шақырып, нұсқаулар беріп, қазақ ағартушысы Ыбырай Алтынсаринді осы іске пайдалануды
тапсырды. Нәтижесінде ұлы ағартушы 1883 жылы кирилге негізделген әліпбимен қазақтың қара
домалақ балаларына дәріс беруді бастап кетті. Десе де, қалыптасып қалған дала халқының
хаткерлігін бірден өзгертуге отаршының шамасы жетпеді. Сондықтан біршама уақыт қазақтарды
өзге харіпке үйретіп, артынан орыс жазуына көшіру үшін өтпелі әліпбидің рөліне латын жазуы
таңдалып алынған еді.
Төте жазу араб әрпінің қазақтағы баламасы екенін айттық, саны 100 миллионнан асатын
Араб халқы араб қарпімен өркениетін дамытып отыр. Түрік жұртының 90 %і баяғыдан бері араб
әрпін пайдаланып келеді. Әрқайсысының араб әрпімен жасалған хат мәдениеті бар (хат мәдениеті
деп әріпке қатысы бар нәрсенің бәрі айтылады, мәселен: сауаттылық, оның жүзіндегі дағдылы
өнербілім, ілім, емле үйрету әдісі, баспа істері, баспа мамандары, жазба мамандары жазылған,
басылған барша сөздер, т.т.с.). Төте жазу − оңынан жазылатын оң жазу, компьютерде мүлде
таңбаланбайды деп айта алмайсыз. Біздің қазақ тілдің фонетикасына, ыңғайына келтіріп жасады.
Кейбір дыбыстардың таңбасы жоқ болса, таңба салды, таңбасы жоқтарға дыбыс келтірді. Сол
сияқты жіңішкертуге дәйекше белгісін ойлап шығарды. Айтуымызға ыңғайлы, жазуымызға
ыңғайлы және біздің барлық нәрсе оңнан басталады ғой. Сол сияқты бұл араб жазуы да оңнан
бастап солға қарай жазылады. Ыңғайлы, тез жазылады. Салыстырып қарағанда да, мынау қытай
жақтан келген ағайындардың жазуын қарасаңыз кирилше жазып отырған бізбен салыстырғанда,
өте жылдам жазады. Бүгінде Қытай Халық Республикасында 1 миллион 300 мыңнан астам қазақ
ұлты ғұмыр кешуде. Олар Алаштың ағартушы ұстазы А. Байтұрсынұлы негіздеп қалыптастырған
төте жазуды қолданады екен.[6]. В.В. Радлов айтқандай, түркі тілдерінің (ХІІІХҮІ ғ.ғ.) даму
дәрежесін танытатын материалдар өте көп, бірақ оны тілдік тұрғыдан жанжақты зерттеу
қажырлылықты талап етеді. Сол себепті филология факультетінің қазақ, орыс бөлімдерін бітіретін
жас мамандар түркі туыстас тілдерге ортақ көне жазба мұраларын түпнұсқа бойынша оқи алатын,
тілдік талдау жасап, қазіргі тілімізбен салыстыра зерттей алатын болулары қажет. Ол үшін Орхон
Енисей, ұйғыр, араб, латын алфавиттерін, олардың графикасын жете меңгерулері керек. Соның
ішінде араб графикасына негізделген төл жазуымызды игерсек, мұрағатта жатқан небір жақұт
жауһарларды бұзылмаған таза қалпында оқи алар едік.
Әдебиеттер
1. Хасанова С. Қазақ жазуы мен оқуының бастаулары. Алматы: Арда, 2007. – 264 б.
2. «Жазу тәртібі» // Айқап № 4 – 5, 1912.
3. «Айқап» № 8, 1912.
4. Зиятов Ш. «Бірге қозғалайық» // Айқап №6. 1912 жыл
5. Байтұрсынов А. Тіл тағылымы (қазақ тілі мен оқуағартуға қатысты еңбектері) – Алматы:
«Ана тілі», 1992.
6. Тебегенов Т. «Әріптестік байланыстың шынайы үлгісі» // Ана тілі №42 (1196), 2013.
337
TÜRKÇE VE KAZAKÇANIN YABANCI DİL OlARAK ÖĞRETİMİNİN
TARİHSEL GELİŞİMİ
Ahmet Gaziçolak, SDU Yüksek Lisans Öğrencisi
Түйін
Тілді оқыту әдістерінің тарихы көне дәуірлерге кетеді. Адамдар экономикалық, саяси және
діни себептермен басқа тілдерді үйренуге талпынған және де өз тілдерін жаюға тырысқан. Шетел
тілі ретінде Түрік тілін оқыту тарихына көз жүгіртсек 11ші ғасырдағы Махмут Қашқаридің
«Диуаны Лүғатит Түрік» шығармасын көреміз. Қазақ тілін шетел тілі ретінде оқыту түрік тілін
оқыту әдісімен тарихи даму жағынан өзгеше болып келеді. Бұл мақалада осы екі тілдің тарихи
даму сатысына қатысты мәліметтер берілген.
Түйін сөздер: шетел тілін оқыту, Түрік тілін оқыту, Қазақ тілін оқыту, тіл оқыту тарихы
Abstract
Language teaching goes back to a very old dates. People tried to learn foreign languages or spread
their own one in economic, political, and religious reasons. If we look at the history of teaching Turkish as
a foreign language, we can see 11
th
Centurie’s Divani Lugati'tTurks written by Mahmud of Kashgar.
Teaching Kazakh as a foreign language differs from Turkish in terms of the historical background of the
teaching. In this paper, it has been discussed the historical development of the resources related to each of
the two languages.
Keywords: Teaching foreign languages,teaching Turkish, teaching Kazakh, history educating of
language
Özet
Dil öğretimi çok eski tarihlere dayanmaktadır. İnsanlar ekonomik, siyasi ve dini nedenlerle başka
dillleri öğrenme çabasına girişmişler veya kendi dillerini yayma gayreti taşımışlardır. Yabancı dil olarak
Türkçe öğretiminin tarihçesine baktığımızda 11.yüzyıldaki Kaşgarlı Mahmud’un Divanı Lügati’tTürk’ü
ile karşılaşırız. Kazakçanın yabancı dil olarak öğretimi Türkçe (Türkiye Türkçesi)’nin öğretimiyle tarihsel
geçmişi bakımından farklı özelliklere sahiptir.
Bu bildiride, her iki dilin tarihsel gelişmesiyle ilgili kaynaklar ele alınmıştır.
Anahtar Kelime: yabancı dil öğretimi, Türkçe öğretimi, Kazakça öğretimi, dil öğretim tarihi
Dil öğretimi çok eski tarihlere dayanmaktadır. İnsanlar ekonomik, siyasi ve dini nedenlerle başka
dillleri öğrenme çabasına girişmişler veya kendi dillerini yayma gayreti taşımışlardır. Türkçe dünyanın
birçok yerinde anadil ve resmi dil olma özelliği taşımasına rağmen, başka bir deyişle en çok konuşulan
beşinci dil olmasına rağmen eğitimi ve öğretimi, diğer diller kadar yaygınlaşmamıştır [1].
Türkçe (Türkiye Türkçesi), günümüzde pek çok ülkede ve bölgede konuşulan bir dildir. Başta
Türkiye Cumhuriyetinin resmi dili olarak Türkiye’de, KKTC’de, Balkan ülkelerinde ve dünyanın değişik
bölgelerinde kullanılan, son yıllarda dünyanın değişik bölgelerinde öğretilen ve öğrenilen bir dildir.
Avrupa’nın ve dünyanın birçok bölgesinde konuşulan Türkçenin yabancılar tarafından öğrenilmesi doğal
bır durumdur. Türkçeyi öğrenmek isteyen yabancıların bunu öğrenmekteki amaçları çeşitlilik gösterir.
Akademik çalışmalar, ekonomik ve ticari ilişkiler, diplomatik temaslar, Türklere olan sevgi, aile kurma ve
Avrupa Birliği’ne üyelik aşamasındaki bir Türkiye’yi tanıma vb. amaçlarla Türkçe öğrenilmek
istenmektedir. Yabancıların Türkçeyi öğrenme istekleri, çok eski yıllara dayanmaktadır. Bu istek,
Türklerin köklü bir millet olarak yüzyıllardır bağımsız ülkeler kurarak yaşaması, köklü bir uygarlığı
oluşturmada etkin rol almalarının da etkisi olduğu yadsınamaz. Ayrıca Türkçenin yalnızca bir konuşma
ve sözlü edebiyatla yaşayan geleneksel kültürün taşıyıcısı sıfatı olan bir dil değil, aynı zamanda bilim,
eğitim ve edebiyat dili olduğunu kanıtlamanın gerekli olduğu dönemler olmuştur.
338
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin tarihçesine baktığımızda 11.yüzyıldaki Kaşgarlı
Mahmud’un Divanı Lügati’tTürk’ü ile karşılaşırız. 12501517 yılları arasında hüküm süren Memluk
Devleti’nde Türk sultanlarının devleti yönetmesi nedeniyle Türk diline karşı ilginin arttığı Kıpçak
Türkçesi, Türkçenin yabancılara öğretiminin en fazla önem kazandığı dönemdir. Bu ilgi Araplara
Türkçeyi öğretmeyi amaçlayan kitapların yazılmasına neden olmuştur.
Günümüzde modern dil öğretimini gerçekleştirmeye yardımcı olan ilkelerin bazılarının, 11. yüzyılda
Araplara Türkçe öğretmek amacıyla kaleme alınmış bir eserde uygulanmış olması dikkat çekici ve
heyecan vericidir. Birçok konuda çağından ileri olan Kaşgarlı, bu eseriyle birçok bilim alanında
günümüze dahi ışık tutmaktadır. “Kaşgarlı Mahmut, Türk dilinin incelikleri konusunda olduğu gibi Türk
tarihi ve coğrafyası ile ilgili olarak da çok önemli ve değerli bilgiler vermektedir”[2].
Bu alandaki diğer bir eser ise Kitabü’l-İdrak Li Lisanü’l Etrak (Türklerin Dilini Anlama
Kitabı)’tır. Nasirrü’ddin Ebu Hayan tarafından 1312 yılında Kahire’de yazılmıştır. Eser iki bölümden
oluşmaktadır. Bunlar dil bilgisi ile alfabetik sıraya göre düzenlenmiş sözlük bölümüdür. Memlukların dili
karışık bir dildir. Eserde verilen kelimeler Kıpçakçadır. Bu nedenle Kıpçak sahası eserleri içerisinde ele
alınır. Buna rağmen Oğuzca ögelere de rastlanmaktadır [3].
Bir diğer eser de El-Kavanenü’l- Külliye Li-Zabti’l Lügati’t- Türkiye (Türk Dilinin Öğrenilmesi
İçin Bütün Kurallar)’dir. Mısır’da yazılmış eserin yazarı bilinmemektedir. Eserin 15. yüzyıl başlarında
yazıldığı düşünülmektedir. Araplara Türkçe öğretmek amacıyla yazılmış bir dil bilgisi kitabıdır. Yazarın
Türk olmamasına rağmen Türkçeyi iyi bildiği, eserden belli olmaktadır. Yazar, eserinde yalnız Kıpçakçayı
esas alır; Türkmence sözlüklere yer vermez. Bu özelliği ile diğer Kıpçakça ürünlerden farklılık
göstermektedir [4].
Bir başka eser de Kitabü Bulgati’t- Müştak -Fi Lügati’t Türk ve’l Kıpçak (Türk ve Kıpçak
Sözcüklerinin Çeşitlerinin Kitabı)’tır. Celaleddin Ebu Muhammed Abdullah Türkî tarafından yazılan
eserin yazılış yılı ve nerede yazıldığı net olarak bilinmemektedir.
Bir diğer önemli eser de Muhakemetü’l Lügateyn’dir. Ali Şir Nevai’nin 15. yüzyılda yazdığı
Türkçe sözlüktür. Nevai, bu eserinde Türkçe ile Farsçayı karşılaştırır. Türkçenin, Farsçadan üstün bir dil
olduğunu kanıtlamak ister.
Codex Cumanicus ise, Kuman diyalekti ile yazılmış tek eserdir. Eser içerik olarak LatinceFarsça
Kumanca sözlük niteliğindedir. Kumanlara, Hristiyanlığı benimsetmek amacıyla kaleme alınmıştır.
Eserde birtakım dil bilgisi kuralları, İncil’den çeviriler, birtakım Katolik ilahilerin çevirileri ve bazı
atasözlerinden örnekler yer almaktadır. Eser 2500 kelimeyi içermektedir Yer yer Kıpçakça dil bilgisi
kurallarına değinilir [5].
14. yüzyılın ilk yarısında yazıldığı tahmin edilen Kitab-ı Mecmû-i Tercüman-ı Türkî ve Acemî ve
Mongolî (Türkçe, Farsça ve Moğolcanın Bütün Çevirmenlerinin Kitabı) ise, ilki ArapçaTürkçe, ikincisi
MoğolcaFarsça olmak üzere iki bölümden oluşur.
15. yüzyıl başlarında yazıldığı düşünülen El-Kavanenü’l- Külliye Li-Zabti’l Lügati’t- Türkiye,
Mısır’da yazılmıştır ve eserin yazarı bilinmemektedir. Eser, Araplara Türkçe öğretmek amacıyla yazılmış
bir dil bilgisi kitabıdır. Yazarın Türk olmamasına rağmen Türkçeyi iyi bildiği eserinde geçen “… çünkü
ben ne Türk’üm ne de Türk oğullarındanım, onların ülkelerine de gitmedim. Benim bilgim, onlarla çok
düşüp kalkmam ve birlikte olmam sebebiyle kendilerinden duyduklarıma dayanmaktadır.” ifadesinden
anlaşılmaktadır [6].
7 Mart 1984 ‘te kurulan ve kurumsal nitelikte yabancılara Türkçe öğretimi adı TÖMER olan
Ankara Üniversitesi Türkçe Öğretim Merkezi, Türkiye’de ilk kez yabancılara Türkçe’yi öğreten, bu
alanda başka durumlara da önderlik eden Ankara Üniversitesi TÖMER olmuştur.
Ankara Üniversitesi TÖMER, dunyanın tüm bögelerinden gelen öğrenci, işadamı, turist, diplomat
ya da diğer isteklileri modern yöntemlerle Türkçe öğreten ilk kurum olması bakımından Türkçenin
öğretim tarihinde önemli bir yer tutmaktadır.
1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından iki kutuplu dünyadan tek kutuplu bir
siyasal yapıya kavuştu dünya. Bu durum Türkçe ve Türkoloji çalışmaları bakımından da önemli bir
sürecin başlaması anlamına geliyordu.
339
Kazakçanın yabancı dil olarak öğretimi Türkçe (Türkiye Türkçesi)’nin öğretimiyle tarihsel geçmişi
bakımından farklı özelliklere sahiptir. Kazakça, tarih boyunca sözlü edebiyat ürünü olarak dünyada eşine
az rastlanır bir biçimde bin yılda fazla zamandan beri yaşayan, Kazakların ulusal kimliğinin övüç kaynağı
olarak kabul edilmektedir.
Kazakça, Rus işgali döneminde ve devamında SSCB döneminde ülkeye yerleşen başta Ruslar
olmak üzere diğer etnik gruplara öğretilmesi söz konusu olmuştur. Aslında Kazakçanın anadili olarak
öğretimi ile yabancı dil olarak öğretimi aynı yılllarda başladığını ifade edebiliriz. Çünkü, sözlü edebiyat
dili olarak yaşayan Kazakça, o toplumun yerleşik hayata geçişi ve kentleşme süreciyle birlikte yazı diline
dönmüştür. Bunda SSCB rejiminin de önemli etkisi olmuştur. Kimi kaynaklar, Çarlık Rusyasının sömüge
anlayışı ile toplumu geliştirmeye yönelik idealist yaklaşım içindeki SSCB rejiminin farkı eğitim
politikasıyla doğrudan ilgisi olduğu öne sürülmektedir. Açılan okulların tamamında Kazak kökenli
vatandaşlara Kazakça anadili, Rusça ikinci dil olarak öğretilirken, diğer etnik öğelere ise Kazakçanın ise
öğretilmesi için program ve kitap çalışmaları Kazakçanın öğretim tarihinde önemli bir sürecin başlangıcı
olmuştur.
N.İ.İlminskiy’in 1861 yılında Kazan’da yayınlanmış olduğu“Kırgızca ve Kazakça Zarfların Öğretimi
Materyalleri” adlı kitabı Kazak dilinin gramer sistemini tanıtan ilk eserdi. Bu çalışma Rusça yazılmıştır,
Doğu dillerini, onun içinde diğer Türk dillerini araştıranlar için yazılmış bir eserdi.
P.M.Melioranskiy’in “KazakKırgız Dilinin Kısa Grameri” adlı kitabın I.bölümü (Fonetik ve
Etimoloji) 1894 yılında, II.bölümü (Sentaks) 1897 yılında yayınlanmış değerli bir çalışmaydı. Bu, Kazak
dilinin gramer yapısını ilmi esasta sistemli olarak anlatan ilk araştırma idi. Bu da Türk halklarını
araştıranlar için Rusça yazılmış bir eserdi.
Kazan Devrimine kadar Kazak Dili hakkında yazılmış eserlerden M.A.Terentev’in 1875’te yazdığı
“Türk, Fars, Kırgız ve Özbek Grameri” kitabı, V.V.Kataranskiy’in 1897’de Orınbor’da yazdığı
“Kırgız(Kazak) Dilinin Grameri (Fonetik, Etimoloji, Sentaks)” kitabı, İ.Laptev’in 1900 yılında
Moskova’da yazdığı “Kazak ve Kırgız Dilinde Materyaller” adlı eseri ve N.Sozonov’un 1912’de
Taşkent’te yazdığı “Kırgız(Kazak) Dili Grameri Hakkında Yazılar” adlı kitabı hakkında söylememiz
yerinde olacaktır. Son çalışmaların fonetik ve gramer ile ilgili olan kısımlarında pek yenilik yoktur, eski
çalışmalarda söylenmiş yorumlar ile kurallar tekrarlanmıştır [7 ].
Rus alimleriyle birlikte XIX.yy’ın sonu XX.yy’ın başlarında bazı Kazak alimleri de dil meseleleri
üzerinde araştırma yapıp, kitaplar yazmaya başlamıştır. Bununla ilgili N.S.Jetpisbayev’in, M.Bekimov’un,
M.N.Bektemirov’un, N.N.Baktıgereyev’in çalışmalarını söyleyebiliriz. Fakat,ne yazık ki, bu yazarlar
çalışmalarını Rusça yazmıştır. Bunun tek nedeni de Rus misyoneri N.İ.İlminskiy ilk defa Kazakça sözleri
Rus harfleriyle yazdıktan sonra, Kazak alfabesini Rus yazısı esasına geçirmek gerek gibi teklifler
çoğalmaya başladı. I.Altınsarin, V.V.Radlof, A.A.Vasilev, A.Alektorov ve başka da alim ve eğitim
uzmanlarının fikirlerine göre Arab yazısındaki Tatar etkisinden kurtulmak ve Kazakça sözleri tam bir
Kazakça işaretlerle belirlemek için Rus alfabesine geçmek lazımdı.
Bununla birlikte, D.Sultangazin, A.Kurmanbayev, R.Düysenbayev, J.Köpeyev, O.Aljanov gibi
araştırıcılar o dönemdeki “Dala Ualayatı”, “Aykap” gazetelerinde alfabe ile imla meselelerini Kazak
dilinde söylemişler. Onlar Kazakların kullandıkları Arab yazısına değişiklikler yapmak ve Arab yazısını
Kazakçaya uydurmak gerektiğini söyleyerek Rus yazısına geçmeye karşı çıkmışlardır.
Kazak dil biliminin ilim olarak oluşması, gelişmesi Ahmet Baytursunov ismiyle doğrudan
bağlantılıdır. Onun Kazak dilinin ders kitabı olarak yazdığı “Tilkural” adlı çalışmasında, makaleleri ile
bildirilerinde dil biliminin önemli meseleleri ele alınmıştır. Kazak dil biliminin kolları: Alfabe ve İmla.
19.yy’ın 2.yarısında Ibıray Altınsarin Kazak yazısını Rus grafiği esasında yapmaya çalışsa,
A.Baytursunov 20.yy’ın başlarında kullanılmakta olan Arab grafiğini geliştirerek Kazak yazısına
uydurmaya çalıştı. Bu bakımdan alim, Kazak dilindeki ünlü ve ünsüz seslerin sayısını belirleyerek, ses
uyumunu, dilin fonolojik özelliklerini açıklamış oldu.
Kazak Dili öğretim metotları bir ilim dalı olarak birden oluşmadı. Onun kendisine göre tarihi gelişme
yolları vardır. Kazak halkının tarihinde, çocuğa ana dilinde öğretme ve öğretme metotlarını ilk olarak ele
alan ünlü eğitimci Ibıray Altınsarin olmuştur. Kazak çocuklarına, ana dilini öğretme yollarını,
prinsiflerini, kurallarını, önemini ilk o öğretmiştir.
340
Ahmet Baytursınov, Kazak çocuklarının ana dilinde eğitim görmesi için çok çalıştı. 1902 yılında
açılan üç senelik ilkokullarda öğrenciler Rus dilinde eğitim görüyorlardı. Kazakça okutulan derslerin dili
Kazakça olmasına rağmen yazısı, yani resmi olarak kullanılan yazı grafiği yoktu. Bu yüzden, her
öğretmen kendi isteğine göre ya Rus ya da Arab harflerini kullanıyordu. A.Baytursunov’un öncülüğünde
bir grup Kazak aydınları 26 temmuz 1905 yılında Rusya İmparatorluğu Bakanlar Kurulu Başkanına
mektup yazar. Orada yazılan taleplerden en önemlisi de şunlardır: “Kazak steplerinde düzgün bir eğitim
verilsin. Kazak çocukları ana dilinde eğitim görsün. Eğitim ana dilinde olsun.v.s.” Bu isteklerini
gerçekleştirmek için A.Baytursunov Kazakça ders kitabı olarak 1912 yılında ilk alfabeyi yazar. Örn. 1892
yılında Kazan’da yayınlanmış “Bukvar dlya kirgizov”(Kırgızlar(Kazaklar)için Alfabe) adlı ders kitabı
yedi defa yeniden yayınlanıp, 1925 yılına kadar Kazak okullarında esas ders kaynağı olarak kullanılmıştır.
A.Baytursunov 1926 yılında Alfabenin yeni şeklini, şimdiki kullandığımız resimli Alfabe kitabını yazar.
Bu alfabenin 1928 yılında Kızılorda’da yayınlandığı 3.baskısı Kazak dilinde yayınlanan kitaplar
göstergesinde aşağıdaki şekilde değerlendirilir: “Yeni ders kitabında Kazak yaşamına uygun resimler
vardır. İmlası yeni. Ahmet’in yedi defa yayınladığı eski Alfabenin (Ders Kitabı) Kazak halkına çok yararı
dokundu. Fakat son dönemler yeni kuralların çıkmasıyla o “Alfabe” hem yöntem hem içerik bakımından
çok eskidi. Bu yeni Alfabe eskisine göre çok iyidir. Bu Alfabenin içeriği Kazaklara göre hem Eğitim
Kurulunun yeni programına uygun yapılmıştır. Metinler çocuklar için kolay dille yazılmış, ilginçtir.
Alfabe her bakımdan iyi yazılmıştır ”.
1912 yılında okul çocuklarını Kazakça okutmak için ders kitabını yazar, çok geçmeden, okulda Kazak
dilini ayrı ders olarak öğretmek için başka bir ders kitabını yazmıştır. Bu kitabın Ses Bilgisi hakkında bilgi
verdiği 1. Bölüm “Til Kuralı” olarak 1915’te yayınlanır. Bu kitabın Şekil Bilgisine ait olan 2.bölümü ise
1914’te, Söz dizimine ait 3.Bölümü 1916’da yayınlanmıştır. Bu kitaplar 1928’e kadar bir kaç defa
yayınlanıp, kullanılmıştır.
A.Baytursunov Kazak dili öğretim yöntemininin temelini atmıştır. Kazak dilini seslere bölüp
okutarak öğretme yönteminin esasını oluşturmuştur. Bu konuda yöntemle ilgili bir çok makale yazmıştır.
1920 yılında Kazan’da “Bayanşı(Beyancı)” adlı yöntem kitabını yayınlar. Burada yazar, öğretmenlere
Alfabe kitabını kullanmanın, öğretim yöntemlerinin yollarını gösterir.
Kazakistan’da 1991’de bağımsızlığının ilan edilmesiyle yeni bir süreç başlamıştır. Bu süreç, ekonomi,
uluslararası ilişkiler, eğitim öğretim ve kültür politikalarında dikkat çekici nitelikte devam etmektedir.
Bağımsızlık döneminde yabancılara Kazakça öğretimi ilk kez gündeme gelmiş olduğu görülüyor.
Yukarıda söz edilen uzunca bir dönem Kazakçanın Kazakistan’da Rusça eğitim veren okullarda öğretimi,
Kazakça bilmeyen tüm uluslara mensup kendi vatandaşlarına öğretimi söz konusuyken, 1991 sonrasında
ülkeye yüksek öğretim kurumlarda okumak amacıyla gelen yabancı öğrenciler ve diğer istekli yabancı
ülke vatandaşlarının ihtiyacını karşılamak için başta ElFarabi Üniversitesi, Abay Üniversitesi, Abılayhan
Üniversitesi’nin ilgili bölümlerinde kurslar açılmıştır.
Günümüzde Yabancılara Türkçe ve Kazakça öğretimi her geçen gün daha büyük önem
kazanmaktadır. Geçmişten günümüze bu konuyla ilgili yapılan çalışmaların gün ışığına çıkarılması ve
eserlerdeki ortak noktaların belirlenmesi yapılacak yeni çalışmalara da ışık tutacaktır.
Kaynaklar
1. Akalın,Ş.Haluk (2005) Türkçenin Güncel Sorunları (Çevirimiçi) turkoloji.cu.edu.tr/DIL
2. Akyüz, Hüseyin (2001) Türk Eğitimcileri I, MEB Yayınları, İstanbul.
3. Bozkurt, Fuat (2005) Türklerin Dili, Kapı Yayınları, İstanbul.
4. Bayraktar, Nesrin (2002) Yabancılara Türkçe Öğretiminin Tarihsel Gelişimi, I. Uluslararası
ÇanakkaleTruva Dil Eğitimi ve Okul Gelişimi Sempozyumu 2225 Haziran 2002.
5. Bozkurt, Fuat (2005) Türklerin Dili, Kapı Yayınları, İstanbul.
6. Toparlı, Recep vd. (1999) ElKavaninü’l Külliye Li Zabti’lLügati’t Türkiye, TDK
Yayınları, Ankara.
7. Husayın, Köbey (1999) Ahmet Baytursunulu – Kazak Til Biliminin Negizin Kalauşı, Ulttık
Ruhtın Ulı Tını, Gılım, Almatı.
8. http:/www.tomer.ankara.edu.tr.
341
UDC: 81-139
YABANCILARA TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE KISA HİKAYELERLE OKUMA VE ANLAMA
BECERİLERİNİ GELİŞTİRME
A.Irmak, 6M011900 – İki yabanci dil bölümünün yüksek lisans öğrencisi
Süleyman Demirel Üniversitesi, Almatı/Kazakistan
Түйін
Бұл мақалада өзге ұлт өкілдеріне түрік тілін үйрету барысында тек теориялық жағына
қарағанда практикалық жағына баса назар аударылды, түрік тілін шет тілі ретінде үйретуде мәтін
тәсілі арқылы үйрету тәсілдері қарастырылған және де мәтін тәсілінің тіл үйретудегі
маңыздылығына нақтырақ тоқтала кеткен.
Resume
This article deals with the importance of teaching ‘‘meaning and speaking’’ abilities by short
stories in the process of teaching Turkish as a Foreign Language. In addition to this, useful suggestions
for improving students’ reading,meaning and speaking skills are presented.
Резюме
В этой статье рассматривается важность обучения чтению, а это означает и выступая на
рассказы в процессе преподавания турецкого языка как иностранного. В дополнение к этому,
полезные предложения относительно усовершенствования чтения студентов, а это означает и
разговорные навыки представлены.
Достарыңызбен бөлісу: |