Iii beynəlxalq türk dünyasi araşdirmalari simpoziumu III. Uluslararasi türk dünyasi araştirmalari sempozyumu ІІІ халықаралық ТҮркі әлемі зерттеулері симпозиумы



Pdf көрінісі
бет58/102
Дата03.03.2017
өлшемі42,43 Mb.
#6018
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   102

ƏDƏBIYYAT 

Xəlilov  B.  (2013),  Müasir  Azərbaycan  dili:  fonetika,  yazı,  əlifba,  qrafika,  orfoqrafiya,  orfoepiya.  Bakı:  Bakı  Çap 

Evi” nəşriyyatı. 

Axundov A.(1980), Şeir sənəti və dil. Bakı: “Yazıçı”. 

Hüseynova M. (2015), Aşıq və şairlərinin fonopoetikası, Bakı: ADPU. 

Hüseynov M. (2010), Səsin poeziyası, Bakı: Elm və Təhsil. 

 

 


368 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 

 


TÜRK DÜNYASI  

EDEBİYAT ARAŞTIRMALARINDA KARŞILAŞILAN TERİM SORUNU 

Yrd. Doç. Dr. M. Sait ARBATLI

 

Özet:  Son  yıllarda  Türk  dünyasında  karşılıklı  dil  ve  edebiyat  araştırmaları  artmıştır.  Fakat  söz  konusu 



çalışmaları  yaparken  araştırmacılar  farklı  edebî  sahalardaki  bazı  terimleri  anlamlandırmakta  ya  da  bunlara 

karşılık  bulmakta  zorluk  çekmektedirler.  Türk  dünyasında  ortak  terimler  oluşturulması  ile  ilgili  bazı 

çalışmalar yapılmış/ yapılıyor olsa da yeterli olmadığı görülmektedir. 

Bu çalışmada ortak terimler oluşturma üzerine yapılmış çalışmalarla ilgili genel bilgiler verildikten sonra bu 

problemin temel sebepleri üzerine düşünceler konuyla ilgili örneklerle birlikte ifade edilecek ve çözüme dair 

bazı tespit ve öneriler sunulacaktır. 



Anahtar Kelimeler: Türk dünyası, edebiyat araştırmaları, terim sorunu, ortak terimler 

Problem of Term in Turkish World Literary Researches 

Abstract:  In  recent  years,  mutual  language  and  literature  researches  have  increased  in  Turkish  world. 

However researchers have difficulty to explain or find out meaning of some terms in the field. Even if there 

is some studies about using common terms in Turkish World, it’s appeared that those are not in desired level.  

In this research after general information about conducted the studies on common terms are given, thoughts 

concerning  main  reasons  of  the  problem  are  explained  with  examples.  Furthermore,  some  solutions  and 

recommendations are presented. 



Keywords: Turkish World, literature researches, problem of term, common terms 

Giriş 

Türkolojinin  öncülüğünü  yapan  bilim  adamlarının  Türk  soylu  olmadığı  malumdur.  İlk  önemli 

Türkologlar Rus, Alman, Macar, Fin vb. milletlere mensuptur. Sonraki yıllarda gerek Türkiye’de gerekse 

eski  Sovyetler  Birliği’nden  ayrılıp  bağımsızlıklarını  kazanan  Türk  Cumhuriyetlerinde  birçok  önemli 

Türkolog  yetişti.  Günümüz  itibariyle  Türkiye’nin  içinde  olmadığı  bir  Türkolojiden  bahsedilemeyeceği 

açıktır.  

Özellikle  Sovyetler  Birliği’nin  dağılmasından  sonra  Türkiye’den  pek  çok  araştırmacının  Türk 

cumhuriyetlerine gidip gelerek yıllar yılı uzak kalınan bu coğrafya ile ilgili araştırmaları yoğunlaşmıştır. 

Fakat aradaki şive ve alfabe farkının da ötesinde birtakım sorunların var olduğu anlaşılmıştır. Bunların 

belki de en önemlisi terimlerdeki farklılıktır. Zira terimlerde farklılıklar varsa, ortada bahsettiğiniz net bir 

şeyin olduğundan dahi söz etmek zordur. Başka bir deyişle, bir taraf x’den bahsettiğini düşünürken, diğer 

taraf y anlayacaktır.  



Türk Dünyasında Ortak Terim Meselesi Üzerine Çalışmalar 

Bugüne kadar diğer pek çok konudaki ortaklıklar gibi, ortak terimler oluşturma meselesiyle ilgili de 

hem  kişisel anlamda, hem  de devletler seviyesinde bazı çalışmalar yapılmış/ yapılmaktadır. Bu konuda 

Türkiye’de  yapılmış  ilk  önemli  yayın  Emine  Gürsoy  Naskali’nin  “Türk  Dünyası  Gramer  Terimleri 



Kılavuzu” 

1

  adlı  çalışmasıdır.  Naskali  bu  çalışmasında  ortak  terim  oluşturma  adına  teklifler  sunmamış, 



sadece hâlihazırda kullanılmakta olan terimlerin listesini vermiştir. 2007 yılında ise Mehmet Ziya Binler 

tarafından “Türk Dünyası Aile ve Akrabalık Terimleri Sözlüğü”

2

 adında bir çalışma yayımlanmıştır.  



Görüldüğü  gibi  bu  çalışmalar  edebiyatla  ilişkili  olsalar  da  edebiyat  terimleri  üzerine  değildir. 

Türkiye’de özel olarak edebiyatla ilgili ve aynı zamanda şimdiye kadar ortak terim konusu adına yapılmış 

en  kapsamlı  çalışma  ise  ilk  cildi  2001  yılında  başlayıp  altıncı  cildi  2006  yılında  tamamlanan  “Türk 

Dünyası  Edebiyat  Kavramları  ve  Terimleri  Ansiklopedik  Sözlüğü”

3

dür.  Bu  çalışmada  yaklaşık  on  dört 



bin edebiyat kavram ve teriminin yedi farklı Türk şivesindeki karşılıkları verilmiş ve yer yer örnekler de 

verilerek  Türkiye  Türkçesiyle  açıklaması  yapılmıştır.  Ancak  bu  çalışma  da  ortak  terim  önerileri 

                                                      

 Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi, marbatli26@gmail.com 



1

 bk. Emine Gürsoy Naskali, Türk Dünyası Gramer Terimleri Kılavuzu, Ankara 1997, TDK Yayınları. 

2

 bk. Mehmet Ziya Binler, Türk Dünyası Aile ve Akrabalık Terimleri Sözlüğü, İstanbul 2007: Selenge Yayınları. 



3

 bk. Türk Dünyası Edebiyat Kavramları ve Terimleri Ansiklopedik Sözlüğü, Ankara 2006, Atatürk Dil, Tarih ve Kültür Yüksek 

Kurumu. 


370 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 

sunmamakta, sadece edebiyat kavram ve terimlerinin farklı Türk şivelerindeki karşılıklarını diğerlerinden 

daha  kapsamlı  biçimde  listeleyip açıklamaktadır.  Bütün  bu  kitap çalışmalarının yanında, Türkiye’de  ve 

diğer Türkî cumhuriyetlerde ortak terim meselesi üzerine yazılmış bazı makaleler de mevcuttur. 

Diğer  Türk  cumhuriyetlerinde  de  ortak  terim  problemiyle  ilgili  bazı  çalışmalar  yapılmıştır.  Bu 

bağlamda, Kazakistan’dan Şerubay Kurmanbayulı, Akjarkın Abuova; Tataristan’dan Cavdet Süleymanov, 

Bulat  Hakimov;  Özbekistan’dan  B.  Kerimov  gibi  isimler  zikredilebilir.  Ancak  bu  araştırmacıların  da 

hemen hiç biri özel olarak edebiyat terimleri üzerine çalışmamaktadır.  

Türk dünyası ortak terim sorunu ile ilgili kurumsal anlamda da bazı girişimler vardır. Bu konuyla 

ilgili olarak Türk Bilişim Derneği bünyesinde “Türk Dünyası Ortak Bilişim Terimleri Çalışma Grubu” ve 

“Türk  Dünyası  Bilgi  Teknolojileri  Çalışma  Grubu”  oluşturulmuştur.  Bu  bağlamda,  dokuzuncusu  2011 

yılında Astana’da yapılan “Türk Cumhuriyetleri Bilişim ve Ortak Terimler Alanında İşbirliği Forumu”, 

2013 yılında da Özbekistan’da “Türk Dünyası Ortak Bilişim Terimleri Kılavuzu Toplantısı” yapılmıştır. 

Özbekistan’daki  bu  toplantıda  yüz  bilişim  terimine  Azerbaycan  Türkçesi,  Kazak  Türkçesi,  Kırgız 

Türkçesi,  Özbek  Türkçesi,  Türkmen  Türkçesi  ve  Türkiye  Türkçesinde  karşılıklar  bulunmuş  ve  liste 

oluşturulmuştur (tbd.org.tr). Türk Konseyi (Keneşi)’nin de ortak terim arayışına küçük de olsa bir katkısı 

olmuştur.  Konsey  çatısı  altında  bir  Terminoloji  Komitesi  kurulmuş,  ilk  toplantısını  2012  yılında 

İstanbul’da yapmış ve burada altı ortak terim kabul edilmiştir (turkkon.org). Bunların dışında, Türk Dili 

Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA)’nin 2016 yılında Bişkek’te çıkardığı “Azerbaycan-

Türkiye-Kırgızistan  Parlamento  Terimleri  Sözlüğü”  (turk-pa.org)  somut  bir  çalışma  olması  yönüyle 

önemlidir. 

Yukarıda  zikrettiğimiz  çalışmalara  baktığımızda  dikkat  çeken  iki  nokta  vardır:  İlki,  Türk 

dünyasında ortak terimler oluşturma ile ilgili çalışmalarda Türkiye genellikle hep ön plandadır. İkincisi de 

bu çalışmaların hemen hiçbiri özel olarak edebiyat terimleri üzerine değildir. Dolayısıyla ortak edebiyat 

terimleri oluşturma konusundaki eksiklik aşikârdır. 



Edebiyat Terimlerinde Karşılık Bul(ama)ma Sorunu 

Bu  bildirinin  yazılma  fikri,  şu  anda  geçici  olarak  görev  yapmakta  olduğum  Kazakistan’daki 

üniversitenin  Türkoloji  bölümü  hocalarından  birinin  yapmakta  olduğu  kitap  çalışması  esnasında 

üstesinden gelemediği bir sorununu bana sormasından ortaya çıktı. Hocamız kitabında Kazak Türkçesiyle 

Türkiye sahası Türk edebiyatını anlatıyordu; fakat iki tarafın bazı kavram ve terimlerine karşılık bulmakta 

zorlanıyordu.  

Bahis  konusu  olan  konu, tür,  ana fikir  gibi  en  temel edebiyat  terimleridir; ancak  Kazak  edebiyat 

terimleri ile Türkiye sahasındakiler tam olarak birbirini karşılamamaktadır. (Hemen belirtmek gerekir ki 

bu  durum  bütün  Türk  dünyası  için  de  geçerlidir.)  Örneğin  çoğunlukla  hem  “tema”  hem  de  “süjet” 

kavramları için “konu” karşılığı verilmektedir. Fakat aslında bu ikisi tamamen farklı şeylerdir. Türkiye 

Türkçesinde de tema terimi olmakla beraber, tema ile konu da birbirinden farklı kavramlardır. Tema daha 

genel, soyut, eser dışında tek başına da var olan bir düşünce ya da önermedir; konu ise temanın eserde 

somutlaşmış  hali;  romanda,  resimde,  oyunda  ya  da  filmde  canlandırılan  somut  olaydır  (Gürbüz  2001, 

103-105). Süjet ise Türk edebiyatında kullanılmayan bir terim olmakla beraber, felsefî bir terim ve “süje” 

şeklinde, yukarıda belirtilenden farklı bir anlamda karşımıza çıkmaktadır. Bununla beraber, TDK Türkçe 

Sözlük’te süje kelimesine “konu” karşılığı verilmiş olması (Parlatır vd., 1998: 2048) da kafa karıştırması 

muhtemel bir başka durumdur.  

Hemen  bütün  Türk  dünyasında  edebî  tür  karşılığı  kullanılan  janr  teriminde  de  aynı  problem 

görülmektedir.  Janr  kelimesi  Türkçe’de  kullanılmakta;  fakat  edebiyat  terimi  olarak  Türk  dünyasında 

kullanıldığından farklı bir anlamı karşılamaktadır. Bu kelime Türkiye Türkçesinde terim anlamı dışında 

ve  “tarz”  manasında  kullanılırken,  diğer  Türk  şivelerinde  genellikle  edebî  tür  teriminin  karşılığıdır. 

Bunun  yanında,  Türk  şivelerinin  pek  çoğunda  tarz,  üslûp  terimine  karşılık  olarak  “stil”  kelimesi 

kullanılmakta; ancak aynı kelime aynı anlamda Türkiye Türkçesine de girmiş olmasına rağmen edebî bir 

terim olarak kullanılmamaktadır. Benzer karışıklıklar ana fikir, olay örgüsü gibi birçok temel terimde de 

aynı şekilde karşımıza çıkmaktadır. 

Bunun  dışında  poema,  povest,  novella,  oçerk  gibi  edebî  türlerin  tam  karşılıkları  da  Türk 

edebiyatında  net  biçimde  ortaya  konamamıştır.  Bunun  en  önemli  sebebi  ilk  olarak  Batı  edebiyatında 

ortaya çıkıp

4

 oradan da Rus edebiyatı kanalıyla Türk dünyası edebiyatlarına giren (Mahmudov ve Naskali 



                                                      

4

 Oçerk türü hariç. 



371 

Yrd. Doç. Dr. M. Sait ARBATLI/Türk Dünyası Edebiyat Araştırmalarında Karşılaşılan Terim Sorunu 

1996:  349)  bu  edebî  türlerin  Türkiye  sahası  Türk  edebiyatında  pek  kullanılmıyor  oluşudur.  Aslında 

Türkiye dışındaki Türk edebiyatlarının kendi arasında terimler konusunda çok ciddi bir problem yoktur. 

Zira  bu  edebiyatların  hemen  tamamı  edebiyat  terimlerini  büyük  oranda  Rus  edebiyatından  almıştır. 

Dolayısıyla  Sovyet  döneminde  oluşturulan  bu  ortaklık  onların  kendi  aralarında  anlaşmalarını 

kolaylaştırmaktadır.  Temel  problem,  Türkiye  sahası  ile  diğerleri  arasındadır.  Bununla  birlikte,  Türk 

halklarının çoğunda edebiyat terimlerinin bir kısmına ana dilde de karşılıklar verilmiştir. Ancak bunların 

pek çoğu Rusçadan geçen terimlerle birlikte kullanılmaktadır. Örneğin Özbek edebiyatına 60’lı yıllardan 

sonra  giren  povest  türü  zamanla  “kıssa”  terimi  ile  karşılanmaya  başlamıştır;  ancak  povest  de  hâlâ 

kullanımdadır  (Mahmudov  ve  Naskali  1996:  351; Tural  2006:  112). Terim  konusunda  Orta  Asya Türk 

edebiyatları  sahasında  Kazak  şair,  edebiyat  ve  dil  bilimci  Ahmet  Baytursunulı’nın  “Ädebiyet  Tanıtqış” 

adlı eserinin özel bir yeri vardır. Baytursunulı’nın Rusça terimlere Kazak Türkçesiyle karşılıklar verdiği 

bu eser Kazak edebiyatında bu konuda yapılan ilk çalışmadır. Avrupa merkezciliğe karşı bir tavır olması 

açısından da Ädebiyet Tanıtqış ayrı bir değere sahiptir (Zhumadilova 2014: 419). Baytursunulı’nın Rusça 

terimler için teklif ettiği Kazak Türkçesindeki birçok karşılık bugün de büyük oranda kullanılmaktadır. 

Ortak terimler meselesinde temel problem Türkiye Türkçesi ile diğerleri arasında olmakla beraber 

esasen Türkiye Türkçesinin kendi içinde de ciddi bir terim sorunu vardır. Diğer Türk şivelerinde bir terim 

genellikle  bir  kelimeyle  karşılanırken,  Türkiye  Türkçesinde  terim  sayısının  çokluğu  dikkat  çekicidir 

(Armağan 2015: 2389). Kanaatimizce, terimlerle ilgili olarak Türkiye dışı sahadan araştırmacıların en çok 

sıkıntı  çektikleri  konu  budur.  Nitekim  Türkiye  Türkçesindeki  bu  terim  karmaşasına  Azerbaycanlı 

araştırmacı  Dr.  Aliyeva  da  dikkat  çekmektedir.  Araştırmacı  Türk  dünyasındaki  ortak  dil  çalışmaları 

kapsamında ortaya çıkan terim sorunlarına örnek verir ve Azerbaycan Türkçesinde “soru zamiri” olarak 

adlandırılan gramer kategorisinin, Türkiye Türkçesinde “soru sıfatı” olarak adlandırıldığını; ancak bunun 

dışında “soru zamiri” kategorisinin de bulunduğunu belirtir. Fakat aslında bu ikisinin aynı şey olduğunu 

iddia  eder  ve  bu  iki  dil  arasında  yapılacak  bir  aktarımda  hangisinin  kullanılacağı  konusunda  problem 

yaşanacağını ifade eder (Aliyeva 2010: 73). 

Bu konuda yapılmış bazı çalışmalar problemi somut olarak göz önüne sermektedir. Örneğin Yavuz 

ve Gürlek (2012: 3248) yaptıkları çalışmada belirli sayıdaki gramer terimleri sözlüğü ile yükseköğretim 

dil bilgisi kitabını taramışlar ve 167 adet ses bilgisi alanında kullanılan farklı terim tespit etmişlerdir. Bu 

terimlerin  farklı  kullanımlarıyla  ilgili  bulgulara  göre  ise  bir  kavrama  karşılık  gelen  47  tane  tek  terimli 

kullanım, 41 tane iki terimli kullanım, 25 tane üç terimli kullanım, 26 tane dört terimli kullanım, 28 tane 

ise beş ve beşten fazla terimli kullanımlar tespit edilmiştir. 167 terimin 54 adedinin, yani yaklaşık üçte 

birinin 4, 5 ve daha fazla karşılığı olması kesinlikle anormal bir durumdur. Kaldı ki bu sadece ses bilgisi 

alanındaki terimler ile ilgilidir. Bu karmaşanın öğrenciler üzerindeki etkisi doğal olarak kafa karışıklığı 

olmaktadır.  Gürlek  ve  Şen  (2014)’in  yaptıkları  bir  çalışmada  ise  bu  kafa  karışıklığını  görmek 

mümkündür.  Araştırmada  Türkiye’nin  önde  gelen  beş  farklı  üniversitesinin  Türk  Dili  ve  Edebiyatı 

bölümü, ikinci sınıfında okumakta olan kırk öğrenciye iki adet gramer terimleri sözlüğünden on gramer 

terimi tanımı verilerek bunun karşılığı olarak sadece bir terim söylemesi istenmiştir (192-193). Sonuçta 

ise  öğrenciler  tarafından  10  tanıma  karşılık  48  adet  terim  söylenmiştir,  bunların  21’i  ise  söz  konusu 

gramer terimleri sözlüklerinde yer almamaktadır (199).  

Terim problemi ivedilikle çözülmesi gereken Türk bilim dünyasının belki de en büyük problemidir. 

Zira  bilimin  temeli  terimlere  dayanır.  Terimler  de  tıpkı  bilimsel  bilgi  gibi  kesin,  net  olmalı;  her  türlü 

muğlaklıktan  uzak  olmalıdır.  Zülfikar’ın  (1991:  20-21)  da  belirttiği  gibi,  terimler  yan  anlamı  olmayan, 

anlamı sabit, bildirdikleri anlam yoruma açık olmayan ifadeler olmalıdır.  

Sonuç ve Öneriler 

Türk  dünyasını  oluşturan  unsurlar  arasında  kurulması  düşünülen  pek  çok  ortaklıktan  biri  de 

edebiyatlar  arasındadır.  Ancak  böyle  bir  ortaklığın  oluşturulabilmesi  için  olması  gereken  ilk  şey 

bahsettiğiniz  kavramların  aynı  manayı  ifade  ediyor  olması,  dolayısıyla  da  bilim  yapacağınız  terimlerin 

ortak olmasıdır. Bu şekilde oluşturulacak bir terim ortaklığı sahada çalışan araştırmacılar için en büyük 

yol açıcı ve kolaylık olacaktır.  

Bugüne  kadar  ortak  terimler  oluşturma  ile  ilgili  çeşitli  çalışmalar  yapılmıştır;  ancak  söz  konusu 

çalışmaların oldukça yetersiz olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, bu iş sanıldığından çok daha zor ve 

kapsamlıdır;  lakin  bir  o  kadar  da  acildir.  Bu  konuda  geçirilen  her  günle  birlikte  hâlihazırdaki  terimler 

daha da yerleşmekte ve var olan problemin telafisi daha da zorlaşmaktadır.  



372 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 

Ortak  terim  meselesinde  asıl  sorunun  Türkiye’deki  terim  karmaşasında  olduğu  görülmektedir. 

Bahis  konusu  olan  “terim  bolluğu  (!)”  ortak  terimler  oluşturabilmenin  de  önündeki  en  büyük  engeldir. 

Türkiye’nin Türk dünyasıyla ortak terimler oluşturmaya girişmeden önce ya da en azından aynı zamanda, 

söz konusu terim karmaşasını çözüme kavuşturması gerekmektedir. Bunun yanında, işi daha da karıştıran 

durum  aynı  terimlerin  hem  Türkiye  hem  de  diğer  Türk  halklarında bulunması; ancak  farklı  anlamlarda 

kullanılmasıdır. Mesela tema, janr, süjet gibi terimler her iki sahada da bulunmakta; fakat Türkiye’deki 

anlamları ile eski Sovyet Türk edebiyatlarındaki anlamları farklılık arz etmektedir. 

Bilişim  Derneği  çatısı  altında  yapılan  faaliyetlere  benzer  çalışmalar  vakit  geçirmeden  edebiyat 

alanında  da  yapılmalıdır.  Zira  –yukarıda  da  belirttiğimiz  gibi-  geçen  her  gün  Türk  şivelerindeki  terim 

farklılıklarının arasını daha fazla açmaktadır. Bu bağlamda, benzer bir komisyon oluşturulabilir. Aslında 

Türk Akademisi tam da bu amaç için oluşturulmuş bir kuruluş. Bu bağlamda Türk Akademisi’nden bu 

yönde  bir  çalışma  yapması  istenebilir.  Ancak  kişisel  kanaatim,  bu  komisyonun  resmî  bir  kurum  çatısı 

altında olmasındansa, gönüllü özel girişimlerce oluşturulmasının çalışmaları hızlandıracağıdır. Tüm Türk 

devletleri  tarafından  bu  tür  girişimler  desteklenmelidir.  Zira  resmî  prosedürler  ve  ağır  diplomasi  işleri 

yavaşlatmakta,  işlerliği  ve  esnekliği  azaltmaktadır.  Bilişim  Derneği  çatısı  altında  yapılan  faaliyetler  bu 

düşüncemizi  destekleyen  en  güzel  örnektir.  Bu  meyanda,  özellikle  dilimizin  devamlılığını  sağlayacak 

olan  gençlerin  sıklıkla  kullandığı  internet,  bilişim  ve  iletişimle  ilgili  terimlere  ortak  karşılıklar 

bulunmasının özellikle önemli olduğunu düşünmekteyiz. 

Söz  konusu  komisyon  eski  Sovyet  sahasında  bulunan  Türk  halklarının  dillerine  Rusçadan; 

Balkanlar, Türkiye vb. diğerlerine de batı dillerinden geçmiş olan, edebiyat terimlerine Türk halklarında 

ortak olarak kullanılabilecek karşılıklar önermelidir. 

Bununla  birlikte,  gerçekçi  olmak  gerekirse,  yukarıda  söylediğimiz  alıntıların  değiştirilmesi 

imkânsız  olmasa  da  çok  zordur;  ancak  günümüzün  çok  hızlı  değişen  ve  gelişen  dünyasında  dilimize 

neredeyse  her  gün  yeni  kavramlar  ve  terimler  girmektedir.  Zaten  günlük  kullanımda  olan,  yerleşmiş 

kelime, kavramlara müdahale çok zordur. Her halükarda ortak terim oluşturma çalışmaları yürütülse de 

özellikle yeni terimlere odaklanmak daha yerinde olacaktır. 

Ortak  oluşturulan  terimlerin  okul  kitaplarında  kullanılması  ülkelerin  millî  eğitim  bakanlıkları 

tarafından takip edilmeli, bu konuda farklılıklara izin verilmemelidir. 

Türk dünyasının Türkiye dışındaki diğer ortakları bu konuda daha fazla inisiyatif ortaya koymalı, 

Türkiye’ye destek seviyesini aşıp bizzat kendileri girişimlerde bulunmaya başlamalıdır.  

İşin en temelinde, gerek Türkiye içi gerekse Türk dünyası birliği açısından terim meselesi siyasî, 

ideolojik  yaklaşımlardan  uzak;  bilimsel,  akademik  ve  terim  bilim  kuralları  esas  alınarak  ele  alınmalı; 

özellikle Türkiye’de günümüzde var olan terim karmaşasında gelinen noktanın en önemli sebeplerinden 

birinin dil meselesine siyasî, ideolojik pencereden bakmak olduğu unutulmamalıdır. 



KAYNAKÇA 

Aliyeva, Elnare (2011). “Çağdaş Türkçenin Türk Dünyası İçin Ortak Dil Olma Sürecinde Ortak Dilbilimi Terimleri 

Arama  Sorunları”,  3. Uluslararası Dünya Dili Türkçe  Sempozyumu Bildiri Kitabı  (Ed. İlyas Yazar). 16-18 

Aralık, İzmir. 

Armağan,  Sebahat  (2015).  “Dil  Bilgisi  Kitaplarında  Terim  Konusuna  Toplu  Bir  Bakış”,  International  Journal  of 

Languages’ Education and Teaching, Special Issue UDES, ss.2387-2394. 

Gürbüz, Özcan (2001). “Düşünce ile Tema ve Konu”, Kurgu Dergisi. S. 18, ss.101-108. 

Gürlek, Mehmet, ŞEN, Mesut (2014). “Türk Dili Çalışmalarında Terim Sorunu: Bir Durum Çalışması”, The Journal 

of Academic Social Science Studies, S.9, ss. 189-200. 

Mahmudov, Nizamettin, Naskali, Emine Gürsoy (1996). “Özbek Edebiyatında Edebî Türler”,  Türk Dünyası Dil ve 



Edebiyat Dergisi. S.2, ss.349-352. 

Parlatır, İsmail-Gözaydın, Nevzat-Zülfikar, Hamza (1998). Türkçe Sözlük. TDK Yayınları: Ankara. 

www.tbd.org.tr

 (Erişim: 23.03.2016).  

Tural, Sadık (2006). Türk Dünyası Edebiyat Kavramları ve Terimleri Ansiklopedik Sözlüğü, C.5, Atatürk Dil, Tarih 

ve Kültür Yüksek Kurumu: Ankara. 

http://www.turkkon.org/tr-TR/turk_kenesi_ucuncu_zirvesi_basin_duyurusu/3/54/112 (Erişim: 23.03.2016). 

http://www.turk-pa.org/news.php?id=2307&lang=tr (Erişim: 23.03.2016). 

Yavuz,  Serdar,  GÜRLEK,  Mehmet  (2012).  “İlköğretim-Ortaöğretim  ve  Yükseköğretimde  Türk  Dili  Alanındaki 

Terim Farklılıkları-I Ses Bilgisi”, Turkish Studies, Volume 7/ 4, ss.3235-3252. 

Zhumadilova,  Nurshat  (2014).  “Farabî  ve  Ahmet  Baytursunulı’nın  Eserlerinde  Edebiyat  Teorisi  Problemleri”, 

Medeniyet Düşünürü Farabî Uluslararası Sempozyumu, 13-14 Kasım, Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir. 

Zülfikar, Hamza (1991). Terim Sorunları ve Terim Yapma Yolları, Ankara: TDK Yayınları 



MEVLÂNÂ’NIN RUBAİLERİNE DAİR SOSYOLOJİK BİR OKUMA 

Okt. M. Ziya BAĞRIAÇIK



 

Özet: Türk Dünyasının ortak şairi Muhammed Celaleddîn (Mevlânâ) her ne kadar Mesnevi ile anılsa da aynı 

zamanda  kuvvetli  bir  rubai  şairidir.  Onun  rubaileri  adeta  Mesnevisinin  özeti  mahiyetindedir.  Rubailer 

dikkatle incelendiğinde günümüz insanına yaşam koçluğu yapacak nitelikte  tembihlerle karşılaşırız. Her bir 

rubai müstakil konu bütünlüğü arz eder ve adeta atasözü kıvamındadır. Bu çalışmada 500 rubai incelenmiş, 

seçilen rubailer uyarı-terapi-davet kavramlarıyla kategorize edilerek öğretiden davranışa aktarılmıştır. 

Anahtar Kelimeler: Türk Edebiyatı, Rubai, Mevlânâ  

A Sociological Approach to Mevlana's Rubaie 

Abstract: Turkish partners poets of the world Muhammad Jalaluddin (Mevlana), but also forever linked with 

Masnavi  although  it  is  also  a  strong  rubai  poet.  It  is  a  summary  of  the  nature  of  the  quatrains  are  almost 

Masnavi. When Rubaie carefully examined the nature of contemporary human life will do the coaching we 

encounter Tanbih. Each individual subject rubai exhibit integrity and consistency is almost proverbial. This 

study  examined  500  Rubai,  was  transferred  to  the  teachings  of  behavior  was  categorized  by  selected 

quatrains warning-invitation-therapy concept. 




Достарыңызбен бөлісу:
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   102




©emirsaba.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет