Iii beynəlxalq türk dünyasi araşdirmalari simpoziumu III. Uluslararasi türk dünyasi araştirmalari sempozyumu ІІІ халықаралық ТҮркі әлемі зерттеулері симпозиумы



Pdf көрінісі
бет4/102
Дата03.03.2017
өлшемі42,43 Mb.
#6018
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   102

ӘДЕБИЕТТЕР 

1. Қыдырбекұлы Б. Түгел сөздің түбі бір. – Алматы: Қазақ университеті, 1993.  

2. Мұқанұлы Қ. Ана тілі. 1994, №3. 

3. Ана тілі. 1997, 24 шілде. 

4. Ержанова Ұ. Батыс Қазақстан облысы топонимдерінің этнолингистикалық сипаты. – Алматы, канд. дисс. 

1998. 


5. Нұрмағамбетова Ә. Бес жүз сөз. – Алматы: Рауан,1994. 

6.Сағындықұлы Б. Қазақ тілі лексикасы дамуының этимологиялық негіздері.- Алматы: Санат, 1994. 

7. Смағұлова Г. Фразеологизмдердің варианттылығы. – Алматы, 1996. 

 

 



10 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 

 


KIRGIZ TÜRKÇESİNDEKİ “TÜGÜL” KELİMESİNİN KULLANIMI HAKKINDA BİR 

DEĞERLENDİRME 

Öğr. Gör. A. OMURALIEVA

 

Özet:  İlk  olarak  Divanü  Lügati’t  Türk’te  görülen  değil  kelimesi,  bugün  en  çok  Oğuz  grubu  lehçelerinde 



kullanılmaktadır. Ancak Türk dilinin diğer lehçelerinde de çeşitli varyantlarıyla karşımıza çıkar. Oğuz grubu 

lehçelerinde daha yaygın bir şekilde kullanılan değil kelimesi, bazı lehçelerde Eski Türkçedeki ermez şekliyle 

kullanmaktadır.  Fakat  zaman  zaman  çeşitli  kullanımlarda  değil  kelimesi  de  geçmektedir.    Kıpçak  grubu 

lehçelerinde;  tügül,  tuvıl,  tügel,  tül,  tuvul,  tüwül,  dägil,  dügül,  tue/tuel  gibi  varyantları  bulunan  değil 

kelimesinin, bugün edat, ek fiilin  olumsuzluğu vb. kullanımları vardır. Kırgız Türkçesinde  değil kelimesini 

tam olarak emes (ET. ermez) kelimesi karşılamaktadır. Ancak bazen tügül kelimesi de kaşımıza çıkar. Kırgız 

Türkçesi gramer kitaplarında “tügül” kelimesi, olumsuzluğu bildiren edatlar içinde ele alınır. Yani herhangi 

bir  düşünceyi,  fikri,  faktörü  yok  saymak  anlamında  kullanılan  edatlardandır.  Kırgız  Türkçesinde  “tügül” 

kelimesinin  yerine;  tursun, turgay, turmak edatları da kullanılmaktadır.  Tügül kelimesi,  Kırgız Türkçesinde 

tam olarak Türkiye Türkçesindeki değil kelimesini karşılamasa da bazı durumlarda benzer kullanımlar göze 

çarpmaktadır. Bildiride, Kırgız Türkçesinde tügül kelimesinin ne tür kullanımları olduğunu tespit etmeye ve 

bu kullanımlarıyla ilgili bir değerlendirme yapmaya çalışacağız.  



Anahtar Kelimeler: Kırgız Türkçesi, Edat, Tügül Kelimesi 

An Evaluation on The Function of The Word “tügül” in Kyrgyz Language 

Abstract:  The  word  değil  which  has firstly seen  at Divanu Lügati’t Türk is  mostly used in Oghuz dialects 

today.  But  also  it  is  seen  in  other  Turkic  dialects  with  different  variations.  As  a  commonly  used  form  in 

Oghuz  dialects,  değil,  is  seen  as  in  the  Old  Turkic  form  ermez  in  some  of  other  Turkic  dialects.  But  on 

occasion  with  different  functions,  we  see  the  değil,  too.  In  Kıpchak,  with  variations  like  tügül,  tuvıl,  tügel, 



tül, tuvul, tüwül, dägil, tue/tuel, the word değil is used as a particle or negative form of complementary verb 

or etc. In Kyrgyz, değil is equal to emes (OT. ermez). But sometimes we see tügül too.  In Kyrgyz grammar 

books, “tügül ”  is considered as a nugatory particle. It is a particle which is used for ignoring or neglecting 

an idea, a thought or a factor. In Kyrgyz  tursun, turgay, turmak  particles may use instead of “tügül”. Even 

Kyrgyz değil is not totally equal to its Turkish variant in some conditions there are resemblances. Purpose of 

this proceeding is to establish and evaluate the functions of tügül in Kyrgyz language. 



Keywords: Kyrgyz Turkic, Partical, Tügül 

İlk olarak Divanü Lügati’t Türk’te görülen değil kelimesi, bugün en çok Oğuz grubu lehçelerinde 

kullanılmaktadır.  Ancak  Türk  dilinin  diğer  lehçelerinde  de  çeşitli  varyantlarıyla  karşımıza  çıkar.  Oğuz 

grubu  lehçelerinde  daha  yaygın  bir  şekilde  kullanılan  değil  kelimesi,  bazı  lehçelerde  Eski  Türkçedeki 



ermez şekliyle kullanılmaktadır. Fakat zaman zaman çeşitli kullanımlarda değil kelimesi de geçmektedir.   

Muhharem Ergin, Eski Türkçede  tağ “değil” olumsuzluk edatı ile şahıs zamiri menşeli çekimin ol 

“-dır, -dir” bildirme ekinden türediğini söyler. tağ ol - dağ ol, tegül – değül şekline geçmiş. Eski Anadolu 

Türkçesinde ve Osmanlıcada uzun zaman değül daha sonra değil kullanılmıştır (Ergin 2000: 364-365) 

Tuncer Gülensoy, değil kelimesinin yani edatını Türkiye Türkçesindeki sona gelen edatlar arasına 

dahil  etmiştir.  “Kelimelerin,  kelime  gruplarının,  cümlelerin  sonuna  gelerek  onları  önceki  ve  sonraki 

unsurları, kelimelere, kelime gruplarına ve cümlelere bağladığını belirtmiştir (Gülensoy 2005: 585) 

Kıpçak  grubu  lehçelerinde;  tügül,  tuvıl,  tügel,  tül,  tuvul,  tüwül,  dägil,  dügül,  tue/tuel  gibi 

varyantları bulunan değil kelimesinin, bugün edat, ek fiilin olumsuzluğu vb. kullanımları vardır (Özmen 

1995: 315) 

Kırgız Türkçesinde değil kelimesini tam olarak emes (ET. ermez) kelimesi karşılamaktadır. Ancak 

bazı  kullanımlarda  nadir  olarak  tügül  kelimesi  de  kaşımıza  çıkar.  Kırgız  Türkçesi  gramer  kitaplarında 



“tügül”  kelimesi,  olumsuzluğu  bildiren  edatlar  içinde  ele  alınır.  Yani  herhangi  bir  düşünceyi,  fikri, 

faktörü  yok  saymak  anlamında  kullanılan  edatlardandır  (Davletov  vd.  1980:  223)  Kırgız  Türkçesinde 

“tügül” kelimesinin yerine; tursun, turgay, turmak edatları da kullanılmaktadır (Davletov vd. 1982: 228) 

                                                           

 Uşak Üniversitesi, aksaamai.omuralieva@usak.edu.tr 



12 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 



Tügül  kelimesi,  Kırgız  Türkçesinde  tam  olarak  Türkiye  Türkçesindeki  değil  kelimesini  karşılamasa  da 

bazı  durumlarda  benzer  kullanımlar  göze  çarpmaktadır.  Kırgız  dilcisi  K.  Seydakmatov’un  etimoloji 

sözlüğünde,  tügül  kelimesiyle  ilgili  aşağıdaki  bilgiler  verilmiştir;  Kırgız  Türkçesindeki  emes  kelimesi

olumsuz  veya  herhangi  bir  şeyi  yok  sayan  bir  kelimedir.  Bazen  bu  kelimeye  tügül,  turgay, tursun  gibi 

kelimeler hem anlam hem de görev bakımdan denk gelir. Orneğin:  Bul iş al emes, menin kolumdan da 

kelbeyt (Bu iş o değil benim de elimden gelmez). Bu tip cümlelerde emes kelimesinin yerine tügül, turgay, 

tursun kelimelerin biri kullanılabilir.  Ancak Men emesmin (Ben değilim), Sen emessiñ (Sen değilsin), Al 

emes (O değil)… gibi cümlelerde emes kelimesinin yerine tügül, turgay, tursun kelimeleri kullanılamaz. 

Çünkü  bu  tip  durumlarda  emes  kelimesi  cümlede  yüklem  görevinde  ve  şahıs  eki  almaktadır 

(Seydakmatov 1988: 229-230) 

Ancak  K.  Seydakmatov’un  tügül  kelimesinin  kökeniyle  ilgili  verdiği  aşağıdaki  bilgiler  dikkat 

çekmektedir;  

Seydakmatov,  tügül  kelimesinin  Eski  Türkçede  tegül  şeklinde  olduğunu  söyler.  Ardından  bu 

kelimenin  kökü  te-  şimdiki  de-  fiili,  -gül  ise  –gIl  ekinin  bir  fonetik  varyantı  olduğunu  ve  o  ekin  emir 

kipinin 2. kişi tekilinin ekine denk geldiğini belirtir. Böylelikle tügül kelimesi, te+gül morfemlerinden bir 

araya  geldiğinin  ve  bugün  söz  konusu  olan  kelimenin  Kırgız  Türkçesinde  te+gül  şeklinin  ünlü 

değişmesinden  dolayı  tü+gül  olarak  değiştiğini  belirtmiştir.  Bunun  dışında  K.  Seydakmatov,  t  sesinin 

d’ye dönüşmediğini de söyler (Seydakmatov 1988: 230) 

Değil kelimesinin Türkiye Türkçesindeki kullanımlarıyla ilgili Mehmet Özmen önemli bir çalışma 

yapmıştır.  Bu  çalışmada,  değil  kelimesinin  bazı  lehçelerdeki  şeklini  de  vermiştir.  Yaptığı  çalışmasında 

Özmen, Kırgız Türkçesinde tügül olarak kullanıldığını belirtmiştir. (Özmen 1995: 315)   

Değil  kelimesi,  ilk  olarak  Divanü  Lügati’t  Türk’te  karşımıza  çıkmaktadır.  Kaşgarlı  Mahmut  bu 

kelimenin  Arguca  dag  “yok”  anlamında  bir  kelime  olduğunu  belirtir.  Daha  sonra  Oğuzların  onlardan 

alarak dag ol şeklinde değiştirmişler ve değil anlamında tegül demişler (Ercilasun vd. 2014: 410) 

Buradan  K.  Seydakmatov’un  tügül  kelimesinin  etimolojisi  hakkında  yanlış  bir  bilgi  verdiği 

anlaşılıyor. Çünkü Özmen’e göre tügül kelimesi değil kelimesi, Kaşgarlı Mahmut’a göre  değil kelimesi 

Argucadaki dag ol kelimesinden gelmiş ise o zaman Seydakmatov’un tügül kelimesinin kökenini te+gül 

olarak vermesi yanlış bir bilgi olduğunu düşünmekteyiz.  

Kırgız  Türkçesinde  değil  kelimesinin  tam  karşılığı  emes  kelimesidir.  Eski  Türkçedeki  ermez’dir. 

ermez kelimesi, er- yardımcı fiiline (Clauson 1972: 193) –ma-/-me- olumsuzluk eki (Akalın 2007: 77-78) 

getirilerek,  bu  ek  geniş  zamanda  –maz-/-mez-  (Akalın  2007:  77-78)  olup  er-mez  “ermez”  >  “emes” 

şeklinde  Kırgız  Türkçesinde  kullanılmaktadır.  Ancak  bazı  durumlarda  tügül  kelimesi  de  karşımıza 

çıkmaktadır.  



Örnek cümleler;  

Ermendi  cemek  tügül,  kursagımdagı  egiz  ulagımdı  kötörö  albay  catam  (Pelini  değil  yemek, 

karnımdaki ikiz oğlağımı bile taşıyamıyorum) (Şırdakov 2014: 21) 



Baydın  eçkisin  cemek tügül, iyinimdi  kaza  albay  catamın  (Ağanın  keçisini  değil  yemek,  kuyumu 

kazamıyorum) (Şırdakov 2014: 21)  



Karışkırdı  çapmak  tügül,  baydın  cılkısın  cogotup  tappay  cürömün  (Kurdu  değil  vurmak,  ağanın 

yılkısını kaybedip bulamıyorum (Şırdakov 2014: 21) 



Oy  aylanayın,  cılkımdı  teske  salmak  tügül,  öz  kazımdı  kötörö  albay  arañ  catam  (Eh,  yavrum, 

yılkımı değil düzene sokmak, kendi göbeğimi bile kaldıramıyorum) (Şırdakov 2014: 21) 



Baydın  kazısın  teşmek  tügül,  iyinimdi  kaza  albay  catam  (Ağanın  göbeğini  değil  delmek  kuyumu 

bile kazamıyorum) (Şırdakov 2014: 21) 



Çıçkandın iynine suu kuymak tügül, muzoomdu kaytara albay emizip, çükömdü utturup daakamdı 

tıttırıp  arañ  cüröm  (Farenin  yuvasına  değil  su  dökmek  buzağıma  sahip  çıkamayıp  emzirtip,  aşığımı 

kaybettirip,

 

yapağımı yoldurup zor durumdayım) (Şırdakov 2014: 21) 



Baldarımdı sabamak tügül, cünümdü sabay albay catam (Çocuklarımı değil dövmek yünümü bile 

dövemiyorum) (Şırdakov 2014: 21) 



Kan biraz kütüp közün açsa mañdayında kıdır tügül, karaanı da cok (Han biraz bekleyip gzözlerini 

açsa karşısında Hızır değil karaltısı bile yok) (Şırdakov 2014: 126) 



13 

Öğr. Gör. A. OMURALİEVA/Kırgız Türkçesindeki “Tügül” Kelimesinin Kullanılmı Hakkında …  



Arabalar da, kızdardın üstünö cabılgan çümböttör da, al tügül arabaga çegilgen attar da, okşoş 

bolsun.  (Arabalar  da  kızların  üstüne  örtülen  duvaklar  da,

 

hatta  (o  değil)  arabaya  birleşen  atlar  da  aynı 



olsun) (Şırdakov 2014: 181) 

Kandın ordosuna can kelmek tügül, asmandan kuş uçup ötpöyt (Hanın sarayına değil can gelmek, 

gökten kuş uşup geçmez) (Şırdakov 2014: 232) 



Oşondon kiyin Orozkul tuugandı karabaska, Müyüzdüü Bugu Enenin tügül, teñirdin balası bolso da 

adamga cakşılık kılbaska, başkaça aytkanda, karagay emes çegedek berbeske özünö özü söz berip koygon 

(Ondan  sonra  akrabaya  bakmamaya,  değil  Boynuzlu  Toprak  Ana  Tanrı’nın  çocuğu  olsa  da  iyilik 

yapmamaya,  başka  bir  deyişle  çam  değil  çamın  budağını  bile  vermemeye  kendi  kendine  söz  vermiş) 

(Aytmatov 2011: 62) 



Birok, bala dagı suraştıra kelse, soldat öz uruusnun baştalışı tügül, ceti atasın tak bilbeyt eken... 

(Fakat çocuk da soruştursa asker kendi boyunun başlangıcını

 

değil yedi sulalesini bile tam bilmezmiş…) 



(Aytmatov 2011: 87 ) 

Karaan da, al tügül, attın dübürtü da cok (Karaltısı da, o değil sesi bile yok) (KTTS 2011: 609) 

Tügül  kelimesi,  Kırgız  Türkçesinde  herhangi  bir  düşünceyi  karşılaştırmak,  pekiştirmek, 

vurgulamak, veya yok saymak için kullanılan bir kelimedir. Yukarıda örnekeleden yola çıkacak olursak; 



tügül  kelimesi  hemen  hemen  bütün  örneklerde  aynı  anlamda  kullanılmıştır.  Söz  konusu  kelimenin 

kullanımları belli kalıplar çerçevesinde geçmektedir. 



–mAk/-mOk  tügül.  Fillere  getirilerek  isim  yapmaktadır.  Genellikle  kalıcı  isimler  yapar  (Çengel 

2005:146) 



Krg.T.  Baldarımdı  saba+mak  tügül,  cünümdü  sabay  albay  catam  (Çocuklarımı  değil  dövmek 

yünümü bile dövemiyorum) (Şırdakov 2014: 21) 



Krg.T.  Oy  aylanayın,  cılkımdı  teske  sal+mak  tügül,  öz  kazımdı  kötörö  albay  arañ  catam  (Eh, 

yavrum, yılkımı değil düzene sokmak, kendi göbeğimi bile kaldıramıyorum) (Şırdakov 2014: 21) 



Trk.T. Çok zaman yıkanmak değil yatağndan bile çıkmıyor (Özmen 1995: 361) 

Trk.T. Bizde iş bıyırmak değil, adam hesabına koyup bir hatır sormazlar, bir çift lâkırdı etmezler 

(Özmen 1995: 361) 



Özne+tügül (birbirine bağlanan iki unsurun arasına girerek) 

Krg.T. Karaan da, al tügül, attın dübürtü da cok (Karaltısı da, o değil sesi bile yok) (KTTS 2011: 

609) 


Krg.T.  Kan  biraz  kütüp  közün  açsa  mañdayında  kıdır  tügül,  karaanı  da  cok  (Han  biraz  bekleyip 

gözlerini açsa karşısında Hızır değil karaltısı bile yok) (Şırdakov 2014: 126) 



Trk.T. Mecliste değil ses, nefes yok (Özmen 1995: 348) 

Trk.T.  Yahya  Kemal  mahallesinde  değil  lojman, lojmana  adını  verecek  bir  lise  bile  yok  (Özmen 

1995: 348) 



Sonuç 

Yukarıda geçen örneklerden yola çıkarak bir değerlendirme yapacak olursak;  



tügül kelimesi, Kırgız Türkçesinde sık kullanılmayan ancak bazen belli kalıplar içerisinde cümlede 

yer  alan  ve  tek  başına  hiçbir  anlamı  olmayan  bir  kelimedir.  Kırgız  Türkçesinde  tügül,  cümleye  “bile”, 

“da/de”, “şöyle dursun” gibi mânalar katmaktadır. Dolayısıyla Türkiye Türkçesindeki gibi farklı ve çeşitli 

kullanımları olmasa da bazen benzer durumlar göze çarpmaktadır.  

Birinci  kalıpta  gördüğümüz  üzere  –mAk/-mOk  tügül  olarak  karşımıza  çıkmıştır.  Bu  durumun 

Türkiye Türkçesinde de olduğu yukarıdaki örneklerden anlaşılıyor. İkinci kalıpta ise  özne ve tügül.  Bu 

durum da Özmen’nin makalesine göre Türkiye Türkçesinde de vardır. Özmen, bu durumu deği’lin devrik 

bağlaç  olarak  kullanımı  kısmında  ele  almıştır.  Örneklere  baktığımız  zaman  ikinci  kalıptaki  cümlelerin 

anlam  bakımından  aynı  olup  cümledeki  anlatımı  güçlendirmek  ve  vurgulanmak  için  kullanıldığını 

görüyoruz (Özmen 1995: 348 ) 

 Sonuç  olarak,  tügül  kelimesi  fişlediğimiz  örneklerden  yola  çıkarak  Kırgız  Türkçesinde  her  iki 

kalıpta  da  aynı  anlamları  vermektedir.  Tıpkı  Özmen’in  devrik  bağlaç  olarak  kullanımı  kısmındaki  gibi 

anlatımı güçlendirir, vurgular, pekiştirir ve karşılaştırır. 


14 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 



KAYNAKÇA 

Akalın, M. (2007). Eski Türkçenin Grameri, Ankara: TDK Yay. 

Çengel, H.K. (2005). Kırgız Türkçesi Grameri, Ses ve Şekil Bilgisi, Ankara: Akçağ Yay. 

Ercilasun, A. B., Akkoyunlu, Z. (2015). Dîvânu Lugâti’t Türk/Giriş-Metin-Çeviri-Notlar-Dizin, Ankara: TDK Yay. 

Ergin, M. (2000). Türk Dil Bilgisi, İstanbul: Bayrak Basım Yay. 

Gülensoy, T. (2005). Türkçe El Kitabi, Ankara: Akçağ Yay. 

Clauson, S.G (1972). An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish, Oxford. 

Özmen, M. Türkçede Değil Kelimesi ve Kullanımları, TDAY-Belleten, TDK Yayınları, Ankara, 1997, s. 315-368. 

Aytmatov, Ç. (2011). Ak Keme, Bişkek. 

Davletov, S., Kudaybergenov, S. (1980). Azırkı Kırgız Tili, Morfologiya, Frunze: Mektep Yay. 

Davletov, S., Mukambaev, C., Turusbekov, S. (1982). Kırgız Tililnin Grammatikası, Frunze: Mektep Yay. 

Seydakmatov, K. (1988). Kırgız Tilinin Kıskaça Etimologiyalık Sözdügü, Frunza: İlim Yay. 

Şırdakov, S. (2014). Kırgız El Comoktoru, Bişkek: Biyiktik Plus Yay. 

Kırgız Tilinin Tüşündürmö Sözdügü (2011). Bişkek: Avrasya Press Yay. 



XIX. YÜZYIL TÜRK DİLLERİ SÖZLÜKÇÜLÜĞÜ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA 

Prof. Dr. A. YUSUPOVA

 

Özet:  XIX.  yüzyılda  diğer  Türk  dilleri  ile  ilgili  sözlükler  yayınlanmaya  başlıyor.  Kütüphane  katalogları, 



çeşitli  bibliyografik  malumatlar,  Türk,  Çuvaş,  Altay,  Özbek,  Kırgız  dillerine  ait  sözlükler  olduğunu  işaret 

ediyor. XIX.  yüzyılda  doğuyu öğrenmede  Türk dili  büyük bir rol oynasa  da, bu döneme  ait  Rusça-Türkçe 

Türkçe-Rusça sözlükler oldukça az. Bu alandaki ilk çalışma olarak 18. yüzyılda hazırlanmış ve yazarı belli 

olmayan  “Turetskiy  Leksikon”  diye  adlandırılan  el  yazılı  Türkçe-Rusça  sözlüğü  göstermek  mümkündür. 

Bundan sonra  yüzyıl devamında Türk dillerini konu edinen sözlük niteliğinde birçok kitap neşir edilmiştir. 

Sunumumuzda söz konusu sözlüklerin adları, temel özellikeri, yayınlanma tarihleri, düzenlenme amaçları ve 

yazarları  konusunda  bilgi  vrmeyi  fedefe  almaktayız.  Bunlar  arasında    O.  İ.  Senkovskiy’in  (1800-1858) 

“Karmannaya  kniga  dla  russkih voinov  v turetskih poholah’’ (Türk Kamplarındaki  Rus  Askerleri İçin Cep 

Kitabı), A. Kazımbek’in Türk dilini öğrenmek isteyenler için yayınlandığı ilave olarak verilen, 3000 sözlük 

biriminden  oluşan  Rusça-Türkçe  (1854)  sözlüğü,  L.  Lazerev’in  “Turetsko-Tatarsko-Russkiy  Slovar…  c 

prilojeniyem kratkoy grammatiki” denilen küçük sözlüğü (Moskova, 1864) v.b sözlükler yer almaktadır. 

XIX. yüzyılda yayınlanan iki dilli sözlüklere kısaca göz gezdirilmektedir. XIX. asırda 13 Tatarca-Rusça ve 

Rusça-Tatarca  sözlük  yazılmıştır.  Diğer  Türk  lehçelerinin  sözlüklerine  bakıldığında  bu  sayı,  mukayese 

edilmeyecek kadar çoktur. Bu durum, o dönemde ülkedeki siyasi, iktisadi, sosyal şartlar ile açıklanır. XIX. 

yüzyılda Tatar dili, Rus devletinin doğu ülkeleri ile olan münasebetlerinde fonksiyonel devlet dili, diplomasi 

dili  olarak  kullanılır.  Rus  devleti  ismiyle  Kırım’a,  Türkiye’ye,  Orta  Asya  halklarına,  İran,  Hindistan, 

Moğolistan’a  gönderilen  diplomatik  belgeler,  bu  dönemde  çoğu  zaman  Tatarca  yazılırlar.  Bu,  iki  dilli 

sözlüklerin çokça yayınlanmasının temel sebebi olduğunu kanıtlamaktadır.  



Anahtar Kelimeler:  Türk dilleri, iki dil sözlükleri, sözlükbilimi,  XIX. Yüzyıl sözlükleri, Tatarca, Türkçe, 

Rusça 


A Research on XIXth Century Turkic Dictionaries 

Abstract:  XIXth  century  was  the  time  when  dictionaries  from-to  other  (rather  than  Turkish)  Turkic 

languages  started to be published. Library catalogues and bibliographical summaries included references  to 

Turkish, Chuvash, Altai, Uzbek and Kyrgyz dictionaries. Even though Turkish played a big role in the XIXth 

century  oriental  studies,  there  were  only  a  few  Russian-Turkish  or  Turkish-Russian  dictionaries.  The  first 

Turkish-Russian dictionary (“Turetskiy Leksikon” or “Turkish Lexicon”) had been completed in the XVIIIth 

century by an unknown author. After that many Turkic dictionaries had been published. In this research we 

will  analyze  the  names,  main  features,  publishing  dates,  structure  and  the  names  of  the  authors  of  these 

dictionaries. Among them, for example, such works as O.I Senkovsky’s (1800-1858) “Karmannaya kniga dla 

russkih  voinov  v  turetskih  pohodah”  (“Pocket  book  for  the  soldiers  in  Russo-Turkish  conflicts”), 

A.Kazimbek’s  Russian-Turkish  dictionary  (1854)  for  the  individuals  who  wanted  to  learn  Turkish  (this 

edition included  nearly 3000 words) and L.Lazarev’s  “Turetsko-Tatarsko-Russkiy Slovar… c  prilojeniyem 

kratkoy grammatiki” (“Turkish-Tatar-Russian dictionary… with grammar”) (Moscow, 1864).  

Bilingual dictionaries published in the XIXth century  have also been studied. There  were 13 Tatar-Russian 

and Russian-Tatar dictionaries published at that time. If we take a look at other Turkic dictionaries, we can 

see that their number is much lesser than the number of Tatar-Russian ones. It can simply be explained by the 

political, economical and social conditions of Russian Empire. In the XIXth century Tatar language had been 

the main tool of Russian diplomacy in the Eastern region. The documents  were delivered to Crimea, Turkey, 

Middle  Asia,  Iran,  India  and  Mongolia  had  been  written  mainly  in  Tatar.  This  was  the  main  reason  of 

popularity and necessity of the Tatar language dictionaries.  

Keywords:  Turkic  languages,  bilingual  dictionaries,  iki  dil  sözlükleri,  lexicography,  XIXth  century 

dictionaries, Tatar, Turkish, Russian. 

XIX.  yüzyılda  diğer  Türk  dilleri  ile  ilgili  sözlükler  de  yayınlanmaya  başlıyor.  Kütüphane 

katalogları,  çeşitli  bibliyografik  malumatlar,  Türk,  Çuvaş,  Altay,  Özbek,  Kırgız  dillerine  ait  sözlükler 

olduğunu işaret ediyor. 

XIX. yüzyılda doğuyu öğrenmede Türk dili büyük bir rol oynasa da, bu döneme ait Rusça-Türkçe 

Türkçe-Rusça  sözlükler  oldukça  az.  Bu  alandaki  ilk  çalışma  olarak  18.  yüzyılda  hazırlanmış  ve  yazarı 

belli  olmayan  “Turetskiy  Leksikon”  diye  adlandırılan  el  yazma  Türkçe-Rusça  sözlüğü  göstermek 

                                                      

 



Kazan Federal Üniversitesi Filoloji ve Kültürlerarası İletişim Ens. Tataristan, alyusupova@yandex.ru 

16 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 

mümkündür.  Bu  sözlükte  30.000  söz  sıralanmış  ve  bilinmeyen  yazar  bu  sözlüğü  1793  yılının  29 

Ağustosu’nda tamamlamıştır. Günümüzde bu eser, Sen Petersburg şehrinde Rusya İlimler Akademisinin 

Doğu El Yazmaları Bölümünde muhafaza edilmektedir. 

1828-1829 yıllarında Sen Petersburg’da O. İ. Senkovskiy’in (1800-1858) “Karmannaya  kniga dla 

russkih  voinov  v  turetskih  poholah’’(Türk  Kamplarındaki  Rus  Askerleri  İçin  Cep  Kitabı)adlı  eseri 

neşredilir.  Bu  kitap  iki  bölümden  oluşmaktadır.  İlk  bölüm,  “Razgovorı  Rossiysko-Turetskiye’’(Rusça-

Türkçe  Konuşma  Kılavuzu),“Slovar  rossiysko-turetskiy  upotrebitelneyşih  slov’’  (Rusça-Türkçe  Çok 

kullanılan    Kelimeler  Sözlüğü)”  (SPK.,  1828),  ikinci  bölüm  ise,  “Osnovnıye  pravila  turetskogo 

razgovornogo yazıka’’ (Türkçe Konuşma Dilinin Temel Kuralları) (SPK., 1829) diye başlıklandırılmıştır. 

A. Kazımbek’in Türk dilini öğrenmek isteyenler için yayınlandığı ilave olarak verilen, 3000 sözlük 

biriminden  oluşan  Rusça-Türkçe  (1854)  sözlüğü  de,  Türk  dilini  öğrenenlere  takdim  edilmiş  bir  hizmet 

olarak  zikr  edebiliriz.  Sözlük  iki  yol  göz  önünde  bulundurularak  oluşturulmuştur.  İlk  yol,  bu  sözlükte 

dilden ve yazılı tercümede en sık kullanılan birimler listelenmiştir. İkinci yol ise, eserin altına yerleştirilen 

metinlerdeki  sözler,  sözlükte  karşılık  bulur.  Sözlükte  her  söze  ait  müstakil  numara  bulunmaktadır. 

Ardından  Rusça  karşılık  verilir  ve  Türkçeye  tercüme  edilir.  Tercüme  edildiğinde  sözün  Türkçede 

kullanılan bütün eşanlamlıları gösterilir. Türkçe sözlerin Rus yazımındaki transliterasyonu da mevcuttur. 

Örneğin; bravo – merhabe (arab), aferin (pers), maşallah (arab), berekallah (arab); svetlıy – revşen (pers), 

açig,  mönevver,  aydin,  gorra  (arab).  Sözlükte  Türkçedeki  doğu  alıntıları,  metinlerde  kullanılan  özel 

isimler farklı kısımlar olarak gösterilir. Özel isimler arasında şehir, edebi eser, ünlü şahsiyetlerin isimleri 

vardır:  Hulcent  –  imya  glavnogo  gorodo  v  nıneşnem  Fergane  ili  Hokand  v  Turkestane  (Bugünkü 

Türkistan’da, Fergana ve Hokant arasındaki şehir ismi) (8), Mecnun – imya geroya poemı (Şiir kahramanı 

adı) (13). 

Bunun  dışında  L.  Lazerev’in  “Turetsko-Tatarsko-Russkiy  Slovar…  c  prilojeniyem  kratkoy 

grammatiki”  denilen  küçük  sözlüğü  bilinmektedir.  Bu  sözlük  1864  yılında  Moskova’da  basılır.  L. 

Lazerev’in kendisi Moskova’daki Doğu Bilimleri Enstitüsü profesörü ve doğu  dilleri uzmanıdır. Sözlük 

Arap  alfabetiğine  göre  düzenlenmiş  ve  sözlerin  hangi  dilden  alıntılandığı  özellikle  gösterilmiştir. 

Örneğin; ab  – voda “su”  (p.) (1), süd – moloko “süt”  (t.) (91), teberse  – raduga “gökkuşağı”  (p.) (39), 

sahar – utro “seher, sabah” (a.) (91), taramak – çesat “taramak, çizmek”  (t.) (119). Lazerev, bu sözlüğü 

enstitü öğrencileri için hazırlamıştır. Genel olarak sözlüğe basit sözler alınmıştır. Yazarın da işaret ettiği 

üzere,  sözlükte  türemiş  sözler,  söz  dizimi  ve  etimolojiye  dair  açıklamalar  yer  almamıştır.  Sözlük, 

Biyankin’in “Türkçe-Fransızca Sözlüğü”ne ve M. Kazımbek’in ders kitabına dayanarak hazırlanmıştır. 

Rusya’daki  Türk  lehçeleri  arasında  iki  dilli  sözlükleri  ile  Çuvaşça  farklı  bir  yere  sahiptir. 

Çuvaşçanın  tanınmış  âlimi  N.N.  Zolotnitskiy,  Çuvaşça-Rusça  sözlükler  hazırlama  alanında  büyük  bir 

başarı  kazanır.  N.N.  Zolotnitskiy  (1829-1880)  Kazan  Üniversitesinin  Filoloji  Fakültesini  bitirir.  1865 

yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlığı’nın Kazan Eğitim Müdürlüğünde Çuvaş okulları müfettişi olarak 

çalışır. 1867 yılında Çuvaş mektepleri için ilk alfabe kitabını bastırıp yayımlar. N.N. Zolotnitskiy, Çuvaş 

dilbilimi  alanında  meşhur  bir  âlimdir.  Çalışmaları  Çuvaşçanın  sözlükbilimi  ve  sesbilimine  yönelik 

olmuştur (Kononov 1974: 165-166). 

Zolotnitskiy’nin  sözlükbilim  (leksikografya)  alanındaki  çalışmaları  arasında  Çuvaşça-Rusça  ve 

Rusça-Çuvaşça sözlükleri büyük bir öneme sahiptir. 1871-1884 yılları arasında Çuvaşça-Rusça ve Rusça-

Çuvaşça  8  sözlüğü  yayınlanır.  Bunların  içerisinde  “Otrıvki  iz  çuvaşsko-russkogo  slovarya  (Çuvaşça-

Rusça  Sözlüklerdeki  Alıntılar)”  (1871-1874)  denilen  tematik  bir  sözlüğü  de  vardır.  Sözlüğe  çeşitli 

topluluklardaki  sayı  sistemi,  akrabalık  adları,  tanrı  isimleri,  ay  isimleri,  Çuvaş  halk  örf  ve  adetleri, 

töreleri, giyim kuşam adlandırmaları, coğrafik adlandırmalar dâhil edilmiştir. 

Asıl  sözlük  “Kornevoy  çuvaşsko-russkiy  slovar,  sravnennıy  s  yazıkami  i  nareçiyami  raznıh 

narodov  tyurkskogo,  finskogo  i  drugih  (Türk,  Fin  ve  Diğer  Farklı  Halkların  Dilleri  ve  Lehçeleri  İle 

Karşılaştırıldığında  Çuvaşça-Rusça  Köken  Sözlüğü)”  (1875)  adlı  sözlüğüdür.  “Kornevoy  çuvaşsko-

russkiy  slovar…”  1875  yılında  Kazan  Çarlık  Üniversitesi  matbaasında  basılır,  279  sayfadan  oluşur. 

Toplam üç binden fazla madde başı sıralanmış ve analiz edilmiştir. Bu sözlük, 1879 yılında Rus Coğrafya 

Cemiyeti’nin altın nişanına layık görülür. Çalışmanın başında Çuvaş dilinde kullanım sıklığı en yüksek 

ünsüz seslerin tablosu verilmiştir. Bu sesler, diğer Türk dilleri ile karşılaştırılarak gösterilir. Mesela; z-s = 

r kaz (tat.), ḫas (altay), ḫor (çuvaş); ş,s, = l kış – kıs-ḫil vb. Sözlük etimolojik bir üslupta hazırlanmıştır. 

Çuvaş sözlerinin meydana gelişi, bunların diğer dillerle ilişkisi gösterilir. Bu açıdan da bu sözlük, çeşitli 

Türk dillerinin karşılaştırmalı sözlüğüdür. 



17 

Prof. Dr. A. YUSUPOVA/XIX Yüzyıl Türk Dilleri Sözlükçülüğü Üzerine Bir Araştırma 

Sözlük alfabetik sıra ile tertip edilmiştir. Başta Çuvaşça söz, sonra sözün Rus dilindeki tercümesi 

verilir. Örneğin; kizen – lişay (34), pilik – poyasnitsa (yakut, tat. – bil, kir. Bel, alt. pel) (48), soğan – luk 

(ovoşç, uygur sugan, tur, tat, sugan, alt. sogano) (61). Sözlüğün hazırlanmasında yazar, N.  İlminskiy, L 

Budagov  ve  Betling’in  çalışmalarından  faydalanmıştır,  bu  daha  çok  da  sözlerin  yazılı  biçimlerinde 

karşımıza çıkar. 

19.  yüzyılda  Altay  Ruhani  Misyonu  vekilleri,  Türk  dillerini,  etnografya  ve  sözlü  edebiyatını 

öğrenmek  için  kendilerinden  büyük  bir  hisse  ortaya  koydular.  Bu  cemiyet  1828  yılında  kurulur.  1869 

yılında Kazan’da “Grammatika altayskogo yazıka. Sostavlena çlenami Altayskoy missiyi (Altay Misyonu 

Üyelerince  Hazırlanan  Altay  Dili  Grameri)”  diye  adlandırılan  ve  Türkoloji  için  çok  önemli  olan  bir 

çalışma  yayınlanır.  Yazarları,  İ.  Makariy,  V.İ.  Verbitskiy  ve  N.İ.  İlminskiy’dir.  Bu  çalışma  için  asıl 

materyalleri Verbitskiy toplar. Çünkü o, Nijegorod Ruhban Okulunu tamamladıktan sonra, 1853 yılından 

itibaren  Altay  Ruhani  Misyonunda  çalışmaya  başlar  ve  ömrünün  sonuna  kadar  da  o  bölgede  yaşar. 

Önceleri okulda öğretmenlik yapar; 1857 yılından itibaren ise ruhani-misyonerliğe terfi ettirilir. Meşhur 

Türkolog  V.İ.  Verbitskiy,  yaşamı  boyunca  yerli  halkın  dilini,  gelenek-göreneklerini,  halk  inançlarını 

öğrenir ve 30 yıllık çalışmanın sonucu olarak yukarıda zikrettiğimiz  gramer ve sözlük yayınlanır. N.K. 

Dmitriyev’e  göre,  Altay  dili  grameri  uzun  yıllar,  bütün  Türk  lehçeleri  gramerleri  için  bir  örnek  olarak 

durur (Kononov 1974: 137-138). 

Gramere ek olarak verilen “Russko-altayskiy i altaysko-russkiy slovar (Rusça-Altayça ve Altayca-

Rusça  Sözlük)”  diye  adlandırılan  leksikografik  çalışma,  günümüzde  de  değerini  kaybetmemiştir. 

Sözlüğün ilk bölümü 138 sayfadır. “Altayca-Rusça” olarak verilen ikinci bölüm ise, 139’dan 289. sayfaya 

kadar olan 150 sayfalık kısımdır. Toplam 8.000’den fazla sözün ele alındığı sözlük, alfabetik sıraya göre 

düzenlenmiştir.  Altayca  sözler  italik  Kiril  harfleriyle verilmiştir.  Sözlüğe  alınan  madde  başlarının  çoğu 

birebir  tercüme  yoluyla  ve  eşanlamlılar  kullanılarak  tercüme  edilmiştir.  Örneğin;  malina  –  agaş  yéyilék 

“ahududu” (52), melnitsa – teermen “değirmen” (53), son – uyuku “uyku, rüya” (110), blagiy – puursak, 

piyandu, yakşılık “zerafet, güzellik” (3), volya – tap, kun, enigu, erkin “irade” (12), med – pol, mot “bal”, 

sotovıy  med  –  kabagalu  mot  “bal  peteği”  (53),  fiiller  Rusçada  belirsiz  yani  ilk  biçimde,  Altaycada  ise 

emir  biçiminde  düzenlenmiştir:  sprosit  “sormak”  –  sura  “sor”  (111),  uznat  “bilmek”  –  pel  “bil”  (126). 

Altayca-Rusça  kısmında,  ilk  bölümden  farklı  olarak  bazı  madde  başlarının  açıklamaları  da  verilmiştir. 

Araçı – suşennıy tvorog, prigotovlyaemnıy iz podonkov ostayuşçixsya na dne kotla, ot moloko, iz koego 

prigotovlyaetsya vino “kurutulmuş peynir, kazan ya da çeşitli kap kacakların dibinde kalan tortu, süt veya 

şaraptaki tortu ” (139). Bazı sözlerin de hangi dilden alıntılandığı gösterilmiştir. Ençu  (mong. engge) – 

spokoystvie,  tişina  “sakin,  sessizlik”  (158),  yas  (Kaz.,  Tat.  yaz)  –  vesna  “bahar”,  yaskı  –  vesenniy 

“bahardaki”  (171),  kalıp  (arab)  –  forma  dlya  litya  “kalıp,  biçim”  (187).  “B”,  “D”  harfleriyle  başlayan 

sözler  yoktur.  Genel  anlamda,  bu  sözlük  en  hacimli,  en  büyük,  en  zengin  sözlüklerden  biridir.  V.V. 

Radlov, “Türk Toplulukları Edebiyatından Örnekler” adlı meşhur eserinde de sözlükteki malzemelerden 

yararlanmıştır (Kononov 1974: 138). 

Başkurt, Azerbaycan, Kırgız (Kazak), Türk, Sart (Özbek) dillerine dair sözlüklerin sayısı, Tatar dili 

sözlükleri ile mukayese edildiğinde oldukça azdır. 19. yüzyılda bu diller ait yalnızca bir iki sözlük çıkar. 

Başkurt dilinin iki dilli sözlüklerinin en başında V.V. Katarinski’nin leksikografik çalışmaları yer 

alır.  V.V.  Katarinski  Kazan  Ruhani  Mektebinde  ve  akademisinde  okur;  N.İ.  İlminski’nin  talebesidir. 

1872-1875  yıllarında  Orenburg  Eğitim  İdaresinin  Tatar,  Başkurt,  Kırgız  (Kazak)  mektepleri  müfettişi 

olarak tayin edilir. Bu dönemde Başkurt, Kazak dillerinin ilk sözlüklerini hazırlar; Kazaklar için Rusça 

ders kitabı yazar (Kononov 1974: 184). 

V.V. Katarinski’nin “Kratkiy russko-baskirskiy slovar (Kısa Rusça-Başkurtça Sözlük)” (1893) ve 

“Başkirsko-russkiy  slovar  (Başkurtça-Rusça  Sözlük)”  (1899)  adlı  eserleri,  Orenburg’da  yayınlanır. 

Başkurt  âlimlerinin  söylediği  gibi,  bu  sözlüklerde  Başkurt  dilinin  Orenburg  sahasında  yayılan 

diyalektlerine özgü sözlük birimleri yer almıştır. “Kratkiy russko-başkirskiy slovar” (1893) adlı sözlüğe 

2.500’e  yakın  madde  başı  alınmıştır  ve  sayfa  sayısı  gösterilmemiştir.  Buna  karşın  “Başkirsko-russkiy 

slovar” (1899) 237 sayfadan oluşmaktadır. Kütüphanelerimizde V.V. Katarinski’nin sözlükleri muhafaza 

edilmemiştir. 

19.  yüzyılda  Kırgız  (Kazak)  dilinin  iki  dilli  sözlükleri,  öncelikle  gündelik,  basit  ihtiyaçları  göz 

önüne  alarak  hazırlanmıştır.  Örnek  olarak  İşmöhemmed  Bukin’in  “Russko-kirgizskiy  (kazahskiy)  i 

kirgizskiy-russkiy”  (1883),  V.V.  Katarinski’nin  “Kratkiy  kirgizsko-russkiy  slovar”  (1895),  “Kirgizsko-

russkiy slovar” (1897) ve “Russko-kirgizskiy slovar” (1899-1900) adlı çalışmalarını vermek mümkündür. 

Kütüphanede  V.V.  Katarinski’nin  sözlükleri  muhafaza  edilmemiştir.  Fakat  İşmöhemmed  Bukin’in 


18 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 

sözlüğü  kısaca  şu  şekilde  tanıtılabilir:  Sözlük  1883  yılında  Taşkent’te  S.İ.  Lahtin’in  matbaasında 

basılarak  yayınlanır.  İ.  Bukin,  kendisini  Türkistan  Öğretmen  Okulunun  dördüncü  sınıf  talebesi  olarak 

tanıtır.  Sözlüğün  redaktörü,  okulun  hocası  N.A.  Voskresenski’dir.  Eserin  önsözünde  yazar  şöyle  diyor: 

“Bu  sözlük,  Perov  Şehir  Okulunda  ve  Türkistan  Öğretmen  Okulunda  dersten  arta  kalan  zamanlarda 

derlenen sözlerdir. Bu sözlük tamamlanmış, tam bir sözlük olduğunu iddia etmiyor; Kırgız dili sözlüğünü 

ilk  defa  bir  sisteme,  düzene  taşıyarak  derlemede  ilk  adımı  oluşturuyor”.  Sözlüğün  genel  hacmi  363 

sayfadır.  Rusça-Kırgızca  kısım  181  sayfadan  oluşmaktadır.  Buna  karşın  Kırgızca-Rusça  kısmı  178 

sayfadan ibarettir. Sözlük alfabetik sırayla hazırlanmıştır. Önce Rusça söz, ikinci sütunda Arap imlası ile 

Kırgızca söz, üçüncü sütunda da Rus imlası ile Kırgızca söz verilir: avgust “Ağustos”  – sunblya (1 s.), 

veselo “neşeli, keyifli; ilginç” – kızık (27 s.), duşa “ruh” – jan (57 s.), maslo “yağ” – may (86 s.). 

Kırgızca-Rusça  kısım  da  Rus  alfabetiğine  göre  yerleştirilmiştir:  agun  –  teçenie”akma,  akış”  (185 

s.), aydar – kosa “perçem, saç örgüsü” (189 s.), jeti – sem “yedi” (243 s.). Sözlükte toplam 6.000 kelime 

bulunmaktadır. 

19. yüzyılın 80’li yıllarında Özbek diline ait gramerler, sözlükler ortaya çıkmaya başlar. Bu alanda 

V. Nalivkin, S. Lapin gibi sözlükbilimciler etkin çalışırlar. 

V.  Nalivkin  topçu  subayıdır.  1873  yılında  askerî  okulu  tamamladıktan  sonra,  Taşkent’te  çalışır, 

Namangan’da  yaşar.  Bu  dönemde  yerli  halkın  gelenek-görenekleri  ile  ilgilenir;  dillerini  öğrenmeye 

başlar.  Özbek,  Tacik,  Arap  dillerini  çok  iyi  öğrenerek  1884  yılında  Taşkent’te  açılan  Rus-Özbek 

Okulunun  baş  öğretmeni  olur.  1890  yılına  kadar  Taşkent  Öğretmen  Okulunda  Özbekçe  okutur.  1890-

1895 yıllarında Sır-derya, Fergana, Semerkant bölgelerinin müslüman mektepleri müfettişi olarak çalışır; 

Fergana  bölge  idareci  yardımcısı  olarak  hizmet  eder.  II.  Meclis’e  milletvekili  olarak  seçilir  (Kononov 

1974: 222). 

1884  yılında  V.P.  Nalivkin’in  “Russko-sartovskiy  i  sartovsko-russkiy  slovar  obşçevpotrebitelnıh 

slov,  s  prilojeniem  kratkoy  grammatiki  po  nareçiyem  Namanganskogo  uezda  (Rusça-Sartça  ve  Sartça-

Rusça  Sözlük:  Namangan  Bölgesinin  Kısa  Dilbilgisi  ve  Ortak  Kelimeler  Eşliğinde  ???)”  adlı  eseri 

yayınlanır.  Bu  sözlük,  Kazan  Üniversitesi  matbaasında  basılarak  yayınlanır.  Rusça-Sartça  sözlük  294 

sayfadan; Sartça-Rusça sözlük 161 sayfadan oluşur. Toplam 12.200’e yakın söz alınmıştır. Örneğin; angel 

– ferişta “melek”, balalayka – dombra “dombra, bir çeşit saz”, vtornik – seyşambe “salı”, toplivo – otun 

“odun”,  svekla  –  kızılça  “pancar”  vb.  Diğer  sözlüklerden  farklı  olarak,  bu  eserde  sözlerin  tercümesi 

esnasında  yazar,  eşanlamlıları  vermeye  çalışır.  Örneğin;  bogatstvo  –  duniya,  davlat  “devlet,  servet, 

zenginlik”  (13),  azamat  –  molodets  “aferin,  bravo”,  molodçina  “aferin,  bravo”,  vzroslıy  “erişkin, 

yetişkin”  (5),  agız  –  rot  “ağız”,  otverstie  “delik,  ağız,  açıklık”,  dulo  “namlu  ağzı”  (4).  Sözlüğün  ikinci 

kısmını hazırlarken V.P. Nalivkin’e eşi M.V. Nalivkina epeyce yardım eder. 

Buna ilaveten 1895 yılında Semerkant bölgesinde tercüman olarak çalışan S. Lapin’in “Karmannıy 

russko-uzbekskiy  slovar…(Rusça-Özbekçe  Cep  Sözlüğü)”  adlı  eseri  neşredilir.  Sözlük  gerçek  anlamda 

bir cep sözlüğüdür. 10-15 cm kadar bir boyutu vardır. Sözlüğe Türkistan bölgesinde yaşayan yerli halk ile 

anlaşmak  için  en  gerekli  4.000  madde  başından  oluşmaktadır.  Çalışma,  Semerkant’ın  ordu  karargah 

matbaasında  basılır.  Bu  sözlük,  bölgede  yaşayan  Rus  halkına  yerli  halkın  dilini  yani  Özbek  dilini 

öğretmek, yerli halk ile yakınlaşmak amacıyla ortaya çıkmıştır. Sözlük, ders kitabı özelliğindedir. Giriş 

bölümünde  kişi  zamirleri  (man,  san,  ul,  biz,  siz,  alar),  sayılar  1-10,  20-100,  11-99,  gün  adları  (cuma, 

şinba), ay isimleri (yanvar – dalü, fevral - hud), para birimleri (sum, beş taş – 1 rubl), ölçü birimleri (8 

verst – bir taş, 8 pudov - batman) adları verilir. Sözlük alfabetik sırayla hazırlanmıştır. Örneğin; abrikos – 

urük “kayısı”, ayva – bihi “ayva”, baboçka – kupalak “papyon”, babuşka – katta ana “büyükanne, nine”, 

brat  –  almak  “almak”.  Özbekçe  sözler  italik  biçimde  verilir.  Yazar,  çalışmasını  V.P.  Nalivkin’in 

sözlüğüne dayandırarak hazırlar. 

19.  yüzyılda  yayınlanan  iki  dilli  sözlüklere  kısaca  göz  gezdirildi.  Bilindiği  üzere,  19.  Asırda  13 

Tatarca-Rusça ve Rusça-Tatarca sözlük yazılır. Diğer Türk lehçelerinin sözlüklerine bakıldığında bu sayı, 

mukayese  edilmeyecek  kadar  çoktur.  Bu  durum,  o  dönemde  ülkedeki  siyasi,  iktisadi,  sosyal  şartlar  ile 

açıklanır.  19.  yüzyılda  Tatar  dili,  Rus  devletinin  doğu  ülkeleri  ile  olan  münasebetlerinde  fonksiyonel 

devlet dili, diplomasi dili olarak kullanılır. Rus devleti ismiyle Kırım’a, Türkiye’ye, Orta Asya halklarına, 

İran, Hindistan, Moğolistan’a gönderilen diplomatik belgeler, bu dönemde çoğu zaman Tatarca yazılırlar. 

Bu, iki dilli sözlüklerin çokça yayınlanmasının temel sebebidir. 



19 

Prof. Dr. A. YUSUPOVA/XIX Yüzyıl Türk Dilleri Sözlükçülüğü Üzerine Bir Araştırma 

Ülkenin  en  tanınmış  yüksek  öğrenim  mektepleri  olan  Sen  Peterburg,  Kazan,  Harkov 

üniversitelerinde, meslek okullarında, dinî akademilerde ve okullarda, liselerde Tatar dilini bilim olarak 

okutmak da, Tatarca-Rusça ve Rusça-Tatarca sözlüklere ayrıca büyük bir ihtiyaç doğurur. 



Достарыңызбен бөлісу:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   102




©emirsaba.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет