Список литературы:
1 Исследовательская деятельность: Словарь под ред. Е.А. Шашенкова М.: УЦ
«Перспектива» / 2010 г. С.14.
2 Обухов А.С. Развитие исследовательской деятельности учащихся – М.:
Издательство «Прометей» МПГУ, 2006 – 224 с. С.6.
3 3Леднев В.С. Научное образование: развитие способностей к научному
творчеству. Издание второе, исправленное – М.: МГАУ, 2002. – 120 с., С. 22.
4 В. М. Кожухар. Основы научных исследований: Учебное пособие — М.:
Издательскоторговая корпорация «Дашков и К°», 2010. — 216 с. С.8.
5 5Методические рекомендации по организации проектной и исследовательской
деятельности обучающихся в образовательных учреждениях г. Москвы от
20.11.2003 № 2 3420.
6 Психологический толковый словарь [Электронный ресурс] – Режим доступа
http://magazine.mospsy.ru/dictionary/dictionary.php?term=335.
7 Психология
и
бизнес
[Электронный
ресурс]
–
Режим
доступа
http://www.psycho.ru/library/3184.
8 Зимняя И.А. Ключевые компетентности как результативноцелевая основа
компетентностного подхода в образовании. Авторская версия. – М.:
Исследовательский центр проблем качества подготовки специалистов, 2004.
9 9Чакликова А.Т.//Компетентностный подход как целевая основа новой
образовательной парадигмы//SosyalBilimlerDergisi//Sayı: 22 2009г./С. 6467.
УДК 378.02:37.016
Berikbolova Perizat
1
, Ömer Çam
2
1
Öğretim görevlisi , Süleymen Demirel Üniversitesi, Almatı/ Kazakıstan,
perizat.berikbolova@sdu.edu.kz
2
4 sınıf öğrencisi, Süleymen Demirel Üniversitesi, Türkoloji Bölümü, Almatı/ Kazakıstan.
KAZAKISTAN'DA YAŞAYAN TÜRK ÇOCUKLARINA TÜRK EDEBIYATI
ÖĞRETIMINDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR" (GALAXY İMRETNATIONAL SCHOOL
ÖRNEĞI)
Abstract. Bu makalede Kazakistan'da Yaşayan Türk Çocuklarına Türk Edebiyatı Öğretiminde
Karşılaşılan Sorunlar ele alindi. Çalışma Galaxy İmretnational School öğrencileri ve öğretmenleri
katılımı ile hazırlandı. Sorunlar tespit edilerek çözüm yolları sunuldu.
Anahtar Kelimeler: Ttürk Edebiyatı, Ders kitapları, Müfredat, Kaynak kitap
Ana dili, bir insanın kimliğini belirleyen en temel unsurlardandır. Yabancı bir ülkede ana dilin
önemi daha çok artmaktadır, zira dilin gelecek kuşaklara sağlıklı bir şekilde aktarılması yurt dışında
daha da büyük bir sorumluluktur. Diğer yandan yapılan birçok bilimsel araştırma, ana dilin akademik
başarıya katkısının önemli ölçüde yüksek olduğunu göstermektedir. Ayrıca, ana dilin kültürel kimliğin
yeni kuşaklara iletilmesinde önemli bir araç olduğu da bir gerçektir. (1)
Kazakistandaki vatandaşlarımızın çocukları açısından düşündüğümüzde, ana dilinin önemi daha
da artmaktadır. Göçmen aileye mensup olan çocuk, bir taraftan kendi ailesi içerisinde yerli
toplumunkinden tamamen farklı bir dili öğrenerek farklı değer ve normları edinerek ayrı bir
sosyalleşme süreci yaşarken, diğer taraftan içinde yaşadığı toplumun okullarında, yerli arkadaşlık
gruplarında, işyerlerinde, yüz yüze, yakından ve uzaktan ilişki içerisine girdiği sosyal çevrede ise, o
toplumun dilini öğrenir, inanç, değer ve normlarına göre ayrı bir sosyalleşme süreci yaşar.
Günümüzde yurt dışında yaşayan Türk ailelerin çocukları kültürlerini, kimliklerini
sürdürebilmek için kendilerini öz kültürlerine bağlayan anadilleriyle birlikte içinde yaşadıkları
331
toplumun dilini de iyi öğrenmek zorundadır. Bunun için sistemli ve programlı bir ana dili öğretimi
ortamı sağlanmalıdır. Aksi takdirde ana dili yeterliklerine sahip olamayan bireylerin duygu ve
düşüncelerini ikinci bir dile doğru bir şekilde aktarabilmesi mümkün değildir. Bu bağlamda yurt dışında
yaşayan Türk çocuklarının Türkçeyi konuşabilmeleri, kendilerini ifade edebilmeleri, öğretimle ilgili
etkinliklere katılabilmeleri ve soydaşlarıyla etkileşimlerini sürdürebilmeleri için ana dili yeterliklerini
kazanarak etkili bir biçimde kullanabilmeleri gereklidir. (2)
Kazakistan’ın Almatı şehrinde bulunan Galaxy İnternational Okulunda bir araştırma yaptık.
Araştırmamızın asıl amacı orda okuyan Türk öğrencilere Türk edebiyatı dersi okutulurken karşılaşılan
sorunlardır. Bu bağlamda orda çalışan Türk dili ve edebiyatı hocalarına bir anket uygulaması yaptık. Bu
ankette verilen sorular aşagıdaki gibidir:
1. Yurt dışındaki Türk öğrencilerin Edebiyat derslerinde karşılaştığı zorluklar ve öğretmenlerin bu gibi
durumlarda uyguladığı yöntemler nelerdir?
2. Ders kitapları Türkiye’deki ders kitaplarıyla aynı mı?
3. Öğrenciler haftada kaç saat Edebiyat dersi görüyor ve bu gördükleri ders sayısı yeterli mi?
4. Müfredat olarak Türkiye’yle aynı mı ?
5. Öğrencilerin günlük hayatında yabancı dil kullanmalarının Edebiyat derslerine etkisi nedir.?
6. Öğrenciler kaynak kitap bulma konusunda ne tür zorluklar çekiyorlar ve öğretmenlerin bu konuda
öğrencilere ne tür yardımı oluyor?
7. Anne veya babanın (daha çok annenin) başka milletten (Kazak yada Rus) olması çocuğun Türkçesini
ve Edebiyat dersini ne şekilde etkiliyor?
8. Okulda Dil,Edebiyat ve Türkçe haftası yapılıyor mu ve Türk Klasikleri okutuluyor mu ?
9. Okulda toplam öğrenci sayısı kaç?
10. Edebiyat dersleri kaçıncı sınıftan itibaren okutuluyor?
Okulda Türk Dili ve Edebiyatı dersine giren beş öğrentmene uygulamış olduğumuz bu ankete
göre karşılaşılan zorluklardan birisi öğrencilerin edebiyat terimlerine çok uzak olması,öğrenci bir uyak,
tevriye, söz sanatları gibi osmanlıca ve farsça ifadelere çok uzak olduklarını, edebiyata olan ilgilerinin
azaldığını ve edebiyat alanında bir ilerleme kat edemediklerini dile getirmişler.
Okul genellikle yabancı dil eğitimi üzerine olduğu için öğrencilerin edebiyat derslerine çok
önem vermediklerini , bulundukları ortam ve ülke türk edebiyatını iyi şekilde öğrenmelerine engel
olduğunu, iyi bir edebiyat eğitimi almak isteyenlerin de üniversiteyi Türkiye’de okumalarının daha
faydalı olacağı kanaaatinde olduklarını ileri sürdüler.
Genellikle kaynak kitap bulma konusunda zorluk çektiklerini , okulun kütüphanesinin yeterli
olmadığını ,bu sıkıntıları Türkiye’den kitap sipariş verilerek önlenmeye çalışıldığını ifade ettiler.
Öğrenciler sadece türk kültürüyle yetişmedikleri ve bulundukları ülkede farklı kültürlerden
etkilendikleri için edebiyat derslerini gereksiz bulduklarını ve eksik şekilde öğrendiklerini , daha önce
edebiyatla ilgili sağlam bir alt yapıları olmadığı için derslerde zorluk çektiklerini ve edebiyatı
anlayamadıklarını, öğretmenlerinse edebiyat derslerinde öğrencilerin anlayacağı şekilde yani edebiyatın
yüzeysel yüzünü anlattıklarını belirttiler.
Anketin ikinci sorusunda öğretmenlere şu soruyu yönelttik ders kitapları Türkiye’dekiyle aynı
mı verilen cevap genel olarak ders kitaplarının Türkiye’den geldiğini ve aynı olduğunu, ek olarak
Zambak ve Gök kuşağı kitaplarının da ağırlıklı olarak kullanıldığını söylediler.
Türkiye’de lise seviyesine uygulanan Türk dili ve edebiyatı müfredatı Kazakistan’daki Türk
okullarında da uygulandığını söyleyebiliriz.Bazı okullarda Türkiye’den mezun olmuş ve Türkiye’de
uzun süre çalışmış olan bazı hocaların şuan Kazakistanda çalışmaları ve Türkiye’de edindikleri bilgileri
ve branş alanındaki bilgi ve birikimlerinin aynısını burda da uyguladıklarını söyleyebiliriz, bunun
yanında kitapları ve konuları Türkiye ile aynı olduğunu öğrendik mufredat olarak Türkiye ile aynı
olduğunu ve hiçbir fark olmadığını öğrendik.
Anketin üçüncü sorusunda ise öğrencilerin haftada kaç saat ders gördüklerini ve bu ders
sayısının yeterli olup olmadığını sorduk,öğrenciler haftada iki saat edebiyat dersi gördüğünü öğrendik
ve bu gördükleri iki saat ders sayısının öğrencilerin edebiyatı öğrenmeleri için yetersiz
olduğunu,öğrencilerin edebiyatı daha iyi anlayabilmeleri ve öğretmenlerin edebiyatı daha iyi şekilde ve
derinlemesine anlatabilmesi için ders sayısının en az dört saat olması gerektiğini dile getirdiler.Bu ders
332
sayısının dörde çıkarılması öğrencilerin edebiyatı daha iyi bir şekilde öğrenebilmelerine ve
öğretmenlerin de konu yetiştirme sorunu yaşamadan öğrencilerin dersi daha iyi şekilde öğrenmesini
sağlayabilir. Lise seviyesindeki öğrenciler haftada iki saat Türk dili ve edebiyatı dersi görüyorlar,
haftada verilen iki saatlik dersin yeterli olmadığını öğrendik, haftada en az 3 veya 4 saat olması gerekir.
Edebiyatın güzelliklerinin ve inceliklerinin iyi bir şekilde anlatılabilmesi için derslerin en az 3 veya 4
saat olması ordaki şiirleri, şiirdeki edebi sanatları , kafiyeyi, şiirdeki temayı bunları daha güzel ve zevkli
verebilmek için ders saatinin en az 3 veya 4 saat olması gerekir Haftada iki saat edebiyat dersinin
olması yeterli olmuyor, konuların fazla olması ve uzun olması konularda yeterince detaya girilemiyor,
konuları yetiştirebilmek için yüzeysel olarak geçiliyor.
Haftada derslerin en az 3 veya 4 saat olması öğrenciler için daha faydalı olacağını
söyleyebiliriz.anlatılacak olan konular hem derinlemesine hemde öğrencilerin anlayabileceği şekilde
anlatılabilmesi için derslerin 3 veya 4 olması daha faydalı olacaktır
Anketin dörtüncü sorusunda ise müfredatınTürkiye’dekiyle aynı olup olmadığını sorduk ve
öğretmenlerin
geneli
genellikle
aynı
olduğunu
söylediler
ve
okullarında
işledikleri
müfredatTürkiye’ninkiyle aynı,öğretmenlerin çoğu Türkiye’den mezun oldukları için genellikle
Türkiye’deki müfredatı uygulamaya çalışıyorlar.
Anketin beşinci sorusunda ise öğrencilerin birden çok dil bilmesi edebiyat dersini
öğrenmelerine engel olup olmadığını sorduk, öğretmenlerin geneli öğrencilerin çoğunun Türk olması
münasebetiyle edebiyat dersini etkilediğini söyleyemeyeceklerini ifade ettilerse de öğrencilerin
çoğunun edebiyatın ne olduğunu bilseler de, bazı kelime ve konulara yabancı oldukları için dersleri çok
iyi anlayamadıklarını söylediler. Diğer bir sorun ise yaşadıkları ülke Türkiye’den uzak olduğu için
edebiyata ilgi duymak istemediklerini, ilginin artması için öğrencinin uzun zaman Türkiye’de kalması
faydalı olacağını belirttiler. Öğrencilerin yabancı dil bilmeleri okulda her hangi bir sorun
yaratmamaktadır, sebebi ise öğrencilerin çoğunun türk olması,edebiyat dersleri öğrencilere iyi bir
şekide verildiği takdirde edebiyattan lezzet alacaklarını, diğer dillerin ise edebiyatı öğrenmelerine
engel olmayacağı kanaatinde olduklarını belirttiler. Genellikle öğrencilerin çoğu Türklerden oluştuğu
için çok sıkıntı olmadığını, sadece bazı edebi terimlerin onlara yabancı geldiğini ve bu konuda sıkıntı
yaşadıklarını ve çokça Türk klasiklerini okumaları gerektiğini söylediler
Anketin altınçı sorusunda ise öğrencilerin dersle alakalı kaynak kitap sıkıntısı çekip
çekmediklerini sorduk bu sorudada iki öğretmen öğrencilere verilen kaynak kitapların onlar için yeterli
olduğunu söyledi,diğer üç öğretmen ise öğrencilere verilen ders kitaplarının onlar için yeterli olduğunu
ama öğrenciler ekstıra bir araştırma veya konuyla ilgili soru bankası çözmek isterse okulda bulunan
kütüphanenin yetersiz olduğunu ve bu sorundan dolayı öğrencilerin tek kaynak olarak araştırma
yaptıkları yer internet ortamı olduğunu söylediler.
Ders kitapları Türkiye’den gelmekte ve hem öğrenciler hem de öğretmenler için yeterlidir. Öğrenciler
yabancı bir ülkede okudukları için Türk edebiyatı derslerinde kaynak bulmaları çok zor oluyor,
Türkiye’den sipariş yoluyla bu zorluklar aşılmaya çalışılsa da yeterli olmadığını ve genellikle
öğrencilerin kaynak olarak araştırma yaptıkları yer internet alemi olduğunu ve öğretmenlerin ise ek
olarak öğrencilere faydalı olabilecek testleri fotokopi yoluyla öğrencilere vermeye çalıştıklarını ifade
ettiler
Anketin yedinci sorusunda ise anne veya babanın başka milletten olması öğrenciyi ne şekilde
etkilediğini sorduk. Öğretmenlerin geneli aynı cevabı verdiler. Bu konuda annenin çocuk üzerinde daha
çok etkili olması bu yüzden de çocuğun ilk önce annenin bulunduğu ortamı ve annenin gelenek ve
göreneklerini öğreniyor olması göz önünde bulundurulmalıdır. Örnek olarak Kazakistan’da yaşayan
birTtürk vatandaşının bir Kazakla evlenmesi bu evlilikten sonra çocuğun önce annenin bulunduğu
ortamı daha sonra annenin gelenek ve göreneklerini öğrenmesi daha sonra babanın bulunduğu ortamı ve
geleneğini öğrenmesi bu tür öğrencilerin türkçeyi bildikleri için sadece edebiyatın yüzeysel yüzünü
öğrenebilmeleri ,bu tür öğrencilerin edebiyatı iyi bilebilmeleri için Türkiye’de okumaları ve o dersleri
devam etmeleri gerekir. Anne veya baba farklı milletten olduğu zaman çocuk mecburen iki dil ve iki
kültürü öğrenmek zorunda kalıyor,eğer çocuk Türkiye’den ayrı bir ülkede yaşıyorsa önce o ülkenin
kültürünü öğrendiği için Türkçe veya edebiyat derslerine sıcak bakmıyor ve edebiyatı da çok iyi
bilmediği için ilgi alanına girmiyor. Bu konu çocuğu genellikle dil ve kültür yönünden etkilemektedir.
Daha çok dil konusunda etkiliyor, çocuğun konuşması ve telafuzu diğer öğrencilere göre daha zayıf
333
oluyor. Tabi bunun tam tersi de olabiliyor nadir de olsa. Evde Türkçe dışında kullanılan dil, Türkçeyi
anlamayı zorlaştırıyor, deyim veya atasözleri konusunda çok zorlanıyorlar, özellikle anne yabancı ise
dilin inceliklerini anlamada zorluk çekiyorlar.
Anketin sekizinci sorusunda ise eğitim verilen okulda türkçe haftası veya elstra dersler oluyor
mu diye sorduk öğretmenlerin hepsi aynı çevabı verdi,türkçe haftası ve ekstra dersler yapılıyor yapılan
bu derslerde öğrencilerin anlamadığı konular tekrarlanıyor. Her fırsatta öğrencilere türk klasikleri
okutuluyor.
Anketin dokuzuncu sorusunda ise okulda toplam öğrenci sayısı kaç diye sorduk ve toplam 519
öğrenci olduğunu öğrendik.
Son anket sorumuz ise öğrencilerin kaçıncı sınıftan itibaren edebiyat dersleri gördüğünü sorduk
ve öğrencilerin edebiyat derslerini 9. Sınıftan itibaren gördüklerini öğrendik.
Şimdi bu anketin sonucuna göre Galaxy İnternational Okulunda okuyan öğrencilerin ve
öğretmenlerin Türk Edebiyatını okurken karşılaştıkları başlıca sorunlar şunlardır:
1 Öğrencilerin edebi terimlere uzak olmaları.
2 Yabancı dil üzerine eğitim görmeleri.
3 Kaynak kitap yetersizliği.
4 Kütüphanenin yetersizliği.
5 Sağlam alt yapının olmaması.
6 Konunun yüzeysel olarak anlatılması.
7 Ders saatinin az olması.
8 Konularda detaya girilememesi.
9 Soru bankalarının yetersizliği.
10 Birden fazla dil kullanılması.
11 Velilerden birinin Türk olmaması.
12 Deyin ve atasözlerini kavrayamama.
13 Dilin inceliklerini anlayamama.
Öğretmenlere yaptığımız anketten bu sonuca vardık ve bu sorunların çözülmesine hem
öğretmenlerle hem kendi çalışmalarımızla aşağıdaki çözüm yollarını sunmak istiyoruz.
1 Türk dili ve edebiyatını daha iyi öğrenmek isteyenler üniversiteyi Türkiye’de okumalı.
2 Lisedeki ders saaati dörde çıkarılmalı.
3 Türk klasikleri bol bol okutulmalı.
4 Edebiyat dersleri renklendirilmeli.
5 Edebiyatı sevdirme adına günümüzde yaşayan yazar veya şairlerle imza programları yapılabilir.
6 Edebiyat geceleri etkinlikleri yapılabilir.
7 Kütüphaneye kitap takviyesi yapılmalı.
8 Yaz tatillerinde Türkiye’de edebiyat kampları yapılabilir.
Bu makalemizde Galaksy International School okulunda okuyan Türk öğrencilerin Türk
edebiyatını okurken karşılaştıkları sorunlar ve çözüm yollarına dikkatinizi çekmek istedik. Bu konuda
bize yardımcı olan bu okulun tüm Türkçe öğretmenlerine teşekkür etmek istiyorum. Edebiyat dersi
başlı başına zor bir derstir ama yurt dışındaki öğrenciler için bu tamamen ayrı bir zorluk olduğunu bu
incelememiz sayesinde farketmiş olduk. Gelecekte bu sorun özerinde daha ayrıntılı olarak çalışma
yapacağımız ümidiyle hepinize ilginiz için teşekkür etmek istiyorum.
Kaynak:
1 Cemal YILDIZ Yurt Dışında Yaşayan Türk Çocuklarına Türkçe Öğretimi. Ankara, 2012
2 Ş. Dilek BELET BOYACI, Berrin GENÇ ERSOY, YURT DIŞINDA YAŞAYAN TÜRK
ÇOCUKLARINA
SÖZCÜK
ÖĞRETİMİ
SÜRECİNE
İLİŞKİN
ÖĞRETMEN
GÖRÜŞLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Turkish Studies International Periodical for the
Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 10/15 Fall 2015, p. ANKARA
TURKEY
334
3 Ismail Çetin, Dil ve Edebiyat Öğretim Yöntemleri, Ankara,2015
4 Beytullah BEKAR, ALMANYA’DA TÜRKLER VE TÜRKÇE, Turkish Studies International
Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 8/9
Summer 2013, p. 771787, ANKARATURKEY
ӘОЖ 37:36
Ботабаева Б.Е.
2курс студентмагистрант, әл-Фараби атындағы Қазақ Ұлттық Университеті,
Алматы, Казақстан,e-mail: b.kaznu@mail.ru
БАЛАЛАР ҮЙІ ТӘРБИЕЛЕНУШІЛЕРІНІҢ ПСИХОЛОГИЯЛЫҚ ЖАҒДАЙЫ
Аңдатпа. Мақалада балалар үйі тəрбиеленушілернің психологиясының қазіргі
таңдағы дамуының психологиялық жағдайы берілген. Сонымен қатар, балалар үйіндегі
жасөспірімдердің
эмоционалдыеріктік
ерекшеліктері
жəне
балалар
үйіндегі
тəрбиеленушілердің өзара əрекеттестігі кеңінен талқыланады.
Кілт сөздер: балалар үйі, жетім балалар, психологиялық жағдай, эмоционалды
ахуал.
Бала психикасының дұрыс қалыптасуында жанұяның ерекше орын алатыны
белгілі. Жанұяның мəні баланың тəжірибе жинақтауға жасалатын жағдайларымен
анықталады. Адам ерте балалық шағынан бастап, ересектерден тек жүру, сөйлеу,
заттарды дұрыс қолдану, ойлану,білім алу, еңбек етуге ғана емес, сезімдерге, ойлауға,
күйзеліске, өзіне жəне өзге адамдармен қарымқатынас жасауға үйренеді. Жанұяда бала
табиғи жағдайда өмірге бейімделе алады, себебі күнделікті, таңертеннен кешке дейін
атааналары, ағаапайлары, апааталары баланың алдында мінезқұлық, жүріс
тұрыстың əртүрлі үлгілерін ұсынады: сөйлеу жəне ымишара мəселелері, еңбекке баулу,
адамдармен қарымқатынас жасау, саясатқа деген көзқарасын қалыптастыру т.б.
Жанұяда бала тек қалай өмір сүру керектігін ғана емес, нені білу керегі мен шын
мəніндегі өмірді түсінуді естіпбіледі.: адамның өзара жəне өзге адамдармен қарым
қатынасы олардың бағалаулары мен пікірлері, күйзелістері мен ой толғаулары. т.б.
Дүниежүзінің əр түкпірінде əртүрлі құрылымдағы балалар мекемелері ашылуда,
олардың бірінде балалр тек 23 сағаттарын ғана осындай мекеде өткізіп, қалған уақытта
жанұяда болса, екіншісінде аптаның бес күнін сонда өткізіп, сенбіжексенбіде өз үйіне
барып тұрады, ал үшіншісінде , балалрға тəрбие беру мекемелерінде тұрақтап тұрады да,
жақын туыстары кездесуге келіп тұрады. Бұлардың біріншісі — күнделікті келетін
мекемелер, екіншісі – тəуіліктік немесе апталық, үшіншісі жабық түрдегі мекеме деп
аталады.
У. Денис пен П. Наджарьян Ливанда 100 жетімді зертей отырып, балалар үйінде
тəрбиеленушілердің өмірінің бірінші жылының аяғындаақ жанұяларда тəрбиеленуші өз
қатарластарынан психикалық даму жағынан кейін қалатындығын анықтаған.
Зерттеушілер бұндай ерекшеліктердің себебін ана мен бала қарымқатынасының
кемшілігінен деп тапқан.
Л. Ярроу анасымен жəне анасыз тəрбиеленген балалардың биологиялық жəне
əлеуметтік жағынан дамуында ерекшеліктері болатындығын анықтаған. Дəл осындай
қорытындыға М. Раттер жабық түрдегі мекемелерде тəрбиеленуші балалардың «кері»
тəрбиеленуінің себебі анасымен жеткіліксіз эмоционалды қатынасы, сенсорлы жəне
əлеуметтік стимуляциялардың адығынан деп түсіндіреді.
Ана бала үшін жалғыз ғана жақын адамы, қамқоршысы болады. Балалр үйінде де
бірнеше қамқоршытəрбиешілер бар, олар сондағы балалардың туған анасын
алмастыруға əрекеттер жасайды. Балалар үйі тəрбиешілерінің жұмысының тиімділігі ,
335
балалардың жеке адам болып қалыптасып, дамуы, мінезқұлқы, жүрістұрысына
тигізетін əсері туралы мəселелерді көптеген психологтар жанжақта қарастырған. Г.Х.
Рейнгольд пен Н. Бейли (1959) көп аналардың балаға тигізер психологиялық əсерін
сипаттады. Олар өз эксперименттерінде екі топтағы балаларды қарастырады.: бірінші
топта – 6 айлық баланы 8айының соңына дейін бір ғана тəрбиеші күткен, ал екінші
топтағы балаға төрт тəрбиеші қамқор болған. 3 ай мерзімінде жүргізілген эксперимент
нəтижесі бірінші топтағы баланың екінші топтағы балаларға қарағанда əлеуметтік
реактивтіліктің жоғарылығын көрсетті, ал 1 жылдан соң, бұл эксперимент алдыңғы
нəтижені қайталамады. Зертеушілер балаға бір немес бірнеше тəрбиешінің
қамқорлығында болуы оның дамуына ерекше əсер етпейтіндігі туралы қорытындыға
келеді. Осы мəселеге байланысты өзге зерттеулерде ғалымдар мынадай қорытындыға
келеді: «Қанша адамның қамқор болуы бала үшін маңызды емес, аса маңыздысы əр
баланың қамқорлық пен сүйіспеншілікті біліп, сезініп өсуінде»,—дейді. Тəрбиешінің
аздығы баланың дамуын етежейді, даму ең алдымен ересектермен қарымқатынас
процесінде, ісəрекетте ілгері басады. Нəресте неғұрлым жас болса, соғұрлым ол əлсіз
болады, сондықтан да қай ортада өмір сүрсе, соған тəуелді болады.
Жанұяда жəне жанұядан тыс тəрбиеленген балалардың психологиялық дамуы
жөніндегі ғалымдардың зерттеулеріне сүйенсек, көп жағдайда жанұя тəрбиесіндегі
балаларға қарағанда жанұядан тыс тəрбиеленушілердің даму барысының əлде қайда
баяу екендігін көреміз. Вербалды емес функцияның қалыптасуының тоқырауға
ұшырауы ерте жастағы ойлауға , балалардың айналадағы адамдармен қарым
қатынасына, сөйлеуіне, т.б ісəрекеттері де із қалдырады.
Мектеп интернаттарында балалар дамуындағы шынайы қауіп — оларды
«өзгелердің ақылымен» басқарыла отырып, өмір сүруінде. Үнемі қатарластарының
ішінде жүруі, шулы уақытта бос өткізетін ортада жүруі, ересектердің оларға сирек
көңіл аударуы, балалардың жүйкесінің шаршауына себепші болады. Бұл тəрбиенің
жетіспеушілігі болып табылады.
Балалар үйі, интернаттар жағдайындағы «жабық» орта сенсорлық «аштық» тудыра
отырып кезкелген жастағы адам баласына зиянды болып есептелінеді. Әсіресе, жаңа
дамып, өсіп келе жатқан бала психикасы үшін оның зардаптары өте көп. Осы балалар
үйіндегі тəрбиеленушілердің мəселелері аса күрделі жағдайда. Бұл жағдайға қатысты
өзекті мəселелердің негізгілері мыналар: жетім балалар денсаулығына деген əлеуметтік
қамқорлықты күшейту, олардың құқығына қол сұқпау, қоғам өмірінің барлық
салаларына толық араласуға жағдай жасау.
Осы мəселелерді шешуде негізгі екі көзқарас қалыптасқан. Бір жағынан, балалар
үйі
мен
мектепинтернаттың
балалары
отбасында
тəрбиеленетін
балалардан
ерекшеленбейді жəне олардың мəселелерін тек материалдық жағдайда жақсарту жəне
оқутəрбие процесіне бірқалыпты жағдай туғызу арқылы шешуге болады десе, екінші
жағынан, қазіргі таңда балалар үйінде жəне интернаттардағы балалардың дені сау емес,
барлығы ауыр тұқым қуалаушылыққа негізделген соматикалық жəне психикалық
аурулармен ауырады деген көзқарас қалыптасқан. Осы екі көзқарастың да шындыққа
жақындайтын жерлері бар сияқты.
Балалар үйі мен интернаттың тəрбиеленушілерінің ішінен жоғары оқу орындарына
түсіп, түрлі салаларда қызмет атқарып, қоғамдық өмірге белесене араласып жатқандары
бар екені белгілі. Дегенмен, қазіргі кездегі балалар үйіндегілердің барлығы бірдей
жетім балалар емес. Мұндай мекемелерде атааналық құқынан айырылғандардың
балалары, жалғызбасты атааналардың балалары, атааналары тастап кеткен балалар,
ауруына байланысты əрекетке жарамсыз деп танылғандардың балалары, атаанасы
сотталып кеткендердің балалары, жетім жəне тастанды балалар тəрбиеленеді. Бұларды
«əлеуметтік жетімдер» деп атайды.
336
Баланың əділдігі, адамгершілігі, сыйластығы – дұрыс тəрбиенің негізгі шарттары
осылар, əсіресе жетімбалаларда осы жеке жəне əлеуметтік қорғанссыздығы жас қосқан
сайын өткір бола түседі.
Интернаттар мен балалар үйлері білім беру жүйесінде қажеттігі мен
пайдалылығына орай, ондағы тəрбиеленушілерге бірқатар ерекшелік – сипаттарды
дарытады. Ең бастысы, интернат, балалар үйі дегеніміз олар үшін – ұжымдық мекеме,
онда балалар үшін «менің үйім», «менің бөлмем», «менің бұрышым», «менің
ойыншықтарым», «менің атааналарым» тағы басқа осы сияқты ұғымдар жоқ. Үй
болмай, үлкен ұжым үшін мекеме бола отырып, ереже бойынша бұл балалар үйлері
балалардың бойындағы жекедара сұраныстар мен қажеттіліктерді қалыптастыра
қоймайды жəне мұнда «мен» сезімі өз дəрежесінде дами қоймайды. Осыған орай, əрине
жанұялық типтегі балалар үйлерінің жүйесі жеткілікті кемелденген болады. Жанұялық
типтегі балалар үйлерінде педагогтар атааналар функциясын атқарады, ал 610 бала –
соларға бала, қыз, бірбіріне апа, сіңлі, аға, іні рөлдерін атқарады.
Жанұялық үйлер, əрине, жетімдік проблемасын шешудің тиімді жолы, бірақ
өкінішке орай, бұл экономикалық тұрғыдан қымбат мекеме, сондықтан да əлі де ұзақ
ууақыт бойына дəстүрлі интернаттық типтегі балалар үйлері сақтала бермек.Ол
мекемелердегі
тəрбиелік
процесс
ұжымдық
өмір
принциптеріне
негізделген
регламенттік сипатта болады.
Дегенмен бұл жағдайларда да балалардың өмірін едəуір дəрежеде жанұялық үй
үлгісіне жақындатуға болады.
Достарыңызбен бөлісу: |