Sonuç
Molla Nasreddin edebi mektebinin en faal ve ünlü temsilcilerinden olan Ali Nazmi, çok sayıda
mahlas kullanarak yoğun tenkit ve hiciv içeren eserler vermiştir. Bu eserlerdeki orijinal dil ve üslup
özellikleriyle kendine mahsus bir söyleyiş tarzı geliştirdiği görülmektedir. Toplumsal sorunlara duyarlı
olan Ali Nazmi, eserlerinde cahillik, eğitimsizlik, kadın-erkek eşitsizliği, dini fanatizm, batıl inançlar,
zengin-fakir ayrımı gibi konulara ağırlık vermiştir. Celil Memmedquluzade, Ali Nazmi’nin mizah ve
hicivdeki başarısını Mirza Ali Ekber Sabir’e benzeterek onu “Azerbaycan’ın ikinci Sabir’i” olarak
nitelendirir.
Ali Nazmi’nin eserlerindeki tenkit ve hiciv meselesi tarafımızdan dikkatle irdelenerek eserlerindeki
örnekler üzerinde gösterilmiştir. Neticede Azerbaycan halkını ustaca gözlemlemiş olan edibin mizah ve
hiciv yönü çok güçlü olan kalemiyle toplum sorunlarını başarılı biçimde gözler önüne serdiği
anlaşılmaktadır.
KAYNAKÇA
Adıgüzel, S. (2007). “Tiflis Edebi Muhitinde Molla Nasreddin Dergisi ve Dergide Tartışılan Konular”, Bilig,
Ankara.
Aşırlı, A. (2009). Azerbaycan Metbuatı Tarixi (1875-1920), Bakı: Elm ve Tehsil
Akpınar Y. (1994), Azerî Edebiyatı Araştırmaları, İstanbul: Dergâh.
Durmuş, M. (2008), “Azerbaycan Sahası Türk Edebiyatında İlk Sureli Yayın Faaliyetleri ve Molla Nasreddin
Dergisi”, Turkish Studies, Ankara.
Erol, A. (2011), “Modern Azerbaycan Edebiyatının Kuruluş Yıllarında Türkçe Mes’elesi” Turkish Studies, Ankara.
Memmedov, M. (Hazırlayan), (1988), XX. Esr Azerbaycan Poéziyası, Bakı: Yazıçı,
Mir Celal – Hüseynov, F. (2008). Örneklerle XX. Esr Azerbaycan Edebiyyatı (Haz. Yavuz, K.-Ülgen, E.), Ankara:
Akçağ.
Mirehmedov, E. (1980) Azerbaycan Molla Nasreddini, Bakı: Yazıçı.
Molla Nasreddin, 7 Nisan 1906, Nu. 1, s. 2.
Uygur, E. (2004), “Molla Nesreddin Dergisi’nin Dil Anlayışı”, V. Uluslararası Türk Dili Kurultayı II Bildirileri,
Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Uygur, E. (2006), “Molla Nasreddin Dergisinde Felyetonlar”, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, Ankara.
Yıldırım, İ. M. (2013), “Azerbaycan’da Matbuat Hareketlerinin Başlangıcı”, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür
Eğitim Dergisi Sayı: 2/2
Zamanov, A. (1973). Sâbir ve Müasırleri. Bakı: Yazıçı.
Zeynalov, N. (1973). Azerbaycan Metbuatı Tarixi, Bakı: Azerbaycan Devlet Üniversiteti Neşriyyatı
110
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
ALİ ŞİR NEVAYİ’NİN ŞEYH SAN’AN DESTANI ÜZERİNE
Doç. Dr. Aziz MERHAN
Emel TEKİN
Özet: İran edebiyatının ünlü şairlerinden Feriddüddin Attar (öl. 1220) tarafından 1177 yılında yazılmış olan
Mantıku’t-Tayr (Kuşların sohbeti) mesnevisi Ali Şir Nevayi (1441-1501) tarafından 1499 yılında Lisanu’t-
Tayr (Kuş dili) adıyla Çağatayca çevrilmiştir. Mesnevinin içindeki hikâyelerden biri olan Şeyh San’an
Destanı ayrı olarak Gülşenü’l-Esrar (Sırlar bahçesi) eserinden alınmış bir kısımla birlikte bir mecmuada
bulunmaktadır. Söz konusu mecmua Fransa’da Milli Kütüphanede (Bibliotèque Nationale de France)
Supplèment Turc. 978 numarayla kayıt altındadır. Hâlihazırda üzerinde çalışmakta olduğumuz destanı
tanıtmak ve Lisanut’t-Tayr ile birlikte yayımlanmış diğer nüshalarla karşılaştırarak farklı yönleri
gösterilmeye çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Ali Şir Nevayi, Şeyh San’an Destanı, Çağatayca, elyazması, karşılaştırma
About Ali Shir Navai’s Story Sheikh San’an
Abstract: The mathnawi Mantiku’t-Tayr (The Conference of the Birds) was written in 1177 by one of the
famous Persian poets Fariduddin Attar (d. 1220). This work was translated to Chagatai in 1499 named as
Lisanuttayr (The Language of the Birds) by Ali Shir Navai. One of the stories in this mathnawi is the story
Sheikh San’an. A copy of this story can be found in an anthology together with a part of the mathnawi
Gulshan-i Asrar (The Garden of Mysteries). This anthology (Supplèment Turc. 978) is located in France,
National Library (Bibliotèque Nationale de France). In this paper we present the story Sheikh San’an, that we
are currently working on, and we compare this story with the versions in Lisanuttayr in order to highlight the
differences.
Keywords: Ali Shir Navai, The Story Sheikh San’an, Chagatai, manuscript, comparison
Şeyh San’an Destanı, İran edebiyatının ünlü şairi Feriddüdin Attar (öl. 1220) tarafından 1177
yılında Farsça kaleme alınmış Mantıku’t-Tayr (Kuşların sohbeti) veya diğer adıyla Makâmâtu’t-Tuyûr
(Kuşların makamları) (Merhan, 2003: 24 ve 73. dipnot) mesnevisindeki destanlardan biridir. 31 bölümden
(makalat) meydana gelen mesnevide, bilindiği gibi temsilî karaktere sahip olan kuşların, kılavuzları
Hüthüt’ün önderliğinde Kaf Dağı’nın ardında var olduğunu düşündükleri Simurg’a (“otuz kuş”) yedi
vadiyi (talep, aşk, marifet, tevhit, istiğna = tokgözlülük, hayret, fakr u fena) geçerek gerçekleştirdikleri
yolculuk anlatılır. Hakikatin peşindeki kuşlardan “otuz”unun, asıl gerçeğin (vahdet-i vücut) kendilerinde
olduğunu anlamalarıyla son bulmaktadır. Kuşların soru sormaları, Hüthüt’ün bu sorulara cevap vermesi
ve ardından cevabını hikâye veya hikâyelerle desteklemesi biçiminde oluşturulmuş olan bu mesnevi 4300
ilâ 5000 beyitten oluşmaktadır. Çok beğenilmiş olması nedeniyle Anadolu Türkçesine ilk kez Gülşehri
(öl. 1317’den sonra) tarafından 1317 yılında aynı adla (Eser üzerine hazırlanmış doktora çalışmaları,
Cunbur, 1995 ve Merhan, 2003), İslamî Orta Asya Türkçesine (Çağatayca) de ilk kez Ali Şir Nevayi
(1441-1501) tarafından 1499 yılında Lisânu’t-Tayr (Kuş dili) adıyla (Türkçesi için Canpolat, 1995)
çevrilmiştir. Bu ilk çeviriler dışında Feridüddin Attar’ın Mantıku’t-Tayrının etkisiyle Türkçe birçok eser
(belli başlıları için bkz. Turan, 2015: 31-36) kaleme alınmıştır.
Attar’da 410 beyitten oluşan Şeyh San’an Destanı mesnevideki ana çerçeve içine alınmış
hikâyelerden biri (Farsçası için Farīduddīn ‘Aṭṭār, 1962: 77-91 ve Türkçesi için Feridüddin-i Attar, 2001:
97-127 (1197-1607. beyitler)) olup Gülşehrî’de 429 beyitte (Levend, 1957: 22-51) ve müstakil olarak
Ahmedî’de 254 beyitte (Merhan, 2012) işlenmiştir. Ali Şir Nevayi’de ise 515 beyitte (Alişer Navoiy,
1996, bölüm LXXIX: 103-148 ve Canpolat, 1995, bölüm LXXIX, 1053-1567. beyitler) ele alınmış, ancak
Özbekistan yayınındaki bir beyit (s. 105, 4. beyit) Canpolat’ta olması gerekirken (1074. beyit) sehven
unutulmuştur. Üzerinde çalıştığımız metinde 22. beyit olan söz konusu beyit aşağıdaki biçimdedir:
yüz haramġa ḳoydı ṣāḥib-i inḳıṭā‘
ḳıldı yüz āşūb eyle ṭavf-ı verā‘
“Güzele bağlanıp onun dışındaki her şeyden kendini soyutlayan şeyh harama yöneldi. Kainatı yüz
(sonsuz) kere dolaşarak arayıp durdu.”
Yıldız Teknik Üniversitesi, azizmerhan@gmail.com
Yıldız Teknik Üniversitesi, YL Öğrencisi emelltekinn@gmail.com
112
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
Ali Şir Nevayi’nin hâlihazırda elimizde bulunan Şeyh San’an Destanı Fransa’da Milli Kütüphanede
(Bibliotèque Nationale de France) Supplèment Turc. 978 numarayla kayıtlı olan bir mecmuanın 1b-24a
sayfalarında bulunmaktadır. 25b-52b sayfalarında bulunan diğer kısım, 14. yüzyılın sonu ile 15. yüzyılın
başında yaşamış olan şair Haydar Harezmî’nin Nizâmî-yi Gencevî’nin Mahzenü’l-Esrâr (Sırların
mahzeni) adlı mesnevisinden çevrilen Gülşenü’l-Esrâr (Sırlar bahçesi) eserinden alınmıştır. (Blochet,
1933: 115-116).
16. yüzyılın ikinci yarısından sonraya ait yazmadaki metinler siyah mürekkeple nestalik yazıyla
yazılmıştır. Çerçevesi altın renkli ve ikinci çerçeve mavi renkli olup ilk (1b) ve son (24a) sayfalarda 8er
satır, diğer sayfalarda ise 12şer satır bulunmaktadır. Üç sayfada (4a, 14a, 22b) destana uygun olarak
çizilmiş üç adet minyatür ve her sayfada birer beyit (57, 286, 479) bulunmaktadır. Destan mesnevi nazım
biçimiyle yazılmış olup 511 beyitten (491. ile 493. beyitler aynı) oluşmaktadır. Aruz ölçüsünün remel
(fā‘ilātün fā‘ilātün fā‘ilün) kalıbıyla yazılmıştır. Yaprakların a ile belirttiğimiz yüzünde bugün
kullandığımız rakamlarla sonradan eklenmiş, b olarak gösterdiğimiz yüzlerinde ise sol alt köşeye rabıta
kaydı konmuştur.
Başlangıç beyti (1b):
Şeyḫ Ṣan‘ān vāṣıl-ı dergāh ėdi
köŋli ġayb esrārıdın āgāh ėdi
“Şeyh Sanan dergaha vâsıl olanlardan (Hakk’a ulaşan) idi. Gönlü, gizli olan şeylerden (gizli olanın
sırrından) haberdar idi.”
Bitiş beyti (24a):
Tėŋrige ‘arż ėtti ‘özr-i mā-meżā
tā anı hem yārıġa ḳoştı ḳażā
“Tanrı’ya, geçmişte yaşadıklarını arz ederek af diledi. Kaza onu da yârine kavuşturdu.”
Simurg’un yüce makamına ulaşmak için bir süre yol alan kuşların yorgun düşüp ümitsizliğe kapılıp
Simurg’a ulaşamayacaklarını dile getirmeleri üzerine Hüthüt, kuşlara cevap verir. Hüthüt onlara âşık
olanın can, küfür, iman ile bağlarının koptuğunu, âşık olanın sevgiliye erişmek için geçtiği her yolun
mübah olduğunu dile getirir. Bir zerresi cihana bedel olan aşk yolunda karşılarına sayısız engel dahi çıksa
pes etmemelerini, çünkü bu yolun her daim engellerle dolu olduğunu söyler. Sonra aşkı uğruna canının da
ötesinde dininden ve itibarından vazgeçen bir Şeyhin hikâyesi olan Şeyh San’an Destanını anlatarak
düşüncesini pekiştirmeye çalışır. Buna göre etrafında 450 müridi olan mürşit Şeyh San’an, rüyasında
durmadan bir kilise içinde ağladığını ve bir putun önünde secde ettiğini görür. Rüyasının sırrını çözmek
için müritleriyle birlikte Rum (Anadolu) diyarına gider ve orada güzel Hristiyan kıza âşık olur. Şeyh,
aşkını itiraf edince kız ona dört şart koşar. Kur’an-ı Kerim’i yakmak, putperest olmak, şarap içmek ve
zünnar (keşiş kuşağı) bağlamak yanında ceza olarak ayrıca bir yıl boyunca gündüzleri domuz çobanlığı
yapacak ve geceleri de âteşgede bekçisi olacaktır. Kendisinden istenilen her şeyi koşulsuz yapan Şeyhin
durumunu gören müritleri Kâbe’ye geri dönerler, ancak onlarla beraber Rum diyarına gelemeyen bir
mürit olanları öğrenince diğer müritleri de ikna ederek şeyhlerinin peşini bırakmamak için yeniden Rum’a
gelirler. Şeyhin, içinde bulunduğu durumdan kurtulması için duaları kabul edilir. Şeyh girdiği yanlış
yoldan onlarla birlikte Kâbe’ye geri dönmek için yola koyulur. Onlar yolda iken bu kez kız bir rüya görür.
Rüyasında Hz. İsa’dan gelen haberle Müslüman olması gerektiği salık verilir. Bunun üzerine kız, Şeyhi
yakalamak için yola koyulur. Şeyh de bunu hissederek geri döner. Yolda yeniden karşılaştıklarında kız
çok bitkin düştüğünden ruhunu teslim eder. Şeyh de Tanrı’ya yalvararak af diler ve ruhunu teslim ederek
sevgilisine kavuşur.
Üzerinde çalıştığımız nüsha içerik bakımından ana hatlarıyla Attar’ınkiyle örtüşmekle birlikte daha
ayrıntılıdır. (Attar, Gülşehri ve Nevayi’nin Şeyh San’an Destanlarının şekil ve içerik yönünden
karşılaştırması için bkz. Oğuz, 2014: 168-192). 511 olan beyit sayısı bakımından (491. ile 493. beyitler
aynı olduğundan 510 beyit) Attar’ınkinden yukarıda değinildiği gibi 100 beyit fazla olup Nevayi’nin
Lisanu’t-Tayr’daki ile birkaç beyit eksikle örtüşmektedir. Metnimizde eksik olan beyitler ve bulunması
gerekli beyit aralığı aşağıdaki gibidir. Karşılaştırma için kullanılan nüshalar şunlardır:
Canpolat Nüshası, Canpolat, 1995, bölüm LXXIX, 1053-1567. beyitler.
Özbekistan Nüshası, Alişer Navoiy, 1996, bölüm LXXIX: 103-148.
113
Doç. Dr. Aziz MERHAN-Emel TEKİN/Ali Şir Nevayi’nin Şeyh San’an Destanı Üzerine
87. ile 88.
beyitler
tüşti cān-ı pāk-fercāmıġa ‘ışḳ
kirdi ḳan dėg yėtti ėndāmıġa ‘ışḳ
“Sonu temiz (olan) hayatına aşk girdi. Aşk, (adeta)
kan gibi vücuduna ulaştı.”
Canpolat 1140. beyit
Özbekistan s. 111, 2. beyit
122. ile 123.
beyitler
yüz ḳanı sürterge ol dergāhġa
ḳul tażarru‘ eylegen dėg şāhġa
“Kulun şaha yalvardığı gibi, o dergaha sürmek için
yüz nerede?”
Canpolat 1176. beyit
Özbekistan s. 114, 4. beyit
127. ile 128.
beyitler
bir nefes urġunça barı cān ḳanı
kim köŋül dėg hem tapa alman anı
“Bir nefes alıncaya kadar bütün canı nerede? çünkü
onu da gönül gibi bulamıyorum.”
Canpolat 1182. beyit
Özbekistan s. 114, 10. beyit
148. beytin
ikinci dizesi
farklı
biri dėp kim ġusl-i pāk eylep köŋül
fāriġ ėt ġamdın ki budur toġrı yol
yerine
biri dėp kim ġusl-i pāk eylep köŋül
ġusl ėtib rüsvāsıdın zār bol
“Biri, gusül gönlü temizler; gamdan elini çek çünkü
doğru yol budur, demiş.”
Canpolat 1203. beyit
Özbekistan s. 116, 8. beyit
318. ile 319.
beyitler
kündüz özni tutmaġay-sın nā-tüvān
kim toŋuz kütmekke bolġay-sın revān
“Gündüz kendini güçsüzleştirmeyesin ki domuz
gütmeye (çobanlığına) revan olasın / domuz
çobanlığıyla meşgul olasın.”
Canpolat 1374. beyit
Özbekistan s. 131, 9. beyit
375. ile 376.
beyitler
özni eṭrāfıġa salġay ėrdiler
ḫaṣmı birle ki tutuşḳaylar ėdi
“Kendini etrafa salacaklardı, düşmanı ile
(mücadeleye) tutuşacaklardı.”
Canpolat 1431. beytin ikinci
dizesi ile 1432. beytin ilk
dizesi
Özbekistan s. 136, 9. beytin
son dizesi ile 10. beytin ilk
dizesi
Bunlar dışında elimizdeki nüshada 157. ve 158. beyitlerdeki dizelerin uyak uyumsuzluğu olması
bunların yerlerinin değiştirildiğini göstermektedir. Diğer nüshalarda bu karışıklık yoktur:
157
Şeyḫ dėb kim anda nė ķıldım ṭaleb
vaḳtıdur ‘azm eyleseŋ Baṭḥā sarı
Şeyh, onda ne isteyeyim, Bahta’ya doğru yola
çıkmanın zamanı gelmiştir, demiş.
158
biri dėb kim yüzlenib ṣaḥrā sarı
munda taptım nė çėkey ol yan ta‘ab
Biri, çöle doğru yönelip burada buldum ki o
eziyetleri tekrar niçin çekeyim, demiş.
Yaptığımız karşılaştırmada özellikle söz varlığı bakımından farklılıklar görülmektedir. Bunlardan
önemli kısmı aşağıdaki tabloda sunulmuştur
Bizdeki Nüsha
Canpolat Nüshası
Özbekistan Nüshası
(Kiril alfabesi yazı çevrimine
tarafımızdan uyarlandı)
15. beyit
eylese taḥḳīḳ
“araştırma”
eylese ma‘lūm (1067.
beyit)
eylese ma‘lūm (s. 104, 8. beyit)
16. beyit
küfr “küfür”
deyr (1068. beyit)
deyr (s. 104, 9. beyit)
19. beyit
bat “hemen”
batraḳ (1071. beyit)
batraḳ (s. 105, 1. beyit)
19. beyit
yėtmek “ulaşmak”
kitmek (1071. beyit)
kėtmek (s. 105, 1. beyit)
30. beyit
artuḳ “fazla”
köprek (1083. beyit)
köprek (s. 106, 1. beyit)
31. beyit
miḥnet “eziyet”
şiddet (1084. beyit)
şiddet (s. 106, 2. beyit)
33. beyit
mer’ī boldı
“göründü”
mer’i oldı (1085. beyit)
mer’i oldı (s. 106, 4. beyit)
40. beyit
küngür üzre
“kubbenin üzeri”
küngüride (1092. beyit)
küngüride (s. 106, 11. beyit)
49. beyit
baḳar
ḥāżır (1101. beyit)
ḥāżır (s. 107, 8. beyit)
62. beyit
özi “kendisi”
özi (1114. beyit)
közi (s.108, 10. beyit)
72. beyit
ḳatına “huzuruna”
ṣan‘at (1124. beyit)
ṣan‘at (s. 109, 9. beyit)
77. beyit
baġlab “bağlayıp”
eylep (1129. beyit)
eyleb (s. 110, 2. beyit)
78. beyit
her
yir (1130. beyit)
yėr (s. 110, 3. beyit)
88. beyit
bī-ḥāl oldı “halsiz
oldu”
bī-ḥāl irdi (1141. beyit)
bī-ḥāl ėrdi (s. 111, 3. beyit)
114
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
89. beyit
baş ḳuyı salıb “başı
öne eğmek”
baş koyı eylep (1142.
beyit)
baş kuyı eyleb (s. 111, 4. beyit)
96. beyit
eşkin “gözyaşını”
işigin (1149. beyit)
eşkin (s. 111, 11. beyit)
100. beyit
şīvendin
“feryadından”
mātemdin (1153. beyit)
mātemdin (s. 112, 4. beyit)
102. beyit
köydürüb “yakıp”
kiydürüb (1154. beyit)
kiydürüb (s. 112, 5. beyit)
104. beyit
ört “ateş”
ot (1157. beyit)
ot (s. 112, 8. beyit)
130. beyit
yėtti “ulaştı”
nitti (1185. beyit)
nėtti (s. 115, 2. beyit)
130. beyit
ėnse ėrdi “inseydi”
itse irdi (1185. beyit)
yėtse ėrdi (s. 115, 2. beyit)
142. beyit
mundın “bundan”
andın (1197. beyit)
andın (s. 116, 2. beyit)
143. beyit
ḫāṣiyet ėrür
“güçlüdür”
ḫaṣiyet birür (1198. beyit)
ḫaṣiyet bėrür (s. 116, 3. beyit)
175. beyit
mundaḳ “böyle”
beyle (1230. beyit)
mundaḳ (s. 119, 1. beyit)
183. beyit
īẕā ėtib “eziyet
etmiş”
īẕā ḳılıp (1238. beyit)
īẕā ḳılıb (s. 119, 9. beyit)
183. beyit
ḫalḳ “halk”
il (1238. beyit)
ėl (s. 119, 9. beyit)
248. beyit
cismim “bedenim”
köŋlüm (1303. beyit)
köŋlüm (s. 125, 6. beyit)
252. beyit
bolsa “olsa”
olsa (1307. beyit)
olsa (s. 125. 10. beyit)
266. beyit
i‘tibār “önem”
iḫtiyār (1321. beyit)
iḫtiyār (s. 127, 2. beyit)
267. beyit
bolur
buyur (1322. beyit)
bolur(s. 127, 3. beyit)
267. beyit
başımġa “başıma”
boynumġa (1322. beyit)
boynumġa (s. 127, 3. beyit)
270. beyit
yüzde
törde (1325. beyit)
törde (s. 127, 6. beyit)
275. beyit
çėkti
tartıp (1330. beyit)
tartıb (s. 127, 11. beyit)
288. beyit
‘ayān boldı “belli
oldu”
tamām boldı (1343. beyit)
‘ayān boldı (s. 129, 1. beyit)
301. beyit
o yaş Fereng “o
genç Hristiyanlar”
eṭfāl-i Fireng (1356. beyit)
eṭfāl-i Fereng (s. 130, 3. beyit)
303. beyit
ma‘lūm olurdı
“bilinirdi”
ma‘lūm olur irdi (1358.
beyit)
ma‘lūm olur ėrdi (s. 130, 5. beyit)
310. beyit
tėgürmediŋ
“ulaştırmadın”
yitkürmedim (1365. beyit)
yėtkürmedim (s. 130, 12. beyit)
324. beyit
biḥil eyley
“bağışlayarak”.
baḥil ḳıldım (1380. beyit)
baḥil ḳıldım (s. 132, 4. beyit)
339. beyit
küfr ehli “kafirler”
küfr iliniŋ (1395. beyit)
küfr ėliniŋ (s. 133, 8. beyit)
354. beyit
himmet “ihsan”
ḥikmet (1410. beyit)
himmet (s. 134, 11. beyit)
367. beyit
‘āfiyet vaḳtı “sağlık
zamanı”
‘āḳıbet lafẓī (1423. beyit)
‘āfiyet vaḳtı (s. 136, 2. beyit)
395. beyit
ḳılur ėrdi (395.
beyit)
ḳılur irdi (1452. beyit)
töker ėrdi (s. 138, 8. beyit)
408. beyit
yüz elṭāf ile
“sayısız lütuflar ile”
miŋ luṭf ile (1465. beyit)
miŋ luṭf ile (s. 139, 10. beyit)
412. beyit
faḳr deştide
“muhtaçlık
çölünde”
seyr deştide (1469. beyit)
seyr deştide (s. 140, 2. beyit)
420. beyit
maġzıġa
“dimağına”
köŋlige (1477. beyit)
köŋliġa (s. 140, 10. beyit)
428. beyit
ḫıl‘at küffārnı
“küfür
kıyafetlerini”
kisvet-i küffārnı (1485.
beyit)
kisvet-i küffārnı (s. 141, 7. beyit)
482. beyit
ẕevḳ-i İslāmını
şevḳ-ı İslāmını (1539.
beyit)
şevḳ-ı İslāmını (s. 146, 4. beyit)
Bunlar dışında bazen beyitlerde geçen kelimeler aynı olmasına rağmen dizimi farklı olabilmektedir.
Sonuç olarak denebilir ki 16. yüzyılın ikinci yarısından sonra istinsah edilmiş olan Şeyh San’an
Destanı Ali Şir Nevayi’nin Lisanu’t-Tayr eserinden yararlanılarak istinsah edilmiştir. Şu an Fransa’da
Milli Kütüphanede (Bibliotèque Nationale de France) Supplèment Turc. 978 numarayla kayıtlı olan bir
mecmuadaki bu nüsha Türkiye’de ve Özbekistan’da yayımlanmış olan nüshalarla beyit ve söz varlığı
bakımından farklılıklar göstermesine rağmen bu farklılıklar Nevayi’nin üslubunu değiştirecek tarzda
değildir.
115
Doç. Dr. Aziz MERHAN-Emel TEKİN/Ali Şir Nevayi’nin Şeyh San’an Destanı Üzerine
KAYNAKÇA
Alişer Navoiy (1991). Lisonut-Tayr (Quş Tili). Haz. Vahob Rahmonov, Toşkent.
Alişer Navoiy (1996). Mukammal asarlar tŭplami ŭn ikkinçi tom: Lisonut-tayr. Haz. Ŭzbekiston Respublikasi
Fanlar Akademiyasi, Toşkent.
Blochet, E. (1933). Catalogue des Manuscrits Turcs de la Bibliothèque Nationale. Tome II, Paris.
Canpolat, M. (1995). Ali Şir Nevâyi, Lisânü’t-Tayr. Ankara.
Cunbur, M. (1952). Gülşehrî ve Mantıku’t-tayr’ı. Ankara (A.Ü. DTCF, yayımlanmamış doktora tezi).
Farīduddīn ‘Aṭṭār (1962). Mantıḳu’ṭ-Ṭayr. Yay. Muḥammed Cevād Meşkūr, Tehran 1341 (1962).
Feridüddin-i Attar (2001). Mantık al-Tayr. Çev. Abdülbaki Gölpınarlı, 2 cilt, İstanbul, s. 97-127.
Levend, A. S. (1957). Gülşehrī, Mantıḳu’ṭ-Ṭayr. Tıpkıbasım, Ankara.
Merhan, A. (2003). Die ‘Vogelgespräche’ Gülşehrīs und die Anfänge der türkischen Literatur. Göttingen.
Merhan, A. (2012). “Şeyh Abdurrezzak (Şeyh Sanan) Destanının Eski Anadolu Türkçesindeki İlk Çevirisi (Mi?)”,
Türkiyat Mecmuası, C. 22, İstanbul, s. 123-154.
Oğuz, N. - E. İlhan (2014). Geleneğin Yeniden Üretilmesi Bağlamında Attar, Gülşehrî ve Ali Şir Nevâî’nin
Mesnevilerinde Şeyh-i San’ân Kıssası // Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi. C. 7, S. 35, Aralık, s. 168-
192.
Turan, M. (2015). Şem’î Şerh-i Mantıku’t-Tayr. İstanbul, s. 31-36.
116
III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu
|