Iii beynəlxalq türk dünyasi araşdirmalari simpoziumu III. Uluslararasi türk dünyasi araştirmalari sempozyumu ІІІ халықаралық ТҮркі әлемі зерттеулері симпозиумы



Pdf көрінісі
бет8/102
Дата03.03.2017
өлшемі42,43 Mb.
#6018
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   102

Barış Değeriyle İlgili Bulgular 

Eserde barış ve hoşgörü kavramları iç içe verilmiştir. Edip Ahmet'e göre barış toplumdaki en temel 

kavramlardan biridir ve tüm insanlar kardeştir. Toplumun huzur içinde yaşaması için barış içinde olmaları 

kin ve nefretten uzak durup yapılan kötülüklere bile iyilikle karşılık vermeleri gerekir. Bu doğrultudaki 

düşüncelere ''Sana cefa edene vefa ile mukabele et; ne kadar yıkanırsa yıkansın kan, kan ile temizlenmez. 

Başkasına zorluk ve zahmet çektirme, eğer sana başkası eziyet ederse tahammül et. Kötülük yapan adama 

sen iyilik yap” (327, 328, 331, 332, 333) ifadeleriyle yer verilmiştir.  

Adil Olma Değeriyle İlgili Bulgular 

Adaletin temelinde Allah vardır. Allah adil oluşu sebebiyle hiçbir varlığın hakkını ihlal etmemiş, 

her  şeye  ve  herkese  hak  ettiğini  vermiştir.  Eserde  göreceli  bir  adalet  anlayışı  reddedilerek  adaletin 

toplumu  ayakta  tutan  ve  toplumun  her  ferdinde  olması  gereken  en  önemli  değerlerden  olduğu  ifade 

edilmiştir. Bu doğrultuda '' İyi işin de kötü işin de karşılığı gecikmez; ey kötülük yapıp iyilik uman kimse, 

diken eken üzüm biçmez.'' (374, 375, 376) cümlelerinde adalet anlayışının yansımalarını görülmektedir. 

Bunun yanında eserde haram yememenin önemi üzerinde durulmuş, insanlara hiçbir konuda hak yiyerek 

adaleti sarsmamaları konusunda nasihatlerde bulunulmuştur. 



Duyarlılık Değeriyle İlgili Bulgular 

Atebetü'l  Hakayık  bir  bütün  olarak  değerlendirildiğinde  eserde  ele  alınan  konuların  hepsinin 

duyarlılık  değerinin  bir  yansıması  olduğu  dile  getirilebilir.  Dörtlük  ve  beyitlerde  duyarlılık,  barış, 

yardımseverlik,  iyilik,  dayanışma  değerleri  iç  içedir.  Toplumda  huzur  içinde  yaşamanın  yolunun 

insanların  duyarlı  olmasından  ve  birbirine  yardım  etmesinden  geçtiği  ''Yemeğe  yarar  yemek  varsa  aç 

insana  yedir,  giymeye  yarar  elbise  bulursan  çıplağa  giydir;  başkasına  zorluk  ve  zahmet  çektirme,  eğer 

sana başkası eziyet ederse tahammül et'' (329, 30, 331, 332) ifadeleriyle dile getirilmiştir. 

Sorumluluk Değeri ile İlgili Bulgular 

Eserin sonunda yer alan ''Adım Edip Ahmet, sözüm edep ve nasihattir'' dizesiyle de Türk-  İslam 

medeniyeti bünyesindeki ayet ve hadislerden yararlanılarak Edip Ahmet'in İslam ahlakını en iyi şekilde 

öğretmeye  çalıştığı  kendisi  tarafından  açıkça  ifade  edilmektedir.  Bunların  yanında  kitaptaki  pek  çok 

mısrada  gün  geçtikçe  bozulan  ve  kötüye  giden  dünya  karşısında  insanların,  dinin  gereklerini  yerine 

getirme, insanlara iyiliklerde bulunma, adil davranma, cömert olma gibi üzerlerine düşen sorumlulukları 

yerine getirmeleri gerektiği uygun bir üslupla ifade edilmiştir. 

Sonuç 

Genel  anlamda  ahlakın  bir  bütün  olarak  değerlendirildiği  dile  getirilmektedir.  Diğer  bir  ifadeyle 

ahlak sevgi, saygı, dürüstlük, adalet, cömertlik gibi pek çok değeri içinde barındırır. Bu düşünce yapısı, 

incelenen  eserde  de  kendini  hissettirmektedir.  Atebetü'l-Hakayık'ta  cömert  insanlar  övülerek 

yardımseverlik  duygusu  yüceltilmeye  çalışılmıştır.  Bunun  yanında  duyarlılık,  dürüstlük,  barış,  adalet, 


38 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 

sorumluluk  değerlerinin  önemi  de  ayet  ve  hadislerden  de  yararlanılarak  mısralarla  gözler  önüne 

serilmiştir.  Dolayısıyla  değerler  eğitimine  verilen  önemin  gittikçe  arttığı  günümüzde  Atebetü'l  Hakayık 

gibi  kültürümüzde  derin  izleri  olan  eserlerden  Türkçe  derslerinde  yararlanılabileceği  düşünülmektedir. 

Zira  değerler  toplumun  temel  yapı  taşını  oluşturur.  Bunun  içindir  ki  milletler  varlıklarını  korumak  ve 

devam  ettirmek  için  sahip  oldukları  değerleri  korumak  zorundadırlar.  Değerlerin  hatırlanması,  yeni 

içeriklerle  zenginleşerek  yeniden  hayata  aktarılması  o  millet  için  büyük  bir  güç  kaynağı  oluşturur 

(Tekşan, 2012: 1). 

KAYNAKÇA 

Akbaş, Oktay (2008). “Değer Eğitimi Akımlarına Genel Bir Bakış”, Değerler Eğitimi Dergisi, Cilt 6, No. 16. 

Aktepe,  V.  ve  Yel,  S.  (2009).  “İlköğretim  Öğretmenlerinin  Değer  Yargılarının  Betimlenmesi”,  Türk  Eğitim 

Bilimleri Dergisi, 7(3). 

Arat, R.R. Atebetü'l- Hakayık (2006). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.  

Boztaş,  K.  ve  Tezci,  E.  (2015).  “Tutum  ve  Değerler  Kapsamında  Polis  Meslek  Yüksekokulu  Örtük  Programı”, 

Turkish  Studies  International  Periodical  for  the  Languages,  Literature  and  History  of  Turkish  or  Turkic, 

10/11. 


Büyüköztürk, Ş. vd. (2010). Bilimsel Araştırma Yöntemleri, Ankara: Pegem Akademi Yayınları. 

Demir,  H.  ve  Şahin,  H.  (2015).  “Değerler  Eğitiminden  Hareketle  Murathan  Mungan’ın  “Şahmeran’ın  Bacakları” 

Adlı  Öyküsünü  Yeniden  Okumak”,  Turkish  Studies  International  Periodical  for  the  Languages,  Literature 

and History of Turkish or Turkic Volume 10/15. 

MEB.  (2005).  İlköğretim  Sosyal  Bilgiler  Dersi  (6-7.sınıflar)  Öğretim  Programı  ve  kılavuzu.  Ankara:  Devlet 

Kitapları Müdürlüğü. 

Tekşan, K. (2012). Türkçe Dersi Öğretiminde Kutadgu Bilig'in Kullanımı,  Ahi Evran Ü. Kırşehir Eğitim Fakültesi 

Dergisi, Sayı 3. 

Yazıcı, K. (2006). “Değerler Eğitimine Genel Bir Bakış”, TÜBAR, XIX. 


TÜRK LEHÇELERİ ARASINDAKİ AKTARMA SORUNLARI VE ÇÖZÜMLERİ 

Dr. Akjarkyn T. ABUOVA

 

Nurgül Ş. KALİEVA





 

 



Özet: Türk Lehçeleri bir kökten gelmesine rağmen, aktarma sırasında lehçeler arasındaki anlam farklılıkları 

anlaşmayı zorlaştıran etmenler bulunmaktadır. Karşılıklı anlaşmayı zorlaştıran durumlardan birisi de her iki 

dilde de bulunan ancak farklı anlamlarda kullanılan sözlerin varlıklarıdır. Doğrudan aktarmadaki bu artış bazı 

çeviri  sorunlarını  da  beraberinde  getirmiştir.  Bunlardan  en  önemlisi  benzerlikten  kaynaklanan  sorunlardır. 

Diğer  önemli  sorunlar  ise  etkin  kültür  ile  ilgili  söz  ve  unsurlarının,  hayvan  ve  bitki  isimlerinin,  tasvirlerin 

aktarılmasında ortaya çıkan sorunlardır.  



Anahtar  Kelimeler:  Çağdaş  Türk  lehçeleri,  Аktarma,  Deyimlerin  aktarılması,  Оrtak  söz  varlığı,  Аktarma 

Sorunları. 



Transmission Problems between Turkish Polish and Solutions 

Abstract: Turkish languages is one of bottom the related languages, causing the convenience, confusing and 

embarrassing  moment  of  during  the  translation.  Of  course,  this  is  the  big  discount  for  translators  between 

related languages of the similarities. But translation of only similar words to lose the quality meaning. 

Keywords: related languages, translation, culture, civilization. 

Her  milletin  tarihî  gelişmesine  bakılırsa,  gitgide  büyüyerek  akan  bir  nehir  göz  önüne  gelir. 

Nehirlerin  aktıkları  yataklar  bazen  derin,  bazen  sığdır.  Böylece  dillerin  de  ayrı  dünya  görüşlerini  ve 

değişik kültürleri yansıtmaları, özellikle her dilde anlatım yolunun, gerçeği anlatma biçiminin farklılığı, 

nehirlerin yatakları gibidir. Bu da bir dilden ötekine çeviri yapmayı güçleştiren başlıca etkenlerdendir. 

Türk lehçeleri arasında dizim, yani kelime veya dil birimlerinin cümle içindeki yerleri ve diğer dil 

birliklerine bağlanma şekilleri bakımından bazı farklar vardır. Ancak, bu farklar ses, kelime ve yapıdaki 

farklar kadar fazla değildir. Bugün Çağdaş Türk lehçelerinin önündeki en önemli engel, Türk Dünyasının 

dil bakımından bir bütünlük göstermemesidir. Türk Dünyasında tarihî ve siyasî sebeplerle ortaya çıkmış 

olan  farklı  alfabeler  ve  yazım  kuralları  kullanılmaktadır.  Bu  engeli  kısa  zaman  içerisinde  geçmenin  en 

kolay  yolu,  bilim,  kültür  ve  sanat  eserlerinin  karşılıklı  olarak  yazı  dillerine  aktarılmasıdır.  Yapılan 

çalışmalarla Türk Dünyasında aşağı yukarı on yıl içerisinde bir hayli yol alınmıştır.  

Lehçeler arasında aktarma yapmanın teorik yönü ve teknikleri iyi bilindiği takdirde, bu çalışmalar 

doğru ve hızlı yapılabilecektir. Türk Dünyasında lehçeler arasında aktarma yapmak isteyenleri, önemli ve 

gerekli; aynı zamanda göründüğü kadar kolay olmayan bir görev beklemektedir. 

Öncelikle şimdiki Türk halklarının ortak söz varlığını ana hatlarıyla değerlendirelim:  



1.  Bazı  ses  farklılıkları  dışında  fiillerin  neredeyse  tamamı  ortaktır.  Eski  dönemlerden  bu  yana 

dilimize yabancı dillerden isim, sıfat, zarf, edat türünden kelimeler girmiştir, ancak yabancı kökenli fiil 

dilimizde çok azdır. Bu nedenle fiillerimizin çoğunun anlamı kolayca  kavranabilir: Örneğin: imrenmek 

vb. 


2. Zamirlerimizin hepsi aynıdır. Sadece birinci tekil şahıs zamirinde b ~ m değişimi görülür.  

Türkçe  

Uygurca  

Türkmence  

Kazakça  

Tatarca  

Kırgızca 

Özbekçe  

Ben  


Mén  

Men  


Men  

Min  


Men  

Men  


Sen  

Sén  


Sen 

Sen  


Sin 

Sen  


Sen  

O  


U  

Ol  


Ol  

Ul  


Al  

U  


Biz  

Biz  


Biz  

Biz  


Béz  

Biz  


Biz  

Siz  


Siler  

Siz  


Sender  

Séz  


Siz  

Siz  


Onlar  

Ular  


Olar  

Olar  


Alar  

Alar  


Ular  

Ancak,  Türk  Dünyasının  bütün  mensupları  menin  ben  anlamına  geldiğini,  ben’in  de  men 

anlamında  kullanıldığını  bilmektedir.  Zamirlerin  çekimlerinde  farklılıklar  vardır,  ancak  cümlenin 

bağlamından anlamı çıkarmak mümkündür (Koraş 2014: 197-249).  

                                                      

 Kazak Devlet Kızlar Pedagoji Üniversitesi Öğretim Üyesi, akabuova@gmail.com 





 Kazak Devlet Kızlar Pedagoji Üniversitesi, nurgulkalieva@mail.ru  



40 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 



3.  Sayı  adlarımız  ortaktır.  Bütün  Türk  halkları  aynı  sayı  adlarını  kullanmaktadır.  Milyona  kadar 

olan sayı adları da Türkçe kökenlidir. Milyon, milyar gibi sayı adları yabancı kaynaklı olmakla birlikte 

bütün  lehçelerde  bu  alıntı  kelimeler  kullanılmaktadır.  Diğer  kelimelerde  olduğu  gibi  sayı  adlarında  da 

lehçelere göre birtakım ses değişmeleri vardır (Koraş 2014: 197-249).  



Türkçe: bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on, yirmi, otuz, kırk, elli, yüz, bin vb.  

Özbekçe: bir, ikki, üç, tört, beş, ålti, yetti, säkkiz, tokkiz, on, yigirmä, ottiz, qırq, ellik, ming vb.  

Kazakça: bir eki, üş, tört, bes, altı, ceti, segiz, toğız, on, ciyırma, otız, qırıq, elw, jetpis, seksen, 

toqsan, cüz, mıñ vb . 



4. Vucüt ve organ adları ortaktır. Bazı lehçelerdeki ses değişimleri kelimelerin anlaşılmasına engel 

değildir (Koraş 2014: 197-249). Örneğin:  



Türkçe 

Kazakça 

Baş, göz, kulak, burun, ağız, buyun, dil, diş, saç, tırnak, 

kol, ayak, bel, omurga, kaş, kirpik, diz, dirsek vb. 

Bas,  köz,  qulaq,  awız,  moyın,  til,  tis,  şaş,  tırnaq,  qol, 

ayaq, bel, omırtqa, qas, kirpik, tize, tirsek vb. 

5.  Coğrafya  adları  bütün  lehçelerde  ortaktır.  Bu  kelimelerde  de  birtakım  ses  değişiklikleri  vardır, 

ancak bunlar da anlaşmaya engel değildir. Biraz dikkat ve gayretle bu kelimelerin anlamları çıkarılabilir: 

dağ, yaylak, kır vb (Koraş 2014: 197-249).  

6. Renk adlarımız ortaktır: ak, kara, sarı, al, kızıl, kök, yeşil, boz gibi. Bazıları lehçelerin genel ses 

özellikleri sebebiyle bazı kelimeler değişikliklere uğrar: yeşil ~ jasıl ~ caşıl (Koraş 2014: 197-249). 



7.  Soru  kelimelerimiz  ortaktır:  “Kim?  Ne?”  bütün  lehçelerde  kullanılmaktadır.  “Kaç  ~  kança  ~ 

neçe”  gibi  kelimeler  farklı  da  olsa  alışveriş  sırasında  hangi  anlamda  kullandıkları  kolaylıkla 

anlaşılmaktadır (Koraş 2014: 197-249).  

Şimdi lehçeler arasındaki anlam farklılıkları anlaşmayı zorlaştıran etmenlerdendir:  



Türkçe 

Kazakça 

Azerice 

Sabah  


Tañerteñ  

Seher  


Akşam  

Keş / aqşam  

Şam  

Öğle  


Tüs  

Günorta  

Kahvaltı  

Tañğı as  

Seher yemeği  

Karşılıklı  anlaşmayı  zorlaştıran  durumlardan  birisi  de  her  iki  dilde  de  bulunan  ancak  farklı 

anlamlarda kullanılan sözlerin varlıklarıdır:  

Türkçe 

Azerice 

Düşmek:  Yer  çekiminin  etkisiyle  boşlukta,  yukarıdan 

aşağıya inmek 



Düşmek: Bir taşıttan inmek 

Danışmak: Bilgi almak, görüş sormak 

Danışmak: Konuşmak 

Kabak: Bir sebze türü 

Gabag: Ön 

Subay:  Silâhlı  kuvvetler  içinde  asteğmenden  mareşale 

kadar rütbelere yükselebilen, özel kanunlara bağlı asker  



Subay: Bekâr  

Meraklı: Her şeyi öğrenmeye çalışan 

Meraklı: Dikkat çekici, ilgi uyandırıcı 

Yaranmak: Birine hoş görünmek  

Yaranmak: Meydana getirmek, yapmak. 

Boylamak:  İstemeyerek  bir  yere  gitme  durumunda 

kalmak; dalmak; düşmek 



Boylamak:  Ayak  parmakları  üzerine  kalkıp  yükselerek 

ileri bakmak 



Muhbir:  Ysas  dışı  olan  bir  durumu  yetkili  makamlara 

bildiren kimse, ihbarcı.  



Muhbir: Muhabir 

Düz: Eğik veya dik olmayan, yatay durumda olan  

Düz: Doğru  

Sovyet döneminde Türk lehçelerin ve toplulukların edebî eserleri Türkçeye (veya diğer lehçelere) 

daha ziyade aracı dillerden yani çoğunlukla Rusça ve İngilizceden aktarılırdı. Fakat son yirmi yılda Türk 

halklarının hikâye, masal ve romanlarının doğrudan Türkçeye aktarma denemelerden kayda değer bir artış 

vardır.  

Doğrudan  aktarmadaki  bu  artış  bazı  çeviri  sorunlarını  da  beraberinde  getirmiştir.  Bunlardan  en 

önemlisi  benzerlikten  kaynaklanan  sorunlardır.  Diğer  önemli  sorunlar  ise  etkin  kültür  ile  ilgili  söz  ve 

unsurlarının, hayvan ve bitki isimlerinin, tasvirlerin aktarılmasında ortaya çıkan sorunlardır.  



I. Benzerlikten Doğan Sorunlar 

Kazakça ile Türkçenin aynı kökten gelen diller olduğu bellidir. Dolaysıyla bu iki dil arasında hem 

söz  varlığı  hem  de  dil  bilgisi  açısından  çok  benzerlik  vardır.  Ancak,  bu  benzerlik  aynılık  olarak 

algılandığı  zaman  anlamlı  anlamsızlığa  dönüşüvermektedir.  Bu  sadece  günlük  konuşmalarda  değil, 



41 

Dr. Akjarkyn T. ABUOVA-Nurgül KALIYEVA/Türk Lehçeleri Arasındaki Aktarma Sorunları…  

aktarmalarda  hatta  edebî  aktarmalarda  bile  bu  hataya  düşülmektedir.  Bu  hatalar  kalıplaşmış  ifadelerin, 

bazı terimlerin, deyim ve atasözlerinin, itibari değerlerin, zamanların, ad durumlarının yanlış aktarılması 

şeklinde  ortaya  çıkmaktadır.  Örneğin:  «Бізге  тез  үйреніп  кетті.»  cümlesini  “Bize  tez  öğrendi.”  Diye 

aktarmak mümkündür, ama bu çok anlamsız bir aktarma olurdu. Çünkü buradaki üyrenüw yani öğrenmek 

fiili  “alışmak”  anlamında  kullanılmıştır.  Dolayısıyla  cümle  “Bize  çok  çabuk  alıştı.”  Biçiminde 

aktarılmalıdır.  «Әжесі  Арайды  сүйді.»  cümlesini  “Ninesi  Aray’ı  sevdi.”  Şeklinde  aktarmak  çok 

mümkündür. Fakat süyu fiili burada sevmek değil öpmek anlamında kullanılmıştır.  

II. Etnik Kültürle İlgili Sözlerin Aktarılmasında Karşılaşılan Sorunlar 

“Awıl” ve “Kiyz Üy” ile ilgili sözler vb. 

-

 

Bazı Örf ve Adetlerle İlgili Sözler 



“Şildehana”, “Toy”, “Jılın berw” vb. 

-

 



Giyecek Kültürü İle İlgili Sözler  

Şapan, tımak, şekpen, şolpı, taqiya vb.  

-

 

Mutfak Kültürü İle İlgili Sözler  



As mazirleri vb.  

İyecek ve içecekler vb.  

Deyimler,  dillerin  hepsinde  var  olan  bir  kavramlar  bütünüdür.  Onlar  sayı  bakımından,  serbest 

kelime gruplarına göre daha azdır. Deyimler mânâsına göre ayrı kelimelerle, yapısına göre serbest kelime 

gruplarıyla  aynı  vaziyette  bulunur.  Serbest  kelime  gruplarının  yapısında  yer  alan  kelimeler,  kendi 

anlamlarını tek başlarına serbestçe korurken, deyimlerin içinde yer alan unsurlar, çoğu kez beraberce bir 

anlama  sahip  çıkarlar.  Deyimlerdeki  unsurların  yeri  sabittir,  birbirleriyle  bağlantılarına  sadık  kalırlar. 

Yukarıda söylendiği gibi, deyimleri bir dilden ikinci bir dile kelime kelime çevirmek  mümkün değildir. 

Deyimler  üslûpla  sıkı  sıkıya  bağlantılı  olduğundan  çeviri  alanında  dilbilimiyle  birlikte  edebî  açıdan  da 

incelenirler.    

Deyimlerin  aktarılması  Türk  Dünyasının  bilim  adamları  tarafından  da  etraflıca  ele  alınmaktadır. 

Her  biri  belirli  bir  edebî  eserin  aktarılmasına  çalışırken  atasözlerinin  ve  deyimlerin  aktarılmasındaki 

zorluklara  dikkat  etmek  zorunda  kalmışlardır.  Çeviri  teorisi  içinde  deyimleri  ikinci  bir  dile  çevirme 

sorununa değinince; her dilden çeşitli eserlerin çevrilmesi konusunda söylenen düşünceleri toplayıp elden 

geçirmek anlamlı olacaktır. (Aksan 1990; Aktaş 1995).  

Bu  alandaki  fikrini  açıklayan  Kazak  dilbilimcilerinden  İ.  Kenesbayev:  "Çeviri  usulü,  çeviri  dili 

kendine göre ayrıca incelenmelidir diye düşünüyoruz." demiş ve sonra «Ķazaķ Tiliniñ İdiomdarı Tuwralı 

(Kazak Dilinin Mecazlarına Dair)» adlı araştırmasında çeviri teknikleri konusunda kendi görüşlerini dile 

getirmiştir.  İ.Kenesbayev;  mecazların,  atasözlerinin,  deyimlerin  ve  tabirlerin  kendi  aralarındaki 

farklılıkları inceleyerek, onları başka dillere çevirmenin yollarını bulmaya çalışmıştır. “Onları çevirmenin 

gerekli  olup  olmadığının  yanıtı  atasözlerinin,  deyimlerin,  özdeyişlerin  ve  mecazların  kendisinde 

bulunuyor,  her  dilin  kendine  özgü  ve  çok  eski  mecazlarını  «kal'ka»

1

  olarak  ele  almaktan  başka  yol 



yoktur.”  demiştir.  (Kenesbayev,  1946).  Atasözlerinin,  deyimlerin,  özdeyişlerin,  mecazların  özelliklerini 

inceleyerek, onları kelime kelime çevirmenin mümkün olmadığını söylemiştir. Fakat bununla birlikte bir 

dilden  öteki  dile  çevrilemezler  diye  de  net  bir  fikir  belirtmemiştir.  “Onları  inceleyerek,  mânâsına  göre 

benzer kelime gruplarını bularak çevrilecek dilde anlaşılabilecek hâle gelmelerini sağlamamız gerekir.” 

demiştir. (Kenesbayev, 1946). 

M. Balakayev, E. Canpeyisov, M. Tomanov, B. Manasbayev 1966 yılında yayınladıkları  «Ķazaķ 

Tiliniñ  Stilistikası  (Kazak  Dilinin  Üslup  Bilimi)»  adlı  kitapta  deyimlerin  çevirisi  hakkındaki  fikirlerini 

ortaya koymuşlardır. Bu eserde dilbilimciler deyimlerin, Rusçadan Kazak Türkçesine nasıl çevrileceğini 

ele almış, deyimlerin ve atasözlerinin aktarılması için üç metot göstermişlerdir: 

“1. Deyimleri ve atasözlerini çevirirken onun genel mânâsı verilmelidir; 

2.  Deyimleri  ve  atasözlerini  çevirirken  anlam  açısından  benzeyen  bir  deyim  ve  atasözü 

bulunmasına dikkat edilmelidir;  

3. Pek çok sabit kelime grubu bir dilden ikinci bir dile kelime kelime de çevrilebilir.” (Balakayev 

vd. 1966). 

                                                      

1

 Kal’ka: Başka dilden sözü sözüne tercüme edilerek alınmış söz veya tâbirdir, Rusça-Türkce Sözlük, Moskova, 1972. 



42 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 

Son  zamanlarda  Türkiye  Türkçesinden  Kazak  Türkçesine  geçen  deyimler  ya  da  Kazak 

Türkçesinden Türkiye Türkçesine geçen deyimler bulunmamaktadır. Bunun nedenleri şunlardır: 

1. Coğrafî açıdan birbirlerine komşu olmamaları, bundan dolayı iki toplumun sıkı ilişkiler içinde 

bulunamaması; 

2.  Geçmişte  ortak  bir  ideolojiyi  paylaşmamaları  ve  ortak  faaliyetlerde  birbiriyle  bağlantıda 

olmamaları. 

Meselâ, Türkiye Türkçesinde  «İki ayağını bir pabuca sokmak (koymak)» deyimi, bir kimseyi bir 

işin acele yapılması için sıkıştırmak anlamında kullanılıyorsa, Kazak Türkçesinde «Eki ayağın bir etikke 



tığuw  (İki  ayağını  bir  çizmeye  tıkmak)»  deyiminin  birinci  anlamı,  bir  kimsenin  bir  işi  doğru  ya  da 

zamanında yerine getirmediği için azarlanması ya da birisinin ona kızmasıdır. (ÖTS, 2002: 1359). İkinci 

anlamı ise; Türkiye Türkçesindeki gibidir. Burada, semantik açıdan bir miktar anlam kayması vardır. Bu 

örnekteki gibi deyimlerle her iki lehçe aynı kökten geldiği için, az da olsa karşılaşabiliriz. Fakat deyimler 

çoğu kez anlam kaymasına uğramıştır. Atasözlerinde ise, daha fazla benzerlik vardır(Koraş, 2014: 197-

249).  Meselâ,  Kazak  Türkçesindeki  «Köp  casağan  bilmeydi,  köpti  körgen  biledi.»  atasözü,  Türkiye 

Türkçesinde  «Çok yaşayan bilmez, çok gezen bilir» şeklindedir ve anlam kayması yoktur. Yine, Kazak 

Türkçesinde  «Âyeldi  bastan,  balanı  castan.»  şeklindeki  atasözü  Türkçede  «Gelini  duvağında,  çocuğu 



beşiğinde.» ve «Ağaç yaşken eğilir.» atasözleriyle karşılık bulur. Günümüzün edebî dilinde kullanılan bu 

atasözlerinde de anlam kayması görülmemektedir. 



III. Hayvanlar ve Bitkilerle İlgili Sözlerin Aktarılmasında Karşılaşılan Sorunlar 

-

 



Hayvancılığa ve Hayvanlara Dair Sözler  

Hayvan yaş sınırı adları vb. 

-

 

Bitkilerle ilgili sözler  



Seksewil, karagan vb.  

IV. Tasvirlerin Aktarılması Sorunu 

Kazak hikâyelerindeki tasvirlerin özellikle de tabiat tasvirlerinin Türkçeye aktarılması başlı başına 

bir  meseledir.  Çünkü  tabiat  göçebe  kültürün  yaratıcısı  Kazaklar  için  hayatın  kendisidir.  Dolayısıyla 

Kazakların dünya görüşünü, hayat felsefesini, dağlara, yağmura vb. gördüklerini ve görmek istediklerini 

bilmeden tabiat tasvirlerini doğru ve eksiksiz ermek mümkün değildir.  

Sonuç 

Bu  sorunların  aşılması  için  doğru  ve  mümkün  mertebe  eksiksiz  hazırlanmış  sözlüklerin  yanında 

hem Türkçeyi hem Kazakçayı iyi derecede bilen, Kazak ve Türk kültürünü özümsemiş ciddi aktarıcılara 

ihtiyaç vardır.  




Достарыңызбен бөлісу:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   102




©emirsaba.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет