Türk
Dilleri
Oğuz Grubu
Azerbaycan Türkçesi
Melum növ
Türkiye Türkçesi
Etken çatı
Kıpçak Grubu
Başkurt Türkçesi
Töp Yöneliş
Tatar Türkçesi
Töp Yöneliş
Karluk Grubu
Özbek Türkçesi
Anık Nisbat
Uygur Türkçesi
Esli Derice
Batı Dilleri
İngilizce
Active Voice
Fransızca
Voix Active
İspanyolca
Voz Activa
Rusça
Deystvitelniy Zalog
Etken çatının tanımı tüm Türk dillerinde aynıdır: “Özneye sahip olan tüm eylemler etken çatılıdır”.
Özel bir eki olmadığı için etken çatıyı fiil çatısı bahsinde değerlendirmenin manasız olduğunu düşünen
görüşler de vardır. Bu konuda Türk dilcilerinin şu görüşleri ortaktır: Özlem Deniz Yılmaz’a göre etken
çatı Türkologlar tarafından Hint-Avrupa dillerinden aksiyom olarak Türkçeye aktarılmıştır: “Etken çatı
eylemle bağıntıda bulunan nesnenin, eylemin edeni olduğunu bildiren soyut bir imgedir” (Özcan Deniz:
2012, s. 105-129). Bir diğer görüşe göre ise: “Çatı morfemleri olmaksızın çatı kategorisinden
bahsedilemez, somut etken çatı şekli olmadığı gibi onun yokluğu da anlamlı değildir, eylem ve nesne
arasındaki bağlantı hakkında hiçbir ek taşımayan fiil kelime şekli etken çatı diye nitelendirilemez” (Seda:
2014, s. 521-535).
Edilgen Çatı: Edilgen çatılı eylemin anlattığı işi gerçekleştiren kişi ya da varlık açıkça ortaya
konmamıştır.
Oğuz Grubu
Kıpçak Grubu
Karluk Grubu
Azerbaycan
Türkçesi
Mechul Növ
Türkiye
Türkçesi
Edilgen
Çatı
Başkurt
Türkçesi
Töşöm Yönelişi
Tatar Türkçesi
Töşöm Yönelişi
Özbek
Türkçesi
Machul
Nisbati
Uygur Türkçesi
Mechul Derice
-n, -ın, -in,-ın, -ün;
-l, -ıl, -il,-ıl, -ül
-ın-, -in-, -on-, -ön-, --n-
-ıl,-il, -ol, -öl, -l
-l-,-ıl-, -il-,
-n, -ın, -in,
-l-, -il-,
-n-, -in-
-l-, -il-, -ul-, -ül-,
-n-, -in-, -un-, -ün-
Türkiye Türkçesinde fiilleri edilgen hale getirmek için fiil köküne –Il, -Ul eklerinden biri getirilir:
Korkmak-korkulmak, saymak-sayılmak, yenmek-yenilmek, germek-gerilmek, sevmek-sevilmek vb... hep
aynı yapının örneklerindendir. Doğal olarak Demek sözünün de edilgen biçimi eski Türkçe devirlerinden
639
Türkana HÜSEYNOVA/Türk Dillerindeki Fiil Çatılarına Genel Bir Bakış
bu yana deyilmektir. Ancak demek fiilinin İstanbul Türkçesinde şimdiki zaman ve gelecek zaman
çekimleri yapıldığında kaynaştırma harfi olarak kullanılan –y- demek fiilinin kökünü etkileyerek ileşme,
iye dönüşme ortaya çıkmasına neden olur. Bu sebebten dolayı “diyecek” ya “diyor” deriz. Zarf olarak
kullandığımız “diye” sözü de aynı kurala uyar. Bunun istisnası eski Türkçe dep sözünden gelen deyip
(diyerek, demek suretiyle) biçimidir. Bu kuralın varlığı nedeniyle deyilmek sözü İstanbul Türkçesinin
yani resmi dilimizin kurallarına göre diyilmek olur. Ancak 18.yy’dan sonra İstanbul’da doğru biçim olan
diyilmek sözünün yanında yaygın yanlış bir de ortaya denilmek çıkmıştır. Özellikle Cumhuriyetin ilanı,
basın organlarının İstanbul ağzını bütün Türkiye’ye taşımasıyla denilmek bütün yurt sathına yayılmış ve
sanki doğruymuşçasına kabul görmüştür. Oysa denilmek doğru değildir. Anadolumuzda ağızlarda hala
deyilmek veya diyilmek biçimi görülür. Bundan başka Azerbaycan Türkleri doğru biçim olan deyilmek
biçimini kullanırken Türkmenler diyilmek, Özbekler deyilmoq, Uygurlar deyilmek, Kırgızlar delüü,
Tatarlar diyelü der. Denilmek yanlış olup doğru bilinen bir sözdür. Doğrusu diyilmektir. Artık
denilmekten daha da bozuk olan denmek biçimi denilmek biçiminin de yerini almaktadır. Aynı yanlışı
yemek ve koymak fiilinde de yapmaktayız. Yemek>yiyilmek olmalıdır, yenilmek ya da yenmek değil.
Koymak>koyulmak olmalıdır, konulmak ya da konmak değil. Doğrusu diyilmek olması ve doğrusunu
söyleyerek diğer Türkler ile ortaklığın yakalanabilmesi nedeniyle diyilmek diyilmelidir.
Oğuz
Türkiye Türkçesi
De-n-il-mek
Ko-n-ul-mak
Ye-n-il-mek
Azerbaycan Türkçesi
De-y-il-mek
Goy-ul-mak
Ye-y-il-mek
Kıpçak
Başkurt Türkçesi
Di-y-el-ü
Kuy-il-zı
Aşa-l-zı
Tatar Türkçesi
Di-y-el-ü
Kuy-il-dı
Aşa-l-dı
Karluk
Özbek Türkçesi
De-y-il-moq
Qoy-il-moq
Ye-y-il-moq
Uygur Türkçesi
De-y-il-mek
Koy-ul-mak
Ye-y-il-mek
Dönüşlü Çatı: Bu çatıda özne nesnenin yerine gelmektedir. Yuyundu (yıkandı) fiilinden sonra
hiçbir tamlama sorusu verilemez. Yalnız öznenin sorusunu vererek işi yapanı ve üzerinde iş icra olunanı
ortaya çıkarmak mümkündür. Dönüşlü çatı eklerinin esas özelliği kök fiillere eklenmesidir: giy+in-,
ed+in-, gez+in- vb.
Dönüşlü fiillerin kullanışı pek iyi tayin edilmemiştir. Şöyle ki, bu çatının ekleri işteş fiilleri
oluşturan bazı eklerle de karıştırılmaktadır (Jean: 1941, s.345). Uş- ekleri aslında birer işteşlik ekidir,
onları dönüşlü çatı eklerinden ayırmak için kullanıldığı işleve bakmak gerekir: Senin hayırlı bir işe
giriştiğini söylediler. Burada –iş- eki dönüşlülük ekidir (Zeynep: 2003, s. 552). Azerbaycan Türkçesinde
–ş- ekinin dönüşlü çatı işlevine dair örnekler: gızış- (ısın-), sıhış- (sıkış-), yığış- (yığıl-, toplan-), dola-ş-
vb. Tarafsız manalı değ-iş-(-mek) fiili değ (-mek) fiilinden gelir ki, eskiden “karşılıklı değmek”
manasındadır (Jean: 1941, s. 348). Kendin üst terefindeki lepelerin rengi deyişmişdi (İsmayıl: 2005, s. 7).
(Köyün üst tarafındaki kısımlarının rengi değişmişti).
Oğuz Grubu
Kıpçak Grubu
Karluk Grubu
Azerbaycan
Türkçesi
Gayıdış Növ
Türkiye
Türkçesi
Dönüşlü Çatı
Başkurt
Türkçesi
Kaytım
Yönelişi
Tatar Türkçesi
Kaytım
Yönelişi
Özbek
Türkçesi
Özlik Nisbati
Uygur
Türkçesi
Özlük
Derice
-n, -ın, -in,-un, -ün;
-l, -ıl, -il,-ıl, -ül
-n, -ın, -in,-on,
-ön
-l-,-ıl-, -il-,
-n, -ın-, -in,-
-l-, -il-,
-n-, -in-
l-, -il-, -ul-, -ül-,
-n-, -in-, -un-, -ün-
İşteş Çatı
İşteşlik ekleri geçişli fiil kök ve gövdelerine getirilerek eylemin iki özne tarafından karşılıklı
yapıldığını (bakış-, bölüş-, kucaklaş-, tanış-, sözleş-, buluş- vb.), geçişsiz fiillere gelerek eylemin birden
fazla kişinin ortaklaşa yaptığını (koşuş-, gülüş- vb.), ifade eder. İşteşlik ekleri geçişsiz fiillerin kök ve
gövdelerinden kendiliğinden oluş bildiren fiiller de türetmiştir (alış-, bulaş-, kokuş- vb.) (Zeynep: 2003, s.
132). Şu örneklerde işteşlik yoktur: alış-, bulaş-, kalkış-, konuş-, uğraş-, yapış-, yanaş-, yaklaş-. Özbek
dilbilimcisi Aglamova Muanbar’a göre işteş çatı anlamına göre de iki şekildedir:
1) kendi aralarında işi birlikte yapma
2) işi yardımlaşarak yapma eylemi.
640
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
1.grupdaki hareket iki veya ondan artık özneler tarafından gerçekleşmekte ve genellikle, geçişli
fiillerden oluşarak onları geçişsiz fiillere dönüştürür: Ernazar Mavlon bilan kuyuk soraşdi (Ernazar
Mavlon ile selamlaştı). İşteş çatıda bu anlamda geçişli fiillerin geçişsizleşmesi yönünde şu değişmeleri
görürüz:
a)
geçişli fiil geçişsiz fiile dönüşür;
b)
öznelerin sayı esasen iki ve ikiden fazla olur;
c)
hareketi yapan tüm nesneler eşit haklara sahiptir.
2. grupdaki işi yardımlaşarak yapma eyleminde ise özne ile yanaşı ona yardımcı bir özne de
bulunmaktadır. Burada hareketin nesneyle olan ilişkisi ise değişmez (Muanbar: s. 56).
Özbek Türkçesinde Birgalik nispati diye tanımlanan işteş çatı eki sadece -ş- ve -(i)ş- ekiyle
oluşmaktadır. Sonu ünlü ile biten fiillere getirilişi, sadece de- ve ye- fiillerinde görülür (Aziz: 2012, s. 68).
Özbek Türkçesine özel şöyle bir durum vardır: sonu –ş- ile biten bu örneklerde iki işteşlik ekinin
üst-üste gelmesi söz konusudur: gäpläş-iş-, koriş-iş-, sälämläş-iş- vb. Çoyhorlar allaganday Guriya
hagida gaplashishadi (Çay sevdalılarının bazıları Guriya hakkında konuşuyorlardı). (Otkir: 2012, s. 20)
Kosimtoy bilan Tohir özaro maslahatlaşişdi (Kasımtay ile Tahir kendi aralarında danıştılar)
(Pirimkul: 1969, s. 269).
Özbek Türkçesinde ş- eki, bazı çekimli fiillerde, işteşlik ifadesinden daha çok –lar-/-ler- çokluk
ekinin işlevini yapar.
Karlug grubunda bu durum, Özbekçede daha çok görülmektedir: Dädämgä häm cåy berişdi
(Dedeme de yer verdiler). Orkadoşlarimiz bizlarni rancitişmaydi (Arkadaşlarımız bizi rencide
etmediler/gücendirmediler) (Tohir: 2007, s. 161).
Karluk grubunda bu durum, Özbek Türkçesinde daha çok görülse de Uygur Türkçesinde de vardır:
Oġrilar ordiniñ içige kirip xezine bar caynı izdişiptu (Hırsızlar şehrin içine girip, hazinenin bulunduğu
yeri aradılar) (Rıdvan: 1997, s. 86).
Tatar dilbilimcisi Ç. M. Harisova –Iş- ekinin Tatar Türkçesindeki bazı durumlarda etken çatı
anlamını da verdiğini belirtmiştir. Biz bunu sadece cümleye bakarak işteş çatıdan ayırabiliriz: hat alışu-
mektuplaşmak, ös alışu-giyecek birşey almak (Harisova: 2006, s. 82).
Oğuz Grubu
Kıpçak Grubu
Karluk Grubu
Azerbaycan
Türkçesi
Garşılıklı
Birgelik Növ
Türkiye
Türkçesi
İşteş
Çatı
Başkurt
Türkçesi
Urtaklık
Yönelişi
Tatar Türkçesi
Urtaklık
Yönelişi
Özbek Türkçesi
Birgalik Nisbati
Uyğur Türkçesi
Ömlük Derice
-ş-,
-ış-, -iş- -uş-, -
üş-, -aş (-äş)
-ş-,
-ış-, -iş- -uş-, -
üş-
-ş-,
-ış-, -iş-
-oş-, -öş-
-ş-,
-ış-, -iş-
-ş-,
iş-
-ş-,
-iş-, -uş-, -üş-
Ettirgen Çatı’nın tanımlaması tüm Türk dillerinde aynıdır. En çok eke sahip çatı ettirgen çatıdır.
Türkiye’ye nispette daha doğuda bulunan Türk dillerinde ettirgen çatı ekleri daha çoktur. Ettirgen çatı
eklerinin çok olmasının yanı sıra çeşitleri de çoktur ve Türk dillerinde neredeyse aynıdır. Bunu aşağıdaki
cetvelden de göre biliriz. Ettirgen çatı eklerinin bu kadar çok olmasının nedeni bu ekin daha çok tarihi
şeklini koruyup günümüze kadar getirmesiyle, tarihiliğini yitirmemesiyle açıklanabilir.
Diğer Türk dillerinde bulunmayan fiil çatıları ve hakkında görüşler aşağıdakilerdir: Sadece Türkiye
Türkçesinde varlığı söz edilen oldurgan çatı, Türkiye Türkçesinde öznesiz meçhul çatı, Azerbaycan
Türkçesinde ise şahıssız növ.
Oldurgan çatı: Türkiye Türkçesi dışında diğer Türk dillerinden hiç birinde oldurgan çatı hakkında
bilgi bulunmamaktadır veya başka bir deyişle bu çatı ettirgen çatı altında konu edilmektedir. Türkiye
Türkçesi dışında diğer Türk dillerinde oldurgan çatı mevcut olmadığı için yukarıdaki cetvelimizde de
oldurgan çatıyı sadece Türkiye Türkçesinde gösterdik. Türk Dilleri içerisinde sadece Özbek Türkçesinde
Özbek dilindeki fiil çatılarını özellikle araştıran S. Ferdause ettirgen çatıyı “Kozğatiş daraca” yani
oldurgan çatı diye isimlendirmiştir (Muanbar: s. 60). Fakat s. Ferdause oldurgan çatı ile ettirgen çatıyı
birbirinden ayırmamıştır. Oldurgan işlevinde özne eylemin belirttiği işin yapılmasına neden olur ve arada
herhangi bir kişi bulunmaz. Ettirgen çatıda, özne ile nesne arasında bir başka kişi bulunur: Babam bir ev
yaptırdı (ustaya) ettirgen çatı; “Neyse, normal insanlar da varmış burada”, diye söylenerek durdurdu
641
Türkana HÜSEYNOVA/Türk Dillerindeki Fiil Çatılarına Genel Bir Bakış
motoru oldurgan çatı. Oldurgan çatı geçişsiz fiillerden yapıldığı halde, ettirgen çatı geçişli fiillerden
yapılmaktadır. Ettirgen ve oldurgan çatı dil bilgisi kitaplarında şu açından birbirinden ayrılıyor: Eyleme
getirilen çatı şekli eylemi başkasına yaptırıyorsa ettirgen, bahsedilen işi kendisi yapıyorsa oldurgan
çatılıdır.
Oldurgan fiiller şu eklerle oluşmaktadır:
1)
–(i)t- eki ile: Eri- (geçişsiz), eri-t- (geçişli), ürk- (geçişsiz), ürk-(ü)-t- (geçişli).
2)
–dir- eki ile: Bin- (geçişsiz), bin-dir- (geçişli).
3)
–ir- eki ile: doy- (geçişsiz), doy-ur- (geçişli). Bu ekler fiilden fiil türeten eklerdir.
Şahıssız növ veya öznesiz meçhul çatı: Sadece Azerbaycan Türkçesinde var olan şahıssız növ
Türkiye Türkçesinde öznesiz meçhul çatı tanımlaması ile yalnız Zeynep Korkmaz tarafından
bahsedilmiştir. Azerbaycan Türkçesindeki şahıssız növ veya Türkiye Türkçesindeki öznesiz meçhul
çatı’nın edilgen çatıdan tek farkı şundan ibarettir:
1) Edilgen çatılı fiiller geçişli fiillerden oluşmakta, şahıssız növ veya öznesiz meçhul çatı ise
geçişssiz fiillerden oluşmaktadır: yazıldı, atıldı, açıldı (edilgen çatı); bakıldı, gidildi, binildi (öznesiz
meçhul çatı veya şahıssız növ).
2) Edilgen çatıda özne söylenmemiş, belirtilmemiş olsa bile, cümlenin gizli bir öznesi vardır.
Öznesiz meçhul çatı veya şahıssız növ’de ise da ise bu gizli özne yoktur:
Bu yolda araba sürülmez (edilgen çatı);
Bu yolda durulmaz, yürünmez (öznesiz meçhul çatı veya şahıssız növ).
Sonuç itibarile, fiil çatısının tanımlamaları ve ekleri çoğunlukla Türk Dillerinde tarihiliğini
korumuştur, çok az farklılıkları ise onları ayıran özellik olmayıp fiil çatı eklerini daha da
zenginleştirmiştir.
KAYNAKÇA
Korkmaz, Z. (2003). Türkiye Türkçesi Grameri, Ankara: TDK yay.
Mirzeyev, H. (1986). Azerbaycan Dilinde Feil, Bakü.
Pamir Dietrich, A. (2001). Rusça-Türkçe Dil Bilgisi ve Dilbilim Terimleri Sözlüğü, Ankara.
Walton, G. (1965) “Voice and Transitive and İntrasitive Verbs”, American Speech, Duke University Press, s. 187.
Aydoğdu, T. (2007). Türkçede ve İspanyolcada Fiil Çatısı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, s. 75.
Topaloğlu, A. (1989) Dil Bilgisi Terimleri Sözlüğü, İstanbul: Ötüken, s. 69.
Şoabdurrahmanov, Ş. (1973). Fel, Taşkent.
Abdurrahim, R., Yari, E. (2010), Hezirgi Zaman Uyğur Tili, Şin Jiang Neşriyatı, Urumçi.
Hisamova, M., Galiullina, G. R., Enverova, M. H., Gafurova, A. E. (2010), Hezirgi Tatar Edebi Tili Morfologiyası,
Kazan 2010,
Zeynullin, M. V. (2005). Hezirgi Başkort Ezebi Tili, Morfologiya, Kitap, Öfö.
Deniz Yılmaz, Ö. (2012). “Türkçe Kelime Çekimi Ulamları Dizgesi Üzerine: Fiil Çeki Ulamları”, Dil Araştırmaları,
S. 11, Ankara : s. 105-129.
Yılmaz, S. (2014). Çatı Kavramı Üzerine, The Journal of Academic Social Science Studies, No: 26, p. 521-535.
Deny, J. (1941) Türk Dili Grameri (Osmanlı Lehçesi), İstanbul: s. 345.
Şıhlı, İ. (2005). Deli Kür, Bakı: Şerg-Gerb, s. 7.
Aglamova, M., Ozbek Tilida Nisbat Kategoriyası, Taşkent: Fan Neşri, s. 56.
Hoşimov, O. (2012) İkki Eşik Orası, Taşkent: Şark Naşriyot, s. 20.
Kodirov, P. (1969) Yulduzlu Tunlar, Taşkent: s. 269.
Malik,T. (2007) Şeytanat, C. 1, Taşkent: s. 161.
Öztürk, R. (1997). Uygur ve Özbek Türkçelerinde Fiil, Ankara: s. 86.
Harisova, Ç. M. (2006). Hezirki Tatar Edebi Tili Morfologiyasinnen Lekçiyaler, Kazan: s. 82.
Ümit, A. (2014). İstanbul Hatırası, İstanbul: s. 143.
642
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
ANAR RIZAYEV’İN ESERLERİNE SOSYOLOJİK BAKIŞ
Yrd. Doç. Dr. Ummühan TOPCU
Özet: Yansıtma teorisine dayanan geniş birikim edebi eserin sosyal çevreden bağımsız okunamayacağını
savunur. Farklı teorilerle bu anlayış büyük oranda aşılsa da yazarın çağına tanıklığı tartışılmaz bir kabuldür.
Bu görüşü yaşatan, yazarlar ve yazma biçimleridir. Anar Rızayev bu yazarlardan biri. Onu; eserleri,
karakterleri, yazma biçimleriyle içinde bulunduğumuz çağın gerçekliğinden bağımsız düşünmek mümkün
değil. Türkiye Türkçesine aktarılmış eserleri sınırlı; coğrafya ve sözü edilen toplumsal gerçeklikler
yaşadıklarımızdan kısmen farklı olsa da anlattığı insanlar, kurumlar, değerler hem tanıdık hem çağdaştır. Bir
yanıyla evrensel insan gerçekliğine diğer yanıyla sosyolojiye dokunur.
Sosyolojik bakış, eserin gerçeklikle kurduğu ilişkiyi sorgular. Çalışmada yazarın Seçme Hikayeler’i,
Sıraselvilerde Bir Otel Odası, Beş Katlı Evin Altıncı Katı ve Nazar Boncuğu romanları üzerinden sosyolojik
bir okuma denemesinde bulunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Anar Rızayev, sosyolojik eleştiri, gerçeklik
A Sociological Perspective to Anar Rızayev’s Works
Based on the reflection theory extensive knowledge defends literary work cannot be read independently of
the social environment. Even though with the different theories this understanding is largely surpassed,
testimony to the author's age continues to see an indisputable acceptance. This opinion is dwelled by the
media literacy and writing style. Anar Tızayev is one of these writers. It is not possible to think him
independently from his works, characters, writing style, and the reality of our time. Although the works
transferred to the Turkish language were limited, geography and social realities have said, though somewhat
different from what people lived, people, institutions, and values are both contemporary and familiar. In
addition, his works not only touch to the universal human reality but also familiar sociology.
The sociological point of view, questions the relationship between the work and the reality. Selected Stories,
Sıraselvilerde Bir Otel Odası, Beş Katlı Evin Altıncı Katı, and Nazar Boncuğu reading a sociological
experiment over those essays are available.
Keywords: Anar Rızayev, sociological perspective, reality
Anar Rızayev çağdaş Azerbaycan edebiyatının güçlü kalemlerinden biridir. Türk dünyasının
birbirini yeniden keşfetme sürecinde Anar Rızayev yerel ve evrensel çizgileriyle okuyucusuna çok şey
vadetmektedir. Gözlem ve ironi kabiliyetiyle değişen toplumsal değerlerle baş etmeye çalışan insanı
yakalama becerisi; eserlerine sosyolojik ve psikolojik bakışı zorunlu kılmaktadır. Türkiye Türkçesine
aktarılan eserleri üzerinden yapılan bu çalışmada yazarın Seçme Hikâyeleri, Sıraselvilerde Bir Otel Odası,
Beş Katlı Evin Altıncı Katı ve Nazar Boncuğu isimli eserleri esas alınmıştır.
Yazarın eserine yansıyan malzemenin niceliği dikkate alınan sıralamada başlıklar aile kurumu,
meslekî dikkatler, ekonomik dikkatler, siyaset kurumu, din algısı şeklinde belirir. Bilidi sınırları
içerisinde kalabilmek adına özellikle çok bilinen aile, din, başlıkları daha özet olarak değerlendirilirken
henüz çok da edebi eserlere girmeyen mesleki duyarlıklar, siyaset anlatımları kısmen daha dikkatle
gözden geçirilmiştir.
Çalışmada, veri analizi yöntemiyle anlatılan gerçekliğin yansıttığı sonuçlar tespit edilmeye
çalışılmıştır.
Aile ilişkileri konusu çok farklı yönleriyle Anar Rızayev’in hemen bütün eserlerinde yer alır.
Evlilik ve aşk algıları, sadakat, ilişkilerde yaş farkı, umutsuz aşklar, yalnız insanlar yelpazesinde yazar,
tekrara düşmeden her seferinde başka bir ayrıntıya odaklanır…
Ailelerinin itirazına rağmen kaçarak evlenen çiftler, başarısızlık ve hayal kırıklıklarıyla eski
defterleri açmaya başlar(DJ). Anar’a göre kadınlar geçmişi gündeme getirerek problamleri
karmaşıklaştırmaya daha eğilimlidir ve bu süreçte genelde erkek mağdur olur.
Aşk özellikle yaşanamamış Anar için bir mutsuzluk kaynağıdır. Gençlikte kaybedilmiş bir fırsatın
orta yaşta hiç olmadık bir yerde yankılanması; arkadaşının kızında yeniden sevebilme ihtimalini
muhasebe eden bir erkek üzerinden (Taksi ve Vakit’te) veya hiç sevgilisi olmayan bir yanlış anlamanın
peşine takılıp hayal kırıklığı yaşamayı bir kız üzerinden anlatır (Sevgililer Gününe Özlem).
Başkent Üniversitesi Eğitim Fakültesi, ubtopcu@baskent.edu.tr
644
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
Ekonomik güç evlilikler için en büyük sınavdır: Bazen evliliğin aileler arsında bir gösterişe
dönüşmesinin dar gelirliler üzerinde yarattığı baskı, bütün bir romanda sürükleyici bir güç olarak
kullanılır(Sıraselvilerde Bir Otel Odası).
Aynı sebeple babasından utanan gençler, hayata yenik başlarlar. Bunu bilen ailelerin üzerindeki
baskı kendiliğinden katlanır. Dante’nin Jübilesi’nde bu şartlarda babasıyla aynı yerde çalışan bir oğul
vardır; babasının çocuk oyunlarında seslendirme yapmasından rahatsız, onun olduğu günlerde ortalara
çıkmaz. Bazı insanlarsa inadına bu süreci daha da çekilmez hâle getirmeye uğraşır gibidir.
Evlilik böyle durumlarda gençler için korkutucudur. Öte yandan aileler gençlerin bu hayati
kararlarında önde durmaya onlar adına karar vermeye fazlaca eğilimlidir. Beş Katlı Evin Altıncı Katı
böyle bir süreci bütün detaylarıyla aktarır. Sonuç, her aşamada mutsuz ilişkiler…
Evlilikte aldatan kadın (Beş Katlı Evin Altıncı Katı, İyi Padişah’ın Masalı) yazarın daha çok
dikkatini çekmiş gibidir. Erkekler daha çok bekâr ve özgürdür. İlginç olan bu özgürlüğün mutluluk olarak
ifade bulmamasıdır.
Yaygın olarak işlenen aile bağlarının zamanla zayıflaması ve insanların yalnızlığı da hikâye konusu
olur. (Geçen Yılın Son Gecesi)
Sanal aşkların ilk örnekleri de hikâyelerde görülür. Bir şakayla başlayan rastgele telefon
numarasında bir kadınla eğlenmek niyetiyle yola çıkılır. Tekrarlanan aramalarda kimlikler gizlense de
duygular daha açık ifade edilir; bu örnekte mutlu sona ulaşılır(Ben Sen O ve Telefon).
Sadece aile ilişkileri üzerine sayfalarca yazılacak malzeme barındırmasına rağmen sözü edilenler
tanıdıktır. Anar Rızayev’in 20. Yüzyılın gözde meslekleri üzerine ayrıntılı gözlemleri bu anlamda daha
orijinaldir.
Достарыңызбен бөлісу: |