Keywords: language skills, the press, Turkish vocabulary, Turkish press
Giriş
Dil, bir toplumun fertleri arasında birlik ve beraberliği, ortak duygu ve düşünceyi oluşturan en
önemli unsurdur. Pozitif ve sosyal bilimlerdeki gelişme ve ilerlemede en önemli etken dildir. Bireylerin
sosyalleşmeleri, birbirleri ile doğru, açık ve etkili bir iletişim kurmaları dilsel becerilerini geliştirmeleri ile
mümkündür (Sever, 1997:6).
Her insanın beyni doğuştan bir dilbilgisel sisteme sahiptir. Birey toplum içerisinde bir dili
öğrenerek konuşur (Çavuşoğlu, 2006: 38). Her bireyin beyninin bir ünitesi, doğuştan itibaren dil
edinimine hazır hâlde bulunmaktadır. Beyin dil edinimini en aktif olarak, bebeklik ile ergenlik döneme
kadar olan zaman aralığında kazanır. Bu dönem geçtikten sonra dilin temel kuralları ile ilgili becerileri
kazanmak oldukça zordur (Çavuşoğlu, 2006: 38-39). Dolayısı ile çocuklar dili daha çabuk öğrenirler, dil
becerilerini daha kolay geliştirirler. Aynı şeyi reşitler için söyleyemeyiz (Bleakley-Chin, 2004:481).
Nitelikli bir dil eğitimi bireylerin dil becerilerini geliştirmeyi, söz varlıklarını zenginleştirmeyi,
anlama ve anlatım kapasitelerini artırmayı amaçlar (Karadüz, 2010:1580). Bireyin ana dilini geliştirmesi
Ağrı İbrahim Çeçen Ünversitesi, ykilic@agri.edu.tr
658
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
ve onun imkânlarından yararlanması için dilin bütün özelliklerini bilmesi, onun bütün inceliklerini
kullanması gerekir (Demir ve Yapıcı, 2007:177-178).
Dil eğitimi anlama ve anlatma becerilerine dayanmaktadır. Günlük hayatta gerçekleştirdiğimiz
okuma ve dinleme faaliyetleri, iletişimin sadece anlama cephesini oluşturur. Konuşma ve yazma ise
iletişimin anlatma boyutu ile ilgilidir. Doğru ve eksiksiz bir iletişimin temel şartı, alıcı ile verici arasında
sağlıklı bir iletişimin oluşması ile mümkündür. “Çağımızdaki toplumsal yaşayış, demokratik sistem,
başkalarını anlama kadar, kendimizi anlatmamızı da zorunlu kılmaktadır.” Bunun içindir ki ana dili
derslerinde çocuklara her şeyden önce doğru ve düzgün okuma, dinleme, konuşma ve yazma beceri ve
alışkanlığını kazandırmak gerekmektedir. (Özbay, 2005:177)
Erken çocukluk döneminden itibaren çocuklara yönelik yoğun bir anadili eğitimi programı
uygulanmasına rağmen hedeflenen sonuca ulaşılamamaktadır (Kendeou-Van den Broek-White, & Lynch,
2009: 765). Ancak ülkemizde hem “ana dili bilinci” hem de “ana dili eğitimi-öğretimi” konusunda çözüm
bekleyen pek çok problem bulunmaktadır (Demir ve Yapıcı, 2007:177-178).
Problem
2006-2011 yılları arasında Türkiye’de yayımlanan gazetelerde Türkçe hakkında ne tür yayımlar
yapılmıştır? Bu bağlamda aşağıdaki sorular cevaplandırılmıştır.
a.
Gazetelerde dil becerileri ile ilgili ne tür araştırma yazıları ve makaleler yazılmıştır? Bu
yazılarda ne tür sorunlar tartışılmıştır?
b.
Türkçenin söz varlığı hakkında gazete yazarlarının görüşleri nelerdir?
c.
Türkçenin diğer meseleleri hakkında gazete yazarlarının yaklaşımı nasıldır?
Amaç
Bu çalışmanın amacı, gazete yazarlarının Türkçenin diğer meseleleri, dil becerileri ve söz varlığı
hakkındaki görüş ve yaklaşımlarını tespit edip değerlendirmektir. Araştırmacı, çalışmanın orijinal
olmasına özen göstermiştir. Bu bağlamda, araştırmacı tarafından yapılan incelemelerde “Türk Basınında
Dil Becerileri, Söz Varlığı ve Türkçenin Diğer Meseleleri 2006-2011 Yılları Arası” konulu bilimsel bir
çalışmaya rastlanmamıştır.
Yöntem
Bu araştırmada betimsel tarama modeli uygulanmıştır. Bu araştırmanın örneklemini 2006-2011
yılları arasında Sabah, Zaman, Hürriyet, Posta, Habertürk gazetelerinde Türk dili ile ilgili yazılmış 178
yazı oluşturmaktadır. Örneklem olarak belirlenen yazılar okuma, dinleme, konuşma, yazma, söz varlığı,
Türkçenin diğer meseleleri şeklinde sınıflandırılmıştır.
Verilerin Toplanması
Gazete yazıları, yayımlandığı yıllara (Tablo 1), yayımlandığı gazetelere ve konularına (Tablo 2)
göre tasnif edildi ve sayısal olarak tablolara kaydedildi. Konuların tasnifi nitel araştırmalarda yaygın
olarak kullanılan içerik analiz yöntemine göre yapıldı. Buna göre gazete yazıları okuma, dinleme,
konuşma, yazma, söz varlığı ve Türkçenin diğer meseleleri şeklinde 6 başlık altında yazı adedine göre
tasnif edilip yayım yılına (2006-2011) göre dağılımı yapıldı. Gazete yazıları, yayımlandığı gazeteler,
yayımlandığı yıllar ve konu başlıkları tespit edilirken Arslan’ın (ISBN:978-605-352-419-9) “Basında
Türkçe” isimli derlemesi esas alındı.
Bulgular
Tablo 1. Türkçenin söz varlığı, diğer meseleleri ve dil becerileri hakkında yayımlanan yazıların
yıllara göre dağılımı
Konular
Yıllar… Okuma Dinleme Konuşma Yazma
Söz varlığı Türkçenin Diğer Meseleleri
2006
8
1
2
2
2
12
27
2007
7
1
2
1
12
24
2008
13
1
3
4
12
33
2009
14
1
4
5
4
9
37
2010
15
2
4
24
45
2011
2
2
3
6
13
Toplam
59
7
14
16
7
75
178
659
Yrd. Doç. Dr. Yasin KILIÇ/Türk Basınında Dil Becerileri, Söz Varlığı ve Türkçenin Diğer Meseleleri…
Tablo 1’e göre 2006-2011 yılları arasında Türkçe dil becerileri, söz varlığı ve Türkçenin diğer
meseleleri hakkında toplam 178 araştırma yazısı ve makale yazılmıştır. Tabloya göre en çok Türkçenin
diğer meseleleri (75 makale ve araştırma yazısı) hakkında yazı yazılmıştır. Bu yazıları, konularına göre
okuma (59), yazma (16), konuşma (14) ile ilgili yazılar takip etmektedir. Dinleme (7) ve söz varlığı (7)
hakkında ise eşit sayıda yazı yazılmıştır.
Tablo 2. Türkçenin söz varlığı, diğer meseleleri ve dil becerileri hakkında yayımlanan yazıların
bulunduğu gazeteler göre dağılımı
Konular
Gazeteler
Okuma
Dinleme
Konuşma
Yazma
Söz
varlığı
Türkçenin diğer
meseleleri
Sabah
11
1
1
8
21
Zaman
27
4
5
15
5
38
94
Hürriyet
18
2
5
1
25
51
Posta
2
3
5
Habertürk
1
3
2
1
7
Toplam
59
7
14
16
7
75
178
Tablo 2’ye göre, Türkçe ile ilgili en çok Zaman gazetesinde yazı (94) yayımlanmıştır. Bu gazeteyi
yayımlanan yazı âdetine göre Hürriyet (51), Sabah (21), Habertürk (7) ve Posta (5) gazeteleri takip
etmiştir.
Gazetelerde dil becerileri ve Türkçenin diğer meseleleri hakkında yazılan yazılarda genel olarak
ana dilin korunması, dil becerilerinin gelişimi, Türkçenin söz varlığı ve bu konularla ilgili ortaya çıkan
problemler ve çözüm önerileri üzerinde durulmuştur.
Tartışma ve Sonuç
2006-2011 yılları arasında Türkiye’de yayımlanan Zaman, Hürriyet, Sabah, Posta, Habertürk
gazetelerinde Türk dili hakkında genel olarak aşağıdaki konulara yer verilmiştir:
Hürriyet Gazetesi’nde (2010) yayımlanan “Bebeğimi Seviyorum, Ona Kitap Okuyorum” yazısı ile
“Bir varmış bir yokmuş” başlıklı yazıda çocuğa masal okumanın, çocuğun düşünce ve dil gelişimine katkı
sağladığı ifade edilmiştir. Posta (2010) gazetesinde “Kitaptan Korkan Çocuklar” başlıklı yazıda kitabın
ceza olarak çocuğa okutulması eleştirilir. Zaman (2008) gazetesinde “Çocuklara İki Yaşında Kitap
Okumaya Başlayın” yazısında erken yaşlarda çocuğa kitap okumanın önemine vurgu yapılmaktadır.
Dinleme Türk basınında en az işlenen dil becerisidir. Arat (2011) “Dinlemenin Gücü” başlıklı
yazısında bu becerinin önemi üzerinde durmaktadır. Konuşma becerisi ile ilgili Türk basınında beden dili
(Canbolat, 2010), çocuklarda konuşma bozuklukları (Hürriyet Gazetesi, 2009) gibi konular işlenmiştir.
Yazma becerisi hakkında, Türk basınında, nasıl yazar olunabileceği (Şafak, 2009 & Bozkır), yazı
yazmanın beyni geliştirdiği gibi konulara yer verilmiştir.
Türk basınında Türkçenin kelime hazinesi ile ilgili olarak, “Dil ve Düşünce” (Selim, 2009),
“Sözcükleri Seçerken” (İleri, 2009) gibi başlıklı yazılara yer verilmiştir. Türkçenin diğer meseleleri ile
ilgili, harf devrimi (Bayer, 2010), Türkçenin bozulması (Turan, 2009) internet dili (Sökmen Süer, 2010),
basında bu alanda işlenen konuların sadece bir kaçıdır.
Genel olarak Türk basında işlenen konuların Türkçe eğitimi alanında yapılan bilimsel çalışmalarda
çok fazla işlenmediğini gözlemledik. Basında Türkçe hakkında yayımlanan yazılar, Türkçeye yönelik
yapılan çalışmalara katkı sağlayabilir, alan araştırmacılarına yeni fikirler sunabilir.
KAYNAKÇA
Arat, M. “Dinlemenin Gücü”, Zaman Gazetesi, 15.02.2011
Arslan, A. (?). Basında Türkçe, Okuma, Dinleme, Konuşma, Yazma, Söz Varlığı, Türkçenin Diğer Meseleleri,
Ankara: Yargı Yayınevi.
Bayer, Y. (2010)“Harf Devrimi Çiğneniyor Mu?” Hürriyet Gazetesi, 21.3.2010.
Bleakley, H. and Chin A. "Language skills and earnings: Evidence from childhood immigrants." Review of
Economics and Statistics 86.2 (2004): 481-496.
Bozkır, U. (2011)“Madde Madde Yazarlık”, Zaman Gazetesi 15.11.2011.
Canbolat, U.İ. (2010), “Beden Dili Psikolojiye Nasıl Yansır”, Habertürk Gazetesi, 23.08.2010.
Çavuşoğlu, A. (2006). "Ana dili, edinimi, önemi ve geliştirilmesi." İlahiyat Fakültesi Dergisi 11.1 (2006): 37-46.
Demir, C.-Yapıcı, M. (2007). “Ana Dili Olarak Türkçenin Öğretimi Ve Sorunları.” Sosyal Bilimler Dergisi, 9(2).
660
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
Doğan, Y. (2010). “Dinleme becerisini geliştirmede etkinliklerden yararlanma.” Türklük Bilimi Araştırmaları,
27(27), 263-274.
Hürriyet Gazetesi (2010), “Bebeğimi Seviyorum, Ona Kitap Okuyorum.” 19.11.2010.
İleri, S. (2009). “Sözcükleri Seçerken”, Zaman Gazetesi, 13.12.2009.
Karadüz, A. (2010). "Dil becerileri ve eleştirel düşünme." Turkish Studies 5.3 (2010): 1566-1593.
Kendeou, P., Van den Broek, P., White, M. J., & Lynch, J. S. (2009). “Predicting reading comprehension in early
elementary school: The independent contributions of oral language and decoding skills. Journal of
Educational Psychology,” 101(4), 765-778. DOI: 10.1037/a0015956.
Özbay, M. (2005). Ana dili eğitiminde konuşma becerisini geliştirme teknikleri. Journal of Qafqaz University, 16,
177-184.
Posta Gazetesi (2010). “Kitaptan Korkan Çocuklar” 28.08.2010.
Selim, A. (2009) “Dil ve Düşünce”, Zaman Gazetesi, 27.12.2009.
Sever, S. (1997). Türkçe Öğretimi ve Tam Öğrenme. Anı Yayıncılık, Ankara.
Sökmen Süer, Y. (2010). “İnternet Dili ve Hiyeroglif”, Hürriyet Gazetesi, 24.02.2010.
Şafak, E. (2009). “Nasıl Yazar Olunur?” Zaman Gazetesi, 03.02.2009.
Turan, R. (2009). “Bozulan Türkçe” Hürriyet Gazetesi, 08.03.2009.
Zaman Gazetesi (2008). “Çocuklara İki Yaşında Kitap Okumaya Başlayın” 26.11.2008.
Yıldrım Kaya, G. (2010). “E-Kitaplar Kütüphaneleri Tarihe Gömebilir mi?” Habertürk, 01.02.2010.
http://www.hurriyet.com.tr/bebegimi-seviyorum-ona-kitap-okuyorum-16324699,18.112010;
KUTLU TÖRE ROMANI ÖRNEĞİNDE
TÜRK EDEBİYATINDA KAŞKAY TÜRKLERİ
Arş. Gör. Yavuz Sinan ULU
Özet: İki milyona yaklaşan nüfuslarıyla İran’da önemli bir Türk topluluğu olan Kaşkaylar, Türk gelenek ve
göreneklerini en iyi muhafaza eden Türk boylarındandır. Alper Aksoy’un 1976 yılında kaleme aldığı Kutlu
Töre romanı Kaşkay Türklerinin yaşayışını, kültürünü, gelenek-göreneklerini anlatan Türk edebiyatındaki en
seçkin örneklerden biridir. Romanda töreye bağlılık, kahramanlık ve aşk temaları aracılığıyla Kaşkay
Türklerinin yaşam biçimi, eski Türk geleneklerini muhafaza etmeleri, yiğitlikleri, misafirperverlikleri ve en
önemlisi her türlüğü zorluğa, yok olma tehlikelerine karşın töreye bağlılıkları gerçekçi bir üslûpla yansıtılır.
Bu özellikleriyle Kutlu Töre, Türkiye’de Kaşkay Türklerinin geniş halk kitlelerince tanınırlığının
sağlanmasında önemli bir işleve sahiptir. Bu çalışmada Kutlu Töre romanı üzerinden Kaşkay Türklerinin
Türk edebiyatına yansımaları ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: Kaşkay Türkleri, Kutlu Töre, töre, gelenek
Qashqai Turks in Turkish Literature in the Example of Kutlu Töre Novel
Abstract: Qashqai who are a significant Turkish community in Iran with a population approaching two
million, are one of the best Turkish tribe keeping their customs and traditions. Kutlu Töre which was written
by Alper Aksoy in 1976, is one of the most outstanding examples of Turkish literature including life, culture,
customs and traditions of Qashqai Turks. Life style, maintaining old Turkish traditions, bravery, hospitality,
commitment to moral laws despite of all kinds of challenges and danger of extinction are reflected with
realistic style via theme of commitment to moral laws, heroism and love. In Turkey, Kutlu Töre has an
important function in the context of recognition of Qashqai Turks by the public at large. In this study,
reflections of Qashqai Turks to Turkish literature will be addressed through Kutlu Töre.
Keywords: Qashqai Turks, Kutlu Töre, moral laws, tradition
1. Giriş
Coğrafi konumu, tarihi ve kültürel yapısı gereği İran, tarih boyunca Türkler için önemli
coğrafyalardan biri olmuştur. “Bugün İran nüfusunun yaklaşık %40ını Türkler oluşturur. … Azerîlerden
sonra, ikinci önemli Türk topluluk Fars bölgesinde kesif bulunan Kaşkaylar’dır.” (Çelik 1998: 204)
Kaşkaylar “aslen Oğuz boyundan kopma bir Türk uruğudur. İran’a Moğol ordularıyla birlikte gelerek
burada yerleşmişlerdir.” (Caferoğlu 1988: 65) Bugün sayılarının iki milyona yaklaştığı bilinmektedir.
Kaşkayların bir kısmı günümüzde yerleşik hayata geçmekle beraber genel olarak konargöçer bir
topluluktur.
Kutlu Töre, Alper Aksoy tarafından 1976 yılında yazılmıştır. Dündar Taşer roman armağanına
layık görülen roman, Kaşkay Türklerinin yaşayışını, kültürlerini, gelenek-göreneklerini anlatan Türk
edebiyatının en seçkin örneklerinden biridir. Romanda töreye bağlılık, kahramanlık, kendilik ve tarih
bilinci ve aşk temaları üzerinden Kaşkay Türklerinin yaşam biçimi, hayata bakışları, yiğitlikleri,
misafirperverlikleri ve en önemlisi her türlü zorluğa, yok olma tehlikelerine karşın töreye bağlılıkları
Gökçe Ana, Gündüz Han ve Hüsrev karakterleri aracılığıyla yansıtılır. Ortak Türk kültür unsurları
romanda dikkat çeken unsurlardandır. Orta Asya’dan çeşitli coğrafyalara yayılan Türklerin, geçen
zamana, savaşlara rağmen farklı coğrafyalarda yaşatmaya devam ettikleri unsurlar hem Kaşkay
Türklerinin geleneklerine bağlılıklarını vurgulamakta hem de Türkler arasındaki ortak kolektif bilinci
ortaya koymaktadır.
Roman, 1943 yılı İranı’nda geçer. Romanın olay örgüsü iki ana vaka etrafında şekillenir. Birincisi
Kaşkay genci Hüsrev ile Acem kızı Elvan’ın aşkı; ikincisi ise iki Alman casusunun Kaşkaylara
sığınmasıdır. Hüsrev ile Elvan birbirlerine âşıktır. Ancak Elvan’ın babası kızını Hüsrev’e vermek istemez.
Obadan bir genç olan Settar ile nişanlamak ister. Bu sırada Rahmani obasına dağdan kayalar yuvarlamak
suretiyle bir saldırı düzenlenir. Settar ölür, obanın büyük bir kısmı yok edilir. Obanın yakınlarında
Hüsrev’in kamasının bulunması katliamı Hüsrev’in gerçekleştirdiği intibaını uyandırır. Töreler gereği
Hüsrev’in öldürülmesi gerekir. Kara çadıra hapsedilir. Gündüz Bey başsağlığı için Kurtbek Koca ve
Konurbay’ı da yanına alarak Rahmani obasına gider. Gündüz Bey orada Settar’ın kardeşi tarafından
Ardahan Üniversitesi, yavuzsinanulu@ardahan.edu.tr
662
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
öldürülür. İntikam ateşiyle yanan Kaşkaylar, Rahmani obasına saldırır. Böylece iki aşiretin amansız
kavgası başlar, iki taraftan da yüzlerce insan ölür. İkinci Dünya Savaşı yıllarıdır. İran, İngiliz ve
Amerikan kuvvetlerinin işgali altındadır. İngilizlerin amacı Kaşkayların yaşadığı yere çok yakın olan
Güney Şimendifer Hattı’ndan Almanya ile savaşan müttefikleri Rusya’ya yardım göndermektir. Hitler,
bölgeye Alman ajanları gönderir. Bunun üzerine İngilizler, Alman gizli servisine bir baskın gerçekleştirir.
İki Alman ajan bu baskından kurtulur ve Kaşkaylar’a sığınır. Almanlar, Gökçe Ana’ya Rahmani obasına
yapılan saldırının bir İngiliz planı olduğunu, Hüsrev’in suçsuz olduğunu söylerler. Bunun üzerine Hüsrev,
kara çadırdan çıkarılır, Kaşkayların beyi olur. İngilizler ve dönemin hükümeti Kaşkaylardan kendilerine
sığınan Almanları vermelerini ister. Ancak töre gereği aşirete sığınan konuklar teslim edilmez. İngilizler
Kaşkayları Güney Şimendifer Hattı’ndan göndermek için askeri operasyona girişir. Türkiye arabuluculuk
yapar. Ancak Kaşkaylar, töreleri hiçe sayıp Almanları iade etmeyi kabul etmezler. İngilizler obaya
saldırır. Almanlar canlarını kurtarmak için Gökçe Ana’dan izin isterler ve obadan ayrılırlar. Kaşkaylar
Gökçe Ana öncülüğünde direnişe geçer. Gökçe Ana yaralanır. Almanların obadan kendi istekleriyle
gitmesi üzerine saldırı biter. Roman törelerini çiğnetmemenin verdiği huzurla, Gökçe Ana’nın ölüm
döşeğinde Hüsrev’e verdiği öğütlerle sonlanır.
2. Kutlu Yaşamın Kutlu Yolu: Töre
Kutlu Töre romanının birincil teması töredir. Töre, Türklerin yazılı olmayan, gelenekselleşmiş,
yaşamlarını şekillendiren kural, kaide ve değerler bütünüdür. Gökçe Ana’nın deyişiyle “Atalarımızdan
görüp öğrendiklerimizdir töre, dünden bugüne kalanlardır. ... Hayatımıza bir yoldur.” (Aksoy 2012:
69)Romana ismini de veren töre, karakterlerin, olay örgüsünün oluşumunda merkez konumundadır.
Romanda işlenen diğer temalar, Kaşkaylarda törenin önemini vurgulamak, töre uğruna nelerin göze
alınabileceğini göstermek için işlenen aracı/yan temalardır. Romanın büyük bir kısmını oluşturan Hüsrev-
Elvan aşkı bu bağlamda değerlendirilebilir. Aşkın hüsranla sonuçlanmasından sonra oğlunun Bahtiyari
obasına saldırdığını düşünen Gündüz Bey “Hüsrev’den mi vazgeçmeli, törelerden mi?” (Aksoy 2012: 60)
şeklindeki kısa süreli sorgulamadan sonra “Aşiretim keder duymasın bu işten. Buyruk dinlemeyen, töreyi
çiğneyen varsın yaşamasın! Yaşaması gereken törelerdir.” (Aksoy 2012: 202) diyerek töre gereği oğlunun
ölümüne hükmeder: “Bedenler ölür töreler yaşar! Töreler yaşarsa bil ki ölmekle bitmez aşiret.” (Aksoy
2012: 231)
İki Alman ajanın Kaşkaylara sığınmasını da Kaşkayların törelerine bağlılığını vurgulamak için
işlenen konulardan biri olarak görmek mümkündür. Türk töresine göre obaya gelen misafir kendi isteği
dışında gönderilmez. Bu yüzden İngilizlerle ve dönemin hükümetiyle, onların kendilerinden kat kat üstün
düzenli ordularıyla savaşmayı göze alan, binlerce insanını feda eden Kaşkaylar törelerinden hiçbir şekilde
taviz vermez: “Törelerimiz uğruna seve seve ölürüz... Şereflice, namusluca ölmeyi ölüm saymayız!...
Bizim anlayışımıza göre ölüm denen şey töresizliktir! Töresiz kalmayı canımız sağ oldukça
kabullenemeyiz!.. Türk töresine göre aşiretlerimize konuk olarak gelen iki insan tutsak olarak iade
edilemez. Töremizi çiğnememek için vermeyeceğiz Alman casuslarını.” (Aksoy 2012: 289)
Romanda yazar, Kaşkayların töreye bağlılıklarını çoklu bakış açısı tekniğiyle ifade eder. Yazar-
anlatıcının değil “öteki”nin gözüyle de Kaşkaylara bakılır. Almanların gözünden Kaşkaylar şöyle ifade
edilir: “Kaşkaylar konargöçer bir aşiret... Törelerine onlar kadar sımsıkı bağlı bir başka topluluk
gösterilemez yeryüzünde.” (Aksoy 2012: 55) Kaşkaylar ile fikir çatışması yaşayan İranlılar ve İngilizler
de Kaşkayların her ne şartta olurlarsa olsunlar töreyi çiğnemeyen, geleneklerine bağlı bir topluluk
olduklarını ifade ederler.
Eserin başkişisi Gökçe Ana romanda töreyi görünür kılan, törenin en güçlü savunucusu ve
uygulayıcısı olan kişidir. Romanda geçen şu ifadeler Kaşkaylar için Gökçe Ana’nın önemini açıkça ifade
eder: “Aşiret töresi demek Gökçe Ana demektir.” (Aksoy 2012: 41) “Bütün Kaşkayların anasıdır o. Bütün
Kaşkayların aklı, bilgisi, tecrübesi bir ana olmuştur da adına Gökçe Ana denmiştir.” (Aksoy 2012: 8)
“Gökçe Ana! Kaşkayların koca anası! Elburzların soylu anası! Töre belleten, akıl öğreten, aşirete düzen,
obalara izan veren Koca Ana.” (Aksoy 2012: 323) Gökçe Ana, Kaşkayların ilhanı olan Gündüz Bey’in
annesidir. Aşiretin görünürdeki yöneticisi Gündüz Bey iken asıl aşireti ayakta tutan yaşı, bilgisi, tecrübesi
ve hayata bakış açısıyla Gökçe Ana’dır. Campbell’ın deyimiyle Gökçe Ana romanda “arketipsel dişi ve
yüce ana” (Campbell 2000: 463) işlevine sahiptir. Jung’un tespit ettiği yüce birey arketipi de Gökçe Ana
ile uygunluk arz eder: “Bilgi, idrak, düşünce, bilgelik, akıllılık ve sezgi, diğer yandan da iyi niyet ve
yardımseverlik gibi ahlaki özellikleri temsil eder, ki bunlar onun “ruhsal” karakterini yeterince ortaya
koyar.” (Jung 2008: 91) Bu özellikleriyle Gökçe Ana, romandaki ülkü değerlerin, bilhassa töre ve ona ait
unsurların temsilcisi konumundadır.
663
Arş. Gör. Yavuz Sinan ULU/Kutlu Töre Romanı Örneğinde Türk Edebiyatında Kaşkay Türkleri
Достарыңызбен бөлісу: |