ӘДЕБИЕТТЕР
1. Қыдырбекұлы Б. Түгел сөздің түбі бір. – Алматы: Қазақ университеті, 1993.
2. Мұқанұлы Қ. Ана тілі. 1994, №3.
3. Ана тілі. 1997, 24 шілде.
4. Ержанова Ұ. Батыс Қазақстан облысы топонимдерінің этнолингистикалық сипаты. – Алматы, канд. дисс.
1998.
5. Нұрмағамбетова Ә. Бес жүз сөз. – Алматы: Рауан,1994.
6.Сағындықұлы Б. Қазақ тілі лексикасы дамуының этимологиялық негіздері.- Алматы: Санат, 1994.
7. Смағұлова Г. Фразеологизмдердің варианттылығы. – Алматы, 1996.
10
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
KIRGIZ TÜRKÇESİNDEKİ “TÜGÜL” KELİMESİNİN KULLANIMI HAKKINDA BİR
DEĞERLENDİRME
Öğr. Gör. A. OMURALIEVA
Özet: İlk olarak Divanü Lügati’t Türk’te görülen değil kelimesi, bugün en çok Oğuz grubu lehçelerinde
kullanılmaktadır. Ancak Türk dilinin diğer lehçelerinde de çeşitli varyantlarıyla karşımıza çıkar. Oğuz grubu
lehçelerinde daha yaygın bir şekilde kullanılan değil kelimesi, bazı lehçelerde Eski Türkçedeki ermez şekliyle
kullanmaktadır. Fakat zaman zaman çeşitli kullanımlarda değil kelimesi de geçmektedir. Kıpçak grubu
lehçelerinde; tügül, tuvıl, tügel, tül, tuvul, tüwül, dägil, dügül, tue/tuel gibi varyantları bulunan değil
kelimesinin, bugün edat, ek fiilin olumsuzluğu vb. kullanımları vardır. Kırgız Türkçesinde değil kelimesini
tam olarak emes (ET. ermez) kelimesi karşılamaktadır. Ancak bazen tügül kelimesi de kaşımıza çıkar. Kırgız
Türkçesi gramer kitaplarında “tügül” kelimesi, olumsuzluğu bildiren edatlar içinde ele alınır. Yani herhangi
bir düşünceyi, fikri, faktörü yok saymak anlamında kullanılan edatlardandır. Kırgız Türkçesinde “tügül”
kelimesinin yerine; tursun, turgay, turmak edatları da kullanılmaktadır. Tügül kelimesi, Kırgız Türkçesinde
tam olarak Türkiye Türkçesindeki değil kelimesini karşılamasa da bazı durumlarda benzer kullanımlar göze
çarpmaktadır. Bildiride, Kırgız Türkçesinde tügül kelimesinin ne tür kullanımları olduğunu tespit etmeye ve
bu kullanımlarıyla ilgili bir değerlendirme yapmaya çalışacağız.
Anahtar Kelimeler: Kırgız Türkçesi, Edat, Tügül Kelimesi
An Evaluation on The Function of The Word “tügül” in Kyrgyz Language
Abstract: The word değil which has firstly seen at Divanu Lügati’t Türk is mostly used in Oghuz dialects
today. But also it is seen in other Turkic dialects with different variations. As a commonly used form in
Oghuz dialects, değil, is seen as in the Old Turkic form ermez in some of other Turkic dialects. But on
occasion with different functions, we see the değil, too. In Kıpchak, with variations like tügül, tuvıl, tügel,
tül, tuvul, tüwül, dägil, tue/tuel, the word değil is used as a particle or negative form of complementary verb
or etc. In Kyrgyz, değil is equal to emes (OT. ermez). But sometimes we see tügül too. In Kyrgyz grammar
books, “tügül ” is considered as a nugatory particle. It is a particle which is used for ignoring or neglecting
an idea, a thought or a factor. In Kyrgyz tursun, turgay, turmak particles may use instead of “tügül”. Even
Kyrgyz değil is not totally equal to its Turkish variant in some conditions there are resemblances. Purpose of
this proceeding is to establish and evaluate the functions of tügül in Kyrgyz language.
Keywords: Kyrgyz Turkic, Partical, Tügül
İlk olarak Divanü Lügati’t Türk’te görülen değil kelimesi, bugün en çok Oğuz grubu lehçelerinde
kullanılmaktadır. Ancak Türk dilinin diğer lehçelerinde de çeşitli varyantlarıyla karşımıza çıkar. Oğuz
grubu lehçelerinde daha yaygın bir şekilde kullanılan değil kelimesi, bazı lehçelerde Eski Türkçedeki
ermez şekliyle kullanılmaktadır. Fakat zaman zaman çeşitli kullanımlarda değil kelimesi de geçmektedir.
Muhharem Ergin, Eski Türkçede tağ “değil” olumsuzluk edatı ile şahıs zamiri menşeli çekimin ol
“-dır, -dir” bildirme ekinden türediğini söyler. tağ ol - dağ ol, tegül – değül şekline geçmiş. Eski Anadolu
Türkçesinde ve Osmanlıcada uzun zaman değül daha sonra değil kullanılmıştır (Ergin 2000: 364-365)
Tuncer Gülensoy, değil kelimesinin yani edatını Türkiye Türkçesindeki sona gelen edatlar arasına
dahil etmiştir. “Kelimelerin, kelime gruplarının, cümlelerin sonuna gelerek onları önceki ve sonraki
unsurları, kelimelere, kelime gruplarına ve cümlelere bağladığını belirtmiştir (Gülensoy 2005: 585)
Kıpçak grubu lehçelerinde; tügül, tuvıl, tügel, tül, tuvul, tüwül, dägil, dügül, tue/tuel gibi
varyantları bulunan değil kelimesinin, bugün edat, ek fiilin olumsuzluğu vb. kullanımları vardır (Özmen
1995: 315)
Kırgız Türkçesinde değil kelimesini tam olarak emes (ET. ermez) kelimesi karşılamaktadır. Ancak
bazı kullanımlarda nadir olarak tügül kelimesi de kaşımıza çıkar. Kırgız Türkçesi gramer kitaplarında
“tügül” kelimesi, olumsuzluğu bildiren edatlar içinde ele alınır. Yani herhangi bir düşünceyi, fikri,
faktörü yok saymak anlamında kullanılan edatlardandır (Davletov vd. 1980: 223) Kırgız Türkçesinde
“tügül” kelimesinin yerine; tursun, turgay, turmak edatları da kullanılmaktadır (Davletov vd. 1982: 228)
Uşak Üniversitesi, aksaamai.omuralieva@usak.edu.tr
12
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
Tügül kelimesi, Kırgız Türkçesinde tam olarak Türkiye Türkçesindeki değil kelimesini karşılamasa da
bazı durumlarda benzer kullanımlar göze çarpmaktadır. Kırgız dilcisi K. Seydakmatov’un etimoloji
sözlüğünde, tügül kelimesiyle ilgili aşağıdaki bilgiler verilmiştir; Kırgız Türkçesindeki emes kelimesi,
olumsuz veya herhangi bir şeyi yok sayan bir kelimedir. Bazen bu kelimeye tügül, turgay, tursun gibi
kelimeler hem anlam hem de görev bakımdan denk gelir. Orneğin: Bul iş al emes, menin kolumdan da
kelbeyt (Bu iş o değil benim de elimden gelmez). Bu tip cümlelerde emes kelimesinin yerine tügül, turgay,
tursun kelimelerin biri kullanılabilir. Ancak Men emesmin (Ben değilim), Sen emessiñ (Sen değilsin), Al
emes (O değil)… gibi cümlelerde emes kelimesinin yerine tügül, turgay, tursun kelimeleri kullanılamaz.
Çünkü bu tip durumlarda emes kelimesi cümlede yüklem görevinde ve şahıs eki almaktadır
(Seydakmatov 1988: 229-230)
Ancak K. Seydakmatov’un tügül kelimesinin kökeniyle ilgili verdiği aşağıdaki bilgiler dikkat
çekmektedir;
Seydakmatov, tügül kelimesinin Eski Türkçede tegül şeklinde olduğunu söyler. Ardından bu
kelimenin kökü te- şimdiki de- fiili, -gül ise –gIl ekinin bir fonetik varyantı olduğunu ve o ekin emir
kipinin 2. kişi tekilinin ekine denk geldiğini belirtir. Böylelikle tügül kelimesi, te+gül morfemlerinden bir
araya geldiğinin ve bugün söz konusu olan kelimenin Kırgız Türkçesinde te+gül şeklinin ünlü
değişmesinden dolayı tü+gül olarak değiştiğini belirtmiştir. Bunun dışında K. Seydakmatov, t sesinin
d’ye dönüşmediğini de söyler (Seydakmatov 1988: 230)
Değil kelimesinin Türkiye Türkçesindeki kullanımlarıyla ilgili Mehmet Özmen önemli bir çalışma
yapmıştır. Bu çalışmada, değil kelimesinin bazı lehçelerdeki şeklini de vermiştir. Yaptığı çalışmasında
Özmen, Kırgız Türkçesinde tügül olarak kullanıldığını belirtmiştir. (Özmen 1995: 315)
Değil kelimesi, ilk olarak Divanü Lügati’t Türk’te karşımıza çıkmaktadır. Kaşgarlı Mahmut bu
kelimenin Arguca dag “yok” anlamında bir kelime olduğunu belirtir. Daha sonra Oğuzların onlardan
alarak dag ol şeklinde değiştirmişler ve değil anlamında tegül demişler (Ercilasun vd. 2014: 410)
Buradan K. Seydakmatov’un tügül kelimesinin etimolojisi hakkında yanlış bir bilgi verdiği
anlaşılıyor. Çünkü Özmen’e göre tügül kelimesi değil kelimesi, Kaşgarlı Mahmut’a göre değil kelimesi
Argucadaki dag ol kelimesinden gelmiş ise o zaman Seydakmatov’un tügül kelimesinin kökenini te+gül
olarak vermesi yanlış bir bilgi olduğunu düşünmekteyiz.
Kırgız Türkçesinde değil kelimesinin tam karşılığı emes kelimesidir. Eski Türkçedeki ermez’dir.
ermez kelimesi, er- yardımcı fiiline (Clauson 1972: 193) –ma-/-me- olumsuzluk eki (Akalın 2007: 77-78)
getirilerek, bu ek geniş zamanda –maz-/-mez- (Akalın 2007: 77-78) olup er-mez “ermez” > “emes”
şeklinde Kırgız Türkçesinde kullanılmaktadır. Ancak bazı durumlarda tügül kelimesi de karşımıza
çıkmaktadır.
Örnek cümleler;
Ermendi cemek tügül, kursagımdagı egiz ulagımdı kötörö albay catam (Pelini değil yemek,
karnımdaki ikiz oğlağımı bile taşıyamıyorum) (Şırdakov 2014: 21)
Baydın eçkisin cemek tügül, iyinimdi kaza albay catamın (Ağanın keçisini değil yemek, kuyumu
kazamıyorum) (Şırdakov 2014: 21)
Karışkırdı çapmak tügül, baydın cılkısın cogotup tappay cürömün (Kurdu değil vurmak, ağanın
yılkısını kaybedip bulamıyorum (Şırdakov 2014: 21)
Oy aylanayın, cılkımdı teske salmak tügül, öz kazımdı kötörö albay arañ catam (Eh, yavrum,
yılkımı değil düzene sokmak, kendi göbeğimi bile kaldıramıyorum) (Şırdakov 2014: 21)
Baydın kazısın teşmek tügül, iyinimdi kaza albay catam (Ağanın göbeğini değil delmek kuyumu
bile kazamıyorum) (Şırdakov 2014: 21)
Çıçkandın iynine suu kuymak tügül, muzoomdu kaytara albay emizip, çükömdü utturup daakamdı
tıttırıp arañ cüröm (Farenin yuvasına değil su dökmek buzağıma sahip çıkamayıp emzirtip, aşığımı
kaybettirip,
yapağımı yoldurup zor durumdayım) (Şırdakov 2014: 21)
Baldarımdı sabamak tügül, cünümdü sabay albay catam (Çocuklarımı değil dövmek yünümü bile
dövemiyorum) (Şırdakov 2014: 21)
Kan biraz kütüp közün açsa mañdayında kıdır tügül, karaanı da cok (Han biraz bekleyip gzözlerini
açsa karşısında Hızır değil karaltısı bile yok) (Şırdakov 2014: 126)
13
Öğr. Gör. A. OMURALİEVA/Kırgız Türkçesindeki “Tügül” Kelimesinin Kullanılmı Hakkında …
Arabalar da, kızdardın üstünö cabılgan çümböttör da, al tügül arabaga çegilgen attar da, okşoş
bolsun. (Arabalar da kızların üstüne örtülen duvaklar da,
hatta (o değil) arabaya birleşen atlar da aynı
olsun) (Şırdakov 2014: 181)
Kandın ordosuna can kelmek tügül, asmandan kuş uçup ötpöyt (Hanın sarayına değil can gelmek,
gökten kuş uşup geçmez) (Şırdakov 2014: 232)
Oşondon kiyin Orozkul tuugandı karabaska, Müyüzdüü Bugu Enenin tügül, teñirdin balası bolso da
adamga cakşılık kılbaska, başkaça aytkanda, karagay emes çegedek berbeske özünö özü söz berip koygon
(Ondan sonra akrabaya bakmamaya, değil Boynuzlu Toprak Ana Tanrı’nın çocuğu olsa da iyilik
yapmamaya, başka bir deyişle çam değil çamın budağını bile vermemeye kendi kendine söz vermiş)
(Aytmatov 2011: 62)
Birok, bala dagı suraştıra kelse, soldat öz uruusnun baştalışı tügül, ceti atasın tak bilbeyt eken...
(Fakat çocuk da soruştursa asker kendi boyunun başlangıcını
değil yedi sulalesini bile tam bilmezmiş…)
(Aytmatov 2011: 87 )
Karaan da, al tügül, attın dübürtü da cok (Karaltısı da, o değil sesi bile yok) (KTTS 2011: 609)
Tügül kelimesi, Kırgız Türkçesinde herhangi bir düşünceyi karşılaştırmak, pekiştirmek,
vurgulamak, veya yok saymak için kullanılan bir kelimedir. Yukarıda örnekeleden yola çıkacak olursak;
tügül kelimesi hemen hemen bütün örneklerde aynı anlamda kullanılmıştır. Söz konusu kelimenin
kullanımları belli kalıplar çerçevesinde geçmektedir.
–mAk/-mOk tügül. Fillere getirilerek isim yapmaktadır. Genellikle kalıcı isimler yapar (Çengel
2005:146)
Krg.T. Baldarımdı saba+mak tügül, cünümdü sabay albay catam (Çocuklarımı değil dövmek
yünümü bile dövemiyorum) (Şırdakov 2014: 21)
Krg.T. Oy aylanayın, cılkımdı teske sal+mak tügül, öz kazımdı kötörö albay arañ catam (Eh,
yavrum, yılkımı değil düzene sokmak, kendi göbeğimi bile kaldıramıyorum) (Şırdakov 2014: 21)
Trk.T. Çok zaman yıkanmak değil yatağndan bile çıkmıyor (Özmen 1995: 361)
Trk.T. Bizde iş bıyırmak değil, adam hesabına koyup bir hatır sormazlar, bir çift lâkırdı etmezler
(Özmen 1995: 361)
Özne+tügül (birbirine bağlanan iki unsurun arasına girerek)
Krg.T. Karaan da, al tügül, attın dübürtü da cok (Karaltısı da, o değil sesi bile yok) (KTTS 2011:
609)
Krg.T. Kan biraz kütüp közün açsa mañdayında kıdır tügül, karaanı da cok (Han biraz bekleyip
gözlerini açsa karşısında Hızır değil karaltısı bile yok) (Şırdakov 2014: 126)
Trk.T. Mecliste değil ses, nefes yok (Özmen 1995: 348)
Trk.T. Yahya Kemal mahallesinde değil lojman, lojmana adını verecek bir lise bile yok (Özmen
1995: 348)
Sonuç
Yukarıda geçen örneklerden yola çıkarak bir değerlendirme yapacak olursak;
tügül kelimesi, Kırgız Türkçesinde sık kullanılmayan ancak bazen belli kalıplar içerisinde cümlede
yer alan ve tek başına hiçbir anlamı olmayan bir kelimedir. Kırgız Türkçesinde tügül, cümleye “bile”,
“da/de”, “şöyle dursun” gibi mânalar katmaktadır. Dolayısıyla Türkiye Türkçesindeki gibi farklı ve çeşitli
kullanımları olmasa da bazen benzer durumlar göze çarpmaktadır.
Birinci kalıpta gördüğümüz üzere –mAk/-mOk tügül olarak karşımıza çıkmıştır. Bu durumun
Türkiye Türkçesinde de olduğu yukarıdaki örneklerden anlaşılıyor. İkinci kalıpta ise özne ve tügül. Bu
durum da Özmen’nin makalesine göre Türkiye Türkçesinde de vardır. Özmen, bu durumu deği’lin devrik
bağlaç olarak kullanımı kısmında ele almıştır. Örneklere baktığımız zaman ikinci kalıptaki cümlelerin
anlam bakımından aynı olup cümledeki anlatımı güçlendirmek ve vurgulanmak için kullanıldığını
görüyoruz (Özmen 1995: 348 )
Sonuç olarak, tügül kelimesi fişlediğimiz örneklerden yola çıkarak Kırgız Türkçesinde her iki
kalıpta da aynı anlamları vermektedir. Tıpkı Özmen’in devrik bağlaç olarak kullanımı kısmındaki gibi
anlatımı güçlendirir, vurgular, pekiştirir ve karşılaştırır.
14
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
KAYNAKÇA
Akalın, M. (2007). Eski Türkçenin Grameri, Ankara: TDK Yay.
Çengel, H.K. (2005). Kırgız Türkçesi Grameri, Ses ve Şekil Bilgisi, Ankara: Akçağ Yay.
Ercilasun, A. B., Akkoyunlu, Z. (2015). Dîvânu Lugâti’t Türk/Giriş-Metin-Çeviri-Notlar-Dizin, Ankara: TDK Yay.
Ergin, M. (2000). Türk Dil Bilgisi, İstanbul: Bayrak Basım Yay.
Gülensoy, T. (2005). Türkçe El Kitabi, Ankara: Akçağ Yay.
Clauson, S.G (1972). An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish, Oxford.
Özmen, M. Türkçede Değil Kelimesi ve Kullanımları, TDAY-Belleten, TDK Yayınları, Ankara, 1997, s. 315-368.
Aytmatov, Ç. (2011). Ak Keme, Bişkek.
Davletov, S., Kudaybergenov, S. (1980). Azırkı Kırgız Tili, Morfologiya, Frunze: Mektep Yay.
Davletov, S., Mukambaev, C., Turusbekov, S. (1982). Kırgız Tililnin Grammatikası, Frunze: Mektep Yay.
Seydakmatov, K. (1988). Kırgız Tilinin Kıskaça Etimologiyalık Sözdügü, Frunza: İlim Yay.
Şırdakov, S. (2014). Kırgız El Comoktoru, Bişkek: Biyiktik Plus Yay.
Kırgız Tilinin Tüşündürmö Sözdügü (2011). Bişkek: Avrasya Press Yay.
XIX. YÜZYIL TÜRK DİLLERİ SÖZLÜKÇÜLÜĞÜ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
Prof. Dr. A. YUSUPOVA
Özet: XIX. yüzyılda diğer Türk dilleri ile ilgili sözlükler yayınlanmaya başlıyor. Kütüphane katalogları,
çeşitli bibliyografik malumatlar, Türk, Çuvaş, Altay, Özbek, Kırgız dillerine ait sözlükler olduğunu işaret
ediyor. XIX. yüzyılda doğuyu öğrenmede Türk dili büyük bir rol oynasa da, bu döneme ait Rusça-Türkçe
Türkçe-Rusça sözlükler oldukça az. Bu alandaki ilk çalışma olarak 18. yüzyılda hazırlanmış ve yazarı belli
olmayan “Turetskiy Leksikon” diye adlandırılan el yazılı Türkçe-Rusça sözlüğü göstermek mümkündür.
Bundan sonra yüzyıl devamında Türk dillerini konu edinen sözlük niteliğinde birçok kitap neşir edilmiştir.
Sunumumuzda söz konusu sözlüklerin adları, temel özellikeri, yayınlanma tarihleri, düzenlenme amaçları ve
yazarları konusunda bilgi vrmeyi fedefe almaktayız. Bunlar arasında O. İ. Senkovskiy’in (1800-1858)
“Karmannaya kniga dla russkih voinov v turetskih poholah’’ (Türk Kamplarındaki Rus Askerleri İçin Cep
Kitabı), A. Kazımbek’in Türk dilini öğrenmek isteyenler için yayınlandığı ilave olarak verilen, 3000 sözlük
biriminden oluşan Rusça-Türkçe (1854) sözlüğü, L. Lazerev’in “Turetsko-Tatarsko-Russkiy Slovar… c
prilojeniyem kratkoy grammatiki” denilen küçük sözlüğü (Moskova, 1864) v.b sözlükler yer almaktadır.
XIX. yüzyılda yayınlanan iki dilli sözlüklere kısaca göz gezdirilmektedir. XIX. asırda 13 Tatarca-Rusça ve
Rusça-Tatarca sözlük yazılmıştır. Diğer Türk lehçelerinin sözlüklerine bakıldığında bu sayı, mukayese
edilmeyecek kadar çoktur. Bu durum, o dönemde ülkedeki siyasi, iktisadi, sosyal şartlar ile açıklanır. XIX.
yüzyılda Tatar dili, Rus devletinin doğu ülkeleri ile olan münasebetlerinde fonksiyonel devlet dili, diplomasi
dili olarak kullanılır. Rus devleti ismiyle Kırım’a, Türkiye’ye, Orta Asya halklarına, İran, Hindistan,
Moğolistan’a gönderilen diplomatik belgeler, bu dönemde çoğu zaman Tatarca yazılırlar. Bu, iki dilli
sözlüklerin çokça yayınlanmasının temel sebebi olduğunu kanıtlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Türk dilleri, iki dil sözlükleri, sözlükbilimi, XIX. Yüzyıl sözlükleri, Tatarca, Türkçe,
Rusça
A Research on XIXth Century Turkic Dictionaries
Abstract: XIXth century was the time when dictionaries from-to other (rather than Turkish) Turkic
languages started to be published. Library catalogues and bibliographical summaries included references to
Turkish, Chuvash, Altai, Uzbek and Kyrgyz dictionaries. Even though Turkish played a big role in the XIXth
century oriental studies, there were only a few Russian-Turkish or Turkish-Russian dictionaries. The first
Turkish-Russian dictionary (“Turetskiy Leksikon” or “Turkish Lexicon”) had been completed in the XVIIIth
century by an unknown author. After that many Turkic dictionaries had been published. In this research we
will analyze the names, main features, publishing dates, structure and the names of the authors of these
dictionaries. Among them, for example, such works as O.I Senkovsky’s (1800-1858) “Karmannaya kniga dla
russkih voinov v turetskih pohodah” (“Pocket book for the soldiers in Russo-Turkish conflicts”),
A.Kazimbek’s Russian-Turkish dictionary (1854) for the individuals who wanted to learn Turkish (this
edition included nearly 3000 words) and L.Lazarev’s “Turetsko-Tatarsko-Russkiy Slovar… c prilojeniyem
kratkoy grammatiki” (“Turkish-Tatar-Russian dictionary… with grammar”) (Moscow, 1864).
Bilingual dictionaries published in the XIXth century have also been studied. There were 13 Tatar-Russian
and Russian-Tatar dictionaries published at that time. If we take a look at other Turkic dictionaries, we can
see that their number is much lesser than the number of Tatar-Russian ones. It can simply be explained by the
political, economical and social conditions of Russian Empire. In the XIXth century Tatar language had been
the main tool of Russian diplomacy in the Eastern region. The documents were delivered to Crimea, Turkey,
Middle Asia, Iran, India and Mongolia had been written mainly in Tatar. This was the main reason of
popularity and necessity of the Tatar language dictionaries.
Keywords: Turkic languages, bilingual dictionaries, iki dil sözlükleri, lexicography, XIXth century
dictionaries, Tatar, Turkish, Russian.
XIX. yüzyılda diğer Türk dilleri ile ilgili sözlükler de yayınlanmaya başlıyor. Kütüphane
katalogları, çeşitli bibliyografik malumatlar, Türk, Çuvaş, Altay, Özbek, Kırgız dillerine ait sözlükler
olduğunu işaret ediyor.
XIX. yüzyılda doğuyu öğrenmede Türk dili büyük bir rol oynasa da, bu döneme ait Rusça-Türkçe
Türkçe-Rusça sözlükler oldukça az. Bu alandaki ilk çalışma olarak 18. yüzyılda hazırlanmış ve yazarı
belli olmayan “Turetskiy Leksikon” diye adlandırılan el yazma Türkçe-Rusça sözlüğü göstermek
Kazan Federal Üniversitesi Filoloji ve Kültürlerarası İletişim Ens. Tataristan, alyusupova@yandex.ru
16
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
mümkündür. Bu sözlükte 30.000 söz sıralanmış ve bilinmeyen yazar bu sözlüğü 1793 yılının 29
Ağustosu’nda tamamlamıştır. Günümüzde bu eser, Sen Petersburg şehrinde Rusya İlimler Akademisinin
Doğu El Yazmaları Bölümünde muhafaza edilmektedir.
1828-1829 yıllarında Sen Petersburg’da O. İ. Senkovskiy’in (1800-1858) “Karmannaya kniga dla
russkih voinov v turetskih poholah’’(Türk Kamplarındaki Rus Askerleri İçin Cep Kitabı)adlı eseri
neşredilir. Bu kitap iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm, “Razgovorı Rossiysko-Turetskiye’’(Rusça-
Türkçe Konuşma Kılavuzu),“Slovar rossiysko-turetskiy upotrebitelneyşih slov’’ (Rusça-Türkçe Çok
kullanılan Kelimeler Sözlüğü)” (SPK., 1828), ikinci bölüm ise, “Osnovnıye pravila turetskogo
razgovornogo yazıka’’ (Türkçe Konuşma Dilinin Temel Kuralları) (SPK., 1829) diye başlıklandırılmıştır.
A. Kazımbek’in Türk dilini öğrenmek isteyenler için yayınlandığı ilave olarak verilen, 3000 sözlük
biriminden oluşan Rusça-Türkçe (1854) sözlüğü de, Türk dilini öğrenenlere takdim edilmiş bir hizmet
olarak zikr edebiliriz. Sözlük iki yol göz önünde bulundurularak oluşturulmuştur. İlk yol, bu sözlükte
dilden ve yazılı tercümede en sık kullanılan birimler listelenmiştir. İkinci yol ise, eserin altına yerleştirilen
metinlerdeki sözler, sözlükte karşılık bulur. Sözlükte her söze ait müstakil numara bulunmaktadır.
Ardından Rusça karşılık verilir ve Türkçeye tercüme edilir. Tercüme edildiğinde sözün Türkçede
kullanılan bütün eşanlamlıları gösterilir. Türkçe sözlerin Rus yazımındaki transliterasyonu da mevcuttur.
Örneğin; bravo – merhabe (arab), aferin (pers), maşallah (arab), berekallah (arab); svetlıy – revşen (pers),
açig, mönevver, aydin, gorra (arab). Sözlükte Türkçedeki doğu alıntıları, metinlerde kullanılan özel
isimler farklı kısımlar olarak gösterilir. Özel isimler arasında şehir, edebi eser, ünlü şahsiyetlerin isimleri
vardır: Hulcent – imya glavnogo gorodo v nıneşnem Fergane ili Hokand v Turkestane (Bugünkü
Türkistan’da, Fergana ve Hokant arasındaki şehir ismi) (8), Mecnun – imya geroya poemı (Şiir kahramanı
adı) (13).
Bunun dışında L. Lazerev’in “Turetsko-Tatarsko-Russkiy Slovar… c prilojeniyem kratkoy
grammatiki” denilen küçük sözlüğü bilinmektedir. Bu sözlük 1864 yılında Moskova’da basılır. L.
Lazerev’in kendisi Moskova’daki Doğu Bilimleri Enstitüsü profesörü ve doğu dilleri uzmanıdır. Sözlük
Arap alfabetiğine göre düzenlenmiş ve sözlerin hangi dilden alıntılandığı özellikle gösterilmiştir.
Örneğin; ab – voda “su” (p.) (1), süd – moloko “süt” (t.) (91), teberse – raduga “gökkuşağı” (p.) (39),
sahar – utro “seher, sabah” (a.) (91), taramak – çesat “taramak, çizmek” (t.) (119). Lazerev, bu sözlüğü
enstitü öğrencileri için hazırlamıştır. Genel olarak sözlüğe basit sözler alınmıştır. Yazarın da işaret ettiği
üzere, sözlükte türemiş sözler, söz dizimi ve etimolojiye dair açıklamalar yer almamıştır. Sözlük,
Biyankin’in “Türkçe-Fransızca Sözlüğü”ne ve M. Kazımbek’in ders kitabına dayanarak hazırlanmıştır.
Rusya’daki Türk lehçeleri arasında iki dilli sözlükleri ile Çuvaşça farklı bir yere sahiptir.
Çuvaşçanın tanınmış âlimi N.N. Zolotnitskiy, Çuvaşça-Rusça sözlükler hazırlama alanında büyük bir
başarı kazanır. N.N. Zolotnitskiy (1829-1880) Kazan Üniversitesinin Filoloji Fakültesini bitirir. 1865
yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlığı’nın Kazan Eğitim Müdürlüğünde Çuvaş okulları müfettişi olarak
çalışır. 1867 yılında Çuvaş mektepleri için ilk alfabe kitabını bastırıp yayımlar. N.N. Zolotnitskiy, Çuvaş
dilbilimi alanında meşhur bir âlimdir. Çalışmaları Çuvaşçanın sözlükbilimi ve sesbilimine yönelik
olmuştur (Kononov 1974: 165-166).
Zolotnitskiy’nin sözlükbilim (leksikografya) alanındaki çalışmaları arasında Çuvaşça-Rusça ve
Rusça-Çuvaşça sözlükleri büyük bir öneme sahiptir. 1871-1884 yılları arasında Çuvaşça-Rusça ve Rusça-
Çuvaşça 8 sözlüğü yayınlanır. Bunların içerisinde “Otrıvki iz çuvaşsko-russkogo slovarya (Çuvaşça-
Rusça Sözlüklerdeki Alıntılar)” (1871-1874) denilen tematik bir sözlüğü de vardır. Sözlüğe çeşitli
topluluklardaki sayı sistemi, akrabalık adları, tanrı isimleri, ay isimleri, Çuvaş halk örf ve adetleri,
töreleri, giyim kuşam adlandırmaları, coğrafik adlandırmalar dâhil edilmiştir.
Asıl sözlük “Kornevoy çuvaşsko-russkiy slovar, sravnennıy s yazıkami i nareçiyami raznıh
narodov tyurkskogo, finskogo i drugih (Türk, Fin ve Diğer Farklı Halkların Dilleri ve Lehçeleri İle
Karşılaştırıldığında Çuvaşça-Rusça Köken Sözlüğü)” (1875) adlı sözlüğüdür. “Kornevoy çuvaşsko-
russkiy slovar…” 1875 yılında Kazan Çarlık Üniversitesi matbaasında basılır, 279 sayfadan oluşur.
Toplam üç binden fazla madde başı sıralanmış ve analiz edilmiştir. Bu sözlük, 1879 yılında Rus Coğrafya
Cemiyeti’nin altın nişanına layık görülür. Çalışmanın başında Çuvaş dilinde kullanım sıklığı en yüksek
ünsüz seslerin tablosu verilmiştir. Bu sesler, diğer Türk dilleri ile karşılaştırılarak gösterilir. Mesela; z-s =
r kaz (tat.), ḫas (altay), ḫor (çuvaş); ş,s, = l kış – kıs-ḫil vb. Sözlük etimolojik bir üslupta hazırlanmıştır.
Çuvaş sözlerinin meydana gelişi, bunların diğer dillerle ilişkisi gösterilir. Bu açıdan da bu sözlük, çeşitli
Türk dillerinin karşılaştırmalı sözlüğüdür.
17
Prof. Dr. A. YUSUPOVA/XIX Yüzyıl Türk Dilleri Sözlükçülüğü Üzerine Bir Araştırma
Sözlük alfabetik sıra ile tertip edilmiştir. Başta Çuvaşça söz, sonra sözün Rus dilindeki tercümesi
verilir. Örneğin; kizen – lişay (34), pilik – poyasnitsa (yakut, tat. – bil, kir. Bel, alt. pel) (48), soğan – luk
(ovoşç, uygur sugan, tur, tat, sugan, alt. sogano) (61). Sözlüğün hazırlanmasında yazar, N. İlminskiy, L
Budagov ve Betling’in çalışmalarından faydalanmıştır, bu daha çok da sözlerin yazılı biçimlerinde
karşımıza çıkar.
19. yüzyılda Altay Ruhani Misyonu vekilleri, Türk dillerini, etnografya ve sözlü edebiyatını
öğrenmek için kendilerinden büyük bir hisse ortaya koydular. Bu cemiyet 1828 yılında kurulur. 1869
yılında Kazan’da “Grammatika altayskogo yazıka. Sostavlena çlenami Altayskoy missiyi (Altay Misyonu
Üyelerince Hazırlanan Altay Dili Grameri)” diye adlandırılan ve Türkoloji için çok önemli olan bir
çalışma yayınlanır. Yazarları, İ. Makariy, V.İ. Verbitskiy ve N.İ. İlminskiy’dir. Bu çalışma için asıl
materyalleri Verbitskiy toplar. Çünkü o, Nijegorod Ruhban Okulunu tamamladıktan sonra, 1853 yılından
itibaren Altay Ruhani Misyonunda çalışmaya başlar ve ömrünün sonuna kadar da o bölgede yaşar.
Önceleri okulda öğretmenlik yapar; 1857 yılından itibaren ise ruhani-misyonerliğe terfi ettirilir. Meşhur
Türkolog V.İ. Verbitskiy, yaşamı boyunca yerli halkın dilini, gelenek-göreneklerini, halk inançlarını
öğrenir ve 30 yıllık çalışmanın sonucu olarak yukarıda zikrettiğimiz gramer ve sözlük yayınlanır. N.K.
Dmitriyev’e göre, Altay dili grameri uzun yıllar, bütün Türk lehçeleri gramerleri için bir örnek olarak
durur (Kononov 1974: 137-138).
Gramere ek olarak verilen “Russko-altayskiy i altaysko-russkiy slovar (Rusça-Altayça ve Altayca-
Rusça Sözlük)” diye adlandırılan leksikografik çalışma, günümüzde de değerini kaybetmemiştir.
Sözlüğün ilk bölümü 138 sayfadır. “Altayca-Rusça” olarak verilen ikinci bölüm ise, 139’dan 289. sayfaya
kadar olan 150 sayfalık kısımdır. Toplam 8.000’den fazla sözün ele alındığı sözlük, alfabetik sıraya göre
düzenlenmiştir. Altayca sözler italik Kiril harfleriyle verilmiştir. Sözlüğe alınan madde başlarının çoğu
birebir tercüme yoluyla ve eşanlamlılar kullanılarak tercüme edilmiştir. Örneğin; malina – agaş yéyilék
“ahududu” (52), melnitsa – teermen “değirmen” (53), son – uyuku “uyku, rüya” (110), blagiy – puursak,
piyandu, yakşılık “zerafet, güzellik” (3), volya – tap, kun, enigu, erkin “irade” (12), med – pol, mot “bal”,
sotovıy med – kabagalu mot “bal peteği” (53), fiiller Rusçada belirsiz yani ilk biçimde, Altaycada ise
emir biçiminde düzenlenmiştir: sprosit “sormak” – sura “sor” (111), uznat “bilmek” – pel “bil” (126).
Altayca-Rusça kısmında, ilk bölümden farklı olarak bazı madde başlarının açıklamaları da verilmiştir.
Araçı – suşennıy tvorog, prigotovlyaemnıy iz podonkov ostayuşçixsya na dne kotla, ot moloko, iz koego
prigotovlyaetsya vino “kurutulmuş peynir, kazan ya da çeşitli kap kacakların dibinde kalan tortu, süt veya
şaraptaki tortu ” (139). Bazı sözlerin de hangi dilden alıntılandığı gösterilmiştir. Ençu (mong. engge) –
spokoystvie, tişina “sakin, sessizlik” (158), yas (Kaz., Tat. yaz) – vesna “bahar”, yaskı – vesenniy
“bahardaki” (171), kalıp (arab) – forma dlya litya “kalıp, biçim” (187). “B”, “D” harfleriyle başlayan
sözler yoktur. Genel anlamda, bu sözlük en hacimli, en büyük, en zengin sözlüklerden biridir. V.V.
Radlov, “Türk Toplulukları Edebiyatından Örnekler” adlı meşhur eserinde de sözlükteki malzemelerden
yararlanmıştır (Kononov 1974: 138).
Başkurt, Azerbaycan, Kırgız (Kazak), Türk, Sart (Özbek) dillerine dair sözlüklerin sayısı, Tatar dili
sözlükleri ile mukayese edildiğinde oldukça azdır. 19. yüzyılda bu diller ait yalnızca bir iki sözlük çıkar.
Başkurt dilinin iki dilli sözlüklerinin en başında V.V. Katarinski’nin leksikografik çalışmaları yer
alır. V.V. Katarinski Kazan Ruhani Mektebinde ve akademisinde okur; N.İ. İlminski’nin talebesidir.
1872-1875 yıllarında Orenburg Eğitim İdaresinin Tatar, Başkurt, Kırgız (Kazak) mektepleri müfettişi
olarak tayin edilir. Bu dönemde Başkurt, Kazak dillerinin ilk sözlüklerini hazırlar; Kazaklar için Rusça
ders kitabı yazar (Kononov 1974: 184).
V.V. Katarinski’nin “Kratkiy russko-baskirskiy slovar (Kısa Rusça-Başkurtça Sözlük)” (1893) ve
“Başkirsko-russkiy slovar (Başkurtça-Rusça Sözlük)” (1899) adlı eserleri, Orenburg’da yayınlanır.
Başkurt âlimlerinin söylediği gibi, bu sözlüklerde Başkurt dilinin Orenburg sahasında yayılan
diyalektlerine özgü sözlük birimleri yer almıştır. “Kratkiy russko-başkirskiy slovar” (1893) adlı sözlüğe
2.500’e yakın madde başı alınmıştır ve sayfa sayısı gösterilmemiştir. Buna karşın “Başkirsko-russkiy
slovar” (1899) 237 sayfadan oluşmaktadır. Kütüphanelerimizde V.V. Katarinski’nin sözlükleri muhafaza
edilmemiştir.
19. yüzyılda Kırgız (Kazak) dilinin iki dilli sözlükleri, öncelikle gündelik, basit ihtiyaçları göz
önüne alarak hazırlanmıştır. Örnek olarak İşmöhemmed Bukin’in “Russko-kirgizskiy (kazahskiy) i
kirgizskiy-russkiy” (1883), V.V. Katarinski’nin “Kratkiy kirgizsko-russkiy slovar” (1895), “Kirgizsko-
russkiy slovar” (1897) ve “Russko-kirgizskiy slovar” (1899-1900) adlı çalışmalarını vermek mümkündür.
Kütüphanede V.V. Katarinski’nin sözlükleri muhafaza edilmemiştir. Fakat İşmöhemmed Bukin’in
18
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
sözlüğü kısaca şu şekilde tanıtılabilir: Sözlük 1883 yılında Taşkent’te S.İ. Lahtin’in matbaasında
basılarak yayınlanır. İ. Bukin, kendisini Türkistan Öğretmen Okulunun dördüncü sınıf talebesi olarak
tanıtır. Sözlüğün redaktörü, okulun hocası N.A. Voskresenski’dir. Eserin önsözünde yazar şöyle diyor:
“Bu sözlük, Perov Şehir Okulunda ve Türkistan Öğretmen Okulunda dersten arta kalan zamanlarda
derlenen sözlerdir. Bu sözlük tamamlanmış, tam bir sözlük olduğunu iddia etmiyor; Kırgız dili sözlüğünü
ilk defa bir sisteme, düzene taşıyarak derlemede ilk adımı oluşturuyor”. Sözlüğün genel hacmi 363
sayfadır. Rusça-Kırgızca kısım 181 sayfadan oluşmaktadır. Buna karşın Kırgızca-Rusça kısmı 178
sayfadan ibarettir. Sözlük alfabetik sırayla hazırlanmıştır. Önce Rusça söz, ikinci sütunda Arap imlası ile
Kırgızca söz, üçüncü sütunda da Rus imlası ile Kırgızca söz verilir: avgust “Ağustos” – sunblya (1 s.),
veselo “neşeli, keyifli; ilginç” – kızık (27 s.), duşa “ruh” – jan (57 s.), maslo “yağ” – may (86 s.).
Kırgızca-Rusça kısım da Rus alfabetiğine göre yerleştirilmiştir: agun – teçenie”akma, akış” (185
s.), aydar – kosa “perçem, saç örgüsü” (189 s.), jeti – sem “yedi” (243 s.). Sözlükte toplam 6.000 kelime
bulunmaktadır.
19. yüzyılın 80’li yıllarında Özbek diline ait gramerler, sözlükler ortaya çıkmaya başlar. Bu alanda
V. Nalivkin, S. Lapin gibi sözlükbilimciler etkin çalışırlar.
V. Nalivkin topçu subayıdır. 1873 yılında askerî okulu tamamladıktan sonra, Taşkent’te çalışır,
Namangan’da yaşar. Bu dönemde yerli halkın gelenek-görenekleri ile ilgilenir; dillerini öğrenmeye
başlar. Özbek, Tacik, Arap dillerini çok iyi öğrenerek 1884 yılında Taşkent’te açılan Rus-Özbek
Okulunun baş öğretmeni olur. 1890 yılına kadar Taşkent Öğretmen Okulunda Özbekçe okutur. 1890-
1895 yıllarında Sır-derya, Fergana, Semerkant bölgelerinin müslüman mektepleri müfettişi olarak çalışır;
Fergana bölge idareci yardımcısı olarak hizmet eder. II. Meclis’e milletvekili olarak seçilir (Kononov
1974: 222).
1884 yılında V.P. Nalivkin’in “Russko-sartovskiy i sartovsko-russkiy slovar obşçevpotrebitelnıh
slov, s prilojeniem kratkoy grammatiki po nareçiyem Namanganskogo uezda (Rusça-Sartça ve Sartça-
Rusça Sözlük: Namangan Bölgesinin Kısa Dilbilgisi ve Ortak Kelimeler Eşliğinde ???)” adlı eseri
yayınlanır. Bu sözlük, Kazan Üniversitesi matbaasında basılarak yayınlanır. Rusça-Sartça sözlük 294
sayfadan; Sartça-Rusça sözlük 161 sayfadan oluşur. Toplam 12.200’e yakın söz alınmıştır. Örneğin; angel
– ferişta “melek”, balalayka – dombra “dombra, bir çeşit saz”, vtornik – seyşambe “salı”, toplivo – otun
“odun”, svekla – kızılça “pancar” vb. Diğer sözlüklerden farklı olarak, bu eserde sözlerin tercümesi
esnasında yazar, eşanlamlıları vermeye çalışır. Örneğin; bogatstvo – duniya, davlat “devlet, servet,
zenginlik” (13), azamat – molodets “aferin, bravo”, molodçina “aferin, bravo”, vzroslıy “erişkin,
yetişkin” (5), agız – rot “ağız”, otverstie “delik, ağız, açıklık”, dulo “namlu ağzı” (4). Sözlüğün ikinci
kısmını hazırlarken V.P. Nalivkin’e eşi M.V. Nalivkina epeyce yardım eder.
Buna ilaveten 1895 yılında Semerkant bölgesinde tercüman olarak çalışan S. Lapin’in “Karmannıy
russko-uzbekskiy slovar…(Rusça-Özbekçe Cep Sözlüğü)” adlı eseri neşredilir. Sözlük gerçek anlamda
bir cep sözlüğüdür. 10-15 cm kadar bir boyutu vardır. Sözlüğe Türkistan bölgesinde yaşayan yerli halk ile
anlaşmak için en gerekli 4.000 madde başından oluşmaktadır. Çalışma, Semerkant’ın ordu karargah
matbaasında basılır. Bu sözlük, bölgede yaşayan Rus halkına yerli halkın dilini yani Özbek dilini
öğretmek, yerli halk ile yakınlaşmak amacıyla ortaya çıkmıştır. Sözlük, ders kitabı özelliğindedir. Giriş
bölümünde kişi zamirleri (man, san, ul, biz, siz, alar), sayılar 1-10, 20-100, 11-99, gün adları (cuma,
şinba), ay isimleri (yanvar – dalü, fevral - hud), para birimleri (sum, beş taş – 1 rubl), ölçü birimleri (8
verst – bir taş, 8 pudov - batman) adları verilir. Sözlük alfabetik sırayla hazırlanmıştır. Örneğin; abrikos –
urük “kayısı”, ayva – bihi “ayva”, baboçka – kupalak “papyon”, babuşka – katta ana “büyükanne, nine”,
brat – almak “almak”. Özbekçe sözler italik biçimde verilir. Yazar, çalışmasını V.P. Nalivkin’in
sözlüğüne dayandırarak hazırlar.
19. yüzyılda yayınlanan iki dilli sözlüklere kısaca göz gezdirildi. Bilindiği üzere, 19. Asırda 13
Tatarca-Rusça ve Rusça-Tatarca sözlük yazılır. Diğer Türk lehçelerinin sözlüklerine bakıldığında bu sayı,
mukayese edilmeyecek kadar çoktur. Bu durum, o dönemde ülkedeki siyasi, iktisadi, sosyal şartlar ile
açıklanır. 19. yüzyılda Tatar dili, Rus devletinin doğu ülkeleri ile olan münasebetlerinde fonksiyonel
devlet dili, diplomasi dili olarak kullanılır. Rus devleti ismiyle Kırım’a, Türkiye’ye, Orta Asya halklarına,
İran, Hindistan, Moğolistan’a gönderilen diplomatik belgeler, bu dönemde çoğu zaman Tatarca yazılırlar.
Bu, iki dilli sözlüklerin çokça yayınlanmasının temel sebebidir.
19
Prof. Dr. A. YUSUPOVA/XIX Yüzyıl Türk Dilleri Sözlükçülüğü Üzerine Bir Araştırma
Ülkenin en tanınmış yüksek öğrenim mektepleri olan Sen Peterburg, Kazan, Harkov
üniversitelerinde, meslek okullarında, dinî akademilerde ve okullarda, liselerde Tatar dilini bilim olarak
okutmak da, Tatarca-Rusça ve Rusça-Tatarca sözlüklere ayrıca büyük bir ihtiyaç doğurur.
Достарыңызбен бөлісу: |