KAYNAKÇA
Kononov A.N., Biobibliografiçeskiy slovar oteçestvennıh tyurkologov dooktabriskiy period. – Moskova: Nauka,
1974. - 340 s.
Kononov A.N., İstoriya izuçeniya tyurkskih yazıkov v Rossiyi. – Leningrad:Nauka, 1975.
20
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
UYGURLARDA MUSKACILIK VE MUSKA ÇEŞİTLERİ
Doç. Dr. Adem ÖGER
Özet: Uygurlar, köklü ve zengin kültür birikimiyle Türk kültürünün oluşumu ve gelişiminde önemli bir yere
sahiptir. Doğu Türkistan coğrafyası ve Uygurlar, Türk düşünce ve inanç sistemi, mitolojisi, resim ve müzik
sanatı, ritüeller, geleneksel sohbet toplantıları gibi araştırmalarda önemli veriler sağlamaktadır. Uygurlar
arasında “tumar” olarak adlandırılan “muska” ve bu bağlamdaki uygulamalar ayrı bir yere sahiptir. İslam
öncesi Türk inançlarından beslenen ve İslamiyet’in kabulüyle birlikte farklı bir yapıya bürünen “muska” ve
“muskacılık” Uygurlar arasında çok yaygın bir gelenektir. Uygurların sözlü gelenek zemininde devam
ettirdikleri bu gelenek, Çağatay yazı dilinin kullanıldığı 15. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kadar farklı
eserlerle yazılı hale de getirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Uygur, muska, sihir.
Amulet Tradıtıon and Amulet Types in Uyghurs
Abstract: Uyghurs, which has rooted and rich cultural heritage, has an important place in formation and
development of Turkish culture. East Turkestan geography and Uyghurs provide important data in
researches, such as traditional conversation meetings, rituals, pictures and music art, mythology, thought and
belief system of the Turkish. “Amulet” called “Tumar” among the Uyghurs and applications in this context
has a separate place. “Amulet” and “amulet tradition” is a very common tradition among Uyghurs. This
custom had been fed from the pre-Islamic Turkish beliefs and obtained a different structure with the adoption
of Islam. This tradition has been continued in floor of the oral tradition of the Uyghurs. Furthermore, this
tradition has been made written with different work until the beginning of the 20th century from 15 the
century, when in those years was used Chagatai literary language.
Keywords: Uyghur, amulet, magic.
Uygurlar “muska” için “tumar”; “muskacılık” için “tumarçilik” kelimesini kullanmaktadırlar.
Arapça “tūmār” kelimesi, Türkiye Türkçesine “tomar”; Uygur Türkçesine ise “tumar” şeklinde geçmiştir.
Bu kelime, Türkiye Türkçesinde “Dürülerek boru biçimi verilmiş deriler veya kâğıtlar” anlamına
gelmektedir (Türkçe Sözlük, 1988: 1481). Tumar kelimesi, Uygur Türkçesinde “Eski adet gereği göz
değmesinden, beladan ve cinden koruduğuna inanılan, içine dua yazılı kâğıt konulan üçgen şeklindeki
kumaş. İnsanlar boynuna, saçına asar ya da elbisesinin içine diker.” şeklinde tanımlanmaktadır (Uyğur
Tiliniñ İzahlik Luğiti: 1991, 344) Bir başka ifadeyle tumar, “İnsanları kötü ruh, kötü göz, kötü dilden
koruyan, insanları aman esen kılan, onlara baht ve saadet getiren “ilahi nesne” anlamına gelmektedir
(Semet vd., 2012: 97).
Tumar kavramının Türkiye Türkçesindeki karşılığı ise “muska”dır. “1. İçinde dinsel veya
büyüleyici bir gücün saklı olduğu sanılan, taşıyanı, takanı veya sahip olanı zararlı etkilerden koruyup
iyilik getirdiğine inanılan bir nesne, yazılı kâğıt vb., hamaylı, 2. Üçgen biçiminde katlanmış olan şey”
(Türkçe Sözlük: 1988, 1046) anlamına gelen muska ve buna bağlı uygulamalar Uygurlarda doğumdan
ölüme hayatın her aşamasında ve alanında yaygın olan bir gelenektir.
Muska, bazı hastalık ve afetlerden koruduğuna ya da bunları giderdiğine inanılarak üstte taşınan,
suda eritilerek içilen veya yakılıp tütsülenen yazılı kâğıdı ifade eder. Muskacılıkta muska yazan hocanın,
muskaya malzeme teşkil eden yazı ve nesnelerin veya kendisi için muska hazırlanan kişinin etkinliği söz
konusudur. “Ocakçılık” diye bilinen yöntem birincisine, muska için yazılan âyetler ve esmâ-i hüsnâ,
muskanın yazıldığı kâğıt, mürekkep, mahfaza, tarih ve saati ikincisine, hakkında muska yazılan kişiyle
ilgili astrolojik veriler üçüncüsüne örnektir.” (Çelebi, 2006: 267).
Kâinattaki her türlü fenomenin oluşmasını sağlayan sebeplerin henüz bilimsel anlamda
çözümlenemediği tarih öncesi dönemlerde, özellikle hastalık veya ölüm gibi olguların mitolojik sebeplere
atıfla açıklanması, ilkel insanın bu tip hadiselerin meydana gelişini kâinatın farklı yerlerinde bulunduğuna
inandığı bazı doğaüstü güçlerin saldırgan tutumuyla ilişkilendirmesine yol açmıştır. Böyle bir kozmik
düzen anlayışında, saldırgan güçlerin tesirinden korunmak ciddi bir uygulamanın mevcudiyetini gerekli
kılıyordu. Büyü olgusunun korumaya yönelik bir uzantısı olarak muskanın önemi bu noktada ortaya
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi FEF Türk Halk Bilimi Bölümü adem.oger@nevsehir.edu.tr
22
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
çıkmış, muska, hayatı olması arzu edilen ideal düzen içerisine çekmenin en vazgeçilmez metodu gibi
algılanmış ve bu doğrultuda geliştirilmeye çalışılmıştır (Demirci, 2006: 266).
Muskalar genellikle büyünün bozulması, iki kişi arasında muhabbet sağlanması, eşleri birbirine
ısındırma veya soğutma, kısmetin açılması; sebebi belirsiz korku, baş ve karın ağrısı, sara gibi
hastalıkların tedavisi; kıymetli şeylerin çalınmaktan korunması, yitiklerin bulunması; zararlı
hayvanlardan, eşkıya ve zorbalardan korunma, ziraat ve ticaretin hareketlendirilmesi gibi amaçlarla
yapılır. Muskanın nazara karşı korunmak için takılması da söz konusudur (Çelebi: 2006, 267).
Uygurların sosyo-kültürel hayatında muskanın yerini halk arasında yaygın olan bu şiir ortaya
koymaktadır:
Sen qayaqtin kélisen?
Sen nereden gelirsin?
Çiraylikim közi xumar.
Güzelim gözü humar.
Saña tilim tegmisun,
Sana dilim değmesin,
Boynuñğa asqin tiltumar. (Rahman, 2005: 97).
Boynuna as tiltumar.
Hastalıkların sihri-büyüsel ve başka yollarla tedavisi konusunda Kutadgu Bilig’de önemli bilgiler
yer almaktadır. Eserde, bu uygulama ve icracıları için “otaçı” ve “emçi” ifadeleri yer almaktadır.
Olarda birisi otaçı-turur
Kamuğ ig toğaka bu emçi erür (Arat, 1947: 438).
Uygurlarda muskacılık geleneği ve bu bağlamdaki uygulamalar hakkında bilgi veren kaynaklardan
biri Divanü Lügati’t-Türk’tür. Eserde, muska ile ilgili bilgi verilen başlıca kavramlar ve kullanım alanları
şöyledir:
Bitig: Muska (Oğuz lehçesi) (Divanü Lügâti’t-Türk, 2005: 190).
Bitiglik er: Muskası olan adam (Divanü Lügâti’t-Türk, 2005: 52).
Monçuq: Atın boynuna takılan değerli taş, aslan pençesi, muska gibi şeyler
Monçuq: Boncuk. Süs icin boyuna takılan değerli taşlar. (Divanü Lügâti’t-Türk, 2005: 344).
Qovuq: İçi boş olan herhangi bir şey; oyuk. qowuq’un değişik sesletimi.
Yél qovuz bitigi: Cin çarpmasına karşı kullanılan muska (Divanü Lügâti’t-Türk 2005: 444).
Bu kavramların dışında, Türkmen maddesinde, Hakan Şu kendi adıyla anılacak bir şehir kurar ve
oraya bir muskanın raptedilmesini emreder (Divanü Lügâti’t-Türk, 2005: 608).
Türk kültür coğrafyasının bütününde gördüğümüz “tumar/muska” ve bu bağlamdaki uygulamalar,
eski Türk inanç ve düşünce sisteminde yer alan “ruh” anlayışına bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Eski Türk
inanç sistemi içinde koruyucu ruh, iyelerle ilgili olduğu kabul edilen tumar geleneği, kötü ruhları kovmak
veya onlardan gelebilecek zararı engellemek maksadıyla “kutsal” kabul edilen birtakım nesne ve
varlıkların farklı kullanımına dayanmaktadır. Örneğin; Eski Türk dini içinde önemli bir yere sahip olan
“kurt”, “deve”, “boğa”, “taş”, “demir” ve “kartal” gibi varlık ve nesnelerin insanları kötü ruhlardan
koruyacağına olan inanış, sonraki dönemlerde bu varlıkların ya da bunlara ait bir parçanın “tumar/muska”
şeklinde kullanımını ortaya çıkarmıştır. İslamiyetin kabulünden sonra kötü ruhlardan korunmanın yanı
sıra insan ilişkilerini de düzenlemek için “tumar/muska” olarak ayet ve duaların kullanılması dikkat
çekmektedir.
Uygur Türklerinin muskacılık geleneğini incelediğimizde, İslam öncesi inanç ve düşünce sistemine
bağlı uygulamaların, İslamiyet sonrasında da devam ettiğini ve zaman içinde eski pratiklerle İslam dini
bağlamında teşekkül eden yeni uygulamaların bir arada kullanıldığını görmekteyiz. Uygurlarda
muskacılık ve bu bağlamdaki uygulamaları iki başlık altında toplayabiliriz:
1.Kötü ruhlardan korunmak amacıyla yapılan musklalar
1.1.Kurdun âşık kemiği (söñek tumar): Uygurlarda kurdun âşık kemiği muska olarak kullanılır.
Bunu yanında taşıyan kişiye kötü ruhlardan zarar gelmeyeceğine ve bunun uğur getireceğine inanılır.
Yeni doğmuş bebeğin hastalıktan uzak olması için beşiğine asılır (Abudukelimı, 2006: 30; Abdurehim:
2006, 291).
1.2.Yılan boynuzu (müñgüz tumar): Uygurlarda bir beze sarılarak üçgen şeklinde katlanan yılan
boynuzu, muska olarak kullanılmaktadır. Boynuzu yanında taşıyan kişiyi kem gözlerden ve kötü
ruhlardan koruduğuna inanılır. Yılan boynuzu “koruyucu”, “baht getirici” olarak bilinir (Abdurehim,
2006: 293). Boynuzu taşıyan kimsenin talihli olacağına inanılır, kara basmaz, belaya kazaya uğramaz,
23
Doç. Dr. Adem ÖGER/Uygurlarda Muskacılık ve Muska Çeşitleri
yaptığı işi iyi sonuçlanır. Günümüzde boynuza dua okutulup üçgen şeklinde bir beze sararak muska
şeklinde taşınması yaygın bir gelenektir (Naman, 2013: 71).
1.3.Deve yünü (yüñ tumar): Uygurlarda devenin yünü kutsal kabul edilip muska olarak
kullanılmaktadır. Çoğunlukla kadınlar, albastıdan korunmak için hamilelik dönemlerinde deve yününü ip
şeklinde eğirip boynuna asar, ceketinin içinde saklar ya da yatağının altına koyar. Doğumdan sonra ise ip
şeklinde eğirip bebeğin boynuna, bileğine ya da yatağının altına kıstırılır (Abdurehim, 2006: 293-294).
1.4.Boğa derisi (tére tumar): Uygurlarda boğa derisi de muska olarak kullanılmaktadır. Kötü
ruhlardan veya nazar değmesinden korunmak için bir mollaya muska yazdırılır. Molla bir parça beyaz
kağıda ayetler yazar ve onu üç köşeli katlar, ondan sonra boğa dersine sarar. İnsanlar bunu boyna asarlar
ya da ceketin astarına dikerler. Eski dönemlerde sadece boğa derisi muska olarak kullanılırken, sonraki
dönemlerde kağıda yazılan muskalar boğa derisine sarılarak taşınır hale gelmiştir (Abdurehim, 2006:
294).
1.5.Kaştaşı (taş tumar): Muska olarak kullanılan kaştaşı, Hoten’in Yorunkaş nehrinden
çıkarılmaktadır. Uygurlarda kaştaşı bulunan eve cin girmez, bebekler uyuyup kalsa yastığının altına
koysan bebeği al basmaz, kaştaşını eve assan hastalık gelmez, cin değmez, sefere çıktığında yanına alsan
işlerin iyi sonuçlanır inanış hakimdir (Naman, 2013: 71). Halk arasında “Kaştaşını yanında taşıyan kızlara
göz değmez, erkekleri şimşek çarpmaz” sözü vardır. Göz boncuğu adı verilen taş da (küçük yuvarlak taş)
bu maksatla kullanılır. Ortasına ip geçirilip boyna asılır (Abdurehim, 2006: 295).
1.6.Demir (tömür tumar): Uygurlarda bıçak, çapa, balta gibi demirden yapılan ve keskin olan
nesneler de muska veya koruyucu olarak kullanılmaktadır. Özellikle loğusa kadınları albastıdan korumak
için annenin ya da çocuğun yastığının yanına konur. Böylece kötü ruhların yaklaşamayacağına inanılır
(Abdurehim, 2006: 296).
1.7.Toprak tumar: Uygurlarda “göbeğimin kanının aktığı yerin toprağı” diyerek gurbete çıkan bir
kişi küçük bir keseye toprak koyar ve boynuna asar.
1.8.Bürküt tırnağı (tırnak tumar): Uygurlarda kartalın ayağı muska olarak kullanılmaktadır
(Naman, 2013: 70).
1.9.Renkli tengeler (tenge tumar): Altın, gümüş veya yeşil renkteki yarım ay ya da güneş
şeklinde ortası delik eski paraların muska şeklinde kullanma söz konusudur. Çok eski bir gelenek
günümüzde de devam etmektedir (Naman, 2013: 70).
1.10. Tiltumar: İnsanların kem göz, kötü söz ve kötü ruhlardan korunmak amacıyla yaptırdıkları
muska çeşididir. Bu muska aynı zamanda insanların arzuladığı şeyleri elde etmek için yaptırılmaktadır.
Genelde Uygurlarda tumar için sarı köpeğin tüyü, yaşlı söğüt ağacının dalı, eski ceketin bir parçası ve
anne-babanın kirpiği ya da saçı, adrasman otu gibi nesneler küçük bir bez parçasına sarılıp üçgen şeklinde
dikilerek “Dili kötünün dilinden, gözü kötünün gözünden saklayasın Allahım!” diyerek bebeklerin
boynuna, koluna asılır ve doğum yapmış kadının yanına konur. Bundan başka “köz munçak” (göz
boncuğu) adı verilen siyah veya al yuvarlak taşlara ip geçirilerek çocukların boynuna veya beşiğine asılır
(Rahman vd., 2005: 98). Tiltumar, çetnek ve kokak olmak üzere ikiye ayrılır. Çetnek muska, kötü sözlü
kişilerin sözü nedeniyle bebeklerin hasta olması ya da ölmesini engellemek için yapılır. Konak muska ise
kötü ruhların insanları korkutmasına bağlı olarak ortaya çıkan hastalığı engellemek için yapılır. Bağ-
bahçelere “kem göz”den zarar gelmemesi için ise köpeğin kafatası, eşeğin kellesi, kara garganın ölüsü
asılır (Semet vd., 2012: 74). Ölmüş atalarla ilgili birtakım unsurlar da muska olarak kullanılmaktadır.
Örneğin Lopnur Uygurlarında ölen bir kişi uzun bir yaşam sürmüşse onun cenazesi yıkanırken kullanılan
eldiven, ölen kişinin çocuklarına ve torunlarına verilir. Onlardan birinin gözü ağrıdığında veya başına
sıcak geçtiğinde, onu özlediklerinde gözüne sürerler (Semet vd., 2012: 76-77).
2. Baht ve saadet dilemek için yazılan tumarlar
Uygurlar arasında en yaygın olan muska türüdür. “Perihun”, “cinkeş”, “dahan”ların yanı sıra
“mollam” adı verilen kişiler de muska yazmaktadır. Bir kâğıda ayet veya dualar yazılır ve bu kâğıt deri ya
da kumaşa sarılıp üçgen şeklinde katlanır, boyna veya bileğe asılır. Uygurlarda çok eskiden beri “baht
muskasını bir kişi yanında taşırsa, kötü ruhlar yaklaşamaz ve muradına maksadına erişir” inancı vardır.
Yine bu muskaynın dükkâna asıldığı zaman ticaretin bereketli olacağına inanılır. Hamile kadınlar
doğumunun kolay olması için bu muskayı boynuna asar. Yine ağıldaki hayvanların sürekli ölmesi
durumunda, bunu engellemek için ağıla bu muska asılır. Yaşlılar, kurdun âşık kemiği, boğa derisi, deve
yünü ve yada taşını muska şeklinde yapıp yanlarında taşıdıklarında bunlar vasıtasıyla bahtlarının iyi ve
işlerinin yolunda olacağına inanırlar (Semet vd., 2012: 73).
24
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
3. İnsan ilişkilerini etkilemek için yapılan muskalar
3.1. İssitku: Evli çiftlerin ilişkisini kuvvetlendirme ya da bir erkek ile kızın birbirine kavuşmasını
sağlama ve çocuk ile ebeveyn arasındaki muhabbeti arttırma için yapılan muskadır. Bu muska, sadece
“bahşı”, “perihon”, “cinkeş”, “issitkuçi” ve “dahan” diye adlandırılan sihir bilen kişilerce yapılır. Bunun
yapılmasında ebced hesabı ve yıldıznameden yararlanılır. Muska yaptırmak isteyen kişi kendi adını ve
annesinin adını söyler. İssitkuçi bu harflerden ebced hesabıyla bir sayı bulur ve bu sayıyı 12’ye böler.
Kalan sayı o kişinin yıldızı olarak kabul edilir. Bu yıldızın özelliği ve ona tesir edebilecek ayetleri
“Kaside-i Süleyman”, “Kenzu’l- Hüseyni”, “Hacetmenler” gibi muska kitaplarından bularak onu şeker,
zepe, ipar, hurma ve navat gibi güzel kokulu bir yiyeceğe üfler ya da kâğıda muska şeklinde yazar. Uygur
issitkuçiler, bu işlemi genellikle zöhre, müşteri, şemsi saatinde ve özellikle de cuma günü yaparlar. Çünkü
bu saat ve günde yapılan muskanın daha da güçlü olacağına inanılır (Semet vd., 2012: 74-75). Bu muska
yapıldıktan sonra, muskayı yaptıran kişi tesiri altında bırakmak istediği kişinin başında üç kez
döndürdüğü muskayı yanında taşır, ocağın dibine gömer ya da bir taşın (taş ne kadar ağır olursa o kadar
etkili olur) altına koyar. Böylece sihir yapılan kişinin daha çabuk etkileneceğine inanılır. Ayrıca bu tür
muska, etkilemek istediği kişinin kapısının önündeki ağaca asılır ve rüzgârın etkisiyle bu muska
sallandıkça aşk ateşinin daha da alevleneceğine inanılır. Bir yıllık uzak yerde bile olsa etkili olur, inancı
vardır (Semet vd., 2012: 75).
3.2. Sovutku: Bu tarz muska daha çok yeni evlenmiş ya da birbirini seven kız ile oğlanın
muhabbetini bozmak amacıyla yapılmaktadır. Bu tarz muska, issitkuçi muska yapanlar tarafından
yapılmaktadır ve onun tersi efsun ve ayetler kullanılmaktadır. Burada issitkuçide kullanılan tatlı ve hoş
kokulu yiyeceklerin tersine sarımsak, soğan, biber, kurbağa gibi kötü kokulu ve acı nesnelerin üzerine
okuma söz konusudur (Semet vd., 2012: 75-76). İssitku ve sovutkuda, işlem yapılan kişinin bunu
bilmemesi gerekir. Bildiği takdirde yapılan muskanın tesiri yoktur. İkincisi her iki muska yapımında da
muskayı yaptıran kişinin temiz olması şarttır. Üçüncüsü bu muskalarda kullanılan yiyecek ve nesnelerin
zepe, şeker, hurma, soğan, sarımsak, biber gibi tadının keskin olması şarttır. Ayrıca kakkuk konan dala
okuyup onu sihir yapılan kişinin geçeceği yola gömüp koymak ya da sihr ile etkilenmek istenen kişiyi bu
dalın yanından geçirmek ya da Cuma günü kakkukun kustuğu kana efsun okumak gibi uygulamalar da
vardır (Semet vd., 2012: 76).
Sonuç
Uygurlarda bebeğin doğumu ile başlayan muska ve bu minvaldeki uygulamalar, evlilik, eğitim,
ticaret, yolculuk, savaş gibi hayatın her alanında ve ömür boyu devam etmektedir. Eski Türk inanış ve
düşünce sistemi temelinde şekillenen muskacılık geleneği, zamanla ayet ve duaların da kullanımıyla farklı
bir şekle bürünmüştür. Kötü ruhlardan korunmak maksadıyla yapılan muska, sonraki dönemlerde insan
ilişkilerini etkilemek için yapılmaya başlanmıştır.
KAYNAKÇA
Türkçe Sözlük (1988). Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.
Uyğur Tiliniñ İzahlik Luğiti, (1991). Milletler Neşriyatı, Pekin.
Semet, A. (2012). Dilara Ebeydullam, “Uyğurlarda Tumar ve Tumarniñ Türliri Toğrisida”, Şincañ Üniversitesi İlmiy
Jurnili, S. 1.
Şincañ Üniversitéti Milletler Folklor Moziyi, (2005). Hzl. Abdukerim Rahman vd., Şincañ Üniversitéti Neşriyati.
Çelebi, İ. (2006). “Muska”, İslam Ansiklopedisi, XXXI, TDV Yayınları, Ankara.
Demirci, K. (2006). “Muska”, İslam Ansiklopedisi, XXXI, TDV Yayınları, Ankara 2006.
Yûsuf Hâs Hâcib (2015). Kutadğu Bilig, hzl. Mustafa S. Kaçalin, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara.
Kâşgarlı Mahmûd (2005). Divanü Lügâti’t-Türk, Kabalcı Yayınevi, İstanbul.
Abdurehim, R. (2006). Uyğurlarda Şamanizm, Milletler Neşriyatı, Pekin.
Abudukelimı, B. (2006). Uygur Türklerinin Dinî İnanışları, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek
Lisans Tezi, Ankara.
Naman, H. (2013). “Dolan Medeniyitidiki Tumar ve Riyalliktiki Tilekler”, Dolan, S. 1.
Abdurehim, R. (2006). Uyğurlarda Şamanizm, Milletler Neşriyatı, Pekin.
Reşit Rahmeti Arat, (1947). Kutadgu Bilig I Metin, İstanbul.
DOĞU TÜRKİSTAN’DA MİSYONERLİK FAALİYETLERİ
VE UYGUR TÜRKÇESİ HAKKINDA
Arş. Gör. Adem YELOĞLU
Özet: 1892 yılında Kaşgar’a misyonerlik faaliyetler için gelen İsveçli misyonerler 1912 yılında bölgede bir
matbaa kurmuşlardır. 1938 yılına kadar faaliyet gösteren bu matbaada çok sayıda kitap basılmıştır. Bu
kitapların sayısının çokluğunun yanı sıra çeşitliliği de dikkat çeker. Öyle ki matbaada dini kitapların yanı sıra
ders kitapları da basılmıştır. Bu eserler gerek ses bilgisi gerek şekil bilgisi yönünden Çağatayca’dan farklılık
göstermekle birlikte eski yazı dilinin değiştirilmesi ile oluşan Yeni Uygur Türkçesini takip edebileceğimiz
önemli eserlerdir. Bu matbaada basılan kitaplardan birisi de Hz. Davud’un Zebur’udur. Zebur 1923 yılında
basılmıştır. Basılma amacı da misyonerlik faaliyetinin bir parçasıdır. Bu bildiride Kaşgar’da İsveçlilerin
misyonerlik faaliyetleri çerçevesinde basılan Zebur’un Çin tarafından takip edilen dil politikaları
çerçevesinde sun’i olarak oluşturulan bu günkü Uygur Türkçesi açısından önemi üzerinde durulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Doğu Türkistan, İsveç Misyonerliği Matbaası
Missionary Activities in East Turkestan and About Uighur Turkish
Abstract: The Swedish missionaries, coming to Kasghar in 1892, founded a printing house in the region.
The printing house which was active till 1938 published many books. These books not only numerous but
also covers lots of subjects. For example addition to religious books, textbooks were also published by the
printing house. These Works played a crucial role in development of Uighur Turkic and their language
differs from Chagatai in terms of both phonics and morphology. One of the Works published in the printing
house is the Psalm of the David published in 1923. The aim of the publication of the books must have been
associated with missionary activities. In this study, Kashgar missionary activities in the framework of the
Swedish language policies followed by China Psalms printed in the framework established in the present this
day will focus on the importance of Uighur Turkish.
Достарыңызбен бөлісу: |