Iii beynəlxalq türk dünyasi araşdirmalari simpoziumu III. Uluslararasi türk dünyasi araştirmalari sempozyumu ІІІ халықаралық ТҮркі әлемі зерттеулері симпозиумы


Keywords: language skills, the press, Turkish vocabulary, Turkish press  Giriş



Pdf көрінісі
бет98/102
Дата03.03.2017
өлшемі42,43 Mb.
#6018
1   ...   94   95   96   97   98   99   100   101   102

Keywords: language skills, the press, Turkish vocabulary, Turkish press 

Giriş 

Dil,  bir  toplumun  fertleri  arasında  birlik  ve  beraberliği,  ortak  duygu  ve  düşünceyi  oluşturan  en 

önemli unsurdur. Pozitif ve sosyal bilimlerdeki gelişme ve ilerlemede en önemli etken dildir. Bireylerin 

sosyalleşmeleri, birbirleri ile doğru, açık ve etkili bir iletişim kurmaları dilsel becerilerini geliştirmeleri ile 

mümkündür (Sever, 1997:6). 

Her  insanın  beyni  doğuştan  bir  dilbilgisel  sisteme  sahiptir.  Birey  toplum  içerisinde  bir  dili 

öğrenerek  konuşur  (Çavuşoğlu,  2006:  38).  Her  bireyin  beyninin  bir  ünitesi,  doğuştan  itibaren  dil 

edinimine hazır hâlde bulunmaktadır. Beyin dil edinimini en aktif olarak, bebeklik ile ergenlik döneme 

kadar olan zaman aralığında kazanır. Bu dönem geçtikten sonra dilin temel kuralları ile ilgili becerileri 

kazanmak oldukça zordur (Çavuşoğlu, 2006: 38-39). Dolayısı ile çocuklar dili daha çabuk öğrenirler, dil 

becerilerini daha kolay geliştirirler. Aynı şeyi reşitler için söyleyemeyiz (Bleakley-Chin, 2004:481). 

 

Nitelikli  bir  dil  eğitimi  bireylerin  dil  becerilerini  geliştirmeyi,  söz  varlıklarını  zenginleştirmeyi, 



anlama ve anlatım kapasitelerini artırmayı amaçlar (Karadüz, 2010:1580).  Bireyin ana dilini geliştirmesi 

                                                      

 

Ağrı İbrahim Çeçen Ünversitesi,  ykilic@agri.edu.tr 



658 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 

ve  onun  imkânlarından  yararlanması  için  dilin  bütün  özelliklerini  bilmesi,  onun  bütün  inceliklerini 

kullanması gerekir (Demir ve Yapıcı, 2007:177-178). 

Dil  eğitimi  anlama  ve  anlatma  becerilerine  dayanmaktadır.  Günlük  hayatta  gerçekleştirdiğimiz 

okuma  ve  dinleme  faaliyetleri,  iletişimin  sadece  anlama  cephesini  oluşturur.  Konuşma  ve  yazma  ise 

iletişimin anlatma boyutu ile ilgilidir. Doğru ve eksiksiz bir iletişimin temel şartı, alıcı ile verici arasında 

sağlıklı  bir  iletişimin  oluşması  ile  mümkündür.  “Çağımızdaki  toplumsal  yaşayış,  demokratik  sistem, 

başkalarını  anlama  kadar,  kendimizi  anlatmamızı  da  zorunlu  kılmaktadır.”  Bunun  içindir  ki  ana  dili 

derslerinde çocuklara her şeyden önce doğru ve düzgün okuma, dinleme, konuşma  ve yazma beceri ve 

alışkanlığını kazandırmak gerekmektedir. (Özbay, 2005:177) 

Erken  çocukluk  döneminden  itibaren  çocuklara  yönelik  yoğun  bir  anadili  eğitimi  programı 

uygulanmasına rağmen hedeflenen sonuca ulaşılamamaktadır (Kendeou-Van den Broek-White, & Lynch, 

2009: 765). Ancak ülkemizde hem “ana dili bilinci” hem de “ana dili eğitimi-öğretimi” konusunda çözüm 

bekleyen pek çok problem bulunmaktadır (Demir ve Yapıcı, 2007:177-178). 

Problem 

2006-2011  yılları  arasında  Türkiye’de  yayımlanan  gazetelerde  Türkçe  hakkında  ne  tür  yayımlar 

yapılmıştır? Bu bağlamda aşağıdaki sorular cevaplandırılmıştır.  

a.

 

Gazetelerde dil becerileri ile ilgili ne tür araştırma yazıları ve makaleler yazılmıştır? Bu 

yazılarda ne tür sorunlar tartışılmıştır? 

b.

 

Türkçenin söz varlığı hakkında gazete yazarlarının görüşleri nelerdir? 



c.

 

Türkçenin diğer meseleleri hakkında gazete yazarlarının yaklaşımı nasıldır? 



Amaç 

Bu çalışmanın amacı, gazete yazarlarının Türkçenin diğer meseleleri, dil becerileri ve söz varlığı 

hakkındaki  görüş  ve  yaklaşımlarını  tespit  edip  değerlendirmektir.  Araştırmacı,  çalışmanın  orijinal 

olmasına özen göstermiştir. Bu bağlamda, araştırmacı tarafından yapılan incelemelerde “Türk Basınında 

Dil Becerileri, Söz Varlığı ve Türkçenin Diğer Meseleleri 2006-2011 Yılları Arası” konulu bilimsel bir 

çalışmaya rastlanmamıştır. 



Yöntem 

Bu  araştırmada  betimsel  tarama  modeli  uygulanmıştır.  Bu  araştırmanın  örneklemini  2006-2011 

yılları arasında Sabah, Zaman, Hürriyet, Posta, Habertürk gazetelerinde Türk dili ile ilgili yazılmış 178 

yazı oluşturmaktadır. Örneklem olarak belirlenen yazılar okuma, dinleme, konuşma, yazma, söz varlığı, 

Türkçenin diğer meseleleri şeklinde sınıflandırılmıştır. 

Verilerin Toplanması 

Gazete  yazıları,  yayımlandığı  yıllara  (Tablo  1),  yayımlandığı  gazetelere  ve  konularına  (Tablo  2) 

göre  tasnif  edildi  ve  sayısal  olarak  tablolara  kaydedildi.  Konuların  tasnifi  nitel  araştırmalarda  yaygın 

olarak  kullanılan  içerik  analiz  yöntemine  göre  yapıldı.  Buna  göre  gazete  yazıları  okuma,  dinleme, 

konuşma,  yazma,  söz  varlığı  ve  Türkçenin  diğer  meseleleri şeklinde  6  başlık  altında  yazı  adedine  göre 

tasnif  edilip  yayım  yılına  (2006-2011)  göre  dağılımı  yapıldı.  Gazete  yazıları,  yayımlandığı  gazeteler, 

yayımlandığı  yıllar  ve  konu  başlıkları  tespit  edilirken  Arslan’ın  (ISBN:978-605-352-419-9)  “Basında 

Türkçe” isimli derlemesi esas alındı. 



Bulgular 

Tablo 1. Türkçenin söz varlığı, diğer meseleleri ve dil becerileri hakkında yayımlanan yazıların 

yıllara göre dağılımı 



Konular 

Yıllar…  Okuma  Dinleme  Konuşma  Yazma 



Söz varlığı  Türkçenin Diğer Meseleleri  

2006 




12 



27 

2007 


 



12 



24 

2008 


13 



 

12 



33 

2009 


14 





37 

2010 


15 



 

 

24 



45 

2011 


 



 



13 

Toplam 


59 

14 



16 

75 



178 

659 

Yrd. Doç. Dr. Yasin KILIÇ/Türk Basınında Dil Becerileri, Söz Varlığı ve Türkçenin Diğer Meseleleri… 

Tablo  1’e  göre  2006-2011  yılları  arasında  Türkçe  dil  becerileri,  söz  varlığı  ve  Türkçenin  diğer 

meseleleri hakkında toplam 178 araştırma yazısı ve makale yazılmıştır. Tabloya göre en çok Türkçenin 

diğer meseleleri (75 makale ve araştırma yazısı) hakkında yazı yazılmıştır. Bu yazıları, konularına göre 

okuma (59), yazma (16), konuşma (14) ile ilgili yazılar takip etmektedir. Dinleme (7) ve söz varlığı (7) 

hakkında ise eşit sayıda yazı yazılmıştır.  

Tablo 2. Türkçenin söz varlığı, diğer meseleleri ve dil becerileri hakkında yayımlanan yazıların 

bulunduğu gazeteler göre dağılımı 

 

Konular 

Gazeteler 



Okuma 

Dinleme 

Konuşma 

Yazma 

Söz 

varlığı 

Türkçenin diğer 

meseleleri 

 

Sabah 


11 



 

 



21 

Zaman 


27 



15 

38 



94 

Hürriyet 

18 





 

25 



51 

Posta 


 

 



 

 



Habertürk 

 



 



 

 



 

 

 



 

 

 



Toplam 

59 


14 


16 

75 



178 

Tablo 2’ye göre, Türkçe ile ilgili en çok Zaman gazetesinde yazı (94) yayımlanmıştır. Bu gazeteyi 

yayımlanan  yazı  âdetine  göre  Hürriyet  (51),  Sabah  (21),  Habertürk  (7)  ve  Posta  (5)  gazeteleri  takip 

etmiştir.   

Gazetelerde  dil  becerileri  ve  Türkçenin  diğer  meseleleri  hakkında  yazılan  yazılarda  genel  olarak 

ana dilin korunması, dil becerilerinin gelişimi, Türkçenin söz varlığı ve bu konularla ilgili ortaya çıkan 

problemler ve çözüm önerileri üzerinde durulmuştur.  

Tartışma ve Sonuç  

2006-2011  yılları  arasında  Türkiye’de  yayımlanan  Zaman,  Hürriyet,  Sabah,  Posta,  Habertürk 

gazetelerinde Türk dili hakkında genel olarak aşağıdaki konulara yer verilmiştir: 

Hürriyet Gazetesi’nde (2010) yayımlanan “Bebeğimi Seviyorum, Ona Kitap Okuyorum” yazısı ile 

“Bir varmış bir yokmuş” başlıklı yazıda çocuğa masal okumanın, çocuğun düşünce ve dil gelişimine katkı 

sağladığı ifade edilmiştir. Posta (2010) gazetesinde “Kitaptan Korkan  Çocuklar” başlıklı yazıda kitabın 

ceza  olarak  çocuğa  okutulması  eleştirilir.  Zaman  (2008)  gazetesinde  “Çocuklara  İki  Yaşında  Kitap 

Okumaya Başlayın” yazısında erken yaşlarda çocuğa kitap okumanın önemine vurgu yapılmaktadır. 

Dinleme  Türk  basınında  en  az  işlenen  dil  becerisidir.  Arat  (2011)  “Dinlemenin  Gücü”  başlıklı 

yazısında bu becerinin önemi üzerinde durmaktadır. Konuşma becerisi ile ilgili Türk basınında beden dili 

(Canbolat,  2010),  çocuklarda  konuşma  bozuklukları  (Hürriyet  Gazetesi,  2009)  gibi  konular  işlenmiştir. 

Yazma  becerisi  hakkında,  Türk  basınında,  nasıl  yazar  olunabileceği  (Şafak,  2009  &  Bozkır),  yazı 

yazmanın beyni geliştirdiği gibi konulara yer verilmiştir.  

Türk  basınında  Türkçenin  kelime  hazinesi  ile  ilgili  olarak,  “Dil  ve  Düşünce”  (Selim,  2009), 

“Sözcükleri  Seçerken” (İleri,  2009)  gibi  başlıklı  yazılara  yer  verilmiştir.  Türkçenin  diğer  meseleleri ile 

ilgili, harf devrimi (Bayer, 2010), Türkçenin bozulması (Turan, 2009) internet dili (Sökmen Süer, 2010), 

basında bu alanda işlenen konuların sadece bir kaçıdır.  

Genel olarak Türk basında işlenen konuların Türkçe eğitimi alanında yapılan bilimsel çalışmalarda 

çok  fazla  işlenmediğini  gözlemledik.  Basında  Türkçe  hakkında  yayımlanan  yazılar,  Türkçeye  yönelik 

yapılan çalışmalara katkı sağlayabilir, alan araştırmacılarına yeni fikirler sunabilir. 



KAYNAKÇA 

Arat, M. “Dinlemenin Gücü”, Zaman Gazetesi, 15.02.2011 

Arslan,  A.  (?).  Basında  Türkçe,  Okuma,  Dinleme,  Konuşma,  Yazma,  Söz  Varlığı,  Türkçenin  Diğer  Meseleleri

Ankara: Yargı Yayınevi.  

Bayer, Y. (2010)“Harf Devrimi Çiğneniyor Mu?” Hürriyet Gazetesi, 21.3.2010.  

Bleakley,  H.  and  Chin  A.  "Language  skills  and  earnings:  Evidence  from  childhood  immigrants."  Review  of 



Economics and Statistics 86.2 (2004): 481-496. 

Bozkır, U. (2011)“Madde Madde Yazarlık”, Zaman Gazetesi 15.11.2011. 

Canbolat, U.İ. (2010), “Beden Dili Psikolojiye Nasıl Yansır”, Habertürk Gazetesi, 23.08.2010. 

Çavuşoğlu, A. (2006). "Ana dili, edinimi, önemi ve geliştirilmesi." İlahiyat Fakültesi Dergisi 11.1 (2006): 37-46. 

Demir, C.-Yapıcı, M. (2007). “Ana Dili Olarak Türkçenin Öğretimi Ve Sorunları.” Sosyal Bilimler Dergisi, 9(2). 


660 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 

Doğan,  Y.  (2010).  “Dinleme  becerisini  geliştirmede  etkinliklerden  yararlanma.”  Türklük  Bilimi  Araştırmaları, 

27(27), 263-274. 



Hürriyet Gazetesi (2010), “Bebeğimi Seviyorum, Ona Kitap Okuyorum.” 19.11.2010. 

İleri, S. (2009). “Sözcükleri Seçerken”, Zaman Gazetesi, 13.12.2009. 

Karadüz, A. (2010). "Dil becerileri ve eleştirel düşünme." Turkish Studies 5.3 (2010): 1566-1593. 

Kendeou, P., Van den Broek, P., White, M. J., & Lynch, J. S. (2009). “Predicting reading comprehension in early 

elementary  school:  The  independent  contributions  of  oral  language  and  decoding  skills.  Journal  of 

Educational Psychology,” 101(4), 765-778. DOI: 10.1037/a0015956. 

Özbay, M. (2005). Ana dili eğitiminde konuşma becerisini geliştirme teknikleriJournal of Qafqaz University16, 

177-184. 

Posta Gazetesi (2010). “Kitaptan Korkan Çocuklar” 28.08.2010. 

Selim, A. (2009) “Dil ve Düşünce”, Zaman Gazetesi, 27.12.2009. 

Sever, S. (1997). Türkçe Öğretimi ve Tam ÖğrenmeAnı Yayıncılık, Ankara. 

Sökmen Süer, Y.  (2010). “İnternet Dili ve Hiyeroglif”, Hürriyet Gazetesi, 24.02.2010. 

Şafak, E. (2009). “Nasıl Yazar Olunur?” Zaman Gazetesi, 03.02.2009. 

Turan, R. (2009). “Bozulan Türkçe” Hürriyet Gazetesi, 08.03.2009.  



Zaman Gazetesi (2008). “Çocuklara İki Yaşında Kitap Okumaya Başlayın” 26.11.2008. 

Yıldrım Kaya, G. (2010). “E-Kitaplar Kütüphaneleri Tarihe Gömebilir mi?” Habertürk, 01.02.2010. 

http://www.hurriyet.com.tr/bebegimi-seviyorum-ona-kitap-okuyorum-16324699,18.112010; 


KUTLU TÖRE ROMANI ÖRNEĞİNDE  

TÜRK EDEBİYATINDA KAŞKAY TÜRKLERİ 

Arş. Gör. Yavuz Sinan ULU



 

Özet: İki milyona yaklaşan nüfuslarıyla İran’da önemli bir Türk topluluğu olan Kaşkaylar, Türk gelenek ve 

göreneklerini en iyi muhafaza eden Türk boylarındandır. Alper Aksoy’un 1976 yılında kaleme aldığı Kutlu 

Töre romanı Kaşkay Türklerinin yaşayışını, kültürünü, gelenek-göreneklerini anlatan Türk edebiyatındaki en 

seçkin  örneklerden  biridir.  Romanda  töreye  bağlılık,  kahramanlık  ve  aşk  temaları  aracılığıyla  Kaşkay 

Türklerinin yaşam biçimi, eski Türk geleneklerini muhafaza etmeleri, yiğitlikleri, misafirperverlikleri ve en 

önemlisi her türlüğü zorluğa, yok olma tehlikelerine karşın töreye bağlılıkları gerçekçi bir üslûpla yansıtılır. 

Bu  özellikleriyle  Kutlu  Töre,  Türkiye’de  Kaşkay  Türklerinin  geniş  halk  kitlelerince  tanınırlığının 

sağlanmasında  önemli  bir  işleve  sahiptir.  Bu  çalışmada  Kutlu  Töre  romanı  üzerinden  Kaşkay  Türklerinin 

Türk edebiyatına yansımaları ele alınacaktır. 

Anahtar Kelimeler: Kaşkay Türkleri, Kutlu Töre, töre, gelenek 

Qashqai Turks in Turkish Literature in the Example of Kutlu Töre Novel 

Abstract:  Qashqai  who  are  a  significant  Turkish  community  in  Iran  with  a  population  approaching  two 

million, are one of the best Turkish tribe keeping their customs and traditions. Kutlu Töre which was written 

by Alper Aksoy in 1976, is one of the most outstanding examples of Turkish literature including life, culture, 

customs and traditions of Qashqai Turks. Life style, maintaining old Turkish traditions, bravery, hospitality, 

commitment  to  moral  laws  despite  of  all  kinds  of  challenges  and  danger  of  extinction  are  reflected  with 

realistic  style  via  theme  of  commitment  to  moral  laws,  heroism  and  love.  In  Turkey,  Kutlu  Töre  has  an 

important  function  in  the  context  of  recognition  of  Qashqai  Turks  by  the  public  at  large.  In  this  study, 

reflections of Qashqai Turks to Turkish literature will be addressed through Kutlu Töre. 



Keywords: Qashqai Turks, Kutlu Töre, moral laws, tradition  

1. Giriş 

Coğrafi  konumu,  tarihi  ve  kültürel  yapısı  gereği  İran,  tarih  boyunca  Türkler  için  önemli 

coğrafyalardan biri olmuştur. “Bugün İran nüfusunun yaklaşık %40ını Türkler oluşturur. … Azerîlerden 

sonra,  ikinci  önemli  Türk  topluluk  Fars  bölgesinde  kesif  bulunan  Kaşkaylar’dır.”  (Çelik  1998:  204) 

Kaşkaylar  “aslen  Oğuz  boyundan  kopma  bir  Türk  uruğudur.  İran’a  Moğol  ordularıyla  birlikte  gelerek 

burada  yerleşmişlerdir.”  (Caferoğlu  1988:  65)  Bugün  sayılarının  iki  milyona  yaklaştığı  bilinmektedir. 

Kaşkayların  bir  kısmı  günümüzde  yerleşik  hayata  geçmekle  beraber  genel  olarak  konargöçer  bir 

topluluktur.  

Kutlu  Töre,  Alper  Aksoy  tarafından  1976  yılında  yazılmıştır.  Dündar  Taşer  roman  armağanına 

layık  görülen  roman,  Kaşkay  Türklerinin  yaşayışını,  kültürlerini,  gelenek-göreneklerini  anlatan  Türk 

edebiyatının  en  seçkin  örneklerinden  biridir.  Romanda  töreye  bağlılık,  kahramanlık,  kendilik  ve  tarih 

bilinci  ve  aşk  temaları  üzerinden  Kaşkay  Türklerinin  yaşam  biçimi,  hayata  bakışları,  yiğitlikleri, 

misafirperverlikleri  ve  en  önemlisi  her  türlü  zorluğa,  yok  olma  tehlikelerine  karşın  töreye  bağlılıkları 

Gökçe  Ana,  Gündüz  Han  ve  Hüsrev  karakterleri  aracılığıyla  yansıtılır.  Ortak  Türk  kültür  unsurları 

romanda  dikkat  çeken  unsurlardandır.  Orta  Asya’dan  çeşitli  coğrafyalara  yayılan  Türklerin,  geçen 

zamana,  savaşlara  rağmen  farklı  coğrafyalarda  yaşatmaya  devam  ettikleri  unsurlar  hem  Kaşkay 

Türklerinin  geleneklerine  bağlılıklarını  vurgulamakta  hem  de  Türkler  arasındaki  ortak  kolektif  bilinci 

ortaya koymaktadır. 

Roman, 1943 yılı İranı’nda geçer. Romanın olay örgüsü iki ana vaka etrafında şekillenir. Birincisi 

Kaşkay  genci  Hüsrev  ile  Acem  kızı  Elvan’ın  aşkı;  ikincisi  ise  iki  Alman  casusunun  Kaşkaylara 

sığınmasıdır. Hüsrev ile Elvan birbirlerine âşıktır. Ancak Elvan’ın babası kızını Hüsrev’e vermek istemez. 

Obadan bir genç olan Settar ile nişanlamak ister. Bu sırada Rahmani obasına dağdan kayalar yuvarlamak 

suretiyle  bir  saldırı  düzenlenir.  Settar  ölür,  obanın  büyük  bir  kısmı  yok  edilir.  Obanın  yakınlarında 

Hüsrev’in  kamasının  bulunması  katliamı  Hüsrev’in  gerçekleştirdiği  intibaını  uyandırır.  Töreler  gereği 

Hüsrev’in  öldürülmesi  gerekir.  Kara  çadıra  hapsedilir.  Gündüz  Bey  başsağlığı  için  Kurtbek  Koca  ve 

Konurbay’ı  da  yanına  alarak  Rahmani  obasına  gider.  Gündüz  Bey  orada  Settar’ın  kardeşi  tarafından 

                                                      

 



Ardahan Üniversitesi, yavuzsinanulu@ardahan.edu.tr 

662 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 

öldürülür.  İntikam  ateşiyle  yanan  Kaşkaylar,  Rahmani  obasına  saldırır.  Böylece  iki  aşiretin  amansız 

kavgası  başlar,  iki  taraftan  da  yüzlerce  insan  ölür.  İkinci  Dünya  Savaşı  yıllarıdır.  İran,  İngiliz  ve 

Amerikan  kuvvetlerinin  işgali  altındadır.  İngilizlerin  amacı  Kaşkayların  yaşadığı  yere  çok  yakın  olan 

Güney  Şimendifer  Hattı’ndan  Almanya  ile  savaşan  müttefikleri  Rusya’ya  yardım  göndermektir.  Hitler, 

bölgeye Alman ajanları gönderir. Bunun üzerine İngilizler, Alman gizli servisine bir baskın gerçekleştirir. 

İki Alman ajan bu baskından kurtulur ve Kaşkaylar’a sığınır. Almanlar, Gökçe Ana’ya Rahmani obasına 

yapılan saldırının bir İngiliz planı olduğunu, Hüsrev’in suçsuz olduğunu söylerler. Bunun üzerine Hüsrev, 

kara çadırdan çıkarılır, Kaşkayların beyi olur. İngilizler ve dönemin hükümeti Kaşkaylardan kendilerine 

sığınan Almanları vermelerini ister. Ancak töre gereği aşirete sığınan konuklar teslim edilmez. İngilizler 

Kaşkayları Güney Şimendifer Hattı’ndan göndermek için askeri operasyona girişir. Türkiye arabuluculuk 

yapar.  Ancak  Kaşkaylar,  töreleri  hiçe  sayıp  Almanları  iade  etmeyi  kabul  etmezler.  İngilizler  obaya 

saldırır.  Almanlar  canlarını  kurtarmak  için  Gökçe  Ana’dan  izin  isterler  ve  obadan  ayrılırlar.  Kaşkaylar 

Gökçe  Ana  öncülüğünde  direnişe  geçer.  Gökçe  Ana  yaralanır.  Almanların  obadan  kendi  istekleriyle 

gitmesi  üzerine  saldırı  biter.  Roman  törelerini  çiğnetmemenin  verdiği  huzurla,  Gökçe  Ana’nın  ölüm 

döşeğinde Hüsrev’e verdiği öğütlerle sonlanır.  

2. Kutlu Yaşamın Kutlu Yolu: Töre 

Kutlu  Töre  romanının  birincil  teması  töredir.  Töre,  Türklerin  yazılı  olmayan,  gelenekselleşmiş, 

yaşamlarını  şekillendiren  kural,  kaide  ve  değerler  bütünüdür.  Gökçe  Ana’nın  deyişiyle  “Atalarımızdan 

görüp  öğrendiklerimizdir  töre,  dünden  bugüne  kalanlardır.  ...  Hayatımıza  bir  yoldur.”  (Aksoy  2012: 

69)Romana  ismini  de  veren  töre,  karakterlerin,  olay  örgüsünün  oluşumunda  merkez  konumundadır. 

Romanda  işlenen  diğer  temalar,  Kaşkaylarda  törenin  önemini  vurgulamak,  töre  uğruna  nelerin  göze 

alınabileceğini göstermek için işlenen aracı/yan temalardır. Romanın büyük bir kısmını oluşturan Hüsrev-

Elvan  aşkı  bu  bağlamda  değerlendirilebilir.  Aşkın  hüsranla  sonuçlanmasından  sonra  oğlunun  Bahtiyari 

obasına saldırdığını düşünen Gündüz Bey “Hüsrev’den mi vazgeçmeli, törelerden mi?” (Aksoy 2012: 60) 

şeklindeki kısa süreli sorgulamadan sonra “Aşiretim keder duymasın bu işten. Buyruk dinlemeyen, töreyi 

çiğneyen varsın yaşamasın! Yaşaması gereken törelerdir.” (Aksoy 2012: 202) diyerek töre gereği oğlunun 

ölümüne hükmeder: “Bedenler ölür töreler yaşar! Töreler yaşarsa bil ki ölmekle bitmez aşiret.”  (Aksoy 

2012: 231) 

İki  Alman  ajanın  Kaşkaylara  sığınmasını  da  Kaşkayların  törelerine  bağlılığını  vurgulamak  için 

işlenen konulardan biri olarak görmek mümkündür. Türk töresine göre obaya gelen misafir kendi isteği 

dışında gönderilmez. Bu yüzden İngilizlerle ve dönemin hükümetiyle, onların kendilerinden kat kat üstün 

düzenli ordularıyla savaşmayı göze alan, binlerce insanını feda eden Kaşkaylar törelerinden hiçbir şekilde 

taviz  vermez:  “Törelerimiz  uğruna  seve  seve  ölürüz...  Şereflice,  namusluca  ölmeyi  ölüm  saymayız!... 

Bizim  anlayışımıza  göre  ölüm  denen  şey  töresizliktir!  Töresiz  kalmayı  canımız  sağ  oldukça 

kabullenemeyiz!..  Türk  töresine  göre  aşiretlerimize  konuk  olarak  gelen  iki  insan  tutsak  olarak  iade 

edilemez. Töremizi çiğnememek için vermeyeceğiz Alman casuslarını.” (Aksoy 2012: 289) 

Romanda  yazar,  Kaşkayların  töreye  bağlılıklarını  çoklu  bakış  açısı  tekniğiyle  ifade  eder.  Yazar-

anlatıcının  değil  “öteki”nin  gözüyle  de  Kaşkaylara  bakılır.  Almanların  gözünden  Kaşkaylar  şöyle  ifade 

edilir:  “Kaşkaylar  konargöçer  bir  aşiret...  Törelerine  onlar  kadar  sımsıkı  bağlı  bir  başka  topluluk 

gösterilemez yeryüzünde.” (Aksoy 2012: 55) Kaşkaylar ile fikir çatışması yaşayan İranlılar ve İngilizler 

de  Kaşkayların  her  ne  şartta  olurlarsa  olsunlar  töreyi  çiğnemeyen,  geleneklerine  bağlı  bir  topluluk 

olduklarını ifade ederler. 

Eserin  başkişisi  Gökçe  Ana  romanda  töreyi  görünür  kılan,  törenin  en  güçlü  savunucusu  ve 

uygulayıcısı olan kişidir. Romanda geçen şu ifadeler Kaşkaylar için Gökçe Ana’nın önemini açıkça ifade 

eder: “Aşiret töresi demek Gökçe Ana demektir.” (Aksoy 2012: 41) “Bütün Kaşkayların anasıdır o. Bütün 

Kaşkayların  aklı,  bilgisi,  tecrübesi  bir  ana  olmuştur  da  adına  Gökçe  Ana  denmiştir.”  (Aksoy  2012:  8) 

“Gökçe Ana! Kaşkayların koca anası! Elburzların soylu anası! Töre belleten, akıl öğreten, aşirete düzen, 

obalara izan  veren  Koca  Ana.”  (Aksoy  2012:  323)  Gökçe  Ana,  Kaşkayların  ilhanı  olan  Gündüz  Bey’in 

annesidir. Aşiretin görünürdeki yöneticisi Gündüz Bey iken asıl aşireti ayakta tutan yaşı, bilgisi, tecrübesi 

ve hayata bakış açısıyla Gökçe Ana’dır. Campbell’ın deyimiyle Gökçe Ana romanda “arketipsel dişi ve 

yüce ana” (Campbell 2000: 463) işlevine sahiptir. Jung’un tespit ettiği yüce birey arketipi de Gökçe Ana 

ile  uygunluk  arz  eder:  “Bilgi,  idrak,  düşünce,  bilgelik,  akıllılık  ve  sezgi,  diğer  yandan  da  iyi  niyet  ve 

yardımseverlik  gibi  ahlaki  özellikleri  temsil  eder,  ki  bunlar  onun  “ruhsal”  karakterini  yeterince  ortaya 

koyar.” (Jung 2008: 91) Bu özellikleriyle Gökçe Ana, romandaki ülkü değerlerin, bilhassa töre ve ona ait 

unsurların temsilcisi konumundadır. 



663 

Arş. Gör. Yavuz Sinan ULU/Kutlu Töre Romanı Örneğinde Türk Edebiyatında Kaşkay Türkleri  




Достарыңызбен бөлісу:
1   ...   94   95   96   97   98   99   100   101   102




©emirsaba.org 2024
әкімшілігінің қараңыз

    Басты бет