Қаралық ғылыми­практикалық конференция I том



Pdf көрінісі
бет73/98
Дата03.03.2017
өлшемі9,92 Mb.
#6485
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   98

Key Words: Human, Managemnet, Production in Education  

 

Gelişmiş teknolojiyi ortaya koyan, onu güzel bir şekilde işletecek olan varlık günümüzde 



sadece  insandır.  Bu  sebeple;  öncelikli  olarak  insan  yaklaşımı  hali  hazırda  işletmelerde, 

kuruluşlarda insan unsuruna verilen önemin, diğer üretim faktörlerinden daha önemli olduğunun 

kavranmasına bağlanmalıdır. [1, 19] 

21.  asrın  en  kıymetli  sermayesi  insan  ve  onun  sahip  olacağı  ilim  hazinesi  olacağı 

şüphesizdir.  Peter  Druker’e  göre,  “girmekte  olduğumuz  bilgi  toplumunda,  merkez  olan  kişidir. 

Bilgi  bir  kitabın,  bir  veri  bankasının,  bir  yazılım  programının  içinde  bulunan  ve  orada  kalan 

birşey  de  değildir.  Oradakiler  yalnızca  veridir.  Bilgi  her  zaman  insanın  içindedir,  bir  insan 

tarafından öğretilir ve öğrenilir, doğru ya da yanlış kullanılır” [2, 292] 

İnsan  dünyaya  gönderilmiş  olan  varlıkların  içerisinde  en  değerli  varlıktır.  Kâinatta  var 

olan  varlıkların  hepsi  insanın  hizmetine  sunulmuştur.  Bu  kadar  hizmete  layık  olan  varlıkta  o 

değerde  önemli  olması  gerekmektedir.  İnsana  dünyaya  geldiği  andan  itibaren  çok  büyük 


 

 

528 



 

sorumluluklar yüklenmiştir. Bu sorumluluklar insanın ihtiyaçlarına göre şekillenmektedir. İnsan 

ihtiyaçlarının  artışına  bağlı  olarak  insana  götürülen  hizmetlerde  de  artış  görülmelidir.  İnsan 

ihtiyaçlarını  karşılamak  için  uygun  kaynakların  olması  ve  bu  kaynakların  ortaya  çıkarılması 

içinde  hedef,  plan,  eğitim  ve  gayret  gerekmektedir.  İnsanın  ihtiyaç  duyduklarına  ulaşabilmesi 

kadar  sahip olduğu kaynakları da kullanması çok önemlidir. Bu kaynakların kullanılmasında ve 

dağıtılmasında uygunluk ve ahenk olması da bir o kadar önemli olduğu gibi insan yönetimi de bu 

noktada bir o kadar önem kazanmaktadır. 

İnsana yapılacak yatırımın en önemlisi onu eğitmektir şüphesiz. Yani ona gerekli bilgiyi 

ve  tecrübeyi  vermek  ve  onu  herşeyiyle  donanımlı  bir  insan  yapmaktır.  Bu  da  ancak  eğitim  ile 

olabilecek  bir  olaydır.  İnsanlar  eğitim  hayatına  yani  okul  çağına  geldikleri  zaman  genel  hayat 

bilgisinden yoksun oluyorlar. İnsanı hayatın gerçek bilgisine yönlendirmenin önemi işte o zaman 

ortaya  çıkıyor.  Bazı  ülkeler  bunu  daha  çok  bak­öğren  metoduyla  yapıyorlar,  yani  anne­çocuk 

ilişkisiyle.  Ancak,  gelişmiş  ülkeler  kendi  insanını  kendi  çok  özel  ihtiyaçları  için  yetiştirmek 

üzere ona eğitim yatırımı yapmayı da asla ihmal etmiyorlar. Bence en önemli noktalardan birisi 

bu.  Yani  okul­aile­çocuk  saç  ayağı  oluşturulursa  işte  o  zaman  eğitim  gerçekleşmeye 

başlayacaktır.  Ama  bu  ayaklardan  birini  yok  saymak  büyük  yıkımlara  sebebiyet  verecektir.  Bu 

mesele  tarih  boyunca  böyle  olmuştur  ve  bundan  sonra  da  böyle  olmaya  devam  edecektir. 

İkincisi;  insan  iktisadi  bir  faktör  ama  diğer  fiziki  sermayelerden  çok  önemli  bir  farkı  var.  Adı 

üzerinde: İnsan... O halde insana insan gibi davranmak en büyük ihtiyaçalarımızdan bir tanesidir. 

Çünkü günümüzde insana verilen değeri yitirmiş durumdayız. İnsana insan gibi davranmanın da 

çok genel adı onu motive etmektir. Motivasyon, başarı ihtiyacının artırılmasıdır. Motivasyon, bir 

kurumda  çalışan  insanların  ellerinden  gelenin  en  iyisini  yapması  için  gönüllerinin 

kazanılmasıdır. Bu işletme eğitim işletmesi de olabilir başka işletmeler de olabilir haliyle. 

Günümüzde  en  zor  eğitim  insan  eğitimidir.  Zamanın  gerekliliklerine  uygun  yaşama 

isteği, gelişen teknoloji, insanların ihtiyaçlarının artması, insanların bazı değerlerden uzaklaşıyor 

olması bu eğitimin zorlaşmasının sadece birkaç sebebidir. Bu sebeplere bakıldığında eğitim için 

gerekli  imkânları  oluşturmadan  insan  eğitimi  diye  bir  olay  zor  görünmektedir.  Devletlerin 

eğitimin  kalitesinin  artması  da  otomatik  olarak  kaliteli  insan  yetiştirmekten  geçmektedir.  Bu 

yüzden eğitimde verimliliği artırmak için yönetenlerin nasıl hareket etmesi gerektiği konusunda 

tam  donanıma  sahip  olması  gerekir.  Ama  bir  taraftan  bakıldığında  da  yapılabilecek  en  iyi 

yatırım  insana  yapılacak  yatırımdır.  Çünkü  getirisi  en  fazla  olan  yatırım  olarak  meseleye 

bakabiliriz. Bu yüzden bu alanda birçok projeye ve yatırıma ihtiyaç duyulmaktadır. 

İnsan,  duygu  ve  düşünce  yönüyle  zengin  ve  derin  bir  varlıktır.  Bu  yüzden,  onun  his  ve 

şuuruna hitap etmek ve ruhi varlığının gereğini  yerine getirmek gerekir. Bu takdir, ona kıymet 

vermekle,  değerli  olduğunu  hissettirmekle  sağlanabilir.  Bütün  iş  ve  hareketlerini  şuurlu  bir 

şekilde yapan, böylece belli bir olgunluk kazanan kişi, en azından başkalarının kendi kıymetini 

bilmesini ister. Kıymetinin taktir edilmesi, kişiyi ruh ve moral bakımından tatmin edip, yaptığı 

işte daha faydalı  hale  gelmesini sağlar. [3, 278]  Günümüzde insan  yönetimiyle ilgili  çalışılmış 

birçok    esere  rastlamaktayız.  İnsan  yönetimi  hakkında  kaleme  alınmış  “Cüneyt  Ülsever’in  21. 

Yüzyılda  İnsan  Yönetimi  Üretimin  Temel  Kaynağı  İnsana  Yeni  Bir  Bakış”  isimli  eser  de 

bahsedilen  çalışmalardan  bir  tanesidir.  Eser  insan  kaynakları  konusunda  teori  ve  uygulama 

olmak  üzere  iki  ana  bölümden  oluşmaktadır.  Ama  giriş  bölümünde  yapılan  söyleşi,    kitabı  ve 

insan kaynakları kavramına, insan kaynaklarının Türkiye’deki algılayışını özetler ve kendisinin 

bu  konuda  Türkiye’de  doktora  düzeyinde  ilk  çalışmayı  yaptığını  belirtir.  Kitap  322  sayfadan 

oluşmaktadır. Eser, Ülsever’in İnsan kaynakları alanında profesyonel olarak iş yaptığı 16 yıllık 

birikim  ve  çalışmanın  deneyimiyle  yazılmıştır.  Eser  bu  bakımdan  bu  alanda  diğer  insan 

kaynakları  kitaplarındanfarklılık  göstermektedir.  Eserin  “teorik”  bölümünden  sonra  verilen 



 

 

529 



 

“uygulama” bölümü insan kaynakları konusunda çalışma yapacak tüm firma ve kuruluşlara bir 

yol rehberi, başucu kitabı olma özelliği göstermektedir. 

 

Eserin  önsözü  niteliğinde,  Belgin  Yazıcı’nın  Ülsever’in  “insan  kaynakları”  alanındaki 



çalışmalarını,  ilgisini  öğrenmeye  dayalı  bölümü  karşımıza  çıkmaktadır.  Ülsever’in  hayatına 

baktığımızda  1977’de  ABD’de  Harvard  Üniversitesinde  İnsan  Kaynakları  Ekonomisi  Üzerine 

giriştiği  doktorasını  altı  yıl  sonra  bitirdiği  görülmektedir.  Daha  sonra  Türkiye’ye  dönen  yazar 

bankacılık  sektöründe  insan  kaynakları  bölümünde  uzun  yıllar  çalışmıştır.  İlerleyen  yıllarda 

kendi şirketini kurmuş ve yaptığı faaliyetlere danışmanlık hizmeti ile devam etmiştir. 

 

1991  senesi  insan  kaynakları  alanında  büyük  bir  değişimin  yaşandığı  yıldır.  O  vakte 



kadar  kimsenin  önemsemediği  insan  kaynaklarının  Türkiye’de  modalaştırılmasına,  bu  konuya 

önem kazandırılmasına “Nobel Ekonomi Ödülü”nün Şikoga Üniversitesinden Gary Becker İnsan 

Sermayesi  Teorisi  alanındaki  çalışmasını  yaparak  alması  ile  neden  olur.  Bu  olaydan  sonra 

Türkiye’de  daha  tanınmayan,  bilinmeyen  insan  kaynakları  birden  bire  önemsenir  olmuştur.  Ne 

var  ki  bu  önemsemenin  oldukça  yüzeysel  olduğuna  değinerek  çeşitli  örneklere  gidilerek  insan 

kaynaklarının  ülkemizdeki  trajikomik  serüveni  anlatılmıştır.  1991’den  sonra  Türkiye’de  İnsan 

kaynakları ve de Cüneyt Ülsever’in bu uzmanlık alanı artık dikkate alınır olmuşsa da ülkemizde 

yeterince anlaşılamamış “personel müdürlüğü” levhası indirilip “insan kaynakları” ya da “insan 

kaynakları  departmanı”  olarak  değiştirmekle  bu  işin  çözüleceği  düşünülmüş  gerçek  anlamda 

insan  kaynakları  yatırıma  dönüşmediği  bu  bölümde  sohbet  havasıyla  anlatılır.  İnsan  kaynakları 

alanı  çok  geniş  bir  alanı  kapsadığını  düşünüldüğünün  aksine  ekonomi,  işletmecilik,  sosyoloji, 

psikoloji  gibi  birçok  bilim  dalını  içerdiğini  bu  alanda  çalışma  yapacak  kişilerin  çok  iyi  bir 

eğitimden  geçmesi  gerekirken  ülkemizde  açılan  sertifika  programları  ya  da  seminerlerle  insan 

kaynakları uzmanlarının ortaya çıkışı alaylı bir dil, hoş bir üslupla anlatılır. 

 

İnsana  yapılacak  yatırımın  uzun  zamana  ve  bütçeye  ihtiyacı  vardır.  Bu  sabır  bekleyen 



süreci  ise  her  ülkenin  rahatlıkla  beklemesi  düşünülemez.  Özellikle  Türkiye  gibi  ülkelerin 

sabrının  yeterli  olmadığı  bir  başka  gerçektir.  İnsana  yapılan  yatırımlara  öncelik  tanıyan 

toplumlarda  refah  düzeyi  daha  yüksekken  bu  yatırımı  yapmayan  ülkelerde  ise  refah  düzeyinin 

düşük olduğunu bilmemiz  gerekmektedir. Şimdi değerlendireceğimiz eserden bazı bölümlerden 

kısaca bilgiler verecek olursak; 

Klinik Psikoloji Açısından Bakış 

 

İnsan  dünyada  belirli  hedefleri  ve  amaçları  doğrultusunda  hayatını  devam  ettiren  bir 



canlıdır.  Bu  sebeple  makinadan  ayrılır.  İnsanın  sahip  olduğu  bir  yaşantısı  vardır.  Makinaların 

dahi  kullanma  talimatları  bir  klavuz  ile  belirlenmiştir.  İnsan  iktisadi  bir  üretim  aracı  olarak 

görme yerine değişen dünyada ve yönetim biliminde insanın beşeri yönünün olduğu ve üretimde 

kalite  ve  iyileştirmenin  insanın  bu  yönüne  büyük  ölçüde  bağlı  olduğu  anlaşılır.  İnsan  ne  kadar 

yaptığı işe karşı saygı ve ilgi duyarsa o ölçüde verimlilik artar. İnsanı değişime zorlayan nedenler 

çok  iyi  gözlenmeli  ve  eğitimde  insan  psikolojisine  önem  verilmelidir.  Çünkü  eğitim  tamamen 

insan psikolojisi ile doğru orantılıdır. Eğitimde kaliteyi artırmak demek insanın psikolojisine ve 

değerlerine  saygı  duymaktan  geçer.  Özellikle  günümüzde  insanlar  psikolojik  olarak  geçmişe 

oranla daha fazla saygı ve ilgiye muhtaçtır. Bunun sebebi de gelişen teknolojinin insanî ilişkilere 

etki etmesi olarak görülebilir. 



Sevgi, Mutluluk ve Gençler Açısından Bakış 

 

Sevgi mutluluğun kaynağıdır. Sevgi öyle bir sırlı anahtardır ki; açamayacağı kapı yoktur 



desek  yanılmış  olmayız  sanırım.  Açılmayacak  gibi  duran  kapıların    en  sonuna  kadar  sevgi 

sayesinde açıldığı, erişilemez denilen nice yerlere insanların sevgi sayesinde ulaştığı bilinen bir 

gerçektir. Bu  yüzden eğitimde kalite de direkt olarak sevgi ile bağlantılıdır. Sevgisiz bir eğitim 

planlamak  su  vermeden  çiçek  yetiştirmeyi  planlamak  gibidir.  Bu  yüzden  sevgi  dolu  yürekler 

günümüz  neslinin  en  yukarılara  çıkmasında  bize  yardımcı  olacak  en  büyük  rehberdir.  Ama 


 

 

530 



 

maalesef insanlığın en fazla muhtaç olduğu değer de günümüzde sevgidir. Çevresinde sevgi dolu 

insanlar  olan  bir  insanın  da  mutlu  olacağı  ve  bu  durumun  da  üretime  yansıyacağını  üzerinde 

durulur.  Mutlu  olmak  için  kişi  kendisini  iyi  tanımalı  ve  onu  mutlu  edecek  şeyi  kendi  adına 

bilmeli mutlu olmanın yollarını denemelidir. 

Eğitim  için  yapılan  işin  sevilmesi  çok  büyük  önem  arz  etmektedir.  Başarılı  olan 

eğitimcilere  bakıldığı  zaman  onların  mesleklerini  en  fazla  seven  kişi  oldukları  görülmüştür. 

Zaten  sevilmeden  yapılan  bir  işten  verim  elde  etmekte  çok  fazla  mümkün  olmasa  gerek.bu 

bağlamdan  yola  çıkarak  günümüz  gençliğini  yani  yarının  yöneticilerini,  eğitimcilerini  eğitirken 

hep  bir  sevgi  çemberinde  ele  almamız  gereklidir.  Zira  sevgisiz  verilen  eğitimin  kökü  sağlam 

olmayan ağaç gibi uzun ömürlü olması ve meyve vermesi zor olur.Yazarımız bu bölümde de her 

insanın mutlu olabileceğine, yeter ki istekli olsun, değinmiştir. 



Sosyal Psikoloji Açısından Bakış 

 

Hayatta  insan  birçok  yönlü  yaşayabilmektedir.  Bir  bakıma  bazen  hayat  insandan  bunu 



talep  etmektedir.  Evde  iken  baba  olması  gereken  bir  müdür,  ailesi  içinde  hala  emirler 

yağdırmaya devam ederse problemler bitmek tükenmek bitmez o evde. Bu yüzden insan toplum 

içinde farklı bu statünün dışında da farklı davranabilir. Çünkü insanın birden fazla oynadığı rolü 

vardır.  Aynı  konu  anne  içinde  söz  konusudur.  Evde  anne,  bankada  işçi  veya  hastanede  doktor 

olabildiği  gibi.  İnsan  eğitimi  alanında  çalışma  yapanlar  insanın  bu  yönünü  de  göz  önünde 

bulundurmalıdır.  Yani  insanları  bulundukları  yerlere  göre  ve  çalışma  alanlarına  göre 

değerlendirmek gereklidir.  

Ekonomi ve Ahlak Açısından Bakış 

 

Ekonomi  günümüzün  güç  kaynaklarının  başında  gelmektedir.  Hele  bir  de  bu  kavram 



ihtiyaç sahibi devletler için daha bir önem arz etmektedir. Çünkü devletlerin gelişmesinde eğitim 

kadar  ekonomide  önemli  bir  yer  tutmaktadır.  Bu  sebeple  ülkemizde  Turgut  Özal  ile  başlayan 

herkes  zenginleşebilir  düşüncesi  birçok  kesim  tarafından  kabul  edilmiştir.  Çünkü  ekonomik 

açıdan  rahatlayan  bir  toplumda  ahlakî  bozukluklara  rastlamak  oldukça  azdır.  Bu  yüzden  yaza, 

devlet  ticareti  yasalarla  korumalı,  güvenli  bir  ortam  oluşturmalıdır  demekte  ve  önemli  bir 

noktaya değinmektedir. 



Endüstriyel Psikoloji Açısından Bakış 

 

Endüstrinin yönetimini elinde bulunduruan insanoğlu hayatın her alanında olduğu gibi bu 



alanda  da  aynı  hareketleri  sergilemektedir.  İnsanlar  farklı  olsalar  bile  bazı  ortak  olaylarda  aynı 

tepkiyi sergilerler. Çalışma arkadaşlarıyla yarış halinde olan insan diğerlerinin önüne geçmek ve 

bunun karşılığında daha  fazla ödül almak isteyecektir. İnsanların bu durumu hiçbir yerde kolay 

kolay  değişmeyeceğini  belirtir.  İnsan  mutlu  olabilmek  için  doğru  mesleği  seçmelidir. 

Kişiliklerine  uygun  meslekler  seçemeyen  insanlar,  sevmedikleri  bir  mesleği  yapmaya 

başladığında  kişiliklerini  değiştirerek  doğal  olmaktan  çıkarlar.  Bu  yüzden  iyi  bir  eğitimle 

insanlar  uygun  mesleklere  yönlendirilirse  o  zaman  sorunlar  en  aza  indirgenmiş  olur.  Üretimin 

kalitesinin  yükseltilmesi  insanın  kalitesine  bağlıdır.  Kalite  arttıkça  üretimde  de  kalite  artar.  Bu 

eğitim  alanında  da  böyledir.  Eğitmenlerin  kalitesinin  artması  demek  bilgi  üretiminin  artması 

demektir.  Bilginin  artması  da  devletin  gelişip  kalkınması  ve  insanların  huzur  ve  rahatlarının 

artması demektir. 

Sosyoloji Açısından Bakış 

 

Dünyada  bir  taraftan  yapıcı  güçler  çalışırken  diğer  taraftan  da  yıkıcı  güçler  boş 



durmamaktadır. Dış dünyanın rekabetten ve eğitimsizlikten doğan yıkıcı tarafına karşılık, eğitim 

müesseselerinin yapıcı, onarıcı bir yanı vardır. Bu nedenle insanlar okul ortamı dışında sosyal bir 

ortama, faaliyete  yönlendirilirken dikkat edilmelidir. İçinde bulunulan toplum çok iyi tanınmalı 

çalışanların  bu  toplumun  birer  üyesi  olduğu  unutulmayarak  sosyal  faaliyetler  bunlara  göre 

düzenlenmelidir. Kurum kültürünün oluşturulması için öncelikli kararlılık, süreklilik ve tutarlılık 


 

 

531 



 

gereklidir.  Bu  ilkelerden  birinden  taviz  verildiğinde  bu  ilkeler  çalışanlar  üzerinde  etkisini 

yitirecektir.  Çalışanlardan  beklenilen  erdemli  olma  durumları  işletmeleri  yöneten  kişilerin  de 

aynı  erdemlerle  donanmış  olmasına  bağlıdır.  Yoksa  “Balık  baştan  kokar.”  sözündeki  durum 

ortaya çıkacaktır diyerek yazar insanları bu konuda uyarmaktadır. 

Performans Değerlendirmesi 

 

İnsanoğlu yaptıkları işten ve iş çevresindeki memnuniyetten kaynaklanan enerji ile daha 



verimli çalışır. İş hayatında maddi doyumun gerekli bir faktör olduğunu düşünebilirsek de yeterli 

bir faktör olduğunu söyleyemeyiz. Bu yüzden, insanı çalışmaya sevk etmenin yolları araştırılmış 

ve ortaya çok ilgi çekici sonuçlar, çıkarılmıştır. [4, 251]  Her kuruluş, çalışanlarına ilişkin etkili 

ve  objektif  kararlar  verebilmek,  çalışanlarının  başarı  ve  başarısızlıklarını  gözlemlemek, 

değerlendirmek  ve  kabiliyetlerini  geliştirici  yöntemleri  uygulayabilmek  için,  Performans 

değerlemesi  sistemini  kurmak  zorundadırlar.  Personel  Değerlendirmesi  olarak  da  bilinen 

Performans  değerlendirmesi;  personelin  özelliklerinin  işin  ihtiyaçlarına  ne  derece  uygun 

olduğunu ve istek performansını araştıran bir analiz tekniğidir. [5, 30]   

  

İnsan  kaynakları  ölçülebilir  hedefler  ortaya  koyarak  hedefe  ulaşabilme  düzeyini  sayısal 



olarak  ifade  edebilmelidir.  Ancak  konu  insan  olunca  konuya  bir  makine  gibi  yaklaşılamaz, 

insanın  başarısının  ölçülmesi  oldukça  karışık  ve  zor  bir  iştir.  Bu  alanda  kişisel  performans 

değerlendirmesi  mutlaka  yapılmalı  insan  kaynaklarının  bol  olduğu  Türkiye’de  uzmanların 

önerdiği  gibi  değerlendirme  yapılmalıdır.  Bir  eğitimcinin  performansı  işine  verdiği  değerle 

paraleldir. Bir konuyu dert edinme veya nasıl olacağı konusunda ısdırap duyması performansını 

olumlu  yönden  etkileyecektir.  Bu  yüzden  eğitmenlerden  yeterli  performans  elde  edinilmek 

istiyorsa  öncelikle  onlardaki  meslek  sevgisi  ve  insan  yetiştirmenin  gerekliliği  duygusunu 

uyandırmak gerekmektedir. Bu da ancak onlara bu konuda gerekli bilgiyi vermekle, bu konuda 

yapılacak  seminer  ve  konferanslarla,  ikili  görüşmelerle  mümkündür.  Aksi  taktirde  insan 

bilmediği şeye düşman, sahip olamadığı şeye zıt olabilmektedir bazen. 



Görev Derecelendirme 

 

Bir  iş  yerinde  veya  kurumda  çalışanlara  verilen  görevlerin  değerlendirilmesi  ve 



derecelendirilmesi performans değerlendirmesi kadar ehemmiyete sahiptir. Bilindiği üzere görev 

derecelendirmesinin  yapılmasında  dünyaca  kabul  edilen  12  tane  faktör  mevcuttur.  Görev 

derecelendirmesi  yapanlar  sayacağımız  bu  12  faktöre  göre  yapmaktadır.  Bunlar:  Öğretim 

faktörü, Tecrübe­Ön Yetişme, Yabancı Dil Bilgisi, Zihinsel Zorlanma, Hataların Sonuçlarından 

Sorumluluk,  Görev  Türü,  Gizlilikten  Sorumlu  Olmak,  İş  ilişkileri  ile  İşbirliği  Sorumluluğu, 

Genel  Yetenekler,  Yöneticilik,  Bağımsız  Çalışma,  Görevin  Karmaşıklığı.  Bir  insanın  öncelikli 

olarak  yönetici  olunması  için  kişinin  kendisini  sevmesi  gerekmektedir.  Kendisiyle  barışık 

olmayan bir  yönetici idare ettiği kurumda da barışı temin etmesi zordur. Türkiye’de  yöneticiler 

bulundukları  yerlerde  tek  söz  sahibi  kendilerinin  olmasını  isterler,  astlarını  yetkilendirmek 

istemezler.  Bu  nedenle  ortaya  çıkan  sorunlarda  tek  sorumlu  yöneticiler  olarak  görülür. 

Yöneticilerin bu tutumu astların sorumluluk sahibi olduğunu düşündürmez. 

Kitabın  son  bölümünde  hem  insan  kaynakları  hem  de  yazarımızın  insan  kaynaklarıyla 

tanışması  ve  Türkiye’de  insan  kaynaklarının  tarihi  maddeler  halinde  anlatılmıştır.  Devam  eden 

sayfalarda  gazetede  yayımlanan  köşe  yazıları  yer  almıştır.  İnsan  kaynakları  alanının  ülkemizde 

modalaştığını,  gerçek  anlamda  insanlarla  diyalogu  bilmeyen  insanların  eğitimci  olarak  ortaya 

çıktığı  görülmeye  başlanmıştır.  Yazarımız  uzmanlara  öneri  niteliğinde  bazı  bölümlerde  yazılar 

kaleme  almıştır.  Kurum  kültürünün  her  şeyden  daha  önemli  olduğunu  unutmadan,  eğitim 

verilenyerlerde bir kurum kültürü oluşturulmalıdır. İnsan kaynaklarının tek alanda uzmanlaşması 

düşünülemez.  İnsan  kaynakları  uzmanı  ve  eğitimci  olan  herkeskesinlikle  sorgulayıcı  bakışla 

hayata  bakmalıdır.  Bir  felsefeci  çözümlemesine  sahip  olmalı  ve  bulunduğu  durumu 

sorgulayabilmeli,  tek  bir  doğrunun  değil  sürekli  doğruların  peşinde  olmalıdır.  Kamuda 


 

 

532 



 

oluşturulan  politikalar  ve  genel  eğilimler  insan  kaynakları  alanında  yapılacak  planlamaları 

olumsuz  etkilemektedir.  Kamuda  “İşi,  ehli  olana  verme  yerine  biat  edene  verme”  geleneğinin 

sebebi  yazara  göre  bizleriz.  Bu  yüzden  eğitimde  verimliliğin  artması  arzulanıyorsa  iş  naehline 

değil hak edene verilmelidir. İşte o zaman artışı gözlemlemek mümkündür.  

Cüneyt  Ülsever’in  21.  Yüzyılda  İnsan  Yönetimi,  kitabının  ikinci  bölümünde  birinci 

bölümde  verilen  teorik  bilgi  desteklenerek  uygulamada  ihtiyaç  duyulan  bilgi  ve  dokümanlar 

sunularak,  nasıl  yapılacakları  üzerinde  durulmuştur.  [6]  Yani  2.  Bölüm  pratik  bölümüdür 

diyebiliriz.  Cüneyt Ülsever bu kitabıyla insan  yönetimi  alanına çok büyük bir katkı  getirmiştir. 

Eğitimde  kaliteyi  artırmak  isteyenlerin  ya  da  insanla  diyalog  halinde  olan  herkesin  bu  alanda 

bizlere yol gösterici olan bu kitaptan kesinlikle istifade etmesi gerektiği düşüncesindeyiz.  

 

KAYNAKÇA 

[1]

 

Artan S., “İnsan Kaynakları Yönetimi Ve Ülkemizdeki İşletmeler”, Human Resources Dergisi

Y:1, S:4, (Şubat, 1997), S. 19. 

[2] Druker F. P., Kapitalist Ötesi Toplum, (Çev. Belkıs Çorakçı), İnkilap Kitabevi, Yönetim 

Dizisi, İstanbul, 1994, S.292. 

[3] Gümüş M., Yönetimde Başarı İçin Altın Kurallar, Alfa Yay. NO:271, İstanbul, 1999, S.278. 

[4]  Erol E., İşletme Örgütleri Açısından Yönetim Psikolojisi,İstanbul,1979, S. 251. 

[5]  Kozak M. A., Otel İşletmelerinde İnsan Kaynakları Yönetimi Ve Örnek Olaylar, Detay Yay. 

NO:7, Ankara, 1999, S.30. 

[6]  Ülsever C., 21. Yüzyılda İnsan Yönetimi, İstanbul­Alfa Yayım Dağıtım Ltd. Şti., Yayın No: 

3, S.322, ISBN:975­297­206­X, İstanbul Ocak 2005 

www.iibf.deu.edu.tr/dergi/1139574824_1.pdf

 (12.03.2013) 

www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=2642

 (03.09.2016) 

 

 



УДК 378 

Özdemir E. D.

1

, Özdemir C.



1

MA., Uluslararası Burç Üniversitesi, Sarayevo, Bosna Hersek   

e-mail: 

deryaelif44@hotmail.com

 

2

MA., Uluslararası Burç Üniversitesi, Sarayevo, Bosna Hersek   

e-mail: 

cemal.ozdemir@sdu.edu.kz

  

 

YABANCILARA TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE KULLANILAN  

YAZMA TEKNİĞİ 

 

Abstract.  The  most important  purpose  of writing  activities, student’s boring,  repetitive, 

monotonous, instead of the original articles, flowing, thoughts and feelings in an interesting way 

is  to  transpose  that.  Starting  from  primary  education  to  higher  education  classes  that  kills 

innovation,  students  away  from  thinking,  rather  than  an  oppressive  education  system, 

questioning,  criticizing,  has  made  access  to  information  and  skills,  constructive,  the  developer 

aims which educate individuals on behalf of an educational approach is an important step to meet 

the needs of today's application. In this context, was writing a review article on the importance of 

teaching Turkish. 




Достарыңызбен бөлісу:
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   98




©emirsaba.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет