşünceyi iletecek düzene sokarak aralarındaki dil ve düşünce bağlantısını
kurabilmeli.
b.Parağrafta,düşünceyi geliştirici düzenlemeler yapabilmeli.
Yazma sürecini de kapsayan ve bir iletişim birimi olan metin üretme evreleri şöyledir:
1.Amacın belirlenmesi 2.Söylem tasarımı
3.Düşünceleri oluşturmak 4.Kavramağlarını kurmak
5.Dilsel ğösterileri seçme 6.Metin düzeyinde dilsel kodlamaya geçiş
7.Yazma seslenme yoluyla [8,23]
İpşiroğlu’na göre yazma etkinliğinin beş aşaması vardır. Bunlar da şu şekildedir:
535
Ön Hazırlık Aşaması:Yazma çalıştırmalarına başlangıçta en önemli olan, yazılan konu
yada alana uygun çağrışımların harekete geçilmesidir. Bunu için beyin fırtınası yöntemi
kullanılarak çağrışımlar not alınır.
Hazırlık Aşaması: Bu aşamada beyin fırtınası yöntemiyle biriktirilen çağrışımlardan
gereksiz olanlar elenir, eksikler tamamlanır. Amaç belirlenir. Neler yazılmak istendiği,
eldeki malzemelerin neler olduğu ne şekilde kullanılacağı belirlenir.
Tasarım Hazırlama: Ön hazırlık ve hazırlık aşamalarında toplananlar dizgisel bir
bütünlük içinde seçilip ayıklanarak sıralamaya konulur. Yani bir düzenleme yapılarak
kurgu oluşturulur.
Yazma Süreci: Bu süreçte çağrışımsal ve çözümleyici düşünme iç içe gelişir. Kimi
yazarlar önceden yazdığı tasarıma bağlı kalırken kimileri bundan koparlar. En önemli ve
en uzun süreçtir. Adeta bir yoğurma ve biçimlendirme aşamasıdır.
Öz Denetim: Yazma sürecinin bitminden sonra devreye giren bu aşamada yazılanlar
yeniden gözden geçirilerek değerlendirilir. [9,7]
Yazmanın bilişsel,duyuşsal ve devinişsel olmak üzere üç boyutu vardır. Bunlar
şöyledir.[10,2326]
1. Bilişsel Boyut: Edinilen bilgilerin, duyumların, görülenlerin ve okunanların sıraya
konarak zihinsel işlemlerden geçirilmesi ve yorumlanmasıdır.
2. Duyuşsal Boyut: Anlatımın yalınlığı, akıcılığı, çekiciliği ve yazının okunaklılığıdır.
3. Devinişsel Boyut: Yazma araçlarını kullanma ve yazmadaki kas hareketlerinin eş
güdümüdür.
Yazma becerisi konuşma becerisine göre daha güçtür. Çünkü yazmada, anlatımda özenli olmak,
söyleneceklerin tam ve doğru bildirmek, yazarken biçim ve düzeninde düzgün olmak gibi
gereklilikler vardır. Demirel’e göre de zaten dört temel beceri arasından en sonuncusu yazma
becerisidir.
Bu becerinin oluşmasındaki süreç çok karmaşık bir eylemdir. Günümüzde özellikle “Nasıl
yazıyoruz?”un cevabını verebilmek amacıyla birçok çalışma yapılmaktadır. yapılmıştır. Yazma
sürecini açıklayacak bigiler Flower ve Hayes’in araştırmalarında kullandıkları daha sonra da
benzeri araştırmalarda sıklıkla kullanılan “Sesli Düşünme Modelinin” kullanılmasıyla
sağlanmıştır. Öğrencilerin kendilerini yazılı şekilde ifade edebilmeleri için aşağıda verilen yazma
becerisinin temel ögeleri dikkate alındığı taktirde yapılan çalışmaların kalitesi daha da artacaktır.
536
Şekil 1 Yazma Becerilerini Oluşturan Temel Ögeler
Söz dizimi
Bu temel ögeler yardımıyla, yabancılara Türkçe öğretimi alanında, Türkçe derslerinde
öğrencilere yaptıralacak olan yazma faaliyetleri ile, hedefe uygun şekilde yazmak, gramer
kurallarına uymak, noktalama işaretlerini düzgün şekilde kullanmak, kelimeleri doğru olarak
kullanmak, kelimelerin eş ve zıt anlamlarını bulmak, doğru ve anlaşılır söylemler kurmak, belirli
bir konudaki düşüncelerini sistemli ve tutarlı biçimde yazmak gibi becerilerin gelişmesine
yardımcı olacaktır.
Halk arasında “yazma bir yetenek işidir, herkes yazı yazamaz” gibi bir inanış vardır. Ama yazma
bir kabiliyet işi değidir. Güzel yazı yazma belki kabiliyet işi olabilir, fakat iyi ve doğru yazmak,
Türkçeyi kusursuz kullanmak bütün herkes tarafından yapılabilecek bir iştir. Bu yüzden herkes
iyi ve doğru yazma alışkanlığı kazanabilir. [11,3626]
Kaynakça
1 Barın, E.,Yaratıcı Yazma Metot ve Tekniği, 1992. 26s
2 Özdemir E., Binyazar A.,Yazma Öğretiminde Yazma sanatı 1998:15.61s
3 Sever S., Çocuk Edebiyatı Ders Notları, Ankara Üniversitesi 2005:211.86s
4 Talim Terbiye Kurumu Başkanlığı, Hizmet içi Eğitim Etkinliği Ankara 2005, 21.23s
5 Erkul M., Gazete Yazıları, 2004:73.27s
6 Özkök E., Köşe Yazıları, 1982:6771.7s
7 Tekışık Ö., Öğretmenlerin Yeterlilik Algıları, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Fakültesi 1994:26.23s
8 Aktaş Ş., Edebiyat ve Edebi Metinler Üzerine Yazılar, 1994, 26.157s
9 Keçik F., Türkçe öğretiminde Yazma Eğitimi, 2001, 23.33s
10 İpşiroğlu Z., Yaratıcı Yazma Çalışmalarında Yazının işlevi, İstanbul Morpa
Yayıncılık
2006:27,
30.93s
11 Akyol H., Mektupları, hikâyeleri, romanları, 2006,93.6s
Söz dizimi
Cümlerin yapısı
sınırları ve
stilistik seçimler
İçerik
İlgi,açıklık,özgü
nlük ve mantık
Dilbilgisi
Sözcük türleri ve
diğer kurallar
Organizasyon
Başlık,parağraflar
anafikir ve
yardımcı fikirler
Yazarın Yazma
süreci
Fikirlerin
edinilmesi
Sözcüklerin
Seçimi
Sözcük bilgisi
Amaç Yazmanın
amacını
belirleme
Mekanizmalar
Yazım ve
noktalamaya
ilişkin kurallar
Açık ve
akıcı olarak
fikirlerin
etkileşimi
537
СЕКЦИЯ 7
SESSION 7
Тіл білімі мен аударма ісінің қазіргі бағыттары: тәжірибе және перспективалар
Current Trends in Linguistics and Translation studies: experience and perspectives
Dilbilimi ve Çeviribiliminde yeni yaklaşımlar
Современные тенденции лингвистики и переводческого дела: опыт и перспективы
УДК 8126
Абаева М.К.
к.ф.н., доцент, Алматинский университет энергетики и связи, Алматы, Казахстан
e-mail: madina_abaeva@mail.ru
ПРЕЦЕДЕНТНЫЙ ТЕКСТ В ЯЗЫКЕ
Abstract: The article deals with the phenomenon of precedent in the text of the example of
phraseological units.
Keywords: precedent text, idiomatic, phraseological unit
При производстве речи говорящий (слушающий) включает в производимый текст
содержащиеся в памяти когниции – экстралингвистические (энциклопедические) и
собственно языковые знания, вербализуемые в прецедентных текстах.
При любом производстве и восприятии речи обязательно используются запасы
памяти (база знаний) говорящего (пищущего) и слушающего (читающего). Сведения,
извлекаемые из имеющихся у говорящего и слушающего запасов памяти, вербализуются в
том, что называется прецедентными тесктами.
Прецедентным текстом, вслед за О.В. Лисаченко, мы определяем как некий текст,
существующий как таковой в литературной и /или иной действительности и включенный
как хранящийся в памяти говорящего или пишущего в производимый им текст.
Прецедентность
обусловливает
двойственность
знака,
его
одновременную
принадлежность двум текстам. Важнейшим свойством прецедентных текстов (ПТ) и
является их способность хранить в свернутом виде достаточно большой объем
информации, глубина которой определяется когнитивной базой получателя, его
готовностью к ассоциативному восприятию информации.
Использование ПТ при создании нового текста индивидуален. Это объясняется тем,
что в памяти каждого говорящего (слушающего) содержится разное количество ПТ и,
следовательно, разное их количество используется при производстве нового текста.
Каждый производитель речи посвоему использует ПТ в производимый текст.
Использование чужой прецедентной речи, по О.В. Лисоченко, выглядит следующим
образом:
Таблица 1. Типы узуальной чужой прецедентной речи
Узуальная чужая прецедентная речь
Социально,
профессионально
ситуативно
не
маркированная (реализация
Профессионально или
социально маркированная –
без указания авторства ПТ
Ситуативно
определенная
–
с
указанием авторства
538
общеизвестных когниций:
крылатых
выражений,
афоризмов,
фразеологизмов и т.п.)
Объектом нашего внимания будет являться социально, профессионально ситуативно
не маркированная (реализация общеизвестных когниций: крылатых выражений,
афоризмов, фразеологизмов и т.п.) узуальная чужая прецедентная речь, а именно
использование фразеологизмов в языке в виде прецедентных текстов.
Последние годы отмечается достаточно большой интерес к проблемам языка и
культуры. Возникает новое направление в лингвистике – лингвокультурология.
Обращение к фразеологизмам в рамках лингвокультурологии не случайно, поскольку
фразеологическая
система
языка
представляет
собой
наиболее
национально
детерминированное и самобытное явление. Так, В.А.Маслова на вопрос: «Почему
исследуются именно фразеологизмы, метафоры, символы и др.? – отвечает, что дело в
том, что они – ценнейший источник сведений о культуре и менталитете народа, в них как
бы законсервированы мифы, легенды, обычаи» [1, с.4]. При рассмотрении фразеологии
она выдвигает три гипотезы:
1. Большинство фразеологизмов имеют «следы» национальной культуры, которые
должны быть выявлены.
Культурная информация хранится во внутренней форме ФЕ, которая, являясь
образным представлением о мире, придает фразеологизму культурнонациональный
колорит.
Главное при выявлении культурнонациональной специфики – вскрыть культурно
национальную коннотацию [1, с.82].
Об этом также свидетельствует высказывание В.Н.Телии: «Фразеологический состав
языка – это зеркало, в котором лингвокультурная общность идентифицирует свое
национальное самосознание» [2, с.91]. С этим нельзя не согласиться: фразеологический
пласт языка действительно отображает культурную специфику языка.
Затрагивая вопросы культуры и языка, нельзя не сказать об одном из наиболее
перспективных междисциплинарных подходов, которым является синергетика, «под
которой понимается и совместная деятельность, общая энергия по созданию чеголибо, и
один из подходов исследования источников энергии предметов, явлений, действий.
Понятие «синергетика» Н.Ф. Алефиренко использует применительно к образным
словам (метафорам, метонимии и дискурсивной идиоматике) [3].
Энергонесущими являются и культурно нагруженные единицы языка, имеющие
ценностносмысловое содержание, представленные в сознании носителя в виде
сложнейшей амальгамы объектов культуры, сознания и языка. Воплощенная в них
духовная сила, творческая энергия народа – носителя языка делает их знаками
определенной лингвокультуры. Содержание лингвокультурологических феноменов
пронизано «духом народа», национальноспецифическим способом освоения мира» [3,
с.31].
В настоящее время разрабатываются принципы когнитивнокультурологического
исследования идиом. В этом русле выполнен коллективный труд «Фразеология в
контексте культуры». Для исследователей характерен новый взгляд на фразеологизмы, во
первых, как на языковой знак, передающий информацию; вовторых, на знак, хранящий и
воспроизводящий культурные установки народа, знак, вся семантика которого предстает в
проблесках культуры.
539
Так, М.Л. Ковшова пишет следующее: «Значение идиомы может быть представлено
как информационный текст, различные смыслы которого проходят «сквозь фильтр
ментальности» говорящего и слушающего, интерпретируются в пространстве социального
и культурного знания, активизируемого субъектом речи в момент общения» [4, с.166].
На примере антропоморфных фразеологизмов без царя в голове, царь в голове у кого
– устар., ум, разум; мысли, соображения; с царем в голове - устар., ум, разум; мысли,
соображения; олух царя небесного – прост., очень глупый человек; тупица, дурак,
болван;рассмотрим
использование
фразеологизмов
в
узуальной
чужой
речи.Фразеологизм без царя в голове – очень глуп, недалек; образ фразеологизма
восходит к мифологическому представлению об окультуренном пространстве, а именно к
анимистическому, одушевляющему все неживое. Образ фразеологизма также связан с
архитипическим представлением о «верхе», переосмысленном как «главный, правитель,
руководитель».
Компонент фразеологизма царь соотносится с социальноиерархическим кодом
культуры, компонент голова – с соматическим , т.е. телесным, кодом, а в сочетании с
предлогом «в» – с пространственным кодом культуры; при этом голова символизирует
внутреннее
пространство
человека,
в
котором
осуществляется
мыслительная
деятельность.
Образ фразеологизма создается антропной метафорой , уподобляющей ум как
интеллектуальный «верх» царю как верховному правителю, наличие которого
символизирует высшую, абсолютную власть в государстве. О главной руководящей роли
ума для человека см. в фольклоре: Ум над телом воспаряет; Ум под небеса уходити до
Бога доходит; Голова приросла, а уму воля дана; Ум сам по себе , голова сама по себе;
Свой ум – царь в голове; У каждого свой царь в голове; Нету царя – нету ума; Голова без
ума, что фонарь без свечи; Нет в голове, нет и в мошне.
Отсутствие ума уподобляется пустоте в голове, что противоречит представлению о
наличии у человека ума. См. отображение данного представления во фразеологизме
пустая голова, голова два уха, голова без мозгов, голова с затылком, чурка с глазами,
пенек с ушами и др.; см. также в фольклоре: Голова как лукошко, а мозгу ни крошки.
Фразеологизм в целом выступает в роли эталона, т.е. меры, глупости, неспособности
человека отвечать за свои действия [4, с.35].
В Словаретезаурусе современной идиоматики, в котором идиомы распределяются
по смысловым категориям, фразеологизм без царя в голове отнесен к тематике
«Легкомысленное, несерьезное поведение».
Приведем пример использования данного фразеологизма в Ф.М. Достоевским.
1) Хоть и действительно он имел и практику, и опыт в житейских делах, и
некоторые, очень замечательные способности, но он любил выставлять себя более
исполнителем чужой идеи, чем с своим царем в голове, человеком и без лести преданным,
и – куда нейдет век? – даже русским и сердечным (Идиот).
2) Эркель был такой «дурачок», у которого только главного толку не было в голове,
царя в голове; но маленького подчиненного толку у него было довольно, даже до хитрости
(Бесы).
Выше было сказано, что каждый производитель речи посвоему использует ПТ в
производимый текст. Данные примеры более образно и ярко говорят о неспособности
самостоятельно думать, решать.
Таким образом, можно прийти к следующему заключению: вовлечение
фразеологизмов в производимый текст создает эффект образности и подчеркивает
выигрышное использование в свете того, что фразеологизм – это культурнонасыщенный
540
свернутый текст, который не надо заново создавать, а можно использовать его уже в
готовом виде.
Достарыңызбен бөлісу: |