ƏDƏBIYYAT
Xəlilov B. (2013), Müasir Azərbaycan dili: fonetika, yazı, əlifba, qrafika, orfoqrafiya, orfoepiya. Bakı: Bakı Çap
Evi” nəşriyyatı.
Axundov A.(1980), Şeir sənəti və dil. Bakı: “Yazıçı”.
Hüseynova M. (2015), Aşıq və şairlərinin fonopoetikası, Bakı: ADPU.
Hüseynov M. (2010), Səsin poeziyası, Bakı: Elm və Təhsil.
368
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
TÜRK DÜNYASI
EDEBİYAT ARAŞTIRMALARINDA KARŞILAŞILAN TERİM SORUNU
Yrd. Doç. Dr. M. Sait ARBATLI
Özet: Son yıllarda Türk dünyasında karşılıklı dil ve edebiyat araştırmaları artmıştır. Fakat söz konusu
çalışmaları yaparken araştırmacılar farklı edebî sahalardaki bazı terimleri anlamlandırmakta ya da bunlara
karşılık bulmakta zorluk çekmektedirler. Türk dünyasında ortak terimler oluşturulması ile ilgili bazı
çalışmalar yapılmış/ yapılıyor olsa da yeterli olmadığı görülmektedir.
Bu çalışmada ortak terimler oluşturma üzerine yapılmış çalışmalarla ilgili genel bilgiler verildikten sonra bu
problemin temel sebepleri üzerine düşünceler konuyla ilgili örneklerle birlikte ifade edilecek ve çözüme dair
bazı tespit ve öneriler sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Türk dünyası, edebiyat araştırmaları, terim sorunu, ortak terimler
Problem of Term in Turkish World Literary Researches
Abstract: In recent years, mutual language and literature researches have increased in Turkish world.
However researchers have difficulty to explain or find out meaning of some terms in the field. Even if there
is some studies about using common terms in Turkish World, it’s appeared that those are not in desired level.
In this research after general information about conducted the studies on common terms are given, thoughts
concerning main reasons of the problem are explained with examples. Furthermore, some solutions and
recommendations are presented.
Keywords: Turkish World, literature researches, problem of term, common terms
Giriş
Türkolojinin öncülüğünü yapan bilim adamlarının Türk soylu olmadığı malumdur. İlk önemli
Türkologlar Rus, Alman, Macar, Fin vb. milletlere mensuptur. Sonraki yıllarda gerek Türkiye’de gerekse
eski Sovyetler Birliği’nden ayrılıp bağımsızlıklarını kazanan Türk Cumhuriyetlerinde birçok önemli
Türkolog yetişti. Günümüz itibariyle Türkiye’nin içinde olmadığı bir Türkolojiden bahsedilemeyeceği
açıktır.
Özellikle Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Türkiye’den pek çok araştırmacının Türk
cumhuriyetlerine gidip gelerek yıllar yılı uzak kalınan bu coğrafya ile ilgili araştırmaları yoğunlaşmıştır.
Fakat aradaki şive ve alfabe farkının da ötesinde birtakım sorunların var olduğu anlaşılmıştır. Bunların
belki de en önemlisi terimlerdeki farklılıktır. Zira terimlerde farklılıklar varsa, ortada bahsettiğiniz net bir
şeyin olduğundan dahi söz etmek zordur. Başka bir deyişle, bir taraf x’den bahsettiğini düşünürken, diğer
taraf y anlayacaktır.
Türk Dünyasında Ortak Terim Meselesi Üzerine Çalışmalar
Bugüne kadar diğer pek çok konudaki ortaklıklar gibi, ortak terimler oluşturma meselesiyle ilgili de
hem kişisel anlamda, hem de devletler seviyesinde bazı çalışmalar yapılmış/ yapılmaktadır. Bu konuda
Türkiye’de yapılmış ilk önemli yayın Emine Gürsoy Naskali’nin “Türk Dünyası Gramer Terimleri
Kılavuzu”
1
adlı çalışmasıdır. Naskali bu çalışmasında ortak terim oluşturma adına teklifler sunmamış,
sadece hâlihazırda kullanılmakta olan terimlerin listesini vermiştir. 2007 yılında ise Mehmet Ziya Binler
tarafından “Türk Dünyası Aile ve Akrabalık Terimleri Sözlüğü”
2
adında bir çalışma yayımlanmıştır.
Görüldüğü gibi bu çalışmalar edebiyatla ilişkili olsalar da edebiyat terimleri üzerine değildir.
Türkiye’de özel olarak edebiyatla ilgili ve aynı zamanda şimdiye kadar ortak terim konusu adına yapılmış
en kapsamlı çalışma ise ilk cildi 2001 yılında başlayıp altıncı cildi 2006 yılında tamamlanan “Türk
Dünyası Edebiyat Kavramları ve Terimleri Ansiklopedik Sözlüğü”
3
dür. Bu çalışmada yaklaşık on dört
bin edebiyat kavram ve teriminin yedi farklı Türk şivesindeki karşılıkları verilmiş ve yer yer örnekler de
verilerek Türkiye Türkçesiyle açıklaması yapılmıştır. Ancak bu çalışma da ortak terim önerileri
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi, marbatli26@gmail.com
1
bk. Emine Gürsoy Naskali, Türk Dünyası Gramer Terimleri Kılavuzu, Ankara 1997, TDK Yayınları.
2
bk. Mehmet Ziya Binler, Türk Dünyası Aile ve Akrabalık Terimleri Sözlüğü, İstanbul 2007: Selenge Yayınları.
3
bk. Türk Dünyası Edebiyat Kavramları ve Terimleri Ansiklopedik Sözlüğü, Ankara 2006, Atatürk Dil, Tarih ve Kültür Yüksek
Kurumu.
370
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
sunmamakta, sadece edebiyat kavram ve terimlerinin farklı Türk şivelerindeki karşılıklarını diğerlerinden
daha kapsamlı biçimde listeleyip açıklamaktadır. Bütün bu kitap çalışmalarının yanında, Türkiye’de ve
diğer Türkî cumhuriyetlerde ortak terim meselesi üzerine yazılmış bazı makaleler de mevcuttur.
Diğer Türk cumhuriyetlerinde de ortak terim problemiyle ilgili bazı çalışmalar yapılmıştır. Bu
bağlamda, Kazakistan’dan Şerubay Kurmanbayulı, Akjarkın Abuova; Tataristan’dan Cavdet Süleymanov,
Bulat Hakimov; Özbekistan’dan B. Kerimov gibi isimler zikredilebilir. Ancak bu araştırmacıların da
hemen hiç biri özel olarak edebiyat terimleri üzerine çalışmamaktadır.
Türk dünyası ortak terim sorunu ile ilgili kurumsal anlamda da bazı girişimler vardır. Bu konuyla
ilgili olarak Türk Bilişim Derneği bünyesinde “Türk Dünyası Ortak Bilişim Terimleri Çalışma Grubu” ve
“Türk Dünyası Bilgi Teknolojileri Çalışma Grubu” oluşturulmuştur. Bu bağlamda, dokuzuncusu 2011
yılında Astana’da yapılan “Türk Cumhuriyetleri Bilişim ve Ortak Terimler Alanında İşbirliği Forumu”,
2013 yılında da Özbekistan’da “Türk Dünyası Ortak Bilişim Terimleri Kılavuzu Toplantısı” yapılmıştır.
Özbekistan’daki bu toplantıda yüz bilişim terimine Azerbaycan Türkçesi, Kazak Türkçesi, Kırgız
Türkçesi, Özbek Türkçesi, Türkmen Türkçesi ve Türkiye Türkçesinde karşılıklar bulunmuş ve liste
oluşturulmuştur (tbd.org.tr). Türk Konseyi (Keneşi)’nin de ortak terim arayışına küçük de olsa bir katkısı
olmuştur. Konsey çatısı altında bir Terminoloji Komitesi kurulmuş, ilk toplantısını 2012 yılında
İstanbul’da yapmış ve burada altı ortak terim kabul edilmiştir (turkkon.org). Bunların dışında, Türk Dili
Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA)’nin 2016 yılında Bişkek’te çıkardığı “Azerbaycan-
Türkiye-Kırgızistan Parlamento Terimleri Sözlüğü” (turk-pa.org) somut bir çalışma olması yönüyle
önemlidir.
Yukarıda zikrettiğimiz çalışmalara baktığımızda dikkat çeken iki nokta vardır: İlki, Türk
dünyasında ortak terimler oluşturma ile ilgili çalışmalarda Türkiye genellikle hep ön plandadır. İkincisi de
bu çalışmaların hemen hiçbiri özel olarak edebiyat terimleri üzerine değildir. Dolayısıyla ortak edebiyat
terimleri oluşturma konusundaki eksiklik aşikârdır.
Edebiyat Terimlerinde Karşılık Bul(ama)ma Sorunu
Bu bildirinin yazılma fikri, şu anda geçici olarak görev yapmakta olduğum Kazakistan’daki
üniversitenin Türkoloji bölümü hocalarından birinin yapmakta olduğu kitap çalışması esnasında
üstesinden gelemediği bir sorununu bana sormasından ortaya çıktı. Hocamız kitabında Kazak Türkçesiyle
Türkiye sahası Türk edebiyatını anlatıyordu; fakat iki tarafın bazı kavram ve terimlerine karşılık bulmakta
zorlanıyordu.
Bahis konusu olan konu, tür, ana fikir gibi en temel edebiyat terimleridir; ancak Kazak edebiyat
terimleri ile Türkiye sahasındakiler tam olarak birbirini karşılamamaktadır. (Hemen belirtmek gerekir ki
bu durum bütün Türk dünyası için de geçerlidir.) Örneğin çoğunlukla hem “tema” hem de “süjet”
kavramları için “konu” karşılığı verilmektedir. Fakat aslında bu ikisi tamamen farklı şeylerdir. Türkiye
Türkçesinde de tema terimi olmakla beraber, tema ile konu da birbirinden farklı kavramlardır. Tema daha
genel, soyut, eser dışında tek başına da var olan bir düşünce ya da önermedir; konu ise temanın eserde
somutlaşmış hali; romanda, resimde, oyunda ya da filmde canlandırılan somut olaydır (Gürbüz 2001,
103-105). Süjet ise Türk edebiyatında kullanılmayan bir terim olmakla beraber, felsefî bir terim ve “süje”
şeklinde, yukarıda belirtilenden farklı bir anlamda karşımıza çıkmaktadır. Bununla beraber, TDK Türkçe
Sözlük’te süje kelimesine “konu” karşılığı verilmiş olması (Parlatır vd., 1998: 2048) da kafa karıştırması
muhtemel bir başka durumdur.
Hemen bütün Türk dünyasında edebî tür karşılığı kullanılan janr teriminde de aynı problem
görülmektedir. Janr kelimesi Türkçe’de kullanılmakta; fakat edebiyat terimi olarak Türk dünyasında
kullanıldığından farklı bir anlamı karşılamaktadır. Bu kelime Türkiye Türkçesinde terim anlamı dışında
ve “tarz” manasında kullanılırken, diğer Türk şivelerinde genellikle edebî tür teriminin karşılığıdır.
Bunun yanında, Türk şivelerinin pek çoğunda tarz, üslûp terimine karşılık olarak “stil” kelimesi
kullanılmakta; ancak aynı kelime aynı anlamda Türkiye Türkçesine de girmiş olmasına rağmen edebî bir
terim olarak kullanılmamaktadır. Benzer karışıklıklar ana fikir, olay örgüsü gibi birçok temel terimde de
aynı şekilde karşımıza çıkmaktadır.
Bunun dışında poema, povest, novella, oçerk gibi edebî türlerin tam karşılıkları da Türk
edebiyatında net biçimde ortaya konamamıştır. Bunun en önemli sebebi ilk olarak Batı edebiyatında
ortaya çıkıp
4
oradan da Rus edebiyatı kanalıyla Türk dünyası edebiyatlarına giren (Mahmudov ve Naskali
4
Oçerk türü hariç.
371
Yrd. Doç. Dr. M. Sait ARBATLI/Türk Dünyası Edebiyat Araştırmalarında Karşılaşılan Terim Sorunu
1996: 349) bu edebî türlerin Türkiye sahası Türk edebiyatında pek kullanılmıyor oluşudur. Aslında
Türkiye dışındaki Türk edebiyatlarının kendi arasında terimler konusunda çok ciddi bir problem yoktur.
Zira bu edebiyatların hemen tamamı edebiyat terimlerini büyük oranda Rus edebiyatından almıştır.
Dolayısıyla Sovyet döneminde oluşturulan bu ortaklık onların kendi aralarında anlaşmalarını
kolaylaştırmaktadır. Temel problem, Türkiye sahası ile diğerleri arasındadır. Bununla birlikte, Türk
halklarının çoğunda edebiyat terimlerinin bir kısmına ana dilde de karşılıklar verilmiştir. Ancak bunların
pek çoğu Rusçadan geçen terimlerle birlikte kullanılmaktadır. Örneğin Özbek edebiyatına 60’lı yıllardan
sonra giren povest türü zamanla “kıssa” terimi ile karşılanmaya başlamıştır; ancak povest de hâlâ
kullanımdadır (Mahmudov ve Naskali 1996: 351; Tural 2006: 112). Terim konusunda Orta Asya Türk
edebiyatları sahasında Kazak şair, edebiyat ve dil bilimci Ahmet Baytursunulı’nın “Ädebiyet Tanıtqış”
adlı eserinin özel bir yeri vardır. Baytursunulı’nın Rusça terimlere Kazak Türkçesiyle karşılıklar verdiği
bu eser Kazak edebiyatında bu konuda yapılan ilk çalışmadır. Avrupa merkezciliğe karşı bir tavır olması
açısından da Ädebiyet Tanıtqış ayrı bir değere sahiptir (Zhumadilova 2014: 419). Baytursunulı’nın Rusça
terimler için teklif ettiği Kazak Türkçesindeki birçok karşılık bugün de büyük oranda kullanılmaktadır.
Ortak terimler meselesinde temel problem Türkiye Türkçesi ile diğerleri arasında olmakla beraber
esasen Türkiye Türkçesinin kendi içinde de ciddi bir terim sorunu vardır. Diğer Türk şivelerinde bir terim
genellikle bir kelimeyle karşılanırken, Türkiye Türkçesinde terim sayısının çokluğu dikkat çekicidir
(Armağan 2015: 2389). Kanaatimizce, terimlerle ilgili olarak Türkiye dışı sahadan araştırmacıların en çok
sıkıntı çektikleri konu budur. Nitekim Türkiye Türkçesindeki bu terim karmaşasına Azerbaycanlı
araştırmacı Dr. Aliyeva da dikkat çekmektedir. Araştırmacı Türk dünyasındaki ortak dil çalışmaları
kapsamında ortaya çıkan terim sorunlarına örnek verir ve Azerbaycan Türkçesinde “soru zamiri” olarak
adlandırılan gramer kategorisinin, Türkiye Türkçesinde “soru sıfatı” olarak adlandırıldığını; ancak bunun
dışında “soru zamiri” kategorisinin de bulunduğunu belirtir. Fakat aslında bu ikisinin aynı şey olduğunu
iddia eder ve bu iki dil arasında yapılacak bir aktarımda hangisinin kullanılacağı konusunda problem
yaşanacağını ifade eder (Aliyeva 2010: 73).
Bu konuda yapılmış bazı çalışmalar problemi somut olarak göz önüne sermektedir. Örneğin Yavuz
ve Gürlek (2012: 3248) yaptıkları çalışmada belirli sayıdaki gramer terimleri sözlüğü ile yükseköğretim
dil bilgisi kitabını taramışlar ve 167 adet ses bilgisi alanında kullanılan farklı terim tespit etmişlerdir. Bu
terimlerin farklı kullanımlarıyla ilgili bulgulara göre ise bir kavrama karşılık gelen 47 tane tek terimli
kullanım, 41 tane iki terimli kullanım, 25 tane üç terimli kullanım, 26 tane dört terimli kullanım, 28 tane
ise beş ve beşten fazla terimli kullanımlar tespit edilmiştir. 167 terimin 54 adedinin, yani yaklaşık üçte
birinin 4, 5 ve daha fazla karşılığı olması kesinlikle anormal bir durumdur. Kaldı ki bu sadece ses bilgisi
alanındaki terimler ile ilgilidir. Bu karmaşanın öğrenciler üzerindeki etkisi doğal olarak kafa karışıklığı
olmaktadır. Gürlek ve Şen (2014)’in yaptıkları bir çalışmada ise bu kafa karışıklığını görmek
mümkündür. Araştırmada Türkiye’nin önde gelen beş farklı üniversitesinin Türk Dili ve Edebiyatı
bölümü, ikinci sınıfında okumakta olan kırk öğrenciye iki adet gramer terimleri sözlüğünden on gramer
terimi tanımı verilerek bunun karşılığı olarak sadece bir terim söylemesi istenmiştir (192-193). Sonuçta
ise öğrenciler tarafından 10 tanıma karşılık 48 adet terim söylenmiştir, bunların 21’i ise söz konusu
gramer terimleri sözlüklerinde yer almamaktadır (199).
Terim problemi ivedilikle çözülmesi gereken Türk bilim dünyasının belki de en büyük problemidir.
Zira bilimin temeli terimlere dayanır. Terimler de tıpkı bilimsel bilgi gibi kesin, net olmalı; her türlü
muğlaklıktan uzak olmalıdır. Zülfikar’ın (1991: 20-21) da belirttiği gibi, terimler yan anlamı olmayan,
anlamı sabit, bildirdikleri anlam yoruma açık olmayan ifadeler olmalıdır.
Sonuç ve Öneriler
Türk dünyasını oluşturan unsurlar arasında kurulması düşünülen pek çok ortaklıktan biri de
edebiyatlar arasındadır. Ancak böyle bir ortaklığın oluşturulabilmesi için olması gereken ilk şey
bahsettiğiniz kavramların aynı manayı ifade ediyor olması, dolayısıyla da bilim yapacağınız terimlerin
ortak olmasıdır. Bu şekilde oluşturulacak bir terim ortaklığı sahada çalışan araştırmacılar için en büyük
yol açıcı ve kolaylık olacaktır.
Bugüne kadar ortak terimler oluşturma ile ilgili çeşitli çalışmalar yapılmıştır; ancak söz konusu
çalışmaların oldukça yetersiz olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, bu iş sanıldığından çok daha zor ve
kapsamlıdır; lakin bir o kadar da acildir. Bu konuda geçirilen her günle birlikte hâlihazırdaki terimler
daha da yerleşmekte ve var olan problemin telafisi daha da zorlaşmaktadır.
372
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
Ortak terim meselesinde asıl sorunun Türkiye’deki terim karmaşasında olduğu görülmektedir.
Bahis konusu olan “terim bolluğu (!)” ortak terimler oluşturabilmenin de önündeki en büyük engeldir.
Türkiye’nin Türk dünyasıyla ortak terimler oluşturmaya girişmeden önce ya da en azından aynı zamanda,
söz konusu terim karmaşasını çözüme kavuşturması gerekmektedir. Bunun yanında, işi daha da karıştıran
durum aynı terimlerin hem Türkiye hem de diğer Türk halklarında bulunması; ancak farklı anlamlarda
kullanılmasıdır. Mesela tema, janr, süjet gibi terimler her iki sahada da bulunmakta; fakat Türkiye’deki
anlamları ile eski Sovyet Türk edebiyatlarındaki anlamları farklılık arz etmektedir.
Bilişim Derneği çatısı altında yapılan faaliyetlere benzer çalışmalar vakit geçirmeden edebiyat
alanında da yapılmalıdır. Zira –yukarıda da belirttiğimiz gibi- geçen her gün Türk şivelerindeki terim
farklılıklarının arasını daha fazla açmaktadır. Bu bağlamda, benzer bir komisyon oluşturulabilir. Aslında
Türk Akademisi tam da bu amaç için oluşturulmuş bir kuruluş. Bu bağlamda Türk Akademisi’nden bu
yönde bir çalışma yapması istenebilir. Ancak kişisel kanaatim, bu komisyonun resmî bir kurum çatısı
altında olmasındansa, gönüllü özel girişimlerce oluşturulmasının çalışmaları hızlandıracağıdır. Tüm Türk
devletleri tarafından bu tür girişimler desteklenmelidir. Zira resmî prosedürler ve ağır diplomasi işleri
yavaşlatmakta, işlerliği ve esnekliği azaltmaktadır. Bilişim Derneği çatısı altında yapılan faaliyetler bu
düşüncemizi destekleyen en güzel örnektir. Bu meyanda, özellikle dilimizin devamlılığını sağlayacak
olan gençlerin sıklıkla kullandığı internet, bilişim ve iletişimle ilgili terimlere ortak karşılıklar
bulunmasının özellikle önemli olduğunu düşünmekteyiz.
Söz konusu komisyon eski Sovyet sahasında bulunan Türk halklarının dillerine Rusçadan;
Balkanlar, Türkiye vb. diğerlerine de batı dillerinden geçmiş olan, edebiyat terimlerine Türk halklarında
ortak olarak kullanılabilecek karşılıklar önermelidir.
Bununla birlikte, gerçekçi olmak gerekirse, yukarıda söylediğimiz alıntıların değiştirilmesi
imkânsız olmasa da çok zordur; ancak günümüzün çok hızlı değişen ve gelişen dünyasında dilimize
neredeyse her gün yeni kavramlar ve terimler girmektedir. Zaten günlük kullanımda olan, yerleşmiş
kelime, kavramlara müdahale çok zordur. Her halükarda ortak terim oluşturma çalışmaları yürütülse de
özellikle yeni terimlere odaklanmak daha yerinde olacaktır.
Ortak oluşturulan terimlerin okul kitaplarında kullanılması ülkelerin millî eğitim bakanlıkları
tarafından takip edilmeli, bu konuda farklılıklara izin verilmemelidir.
Türk dünyasının Türkiye dışındaki diğer ortakları bu konuda daha fazla inisiyatif ortaya koymalı,
Türkiye’ye destek seviyesini aşıp bizzat kendileri girişimlerde bulunmaya başlamalıdır.
İşin en temelinde, gerek Türkiye içi gerekse Türk dünyası birliği açısından terim meselesi siyasî,
ideolojik yaklaşımlardan uzak; bilimsel, akademik ve terim bilim kuralları esas alınarak ele alınmalı;
özellikle Türkiye’de günümüzde var olan terim karmaşasında gelinen noktanın en önemli sebeplerinden
birinin dil meselesine siyasî, ideolojik pencereden bakmak olduğu unutulmamalıdır.
KAYNAKÇA
Aliyeva, Elnare (2011). “Çağdaş Türkçenin Türk Dünyası İçin Ortak Dil Olma Sürecinde Ortak Dilbilimi Terimleri
Arama Sorunları”, 3. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu Bildiri Kitabı (Ed. İlyas Yazar). 16-18
Aralık, İzmir.
Armağan, Sebahat (2015). “Dil Bilgisi Kitaplarında Terim Konusuna Toplu Bir Bakış”, International Journal of
Languages’ Education and Teaching, Special Issue UDES, ss.2387-2394.
Gürbüz, Özcan (2001). “Düşünce ile Tema ve Konu”, Kurgu Dergisi. S. 18, ss.101-108.
Gürlek, Mehmet, ŞEN, Mesut (2014). “Türk Dili Çalışmalarında Terim Sorunu: Bir Durum Çalışması”, The Journal
of Academic Social Science Studies, S.9, ss. 189-200.
Mahmudov, Nizamettin, Naskali, Emine Gürsoy (1996). “Özbek Edebiyatında Edebî Türler”, Türk Dünyası Dil ve
Edebiyat Dergisi. S.2, ss.349-352.
Parlatır, İsmail-Gözaydın, Nevzat-Zülfikar, Hamza (1998). Türkçe Sözlük. TDK Yayınları: Ankara.
www.tbd.org.tr
(Erişim: 23.03.2016).
Tural, Sadık (2006). Türk Dünyası Edebiyat Kavramları ve Terimleri Ansiklopedik Sözlüğü, C.5, Atatürk Dil, Tarih
ve Kültür Yüksek Kurumu: Ankara.
http://www.turkkon.org/tr-TR/turk_kenesi_ucuncu_zirvesi_basin_duyurusu/3/54/112 (Erişim: 23.03.2016).
http://www.turk-pa.org/news.php?id=2307&lang=tr (Erişim: 23.03.2016).
Yavuz, Serdar, GÜRLEK, Mehmet (2012). “İlköğretim-Ortaöğretim ve Yükseköğretimde Türk Dili Alanındaki
Terim Farklılıkları-I Ses Bilgisi”, Turkish Studies, Volume 7/ 4, ss.3235-3252.
Zhumadilova, Nurshat (2014). “Farabî ve Ahmet Baytursunulı’nın Eserlerinde Edebiyat Teorisi Problemleri”,
Medeniyet Düşünürü Farabî Uluslararası Sempozyumu, 13-14 Kasım, Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir.
Zülfikar, Hamza (1991). Terim Sorunları ve Terim Yapma Yolları, Ankara: TDK Yayınları
MEVLÂNÂ’NIN RUBAİLERİNE DAİR SOSYOLOJİK BİR OKUMA
Okt. M. Ziya BAĞRIAÇIK
Özet: Türk Dünyasının ortak şairi Muhammed Celaleddîn (Mevlânâ) her ne kadar Mesnevi ile anılsa da aynı
zamanda kuvvetli bir rubai şairidir. Onun rubaileri adeta Mesnevisinin özeti mahiyetindedir. Rubailer
dikkatle incelendiğinde günümüz insanına yaşam koçluğu yapacak nitelikte tembihlerle karşılaşırız. Her bir
rubai müstakil konu bütünlüğü arz eder ve adeta atasözü kıvamındadır. Bu çalışmada 500 rubai incelenmiş,
seçilen rubailer uyarı-terapi-davet kavramlarıyla kategorize edilerek öğretiden davranışa aktarılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Türk Edebiyatı, Rubai, Mevlânâ
A Sociological Approach to Mevlana's Rubaie
Abstract: Turkish partners poets of the world Muhammad Jalaluddin (Mevlana), but also forever linked with
Masnavi although it is also a strong rubai poet. It is a summary of the nature of the quatrains are almost
Masnavi. When Rubaie carefully examined the nature of contemporary human life will do the coaching we
encounter Tanbih. Each individual subject rubai exhibit integrity and consistency is almost proverbial. This
study examined 500 Rubai, was transferred to the teachings of behavior was categorized by selected
quatrains warning-invitation-therapy concept.
Достарыңызбен бөлісу: |