Iii beynəlxalq türk dünyasi araşdirmalari simpoziumu III. Uluslararasi türk dünyasi araştirmalari sempozyumu ІІІ халықаралық ТҮркі әлемі зерттеулері симпозиумы


Keywords: Turkish literatüre, Rubaie, Mawlana  GİRİŞ



Pdf көрінісі
бет59/102
Дата03.03.2017
өлшемі42,43 Mb.
#6018
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   102

Keywords: Turkish literatüre, Rubaie, Mawlana 

GİRİŞ 

Bıraktıkları  edebi  eserlerle  tarihe  ve  insanlığa  mâl  olmuş  kişiler,  estetik  /  haz  kavramlarını  da 

aşarak  yaşadıkları  devre  neredeyse  yön  verebilecek  irfana  ve  iktidara  ulaşabilmişlerdir.  Mütecessis, 

mutasavvıf ve şair Muhammed Celâleddîn Rûmi de bu minval üzere büyük bir şahsiyettir.  

Mevlana Celaleddin Rumi’nin sosyal konuları ele alış biçiminin bilinmesi, günümüz sosyolojisinin 

bazı  temel  problemlerinin  çözümüne  katkıda  bulunabileceği  gibi  Türkiye’nin  gittikçe  karmaşıklaşan 

tabaka ve güç yapısının daha iyi ve sağlam bir tahlilinin yapılmasını sağlayacağı düşünüldüğünde (Çelebi, 

2001:  50);  O’nun  eserlerini  okurken  satıhta  gezmek  yerine  daha  derinlerde  değişenlerin  özünde 

değişmeden kalabilen tözlere ulaşarak çıkarımların yapılması anlamlı olacaktır. 

Tüm dünyada “hoşgörünün sembolü” olarak tanınan Mevlana’ya sadece bu gözle bakmak O’nun 

adeta birer “terapi” niteliğindeki eserlerindeki kişisel gelişime dair yüzlerce tespiti görmezlikten gelmek 

demektir ki bu her türlü bilimsel ve vicdanî değerlendirmelerden varestedir.   

Mevlana ilmin, irfanın şairce duyuşun buluştuğu bir bilge kişi olarak, toplumun gündelik hayatıyla 

yakından  ilgilenmiş  ve  insan  ruhunun  çıkmazlarına  ikna  edici  çözümler  sunmuştur.  Taşıdığı  aşk  ve 

istiğrak hali onu çevresinden ve gündelik hayattan uzaklaştıramamıştır. (Karaismailoğlu, 2005: 27) 

Onun  öğretisi  “keşf”,  “esrar”  ve  “vüsûl”  üzeredir.  Herkesin  kavrayamayacağı  gizli  manaların 

(esrar)ın  keşf  ile  görülerek  ve  tadılarak  anlaşılması  ve  bu  itibarla  ilmin  hakikat  mertebesine  erişmesi 

(vüsûl) tahakkuk eder ki bu da maksadın temelidir. İşte Mevlana’nın poetikası “vüsûl” üzerine yoğunlaşır. 

Hallac-ı  Mansur’un  deyimiyle  “Allaha  vasıl  olmak  için  iki  adım  atmalı,  birinci  adımı  dünyadan,  ikinci 

adımı ahiretten, üçüncü adımda Allaha ulaşılır.” Mevlana şiirlerinde özellikle ilk iki adıma yönelik hayatı 

tanzim  etme  çabası  içerisindedir.  Vuslata  Hakk’ın  rızası  yönünde  ermeye  yönelik  davranışları  tembih 

eder. Bu itibarla özellikle şiirleri güçlü bir irfânî epistemolojinin sonucudur.  

Onun şiirleri anlaşılmaz ve güç tevilleri içermediği gibi tam aksine muhatap direkt olarak gönüldür. 

Okuyucu  sanatlarla  yoğrulmuş  söyleyişin  henüz  lezzetini  idrak  ederken  birden  kendisini  arka  planda 

uçsuz  bucaksız  bir  düşünce  ikliminin  ortasında  bulur  ve  artık  okuyucunun  meşrebi  ile  tem  arasında 

şiddetli  bir  muhakeme  başlayacaktır.  Bu  işlem  uzun  sürmeyecektir  zira  çoğunlukla  bir  sehl-i  mümtenî 

diyebileceğimiz  şiirleri  her  çeşit  algıya  kolaylıkla  ulaşacaktır.  Bu  konuya  ilişkin  henüz  Mesnevisinin 

başında (5 ve 6. beyit)  adeta ciddi uyarılar vardır: 

Men beher cem’iyyetî nâlân şüdem 

Cüft-i bedhâlân ü hoşhâlân şüdem 

                                                           

 Gazi Üniversitesi, TÖMER Öğretim Elemanı, konevi@hotmail.com 



374 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 

“ben her cemiyette, her mecliste inledim durdum. Kötü huylu olanlarla da, iyi huylu olanlarla da 

düşüp kalktım.” 

Herkesî ez zann-i hod şüd yâr-i men 

Vez derûn-i men necüst esrâr-i men 

“herkes kendi anlayışına göre benim yârim oldu. İçimdeki esrârı araştırmadı.” 

Kaldı  ki  Mevlana’nın  kendisi,  zamanında  çok  dinamik  ve  hareketli  bir  yaşam  sürmüştür.  Bütün 

kitaplarında  bunu  görebilmek,  hissedebilmek  de  mümkündür.  Mevlana,  bir  kenara  çekilip  oturmuş, 

hayattan  kopuk,  dünyadan  el  etek  çekmiş  bir  insan  olarak  karşımıza  çıkmaz.  Yaşadıklarını, 

düşündüklerini,  anladıklarını  adeta  sansürsüz  olarak  şiirlerine  ve  konuşmalarına,  vaaz  ve  nasîhatlerine 

yansıtmıştır (Aktay, 2005: 10). O içten samimi bir halk dostudur. Mektuplarında sık sık kullandığı “tatlı 



suyun  başı  kalabalık  olur”  ifadesi,  insanlarla  ilişkilerinde  yansımasını  bulmuş,  bir  tarîkat    kurmadığı 

halde, etrafı insan kalabalıklarıyla dolup taşmıştır (Güzel, 2007: 120). Günümüzde kimi İslamî guruplar 

arasında yaygın olan ayrımcılığı hiçbir zaman tasvip etmemiştir. Âriflerin, “yâ rabbî; kötülere merhamet 

et; İyilere zaten lutfetmiş, onları iyi yaratmışsın” söylemine uygun davranmıştır. Âkif, bir münâcâtındaki 

beyti bu minval üzere söylemiştir:  

Mü’minlere imdâda yetiş merhametinle 

Mülhidlere lâkin daha çok merhamet eyle 

Mevlana, aslında bir rubai şairi değildir. Ancak estetikle bürünmüş türlü mana ve hakikatleri havi 

rubaileri  kendine  has  üslupla  birleştirerek  aşkını,  insani  görüşünü,  duygusunu  terennüm  etmiştir. 

Bildirimizin başında da zikredildiği üzere O’nun rubaileri, ruhların tezkiye ve eğitiminde büyük rol oynar. 

İnsanda  fıtrî  olarak  var  olan  iyi  huyların  benlik  tarafından  “keşf”edilip  geliştirilerek,  bu  ilmin  amele 

dönüştürülmesini  teşvik  eder.  Ayrıca  keşfedilip  davranışa  dönüşen  bu  erdemlerin  psişik  yaşamda  sabit 

olması / korunmasının gerekliliğini terennüm eder. Doğruluk, edeb, sabır, dikkat, şükür, kanaat, cömertlik 

bu kabîldendir. İkinci adımda ise tasavvufun en mühim tembihi devreye girer ki bu da nefis terbiyesidir. 

Rubailerde  insanda  var  olan  kötü  huyların  ayıklanması  metaforlara  bezenerek  büyük  bir  ustalıkla 

anlatılmıştır.  Zira  olgun  ve  mutlu  bir  insanın  psişik  aleminde  kibir,  haset,  hırs,  tamah,  öfke  gibi 

hastalıklara yer yoktur. Bu itibarla Mevlana, başımıza gelen iyi / kötü hâli tartışmaz; O bu hallerin nasıl 

algılanması gerektiği ile uğraşır. İşte Mevlana’yı tarihin derinliklerinden bugünlere taşıyan da bu yüksek 

idraktir. 

Aşağıda tasnif edeceğimiz rubailer O’nun Hakka/Dosta, Aşka/Muhabbete, İnsana ve Dünyaya dair 

bakış  açısını  dikkatlere  sunacaktır.  Metnimizdeki  rubailer  Ziya  Avşar’ın,  bütün  rubaileri  Farsçadan 

Türkçeye nazmen çeviri neşrinden alınmıştır. 

A.

 

ZÂHİDÂNE TENBİH 

Mevlana’nın  neredeyse  bütün  şiirlerinde  “tembih  üslubu”  esastır.  Aşağıdaki  rubaileri  zâhidâne 

üslup üzerinedir: 

(540) dünya ve ahiret hayatının dengesi: 

Ey beni dünyaya dalmış kişilerden sanan 

Gönlün ayıksa, benden bir nükte, ey cân! 

Dünyalık sahibiyim, ancak dinim de vardır, 

Sende ne o, ne de bu var, sensin miskin olan! 

(541) tecrübe edilen bilgi daha değerlidir: 

Çözülmüş olanı bağlayıp düğümleyenler, 

Hem kendi hâline, hem cihan haline güler, 

Ayrılık ve kavuşmadan söz ederler ammâ, 

Nasıl kavuşur, ayrılığı hiç bilmeyenler? 

(545) sadece kendine değil amme için de çalışmak: 

Cevr edersen ne kıymeti var ezelî andın? 

Zehri sunduktan sonra, ne hükmü kalır balın? 

Uğraşmak halk içinse, hayırlı bir iştir o, 

Kendin içinse, değeri yoktur, bundan sakın! 

(549) taassuplarla boğulmamış islamın diğerlerinin yanındaki değeri: 

Sevgilim, gözünde binlerce büyü var mutlak! 

Yüzlerce binlerce can bağlanmış o göze bak! 

Zülfün küfür, ay gibi parlak yanağın dindir, 



375 

Okt. M. Ziya BAĞRIAÇIK/Mevlana’nın Rubaîlerine Dair Sosyolojik Bir Okuma 

Küfür yüzünden bak da gör, din ne kadar parlak! 

(590) vefa her tür hasletten üstündür: 

Bir adam ki, nice hüner sahibidir, bakma! 

Vefâlı mı, ahde sâdık mı, ona bak ama! 

Ahdinin üstesinden gelemiyorsa o zat, 

Ne kadar översen öv, fazladır o adama! 

(650) hikmetin sorgulanması (detayda kaybolmak): 

Her feyiz ve türeme, ilk sebepten bir eser, 

Her sûret de, ilk maddenin izinden gider, 

Her parça bütünden meydana geldi, ne var ki, 

Her bütünün parçalanması gereksiz derler! 

(655) tüm endişelerden önce insan olabilmek: 

Âşıksın, çok hassa ruhlu olman gerek senin, 

Parmakla gösterdiği olmalısın herkesin! 

Eğer insansan, insanlarla anlaş, hoş geçin, 

Yok meleksen, gök yaraşır, nedir yerde işin? 

(687) samimiyetin (ihlasın) mihnek taşıdır oruç: 

Bir mihnek oruç, iyiyi kötüyü ayıran, 

Sakın, “nasıl olur?” deme, çıkageldi haktan! 

İyiliğin günden güne arttığından beri, 

Oruç, gökler ötesinden gelen bir armağan! 

(707) fazla erbâb niteliği bozdu: 

İyilikten, kötü bir hal ve gidiş kalmadı, 

Azı çoğuyla bitti, gamda bir iş kalmadı! 

Celâlinin ordusu, cümle âlemi tuttu, 

Herkes bir padişah oldu, derviş kalmadı! 

(711) bâtın zâhire asla kurban edilmemeli: 

O yârin dil ucuyla söylediği bir sır var, 

İşin aslından da sadece, o haberdar, 

Yüzlerce değirmen biliriz, sudan alçakta; 

Ama susuzluk sebebiyle, işten kalmışlar! 

(715) içi-dışı başka olanlar, fitne için her yolu mubah sayanlar: 

Put hânede fitne koparan güzeller, 

Putlar meyhanesinde yolumuzu kestiler! 

Kâfir gönüllü, kan içici, şakî idiler, 

Hileler yapıp zâhit ve âbit göründüler! 

(772) ayıp ve kusur aramak kişiyi mahcup eder: 

Hak dostlarıyla oturanlarla otur, ey yar! 

Kaldırır sendeki keder dumanını onlar! 

Düşünme onların ayıbını, kusurunu, 

Aklından geçeni, önceden bilir o dostlar! 

(852) tevhit hulûl değildir, görüneni bırak öze dön!:  

Kul, öz varlığından fâni olmadıkça mutlak, 

Olmaz onun için, tevhide ermek muhakkak! 

Tevhit hulûl değildir, varlıktan sıyrılmandır, 

Olamaz yoksa boş laflarla, bâtıl olan hak! 

B.

 

GERÇEK MUTLULUĞUN İDRAKİ, MANEVİ TERAPİ 

(502) bencillikten kurtulmaktır esas kurtuluş: 

Ey efendi söyle, köle misin yoksa âzât? 

Kim köle satın alır, çıkarsın diye fitne fesat! 

Ey duaya el açan, eli kim verdi sana? 

Kendi muradından geç, doğrusu odur murat! 

(513) satıhta dolaşanlar gerçeği göremezler: 

Zamânede, kötüye çıkarsa iyi adlar, 



376 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 

Ad san aramak, onları daha kötü yapar, 

İnci arıyorsan, denizin dibinde ara, 

Kıyıda, köpükten başkasının ne işi var! 

(519) nasıl değil ne olduğuna bakmak: 

Olursa bir adam, varlık ve yokluğa kânî, 

Varlık ve yokluk, olur tümüyle ona mânî, 

Fiil ve sıfatlara, ne diye tutulur o? 

Yapılandan dışarı çıksa, bulur yapanı! 

(532) oruç açlığı değil sabrı ölçer: 

Ramazanda, vücut toprağın altına döner, 

Ezilip göze sürme yapılan taşa benzer! 

İnci parçasına döner, o iftar lokması, 

Ya o sabredişin, açar gönlünde gözler! 

(631) sadece emin kişi olmak da bir gayedir: 

Zindanım daha güzel, kurtuluştan necattan, 

Öfkelenmem daha tatlıdır, baldan nebattan, 

Kılıcım daha güzeldir, gayesiz hayattan, 

Yakutum daha değerli, bağıştan zekattan! 

(667) mutluluk biriken kederler içerisinde değerlidir: 

Dostluğun olmadan, gitmez gönül mağaraya, 

Gam lütfunu görmedikçe, gam yemez havaya! 

Çoğalıp artan her şeyin değeri azalır; 

Gamların ise, çoğaldıkça biner bahaya! 

(670) ruha dokunamayan bilgi noksandır: 

Gönlümde aşkın, parlayıp da yanınca ey yâr! 

Aşkından başka neyim varsa, ateşe yanar! 

Aklı, dersi, kitabı rafa kaldırıp gönül; 

Şiir, gazel ve rubâî öğrenmeye başlar! 

(755) kendini yenilemeyen kaybeder: 

Yeni ara, yeniyi ara, çok zevkli yeni, 

Eski palan, yağır eder eşeğin sırtını! 

“sen de yaşlandın!” de, bırak yeni bir yar ara, 

Yeniye bakmak, tâzeler kof gönlün içini! 

(848) nefis terbiyesi, ilmin ve güzelliğin kaynağıdır: 

Eğer nefsini, hakkıyla mahkum etsen bir an, 

Resullerinilmi, malum olur sana toptan! 

Bütün cihanın aradığı gaybın güzeli, 

Yalnız senin idrak aynanda görünür, ey can! 

(855) zâhir aldatır, bâtın gerçeği söyler: 

Sen kasten istiyorsun ki, olmasın kul handan, 

Bunu kuldan gizleme ki, gizli değil kuldan! 

Eğer bir bağın üstüne, “zindandır” diye yazsan, 

Bağ, o yazı sebebiyle olur mu hiç zindan? 

(872) söylemesem gönlüm sıkılır, söylesem bîgâne aldanır: 

Sabretsem, gönül, derdinden daralır, üzülür, 

Açıklasam, hasetçi benimle cenge yürür! 

“sakınayım da, sırçaya taş değmesin!” derim, 

Der ki, “aşktan mı utanırsın, buna gülünür!” 

C.

 

GURURUN KOVULUP VAKARIN DAVETİ 

(641) gerçek vakar ahde vefadır: 

Sadece yanan tandırlar sıcak olmaz, har har 

Birden kapımdan gir de, gör neymiş sıcak, ey yar! 

Soğuk da, hep kış soğuğundan ibaret değil, 

Söz verir de gelmezsen, soğuk o zaman çıkar! 

(739) kazansan da “hiç”sin kaybetsen de: 


377 

Okt. M. Ziya BAĞRIAÇIK/Mevlana’nın Rubaîlerine Dair Sosyolojik Bir Okuma 

Harâbât yöresinde yer yoktur tekebbüre, 

Bu semtin başında mertlik var, açık mertlere! 

Oraya varınca kumar oynamak gerekir, 

Hazır ol, hem ütmelere, hem ütülmelere! 



(750) gerçek dostun ilkesidir eeleştiri: 

Bana sıdk ile, candan ikrar veren birisi, 

Oyuncak gibi, satı Pazar eder ertesi! 

Bezmişim o işten, Pazar malı değilim ben, 

Beni inkar edenin, kölesiyim kölesi! 

(771) “kendini bilmek” irfanın en yüce mertebesidir: 

Kölesiyim ben, “kendini bilen” kimselerin, 

Kılarlar kalplerini her dem, yanlıştan emin, 

Bir kitap yazıp, kendi zat ve sıfatlarından; 

“enelhak” derler adına, ondaki girişin! 

(817) merhamet etmeyen merhamet bulamaz: 

Uyku nedir hiç bilmeyen bu bendeyi affet! 

Bağışla, suyu bitmiş susamışı, merhamet! 

Bağışla ki, bağışlamasını bilmeyenin, 

Allah katında hiçbir sevabı olmaz elbet! 

(860) gururu bırakırsan iki cihanda da iltifat görürsün: 

Git, gözünü kapa da, gönlün göz olsun bütün! 

Sana öyle bir gözden, başka cihan görünsün! 

Eğer sen, kendini beğenmekten kurtulursan, 

Yaptığın işlerin hepsi beğenilir, o gün! 

SONUÇ 

Şüphesiz  rubailerdeki  tespitler  bu  kadarla  sınırlı  değildir.  Bu  nedenle  başlığımızı  “Sosyolojik 

Okuma  II”  olarak  seçtik.  Bu  metni  500  rubaiyi  dikkate  alarak  hazırladık.  Mevlana’nın  bütün  rubaileri 

Şefik  Can’ın  derlemesi  itibariyle  2217  civarındadır.  Ancak  bu  rakam  tekrarların  ve  de  kendisine  ait 

olmadığı  sonradan  tespit  edilenlerle  2188’e  düşmüştür.  Kalan  rubailer  de  başka  çalışmalarla  dikkatle 

incelenerek bu minval üzere sonuçlar elde edilecektir.  



KAYNAKÇA 

Çelebi, Nilgün (2001). Sosoyoloji ve Metodoloji Yazıları. Ankara. 

Karaismailoğlu, Adnan (2005). Mevlana ve Kültürümüz. Konya. 

Aktay, Yasin (2005). Mevlanaya Sosylojik Bir Yaklaşım(Mülakat). Bilgi Yolu 5/8. 

Güzel, Ahmet (2007). Aşkın Simurgu. Konya. 

Avşar, Ziya (2007). Sırların Dili (Bütün Rubailer). Konya. 

 

 


378 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 

 


TÜRKMEN SÖZ ÝASALYŞYNYŇ WAJYP MESELELERI 

Maral Annayewna TAGANOWA

 

Jem:  Türkmen  dilinde  sözýasalyşyň  meselelerini  öwrenmek  uly  gyzyklanma  döredýär.  Türkmen  dil 



biliminde  söz  ýasalyşynyň  sözleriň  formal-semantik  gatnaşyklary,  söz  ýasalyş  gatnaşyklary,  tipleri  we 

gatnaşyklary, söz ýasalyş öýjükleri ýaly meseleleri wajyp hasaplanylýar.  



Açar Sözler: türkmen dili, söz ýasalyş, formal-semantik gatnaşyklar, söz ýasalyş öýjükleri. 

The Important Problems of Turkmen Derivations 

Abstract: The great interest inTurkmen language is the study of the problem  

of  derivations.  The  important  problems  of  Turkmen  linguistics  are  formal  semantic  relations  of  words, 

derivation connections, types and relationship, formative families and exc.  

Key words: Turkmen language, word formation, derivation, formal semantic relations, formative families. 

Bütin dünýä dil biliminde bolşy ýaly, türkmen dil biliminde-de söz ýasalyş dil biliminiň aýratyn bir 

bölümi  hökmünde  XX  asyryň  90-njy  ýylllarynda  öwrenilmäge  başlandy.  Sözleriň  düzümi,  kök  söz, 

goşulmalar  baradaky  düşünjelere,  olar  bilen  baglanyşykly  meselelere  näçe  köp  üns  berip,  olary  çuňňur 

öwrendigiňçe, şonça-da söz ýasalyş bilen bagly çözülmeli meseleleriň köpdügi ýüze çykýar. 

Söz  ýasalyşyň  özboluşlylygy  dünýä  dilleriniň  materiallarynyň  esasynda  eýýäm  XIX  asyrda  köp 

işleriň ýazylmagyna getirýär. Ol işlerde söz ýasalyşyň ençeme meseleleri beýan edilipdir. Şol döwürden 

bäri  söz  ýasalyşyň  meselelerine  bagyşlanan  dürli  häsiýetli  işler,  ýagny  kandidatlyk  we  doktorlyk 

dissertasiýalar, monografiýalar we okuw gollanmalary we ş.m. ýazylýar. 

Söz  ýasalyşyň  meselelerine  ünsli  seretmek  türk  lingwistlerine  mahsusdygyny  oňa  bagyşlanan 

işlerden  görmek  bolýar.  E.W.Sewortýan  häzirki  zaman  türk  dil  bilimi  ilki  bilen  söz  ýasalyşa  degişli 

derňewlerden  başlaýar  diýmek  bolar  diýip dogry  belleýär  (Sewortýan:  1966:  7-8).  Söz  ýasalyşa  degişli 

materiallary ýygnamak we ulgamlaşdyrmak bilen bilelikde türki dillerinde söz ýasalyşyň serişdeleri we 

ýollary boýunça derňew alyp barmak bilen, türkologlar öwrenilýän dil hadysalarynyň manysyna aýratyn 

üns berip, formal we taryhy tarapyna ünsi çekipdirler. Türki dilleri boýunça soňky ýyllarda, ýagny XXI 

asyrda  neşir  edilen  işlerde  türki  dillerini,  esasan  hen  onuň  söz  ýasalyşyny  öwrenmäge  täzeçe 

çemeleşmeleriň  duşýandygyny  görmek  bolýar  (Ganiýew,  2000,  2009,  2015;  Guzew,2015;  Korkmaz, 

2003;  Esipowa,  2010;  Erdal,1991;  Işbaýew,  1996;  Berta,  1996;  Abdullina,  2001;  Azarh,2000; 

Andreýewa,  2002;  Braýmud,  2009;  Džalilow,1990;  Doržu,2005;  Bawuu-Sýurýun,2000;  Darža,  2006; 

Ondar, 2000, Tarakanowa, 2008; Tadykin, 2002; Kolesnikowa, 2004). 

Häzirki  zaman  türkologiýasynda  degşirme-deňeşdirme  dil  biliminiň  çäginde  geçirilýän  ylmy-

barlaglar has giň gerime eýe bolýar. Türki dil biliminde haýsydyr bir türki diliniň söz ýasalyşyň haýsydyr 

bir  bölüminde  gelip  çykyşy  boýunça  garyndaş  ýa-da  garyndaş  bolmadyk  diller  bilen  degşirmek  arkaly 

aýratynlygy  ýüze  çykarylýar.  Munda  esasan  söz  ýasalyşyň  affiksal  ugruna  ýykgyn  edilýär.  Affiksleriň 

funksional-semantik  ewolýusiýasyny  öwrenmek  täze  ugur  hökmünde  görülýär.  Onda  affiksiň 

semantikasynyň ol ýa-da beýleki görnüşiniň ýuwaş-ýuwaşdan üýtgemegini (grammatik ýa-da kategorial 

we hususy we şahsy) ýa-da bir funksiýadan beýlekä (söz ýasalyş, formaýasalyş, söz üýtgediş) geçmegi 

göz öňünde tutulýar (Çarekow, 1989: 6-7). 

Ýakyn wagtlara çenli türkologiýada wajyp söz ýasalyş düşünjeleri bolan söz ýasalyş gatnaşyklary, 

motiwasiýa bazasy, ýasaýjy söz, ýasama söz, söz ýasaýjy jübüt, söz ýasaýjy tip, söz ýasalyşyň birlikleri 

we  başga-da  köp  düşünje  öwrenilmändi,  indi  olar  giňişleýin  ylmy-barlag  işleriniň  esasyny  düzýärler. 

Alymlar esasy iki sany meseläni çözmek has wajyp hasap edýärler. Olara türki dilleriniň söz ýasalyşynyň 

ulgamlaýyn  gurluşynyň  meselelerini  işläp  düzmek  we  söz  ýasalyşyň  diliň  beýleki  ýaruslary  bilen 

arabaglanyşygyny ýüze çykarmak degişli bolup durýar. Bu ugurda edilýän işler köp. Olarda söz ýasalyş 

ulgamynyň esasy birliklerini kesgitlemek, olaryň düzümini anyklamak, ulgamdaky her bir birligiň ornuny 

anyklamak,  söz  ýasalyşyň  ähli  birlikleriniň  arabaglanyşygyny  we  özara  gatnaşygyny  öwrenmek  ýaly 

meselelere üns berilýär. 

                                                      

 

Türkmenistanyň Ylymlar Akademiýasynyň Milli golýazmalar instituty, manyeje@mail.ru



 

380 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 

 Türki  dilleriniň  köpüsi  üçin  häzirki  zamanda  hem  asyl  we  ýasama  sözleriň  massiwini  ýüze 

çykarmak,  olaryň  ähli  söz  toparlarynyň  materialynda  mukdar  gatnaşygyny  anyklamak,  her  söz 

toparyndaky ýasama sözleriň doly klassifikasiýasyny bermek wajyp bolup galýar. Bu türkmen diline hem 

degişlidir.  Her  bir  türki  diliniň  söz  ýasalyşynyň  wajyp  meselesi  bolup,  her  bir  söz  toparynyň  ähli  söz 

ýasalyş  modelleriniň  doly  düzümini  anyklamak  şolaryň  esasysy  bolup  durýar.  Şeýle  inwentirizasiýa 

olaryň häzirki zaman söz  ulgamynda işjeňligini ýa-da önümliligini ýüze çykarmaga  mümkinçilik berer. 

Mundan başga-da, her bir söz toparynyň söz ýasalyş öýjükleriniň ähli gurluş tiplerini ýüze çykarmak we 

öwrenmek gerek, hem-de olaryň tipologiýasynyň düzmek gerek.  

Türkmen diline degişli P.Azymowyň (Azymow, 1950, 1969), A.Borjakowyň (Borjakow, 1993) рт 

we beýlekileriň işlerini mysal getirmek bolar. 

Belli  bir  derejede  edilýän  işleriň  bardygyna  seretmezden,  türkmen  dil  biliminde  söz  ýasalyşyň 

işlenilmeli wajyp meseleleriniň we ugurlarynyň az däldigini görmek bolýar. Ýokarda umumy türkologiýa 

degişli meselerden ugur almak bilen türkmen dil biliminde hem söz ýasalyşyň aşakdaky ýaly meseleriniň 

çözülmegine garaşýandygyny görmek bolýar: 

1. Söz ýasalyşyň esasy obýekti şekil we many (gurluş we many) taýdan çylşyrymly birligi emele 

getirýän söz bolandygy üçinem bu ylmyň esasy wajyp usullarynyň biri gurluş-many usuldyr.  Ol arkaly 

her bir gurluş birligini hem many taýdan, hem her bir sözdäki manyny onuň şekiliniň ýüze çykyş serişdesi 

bilen bilelikde öwrenýär. Ähli söz ýasalyş kategoriýalar we hadysalar iki tarapdan öwrenilýär: aňladylyşy 

we  mazmun  taýdan.  Bu  usul  türkmen  dil  biliminde  köp  lingwistik  açyşlaryň  üstünden  barmaga  kömek 

edýär. 


2. Söz ýasalyşda derňew geçirmegiň söňky döwürde iň bir köp ulanylmaga başlanan we oňyn netije 

berýän usul hökmünde funksional prinsip hem bellidir. Bu usul haýsydyr bir dil hadysasynyň lingwistik 

hyzmatynyň  esasynda  ýüze  çykarylmagyna  üns  berýär  (nominatiw,  kommunikatiw,  semantik,  gurluş, 

stilistik we beýlekiler). 

3.  Söz  ýasalyş  teoriýasynda  derňew  edilýän  materialy  öwrenmekde  sinhroniýanyň  we 

diahroniýanyň prinsiplerini tapawutlandyrmak hem uly orun eýeleýär. Sinhronik usulda morfemalar söz 

ýasalyş  ulgamynyň  häzirki  zamandaky  ýagdaýyny  derňemegi,  şol  ulgamyň  faktlaryny,  hadysalaryny, 

elementlerini söz ýasalyş prosesiniň ahyrky netijelerini göz öňünde tutup öwrenilýär, başgaça oňa statik 

aspekt  hem  diýilýär.  Türkmen  dilinde  şu  günki  güne  çenli  geçirilen  söz  ýasalyşa  degişli  derňewleriň 

köpüsi statik ugur boýunça alnyp baryldy diýsek ýalňyş bolmaz. Bu ugry doly ulanyp geçirilen derňew 

diliň häzirki ýagdaýyny bilmek we beýan etmek üçin gymmatly maglumatlary berip bilýär. 

Diahronik  usul  türkmen  dilinde  esasy  ösdürilmeli  we  giňden  ulanylmaly  ugur  bolup  durýar.  Bu 

usulyň  kömegi  bilen  söz  emele  geliş  we  ösüş  aýratynlygyna  üns  berilýär  hem-de  ony  taryhy  hadysa 

hökmünde öwrenmegi  göz öňünde tutýar. Munda sözüň ýa-da onuň belli bir bölegi bilen baglanyşykly 

bolup geçýän ähli özgerişlere üns berilýär. 

Derňew geçirilende, köplenç, sinhron we diahron söz ýasalyşyň netijelerini gabat gelmeýändigini 

görmek bolýar. Mysal hökmünde şu mysala üns berip bolýar. Eger diahronik nukdaýnazardan göz, agyz 

sözlerindäki z gadymy ikilik sanynyň  görkezijisi bolup, bu sözler iki morfemadan ybaratdyr. Sinhronik 

nukdaýnazardan bolsa, olar böleklere bölüp bolmaýan sözlerdir. 

Dil biliminde söz ýasalyş derňewini geçirmek üçin, häzirki döwürde söz ýasalyşda esasy ulanylýan 

usul  sinhronik-beýan  ediliş  bolsa-da,  köp  alymlar  bu  usullaryň  (sinhroniki  we  diahroniki)  ikisinem 

bilelikde ulanmagyň mümkindigini belleýärler. Türkmen diliniň materiallary derňelende hem şeýle edilse, 

gowy  netijeler  gazanyp  bolar.  Sebäbi  söz  ýasalyş  prosesisiniň  netijelerini  bu  usullaryň  biri-birinden 

üzňelikde öwrenmek  mümkin däl. Sinhroniýa bilen  diahroniýanyň biri-biri bilen aýrylmaz baglanyşygy 

barada I.A.Boduen de Kurtene örän gowy jaýdar aýdypdyr. Ol dilde hereketsiz zadyň bolmaýandygyny, 

rahat,  duran,  doňup  galan  ýaly  hadysalar  diňe  göwnümizedigini,  bu  kiçijek  üýtgeşmeleriň  şertinde 

hereketiň  özboluşly  ýagdaýdygyny  we  statikanyň  öz  gezeginde  dinamikanyň  özboluşly  ýagdaýy  bolup 

durýandygyny belleýär (Бодуэн де Куртенэ, 1963: 349). 

Türkmen  dil  biliminde  esasy  üns  berilmeli  meseleleriň  biri  hem  söz  ýasalyş  öýjügi,  söz  ýasalyş 

maşgalasy,  söz  ýasalyş  paradigmasy  ýaly  meselelerdir.  Bu  ugurdan  sözleriň  ýasalyşyny  öwrenmegiň 

ähmiýetiniň uludugyny geçirilýän derňewler görkezýär (Taganowa, 2015: 117).  

Sözüň  söz  ýasalyş  paradigmasy  barada  aýdylanda  bolsa,  ol  bir  kökden  ýasalan  ähli  sözleriň 

mümkin  bolan  toplumydyr.  Olaryň  arasyndaky  many  gatnaşyk  ýitmän,  saklanyp  galýar.  Başgaça 

aýdylanda,  ol  ilkinji  derejeli  ýasaýjylyk  bilen  tapawutlanýan  söz  ýasalyş  öýjügidir.  Söz  toparynyň 


381 

Maral Annayewna TAGANOWA/Türkmen Söz yasalışının Wajıp Meseleleri  

paradigmasyna  bir  kökden  emele  gelen,  ähli  bolup  biläýjek  ýasama  sözler  degişlidir.  Şeýlelikde,  söz 

ýasalyş  paradigmasy  aýratyn  alnan  sözüň  we  söz  toparynyň  morfologik  paradigmasyna  meňzeş  bolup 

durýar. 

7. Sözler ýasalyş aýratynlygy boýunça derňelende, onuň gurluşynda bolup geçýän ähli özgerişleri 

göz  öňünde  tutmaly  bolýar.  Ol  özgerişler  iki  topara  bölünýär  we  sözüň  gurluşynda  içki  hem  daşky 

özgerişler bolup geçýär. Daşky özgerişlere transformasiýa, deformasiýa, transaffiksasiýa transuffiksasiýa 



we  transfleksiýa),  gysgaltma,  desuffiksasiýa,  dekomponizasiýa,  orun  çalyşma  girýän  bolsa,  içki 

üýtgeşmelere  transstilýasiýa,  transsemantizasiýa,  desemantizasiýa,  transmodelýasiýa  we  demodelýasiýa 

hadysalary degişlidir. Bu hadysalaryň her biri boýunça çuňňur derňew geçirmek gerekdir. 

8.  Türkmen  dil  biliminde  söz  ýasalyş  mehanizmini    öwrenmek  hem  üns  merkezinde  duran 

meseleleriň  biridir.  Belli  bolşy  ýaly,  diliň  söz  ýasalyş  mehanizmi  ýerine  ýetirýän  hyzmaty  boýunça 

birmeňzeş  däl.  Umuman,  ony  bäş  gornüşe  bölýärler  we  olar  öwrenilýän  dilde  gepleýän  adamyň 

kommunikatiw maksadyny ýüze çykarylyşyny ýüze çykarýar. Olar indiki ýagdaýlarda ýüze çykýar. Şol 

dilde  gepleýän  adam  haýsydyr  bir  zady  atlandyrjak  bolanda,  hususy  nominatiw  hyzmat  (1),  jümläniň 

sintaktik  gurluşyny  üýtgetjek  bolsa,  konstruktiw  hyzmat  (2),  eger  sözleýji  has  gysgaça  atlandyrmagy 

amala aşyrmak islese, kompressiw hyzmat (3), eger haýsydyr bir ekspressiw şekili aljak bolsa, ekspressiw 

hyzmat (4), eger  sözleýşiň belli bir görnüşine degişli serişdeleri ulansa, stilistik hyzmat (5) ýüze çykýar. 

Olar aýratynlykda öwrenilse, söz ýasalyş ylmynyň esasy meseleleriniň doly çözülmegine getirer. 

9.  Şeýlelikde,  umumy  dil  biliminde,  türküşynaslykda  we  türkmen  dil  biliminde  söz  ýasalyşyň 

öwrenilişi  bilen  tanyşylanda,  bu  mesele  boýunça  sinhron  we  diahron  söz  ýasalyşyň  tapawudy  we  biri-

birine  gatnaşygy,  sinhron  söz  ýasalyşyň  dinamikasy;  söz  ýasalyş  derňewiniň  usulyýeti,  söz  ýasalyşyň 

dürli  ýollary,  şeýle-de  onuň  sintaksise  bolan  gatnaşygy,  söz  ýasalyş  modelirowaniýasynyň  meseleleri, 

ýasama  we  goşma  sözleriň  nominatiw  funksiýasy  we  beýlekileriň  öwrenilişine  üns  berlendigini  göz 

ýetirildi. Käbir söz ýasalyş usulynda prefiksasiýanyň orny (onuň söz goşulyşa gatnaşygy, söz ýasalyşyň 

usuly hökmünde özbaşdaklygy) onuň suffiksasiýa bilen bilelikde affiksal söz ýasalyşa gatnaşygy “ýarym 

affiksasiýanyň” bolmagy – onuň söz ýasalyşa we affiksasiýa gatnaşygy we söz ýasalyşyň özbaşdak usuly 

hasaplanmagy: söz ýasalyş manysynyň anyklanmagy, söz ýasalyş paradigmasy, söz ýasalyş zynjyry, söz 

ýasalyş öýjügi, söz ýasalyşyň tekstiň nazaryýetindäki hyzmaty ýaly meseleler öz çözgüdini tapyp başlady.  

Çuňňur  öwrenilmeli  meseleleriň  hataryna  sözler  goşulmalar  arkaly  ýasalanda,  ýüze  çykýan 

hadysalar,  önümli  we  önümsiz  goşulmalar,  kök  söz  bilen  ýasama  sözüň  many  gatnaşygy,  goşulmalar 

goşulanda, ýüze çykýan manylar, söz ýasalyş öýjüginiň emele geliş kanunalaýyklyklary, söz ýasalyş bilen 

şekil ýasalyşyň aratapawudy, olaryň söz ýasalyş öýjügindäki orny ýaly birnäçe meseleler degişlidir. 

Häzirki döwürde sözleriň diňe bir häzirki zamandaky düzümine däl, eýsem olaryň taryhyna degişli 

jedelli meseleler hem öz çözgüdini tapmaga başlady.  




Достарыңызбен бөлісу:
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   102




©emirsaba.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет